• Sonuç bulunamadı

Mevlithaneler mevlithanı ve klasik müzik üstadı Kani Karaca:üç kuruş için takla atıyoruz

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mevlithaneler mevlithanı ve klasik müzik üstadı Kani Karaca:üç kuruş için takla atıyoruz"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

+

T /„

Hurrıye

]

PAZAR, 10 Aralık 2000

1 3

Mevlithanlar mevlithanı ve klasik müzik üstadı Kani Karaca

Kani Karaca'yı özetlemek o kadar zor ki. Birkaç saatlik röportaj, onun engin bilgisini, güzel ruhunu anlatmaya ne kadar yetecek, bilmiyorum. Kur'an okuma tarzlarından, klasik müzikten örnekler verirken sesi göğe doğru yükselen şelaleye dönüştü. 70 yaşına

karşılık hançeresi o kadar berrak ki. Neden Kani Hoca'nın kadri yeterince bilinmiyor, neden yalnız ramazanlarda hatırlanıyor, neden TRT, Diyanet ya da Kültür Bakanlığı bu muazzam icracının eserlerini arşivlemiyor?

M ÜZEYYEN SENAR'I SEVERİM

Bugün klasik müzikte kabiliyetli bulduğu sanatçı hemen hemen yok maalesef. Birkaç yetişen var. Hafızlık yapıp musikiyle meşgul olanlardan Amir Ateş, Refik Akbulut. Eskiden Bekir Sıtkı Sezgin vardı. Allah rahmet eylesin. Kadın sanatçılardan bilhassa beğendiğim Müzeyyen Senar'dır. Ses, tavır, her hususta 4/4'lüktür. Falsosu yoktur. Arkadaşlarımız alınmasınlar ama Müzeyyen Senar'ı severim.

MAKSİM GAZİN OSU OLAYI

Dört-beş sene önceydi. Bir sanatçı arkadaşımın teşvikiyle sahneye çıktım. Cahil bir zihniyet. Hafız müzik okursa, sümme hâşâ günaha girer mantığıyla mevlide çağırmadılar. Gazinoyu bıraktım. Hevesim kalmadı. Yorucu ve cahildi çevrem. Bu işlerden anlamıyorlar. Eskidenmiş. O zamanın İstanbul'u herşeyden anlarmış. Kim iyi hafız, kim iyi musikişinas; ayırt ederlermiş.

KRAL FA YSALIN HUZURUNDA

1965'te Hicaz'a gitmeden evvel, İstanbul'da İslam ülkelerinden delegeler ve Mekke'nin ileri gelenleriyle dini sohbet yaptık. Arap tavrıyla Kur’an okudum. Mekkeli ve buranm Vehbi Koç'u gibi olan Hac Bakam da vardı. Adı Seyyid Muhammad Haşan Kudbi idi. Dedi ki 'Türkiye'ye gelip böyle bir hafızla karşılaşacağım aklıma gelmezdi." Beni Hacc'a davet etti. Alem-i Rabıta-t ül İslam isimli bir toplantı, Kral Faysal'ın saraymda yapıldı. O toplantınm açılışında, Kur'an-ı Kerim'i bana okuttular. Arap tavrıyla okudum. Çok

beğendiler. Hâlâ Cidde Radyosu’nda, okuduğum Kur'an yayınlanıyor.

Üç kuruş için

takla atıyoruz

I ^ e n d i

halinde, mütevazı bir sanatkar. ABD'den Japonya'ya dünyayı dolaşıyor. Türkiye'de mevlithan- lığıyla tanınsa da aslında eşsiz bir klasik musiki üstadı. Itri'nin Naad-ı M evlana'sını icra ediyor, Kur'an'ı rakipsiz bir ustalıkla A rap ve İstanbul tavrıyla okuyor, kudüm, ut çalıyor.

■ Ne zaman, kimler yetiştirdi sizi?

- 1930'da Adana'mn Adalı Köyü'nde doğdum. Uç ay sonra, yanlış ilaç neticesinde gözlerim görmez oldu. Çiftçi babam ölünce halam beni yanma aldı. 'Avare dolaşacağma hafız olsun' dedi. Dokuz yaşmda hafız oldum. Kemani Galip Öngül ve Klarinetçi Ali Bakır, Hacı Şef ika Hatun Camii’nin imamı Abdi Er hocalarımdı.

■ İstanbul'a ne zaman gelip üstadlarla tanıştınız?

-1950'de İstanbul'a geldim. İlk hocam Saadettin Kaynakla, Yeni Cami'de mukabele yaparken tanıştık. Sıraselviler'deki evine gider, Şehnaz İlahi'sini meşkederdik. Mesut Cemil, Nuri Halil Poyraz, Saadettin Heper, Alaattin Yavaşça, Refik Fersan, Münir Nurettin Selçuk'la meşkettik, yedik içtik. Yine TRT Ankara

Radyosu Müzik Yayınları Şefi Ruşen Ferit Kam, Vecihe Daryal, Nejdet Yaşar, Niyazi Sayın, Cevdet Çağla ile klasik müzikte refakat ettim.

■ Ne zaman evlendiniz, eşiniz de mi müzik dünyasından?

- 30 yıl mı 40 yıl mı oldu ne? Ahbap vasıtasıyla, görücü usulüyle evlendik. Adı Hafize ama Muazzez diye çağırırım. Müziği sever ama bilmez. Bilenleri iyi bilir. Anlayarak dinler.

■ İstanbul'da Kur'an hocalarınız da olmuştur?

- Yeraltı Camii İmamı Hafız Ali Efendi'yle tanıştım. Kuranın inceliklerini ondan öğrendim. Bütün hocalarım rahmetli oldu.

■ İtibarınıza, ustalığınıza karşılık mesleğiniz karın doyurdu mu?

+

- Eskiden sık mevlid okurduk. Bakanlara, milletvekillerine, işadamlarına. Ama şimdi acı günlere geldik. Bu işler bitti. Birçok meslek arkadaşım mustarip. Ortadan kalktı gibi bir şey.

M

eşk vemuhabbet

■ Dönemin edebiyatçılarıyla sohbetiniz oldu mu?

- Yahya Kemal'le iştigal eden Asım Dede'yle çok muhabbetim oldu. Onunla Konya'ya gidip gelirdik. Zaten 40 yıldır Konya'ya gidip geliyorum.

■ Münir Nurettin, Selahattin Pınar, Alaattin Yavaşça'lı günlerde müzik ruhu nasıldı?

- Bambaşka bir samimiyet vardı.

Meşkettiğimiz zaman gayet ciddiydik. Meşk haricinde çocukla çocuk, büyükle büyüktük.

■ Tavır denen üslup, hafızlıkta ve klasik müzikte bitti deniyor?

- Klasik müzikte iyi bir üstadın tavrını elde edeceksiniz. Münir Nurettin’i beğendiyseniz, onun tavrını elde edene kadar çalışacaksınız. Makam ve nazariyetini ayrı ayrı öğrenmek şarttır. Usûllerde ritm kabiliyeti olacak. Usta, makamlarda da ses olarak tarif edecek. Onun tarif ettiği şekilde o makam ortaya konacak.

■ Hafızlığın arabeskleştiğini düşünüyor musunuz?

- Eskiden bir İstanbul tavnmız, şivemiz vardı. Bu şiveyi tatbik ederken Kur'an'da tecvit

(nesneyi güzel eylemek) ve talim usülii bir hocadan öğrenilir. Kur'an'ı okumanın şartları budur. Makam tatbikatım yaparken kelimeleri ezip büzmemek, makam yapmamak lazımdır.

■ Peki hafızlarımız ne durumda?

- İyi Kur'an okuyan birçok arkadaşım var. Ama makam bilmezler. Kendi makamlarma göre okurlar. Yunus Balcı, Muharrem Aslantürk, Fatih Çollak; bunlar ehl-i Kur'an'dırlar.

Zamanımızın iyi hafızlarıdır.

■ Arap gırtlağını taklid nedir?

- Arapların tavrı vardır ki bunu kimse taklit edemez. Ederse, Kur'an'ın halavetini bozar. Her kimse, bu şiveyi taklit etmesi için iyi bir Arap hafızından tavır elde etmesi, radyodan onlarm nasıl Kur'an okuduklarım dinleyerek gırtlağına vasıl olması lazım.

■ Hafızlarımızda İstanbul gırtlağı kaldı mı?

- Var ama o tavrı elde etmek şartıyla. Arap tavrı okurken İstanbul'a, İstanbul tavrı okurken Arap'a kaçmayacaksın.

■ Yeterince anlaşıldığınızı, kıymetinizin bilindiğini düşünüyor musunuz?

- Öyle bir ortamda ortaya çıktık ki... Dede Efendi çilekeşlik yaparmış. Karısı, çoluk çocuğu yakınırmış. 'Bize bir faydan yok' diye.

Bestekarlığa başlamış. İlk şarkısı 'Zülfündedir benim bahtı siyahım', Padişah 2. Mahmud'un huzurunda okunmuş. Dede Efendi'yi

buldurtmuş ve bir kese altın vermiş. Evdekiler saymakla bitirememiş. O zamanki ortamda olsaydık, elimiz soğuk sudan sıcak suya

girmezdi. Üç kuruş için takla atıyoruz. Aç mısın diye soran yok.

■ Diyanet ve TRT'nin tavrı nedir?

- Konuşulacak çok şey var ama doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. Hülasa Diyanet ve TRT bu işte yeterli değil. Ciddi olarak ele almıyorlar.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

• Çömelik pozisyonda eller ayakladan bir adım ileriye koyulur. Ayak uçlarında yükselirken dizler gerdirilerek omuzlar ileriye yatırılır tekrar çömelik pozisyona geri

• Bu pozisyonda geriye doğru yere sırasıyla kalça, bel bölgesi, sırt ve omuzlar temas edecek şekilde yuvarlanırken eller süretle başın iki yanına yere dayanma yapar ve

doğrultusunda yaşayan ve aynı zamanda mezhebi temsil eden bir topluluktur. Özellikle temsil boyutu mezhebin varlığı ve sürekliği için hayati önemi haizdir. Nitekim

Tüm hicaz makamı kayıtlar içerisinde elde edilen analiz sonuçlarına göre, hicaz çeşnisi içerisinde kullanılan artık ikili aralığının değeri 12.6 Hc olarak tespit

Kald› ki, Dünya’y› çevreleyip kalkan görevi yapan “çevresel” alanlar, tüm manyetik alan›n yaln›zca %10’unu oluflturuyor ve son simulasyonlara bak›lacak olursa

İbn Tabâtabâ, bir şairin kendisinden önceki şairlerin manâlarını kullandığında, eğer onları en güzel şekilde ortaya koyarsa, bunun bir ayıp olmadığını, bilakis

Tüm hicaz makamı kayıtlar içerisinde elde edilen analiz sonuçlarına göre, hicaz çeşnisi içerisinde kullanılan artık ikili aralığının değeri 12.6 Hc olarak tespit

Ata arasında Büyük Günalı ve İman konuları çerçevesinde ortaya çıkan bir fikri ayrılığın ilk ayrışma ve kırılmaya dönüştüğünü ifade etmektedir.s