• Sonuç bulunamadı

Bir Dinozorun Anıları adlı kitabı 21'inci baskıya ulaşan Mina Urgan, 82 yaşında komünistliğinin tadını çıkarıyor:Bir dinozorun portresi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir Dinozorun Anıları adlı kitabı 21'inci baskıya ulaşan Mina Urgan, 82 yaşında komünistliğinin tadını çıkarıyor:Bir dinozorun portresi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

U K Q A ^ _

PAZAR, 12 Temmuz 1998

Bir Dinozorun Anıları adlı kitabı

21

'inci baskıya ulaşan

Mina Urgan, 82

yaşında komünistliğinin tadını çıkarıyor

i « ı I I I

I

Z EY N EP G Ü V E

Mina Urgan, Bir

Dinozorun Anıları adlı

kitabına, yaşlılığa düzdüğü

muzip övgülerle başlıyor.

Gençlerin mutluluğunun

bir mitostan ibaret

olduğunu söyleyen 82

yaşındaki Urgan,

cesaretiyle, özgüveniyle,

inançlarıyla boyadığı

rengarenk hayatını

anlatıyor. Öyle bir dinozor

ki, kitabı genç yaşlı, kadın

erkek herkesin elinde, 21. baskısını yapıyor, korsan

kitapçıların iştahını kabartacak ölçüde ilgi görüyor. 1916

doğumlu bu cumhuriyet kadınının söylediklerine ilgisiz

kalmak gerçekten mümkün değil.

Bir dinozorun

portresi

İN G İLİZ Edebiyatının Türkiye’deki otoritesi Mina Urgan, haftalardır liste başı olan kitabının i gördüğü ilgiden memnun. Am a şaşkınlığı

memnuniyetinin hayli üstünde. İkinci baskıyı yapmaz dediği kitabı sayesinde 80 yaşmdan ■sonra, edebiyat çevreleri dışında da ünlendi. ■ Mina Urgan bugünlerde bağıra bağıra ■ "komünistim" demenin keyfini çıkarıyor. . Kitabında ateistliğinin altmı çiziyor. Üstelik bu ; konuda küfürlü değil sevimli tepkiler alıyor: ; "Dindar çevrelerden, ateizmin yanlış bir yol

olduğunu anlatan mektuplar atıyorum. Bir kısmı i beni dine dönmeye davet ediyor. Bazı dindarlar ! da, keşke bütün inananlar sizin kadar içten ve iyi ' yürekli olsa, diyorlar." Yaşlıların, nasıl

; yaşlanmamız gerektiğini sizden öğrendik, demelerine de çok seviniyor. Çünkü Urgan, • sürekli hastalıktan, yalnızlıktan şikayet eden

akranlarına kızıyor. Ona göre insan iyi ! ihtiyarlamak için yiğit olmalı. Am a kitabıyla

ilgili en güzel tepki Burdur'dan gelmiş: "Bodrum daydım. Gece yarısı telefon çaldı. 45 > yaşında 13 yıllık evli olduğunu söyleyen bir ' adam, çok istedikleri halde çocuklarının . olmadığını, kitabı okuduktan sonra karısıyla ; birlikte bir kız bir erkek evlat edinmeye karar ' verdiklerini söyledi. Bir bölümde çocuk

doğurmanın şart olmadığını, hatta kimsesiz çocukları evlat edinmenin daha güzel olduğunu i yazmıştım. Bililerinin hayatını böyle etkilediğim ! için çok mutlu oldum. Adam a adresimi verdim, | çocukları aldıktan sonra fotoğraflarını

; göndermelerini istedim. Şimdi heyecanla bekliyorum."

iS o Y A D IN I KENDİ SEÇTİ

İstanbul'da doğan Mina Urgan'm adını, üç

;■ yaşındayken ölen babası şair Tahsin Nahit

; vermiş. Bu Farsça sözcüğün Mekke'deki Mina Dağı ile ilgisi yok, şarap kadehi ya da mavi ; anlamına geliyor. Tuhaf adı yüzünden sık sık 1 gayrimüslim sanılan Mina Hanım'ın soyadı : seçimi kendine ait: "Bizim aile bireyciydi. ; Herkes kendi soyadını kendi seçti. Ben,

3 5 3 sayfalık kitabında, özel hayatına

ilişkin çok az ayrıntı var. Evlenmek üzere

değil, çalışmak üzere yetiştirildiğini

söyleyen Urgan, ilk ve son evliliğini aktör

ve film yapımcısı Cahit Irgat ile yaptı.

"erdem li", "çalışkan" gibi manevi anlamlar taşıyan bir soyad değil, içinde çok sevdiğim "u " harfi bulunan bir nesne adı istiyordum. O zaman arkadaş grubumuzda olan N ecip Fazıl

Kısakürek, Urgan'ı önerdi. Anadolu’da ip anlamına gelen urganın, solculuğumdan dolayı bir gün nasüsa asılacağım için bana ayrıca uygun olduğunu söyledi."

Herkese kendi soyadını seçecek kadar özgürlük tamyan bir ailede büyür Urgan. İnsanların denize yalnızca tedavi amacıyla girdikleri yıllarda, dedesi onları eğlence için denize sokar. Delikanlı babam dediği öz babası Tahsin Nahit, Mina üç yaşındayken ölünce, annesi Şefika Hanım Falih Rıfkı Atay ile evlenir. Kitabında "Şefika" diye anlattığı annesi, Mina Urgan’ın hayatının neredeyse en önemli figürü. Şefika'yı, son derece zarif, alımlı, karizmatik bir kadın olarak tanımlıyor: "Ç o k güçlü bir kişiliği vardı. Dini vecibelerini yerine getiren iyi bir müslümandı. Dinsiz olduğumu bildiği halde bana bu konuda hiç baskı yapmadı. Bu kadar baskın bir karakterin yaranda kişiliğim hiç ezilmeden büyüyebilmemi, Şefika'ya bağlı bir mucize olarak görüyorum."

PO LİTİK GERİZEKALIUĞIM!

Mina Urgan'm hayatı tek cümle ile özetlemek gerekirse, okuyarak geçer. A m avu tköy K ız Koleji’nden sonra, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni bitirir. 4 sene öğrencisi olduğu bu okulun İngiliz Dili Edebiyatı Bölümünde 36 sene öğretmenlik yapar. Hayatına asü rengini veren edebiyat ve öğretmenlik dışında, politik bir yanı da vardır. Kitabında politik kişiliğini sık sık karikatürleştiriyor: "Ç ok kesin politik tutumlarım olduğu halde politikadan hiç anlamam, herşeyi yüzüme gözüm e bulaştırırım. Mesela üyesi olduğum TİP'teki iç çatışmalardan hiç haberim olmuyordu. Çünkü her iki taraf da, sosyalizm diyordu, yoksulluğa karşı savaşacağız diyordu. Ben de bu insanlar aynı şeyleri

düşünüyorlar sanıyordum. M eğer aralarmda çok büyük fikir aynlıklan varmış. Bu konuda

biraz gerizekalıyım. Olayları politik açıdan görem iyorum ." Mina Urgan, belki de bu yüzden komünizme olan inancınızı hala yitirmediniz sorusunu temkinli yanıtlıyor: "Ben inancımı Sovyet Rusya'ya

bağlamadım. Bu yüzden duvar çökünce çok sarsılmadım. Ben bir ülkeye değil, bir ilkeye inanıyorum."

353 sayfalık kitabında, özel hayatına ilişkin çok az ayrıntı var. Bu konulara röportajlarda da girm ek istemiyor. Evlenmek üzere değil, çalışmak üzere yetiştirildiğini söyleyen Urgan, ilk ve son evliliğini aktör ve film yapımcısı Cahit Irgat ile yapmış. Mustafa ve Zeynep admda iki çocuk doğurmuş. Mina Hanım, ilkbahar ve sonbaharlarda Bodrum'da, yazlan ve kışlan da Moda'daki deniz manzaralı evinde yaşıyor. H er sabah sekizde kalkıp iki fincan şekersiz çay içiyor. Sonra saat yediye kadar ya okuyor ya yazıyor. Akşamlan mutlaka iki tek rakısını içiyor, yürüyüşlere çıkıyor, arkadaşlarıyla meyhaneye gidiyor. Bir süre önce kınlan kaburga kemikleri kaynamadığı için çok fazla ayakta duramıyor. Politik

yürüyüşlere katılamıyor. Oysa

Galatasaray'daki Cumartesi Anneleri'ne destek verm eyi çok istiyor. İçinde ukte kalan tek şey şiir yazmak. Çok iyi bir şair olabilseydim keşke diyor. Ölm ek istemiyor, ama ölümden de korkmuyor. Anılar kitabının ikinci cildrni yazmaya başlamış: "Bu dinozorun anlatmak istediği daha başka şeyler de var. Ömrü vefa ederse, fazla uzun yaşamanın ayıbına katlanabilirse, bakarsınız onlan da yazar günün birinde. Yani bu son söz, gerçekten son söz değildir belki de."

Mina Urgan, doğma büyüme İstanbullu. İlk gençlik yıllarında

cinsiyetine uvgun giyinirken, sonraları ortalıkta bir erkek çocuk

gibi dolaşmaya başlamış. (1929) Soldaki fotoğrafta,

Amavutköy Kız Koleji'nin orta bölümünden mezun oluyor.

Şefika, Mina Urgan'ın hayatındaki en önemli

figürlerden biri. Güçlü, karizmatik, zarif. Urgan'm

öz babası ölünce, Şefika, Falih Rıfkı Atay (ortada)

ile evlenmiş. Mina da üvey babasını öz babası

gibi sevmiş.

Mina Urgan ve Halil Atay 1964 yılında

Atina'da bir meyhanede. Halil, Mina

Urgan'm anne bir baba ayrı kardeşi.

Mina Urgan'm deniz sevgisi

dedesinden geliyor.

İnsanların yalnızca tedavi

amacıyla denize girdiği

yıllarda, dedesi onları

keyiflenmeleri için denize

sokarmış.

Mina Urgan, 36 yıl öğretim üyesi

olarak çalıştığı İÜ Edebiyat

Fakültesi'ne yıllar sonra tekrar

gittiğinde çok heyecanlandığını

söylüyor. Zaten gençlerle pop müzik

dışında her konuda anlaşabiliyor.

•r

Soldan sağa: Zeynep Irgat, bir aile

dostu, Mina Urgan, Mustafa Irgat.

Mina Urgan, Murat Belge, Urgan'm oğlu

Mustafa Irgat, bir yaz tatilinde.

Cezaevlerindeki açlık grevlerine destek vermek için

Pera Palas'ta yapılan üç günlük açlık grevinde.

Soldan sağa: Rasih Nuri İleri, Aziz Nesin, Mehmet

Ali Aybar, Mina Urgan. 15-16-17 Ağustos 1989.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

* 0 0 1 5 2 2 4 9 6 0 0 6 *

TS S

Referanslar

Benzer Belgeler

Zayıf yanlar konusunda dikkat çeken husus, ilk aşamada dördüncü sırada yer alan fiyat istikrarının ikinci aşama verilerine göre en önemli zayıf yan olarak

mayan arzulardır ; bu planın esasi siyasi ve hattâ iuıperialist bir esasdır : Moskova bu planı sayesinde iktisaden ve askeriyyeıı , kendisini ihata eden

1 — Gözün 35 centimetreden fazla yaklaş - masını icab eden el işlerinin men* olunması lâzım- dır.Genç kızların öğrenmeleri lâzım olan mu‘tad el işleri bu

Bireyin bu tavrı onun aynı zamanda tüm insanlığa olan sorumluluğunu da ifade eder, aydın bir bilinçle ge- leceğe yönelmesiyle de kendi kimliğini biçimlendirir.. Korkmaz, “

Buna göre Tablo 17’de yer alan servis hastalarında hasta başı ortalama maliyet tutarı olan 350.59 TL baz alınarak Tablo 18’de yüzdece uyarlanan servis

gını anlatırken, rüzgârın fazla olmasından dolayı ateşin pek zi­ yade tahribat yaparak kârgire de zarar verdiğini ve esnaf için bu hasarın bizzat telâfisi

(Salkımsöğütlerin Gölgesinde) ki düz­ yazı şiirlerde Melisa Gürpınar, her harfi­ ne egemen olduğu Türkçeyi hamur yoğu­ rur gibi yoğurur, yükseklikleri bile çok

- Divan şiiri için dediğin doğru ama, bence duruk toplum diye bir şey var mı­ dır gerçekten.. - Doğu toplundan, genel olarak duruk