• Sonuç bulunamadı

Başlık: MÜESSİR FİİLLER VE TAKSİRLİ FİİLLER SONUCU MEYDANA GELEN YARALANMALARDA MUTAD İŞTİGAL VE HAYATİ TEHLİKE YÖNÜNDEN ADLİ TIP SORUNLARIYazar(lar):KENDİ, İ. ÖzerCilt: 48 Sayı: 3 DOI: 10.1501/Tipfak_0000000370 Yayın Tarihi: 1995 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: MÜESSİR FİİLLER VE TAKSİRLİ FİİLLER SONUCU MEYDANA GELEN YARALANMALARDA MUTAD İŞTİGAL VE HAYATİ TEHLİKE YÖNÜNDEN ADLİ TIP SORUNLARIYazar(lar):KENDİ, İ. ÖzerCilt: 48 Sayı: 3 DOI: 10.1501/Tipfak_0000000370 Yayın Tarihi: 1995 PDF"

Copied!
20
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MÜESSİR FİİLLER VE TAKSİRLİ FİİLLER SONUCU MEYDANA GELEN YARALANMALARDA MUT AD İŞTİGAL VE HAYATİ

TEHLİKE YÖNÜNDEN ADLİ TİP SORUNLARI

İ. Özer Kendi*

Konumuzla ilgili olarak müessir fiil ve taksirli fiil ile ilgili kanun maddeleri, mutad iştigal ve hayati tehlike kavramları yeri geldikçe aşağıda açıklanmıştır.

Adli Tıp alanmda düzenlenen pekçok raporun hatalı olması ne-deneyile bu hataların giderilmesi, Türk Ceza Kanununun lafzı ve ru-huna uygun rapor tanzim edilebilmesi ve konunun açıklığa kavuştu-rulması amacıyla bu çalışma yapılmıştır.

Cismen eza veren, sıhhati ihlal eden, akli meleklerde teşevvüş (karışıklık) husule getiren veya getirebilecek olan fiillere müessir fiil-ler denir. Doğrudan doğruya vücuda yönelik fizik vasıtalar müessir fül olmakla beraber vücut bütünlüğüne tesir eden ve kişiye yönelik psişik hareketler de birer müessir fiildir (9,12,13).

Müessir fiil olarak nitelendirilen fizik (maddi) vasıtalar karşısın-daki kişide belirli birtakım bulgulara yolaçar ve dolayısıyla hareketle sonuç arasında illiyet (sebebiyet) bağını kurmak genellikle kolay olur. Psişik (manevi) vasıtalarla meydana getirilmiş müessir fiil vakaların-da hareket ile sonuç arasmvakaların-da illiyet bağının bulunup bulunmadığı-nı ortaya koymak oldukça zor bir konudur (9,12,13).

Kanunumuz müessir fiilleri adam öldürmede olduğu gibi kasten müessir fiil ve taksir ile müessir fiil olmak üzere ikiye ayırmıştır. Fail, neticeleri ile birlikte fiili isteyerek işlemiş ise kasten işlemiş sayılır. Kişinin hareketinden doğacak sonucu öngörebileceği, tahmin edebi leceğikalde öngörmemiş olması taksir ile müessir fiil sayılır (9,12) .

Müessir fiillerin kasıtlı şekilleri Türk Ceza Kanununun 456 ve 457 nci, taksirli şekilleri ise 459 ncu maddelerinde gösterilmiştir. Türk * Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Aıüi Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve

Ana-bilim Dalı Başkanı

(2)

Ceza Kanununun yaralanmalarla ilgili 456, 457 ve 459 ncu maddeleri şöyledir.

Madde 456 : Her kim katil kastiyle olmaksızın bir kimseye cismen eza verir veya sıhhatini ihlale yahut akli meleklerinde teşevvüş hu-sulüne sebep olursa altı aydan bir seneye kadar hapsolunur (Asliye).

Fiil, havastan veya azadan birinin devamlı zaafım yahut söz söy-lemekte devamlı müşkülati veya cehrede sabit bir eseri yahut yirmi gün ve daha ziyade akli veya bedeni hastalıklardan birini veya bu kadar müddet mutad iştigallerine devam edememesini mucip olmuş veya hayatını tehlikeye maruz kılmış veya gebe bir kadın aleyhine iş-lenip ve vaktinden evvel çocuk doğmasını intaç etmiş ise ceza iki se-neden beş seneye kadar hapistir (Asliye).

Fiil, kati veya muhtemel surette iyileşmesi kabil olmayacak dere-cede akıl veya beden hastalıklarından birini yahut havastan veya el yahut ayaklardan birinin veya söylemek kudretinin yahut çocuk yap-ma kabiliyetinin ziyamı mucip olmuş veya azadan birinin tatilini ya-hut çehrenin daimi değişikliğini veya gebe bir kadına karşı ika olu-nup da çocuğun düşmesini intaç eylemiş ise ceza beş seneden on seneye kadar ağır hapistir (Ağır Ceza).

Eğer fiil hiçbir hastalığı veya mutad iştigallerden mahrumiyeti mucip olmamış yahut bu haller on günden ziyade uzamamış ise taki-bat icrası mutazarrırın şikayetine bağlı olmak şartıyle fail hakkında iki aydan altı aya kadar hapis veya onikibin "(yirmibin) liradan yüz-ellibin liraya kadar ağır para cezası hükmolunur (Sulh Ceza).

Bu fiil, 457 nci maddede yazılı vasıtalarla işlenirse takibat icrası şikayete bağlı değildir.

Madde 457 (Cezayı artıran haller) : 456 ncı maddede yazılı fiillere 459 ncu maddenin birinci ve üçüncü bentlerinde yazılı hal inzimam eder yahut fiil gizli veya aşikar bir silah ile veya aşındırıcı ecza ile işlenmiş olursa asıl ceza üçte birden yarıya kadar artırılır.

Eğer fiilde 450 nci maddenin 5 nci bendinde yazılı hal müstesna olmak üzere diğer bentlerdeki hallerden biri birleşirse bu birleşen fiil hakkında 78 nci madde hükmü cari olmak şartıyla ceza yarı nisbetin-de çoğaltılır.

Madde 459 (Taksirli müessir fiil) : Her kim tedbirsizlik veya dik-katsizlik yahut meslek ve sanatta acemilik veya nizam talimat ve emir-lere riayetsizlik neticesi olarak bir şahsa cismen eza verecek veya

(3)

sıh-305

hatini ihlal edecek bir zarar iras eder yahut akli meleklerinde teşev-vüş husülüne sebebiyet verirse; 456 ncı maddenin birinci ve dördüncü fıkralarındaki hallerde takibat icrası şikayete bağlı olmak şartıyla üç aya kadar hapis veya dokuzbin (yirmibin)** liraya kadar ağır para cezası, 456 ncı maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarındaki hallerde üç aydan yirmi aya kadar hapis ve onsekiz bin (yirmibin)*4* liradan dok-sanbin liraya kadar ağır para cezası hükmolunur.

Birkaç kişi cürümden mutazarrır olmuş ise bir numaralı bentte hapis cezası altı ay ve ağır para cezası"*** otuzaltıbin liraya kadar, iki numaralı bentte hapis altı aydan otuz aya kadar ve ağır para cezası yirmiyedibin '"""liradan aşağı olmamak üzere hükmolunur..

Yukarıda fıkralarda beyan olunan cezalar, kusurun derecesine gö-re sekizde birine kadar indirilebilir

MATERYAL VE METOD

1978 - 1982 yılları arasında adli makamlarca bilirkişi tayin edil-mem üzerine tarafımdan düzenlenmiş olan 1044 adet rapor kopyaları tetkik edilmiştir. Vakalar yıllarına, rapor tanzimini isteyen adli ma-kamlara, rapor sayılarına, yaralanma yerlerine, hayati tehlike geçi-rip geçirmediğine, mutad iştigalden kalma sürelerine, aletlerin cins-lerine ve organ yaralanmalarına göre gruplandırılarak belirtilmiştir.

BULGULAR VE TARTIŞMA

1044 vakanın yaralanma şekilleri tablo I'de belirtilmiştir.

Tablo I : Yaralanma şekilleri

YIL Müessir fiil Trafik Knzflfn daralarına Şek-- ^ D i ğ e r v n l n nmnl TOPLALI T 1978 1979 1980 1 9 8 1 1982 Toplam 55 5234.37 £ 'r % 3 1 . 3 7 6? 5529.26 72 5528.46 57 5528.79 315 % 3 0 . 1 7 9 3 % 5 8 . 1 0 129 % 6 2 . 2 3 141 % 6157 150 55 5 9 . 2 9 123 % 6 2 . 1 2 636 % 6 0 . 9 1 11 % 6 . 9 0 10 % 4 . 9 0 20 % 8 . 7 3 26 5510.27 16 % 8 , 0 8 83 % 7 . 9 5 1 «..0.60 1 550.49 1 550.43 5 551*97 2 551.01 10 550.95 160 S İ 5 . 3 3 204 5519.54 229 5521.93 253 5524.23 1 9 8 5418.97 1044 % 9 9 . 9 8

* 200 liradan 2500 liraya : 60 misli artırılmıştır (88/3506SK). ** elli : 180 misli artırılmıştır (88/3506 SK).

*** yüz liradan beşyüz liraya kadar : 180 misli artırılmıştır (1988/3506 SK). **** ikiyüz : 100 misli artırılmıştır (88/3506 SK).

(4)

Tablo I'de görüldüğü gibi yaralanmaların % 60.91'i trafik kazası sonucu, % 30.17 si de müessir fiiller sonucu meydana gelmiştir.

Bilirkişi sıfatı ile rapor tanzimi istemiş olan adli makamlar ve ra-por sayılan tablo H'de gösterilmiştir.

Tablo II : Gönderen makamlar

Cumhuriyet Sorgu Sulh Ceza Asliye Ceza Ağır Ceza Yıl Savcılığı Hakimliği Mahkemesi Mahkemesi Mahkemesi

1978 7 — 5 148 — 1979 92 2 — 109 1 1980 65 7 5 152 — 1981 100 2 11 139 1 1982 55 — 4 139 — Toplam 319 % 30.55 11 % 1.05 25 % 2.39 687 % 65.80 2 % 0.19

Tablo H'de görüldüğü gibi % 65.80 ile ilk sırayı Asliye Ceza Mah-kemesi, % 30.55 ile ikinci sırayı Cumhuriyet Savcılığı, % 2.39 ile üçün-cü sırayı Sulh Ceza Mahkemesi, % 1.05 ile dördünüçün-cü sırayı Sorgu Ha-kimliği, % 0.19 ile de beşinci sırayı Ağır Ceza Mahkemesi almıştır. (Memleketimizde Sorgu Hakimliği kaldırılmış olup bu görevi Su ılı Ceza Hakimleri yapmaktadır).

Ceza Kanunumuzda geçici arızalar için ağırlık ölçüsü olarak mu-tad iştigalden mahrumiyet ile hayati tehlike durumu öngörülmüştür. Travma sonucu bir sakatlık kalmış ise daimi uzuv zaafı ve tatili uzuv gibi sekelin ağırlık ölçüsünü gösteren kavramlara da yer verilmiştir.

Tablo IlI'te görüleceği gibi % 76.62 ile ilk sırada sorulan husus şahsm hayati tehlikeye maruz kalıp kalmadığı ve mutad iştigalden kalma süresidir. Sadece mutad iştigalden kalma süresi sorulan % 14.17 vaka ile sadece hayati tehlike sorulan % 3.25 nisbetindeki vakalar da toplam olarak ele alınacak olursa vakalann % 94.05 gibi büyük bir çoğunluğunda sorulan husus hayati tehlike ve mutad iştigal konusu olmaktadır.

(5)

Tablo II! : Adlî makamlarca sorulan hususlar

307

Sorulanlar 1978 1979 1980 1981 1982 Toplam Yüzde

Hayati Tehlike 9 5 8 1 5 34 3.25

Mutad İştigal 38 30 29 28 23 248 14.17

Hayati Tehlike ve

Mutad İştigal 100 158 184 198 160 800 76.62

Çehrede Sabit Eser 6 2 4 4 4 20 1.91

Daimi Uzuv Zaafı — — 2 — — 2 0.19

Tatili Uzuv 1 — 1 — — 2 0.19 Çocuk Düşürme — — — — 2 2 0.19 Kullanılan Alet 5 7 1 15 4 32 3.06 Diğer Hususlar 1 2 — 1 — 4 0.38 Toplam 160 204 229 247 198 1044 99.96 Mutad iştigal :

Burada bahsedilen mutad iştigalin mesleki iştigal ile bir ilgisi ol-madığı gibi arızaların iyileşme süreleri ile de bir ilgisi yoktur. Ceza-Kanununun şerhlerine göre de mutad iştigal mesleki iştigal anlamında değildir. Mutad iştigal, şahsın yemek yemesi, konuşması, kendi başı-na oturup kalkması gibi bazı fizyolojik iş ve hareketleri yapabilmesi-dir. Mutad iştigalden kalma (mahrumiyet) ise travma sonucu, yap-mak ihtiyacmda bulunduğu hareketleri ve işleri gerektiği gibi yapa-mamasıdır (1,15,19,21).

Ceza Kanunumuzda mutad iştigal terimi bulunmasına rağmen çoğu zaman yargı organlarınca dahi aym anlama gelmek üzere iş ve güçten kalma terimi kullanılmaktadır. Ancak bu konu pek çok hekimlerce dahi tam olarak bilinmemekte ve yanlış adlî raporlar ve-rilmektedir.

Ankara 7. Asliye Ceza Hekimliğince kaç gün iş ve gücünden kal-dığı sorularak bilirkişi sıfatıyla tarafıma verilen 1980/500 sayılı dava dosyasında trafik kazası sonucu yaralanmış olan 4 yaşındaki F.K.'a... Hastanesi Acil Servisince verilen 6657 sayılı ve 27.08.1980 tarihli ra-porda; vital fonksiyonların normal olduğu, radyolojik tetkik yapıldığı, kafada sol paryetalde (V) şeklinde 4 cm.lik kesi, sol fronto paryetalde fraktür, sağ femurda cisim kırığı bulunduğu, Ortopedi ve Nöroşirurji konsültasyonları yapıldığı, hayati tehlikesinin olduğu belirtilmiş, keza Ankara'da... Hastanesince verilen 50331 sayılı ve 05.09.1980 tarihli

(6)

ra-porda da; tedavi görmekte olan F.K.'nın hayati tehlikesi olmadığı, kati raporunun bilahare verileceği bildirilmiş, daha sonra aynı hastanenin Çocuk Bölümünce verilen 26.10.1980 tarihli raporda ise, 4 yaşındaki çocuğun tedavisinin 2 ay süreceği, iş ve gücünden çocuk olması ne-deniyle kalmayacağı belirtilmiştir.

Mutad iştigalden kalma süresi tayin edilirken mağdurun yaşı, cinsiyeti, mesleği kaale alınmadan sadece arızasının ağırlık derece-sine bakılır. Bütün vücut hareket ve faaliyetleri değerlendirilir (13,14, 15,19,20,22,24).

Yenimahalle 2. Asliye Ceza Hakimliğince 1985/13 sayılı dava dos-yası tarafıma verilerek kesin rapor tanzimi istenen M.D.'e... Sağlık Ocağı Tabipliğince verilen 38 sayılı ve 09.01.1985 tarihli raporda; her-iki yanağında şişlik, herher-iki göz altında ekimoz tesbit edildiği, şahsın mezkûr darp sebebiyle gelişme ve sosyal durumu nazara alınarak 12 gün iş ve gücünden kaldığının kaydedildiği görülmüştür.

Keza Ankara Cumhuriyet Savcılığınca hakkında kesin rapor tan-zimi istenilen H.K.'in 1977/15596 sayılı hazırlık evrakı arasında mev-cut... Tabipliğince verilen 5922 sayılı ve 19.05.1977 tarihli raporda; sağ kaş ve alm sağ tarafında şişlik, sol göz üst kapakta hematom, sol göz korneasında konjesyon, sağ ramus mandibulada şişlik, alt dudakta raddi yara tesbit edildiği,... Hastanesince görmenin tam olduğunun belirtildiği,... Tabipliğince verilen 15012 sayılı ve 20.05.1977 tarihli ra-porda da, yapılan muayene, geçici rapor bulgularına ve şahsın lojik durumuna göre 12 gün iş ve gücüne engel olduğu, tıbbî ve psiko-lojik olarak 20 günde iyileşeceği, kaydedilmiştir.

Mutad iştigalden kalma konusunda hastanede yatma ve arızanın iyileşme süresinin bir önemi yoktur. Önemli olan travmatik arızanın vücudun genel aktivitesi üzerine yaptığı etkidir.

Geçici travmatik bir arızanın hafif, orta veya ağır olduğunu tak-tir etmek mümkün olmakla beraber bir lezyonun ağırlık derecesini gün olarak göstermek çok güç olup, bunun için objektif bir ölçü de yoktur. Ancak Türk Ceza Kanununun 456 nci maddesinde hafif trav-matik arızalar için en çok 10 güne kadar (10 gün dahil), orta derecede olanlar için 20 güne kadar (11 -19 gün arasında), ağır arızalar için de 20 ve daha fazla gün olarak mutad iştigalden kalma süreleri sınırlan-dırılmış olduğundan gün belirtimiııde kanundaki bu ölçüler göz önün-de tutulmalıdır.

(7)

Buna göre cezai durumlar tablo 4 te gösterilmiştir.

Tablo IV : TCK. 456. maddesinde belirtilen cezalar Mutlad İştigalden

Kalma süresi Hapis Cezası Türk Ceza Kanunu 0 - 1 0 gün 2 aydan 6 aya kadar T C K 456 madde fıkra 4 11 -19 güıı 6 aydan 1 seneye kadar T C K 456. madde fıkra 1 20 gün ve fazlası 2 - 5 yıl T C K 456. madde fıkra 2

Mutad iştigalinden kalıp kalmadığı sorulan vakalar ve mutad iş-tigalden kalma süreleri de tablo V'de gösterilmiştir.

Tablo V : Mutad iştigalden kalma süreleri Mutad

Vaka İştigal Engel 1 - 1 0 Gün 1 1 - 1 9 Gün 20 ve Daha YIL Sayısı Sorulan Olmayan Engel Engel Fazla Engel

1978 160 141 2 58 24 57 1979 204 194 9 99 31 55 1980 229 218 12 80 41 85 1981 253 232 19 104 45 64 1982 198 183 11 87 38 47 Toplam 1044 968 53 428 179 308 Yüzde 92.72 5.57 44.21 18.49 31.81

Mutad iştigalden kalma süresi sorulan 968 vakanın % 5 47 sinde meydana gelen arıza mutad iştigale engel olacak nitelikte bulunmamış, % 44.21 i 1 -10 gün arasında, % 18.49 u 11 -19 gün arasmda, % 31.18 i de 20 gün ve daha fazla mutad iştigale engel olacak nitelikte bulun-muştur. Türk Ceza Kanununun 456 ncı maddesi 4 üncü fıkrasına göre mutad iştigale engel olmayacak arızalar ve 1 -10 gün arasında engel teşkil eden arızalar toplam vakanın % 49.68 ini teşkil etmektedir.

Türk Ceza Kanununun 456 ncı maddesi 1. fıkrasmda yazılı «cis-men eza», «sıhhatini ihlal» ve «akli meleklerinde teşevvüş» vücuttaki travmatik yara bereler, ruh ve beden sağlığının bozulması anlamına^ dır. Bu fıkrada travmatik lezyonlardan genel olarak söz edilmiş, ağır-lık dereceleri ve ne kadar sürdükleri belirtilmemiştir.

(8)

Kanun maddesinin 4 üncü fıkrasında travma «hiç bir hastalığı veya mutad iştigalden mahrumiyeti mucip olmamış yahut bu haller 10 günden ziyade uzamamış ise» hafif ve şikâyete bağlı suçlar ara-sında sayılmıştır.

2 nci fıkrada «yirmi gün veya daha ziyade aklî ve bedeni hastalık-lardan birini veya bu kadar müddet mutad iştigallerine devam ememesini mucip olmuş» denilmesine ve bir organın devamlı zaafı de-recesinde lezyonlara yer verildiğine göre, 10 günden fazla 20 günden daha az mutad iştigale engel olacak travmatik arazlar ile organ zaafı derecesinde sayılmayan sekeller birinci bendin sınır ve kapsamı içinde kalmaktadır.

Vakalarımızda müessir fiil sonucu yaralanmalarda mutad iştigal-den kalma süreleri tablo VI da gösterilmiştir.

Tablo VI : Müessir fiilerde mutad iştigal süreleri Sorulan

Toplam Müessir Mutad 20 ve Daha

Yıl Vaka Fiil İştigal 0 - 1 0 Gün 11 - 1 9 Gün Fazla Gün

1978 160 55 44 29 8 7 1979 204 64 59 44 10 5 1980 229 67 63 47 13 3 1981 253 72 55 45 6 4 1982 198 57 49 36 10 3 Toplam 1044 315 270 201 47 22 Yüzde 30.17 85.71 74.44 17.40 8.14

Toplam vakanın % 30.17 sinde yaralanma müessir fiil sonucu mey-dana gelmiştir. Bunların % 85.71 inde mutad iştigal sorulmuştur. 10 günü kadar mutad iştigale engel olacak şekilde yaralanmalar % 74.44, 11-19 gün arasında mutad iştigale engel olacak şekildeki yaralanma-lar % 17.40, 20 gün ve daha fazla süre ile mutad iştigale engel olacak şekildeki yaralanmalar ise % 8.14 nisbetinde bulunmuştur.

Taksirle işlenen müessir fiilin basit şekli Türk Ceza Kanunu 459 uncu maddesi 1. fıkrasında ifade olunmuştur. Bu taksirle işlenen mü-essir fiilin 20 günden fazla olmayacak süreyle hastalığı veya mutad iş-tigalden mahrumiyeti mucip olmasıdır. Bunun takibi de şikâyete bağ-lıdır.

(9)

Türk Ceza Kanunu 459 uncu maddesinin uygulanması kusur ora-nına göre yapılmakta ve ceza 1/8 oraora-nına kadar azaltılabilmektedir.

Türk Ceza Kanunu 459 uncu maddesine göre cezai durum tablo VIFde gösterilmiştir.

Tablo VII : TCK. 459. maddesinde belirtilen cezalar Mutad İştigalden

Kalma Süresi Hapis Cezası Türk Ceza Kanunu 0 - 1 0 gün 3 aya kadar 459. madde fıkra 1 11 -19 gün 3 aya kadar 459. madde fıkra 1 20 gün ve daha fazlası 3 aydan 20 aya kadar 459. madde fıkra 2

Trafik kazası sonucu yaralanmalarda mutad iştigalden kalma sü-releri de tablo VlII'de gösterilmiştir.

Tablo VIII : Trafik kazası sonucu yaralanmalarda mutad iştigal süreleri.

Toplam Trafik Sorulan 20 Gün ve

Yıl Vaka Kazası Mutad İş. 0 - 1 0 Gün 11-19 Gün Fazlası

1978 160 93 89 29 13 47 1979 204 129 125 59 19 47 1980 229 141 133 34 24 75 1981 253 150 146 59 32 55 1982 198 123 119 56 21 42 Toplam 1044 636 612 237 109 266 Yüzde 60.91 96.22 38.72 17.81 43.46

Trafik kazası sonucu yaralanmalar toplam vaka sayımızın % 60.91 i olup bunlarında % 96.22 sinde mutad iştigalden kalma sü-releri sorulmuştur. Trafik kazası sonucu yaralanmalarda 20 gün ve daha fazla süre mutad iştigalden kalmayı gerektirecek yaralanma ora-nı % 43.46 olarak tesbit edilmiştir. Bu oraora-nın müessir fiiller sonucu yaralanmalardan fazla oluşu, trafik kazalarında meydana gelen arı-zaların daha ağır olmalarıyla ilgilidir. 0-10 arasında mutad iştigale en-gel olacak nitelikte olanlar % 38.72, 11 - 19 gün arasında mutad işti-gale engel olacaklar da % 17.81 oranında bulunmuştur.

Hayati tehlike :

Adli raporlarda hayati tehlike kavramı da önemli bir konudur. 1044 vakanın % 94.05 inde hayati tehlike ve mutad iştigal birlikte so-rulmuştur.

(10)

Hayati tehlike, öldürücü yaralar için söz konusu olan bir kavram-dır. Hayati tehlike bir ihtimal olmayıp yaralanma ile başlayan ve ölü-me yol açabilecek şekilde gelişen gerçek bir tehlikedir (1,13,14,15,19, 20,22,24).

öldürücü nitelikleri travmatik bir arıza tedavi ve ameliyat ile ve hatta kendiliğinden geçmiş olsa dahi hayat için tehlike husule getir-miştir.

Husule gelen tehlikenin devam müddeti önemli değildir. Bu iti-, barla hayatı tehlikeye sokan müessir fiilin devam müddeti 10 günden az olsa bile gene resen takibat icrası lâzım gelir. Yani yaralanmanın sadece hayatı tehlikeye sokmuş olması kâfidir.

Büyük kan damarlarının açılması, göğüs ve karın boşluklarına giren aletlerin açtığı yaralar, kafa kemiklerinde kırıklar ve kafa içi-ne giren yabancı cisim yaraları hayatı tehlikeye maruz kılmıştır. An-cak hayati tehlike kesin klinik belirtiler veya laboratuvar bulgularıyla tanımlanmalıdır (13,21,22).

Femoral arteri kesilmiş olan bir şahıs derhal hastaneye kaldırılıp cerrahi müdahale ile gerekli tedavi yapılarak bir kaç gün sonra işi-nin başına dönse bile bu şahıs femoral arteriişi-nin kesilmesi nedeniyle hayati tehlike geçirmiştir.

Bazan yara olmadan da yüzme bilmeyen bir kişinin deniz veya gölde suya atılması halinde hayati tehlike oluşturulabilir (15,21).

Hayati tehlikeye sebep olacak şekilde yaralamanın cezası ise Türk Ceza Kanunu 456 ncı maddesi 2. fıkrasına göre 2 - 5 yıl hapistir. Türk Ceza Kanunu 459 ncu maddesi 2. fıkrasına göre de 20 ay hapistir.

Bu kadar cezası olan hayati tehlike konusu üzerinde de pratikte gerekli ihtimam gösterilmemekte ve pekçok hatalı raporlar düzenlen-mektedir. Herhangibir yaralanma sonucu hekimlere müracaat eden (veya ettirilen) vakalara çoğu zaman yeterli muayene ve incelemeler yapılmadan hayati tehlikesi olduğu şeklinde, bazan da ağır şekilde ya-ralanmış olmasına rağmen hayati tehlikesi olmadığı şeklinde raporlar verilmektedir.

Ankara 7. Asliye Ceza Hekimliğince bilirkişi tayin edilip F.A.'nın hayati tehlike geçirip geçirmediğinin ve kaç gün iş ve gücünden kal-dığının tesbiti istenerek tarafıma verilen 1987/217 sayılı dava dosya-sında :... Hastanesi Acil Servisince verilen 3824 sayılı ve 03.04.1981

(11)

ta-rihli raporda, trafik kazası sonucu yapılan muayenesinde uykuya me-yilli bulunduğu, kafada sağ occipito-paryetalde 3 cm.lik kesi, çekilen grafiklerde aym bölgede çökme kırığı tesbit edildiği, hayati tehlikesi olduğu; ...Hastanesi Nöroşirurji Kliniğince verilen 026-176-81 sayılı ve 17.07.1981 tarihli raporda, 03.04.1981 günü geçirdiği trafik kazası sonucu ilk tedavisinin ... Hastanesinde yapılmış olduğu, daha sonra kliniklere getirildiği, muayene ve tetkikleri sonucu sağ verteks parye-tal çökme fraktürü nedeniyle 04.08.1981 günü ameliyata alınarak sağ verteks paryetal kemiğe ait açık çökme kırığının dekompresyonu ame-liyatı yapıldığı, kesin raporun altı ay sonra verileceği belirtilmiş ve aynı yerce verilen 026-119-82 sayılı ve 20.04.1982 tarihli raporda, vert-ekste paryetal çökme kırığı nedeniyle 08.04.1931 günü ameliyata alı-narak sağ verteks paryetal kemiğe ait açık çökme kırığının dekom-presyonu ameliyatı yapılan hastanın bu yaralanmadan dolayı 7 gün iş ve gücünden kalmış olduğunun kaydedildiği müşahede edilmiştir. (Bu vakaya verilecek rapor hayati tehlike geçirdiği ve 45 gün mutad işti-galinden kalmış olduğu şeklinde olmalıydı).

Tablo IX da müessir fiiller, tablo X da trafik kazası sonucu yara-lanmalardaki hayati tehlike durumları gösterilmiştir.

Tablo IX : Müessir fiillerde hayat tehlike

Hayati Hayati Hayati Toplam Müessir Tehlike Tehlike Tehlike

Yıl Vaka Fiil Sorulan Geçirmemiş Geçirmiş

1978 160 55 32 29 3 1979 204 64 51 48 3 1980 229 67 54 45 9 1981 253 72 52 47 5 1982 198 57 44 41 3 Toplam 1044 315 233 210 23 Yüzde 73.96 90.12 9.87

Tablo XIde müessir fiil ve trafik kazalarında hayati tehlike tevlit eden yaralanmaların vücut bölgelerine göre dağılımları gösterilmiştir. Hayati tehlike tevlit eden yaralanmalarda ilk sırayı müessir fiil-lerde % 52.17 ile karın yaraları, trafik kazalarında da % 50 ile kafa yaraları almaktadır. Müessir fiillerde ilk sırayı karın yaralarının al-masında kullanılan alet cinslerinin de önemli rolü vardır. Alet cinsleri tablo XII de gösterilmiştir.

(12)

Tablo X : Trafik kazalarında hayati tehlike

Hayati Hayati Hayati

Toplam Trafik Tehlike Tehlike Tehlike

Yıl Vaka Kazası Sorulan Geçirmemiş Geçirmiş

1978 160 93 77 70 7 1979 204 129 112 107 5 1980 229 141 126 122 4 1981 253 150 139 131 8 1982 198 123 102 92 10 Toplam 1044 636 556 522 34 Yüzde 87.42 93.88 6.11

Tablo XI : Yaraların vücut bölgelerine göre dağılımı

Müessir Fiillerde Trafik Kazalannda Vücut Bölgesi Adedi Yüzdesi Adedi Yüzdesi

Kafa Yaralan 4 17.39 17 50

Göğüs Yaraları 6 26.08 8 23.53

Karın Yaralan 12 52.17 9 26.47

Kollar ve Bacaklar 1 4.34 — —

Toplam 23 34

Tablo XII : Müessir fiillerde kullanılan aletler

Alet Cinsi Adedi Yüzdesi

Kesici 1 4.34

Kesici Delici 16 69.56

Künt 4 17.39

Ateşli Silah 2 8.69

Toplam 23

% 69.56 oranı ile birinci sırayı kesici delici aletler almakta olup bu aletlerle yaralanmalarda hayati tehlike oranının yüksek oluşu da bunların göğüs ve karın boşluklarına kolaylıkla girip organ harabiyeti meydana ğetirmelerindendir.

(13)

23 hayati tehlike yakasındaki organ yaralanmaları tablo 13 te gösterilmiştir.

Tablo XIII : Hayati tehlike tevlit eden organ yaralanmaları

Yaralanma Adedi Yüzdesi

Kafada çökme 3 13.04

Epidural hematom 1 4.34

Pnömotoraks 6 26.08

Karaciğerde kesi ve harabiyet 4 17.39

Kann içi kanama 1 4.34

İnce barsak rüptürü 4 17.39

Pankreas, dalak, incebarsak kesisi 1 4.34

Dalak yırtılması 1 4.34

Midede kesi 1 4.34

Femoral arter kesisi 1 4.34

Kaza ve travmalarda en çok kafatası ve yüzde yaralanmalar ol-maktadır (6,7,8,10,23). Barış ve savaşta yaralanmaların % 50 kadarı bu bölgede olur ve bunların % 5 inde kafa kemiklerinde kırık vardır. Komplikasyonsuz olan kafa kemiklerinin kırığı pek önem taşımaz. Kı-rıklarla birlikte kafa kemiklerinin çevrelediği ve koruduğu beyin, be-yincik, damarlar ve kranial sinirlerin zedelenmesi önem taşır .Çoğun-lukla kırık olmadan da bunlarda bozukluk olabilir. Kafa kırıklarının önemi açık kırıklar nedeniyle ağır infeksiyon, kemik çökmesi ve kana-/ ma (hematom) lann yaptığı ağır bası belirtileri ve sinir dokusundaki parçalanmadır (4,6,15,16). Kafa kemiklerinin kırıkları, diğer kırıklar-, dan ayrı olarak bu kırıklarla birlikte gelişen saçlıderi, beyin, damar ve sinir yaralanmalarının öncelikle incelenmesi gerektirir. Bunların tümü kafa travmaları adı altmda toplanır. Bu organik hasar dışında ayrıca ruhsal bozukluklarda ortaya çıkabilir (4,24).

Bizim vakalarımızda da tablo XI de gösterildiği gibi trafik kazası sonucu hayati tehlikeye maruz kalacak şekilde yaralanmaların % 50 si kafa travması olarak bulunmuştur. % 26.47 oranında karın yaralan,

% 23.53 oranında da göğüs yaraları hayati tehlike tevlit eden yaralan-malar olarak tesbit edilmiştir. Bazı literatür de bizim bu verilerimizi desteklemektedir (7,8).

(14)

Kafa travmalarında hayati tehlike oranının çok oluşu ve pratik-te de bilhassa bu yaralanmalarda pek çok yanlış değerlendirmelerle hatalı raporlar verilmesi nedeniyle kafa travmalarından ve komplikas-yonlarından kısaca bahsedilmesi yerinde olacaktır.

Kafa Kırıkları :

Kafa kırık ve travmaları birbirinin devamı şeklindedir. Kafa kı-rıkları :

1 — Basit kırıklar : a) Linear b) Parçalı c) Deprese (çöküntülü) 2 — Açık kırıklar : Burun, sinüs ve kulağa kadar uzanan veya ateşü silahlarla olan çatlak (linear), parçalı ve çöküntülü kırıklar ola-rak ayrılırlar. Ancak burada daha kolay anlaşılması bakımından ka-fa kırıkları; kaka-fa kubbe (calvaria) ve kaka-fa kaide (basis cranii) kırık-lar okırık-larak incelenecektir.

Kafa kırıkları indirekt ve direkt mekanizma ile meydana gele-bilirler. Topuk ve kalça üzerine düşmekle, çene üzerine düşme veya çeneye vurmakla kafa kaidesi kırılabilir. Kafanın bir yerine gelen dar-be ile kafa kubdar-besinin başka bir yerinde fissür şeklinde kırıklar ola-bilir. Bunlar indirekt kırıklardır.

Başa darbe, baş ile sert bir yere çarpma, düşme ve ateşli silahlar ile de direkt kırıklar meydana gelir. Kafa kubbe kırıkları, kafa içi kanama, beyin bası ve zedelenmesi; kaide kırıkları ise, nörolojik be-lirti ve infeksiyon bakımından önemlidir. Kafa travmalarında kırık veya yumuşak doku yaralanması kafaya gelen zorlamamın şiddeti ve harekete göre değişik gelişmeler gösterir. Kubbede olan linear (indi-rekt etkiyle), kısmi çökme (di(indi-rekt vurma) ve tam çökme (kurşun ve benzeri direkt etken) şeklinde olabilir. Baş üzerine vurma ve düşme-lerde bazan sağlam olan dış lamina kırılma,z ince olan iç lamina zede-lenerek damar ve beyin yaralanmalarına sebep olur. Bazan da darbe sonucu yumuşak olan beyin kafatasının karşı tarafına çarparak trav-maya uğravan yerin tam karşısında lezyon gelişir (countre coup) (10, 14).

Kaide kırıkları çatlak şeklindedir. Kubbeden devam edenler par-çalı olabilir. Ençok paryetal, sonra frontal en azda occipital bölge kı-rılır. Kırık çizgisi bir veya birkaç tane olabilir. Bazan da foramenlere kadar uzanır. Parçalı veya, çökme olabilir. Direkt travmalarla olan kı-lıklar çoğunlukla açık kırıklardır (10).

(15)

Kafada kırık bulunan ve hayati tehlike raporu verilmiş olan vaka-larımızda tesbit edilen kemik kırıkları ve oranları tablo XIV te gös-terilmiştir.

Tablo XIV : Kafa kemik kırıkları

Kafa Kemikleri Kırığı Adet Yüzdesi

Paryetalde 7 43.75 Temporalde 4 25.00 Paryeto - temporalde 4 25.00 Frontalde 1 6.25 Occipitalde — — Toplam 26

Kafa kubbesindeki kapalı kırıklar ençok fissur (çatlak) şeklinde veya parçalı kırıklar halinde bulunur. Çökme kırığı çoğunlukla saç-lardaki hematom ve ödemle maskelenir. Tanjansiyel grafiklerde iyi görülür. Kafa kubbe kemiklerinin kırıklarından daha önemli olanı bu kemik kubbenin çevrelediği beyin, damar ve sinirlerin yaralanma-sıdır.(2.10).

Hayati tehlike yönünden önem arzeden toraks ve karın travmaları: Trafik kazalarının sebep olduğu ölümlerin yaklaşık % 25'i göğüs yaralanmaları nedeniyle olduğu belirtilmektedir. Toraks travmaların-darastlanan ençok lezyon kaburga kırıklarıdır. Ençok 5-9 uncu ka-burgalarda görülmektedir. 1-2 nci kaburga kırıklarında damar sinir lezyonları, 9-12 nci kaburga kırıklarında dalak, karaciğer ve böbrek lezyanlanna sıklıkla rastlanır (1,24,25).

Kardio-vasküler yaralanmalar: Kesici delici aletlerle veya künt travmalarla oluşurlar. Perikart içine 250 cc kadar kan birikmesi kalp tamponadma sebep olur. Büyük damar yaralanmalarında şahıs yara-landıktan sonra 30-60 dakika hayatta kalabilir. Toraks travmalarından sonra yelken göğüs, hemotoraks, pnömotoraks, pnömoni, travmatik as~ fiksi .mediasten amfizemi, özefagus yaralanmaları, bronş rüptürleri ve cilt altı amfizemi meydana gelebilir (17,25).

Karın Travmaları :

Motorlu taşıtların hızla çoğalması ve hayatın mekanikleşmeye doğ-ru gidişi toraks ve karın yaralanmalarının belirli bir şekilde artması-na yol açmıştır. Künt karın travmalarının bütün yaralanmaların % 35

(16)

ini bulduğunu bildirenler vardır. Künt karın travmalarında ençok ka-raciğer ve dalak yaralanmaktadır. Kaka-raciğer yaralanması özellikle tra-fik kazalarında çok rastlanan sıkışma, düşme, çarpma gibi toraks ve üst karın travmalarına bağlı olarak husule gelir. Bu yaralar basit kap-sül yırtılmasından karaciğerin geniş harabiyetine kadar olabilir. Sıkış-malarda ön arka yönde sıkışan karaciğer genellikle transvers yönde yırtılır. Yaşlılarda daha çok karaciğer kubbesi yırtılır ve konveks yüz sajital plan üzerinde ayrılır. Bu ya birbirine paralel fissuralar veya derin adeta organı ikiye ayıran bir yarık şeklindedir. Ağır vakalarda karaciğerden büyük parçalar koparak periton boşluğuna düşer (5,11,-24).

Dalak, kaburgalar ve omurga tarafından korunmuş bir durumda olmasma rağmen travmalardan etkilenir. Bunun nedeni yumuşaklığı damardan zengin oluşu, az dirençli ince ve gergin bir kapsülü bulun-masıdır. Özellikle ön sel yandan gelen travmalarrm etkisi altında sı-kışma sonucu yırtılır. Çoğu zaman komşu organların yırtılmasıyla be-raberdir. Bazan da şahsın farkına varmadığı ufak travmayla yırtılır.

Diğer karın organlarındaki yaralanmalar karaciğer ve dalağa nisbetle çok daha düşük orandadır (5,24).

Karaciğer yaralanması olan bir vakada müdahale ilk altı saat içinde olursa mortalite %40, ikinci altı saat içinde olursa % 66- Ya yük-selmektedir. Dalak rüptüründe mortalite ilk 12 saatte % 55.6 iken 24 saat sonra yapılan girişimde % 93 e yükselmektedir (18).

Herhangi bir yabancı cismin karın boşluğuna girmesi sonucu pe-netran karın yaralanması meydana gelir. Bu yaralanmaların büyük çoğunluğu bıçaklanmaya veya kurşunlanmaya bağlıdır. 1623 pozitif laparatomi yapılan 3162 delici alet yaralanması bulunan hastada or-gan yaralanmalarının karaciğerde % 37, ince barsaklarda % 26, mide-de % 19, kolonda % 16.5, büyük damarlarda % 11, mezenter ve omen-tumda % 9.5, dalakta % 7, diaframda % 5.5, böbrekte % 5, pankreasta

% 3.5, duodenumda % 2.5, safra yollarında % 1, mesane, uterus, över ve diğer organlarda % 1 olduğu belirtilmiştir (11).

Penetran karın yaralanması nedeniyle ameliyat edilen hastaların istatistiksel incelenmesi, bu tip yaralanmaların yarısına yakın bir bölümünün karın boşluğu ile ilgisi olmadığını veya cerrahi girişime neden olmadan düzelebilecek bir zedelenme olduğunu ortaya koymuş-tur. Penetran karın yaralanması bulunan hastaların dikkatli bir

(17)

göz-319

lem altında tutulması, bu hastalarda peritonit veya sürekli kan kaybı gibi nedenlerle morbidite ve mortalitenin artmasına yol açmadan

cer-rahi girişimin yapılmasına olanak verir. Yalnızca önemli yaralanması bulunan vakaların cerrahi tedavi için seçilmesi, hastaların çoğunlu-ğunda gereksiz cerrahi girişimi önleyici bir yöntemdir (11).

Künt karın travmalarında bu konuda çok dikkatli olmalıdır. Ba-zı otoriteler şüpheli vakalarda erken girişimin gecikmede artan mor-taliteyi öne sürerken bir başka görüş yersiz bir girişimin genel duru-mu iyi olmayan hastanın kaybına neden olabileceğidir.

Shaftan tarafından rapor edilen 535 olguluk bir seride 129 va-kada selektif cerrahi girişim yapılmış (% 24), 406 vava-kada ise gözlem so-nucu ameliyat endikasyonu olmadığı anlaşılmıştır. Bu seride ölüm oram % 0.5 tir. Prinsen ve arkadaşları 267 vakanın % 52.9 unu göz-lemde tutmuşlar ve herhangi bir ölüm tesbit etmemişlerdir. Buna kar-şılık Hopson ve arkadaşları bıçak yaralanması bulunan 297 vakada rutin cerrahi girişim uygulamışlar ancak vakaların % 37 sinde önemli bir yralanma saptamamışlardır. Bu seride ölüm oranı % 1.3 tür. Ru-tin cerrahi girişim yöntemini uygulayanların büyük bir bölümü nega-tif sonuç oranının yüksek olduğunu ileri sürmektedirler. Bu vakalar-da penetrasyon tanısının kesin olmaması nedeniyle delici yaralanma-ların tedavisinde gecikmelerin ölüm oranını artıracağı düşünülerek rutin laparatomi uygulanmıştır (11).

Abdominal kurşun yaralanmalarında kural olarak cerrahi giri-şim uygulanmalıdır. Abdominal bıçak yaralanmalarmda çeşitli kay-naklara göre % 25 - 75 oranında negatif laparatomi olasılığı bulundu-ğundan önemli yaralanması olmayan vakalarda cerrahi girişimden kaçınılması önerilmektedir (18).

SONUÇ :

Adli rapor vermekle görevlendirilen hekimlerin mutad iştigalden kalma sürelerini tayin ederken arızaları tam olarak değerlendirip ağır-lık derecelerine göre, kanunu lafzı ve ruhu ile yorumlayarak kanunda gün olarak belirtilen sürelerle de uyum sağlayacak şekilde :

Erozyon, ekimoz, hematom, basit raddi (künt) yaralar, damar si-nir ve tendon lezyonu bulunmayan kesik yaralar, parmak kemiklerin-deki fissur tarzındaki kırıklar v.b. gibi hafif arızalar için 10 güne kadar;

Burun kemiği, köprücük kemiği kırıkları, komplikasyonsuz 1 - 2 adet kaburga kırığı, sinir ve tendon kesileri, radius ve ulnadaki

(18)

ay-nksız kırıklar, el bilek kemikleri kırıkları, el ve ayak tarak kemikleri kırıkları, bazı yanıklar v.b. gibi orta derecedeki arızalar için (11 -19 gün arasında) 20 güne kadar;

Kafa kemiklerindeki parçalı ve çökme kırıkları, mandibule kırık-ları, kalp, akciğer, mediasten bozukluğunu sebep olan üç ve daha faz-la kaburga kırıkfaz-ları, omurfaz-lardaki korpus kırıkfaz-ları, humerus kırıkfaz-ları, açık parçalı radius veya ulna kırıkları; femur tibia, calcenous kırık-ları, geniş yanıklar v.b. gibi ağır arızalarda 20 gün ve daha fazla mu-tacl iştigale engel olacağı şeklinde rapor tanzim etmeleri gerekmekte-dir.

10 günden fazla mutad iştigale engel olacak nitelikteki arızalarda takibat icrasının şikâyete bağlı olmadığı, savcılıkların re'sen takibata geçeceği hatırda bulundurulmalıdır.

Hayati tehlike konusu üzerinde de dikkâtle durulması gerekir. Çcğu kez bu konu üzerinde titizlikle durulmayıp gerekli tetkikler ta-mamlanmadan, hatta müşahede sonucu beklenmeden ilk anda çeşitli mülahazalar ile şahsın hayati tehlikesi olduğuna dair raporlar veril-diği görülmektedir. Bu raporlara göre adlî makamlarca re'sen takiba-ta geçilerek genellikle olayın sanığı tutuklanmaktakiba-tadır. Aynı vakaya müşahade sonunda veya daha sonra «yapılan aktif tedavi ile» veya «yapılan tedavi ve konsültasyonlar sonucu hayati tehlike kalkmıştır» şeklinde verilen ikinci raporun kanuni olarak bir önemi yoktur. Adlî makamlarca şahsın yaralandığı anda hayati tehlike geçirip geçirme-diği yeniden Adlî Tıp Şube Müdürlüklerinden (adli tabipliklerden), bilirkişi tayin edilen hekimlerden, Tıp Fakülteleri Adlî Tıp Anabilim Dallarından veya Adlî Tıp Kurumundan sorularak rapor alınmakta ve bu raporda belirtilen hayati tehlike durumuna göre işlem yürütül-mektedir. Mağdur hayati tehlike geçirmediği halde hayati tehlikesi olduğu şeklinde verilmiş olan ilk (hatalı) rapor, hapis cezası verilme-yecek olan samğın bir süre tutuklu kalmasına sebep olmaktadır.

Kafa travmalarında lateral sinüsü yaralayarak veya arteria me-ningica medianm veya dallarının yırtılmasına sebep olarak epidural kanama tevlit edebilecek linear kırıklarda, açık parçalı ve çökme kı-rıklarında, kaide kıkı-rıklarında, beyin ve beyin damarları yaralanması veya kafa içi basıncın artmasına sebep olan lezyonlarda;

Torks travmalarında, iç organ harabiyeti meydana getiren kabur-ga kırıklarında, hemotoraks, pnömotoraks, yelken göğüs, pnömoto-raksla birlikte ciltaltı amfizemi ve kardio vasküler yaralanmalarda;

(19)

Karın travmalarında, karaciğer, dalak, pankreas gibi organ yır-tılmalarında, mide - barsak delinmelerinde, büyük damar yaralanma-larında ve geniş yanıklarda şahsın hayati tehlikeye maruz kaldığı söy-lenebilir.

Yukarıda belirtilen esaslara dayanılarak tanzim edilecek adlî ra-porlar ilme ve kanuna daha uygun olacaktır.

ÖZET

Bu çalışmada müessir fiil ve taksirli fiil sonucu meydana gelen ya-lanmalarda Türk Ceza kanununun ilgili maddelerine göre rapor tan-zim hakkında gerekli bilgi verilmiştir.

Anaktar Kelimeler : Müessir fiil, taksirli fiil, hayati tehlike, mu-tad iştigal süresi

SUMMARY

Forencis medical report on problems about occupational remote time and danger of life in injury of battery and negligant actions

In this study, information on how to report injuries that happen as a result of battery and negligant actions reported in line with the acts in Turkish Penal Code, has been given.

Key Words : Battery, negligant action, danger of life, occupational remote time.

KAYNAKLAR

1. Aykaç M : Adli tıp, Nobel tıp kitabevleri, sayfa 157 - 178, İstanbul, 1993. 2. Berkmen Ş : Kafa travmalarında kulağın durumu, Editör : Ege R., Travma

(ya-ralanmalar) Genel özel sistemler, Matbaacılık Sanayi, sayfa 169 -172, Ankara, 1981.

3. Boyd W : A textbook of pathology, Lea and Febiger, pp. 1149, 1152 - 1153, 1155, Philadelphia, 1963.

4. Branch CHH Cole NJ : Mental disease and injury, J.B. Lippincott Company, pp. 20-56, Philadelphia, 1961.

5. Bumin O : Sindirim sistemi cerrahisi, Ankara Üniversitesi Basımevi, sayfa 105 -106, 109, 346, 414, Ankara, 1973.

(20)

6. Cava EP : Fractures and other injuries, Inc. 200 East Illinois Street, pp. 148 -175, Chicago, 1961.

7. Çolak B İnamcı MA Aksoy ME : Trafik kazalarına bağlı ölümlerin analizi, 7. Ulusal Adli Tıp Günleri 1 - 5 Kasım 1993, sayfa 209 - 211, Antalya, 1993. 8. Durak D Çoltu A Durak K :1000 trafik kazası olgusunun retrospektif olarak

değerlendirilmesi, 7. Ulusal Adli Tıp Günleri 1 - 5 Kasım 1993, sayfa 269 - 274, Antalya, 1993.

9 Dönmezer S :Kişilere ve mala karşı cürümler, Fakülteler Matbaası, sayfa 99 - 109, 133 -135, İstanbul, 1981.

10. Ege R : Hareket sistemi travmatolojisi, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ya-yınları, sayfa 199 - 212, 1978.

11. Engin A : Penetran karın yaralanmaları. Editör : Ege R. Travma (yaralanmalar) Genel özel sistemler, Matbaacılık Sanayi, sayfa 225 - 228, Ankara 1981.

12. Erem F : Türk Ceza Hukuku, özel hükümler, Seçkin Kitabevi, sayfa 407 - 436, Ankara, 1985.

13. Gök Ş Akyol S Kolusaym RO : Kişilerin vücud bütünlüğünde oluşturulan zsa-rarların adli tıp açısından değerlendirilmesi (Kişilere karşı müessir fiil), Ada-let Dergisi AdaAda-let Bakanlığı, Eğitim İşleri Genel Müdürlüğü, sayı 1, sayfa 63 - 67, Ankara, 1980.

14. Gök Ş : Adli tıp, Filiz Kitabevi, sayfa 186, 232 - 248, İstanbul 1991.

15. Kamay BT : Adli tıp. Güzel İstanbul Matbaası, sayfa 507 - 508, 510 - 518, 520 - 522, 620 - 622, Ankara, 1959.

16. Knight B : Simpson's Forencis Medicine, Hodder and Stoughton, pp. 91 - 97, England, 1991.

17. Lewis FR Mathewson C : Management of the injured patient pp. 203 - 215, In : Dunphy J.E. Way L.W., Current surgical diagnosis treatment, Large Medical Publications, California, 1979.

18. Oruç S : Künt karın travmaları Editör : Ege R. Travma (yaralanmalar) Ge-nel özel sistemler, Matbaacılık Sanayi, sayfa 222 - 224, Ankara, 1981.

19. Özen C : Acil durumlarda adli tıp sorunları, Editör : Değerli Ü., Dahili ve cer-rahi acil hastalıklar, Fatih Gençlik Vakfı İşletmesi, sayfa 525 - 526, İstanbul, 1979. 20. Özen C : Adli tıp, Taş Matbaası, sayfa 147 -151, İstanbul, 1983.

21. Öztürel A : Yaralanmalarda adli tıp sorunları, Editör : Ege R., Travma (yara-lanmalar) Genel özel sistemler, Matbaacılık Sanayi, sayfa 617-632, Ankara, 1981. 22. Öztürel A : Adli Tıp .Olgaç Matbaası, sayfa 193 - 201, Ankara, 1983.

?3. Rowbatham GF : Acute injuries of the head, their diagnosis treatment, comp-lications and sequels, E. and S. Livingstone Ltd., pp. 378 - 384, Edinburgh and London, 1964.

24. Tunalı İ : Adli Tıp, Yarıaçık Cezaevi Matbaası, sayfa 99-100, 119-129, Ankara, 1991.

25. Yavuzer Ş : Toraks travmaları, Editör : Ege R., Travma (yaralanmalar) Genel özel sistemler, Matbaacılık Sanayi, sayfa 212 - 221, Ankara, 1981.

Şekil

Tablo I : Yaralanma şekilleri
Tablo II : Gönderen makamlar
Tablo IV : TCK. 456. maddesinde belirtilen cezalar  Mutlad İştigalden
Tablo VI : Müessir fiilerde mutad iştigal süreleri  Sorulan
+5

Referanslar

Benzer Belgeler

The average risk premiums might be negative because the previous realized returns are used in the testing methodology whereas a negative risk premium should not be expected

Thus, we expect that sensitivity of FPI to information and asymmetric information advantage of FDI by its nature would cause capital liberalization in emerging

But when actuators suffer ”serious failure”– the never failed actuators can not stabilize the given system, the standard design methods of reliable H ∞ control do..

Türk hukuk sisteminde gerek anayasal bağlamda gerekse de AİHS çerçevesinde koruma altına alınmış olan ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu

[r]

Our results indicated that atrophy and intestinal metaplasia in the adjacent gastric mucosa is more common in adenomatous polyps and hyperplastic polyps compare to fundic

kullanılarak uygulanması sonucu elde edilen ortalama ROC sonuçları..39 Çizelge 4.6 Farklı benzerlik metriklerinin kesişim gen listesi kullanılarak LAST_DE parmak

Tamada and Baba 2 first identified Beet necrotic yellow vein virus (BNYVV) as the cause of rhizomania when they isolated the virus from infected plants of sugar beet fields in