• Sonuç bulunamadı

Genç erkek futbolcularda hazırlık döneminde yapılan alt ekstremite kuvvet antrenmanlarının bazı fizyolojik motorik ve teknik parametrelere etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Genç erkek futbolcularda hazırlık döneminde yapılan alt ekstremite kuvvet antrenmanlarının bazı fizyolojik motorik ve teknik parametrelere etkisi"

Copied!
85
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

GENÇ ERKEK FUTBOLCULARDA HAZIRLIK DÖNEMİNDE

YAPILAN ALT EKSTREMİTE KUVVET ANTRENMANLARININ

BAZI FİZYOLOJİK MOTORİK VE TEKNİK

PARAMETRELERE ETKİSİ.

İlyas ÖZDEMİR

YÜKSEK LİSANS TEZİ

BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ANABİLİM DALI

Danışman

Öğr. Gör. Dr. Adem CİVAN

(2)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

GENÇ ERKEK FUTBOLCULARDA HAZIRLIK DÖNEMİNDE

YAPILAN ALT EKSTREMİTE KUVVET ANTRENMANLARININ

BAZI FİZYOLOJİK MOTORİK VE TEKNİK

PARAMETRELERE ETKİSİ.

İlyas ÖZDEMİR

YÜKSEK LİSANS TEZİ

BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ANABİLİM DALI

Danışman

Öğr. Gör. Dr. Adem CİVAN

Bu araştırma Selçuk Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü tarafından 13202035 proje numarası ile desteklenmiştir.

(3)
(4)

i ÖNSÖZ

Günümüzde spor bilim adamları, eğitimciler ve antrenörler minimum eforla maksimum performansın gösterilmesi için çalışmalarını sürdürmektedir. Futbolda yüksek performansın gösterilebilmesi için motorik özelliklerin ve tekniğin sağlam temellerde olması gerekmektedir. Bu temellerin sağlam olabilmesi için optimal verimin sağlanabileceği antrenmanlar yapılması için antrenman bilimciler sürekli çalışmalar yapmaktadır.

Bu bilgileri dikkate alarak hazırlık döneminde alt ekstremite kuvvet çalışmalarının ve motor testlerin sporcuların pas–şut ve top sürme yüzdelerine nasıl etki ettiğinin belirlenmesi ve konu ile ilgili mevcut bilgilere, dolayısıyla da antrenman bilimine katkıda bulunulması amaçlanmıştır.

Yapmış olduğum bu çalışmamda başta Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Antrenörlük Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi sayın hocam Dr. Adem CİVAN’a, bilgi ve görüşlerinden yararlandığım değerli Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Halil TAŞKIN ve Doç. Dr. Hakan Salim ÇAĞLAYAN’a, desteklerini benden esirgemeyen aileme, kulüp imkanlarını bize sunan ve bilimsel çalışmaları destekleyen Trakya Fener Spor Kulübü yönetici ve antrenörlerine ve çalışma arkadaşlarıma teşekkür ederim.

‘‘Bu araştırma Selçuk Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü tarafından 13202035 proje numarası ile desteklenmiştir.’’

(5)

ÖNSÖZ ...i İÇİNDEKİLER ... ii SİMGELER VE KISALTMALAR ... iv 1.GİRİŞ ... 1 1.1. Futbol ... 2 1.1.1. Futbol Tarihçesi ... 3 1.1.2. Türkiye’ de Futbol ... 4

1.2. Futbolda Temel Motorik Özellikler ... 4

1.2.1. Kuvvet ... 5 Kuvvetin sınıflandırılması ... 5 Kuvvet antrenmanları ... 6 1.2.2. Dayanıklılık ... 7 Dayanıklılığın sınıflandırılması ... 8 Dayanıklılık antrenmanları ... 9 1.2.3. Sürat ... 10 Süratin sınıflandırılması... 10 Sürat antrenmanları ... 10 1.2.4. Esneklik ... 11 Esnekliğin sınıflandırılması ... 11 Esneklik antrenmanları ... 12 1.2.5. Koordinasyon ... 12 Koordinasyonun sınıflandırılması ... 13 Koordinasyon çalışmaları ... 13

1.3. Futbol Antrenmanının Planlanması ... 14

1.3.1. Yüklenme Öğeleri ... 14

1.3.2. Antrenman Planlanması ... 15

1.3.3. Yıllık Antrenman Periyotlaması ... 16

1.4. Gençlerde Futbol Antrenmanı ... 19

1.5. Futbolda Yetenek Test Bataryaları ... 20

1.5.1. Futbolda Teknik Testlerin Uygulama İlkeleri ... 20

2.GEREÇ ve YÖNTEM ... 22

(6)

2.2. Uygulanan Antrenman Programı ... 22

2.3. Deneklere Uygulanan Test ve Ölçümler ... 23

2.3.1. Boy Uzunluğu ve Vücut Ağırlığı Ölçümü ... 23

2.3.2. Esneklik Ölçümü ... 23

2.3.3. Sürat Ölçümü ... 24

2.3.4. Anaerobik Güç Ölçümü ... 24

2.3.5. Aerobik Güç Ölçümü ... 25

2.3.6. Bacak Kuvveti Ölçümü ... 25

2.3.7. Futbol Beceri Testleri ... 26

2.4. İstatistiksel Analizler ... 28 3. BULGULAR ... 29 4. TARTIŞMA ... 43 5. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 53 6. ÖZET ... 54 7. SUMMARY ... 56 8. KAYNAKLAR ... 57 9. EKLER ... 63

EK- A: Etik Kurul Kararı ... 63

9.1. Antrenman Programları... 64

EK- B: 8 Haftalık Hazırlık Dönemi Futbol Antrenman Programı ... 66

EK- C: Alt Ekstremite Kuvvet Antrenman Programı ... 73

(7)

SİMGELER VE KISALTMALAR

ATP : Adenozin TriFosfat

Bkz : Bakınız

cm : Santimetre

CP : Kreatin Fosfat

dk : Dakika

FIFA : Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği

Kg : Kilogram

m : Metre

sn : Saniye

TFF : Türkiye Futbol Federasyonu

UEFA : Avrupa Futbol Federasyonları Birliği MaxVO2 : Maximal Oksijen Tüketimi.

(8)

ÇİZELGE LİSTESİ

Çizelge 3.1. Grupların Karakteristik Özellikleri ... 29 Çizelge 3.2. Grupların Ölçüm Değerlerinin Tanımlayıcı İstatistikleri ... 30 Çizelge 3.3. Grupların Vücut Ağırlığı Değerlerinin Grup İçi Karşılaştırılması ... 31 Çizelge 3.4. Grupların Vücut Ağırlığı Ön ve Son test Değerlerinin Gruplar arası Karşılaştırılması ... 32 Çizelge 3.5. Grupların Bacak Kuvveti Değerlerinin Grup İçi Karşılaştırılması ... 32 Çizelge 3.6. Grupların Bacak Kuvveti Ön ve Son test Değerlerinin Gruplar arası Karşılaştırılması ... 33 Çizelge 3.7. Grupların Dikey Sıçrama Değerlerinin Grup İçi Karşılaştırılması ... 33 Çizelge 3.8. Grupların Dikey Sıçrama Ön ve Son test Değerlerinin Gruplar arası Karşılaştırılması ... 34 Çizelge 3.9. Grupların Anaerobik Güç Kuvveti Değerlerinin Grup İçi

Karşılaştırılması ... 34 Çizelge 3.10. Grupların Anaerobik Güç Kuvveti Ön ve Son test Değerlerinin Gruplar arası Karşılaştırılması ... 35 Çizelge 3.11. Grupların Mekik Koşusu Sayısı Değerlerinin Grup İçi

Karşılaştırılması ... 35 Çizelge 3.12. Grupların Mekik Koşusu Sayısı Ön ve Son test Değerlerinin Gruplar arası Karşılaştırılması ... 36 Çizelge 3.13. Grupların MaxVO2 Değerlerinin Grup İçi Karşılaştırılması ... 36

Çizelge 3.14. Grupların MaxVO2 Ön ve Son test Değerlerinin Gruplar arası

Karşılaştırılması ... 37 Çizelge 3.15. Grupların 20 m Koşu Sürati Değerlerinin Grup İçi Karşılaştırılması .. 37 Çizelge 3.16. Grupların 20 m Koşu SüratiÖn ve Son test Değerlerinin Gruplar arası Karşılaştırılması ... 38 Çizelge 3.17. Grupların Esneklik Değerlerinin Grup İçi Karşılaştırılması ... 38 Çizelge 3.18. Grupların Esneklik Ön ve Son test Değerlerinin Gruplar arası

Karşılaştırılması ... 39 Çizelge 3.19. Grupların Pas Değerlerinin Grup İçi Karşılaştırılması ... 39 Çizelge 3.20. Grupların Pas Ön ve Son test Değerlerinin Gruplar arası

Karşılaştırılması ... 40 Çizelge 3.21. Grupların Şut Değerlerinin Grup İçi Karşılaştırılması ... 40

(9)

Çizelge 3.22. Grupların Şut Ön ve Son test Değerlerinin Gruplar arası

Karşılaştırılması ... 41 Çizelge 3.23. Grupların Top Sürme Değerlerinin Grup İçi Karşılaştırılması ... 41 Çizelge 3.24. Grupların Top Sürme Ön ve Son test Değerlerinin Gruplar arası

(10)

RESİM LİSTESİ

Resim 2.1. Otur–Uzan Testi ... 23

Resim 2.2. Dikey Sıçrama Testi ... 24

Resim 2.3. 20 m Mekik Koşusu Testi ... 25

(11)

ŞEKİL LİSTESİ

Şekil 1.1. Futbolda Yıllık Antrenmanın Planlanması ... 17

Şekil 2.1. Top Sürme İstasyonu ... 27

Şekil 2.2. Pas Verme İstasyonu ... 27

Şekil 2.3. Şut Atma Testi İstasyonu ... 27

Şekil 3.1. Araştırmaya Katılan Grupların “Yaş (Yıl)” Ortalamaları ... 29

(12)

1. GİRİŞ

İnsan bedeninin istendik bir şekilde eğitilmesi düşüncesi, insanlık tarihi kadar eskidir (Tayga 1990). Yerine göre bir olay, bir olgu olan spor, yaşamın bir parçası halini alarak vazgeçilmez sosyal bir etkinlik haline gelmiştir (Ayan ve ark 1998).

Barışa katkı sağlayarak, toplumları ve ülkeleri birbirine yakınlaştıran (Tiryaki 2000) spor, beden eğitiminin faaliyetlerini özelleştirerek çeşitli branşlarda somutlaşmış; profesyonel seviyede yapıldığında; fizyolojik, psikolojik, estetik, teknik vb. özelliklere ihtiyaç duyan, özünde rekabet olgusu bulunan, (Dorak ve Tiryaki 1991) yarışmaya dayalı ve sert kurallarla örülmüş bir etkinliktir (Aracı 1998).

Sporun yapısında var olan hareketlilik, estetik, heyecan, moral gibi öğeler insanları etkilemekte ve insanlara sağlık, hoşgörü, toplum disiplini ve etik rekabet özelliklerini kazandırmaktadır (Kaplan 1997). Sportif açıdan belirli bir seviyeye gelmiş ülkeler, bu kazanımlarından dolayı spora aktardıkları kaynakları sürekli arttırmaktadırlar (Mutlu 1991).

Sağlık açısından da önemli olan düzenli egzersiz yapma alışkanlığını kazanmak, günümüzde spora olan ilgiyi arttırmıştır (Açıkada ve Ergen 1990). Nitekim 1998 verilerine göre lisanslı sporcusu sayısı 40 milyonun üzerinde olan futbolun (Lees ve Nolan 1998) günümüzde ki sayısı ise 65 milyonu aşmıştır (FİFA 2014). Buda futbolun kaliteli, dürüst ve üstün teknikle oynandığında seyir zevkini daha da arttığını göstermektedir (Karatosun 1991).

Futbolun, dünyanın en popüler spor dallarından biri olması, profesyonel sporculardan beklenilen fiziksel yaptırımı yükseltmektedir (Agostini 1994). Bu nedenle, futbolcular antrenmanlarda kendi atletik yapılarını optimal düzeyde kullanabilmek ve mevkisi ne olursa olsun her alanda oynayabilecek düzeye ulaşmak için hazırlanmalıdır (Reilly 1979).

Antrenman, sporcuları en yüksek sporsal verime ulaştıran sistemli hazırlama metodudur. Bu verimin artırılmasını amaçlayan, sporcunun kendisini eğitmesini de içeren bütün öğrenme etkinliklerini ve yöntemlerini kapsar (Dündar 1995).

(13)

Futbol antrenmanları; kısa bir hazırlık, uzun bir müsabaka dönemi ve son olarak geçiş veya dinlenme programı şeklinde uygulanmaktadır. Amacı futbolcuyu müsabakalara hazırlayıp en yüksek form düzeyine ulaştırmak, olan hazırlık dönemi antrenmanlarında dayanıklılık, kuvvet, sürat, hareketlilik gibi özellikler ele alınmaktadır (Matveyev 1981, Harre 1982, Açıkada ve ark 1996).

Çocuk ve gençlerde ise yaptırılacak futbol antrenmanının amacı, sistematik ve çok yönlü sağlam bir temel oluşturarak, bu temel üzerinde çocuğun sporsal verim yeteneğini geliştirmektir (Kurban 2008). Sporcunun yetenek açısından antrene edilmesi ve geliştirilmesi nispeten kolay olmakla birlikte, en önemli ve en büyük problem, yeteneğin ilk olarak tespit edilmesi ve keşfedilmesidir (Jones 1998).

Bu nedenle futbolda sezon öncesi hazırlık dönemleri oldukça önemlidir. Bilimsel çalışmaların futbola katkıları da bir gerçektir. Bu çalışmada sezon öncesi hazırlık dönemi süresince uygulanan futbol ve alt ekstremite kuvvet antrenmanlarının genç erkek futbolcuların vücut ağırlığı, bacak kuvveti, aerobik ve anaerobik güç, esneklik, sürat ve pas–şut–top sürme yüzdesi parametrelerine etkisi incelenerek ve değerlendirilmesi yapılarak, elde edilecek sonuçlara göre, spor bilimine ve futbol branşına yardımcı olacağı düşünülmektedir.

1.1. Futbol

Futbol, belirli bir alanda ve belirli kurallar dahilinde on birer kişilik iki takım halinde oynanan bir takım sporudur. Oyun alanı 90–120 m x 45–90 m boyutlarında olup yan ve dik çizgilerle sınırlandırılmış dikdörtgen bir alandır (Şahin 2002).

Bu alan için de oynanan futbol, birbirinden farklı yaklaşık 1000 farklı hareketin yer aldığı ve hareketlerin birbiri ardına hızla değişebildiği bir oyun yapısındadır. 45'er dakikadan iki devre halinde oynanan; temel bir aerobik yapı üzerine, düzensiz aralıklarla süratin, kuvvetin, kuvvette devamlılığın, patlayıcılık ve koordinasyonun, futbolun oyun yapısına ve beceri özelliğine bağlı olarak teknik ve taktik içerisinde sergilendiği bir oyundur (Reilly ve ark 1990).

Takım oyunu özelliği taşımasının yanında her oyuncunun kişiliği ve becerisi doğrultusunda yeteneklerini sergilediği ve kendini kanıtlama imkanına sahip olduğu,

(14)

bunu yaparken de takım arkadaşları ile uyum içinde, ortak etkileşimle başarıya kavuştuğu bir spor dalı olan futbol (Yaman ve ark 2001), dünya genelinde farklı oyun seviyelerine sahip erkek, kadın, çocuk ve yetişkinlerin oynadığı en popüler spor dalı olduğu görülmektedir (Stolen ve ark 2005, Şahin ve Yakut 2005, Rein ve ark 2011). İlgi çekiciliği ve çeşitli toplumlarda zevkle oynandığından geniş kitlelere mal olmuş, milyonlarca insanın ilgi odağı haline gelmiştir (Konter 1997, Tucker 1997).

Günümüzde futbol; teknik, taktik, kondisyon, esneklik, sürat vs. özellikleri bünyesinde bulundurmaktadır. Futbolcular ayakta kalabilmek, başarılı olabilmek adına antrenmanlarda bu özelliklerini en üst seviyeye çıkartmak için çalışmaktadırlar (Akgün 1992). Futbol bilimi sayesinde, gerek futbolcuların çalışma şartlarını iyileştirmek ve gerekse de seyircilere daha iyi izleme, zevk ve haz duyma imkanı verebilecek gelişmeler; futbolcunun gelişmesine ve futbolun daha geniş kitlelere yayılmasına hız kazandırılmaktadır (Günay ve Yüce 2008).

1.1.1. Futbol Tarihçesi

Futbolun ilk olarak nerede, hangi tarihte ve kimler tarafından oynandığı kesin olarak bilinmemektedir. MÖ 2697 yılında Çin İmparatoru Huang–Ti, askerlerine çeviklik kazandırmak amacıyla futbola benzeyen bir oyun oynatmıştır (Stemmler 2000). Eski Mısır duvar kabartmalarında ise top oynayan insanları gösteren resimler bulunmaktadır (Koludar 1988). Güney Amerika’da ise Meksika ve Peru yerlilerinin futbola benzer oyunlar oynadığı bazı tapınaklardan, anıtlardaki duvar kabartmalarından ve heykellerden anlaşılmaktadır. Orta Amerika’da Azteklerde top Ay’ı simgelerken; dört köşeli saha ise dört yönüyle Dünya’yı simgeliyordu. Avrupa’da ise İngiltere’de 12. yüzyıldan itibaren futbol oynanmaya başlanmıştır. İtalyanlara göre futbolu İngiltere’ye götüren Jül Sezar'ın lejyonerleridir. Fransızlara göre ise akıncı birlikler futbolu İngiltere götürmüştür (Urartu 1987, Stemmler 2000).

Modern futbolun doğum tarihi 26 Ekim 1863 olarak kabul edilmektedir. Bu tarihte 11 kulüp yöneticisi Londra'da Futbol Birliğini (Football Association) kurmuşlardır. İngiliz Futbol Birliği bu alanda dünyada kurulan ilk milli federasyondur. Bu tarihten sonra dünyada birçok ülkede futbol federasyonu kurulmuş ve bunlar Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA) bünyesinde

(15)

toplanmıştır (Urartu 1987, Stemmler 2000). FIFA ise 1904 yılında Belçika, İsviçre, Hollanda, Danimarka, Fransa, İsveç ve İspanya federasyonları tarafından kurulan; İsviçre yasaları ile yönetilen, merkezi Zürih'te bulunan ve 208 ülke futbol federasyonunun üye olduğu bir birliktir (Aydın 1988, Elsner 2004, Ünüvar ve ark 2010).

1.1.2. Türkiye’de Futbol

Çeşitli ülkelerin, futbolu çok önceden keşfettiklerini ileri sürdükleri gibi, modern futbolun doğuşuna kadar olan dönemlerde Türklerde de bazı kuralları bugünün futboluna benzeyen ‘Ayak Topu’nu (Güler 1996), Divanü Lügati't–Türk 'ün birinci cildinde bahsedildiği gibi oynandığı bildirilmektedir (Aydın 1988).

Modern futbol Türk toplumuna dini inançların da etkisiyle, 19. yüzyılın sonlarında girmiştir. Futbolun gayrimüslimler tarafından 1875–77 yıllarında Selanik ve İzmir’de hafta sonlarında ve yaz akşamlarında oynandığı bilinmektedir (Urartu 1987). İlk Türk futbol takımını 1899 yılında Reşat Danyal ve arkadaşları tarafından kurulmuş ve bunu 1901 yılında Kadıköy Futbol Takımı, 1905 yılında Galatasaray ve 1907 yılında da Fenerbahçe spor kulüpleri izlemiştir (Yıldız 1979, Doğan 2007).

Türkiye’nin ilk resmi spor teşkilatı olan, Türk İdman Cemiyetleri İttifakı 1922 yılında İstanbul’da (Gökçatı 2008), ve buna bağlı olarak 13 Nisan 1923 yılında da Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) kurulmuştur. 21 Mayıs 1923 yılında TFF’nin, FIFA’ya kabul edilmesiyle Türkiye bu alanda dünyadaki yerini almış ve 26 Ekim 1923 yılında Türk Milli Futbol Takımı İstanbul’da ilk maçını Romanya ile oynamıştır (Urartu 1987). Türkiye, bir Avrupa ülkesi olarak, 1954 yılında kurulan Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA)'ne kabul edilme mücadelesi vermiş ve bu talebi, FIFA tarafından 10 Şubat 1962 yılında alınan kararla kabul edilmiştir. Bu tarihten itibaren de TFF, UEFA'nın 36 üyesinden biri olarak her türlü organizasyona katılmaktadır (Güler 1996).

(16)

1.2. Futbolda Temel Motorik Özellikler

Büyüme ve gelişmenin en hızlı olduğu dönem çocukluk çağını kapsadığından, egzersiz çocuklar için önemlidir (Akgün 1989). Bugün genellikle sporun çocukların her yönden gelişiminde büyük bir rol oynaması ve elit sporda başarının giderek daha genç yaşlarda elde edilmesi, uzun yıllar antrenman yapılmasını zorunlu kılmaktadır (Açıkada 2004).

Bir spor branşında çok yüksek düzeyde performans göstermek için ilgili spor dalıyla uğraşan birey ya da bireylerin kalıtsal ve sonradan kazanılmış olan yetenek ve yatkınlıklarının o spor dalına uygun olması gerekir (Çetin 1994). Bir takım sporu olan futbolda, aerobik ve anaerobik eforların dönüşümlü olarak kullanıldığı; kuvvet, sürat, esneklik, çeviklik, gerek kardiyovasküler gerekse kassal dayanıklılık ve koordinatif yetenekler gibi motorik becerilerin performansa birlikte etki ettiği bilinmektedir (Akgün 1992, Eniseler 1994, Polat 1996).

1.2.1. Kuvvet

Sporsal anlamda, bütün kasların yarattığı, bir direnci karşılamaya ya da yenmeye yönelik etki olarak tanımlanan kuvvet (Hollmann 1990), maksimal istemli bir uygulamada geliştirilebilen zirve kuvvet veya tork olarak; güç ise belirli bir zaman dilimi içinde gerçekleştirilen mekanik iş olarak da tanımlanmaktadır (Sale 1991).

Her spor dalı kendisine özgü değişik özellikler göstermesi nedeniyle değişik türdeki kuvvetlere gereksinim göstermeleri kuvvetin sınıflandırılmasına yol açmıştır (Yalçıner 1989).

Kuvvetin sınıflandırılması

Teorik düşünceye göre; genel ve özel kuvvet olarak iki kısımda inceleyebiliriz. Genel kuvvet; Bir spor türüne özgü olmayan, tüm kas gruplarının çok yönlü fleksiyonda, extansiyonda, abdüksiyonda ve addüksiyonda ürettiği kuvveti ifade eder. Genel kuvvet tüm kuvvet programının temeli sayıldığı için, antrenmana yeni başlayan sporcuların ilk birkaç yılında ya da hazırlık döneminde özenli bir

(17)

biçimde geliştirilmelidir. Düşük bir genel kuvvet düzeyi sporcunun tüm gelişimini sınırlayan bir etmen olabilir. Her spor dalının özelliği nedeni ile kuvvete olan ihtiyacı farklıdır, bu farklılık kavramı özel kuvvetti oluşturmaktadır. Özel kuvvet; Bir spor dalında gerekli olan kuvvet (sıçrama kuvveti, atış kuvveti gibi) anlamına gelir. Ayrıca kapasite doğrultusunda en yüksek düzeye kadar geliştirilmeli ve tüm seçkin sporcular için hazırlık döneminin sonuna doğru aşamalı bir biçimde diğer özelliklerle birleştirilmelidir (Zorba 2001, Muratlı 2003, Bompa 2013).

Kuvvet ayrıca antrenman bilimi bakımında çabuk kuvvet, maksimal kuvvet ve kuvvette devamlılık olarak sınıflandırılır. Çabuk kuvvet; kuvvet ve süratin bir ürünüdür ve sinir kas sisteminin, bedeni ya da bedenin bölümleri ile nesneleri maksimal hızda hareket ettirebilme yetisi olarak tanımlanmaktadır. Maksimal kuvvet ise; sinir kas sisteminin maksimal istemli kasılma ile üretebileceği en yüksek kuvvet düzeyidir. Bir başka deyişle sporcunun bir seferde, nöromüsküler (sinir–kas) sistemin istemimizle kasılması sonucu mümkün olan en büyük ağırlığın kaldırılmasıdır. Uzun bir zaman aralığında kasların çalışmayı sürdürebilme yeteneğini ifade eden kuvvette devamlılık; kuvvet ve dayanıklılığın belirli oranlardaki bileşimidir de denebilir (Weineck 2011, Bompa 2013). Kuvvetin bu üç temel görünümüne antrenman bilimden bakacak olursak,

Kuvvet antrenmanları

Kuvvet antrenmanın amacı, küçük kas liflerini geliştirmek, büyük kas lifi haline getirebilmektir (Fox ve Bowers 1988). Gençlerde kuvvet antrenmanın amacı ise; sporcunun bireysel olarak, performans sporuna kuvvet açısından hazırlanmasıdır (Sevim 2002).

Ergenlik döneminde ki kas kitlesindeki gelişim ile birlikte kuvvette büyük bir gelişim oranına erişir (Muratlı 2003) ve kuvvet antrenmanlar sonucunda kasların kasılabilme büyüklüğüne, kasılma süre ve kapsamına, antrenman kalitesine, sayısına, uygulanan metotlara, çalışma sıralarına, eklemlerin çalışma açısına, beslenme ve mevsim şartları gibi dış etkenlere bağlı olarak geliştirilebilir (Ergen ve ark 1993, Erol ve Sevim 1993, Özen 1998, Şen 1998).

(18)

Gençlerde ve çocuklarda yapılacak kuvvet antrenmanlarının yaş ve gelişim ilkelerine uyması gerekmektedir. Bu yüzden tek taraflı bir antrenmanla erken branşlaşmaya gidilmemeli, doğal güçlerin üzerinde bir antrenman yükü ile kas ve kemik gelişimleri engellenmemelidir. Çocuklarda kas ve kemik gelişimlerini uyarmak için; ip atlanma, ipe tırmanma, asılma, çekme, tırmanma vb. faaliyetler uygundur. Artan yaş ile birlikte gençlere dinamik kuvvet çalışmaları uygulanmakta olup; eşli, sağlık topuyla, kendi vücut ağırlıklarıyla, hafif ağılıklarla kuvvet antrenmanları verilmelidir. Ayrıca kuvvet çalışmaları fiziksel performans için değil, aynı zamanda sakatlıktan korunmak içinde önemlidir. (Günay ve Yüce 2008, Eniseler 2009).

Maksimal kuvvet antrenmanı denilince akla ağırlıklarla yapılan kuvvet antrenmanı gelmektedir. Bu tip antrenmanlarında yük ne kadar büyük ise, yorulmada o kadar büyük olacağı için amaç bir an önce istenen optimal yüklemelere ulaşmak olmalıdır. Yüklenme yoğunluğu yüksek (% 70–100), tekrar sayısı az (1–10), tempo orta olmalıdır. Çabuk kuvvette ise, çalışmaları uygularken ağırlıklar, maksimal kuvvetin % 30–40’ı kadar olmalıdır. Antrenmanlarda yüklenme ve dinlenme arasındaki ilişkiye önem verilmelidir. Bu tip antrenmanlarında patlayıcı bir tempoyla orta seviyede bir tekrar ve yüklenme yüzdesi olmalıdır. Kuvvette devamlılık çalışmalarında ilke ise; yüklenme yüzdesi az, tekrar sayısı çok ve tempo orta–normal olmalıdır. Çalışmalarda yük yerine tekrar sayısı arttırılır. Çalışmalarda yüklenme yüzdesi % 20–40 arasında değişir. Tekrar sayısı ise (20–40 arası) amaca göre belirlenir (Günay ve Yüce 2008).

1.2.2. Dayanıklılık

Verili bir egzersiz şiddetinde kassal yorgunluk olmaksızın veya yorgunluğa rağmen, aktiviteye devam edebilme anlamına gelen dayanıklılık; sporda başarıyı oluşturan en önemli motor özelliklerden birisidir (Demir 1996, Ay 1999). Dayanıklılık kişinin; süratine, kas kuvvetine, becerilerine ve psikolojik durumuna vb birçok etmene dayanır (Bompa 2013). Her sporcuda bulunması gereken dayanıklılık şu başlıklar altında sınıflandırılır.

(19)

Dayanıklılığın sınıflandırılması

Dayanıklılık; spor dalına özgü olma açısından genel ve özel, kassal enerji üretimi açısından aerobik ve anaerobik, süresel açıdan bakıldığında ise kısa, orta ve uzun süreli dayanıklılık olarak sınıflandırılır (Weineck 2011).

Spor türüne göre; genel ve özel dayanıklılık olarak incelediğimizde. Genel dayanıklılık; her sporcuda bulunması gereken dayanıklılık özelliğini ifade ederken. Özel dayanıklılık; her spor dalının özelliğine göre, o spor dalının gerektirdiği teknik taktik uygulaması ile ortaya konan kombine bir dayanıklılıktır (Zorba 2001, Günay ve Yüce 2008).

Enerji oluşumu açısından ise; aerobik ve anaerobik dayanıklılık olarak inceleyebiliriz. Aerobik dayanıklılık: organizmanın oksijenli ortamda uzun süreli yorgunluğa karşı koyma yeteneği olarak tanımlanmaktadır. Aerobik kapasite olarak isimlendirilen bu terim, organizmanın egzersiz sırasında maksimal düzeyde kullanabildiği enerji miktarıyla açıklanabilmektedir. Aerobik dayanıklılıkta, enerji maddelerinin yeterli düzeyde oksijenle oksidasyonu söz konusudur ve oluşması için gerekli ölçüt, enerji sağlayan maddelerin oksidasyonu için yeterince oksijenin devreye girmiş olmasıdır (Dündar 2000, Zorba 2001, Sevim 2002).

Aerobik performans üç önemli etmene bağlıdır: Maximal oksijen tüketimi (MaxVO2), koşu ekonomisi ve laktat eşiğidir. Giderek artan bir iş yükünde O2

miktarı da doğrusal bir şekilde artar. Öyle bir noktaya gelinir ki, bu noktadan itibaren iş artsa bile O2 kullanımı, aynı düzeyde kalmaktadır. Bu noktada kişinin kullandığı

O2 maksimum olmakta ve maksimum aerobik kapasite (MaxVO2) adını almaktadır.

MaxVO2’yi belirleyen en önemli faktör dolaşım sisteminin kapasitesidir. Maksimum

aerobik kapasite bireyin kardiorespiratuar dayanıklılık kapasitesinin ve kondisyonunun önemli bir kriteri olarak kabul edilmektedir (Dündar 2000). Koşu ekonomisi ise yapılan iş miktarının harcanan enerji miktarına oranı şeklinde ifade edilmektedir (Bassett ve Howley 2000). Şiddeti artan bir egzersiz sırasında, gerekli enerji belli bir noktaya kadar aerobik mekanizmalarla sağlanmaktadır. Ancak bu noktadan sonra aerobik mekanizmalar yetersiz kalmakta ve anaerobik mekanizmalar devreye girmektedir. Bu noktaya da laktat (anaerobik) eşik adı verilmektedir (Hoff 2005).

(20)

Şiddeti yüksek ve patlayıcı, kısa süreli eforlarda birim zaman içerisinde üretilebilen güç miktarı anaerobik güç olarak değerlendirilir. Anaerobik kapasite anaerobik gücün belirli bir zaman diliminde korunabilmesi ya da anaerobik metabolizma yoluyla yapılabilen toplam iş yükü olarak ifade edilmektedir (Inbar ve ark 1996, Bencke ve ark 2002). Anaerobik dayanıklılık kısa sürede tamamlanan veya patlayıcı kuvvet gerektiren spor dallarında büyük önem ifade etmektedir. Futbol da yüksek seviyede aerobik dayanıklılık ve anaerobik güç gerektiren bir oyundur (Özkan ve ark 2011). Nitekim bir futbol maçında futbolcuların; koşu mesafesi ile MaxVO2’si, oyun temposuyla da laktat eşik ve kalp atım hızının yakından ilişkili

olduğu bilinmektedir. Bu sebeple futbolcuların ideal olarak yüksek şiddetteki aktiviteleri (adam geçme, top sürme, sprint vb.) maç boyunca devam ettirebilmeleri için yüksek bir aerobik ve anaerobik kapasiteye sahip olmaları gerekmektedir (Eniseler ve Durusoy 1992).

Weineck (1988), süre açısından dayanıklılığı;

 Kısa Süreli Dayanıklılık: Maksimal dayanıklılık yükünü 45 sn ile 2 dk (Örn. 200–800 m % 85–95) arasında devam ettirip, kat ettiği mesafede karşı koyabilme gücü olarak,

 Orta Süreli Dayanıklılık: Sporcunun 2–8 dk lık (Örn. 1500m % 40–50) zaman zarfında kat ettiği mesafelere karşı koyabilme gücü olarak,

 Uzun Süreli Dayanıklılık: Sporcunun 8 dk dan daha fazla bir zaman (Örn. 1500–5000 m % 30–40) içinde kat ettiği mesafelere karşı koyabilmesi olarak açıklamıştır.

Dayanıklılık antrenmanları

Çocuklukta dayanıklılığın en hızlı geliştiği dönem, büyümenin hızlandığı dönemlere rastlar. Çocuk ve gençlik dönemindeki dayanıklılık antrenmanları, aerobik kapasiteyi geliştirmeye yönelik olmalıdır (Şen 1998, Muratlı 2003). Çocuklarda çok erken yaşlarda görülen bir özellik olmasına rağmen, dayanıklılık çalışması oksijen borçlanmasının olmadığı ve sinir sisteminin herhangi bir stres altında bulunmadığı bir ortamda yapılmalıdır (Sevim 2002). Bu yaşlarda Aerobik dayanıklılık antrenmanlarına ayrılan zaman ve antrenman yoğunluğu arttırılır. Aerobik dayanıklılık sporlarında, MaxVO2 başarıyı belirleyen en önemli faktörlerden

(21)

biridir ve ortalama olarak erkek çocuklarda kızlara oranla daha yüksektir. MaxVO2

artışı kızlarda 14–15 yaşına kadar, erkeklerde 18–20 yaşına kadar devam eder. Büyümeye bağlı olan bu artış, özellikle düzenli, yoğun ve uzun süreli çalışmalar ile önemli derecede geliştirebilir (Kızılet 2011). Bu dönemlerde yeterince yüklenmeler yapılmazsa dayanıklılık yeteneği tam olarak geliştirilemez (Muratlı 2003).

1.2.3. Sürat

Spor genelinde sürat; dayanıklılık, kuvvet, hareketlilik gibi önemli bir motorik özelliktir. Sürat, kişinin kendisini en kısa zamanda bir noktadan bir başka noktaya taşıyabilme yeteneğidir (Leger ve Lambent 1982).

Süratin sınıflandırılması

Ozolin (1971)’e göre sürat; genel ve özel sürat olarak ikiye ayırılırken, Zorba (2001), buna ek olarak süratte devamlılığa da eklemiştir.

Genel sürat; herhangi bir hareketi (motor tepki) hızlı bir biçimde sergileyebilme yetisi olarak tanımlanır. Genel ve özel fiziksel hazırlığın her ikisi de genel sürati arttırmaktadır. Özel sürat ise; belirli bir süratte (genellikle çok yüksek) bir egzersizi veya beceriyi uygulama kapasitesi olarak tanımlanmaktadır. Özel sürat, yapılan branşa özgüdür ve birçok durumda başka spor dallarına aktarılması ya da dönüştürülmesi beklenmemelidir (Bompa 2013).

Süratte Devamlılık; yüksek bir anaerobik dayanıklılık ve maksimal yüklenmelerde organizmanın enerji depolarından yararlanarak sportif faaliyeti sürdürebilmesidir (Zorba 2001).

Sürat antrenmanları

Sürat doğuştan gelen bir özellik olmasına rağmen koordinasyon ve pratik tekniklerle gelişimi sağlanabilir. Sürat sırasında kullanılan enerji kaynaklarının kapasitesi gençlerde ve çocuklarda kas kuvvetinin yeterince gelişmemesinden dolayı yetişkinlerden daha düşüktür. Yaşla birlikte kuvvet ve kuvvete bağlı olarak sürat performansı artmaktadır (Kaplan 1997, Eniseler 2009).

(22)

Sürat çalışmalarına mümkün olduğunca erken yaşlardan itibaren amaca yönelik olarak başlanılması gerekir (Şen 1998, Muratlı 2003). 12 yaş üstü çocuklarda sürat ve çabukluk antrenmanlarına başlanabilir. Bu çalışmalar, top, kale ve rakibi içermeli ve futboldaki sürati içeren pozisyonları taklit etmelidir (Eniseler 2009). Sürati geliştirmek için yapılacak antrenmanlar; maksimal yoğunlukta ve % 75–100 yüklenme şiddetinde uygulanmalıdır. Sürat gelişiminin devamı sporcunun var olan süratini aşma çabasına bağlıdır (Kaplan 1997).

1.2.4. Esneklik

Sporsal performansı artıran ve ortaya çıkabilecek yaralanmalardan korunma açısından da büyük önem taşıyan bir diğer motor yetenek olan esneklik (Demir 2006); eklem ya da eklem serilerinin olabilecek en yüksek seviyede hareket etme yeteneği olarak tanımlanabilir (Bisanz ve Gerisch 1993).

Esnekliğin sınıflandırılması

Esneklik aktif–pasif, genel–özel ve dinamik–statik olarak sınıflandırılmıştır;

Aktif esneklik denilince sporcunun agonistlerinin kasılmasının ardından antagonistlerin uzaması nedeni ile bir eklemde gerçekleşebilecek en büyük hareket genişliği anlaşılmaktadır. Pasif esneklik ise, sporcunun dış güçler ile tek başına antagonistlerin uzama ve gevşemesi yetisi yolu ile bir eklemde oluşabilecek en büyük hareket genişliği anlatılmaktadır (Weineck 2011).

Genel esneklik omuz eklemi, kalça eklemi ve omurga eklem sistemi gibi üç önemli eklem sisteminde sağa ve sola diyagonal salınım uzaklığıdır. Hareket akışı içerisinde kullanılan belli eklemlerin çalıştırılması ise özel esnekliği ifade eder (Yılmaz 2013).

Statik esneklik; eklemlerin en son sınırına kadar açıldığı ve hareketsiz kaldığı noktadaki esnekliği ifade ederken, Dinamik esneklik ise eklemlerin hareket ederken meydana getirebildiği en büyük açıdır (Corbin ve Noble 1980).

Ayrıca esneklik; kas kuvveti, eklemin yapısı, kaslar arasındaki koordinasyon, genel vücut ısısı, çok özel kas ısısı, yorgunluk, kas tonusu, merkezi sinir sistemi

(23)

fonksiyonları, kasın kasılma ve gevşeme yeteneği, ısınma, antrenman kalitesi ve yoğunluğu, sakatlıklar, yapılan egzersizin saatleri, iklim, yaş ve cinsiyet gibi faktörlerden etkilemektedir (Noble 1986).

Esneklik antrenmanları

Esneklik çalışmaları eklemlerin doğal esnekliğini korumak, optimal verimliliğini sağlamak ve sporda yaralanma riskini azaltmak açısından antrenman sürecinin vazgeçilmez bir parçasıdır (Heyward 2010). Esneklik çalışmaları genel antrenman programı içinde yer almalıdır. Yüklenme öncesinde uygulanan ısınma egzersizleri ve yüklenme sonrası uygulanan soğuma egzersizleri, esneklik çalışmalarının yapılabileceği en uygun devredir. Buda hem zaman kaybının önlenmesine, hem de ısınma ve soğuma egzersizlerinin en iyi şekilde yapılmış olmasına hizmet edecektir (Boz 2004).

Esneklik çalışmaları antrenmansız ortamda çok çabuk azalacağı için devamlı ve diğer motorik özelliklerle ilişki kurularak yapılmalıdır. Esneklik çalışmaları tüm eklemlerde ve mümkün olan hareket boyutlarında geliştirilmeli ve esneklik gelişiminde sıra genel esneklikten özele doğru olmalıdır. Esneklik genç yaşlarda pik yaptığı için her genç sporcunun antrenmanlarında yer almalı ve alıştırmalar, yavaş yavaş, az ağrı hissedinceye kadar uygulanmalıdır. Hareket serileri 10–15 tekrar ile bitirilmelidir. Esneklik çalışmaları günde bir veya iki kez yapılmalıdır. (Ozolin 1971, Karatosun 1991).

1.2.5. Koordinasyon

Modern spor biliminde koordinasyon, tekniği belirleyen önemli bir faktördür (Dündar 1995). Beceri (Koordinasyon), daha az eforla daha fazla iş yapma imkanını sağlayan (Sevim 1995), her an değişiklikler gösteren oyun akışı içerisinde en uygun çözüm yolunu bulan, yeni hareketlerin en kısa zaman içerisinde öğrenilmesini mümkün kılan bir özelliktir. Başarılı sporcuların, hareketleri üstün nitelikte uygulamalarının nedeni mükemmel koordinasyondur (Yüncü ve ark 2000, Şahin 2002).

(24)

Koordinasyonun sınıflandırılması

Koordinasyon genel ve özel olmak üzere iki şekilde sınıflandırılmıştır.

Genel koordinasyon; kişinin çeşitli hareket becerilerini, hangi spor dalıyla uğraşırsa uğraşsın, kazanmasıdır. Özel koordinasyonun temelini oluşturur. Özel koordinasyon ise bir spor dalında çeşitli ve bir seri hareketin hızlı, akıcı ve uyumlu şekilde yapılmasıdır. Özel koordinasyon seçilen spora uygun kondisyonel yeteneklerle birlikte geliştirilebilir (Yılmaz 2013).

Koordinasyonu etkileyen faktörler ise vücut ağırlığı, boy, zaman ayarlama, hareketin dakikliği, denge, reaksiyon zamanı, hareketin sürati, hareketin yönü ve uzaklığı, görerek nişanlama, kassal tansiyon, yaş, kondisyonel yeteneklerin yetersizliği, kötü teknikle hareket öğrenimi ve sakatlıklar olarak sayılabilir (Sevim 1995, Muratlı 2007).

Koordinasyon çalışmaları

Yaş ilerledikçe bilgi alma ve işletme süreçleri zayıfladığından koordinasyon çalışmaları erken yaşlarda daha verimlidir. Bir sporda uzmanlaşan sporcular, koordinasyonu geliştirecek diğer sporların becerilerini de yapmaya yönlendirilmelidir. Koordinasyonun geliştirilmesinin tüm evrelerinde çalıştırıcı gittikçe artan zorluktaki alıştırmaları kullanmaya çaba göstermelidir. Becerinin karmaşıklığı ve zorluğu değişik spor aletleri ve araçları kullanılarak yapılan alıştırmalarla da artırılabilir (Bompa 2013).

Bu alıştırmalar branşa özgü yetenekleri içerir ve hareket tekrarı sürekli arttırılarak, yeni hareketler öğretilir. Bütün bunlar kuvvet, çabukluk ve dayanıklılık antrenmanlarıyla birlikte uygulanmalıdır. Koordinasyonun gelişiminde metodik davranışı gösterirken hareketi bölmek (çözümlemek) gereklidir. Önce basit formdaki hareketler, daha sonra karışık hareketler öğretilmelidir. Daha sonrada spor çeşidinin gerektirdiği hareket formlarına benzer tarzda çalışmalar ilave edilmelidir. Öğrenme yeteneğinin geliştirilmesi, düzeltilmesi ve kolaylaştırılması için çabukluk antrenmanının yanında tekrar metodu uygulanmalıdır. Araştırmacılar koordinasyon antrenmanlarını aşağıdaki gibi sınıflamışlardır:

(25)

- Değişik durumlarda (vaziyet, pozisyon) koordinasyon antrenmanı, - Ek alıştırmalar yardımıyla koordinasyon antrenmanı,

- Uygun şartlar altında hareket değişikliğiyle koordinasyon antrenmanı, - Karışık (karmaşık) öğrenme yani birçok ön ve ara istasyon aracılığıyla

koordinasyon antrenmanı (Sevim 2002).

1.3. Futbol Antrenmanın Planlanması

Antrenman organizmada fonksiyonel ve morfolojik değişmeler sağlayan ve sporcuda verimin yükseltilmesi amacıyla belirli zaman aralıklarıyla uygulanan yüklenmelerin tümüdür (Hollmann 1990). Diğer bir ifadeyle normalden daha yüksek bir performans için organizmada bazı değişimler olması gerekmektedir. Bu amaçla, fiziki ve fizyolojik vasıfları geliştirmek, teorik ve pratik yetenekler kazanmak için planlı, sistematik ve devamlı çalışmalar yapılmalıdır. (Csanadi 1973). Futbol takımlarının başında bulunan antrenörler, antrenmanlar vasıtasıyla, sporcuların verim düzeylerini yukarı taşıyabilmek, yeteneklerini geliştirmek, dolayısıyla da takımlarını müsabakaya hazırlamak zorundadırlar (İnal 1998).

Yapılan antrenmanların amaca uygun yapılması ve etkili olabilmesi için bir takım temel faktörlere uyulması gerekmektedir. Bunlar faktörler ise yüklenmenin öğelerini (şiddetini, sıklığını, süresini ve kapsamını) oluşturmaktadır (Fox 1979, Harre 1982).

1.3.1. Yüklenme Öğeleri

Yüklenme şiddeti; yapılacak olan antrenmanın belirli bir zaman biriminde yapılan işle tanımıdır. Kuvvet antrenmanlarında ağırlık (kg), sürat antrenmanlarında koşunun hızı (m/sn), dayanıklılık antrenmanlarında koşu mesafesi veya nabızdır. Performans için gerekli olan yüklenme şiddeti eşik değeri; kuvvet antrenmanlarında % 60, dayanıklılık antrenmanlarında % 70–80 ve sürat antrenmanlarında % 75– 80’dir. Yüklenme şiddetinin gelişim oranına göre belirli aralıklarla arttırılması gerekir. (Yalçıner 1989, Günay ve Yüce 2008). Yapılan antrenmanda yüklenme ve dinlenme safhaları arasındaki zamansal ilişki ise yüklenme sıklığını ifade eder (Fox 1979, Harre 1982). Dayanıklılık antrenmanlarında yüklenme süresi ya da yüklenme

(26)

süresinin yarısı kadarki zaman, interval antrenmanlarda ise nabız 120’nin altına indiği zaman yeni bir yüklenme için ölçüt kabul edilmektedir. Sürat antrenmanlarında yüklenme süresi kadar dinlenme, kuvvet antrenmanlarında ise yüklenmenin süresi kadar veya iki katı süre kadar dinlenme verilmesi uygun görülmektedir. Yüklenme sıklığı, yüklenme şiddeti ve süresine bağlıdır. Yüklenmenin şiddeti ve süresi ne kadar fazla ise dinlenme de o derece uzun süreli olmalıdır. Yüklenme süresi ise bir yüklenme veya yüklenmeler grubunun etkili olduğu zaman veya süre olarak tanımlanmaktadır. Kondisyonun daha üst düzeye çıkarılması için önemli bir özelliktir. Yüklenme süresinin uzunluğu antrenman hedefine ve şekline göre değişir. Dayanıklılık çalışmalarında minimum sürenin 30 dakikadan az olmaması; kuvvet, sürat ve çabuk kuvvet çalışmalarında ise sürenin maksimum sınırı aşacak şekilde planlanmaması gerekmektedir. Bir antrenmandaki tüm yüklenmenin süresini ve tekrar sayılarını yüklenme kapsamını içermektedir. Örneğin bir ünite antrenmanda 50 kg ağırlığı 20 defa kaldırıyorsak, yüklenmenin kapsamı 50*20=1 tondur. Sürat antrenmanlarında 100 metrelik mesafe 10 kez koşuluyor ise 10*100= 1 km’dir. Seyrek antrenman sıklığında yüklenme kapsamı arttırılmalıdır (Yalçıner 1989, Özkara 2004, Günay ve Yüce 2008).

Antrenmanlardaki planlama süreci, sporcunun yüksek antrenman ve sporsal verimlilik değerine ulaşmasına yardım eden iyi düzenlenmiş bilimsel bir yöntemin sunumudur. Bu süreçte tüm spor dallarında olduğu gibi futbol oyununda da belirlenen uzun ve kısa süreli amaçlara ulaşabilmek, iyi organize edilmiş bir antrenman planlaması ve periyotlaması ile mümkündür (Dündar 1995, Sevim 2009).

1.3.2. Antrenman Planlaması

Antrenman içeriği, amaca göre hazırlanan programlardır. Futbol antrenmanı, özel performans seviyesini yükseltmek, muhafaza etmek ve bazen yavaş yavaş düşürmeye yönelik, planlı ve programlı devamlı çalışmalardır (Günay ve Yüce 2008).

Antrenman planı, gelecek için strateji olmalıdır. Planlama, en iyi sporsal verim sınırlarında, uluslararası bir gelişmeye yönelik olmalı ve aynı zamanda sporcunun gelişme düzeyine uygun yapılmalıdır. Yaş ve cinsiyete özgü özellikler,

(27)

genel koşulların iyileştirilmesi, müsabaka ve antrenman araçları ile antrenman yöntemleri birlikte dikkate alınmalıdır. Planlama esnasında, Antrenörün oldukça geniş ve seviyeli bir antrenman bilgisine sahip olması, bunu sürekli geliştirmesi olumlu bir etkendir. Bu yüzden bir antrenör; antrenman birimi planı, mikro–makro döngü, yıllık plan ve dört yıllık plan gibi antrenman planlarının hepsini ya da bazılarını etkili bir şekilde kullanmayı bilmelidir (Dündar 2000, Bompa 2013).

Bu planlardan yıllık plan; antrenörün on iki ay boyunca sporsal antrenmanın verimini arttırmasındaki en önemli yardımcısı şeklindedir. Dönemlere ayırma anlayışına ve antrenman kurallarına dayanır. Yıllık antrenman programı, verim düzeyinde gelişmeyi en yüksek dereceye çıkartmak için gereklidir (Bompa 2013).

Mezo–siklus; bir antrenman sezonu içinde büyük ve küçük olmak üzere belli süreleri kapsayan, müsabaka ve hazırlık dönemlerinde bütün kondisyonel ve koordinatif özelliklerin geliştirilmesini amaçlayan planlamalar yapılır. Bu planlamalarda yıllık antrenman hazırlığında ortaya çıkarılan antrenmanın kapsam ve şiddeti makro bir planlamadır. Ancak bu planlama içinde periyodlara özgü 4–6 haftalık yüklenmeler ve bunların sonucunda kontroller gerekir. İşte bu 4–6 haftalık süreler halinde değişik yüklenme özellikleri içeren uygulamalara mezo–siklus adı verilir. Mikro–siklus ise mezo–sikluslar içinde yer alan 4–6 haftalık planlamalarda ki tek haftalık planlamalardır (Dündar 2000). Haftalık plan ise bir hafta içinde yapılacak antrenmanların planlanması demektir ve plan hazırlamada en önemli malzemedir. Yıllık plan boyunca, haftalık planların yapısı ve dinamikleri; içinde bulunan evreye, antrenmanın hedeflerine ve antrenmanın fizyolojik ve psikolojik gereksinimlerine göre değişir. Bir çalışmanın etkili olması için genellikle benzer hedeflere ve içeriğe sahip antrenman birimleri, benzer haftalık program içinde 2–3 kez tekrar edilmelidir (Bompa 2013).

1.3.3. Yıllık Antrenman Periyotlaması

Yıllık antrenman planı hazırlanırken periyotlama iki şekilde yapılır. İlk olarak antrenörler sporcuları yıl içerisinde yalnız bir zirveye (örneğin; kısa bir sürede bir seri müsabaka) yönelik antrenmanlarla hazırlıyorsa tek uçlu antrenman periyotlamasını uygularlar. Bu periyotlama daha çok takım sporlarında kullanılır.

(28)

İkinci olarak ise antrenörler sporcuları iki zirveye göre hazırlıyorsa iki uçlu antrenman periyotlamasını uygularlar (Dündar 1995). Sezon içinde iki ayrı hedef belirleyip, örneğin; salon müsabakaları ve pist müsabakaları gibi, iki ayrı sporsal verim zirvesi düşünülen periyotlamaya iki uçlu periyotlama denilmektedir. Daha çok çabuk kuvvet gerektiren spor dallarında ve atletizm de kullanılır (Sevim 1995).

Bu doğrultuda antrenman planlamasının amacı; amaca uygun sistemler sayesinde, antrenman ve müsabaka şartlarını koordine ederek futbolcunun müsabaka esnasında en iyi performansı ortaya koymasını sağlanması ve performans yeteneğinin geliştirilmesidir. Futbol antrenmanları periyotlanırken antrenör için hangi dönemde, hangi amacı gerçekleştireceğim sorusunun cevabını bilmek çok önemlidir. Periyotlama en basit ifade ile bir yıllık antrenman programının bölümlere ayrılmasıdır. Antrenman planlaması içerisinde yer alan yıllık antrenman planı bir sezonluk faaliyet programı içerisinde belirlenen amaçlara ulaşmak için 3 aşamada uygulanır. Bunlar hazırlık dönemi, müsabaka dönemi ve geçiş dönemidir (Sevim 2009).

Şekil 1.1. Futbolda Yıllık Antrenmanın Planlanması (Sevim 2009).

Türkiye profesyonel ligleri genellikle mayıs ayı ortası veya sonunda biter. Gelecek yıl müsabaka Ağustos ayı ortası veya sonuna doğru başlar. Aralık ayı ortasıyla Ocak ayı ortasında devre arası dinlenme verilir. Müsabakaların mayıs ayı sonlarına doğru bitmesi ile genellikle futbolculara temmuz ayına kadar izin verilir (Sevim 2009).

(29)

Ağustos ayında başlayan hazırlık döneminde sporcular bedensel, teknik, taktik ve zihinsel olarak müsabakalara hazırlanırlar. Hazırlık dönemi her spor dalına göre bazı farklılıklar gösterip (Sevim 1995), süresi spor dalının özelliğine, ülkenden ülkeye, önceden yapılan antrenmanların düzeyine, müsabaka takvimi gibi koşullara bağlıdır. Bu bakımdan, bireysel sporlar için yarışma süresinin 1–2 katı kadar daha uzun olmalıdır. Buna karşın takım sporları için bu süre 2–3 aydan kısa olmamalıdır (Sevim 2010, Bompa 2013).

Futbolculara uygulanan hazırlık antrenman programlarıyla onların fiziksel yetenek ve fizyolojik kapasitelerinin geliştirilmesi amaçlanır (Lysholm ve Wiklander 1987). Ancak bu çalışmalar başlamadan önce futbolcuların ön koşulları saha ve laboratuar testleri ile belirlenmelidir. Buradan elde edilecek verilerin değerlendirilmesine dayalı olarak bütün çalışmaların yüklenim şiddeti, kapsamı, yüklenim yoğunluğu, tekrar sayıları ve süreleri bu verilere göre düzenlenebilir (Açıkada ve ark 1998, Özkara 1999, Sevim 2009).

Genellikle hazırlanan hazırlık dönemi antrenman programları içerisinde, temel dayanıklılıkla birlikte; kuvvet, sürat, hareketlilik gibi özellikler de ele alınmaktadır (Matveyev 1981, Harre 1982). Bu evrede sporcunun fiziksel alandaki en zayıf yanlarının güçlendirilmesi, antrenmana ve müsabakaya uyumu, genel kondisyonunun gelişmesi ve yüksek form durumuna ulaşması hedeflenir. Teknik düzeltici çalışmalar sadece genel anlamda uygulanır. Çalışmalar genelden özele prensibiyle basamak basamak gerçekleşir (Sevim 2002, Bompa 2013).

Sezon öncesi hazırlık dönemi, takımın antrenmanlara başlamasından ilk resmi maça kadar geçen süreyi içermektedir (Bangsbo 1994). Futbol lig sisteminin yapısı gereği, futbol takımları kısa bir hazırlık, uzun bir müsabaka ve bunun arkasına bir geçiş veya dinlenme programı uygulamak zorunda kalmaktadırlar (Matveyev 1981, Harre 1982). Profesyonel futbolda geçiş döneminin temmuz ayı başına kadar yaşandığını düşünürsek 1 Temmuz ile 1 Eylül arasında yer alan haftalar hazırlık dönemini içerir ve bu dönem 9 haftayı bulmaktadır; bunun 4–5 haftası genel hazırlık dönemi (1.dönem) ve geri kalan haftalarda özel hazırlık dönemi (2.dönem) olarak ele alınabilir. Bundan sonrada müsabaka dönemi (3.dönem) gelmektedir (Konter 1997).

(30)

Genel hazırlık dönemi temel geliştirici antrenman düzenlemelerini içerir. Sporcunun yüklenme niteliğinin geliştirilmesi, genel fiziksel hazırlığı ve temel taktiksel davranışların yanı sıra teknik öğelerin geliştirilmesi gibi hedefleri vardır. Buna karşın, en önemli hedefi, gelecekteki antrenmanları kolaylaştıracak olan yüksek bir fiziksel kondisyon düzeyinin geliştirilmesidir Özel hazırlık dönemine ise yine genel kondisyonu geliştirici çalışmalara devam edilir. Özel kondisyonu geliştirici çalışmalarda arttırılır. Bu dönemde yüklenme kapsamı düşürülmeye ve yüklenme futbola özgü olarak müsabaka koşullarında uygulanmaya başlanır. Teknik ve taktik geliştirilir ve kusursuzlaştırılır. Oyun sistemleri oluşturulmaya çalışılır, ayrıca bu dönemde hazırlık maçlarına da yer verilir (Açıkada 1990, Sevim 2010).

Müsabaka döneminin temel amacı; en yüksek sportif form düzeyine erişmek ve elde edilen yüksek düzeydeki güç yeteneğini korumaktır (Sevim 2010). Bu dönemdeki antrenmanların içeriği; daha çok teknik ve taktik alıştırmaların yüksek yoğunlukta uygulanmasını kapsar. Antrenmanlar, sporcuların düzeyine göre haftada 5–8’i bulur. Geçiş dönemi ise iki safhadan oluşur, birinci safhada çok hafif yüklenmelerle bir sezonun yorgunluğu atılmaya çalışılır. İkinci safhada ise aktif dinlenme amaçlanır (Sevim 1995). Yıllık antrenman periyotlarının son ve en kısa dönemi olan geçiş dönemi en fazla bir ay sürer. Amacı ise sporcuların fizyolojik ve psikolojik açıdan yeniden toparlanması, sakatlıkların tedavisi ve kazanılan becerilerin korunmasıdır. Geçiş dönemi aktif bir dinlenme devresidir; uzun ve yorucu bir sezondan sonra organizmanın aktif bir dinlenmeye gereksinimi vardır. Bu dönemde aktif olarak dinlenen sporcu hazırlık dönemi başladığında tümden yenilenmiş olacak ve antrenmana istekle katılacaktır. Bu yüzden bu dönem kesinlikle pasif geçirilmemelidir (Açıkada ve Ergen 1990, Dündar 1995, Sevim 2010).

1.4. Gençlerde Futbol Antrenmanı

Herhangi bir motorik yeteneğin geliştirilmesi sürecinde (kuvvet), diğer motorik özelliklerde (sürat, dayanıklılık) dolaylı olarak negatif veya pozitif yönde etkilenebilir. Bu bakımdan çocuğun bulunduğu gelişim dönemi özelliklerinin yanında, geliştirilmek istenen motorik özelliklerinde çok iyi tespit edilmesi gereklidir (Ziyagil ve ark 1994). Çocuk ve gençlere uygulanacak antrenmanlar onların sportif verim düzeyini arttırırken sağlıklı gelişimlerini destekleyecek tarz ve usulde

(31)

planlanmalıdır. Antrenmanlar teknik ve taktik içeriğinin yanı sıra yaş özelliklerine uygun fiziksel değerleri de geliştirmeye yönelik olmalıdır. Bu yaş grubuna uygulanacak antrenmanlarda karşılaşılan en önemli sorun zaman yetersizliğidir. Futbol performansında gerekli her özellik için ayrı ayrı uygulamaların yapılması hem zaman kaybına hem de futbolcunun teknik ve taktik kalitesinde yetersizliğe sebep olacaktır. Bu yaşlarda teknik ve taktik çalışmaların yoğunluk taşıması futbol performansının kalitesini direkt etkileyecektir (Kızılet 2011).

Değişik iklim ve coğrafyadaki çocukların, birbirinden ayrı sosyo–kültürel ve ekonomik etkenlerden kaynaklı farklılıklarının olduğunu da bilmek gerekir. Bu noktada her çocuğun hızlı uzama dönemine ne zaman girdiğini tespit etmek için 3 aylık periyotlarla boy artışını gözlemlemek antrenörlere yardımcı olacaktır (Kızılet 2011).

1.5. Futbolda Yetenek Test Bataryaları

Futbolda tekniği belirlemeye yönelik testler, toplu veya topsuz teknik testler olarak sınıflandırılabilir. Toplu teknik testlerde; top sürme, top kontrolü, pas verme, çeşitli ve değişik vuruşlar yapma vb. teknik özelliklerin ne derecede yerine getirilebildiği belirlenmeye çalışılır. Topsuz teknik testlerde ise; futbol oyun karakteri içerisinde yer alan yer ve yön değiştirmeli koşular, alan değiştirme ve alan boşaltma vb. özelliklerle ilgili olarak futbolcuların yeterlilik düzeyleri saniye olarak belirlenebilir (Özkara 2004).

1.5.1. Futbolda Teknik Testlerin Uygulama İlkeleri

1. Teknik testleri uygulanmadan öncesi test kuramsal olarak öğrenilmeli, testteki hareketlere uygun olarak yeterince ısınma yapılmalı,

2. Test amacına uygun olarak belirlenmiş bir süre ya da belirlenmiş hareket sayısı kadar test denenmeli (örn. 2–3 tekrar),

3. Testin yapıldığı yerde gerekli güvenlik önlemleri alınmalı; araç, gereç ve yardımcı kullanım ilkelerine uyulmalı,

(32)

5. Teknik testlere alınacak oyunculara test, mümkün olduğunca aynı koşullarda uygulanmalıdır,

6. Teknik testler tekrar edilirken aynı veya benzer hava koşullarının olup olmadığına dikkat edilmelidir (Özkara 2004).

Futbolda branşlaşma dönemi süresince, uzmanlar tarafından; branşa özgü antrenmanların etkisini ve verimini ölçen bazı teknik test bataryaları geliştirilmiştir. Bunlardan bazıları;

Mor ve Christian (1979), Genel Futbol Yetenek Testi; test kolej seviyesi öğrencilerde geliştirilmiştir. Top sürme, pas ve şut bölümlerinden oluşmaktadır. Bir başka lise ve ilköğretim öğrencilerine uygulanan futbol testi ise içinde top sürme, duvarda havadan pas ve top sektirme bölümleri bulunduğu Yeagley (1972) testidir. DeWitt–Dugan Futbol Testi ise parkur üzerinde topla dripling, topu uzağa atma, kafayla top sektirme, stop testi ve panoya şut testi şeklinde 5 kısımdan oluşmaktadır (Kamar 2008).

Johnson Futbol Testi; Johnson, kolejli erkeklerin futbol becerilerini ölçebilmek için duvara şut testi geliştirmiştir. Test zamanı 30 saniyedir ve bu test 3 kez tekrarlanır. Bir diğer futbol testi ise uzman hakemlerin görüşleri doğrultusunda 2 parametre olarak geliştirilmiş Crew Futbol Testidir. Bu parametreler top kontrolü ve driplingdir. McDonald ise kendi adına verdiği testini, futbol topu ile panoya şut atılmasının genel futbol becerisinde ölçü olacağı görüşü ile geliştirmiştir. Test için kullanılan pano 9,15 m genişliğinde ve 3,5 m yüksekliğindedir. Test, deneğin topu 30 sn süreyle panoya çarptırmasından ibarettir. Mitchell, McDonald’ın panoya şut testini, ilkokul son sınıf öğrencilerinde denemiş ve onlara uygun olarak yeniden düzenlemiştir (Kamar 2008).

Bu bilgiler dikkate alınarak yapılan çalışmada genç erkek futbolcularda hazırlık döneminde yapılan alt ekstremite kuvvet antrenmanlarının bazı fizyolojik motorik ve teknik parametrelere etkisinin araştırılması amaçlanmıştır.

(33)

2. GEREÇ ve YÖNTEM

Araştırma protokolü Selçuk Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, 30.04.2013 tarihli, 2013/18 sayılı etik kurulu tarafından onaylanmıştır.

2.1. Denekler

Araştırmaya Kırklareli Trakya Fener Spor Kulübünde oynayan 30 futbolcudan; 15’i 1. deney grubu (yaş = 17,33 ± 0,72 yıl, boy uzunluğu = 170,60 ± 4,64 cm, vücut ağırlığı = 67,96 ± 10,51 kg), 15’i 2. deney grubu (yaş = 16,66 ± 0,48 yıl, boy uzunluğu = 170,13 ± 6,55 cm, vücut ağırlığı = 64,16 ± 7,93 kg) ve 15 sedanter (yaş = 16,53 ± 0,51 yıl, boy uzunluğu = 168,73 ± 4,43 cm, vücut ağırlığı = 63,19 ± 3,20 kg) toplam 45 öğrenci gönüllü onay formunu doldurarak çalışmalara katılmıştır. Yapılan çalışmada futbolcular 15’er kişilik iki ayrı gruba tesadüfi olarak ayrılmıştır. Çalışma öncesinde deneklerin her birine çalışmanın önemini, amacını ve karşılaşabilecekleri risk ve rahatsızlıkları içeren ayrıntılı bilgi verilmiştir. Çalışma öncesinde tüm deneklerin sağlık açısından çalışmalara katılmasına engel olmadığı tespit edilmiştir. Araştırma Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Etik Kurulu tarafından onaylanmıştır.

2.2. Uygulanan Antrenman Programı

Araştırmada 1. ve 2. Deney Grubuna içeriği ağırlıklı olarak kondisyon, teknik, taktik ve şut çalışmalarından oluşan 8 haftalık, haftada 4 gün hazırlık dönemi futbol antrenmanı uygulanmıştır (Bkz. EK A). 1. gruba hazırlık dönemi futbol antrenmanına ek olarak 6 hafta, haftada 2 gün alt ekstremite kuvvet antrenmanı uygulanmıştır (Bkz. EK B). Kontrol grubuna ise Beden Eğitimi dersleri dışında hiçbir çalışma yaptırılmamıştır. Antrenmanlara başlanmadan önce tüm gruplara sporcu beslenmesi alışkanlığı hakkında genel bilgi verilmiştir.

Çalışmaya katılan tüm gruplardan; uygulanan antrenman programı başlamadan 1 hafta önce ve antrenmanlar bittikten 1 hafta sonra; boy uzunluğu, vücut ağırlığı, bacak kuvveti, aerobik ve anaerobik gücü, esnekliği, sürati ve pas– şut–top sürme yüzdesinin ölçümleri alınmıştır.

(34)

2.3. Deneklere Uygulanan Test ve Ölçümler

Deneklerin ölçümler yapılmadan önce ısınmaları sağlanmıştır. Yapılacak ölçümden önce deneklere ölçümlerin nasıl yapılacağı hakkında bilgi verilmiştir.

2.3.1. Boy Uzunluğu ve Vücut Ağırlığı Ölçümü

Araştırmaya katılan deneklerin boy uzunlukları, 0,01 cm duyarlılıkta olan boy skalası ile ölçülmüştür. Boy uzunlukları; anatomik duruşta, çıplak ayakla, ayaklar yere düz basılı, topuklar birleşik, nefesini tutulmuş, baş frontal düzlemde, baş üstü tablası verteks noktasına değecek şekilde pozisyon aldıktan sonra ölçülmüştür. Elde edilen değer cm cinsinden kaydedilmiştir. Vücut ağırlığı ölçümünde Sinbo marka 0,1 kg hassasiyetli elektronik baskül kullanılmıştır. Denekler üzerinde ağırlık yapmayacak giysi ile çıplak ayakla tartının üzerine çıkmışlar ve test değeri kg cinsinden kaydedilmiştir.

2.3.2. Esneklik Ölçümü

Esneklik ölçümü için Otur–Uzan Testi kullanılmıştır. Test için kullanılan araç (test sehpası); 35 cm uzunluğunda, 45 cm genişliğinde ve 32 cm yüksekliğindedir. Denekler çıplak ayak tabanlarını otur–uzan sehpasının kendilerine bakan yüzüne yerleştirerek, elleriyle sehpanın üzerine doğru, dizlerini bükmeden uzanabildiği kadar uzanmışlar ve iki saniye sabit olarak beklemişlerdir. Uzanılabilen mesafe cm olarak kaydedilmiştir ve test 3 defa tekrar edilerek ve en iyi sonuç esneklik değeri olarak kabul edilmiştir (Mackenzie 2005, Kamar 2008).

(35)

2.3.3. Sürat Ölçümü

Sürat ölçümü için, 20 m sürat koşu testi kullanılmıştır. Denekler aşina oldukları antrenman sahasında, 20 m olarak belirlenen zemin 50 cm gerisinden çıkış noktasında ayakta bekleyerek ve düdük işaret ile birlikte koşmuşlardır. İkişer hak verilmiş olup deneme arasında 5 dk dinleme verilmiştir. En iyi derece saniye cinsinden kaydedilmiştir (Arin ve ark 2012).

2.3.4. Anaerobik Güç Ölçümü

Anaerobik gücü bulmak için dikey sıçrama testi kullanılmıştır. Dikey Sıçrama Testi; duvara asılı platform önünde sporcu çift ayakla mümkün olduğu kadar en yükseğe sıçramaya çalışmıştır. Test öncesinde sporcunun test yapılacak platformun önünde normal kol uzunluğu belirlenmiştir. Sporcunun test sonucunda sıçrama mesafesi ile kol uzunluğu arasındaki fark bulunarak, dikey sıçrama mesafesi cm cinsinden kaydedilmiştir. Ölçümlerin değerlendirilmesi, Lewis Metrik Ölçüm Formülü ile yapılmıştır (Kamar 2008).

P=Anaerobik güç Dn=Dikey sıçrama mesafesi(m) P=(√4.9 x(Ağırlık)x √Dn)

(36)

2.3.5. Aerobik Güç Ölçümü

Deneklerin Aerobik gücünü ölçmek için 20 m mekik koşu testi kullanılmıştır. 20 m mekik koşu testi: Teste başlamadan önce deneklere bilgi verilmiş olup yüksek verim alabilmek için motive olmaları sağlanmıştır.Test için 20 m uzunluğunda pist, kulvar dönüş çizgileri için yapışkan şerit ve huni, teyp, protokolün önceden kaydedildiği bir teyp bandı, kademe ve tekrarlar için takip tablosu hazırlanmıştır. Denekler duyduğu birinci sinyal sesiyle yavaş bir koşu hızında (8,5 km/s) koşuya başlamışlar ve ikinci sinyal sesine kadar diğer çizgiye ulaşacak şekilde devam etmişlerdir. Başlangıçta yavaş olan hız her 10 saniyede bir dakikada 0,5 km/s olacak şekilde giderek artmıştır. Denek bir sinyal sesini kaçırıp ikincisine yetiştiğinde teste devam etmiştir ancak iki sinyali üst üste kaçıran deneğin testi sona erdirilmiştir. Her 20 m’ lik çizgi geçildiğinde, form üzerine işaret konulmuştur (Kamar 2008). Testin sonunda sporcuların aldığı işaretler hesaplamış ve Ramsbottom ve ark (1988), tarafından hazırlanan değerlendirme tablosundan MaxVO2 değeri ml/kg/dk cinsinden

bulunmuştur.

Resim 2.3. 20 m Mekik Koşusu Testi

2.3.6. Bacak Kuvveti Ölçümü

Ölçüm sırt ve bacak dinamometresiyle yapılmıştır. Sporcuların dizlerini bükük durumda dinamometre sehpasının üzerine ayaklarını yerleştirdikten sonra kollar gergin, sırt düz ve gövde hafif öne eğik konumda iken kavradığı dinamometre

(37)

barını dikey olarak maksimum oranda bacaklarını kullanarak yukarı çekmeleri ile ölçüm alınmıştır. İki ölçümden en iyi değer kaydedilmiştir (Saygın ve ark 2005).

Resim 2.4. Bacak Kuvveti Ölçümü

2.3.7. Futbol Beceri Testleri

Futbolda teknik beceriyi ölçmede; Mor ve Christian Genel Futbol Yetenek Testi (1979), (top sürme, pas, şut) uygulanmıştır.

Top sürme testi için istasyon şekil 2.1’deki gibi hazırlanmıştır. 18 m çapı olan istasyona 45 cm yüksekliğinde ki 12 tane koni, 4,5 m aralıklarla daire şeklinde sıralanarak konuldu. 1 m’ lik başlangıç çizgisi dairenin dışında daireye dik olarak işaretlenmiştir. Top sürme testinde; denek “başla” komutu ile başlangıç çizgisinde duran topla, koniler arasında mümkün olduğu kadar hızlı top sürerek başlangıç çizgisine dönecektir. Saat yönünde ve tersi yönde iki farklı deneme yapılmış olup iki denemeden en iyi olan zaman, testin sonuç skoru olarak kaydedilmiştir.

Pas verme testi için test istasyonu şekil 2.2’de gösterildiği gibi hazırlanmıştır. 91 cm genişliğinde ve 45 cm yüksekliğinde bir kale (iki koni arası 91 cm) kalenin arkasına 1,20 m’ lik ip gol çizgisi olarak yerleştirilmiştir. 2 koni gol çizgisiyle 45 derecelik açı yapacak şekilde 13,5 m uzaklığa yerleştirilmiş, bir üçüncü koni gol çizgisine 90 derece açı ile 13,5 m uzaklığa yerleştirilmiştir. Pas verme testinde; denekler tarafından üç koninin de bulunduğu yerden kaleye istediği ayağını kullanarak dörder vuruş yapılmıştır (toplam 12 pas). Her noktadan alıştırma

(38)

yapılmasına müsaade edilmiştir. Her başarılı pas için 1 puan verilmiştir. Kale konilerine çarpan toplar da başarılı olarak kaydedilmiştir. Sonuç skoru 12 pas vuruşunun toplamı olarak yazılmıştır.

Şekil 2.1. Top sürme istasyonu Şekil 2.2. Pas verme istasyonu

Şut atma testi için istasyon şekil 2.3’deki gibi hazırlanmıştır. 1,21 m çapındaki 4 daire şekil 3’deki gibi yerleştirilmiştir. Vuruş çizgisi kaleden 14,5 m uzaklığa ve kaleye paralel işaretlenmiştir. Denek vuruş çizgisinin gerisinde istediği yere yerleştirdiği duran topa, hedefe doğru istediği ayağıyla her çembere dört adet olmak üzere toplamda on altı vuruş yapmıştır. Doğru hedefe giden şutlara 10 puan, yanlış hedefe giden şutlara 4 puan verilmiştir. Hedefi bulmayan vuruşlar ve yuvarlanarak veya yerde zıplayarak hedefe giren toplar için puan verilmemiştir. Sonuç skoru 16 denemenin toplamı olarak kaydedilmiştir.

(39)

2.4. İstatistiksel Analizler

Veriler ortalama ve standart sapmalar verilerek özetlenmiştir. Verilerin normal dağılım gösterip göstermediği One–Sample Kolmogorov–Smirnov testi ile test edilmiş ve verilerin normal dağılım gösterdiği tespit edilmiştir.

Veriler normal dağılım gösterdiğinden dolayı grup içi karşılaştırmalar için ilişkili Ölçümler İçin T testi (Paired–Samples T Test) kullanılmıştır. Bu test ile tek gruba iki test uygulandıktan sonra testlere ilişkin ortalamalar arasındaki farkın önemli olup olmadığı belirlenir (Ural ve Kılıç 2006).

Gruplar (1. ve 2. deney grubu, kontrol grubu) arasındaki farklılığı araştırmak için İlişkili Ölçümler İçin İki–Faktörlü Varyans Analizi kullanılmıştır. İlişkili veya tekrarlı ölçümler için iki faktörlü varyans analizinde, iki ya da fazla grubu içeren bir bağımsız değişken ve birbirleriyle ilişkili ya da tekrarlanan ölçümler söz konusudur. Bu test ile amaç bağımsız değişkene ait grupların, ilişkili veya tekrarlı ölçümler arasında farklı bir etkiye sahip olup olmadığını tespit etmektir (Ural ve Kılıç 2006).

Farkın hangi gruptan kaynaklandığının tespiti için ise Tukey HSD çoklu karşılaştırma testi kullanılmıştır. Farkın anlamlılığı için 0,05–0,01 seviyesi kabul edilmiştir.

Elde edilen veriler bilgisayarda SPSS (Statistical Package For Social Scientists for Windows Release 18.0) programında analiz edilmiş ve sonuçlar araştırmanın amacına uygun olarak tablolar halinde sunulmuştur.

(40)

3. BULGULAR

Bu bölümde araştırmaya katılan birinci deney grubu (n=15), ikinci deney grubu (n=15) ve kontrol grubu (n=15) olmak üzere toplam 45 futbolcu üzerinde yapılan 8 haftalık hazırlık dönemi antrenmanı öncesi ve sonrası alınan ölçümlerden elde edilen veriler ve birbirleri arasındaki farklılıklar aşağıdaki çizelgelerde gösterilmiştir.

Çizelge 3.1. Grupların Karakteristik Özellikleri

Değişkenler 1. Deney Grubu (n=15) 2. Deney Grubu (n=15) Kontrol Grubu (n=15)

X Ss X Ss X Ss

Yaş (yıl) 17,33 0,72 16,66 0,48 16,53 0,51

Boy (cm) 170,60 4,64 170,13 6,55 168,73 4,43

Şekil 3.1. Araştırmaya Katılan Grupların “Yaş (Yıl)” Ortalamaları

Şekil 3.2. Araştırmaya Katılan Grupların “Boy (cm)” Ortalamaları

17,33

16,66 16,53

1. Deney Grubu 2. Deney Grubu Kontrol Grubu

170,60

170,13 168,73

Şekil

Şekil 1.1. Futbolda Yıllık Antrenmanın Planlanması (Sevim 2009).
Şekil 2.3. Şut atma testi istasyonu
Çizelge 3.1. Grupların Karakteristik Özellikleri
Çizelge 3.1 ve Şekil 3.1’de görüldüğü üzere 1. deney grubunun yaşları 17,33
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Mikro öğretim etkinlikleri uygulama grubu ile video-örnek olay etkinlikleri uygulama grubunun son test genel ve özel alan eğitimi yeterliklerinin karşılaştırılmasında;

* Bu uygulamada daha büyük kuvvet gerekir ama kuvvetin uygulandığı noktada, kaldıracın küçük bir hareketi bile direnci büyük bir hareket aralığında hareket ettirir..

Çalışmada, 12-14 yaş aralığında futbol oynayan çocuklarda merkez bölge (core) kuvvet antrenmanının bazı motorik parametreler üzerine etkilerinin

Pancar ve ark (2018) 12-14 yaş kadın hentbolculara hentbol antrenmanlarına ek olarak uygulanan pliometrik antrenmanlar sonucunda antrenman grubunun durarak uzun atlama

1) Eklemin yapısı, biçimi tipi ve bunlara bağlı olarak ligament ve tendonlar: Bu yapılar ne kadar esnek olursa o kadar geniş bir hareket açısı meydana gelir. 2)

Basketbolcuların Sürat testi (sn) ile Vücut yağ yüzdesi (%) arasında (0.01) düzeyinde anlamlı ve pozitif yönlü iliĢki olduğu görülmektedir.

Profesyonel ve Amatör Futbolcuların Anaerobik Güç, Çeviklik ve Vücut Kompozisyonu Parametrelerinin Karşılaştırılması, Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale Üniversitesi

Bu dönemde plasenta yerleflimi ve anormal invaziv plasentan›n ultrasonog- rafik bulgular›na dikkat edilmesi ile plasenta yap›flma anoma- lilerinin erken tan›s›