• Sonuç bulunamadı

Sakallı Celal'in kitabı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sakallı Celal'in kitabı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA

"TT- ■>

ı " t e

■ e - 2 i o

4

DÜNYADA BUGÜN

ALİ SİRMEN_________

'Sakallı Celâl'in Kitabı

Benim kuşağımdan hatta daha genç olup da, Sakallı Celâl’in adını duymamış olan yoktur sa­ nırım.

Hani şu, “ Türkiye Doğu’ya doğru yol alan bir gemidir ve bunun içinde Batı'ya koşanlar, Ba- tılılaştıklarını sanırlar” diyen ünlü kişi.

Başka?

Başka Sakallı Celâl ile ilgili tevatürün ve ünlü sakalının dışında pek bir şey bilinmez. Kimileri okul müdürlüğü yaptığını bilirler, GalatasaraylI­ lar da, onun kendi okullarından yetiştiğini ve yu­ vasına çok bağlı olup, her yıl geleneksel pilav günlerinde mühmil kılığıyla çelenk kortejinin ba­ şında yer aldığını duymuşlar veya görmüşlerdir. Ne tuhaf, kırk iki yıl önce günü gününe bugün yitirdiğimiz Sakallı Celâl’i kimse merak edip “Kim bu adam? Ondan geriye ne kaldı? Gerçek ya- şamöyküsü nedir?" dememiş.

Ve tarihimizin en bilinmeyen ünlüsü veya ün­ lülerinin en bilinmeyeninin öyküsü hep yarım kalmıştır.

Geçen yıl, bilmiyorum, hangi mevsimdi, Cum- huriyet’e arada sırada uğrayan sınıf arkadaşım Yılmaz Karaveli’nin ve benim de Galatasa­ ray’dan ağabeyim, aynı zamanda da, yıllar için­ de can dostum olan Orhan Karaveli, Ilhan A bi’nin (tabii ki, Ilhan Selçuk) odasında konu­ şurken Sakallı Celâl’in kitabını yazmaya karar ver­ diğini söyledi.

Sami Karaören de dahil olmak üzere, üçü­ müz hep bir ağızdan “ Çok isabetli olur” dedik.

Sonra da sorduk:

- Belge, bilgi var mı elinde? Yoksa da bir ipu­ cu?..

★★★

Sakallı Celâl hakkında 6 Haziran 1962’deki ölümünden sonra yazılmış yazıların dışında hiç­ bir şey yoktu.

Kısacası Orhan Abi meçhul ufuklara doğru yelken açıyordu.

Sakallı Celâl, “ Yalnız” sıfatını soyadı olarak alacak kadar (kitaptan anlıyoruz ki, mezar taşın­ da nedeni bilinmez, “ Yalınız” yazıyor) yalnız ya­ şamış bir kişiydi, ardından ne bir çocuk, ne bir kitap, ne yazılı bir belge bırakmıştı.

Sonbaharda, bir gün Orhan Karaveli ve dönem arkadaşları ile birlikte, ayda bir yineledikleri, ge­ lenekselleşmiş, Cumhuriyet Meyhanesi’nde ya­ pılan aylık toplantılarından birine, nazik davet­ leri üzerine “misafir tıfıl" olarak katıldım.

Sohbet sırasında, kitap ile ilgili çalışmaları sor­ dum, “İyi gidiyor, bir şeyler buluyorum" demek­ le yetindi.

Sonra, sınıf arkadaşı ortak dostumuz eczacı Ata T o kg ö z’den alıyordum, kitabın haberlerini.. Şile’ye kapanmış yazıyor, yeni yeni bilgilere, bel­ gelere, tanıklara erişiyordu.

★★★

Nihayet kitap 19 Mayıs’tan sonra çıktı. “Bilinmeyen ünlü" konusunda, çok önemli ol­ dukça ayrıntılı bilgiler toplamıştı. Kendisi ile ay­ nı sofrada oturup sohbet etmek olanağını bul­ duğum için tanımak bahtiyarlığına eriştiğimi san­ dığım, ama sonradan kitabı okuduğumda hiç ta­ nımayarak, kendisiyle birçok şeyi konuşmak, öğrenmek olanağını yitirdiğimi anladığım Orhan Karaveli’nin babası Mahmut Karaveli ile baş­ layan "Bir AnkaralI Ailenin öyküsü”nü okudu­ ğumdan beri, GalatasaraylI abimin kalemine, anlatım gücüne ve titizliğine inanıyordum. Ama yine de bilinmeyen bir insan ile ilgili bu kadar mal­ zeme toparlayacağını sanmıyordum.

Artık, Sakallı Celâl bir bilinmeyen ünlü olm ak­ tan çıkmıştı, öyküleri ve fotoğrafları, dostlarının tanıklıklarıyla karşımızdaydı.

ölümünün 42. yılında Galatasaray pilavında Ka­ raveli kitabını, Sakallı Celâl’in okulunda imzala­ yacak.

Kitaptan parçalar vermeyeceğim, merak eder­ seniz alır okursunuz, ama içtenlikle tavsiye et­ tiğimi söylemekle yetineceğim.

Yalnız bir noktaya değinmek istiyorum. Bütün dünya nimetlerini elinin tersiyle itecek kadar güçlü karakterli, aynı çapta güçlü fizik yapılı, son derecede iyi eğitim görmüş, Atatürk hay­ ranı ve Cumhuriyet ilkelerinin yılmaz savunucu­ su Paşazade Sakallı Celâl’den Türkiye’nin da­ ha fazla yararlanmamış olması, bu çok sevilen, devrinin seçkin kişilerinden daima saygı gören, eksantrik tavırları, başkaldırıları o zaman pek yaygın olmayan bir hoşgörüyle karşılanan bu il­ ginç insanın yalnızlığı, tek bir satır bile bırakma­ mış olması, kişisel bir dram mıdır, yoksa toplum ­ sal mı?..

Başka örneklere bakarak acele karar verme­ yin, kitabı okuduktan sonra daha sağlıklı bir so­ nuca varabilirsiniz.

Bana sorarsanız, ben bir karara varamadım.

Referanslar

Benzer Belgeler

şamının büyük ustalarından Fakir Baykurt’un ölümünün Türk edebiyatı için büyük kayıp olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:.. “Derin bir kültür

İnovasyonu kalite artışı sağlayacak bir süreç şeklinde algılayan yöne- ticilerin, inovasyon sürecini dönüşümcü tarzda yönetmeleri; İnovasyonu krizlerden çıkış olarak

“Piyanist değilim arna her piyanistin düşlerinde bu piyano yatar" diyen Manço, Steinuıay piyanosunu, çıktığı bir Almanya turnesinden kazandığı ibralarla almış..

Merhuma Tanrıdan mağfiret, kederli ailesine başsağlığı dileriz.. ANADOLU BANKASI

rafından Bahçekapı’da Medrese içinde bulunan bu kütüphane, Ev­ kaf N azın Hayri Efendi zamanın­ da bazı kütüphanelerle birlikte Sultanselimde yeni yapılan

cak hastalara işlem öncesi verilen görsel-işitsel (video) eğitimin fizyolojik (kalp hızı, kan basıncı, solunum sayısı) ve psikososyal (stres, anksiyete,

Bilgisayarlı toraks tomografisinde, sağ pulmoner ven seviyesinden geçen kesitlerde posterior mediastende sağ yerleşimli, çevre yumuşak dokuları ile sınırları tam olarak ayırt

Fabrika havaya uçtu dür M uavini T arık ö z a v c ı’ nın 2 Mart 1949 günü Osmanlı’- başında bulunduğu bir grup itfa­ nın son dönem Harbiye nazırla- iyeci