KAPALİÇ ARŞININ
felâket tarihçesi
3 Büyük Kapalıçarşı, asırlar boyunca İstanbul’a gelen turistlerin ilk uğradık- 3 ları yerdi. Çarşıda silâhçılar da şark cengâverliğinin muhteşem bir müzesi 3 halinde idi. (Yakın geçmişte yapılmış bir gravür.
Birinci makalemizde Çarşının inşa tarihini muhtasaran anlatıp şehrimizin hayatmda ve mimarî sanatımızda haiz olduğu mühim mevkii izah etmiş ve tamiri hu susunda riayet edilmesi lâzım gelecek esasları ikinci yazıya bı rakmıştık.
Bedesten ve çarşıda zelzele ve yangınların sebep olduğu tahri batın nasıl giderildiğini gözden geçirirsek bugünkü vaziyet hak kında daha etraflı bir fikir elde etmiş oluruz.
İstanbul İkinci Beyazıt devrin de (1509) pek büyük bir zelzele geçirmiştir. Bir (ifck binalar ha- rab olmuşsa da çarşıya tesir et tiğine dair bir malûmat yoktur, ilk yangının 1519 da yazılan A - yasofya tahrir defterinde bah sedilmiş olmasma göre, bu tarih ten evvel bedestenin bir yangın geçirdiği anlaşılmaktadır. Tabia- tiyle bu yangın. ancak iç kısım ları yakmış, kasa makaramdaki sandıkların adedi 128 den 140 a iblâğ edilerek köşelerdekiler faz lalaştırılmak suretiyle tamir ve teysi olunmuştur.
ikinci yangm 1694 de çıkarak bir kaç saat sürmüş ve bedes tenin dört yaıımı yakmıştır.
Üçüncüsii (1701) büyük be desten ile sandal bedestenleri a- rası, Bat pazarı, Mercan çarşısı ve Kebecileı Hanını yakmışta'.
Dördüncü yangm 1749 da Mer can cihetinden çıkmış, önce bastırılmışsa da bir kaç saat son ra yeniden alevlenmiş ve evve lâ Batpazarmı yaktıktan sonra Abacılar, Yorgancılar, Yağlıkçı lar ve civarındaki hanlardan maada, çarşı dışında Parmakka- pı ve Okçularbaşı civarmı da kül etmiştir. Vakanüvis İzzi bu yan
gını anlatırken, rüzgârın fazla olmasından dolayı ateşin pek zi yade tahribat yaparak kârgire de zarar verdiğini ve esnaf için bu hasarın bizzat telâfisi müşkül olduğundan, sathî bir tamir ci hetine meyletmek istedikleri an laşılınca, devrin padişahı Birin ci Mahmut’un çarşıyı kendi ke- S sesinden tamir için sermimaraıı-ı Hassaya derhal emir verdiğini bildirmekle, âdeta bugünkü gün de karşı karşıya bulunduğumuz vaziyetin ilk tahakkuk örneğini vermiştir.
Çarşının geçirdiği beşinci felâ ket 1765 de Fâtih Camiini tahrib eden ikinci büyük zelzele olup, zamanın imarcı padişahı Üçüncü Sultan Mustafa, her yıkılan bi naya bir zat tâyin ederek hemen işe başlatmış, bu meyanda çar şıya da Tıflî Efendiyi binaemini nasbetmiştir. Ancak bu tahriba tın derecesi malûmumuz değilse de pek fazla olduğunu tahmin etmiyoruz, Zira zelzelenin şehir
de merkezi Beyazıt civarından uzaktı ve diğer camilerdeki mü him hasarı belirten tarih kayıt ları, çarşı için büyük bir hara- biyi işâret etmemişlerdir.
Altıncı musibet, 1894 zelzelesi olup, çarşıda pek büyük tahribat yapmış, Kalpakçılar caddesinin ve Batpazarının tuıânî tonozla rından bir kısmı başta olmak üzere, küçük ve büyük dükkân lardan pek çokları yıkılmıştı. Sultan Abdülhamid, bilâhare liva olan erkânıharb Fahri Be yin riyasetinde kurduğu bir ko misyon marifetiyle tamirata baş latmış ve en dikkati çeken ci het de şudur ki, iki seneden az müddette tamamen bitirilip çarşı ticarete açılmıştır.
Bu ameliyede yıkılan yerler ikmal edildiği, gibi umumiyetle tamire muhtaç bulunan kısım larda onarılmıştır. Bazı tonoz ların özengi hizasına potrel ger giler konmuş, kemer yüzlerine şuâ şeklinde demir camekân- lar yerleştirilmiş, yağmur sula rı her ayakta bir çinko boru ile içeriye ve lâğıma alınmıştır. Tonozların tamirinde eski çarşı tuğlası yerine yeni tuğla ve hat tâ delikli konulmakla beraber üstleri sivandığından görülme mektedir. Çatı ekseriyetle Mar silya kremiti ile örtülmüş, fener ler yeniden yapılmıştır.
Nuruosmaniye’de ve Çadırcı lar cihetinde görülen çok sivri kemerli üç kapı o devirde yapıl mış olup, birer tamir kitâbesi taşımaktadır. Tonoz ve kemer lerde görülen mavi ve sarı hafif kalem suları ile her bölmedeki kalem göbekleri kâmilen bu de vire aittir.
Zelzeleden evvel Çadırcılar sokağı çarşı içinde iken tonobu pek harap olduğundan açık ola rak bırakılmış ve binaenaleyh Batpazarı gibi bazı dahilî kapı
lar haricî vaziyete girmiştir. Bununla beraber, bu ufaltmadan maada çarşıda tahrif yapama mış, esas bünyeye sadakat
göste-Ekrem Hakkı AYVERDİ
ıt*ııiııı>iMiııııiııiıikiıtıııiMiiiaıaıııı«ıtıı«ııaıııcıı
İstanbul Enstitüsü Âzası
rilmiştir. Yapılan ufaltma ise, herhalde zelzele dolayısiyle açık ta kalan esnafın ticareti Eminö nü cihetine kaydırmış olmasın dan dolayı ihtiyacın azalmasın dan mütevellit olsa gerektir. Ha ricen görünen maddelerden şuaî demir camekânlar, de mir kapılar, çinko borular ve çarşı için ne kadar hafif olursa olsun, lüzumsuz bir ziynet olan kalemler istisna edilirse, tami ratta gözü fazla tırmalayan un surlar yoktur. Çarşıda bu tarih ten sonra da ufak tefek tamir ler daima yapılmakla beraber en mühimcesi 1942 senesinde İs tanbul Belediyesi tarafından, ^ müşterek bir dam altındaki bina lar için olan kanundaki maddeye istinaden çatıların ufak bir kıs mında yapılanıdır.
1943 de ise yine bir yangm ge çirerek Döşemeci ve Yorgancılar içindeki dört sokak yanmıştır. Fakat şu son yangın zannıma kalırsa, hepsini bastırmıştır. Çünkü evvelkilerde bedesten et rafı ve Batpazarmdan başka bir yer harap olmadığı halde bu de fa bütün büyük Kalpakçılarbaşı caddesi, Sandal Bedesteni ve Bü yük Bedesten arası, Batpazarı, Zenneciler, eski Sahaflar, şimdi ki HalıcılarınJair kısmı tamamen kül olmuştu rr
Asıl mühim ve müstacel olan dâvaya gelince, derhal ele alın ması gereken iş, mevzuat çenge line takılmadan ve âbidenin aslı na ihanet etmeden bu işi başar mak olsa gerektir. Hususî mülk sahibinden tamir parası hemen istenmemeli. Evvelâ yapmalı ve ayni zamanda uzun vâdeli bir ödemenin formülü araştırılma lıdır. Her hususta Amerika’ya teşebbüh etmek meylinde oldu ğumuz bir devirde, bir kere de onların İktisadî görüş ve dina mizmini kendimize misal alalım. Amerika, Avrupaya kiralama ve ödünç yardımı yaparken parası nı nasıl tahsil edeceğini peşinen düşünmedi. Zira yardım zaruri idi. Onun için de verdi. Benim de bu meselede ileri sürmek iste diğim fikir, sarfedileni tahsil et memek değildir. Ancak bu tahsil formülünü peşinen aramak için vakit ve zaman kaybetmeden ev velâ tamiri yapalım, buna mal sahibinin vereceği parayı da ka talım. Bir taraftan da çâre ara makta devam edelim. Bu işte hu susî mülk sahipleri kazanacak larmış, v a r s ı n kazansın lar. İstifadesini yine bu mem lekete bırakacak değiller mi? Yeter ki, İstanbul’u kuran koca Fâtih’le devrinin, beş asır sonra ki torunlarına bırakmış olduğu yâdigâr tamir olsun. Bu yüzden de sanat yaşasın, tarih yaşasın ve şehrin hüviyetini teşkil eden muazzam bir manzûme kurtul sun. Bütün bunlara muvazi ola rak da şehir, iktisaden büyük fayda ve ferahlıklar temin etsin.
Şimdi tamiratın nasıl ve ne yolda yapılacağı hakkmdaki fi kirlerimizi yarın söyliyeceğiz.
t Devamı yarın
<$>---Beş kocasını da
zehirliyen kadın
[ANADOLU AJANSI]
TULSA: 29 — Beş defa evlenen 40 yaşında bir kadın, kocalarının beşini de zehirlediğini dün gece polise itiraf etmiştir.
Polis cani kadını, 2 yaşındaki to rununu öldürmekten şüphelendiği- için tevkif etmiştir. Sorgusu esna sında çocuğu öldürmediğini söyle yen kadın beş kocasını zehirlediği ni itiraf etmiştir.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi