KAZAK i LSI RUIN UMMALARI
h
Hürriyetin gerçekleşmesi ve
iktidar değişmesi
B
izde ik tid ar değişm eleri; ya onu şahsında temsil edenlerin tabii ölümü, y a h u t cemiyet içinde zuhur e- den b ir sa rsın tı ile olm uştur. Osmanlı devleti, daha genç devresinde T im urleng’in vuru- şiyle yıkıldıktan son.ra ikinci bânî Çelebi Sultan Mehmet’in y ılla r süren miıeadelede k a r deşlerini b e rta ra f etm esiyle yeniden kurulm uştu. M u rat II nin, oğlu Sultan Mehmet lehine ta h tta n f e ır ^ a ti m üstesna, sai ta n a tta n >orla ilk indiriliş; Ba- y azit ,f. ye yapılm ıştı. Devle tin İdaresini beğenmiyen Y a-' Vuz Sultan Selim, babası Ba- y a z it’e isyan etti. Baba - oğul o rd u la rı döğüşm üş; . Yavuz, ta m galibiyet elde edememiş olduğu halde Y eniçerilerin d a y anm ası sayesinde B ayazit'i ta h tta n İndirm işti. B ir rivaye te göre Ba.vazit, zehirlenerek öld ü rü lm ü ştü r. A hm et III. - D am a t İbrahim I’aşa iktidarı ise b ir ihtilâl ile sona erdi. 28 yıl süren bu devre, P atro n a H alil ih tilâlinin elinde k apan m ıştır. Genç Osman II. nin Ye niçeri isyanında h a k a re t ve her tü r lü tecavüzlerle g ö tü rü ld ü ğ ü Yedikule’de düğüse döğüşe Boğulması, elli altm ış sene için d e unutulm uş, gitm işti. N ite kim b ir y arım asır sonra ta h t a çıkan Selim III., b ütün iyi niyetlerine ve memlekete elin den geldiği k ad a r ettiği hiz m etlere rağm en saltan atın ı ve h ayatını K abakçı M usta f a isyaniyle terke mecbur edil di. S ultan Aziz, M ithat P aşa nın tertihiyle ve zorla, fa k a t ancak kendi eliyle keııdi k an ı nı dökerek, ta h ta n düşürülm üş tü r . A bdülham it II., otuz üçyıl sa lta n a tta n sonra İttih a tç ı la rın orduda y a p tık la rı teşki lâ t ile önce m eşrutiyeti ilâna raz ı olmuş, 31 m a rt isyanı ü- zerine de h al’edilm iştir.
B ütün bu isyanlar, içten içe kaynıyan hoşnutsuzluğun ifa de im kânım bulam am ası, mil letin istemezliğine taşm a ka n a lla rın ın 'tık a n m ış olması se bebiyle b ir p atlam adan b a ş k a ’ birşey değildi. A bdüham it, ta h t a çıkm ak için h ü rriy e ti y alan dan kabul etm eyip m eşrutî i* d areye ve m atb u at serbestliği ne taham m ül edebilseydi; İtti h atçıiar, 31 M art isyanını bas tırd ık ta n sonra baskı usulüne ve sıkıyönetim «istem ine düş- m eselerdi,, hiç şüphesiz yarım a sırd a n fa z la bir zam andanbe- ri memleketimizde h ü rriy e t re jim i kökleşmiş olurdu. Olmadı, yapılam adı.
C um huriyet devrinde ve A ta tü r k ’ün sağlığında yapılan ve ikinci kademede k u d ret m uva zenesine dayanan, m elekette hiç değilse güdüm lü b ir m uha le fe t tecrübesi olan ' Ser best F ırk a hâdisesi; * bu bakım dan çok m ühim dir. E ğ er o zaman, İzm ir’de ve Balıke s ir ’de dışarı v u ran hoşnutsuz lu k la r dikkate alınsaydı ve bu nun icaplarına dayam labilsey- di, gene h ü rriy e t yolundaki ka zancımız, yirm i seneyi bulurdu. B ir memlekette h ü rriy e tin ku ru lu p yerleşmesi, onu idare e- denlerin h ü rriy e tte n korkm a m a la rın a bağlıdır.
Ö da olmadı dem ektir. Va- k a t ancak 1950 yılının 14 ma y ısıdır ki, tarihim izde ilk kan sız, ihtilâlsiz b ir ik tid ar değiş me ta rih i olabildi. Şüphe yok ki bu değişmeyi bütün m illet istem edi. Kesin rak am ları eldu ettiğim iz zaman görüleceği ü- zere H alk P a rtisin in iktidarda kalm asını arzu eden hemen üç buçuk milyonluk b ir kütle v a r d ır ve bu, hiçbir suretle ihmal edilecek b ir topjam değildir. B ununla b eraber ve ne olursa olsun, m illetimizin çoğunluğu, ik tid arın değişmesini istedi ve bu, ta hakkuk etti. 14 m ayıstan önce yapıcı olanlar, şimdi kon tro l edici; kontrol edici olan l a r da yapıcı mevkiine geçtiler. H epim ize düşen vazife - ister yapıcılar, iste r kontrol ediciler a ra sın d a bulunalım - m illeti mize hizm et etmek ve yapıcıla r a yardım da bulunm aktır.
H ü rriy e ti gerçekleştirm ek is teyenler, gerçek h ü rriy e tin ana k u ra lla rın a tâbi olm alıdırlar. H ü rriy e tin devamı için başka ç a re yoktur. Çünkü h ü rriy etin h a sta lık la rın a tek ilâç gene h ü rriy e ttir. Tenkidçi v a tan d a ş larım ızın, hazan esefle şahidi olduğum uz acı sözlerinin hede fi, a rtık yerini değiştirm iş ol m ak lâzım gelir. B ütün bu
kşu-Yazan
---1
H A Ş A N
-Â L İ Y Ü C E L
__________________________ J
delerin nasıl gerçekleşip gelişe ceğini sabııda,. tem kinle, üm itle ye hudutsuz b ir iyi niyetle bek- mekteylz. İçimizde en küçük b ir endişe, en h a fif b ir korku yoktur. Çünkü T an rın ın m ut lak adaletine ve T ürk m illeti nin bozulmıyan asaletine in an ı mız hiçbir zaman sarsılm am ış tır.
u s a tırla rı yazarken 1008 M eşrutiyet İnkılâbının akabinde biten Osmanlı T arihinin sonuna koyduğu fi k irleri ve tavsiyeleriyle meş h u r Rom anyalI Devlet adamı Y orgo’yı düşündüm . Romen fa şistlerinin elinde can veren bu dem okrat ruhlu m üverrih, ken dince mümkün olduğu kad ar objektif k alarak yazdığı beş cildin sonunda hü lâsa olarak şöyle diyor;
“ Bir a.sırdanberi tedrici ola rak Osmaıılı İm paratorluğu ye rine kaim olan m eşrutiyet Tür kiyesi, 1) m illiyetlerin serb est çe gelişm esine engel teşkil et- miyecek, fak a t aynı zamanda devletin em niyetini de g aranti altın a alm ıyacak şekilde bir fe deralism ile, 2) Türk ve müs- lüm an unsurunu. Suriye ve A- rab istan ’ı- da ark asın a takaraK T rakya ile Anadolu’da milliyet leı-in gelişmesinde ötedenberi değişmiyen kanuna aykırı düş. miyecek bir su re tte y araş y a vaş teksif etm ek şıklarından birini tescih etm ek zorunda dır. P arlâm an te r idare, bütün k u surlarına rağm en günden gü ne bir hakikat ve dolayısiyle
kaçınılm az bir zaru ret olmuş tur. Şüphesiz ki mazi, bir da ha ğ e ıi dönmiyecek şekilde geçmiş gitm iştir. Anca« geliş miş bir k ültüre davanaıı millî bir ekonomi sayesinde, serbest lik devrinde kendine düşen işi yapm ış bulunan B atı A vrupa serm ayesinin devlet üzerindeki vesayetine bir son verm ek im kânı elde edilebilir” .
Y orga'm n tavsiyeleri burada bitm iyor:
“ D aim a ölçülü hareket e t mek, büyük h ü lyalara daima az nisbette kendini kaptırm ak. Batı m em leketlerinde de ölmek üzere bulunan siyasî nazireye- ler uğrunda daha az triicadek etmek, fak at buna karşılık ula şılm ası gereken am açları, mev cut şa rtla rı, daim a bir siyaset-, çinin idaresinden çoko daha kudretli bir el ta ra fın d an tayin olunan hudut ve im kânları da ha çok idrak etm ek; —işte bun lar, Osmanlı İm paratorluğunun tarih in i yazana, norm al şekilde bir Türk — M üslüm an geliş mesi için en emin ş a rtla r ola rak görünm ektedlir” .
Y orga, T ü rk halkından bahT sederken de böyle der:
“ Beşyüz yıldanberi a ta la rı nın cesaretiyle kurulm uş bulu nan bir devletin ■ hay atın a işti rak ettirilm iyen bu halk, Türk halkıdır. Genç T ürklerin (Jeun es Turcs, İttih a tç ıla r demek is tiyor) yapabilecekleri en büyük hizmet, gayretli, nam uslu, ça lışkan ve kanaatli, son derece m isafirperver olan, bencil olmı
El
yan —herşeyi istim ar etm eği pek iyi bilen bencil Bulgar, Rum, E rm eniler h atırlan sın — ve dindar halkı, büyük nir k ıs mı kendi soyundan olan m u ra bahacıların ve m em urlann bo yunduruğundan k u rtarm a k — F ransızca k ita p la r okumasa. gazetelere yazı yazm asa, P arîâ m entoda bir söylevin ne demek olacağını anlam asa bile— bir halka te k ra r ta rih î bir rol v e r m ektir. H er ne olursa olsun, Se lânik’te yaygaracı Yahudilere, kalblerinde düşm anca düşünce ler beşliyen F ener Rum larına,
M akedonya’nın kapalı Bulgar- larına, E rzu ru m ’da intikam f ır sa tı giisliyen E rm enılere dün yanın bütün dilleriyle 'e n i ve birleşik Osmanlı v atan p erv erli ğini vaazetm ektense T ürk h al kına bu ta rih î rolü vermek, çok daha güzel ve çok daha faydalı bir iş olacaktır (x ).
Em inim ki ikinci m eşrutiyet ricali bu sa tırla rd a n hab erd ar olm am ışlardı. İttih a tç ıla rın , Y brga’nın bu tavsiyelerinden bazılarını yerine getirm eğe ça lıştık la rı m uhakkaktır. F a k a t gene m uh ak k ak tır ki onlar. T ü rk halkına kendisinin y ap tı ğını hissettiği büyük b ir ta rih î vazife verem ediler. T ürk halkı, bunu ancak İstik lâ l Mücadele sinde yapm ak im kânını bulm uş tu r. B aşlangıçta yer yer düş m ana baş kaldırm ası, Millî dev letin kurulm asiyle tertiplenen T ü rk ordusunun yeniden d ü zenlenmesi ve nihayet Y unan lıların İzm ir’den denize döküle rek zaferin elde edilm esi; T ürk halkının kendi ru hundan gelen iç kuvvetle kendi iradesini kul lanm a hâdisesi olabilm iştir. Bundan sonra S erbest F ırk a hareketinde halk, serbest bıra- kılm ıya devam edilseydi, bu de fa da hoşnutsuzluk şeklindeki istemezlik şuuriyle, iktid arı d e - , virebilirdi. Olmadı JS ssS fc köyünden çıkm am ış v atan d a şta 1 bile kendini gösteren “ ida-1 reye katılm ak,, iradesi, - a rtık b ir gerçektir. K ırk yıl önce bir yabancının kalem inde Tiirk hal kına verilm esi istenen tarih î ıol tam verilm iştir. Şunu kesin o- la ra k ifade edebiliriz k i; T ü r kiye’de halk iradesi ve h ü rri yet şuuru, ilk defa bu derece şüm ullü ve derin duyulm uş ve duy u ru lm u ştu r. Ş eref. T ürk m illetirdndir.