ilindiği gibi, 19.yüzyıla kadar
Osman-h kentlerinin gelişim doğrultusunu
belirlemek için imar planları ya da projelerinden yararlanılmamıştır. Osmanlı kentleri gelişmelerini çoğu kez daha önce varo lan yerleşmelerin üzerinde veya hemen yanın da plansız olarak sürdürmüşlerdir. Antik kentlerin "kültürel varlık " olarak yeni yapılan ma içinde korunması gibi çağdaş dünya için ge ç e r l i olan k a y g ı l a r da bu d ö n e m d e görülmemektedir. Mevcut yapılar fethedenle rin istek ve gereksinimlerine, politik ya da sim gesel amaçlarına göre uyarlanarak kullanılmış; ya da yıkılarak yerlerine yenileri j-apümıştır.
Mimar Sinan'ın 16.yüz\'il Osmanlı devle ti sınırlan içindeki çalışmalarını bugünkü an lamda şehir planlama kapsamında ele almak, gelişimini baştan sona tasarladığı bir yerleşme olmadığı için söz konusu olamaz. Sinan'ın uy gulamaları ancak büyük alanlar üzerine yerle ş e n , ç e v r e l e r i n e uyan veya ç e v r e n i n biçimlenmesini yönlendiren, odak oluşluran
kentsel öğeler tasarımıyla kcni planlama kap samında ele alınıp irdelenebilir, lö.yüzyılın güçlü ekonomik dinamiği çerçevesinde büyük etkinlik gösteren Mimar Sinan'ın gerçekleştir diği projeleri de kentsel tasarım yerine 'sitplan
lama' olarak nitelemek daha d o ğ r u d u r .
Sinan'ın Osmanlı kent tasarımındaki rolünü, çevrenin oluşumuna katkılarını anlayabilmek ve değerlendirmek için 16.yüzyılda kentle ilgili karariarın nasıl alındığına ve uygulamaya ko nulduğuna bakmakta yarar vardır.
Osmanlılarda kent kadı tarafından yöne tilirdi. Devletin başkenti olan İstanbul'da kadı lık kurumu diğer Osmanlı kentlerinden daha farklı çalışıyordu. İstanbul kadısı sultana danı şarak hareket ederdi. A.Refik tarafından yayın lanan 16.Yüzyılda İstanbul Hayatı adlı yapıtta, bu durumu açıklayan birçok belge yer almakta-dır^ Diğer Osmanlı kentlerindeki kadılar ise, karar verirlerken bağımsız olabiliyorlardı.
dişahın yaptırdı|ı binaların tasarımı ve her tür lü yapı etkinliğinin denetiminden Hassa Mi marlar Ocağı sorumluydu^. Mimarbaşınm görevleri arasında yapı malzemeleriyle ilgili standartların, işçi gündeliklerinin, anıtların restorasyonu ve mimarların mesleki denetimi konuları bulunuyorduk Ser Mimâran-ı Hassa olarak Sinan bugün kentlerin bayındırlık ve be lediye hizmetleri arasında sayılabilecek işlerle de meşgul oluyordu. Bunlar,
* Yapım etkinliğinin denetimi, * Uy^n olmayan yapıların yıkımı*, * Kent yollarının yapımı ve bakımı^, * Köprü yapımı,
* Kente su sağlanması^, "t * Kanalizasyonun denetimi,
olarak sıralanmaktadır.
Sorunlar ortaya çıktıkça Mimar Sinan Divan-ı Hümayun'a bir dilekçeyle başvurmak ta^; konu incelenip karara bağlandığında, sul tanın görüşü kadıya bildirilmekte vc uygulamaya konulması istenmekteydi. Sultan tarafından irade edilen fermanlarda, emirlerin yerine getirilmesinden kadı ve başmimann bir likte sorumlu tutulduğu anlaşılmaktadır^.
Osmanlı yönetiminin zirvesinde bulu nan sultan, kentin gercksinimleriyJe ilgfii bü yük projelerin başlatılmasında etkin bir role sahipti. Tezkiretü'l-Bönyan'da şair Sai, Sinan 'ın ağzından Kırkçeşme Suyolları, Süleymaniyc Külliyesi ve Büyükçekmece Köprüsü gibi bü yük projelerin başlatılmasında Kânûıî Sultan Süleyman'ın etkin rolünü anlatmaktadır.
20.yüzyılda yaşayan kişiler olarak, kent le ilgili konularda yetkili olan sultanların bu a-landa ne denli bilgili ve duyarlı olduklarını merak etmekteyiz. Acaba sultanlara göre sağ lıklı, düzenli bir kentsel çevre kavramı, tanımı nasıldı? Ne yazık ki bu konuda çok az belgeye ulaşılabiliyor. Fermanlar kısa, öz vc sonuçta sultanın düşünce yapısını çok iyi açıklayamıyor Gerçekte sultanlar konulardan kadı veya mi marbaşı aracılığıyla haberdar oluyordu. Dola yısıyla dilekçelerde bir ölçüde kadı'nın veya mimarbaşınm kişisel görüşü, deneyim ve bilgi, si de sultana aktarılıyordu. Sultanın kentle ilgi li konularda doğrudan kendi kişisel görüşünü yargısını geliştirerek ifade ettiği durumların sa yısı suurhdır.
Sultan Il.Selim'in kentsel çevre konu sundaki eğilimlerini Eski İmaret ve Ayasofya çevresinin temizlenmesiyle ilgili yazışmalara dayanarak yorumlamak mümkündür. Hassa mimarları Eski İmaret çevresinde keşif yapmış-larve yapıya sonradan eklenen kısımların yıkıl masını önermişlerdir^". Sultan da bu konuda pek duyarlıdır ve mimarbaşınm dikkatini
muh-2 Ş.Turan, "Osmanlı Teşkilâtında Hassa Mimarian", "Tarih Araştırmaları Dergisi", A.Ü.DİI ve Tarih-Co|rarya Fakülicsi Tarih Araşıırmalan Enslitüsü, C.l sayı 1, Ankara 1963, s.lö3-178; Ş. Turan, "Mimar Sinan ve Hassa Mimarları Ocagı",'Tarih ve Toplu m", 1988/56, s.9-11.
3 A-Refik, a.g.e., si,6,ll,23-4,25-^,29,30,61,64-5,67,73.
4 aynı eser, 59,60.
5 aynı eser, 67.
6 ARefik, "Mimar Sinan", istanbul 1931, s.3-4. 7 aynı eser, s.19-20,24,26-7.
8 ARefik, "Onaltıncı Asırda İstanbul Hayatı", s.29. 9 aynı eser, 20,45.
temelen benzer biçimde eklerle doldurulmuş durumda olan Zeyrek, Kalenderhane ve Aya-soiya gibi başka anıtlara yöneltir^^ Böylece A-yasolya için araştırma yapılır ve temizlemenin gerekli olduğu bclirlenir^^. Ancak yapıyı saran gecekonduların yıkımı heyecan yaratır; itiraz sesleri yükselir. Yıkımdan zarar göreceklere göre, asıl yıkılması gereken, özde kâfiri bir ya pı olan Ayasofya'dır. Ancak sultan bu konuda dirençlidir ve fermanıyla konuyu karara bağla r^^
Il.Selim, İstanbul'un en görkemli Bizans yapısının korunması ve çevresinin eklerden a-rındırılmasıyla ilgili olarak aldığı bu karan Şe-rial'a ve mimarların görüşüne dayandırmıştır. Şehircilik tarihi açısından ilginç olan, bu temiz likle boşaltılan alanın daha sonraki tarihlerde ki kullanımıdır. Sinan tarafından tasarlanan Il.Selim türbesinden sonra, III. Murat ve III. Mehmet türbeleriyle Ayasofya'nm güney tarafı hiç de ferah olmayan bir biçimde doldurulmuş tur. Aynı alan üzerinde yapılan temizleme ve yeniden kullanım kararlan, Osmanlı başken
tindeki kentsel tasarım kararlarının geçiciliği ni ç o k iyi g ö s t e r m e k t e d i r . S ü r e k l i plan kararlannın yokluğu nedeniyle, sultanın irade siyle kent dokusunda köklü değişiklikler yap mak mümkün olabiliyordu.
SİNAN'IN K E N T S E L ÇEVRENİN OLUŞUMUNA K A T K I S I
Tarihi belgeler Sinan'ın yapım etkinliği nin hangi aynntılarıyla ilgilendiğini ve mimar başı o l a r a k s o r u m l u l u ğ u n u n b o y u t l a r ı hakkında değerli veriler sağlamaktadırlar. Si nan yalmz kentin günlük hizmetlerini yerine getirmekle kalmamış, büyüyen bir organizma nın gelecekteki gereksinimlerini karşılayabile cek projelerle de uğraşmıştır. Sinan'ın büyük
11 12 13 14
projelerinin çoğunun kişilerce kamu yaranna gerçekleştirilmiş vakıf hizmetler olması biı rastlantı değildir. Bu hizmetlerin en önemlile rinden biri, İstanbul'a su getirilmesi projesidir. Kânûıî Sultan Süleyman İstanbul için iki suyo lu yaptırmıştır^"*. Sinan'ın üzerinde 1554-1563 yılları arasında çalıştığı birinci proje, olağanüs tü bir mühendislik ürünü olarak kabul edilen Kırkçeşme Suyolu'dur. Bu sistemin çeşmelerle gerçekleştirilen kenliçi dağıtımı, İstanbul kent yaşamına ayrı bir katkıdır. Yüzden fazla çeşme ile kentlinin suya kolayca ulaşabilmesi müm kün olmuştur. Mimar Sinan'ın suyla ilgili ikin ci projesi Süleymaniye Külliyesi Suyolu'dur. Boyutları sınırlı olan bu hizmetten cami, med reseler, mektep, darülkurra, imaret, tabhane, hastahane ve hamama uzanan dağıtım ile külli ye içindeki yaşam olumlu bir biçimde etkilen miştir.
Osmanlılarda kentin gereksinimi olan e-ğitim, sağlık ve sosyal dayanışma hizmetleri de kişiler tarafından kurulan vakıflarla sağlanı yordu. Sultan ve ailesi, devlet erkânı, bilim a-damları ve hayır yapmak isteyen kişilerin vakıflarıyla sosyal hizmet kurumlan oluşturul makta ve bakımları sağlanmaktaydı. Sinan'ın mimar olarak meslekî etkinliğinin büyük bir bölümü dinî ve din dışı eğitim, sağhk hizmetle ri, misafirlervebilim adamları, öğrenciler ve fa kirlere barınma, yemek olanakları sağlayan ve
"imaret" kavramı altında toplanan külliyeler
yapmakla geçmiştir. Bu tür merkezlerin yapımı Selçuklulardan Osmanlılara geçen, yerleşik bir gelenekli. Sinan'ın bu konuda kaydettiği aşa ma, Fatih ve II. Bayezit dönemlerinin olgun ta sarımları üzerine oturmakladır.
Mimar Sinan'ın etkili olduğu diğer bir kamu hizmeti alanı köprü yapımı ve şehirlera rası yollardaki konaklamayapılandır. Bu
etkin-aynı yer. aynı eser, 22-24. aynı yer.
K-Çeçen, "Süleymaniye Suyollan", İTÜ Bilim ve Teknoloji Tarihi Araştırma Merkezi, İstanbul 1986; K-Çeçen, "Mimar Sinan ve Kırkçeşme Tesisleri", İstanbul 1988.
lik Osmanlı Devletinin u/aşım ağıyla yakından ilişkiliydi. Yapılan vakıflarla tüccarların, aske ri birliklerin, hacıların yoIculuklarımn daha ra hat ve g ü v e n l i olması için hizmetler getirilmiştir.
Sinan'ın köprü yapımı etkinliği daha çok İstanbul'dan Balkanlar'a giden yol üzerinde yo ğunlaşmıştır. Bu güzergâh üzerindeki Kapıağa-sı, Büyükçekmece, Silivri, Sokollu Mehmet Paşa, Sina nil ve Mustafa Paşa köprüleri, Sinan 'ın kamuya hizmet için verdiği emeklerini bel gelemektedir.
Kervanların güvenliği ve konaklaması i-çin şehirlerarası yollarda, menzillerde belirli hizmetler sunulmaktaydı. Konya Karapınar'da Sultaniye KüUiyesi'nin kuruluşuyla ilgili belge lerde, kervanların arazi ve iklim koşulları nede-niyle karşılaştıkları zorluklar açıklanmaktadır^^ Sinan, sultan ve vezirlerin girişimleriyle hepsi vakıf yapısı olan birçok menzil külliyesi tasarlamıştır. Şam'daki Sü\ey-maniye, Lüleburgaz ve Payas'taki Sokollu kül liyeleri bu alandaki en önemli yapıtlar olarak nitelendirilebilirler.
MİMAR SİNAN'IN KÜLLİYE TASARIMLARI
Sinan'm kentsel çevre düzenlemesine i-lişkin görüşleri en iyi külliye tasarımlarından anlaşılmaktadır. Din! ve sosyal merkezler ola rak kurulan, irili ufakh külliyelerin tümü vakıf yapılarıydı. Yaptvan kişinin olanaklarına göre boyuılandınlan projeler, vakfiyelerin sağladığı koruyucu statü sayesinde günümüze dek kim liklerini koruyabilmişlerdir. Kentlerdeki diğer yapılar ise, zaman içinde değişime uğramışlar dır. Böylece Sinan tarafından tasarlanan külli yelerin genel strüktürleri ve bileşenleri üzerinde durarak, Sinan'ın kendisine sunulan alandaki kentsel sorunlara yaklaşımı konusun daki temel kavramlar ve kalıplar hakkında so nuçlara varmak mümkün olabilmektedir.
Konuya külliyenin kentin genci etkisi i-çindeki yerini ele alarak başlamak ilginç olabi lir. Külliyenin kökeninde işlevsel ve simgesel istekler yatmaktadır. Vakıf sahipleri yaptırdık ları külliyeyle Allah rızası için hizmet sunma nın yanı su-a, sonsuza kadar adlarını, anılarını sürdürecek anıtlar dikmekteydiler. Böylece te mel amaç İslâm dinine hizmet olduğunda, kül liyenin odağı camidir. Genel etkide d i ğ e r yapılar camfye göre anlamlı bir kademelcnmc gösterirler. Merkezdeki etkinlikle, çevreleyen öğeler arasındaki hiyerarşik ilişki, kütlelere de yansımaktadır.
İstanbul, külliyelerin değişik açılardan algılanmasına olanak veren topografyasıyla görsel arayışların çözümlenmesini m ü m k ü n kılmaktadır. Süleymaniye Haliç'ten, Galata sırtlarından, Topkapı Sarayı ve Zcyrck'tcn farklı görünüşlerle algılanabilmektedir. Sinan için önemli olan, tek bakışyönüne dayalı bir et ki yaratmak değildi. O, değişik açılardan kavra-nabilen bir dizi görüntünün tümel etkisini arıyordu. Yakın planda ise tümü birden algıla mak olası değildir. Süleymaniye'dc dış avluya giriş, câmi avlusunun anıtsal porlali, şadırvan ve câmi girişiyle tek eksen üzerinde gelişen bir akış şeması oluşturulmuştur. Câmiye güney y ö nünden yaklaşılırken de ara mekânlarda perde lenen görüşler vardır. Ö n c e A y ş e K a d ı n Sokağı'ndan caminin yan cephesi hafifçe kavra nır. İki medrese arasındaki iç sokak sınırlı bir görüşe olanak verir. Tiryaki Çarşısı ö n ü n e ula şıldığında ise aradaki dış avlu duvarlarına kar şın, cami tüm haşmetiyle h e r ş e y e egemen oluverir.
Câmi dış avlu duvarlarıyla Evvel ve Sani medreseleri arasındaki dar, uzun meydan kişiyi İmarete doğru çekmektedir. İmaretle darüşşifa arasındaki dar, karanhk Yüksekoluk Sokağı kervansarayın ahır bölümüne giriş sağlamakla ve yolcuları külliyenin asıl katına y ö n e l t m e k t e dir.
15 Barkan, "Osmanlı İmparatorluğunda Bir İskân vc Kolonizasyon Metodu Olarak Vakıflar ve Temlikler", "VakıHar Dergisi", C l l , İstanbul 1974 (2. baskı), s.255-6.
Mimar Sinan külliyelerini uzak nokta lardan görülebilecek; bir yerin, yerleşmenin simgesi olabilecek biçimde tasarlamıştır. Ken te yaklaşan yolcular daha uzaktayken bu yapı ları s e ç e r , yaklaştıkça daha iyi kavrarlar. İstanbul'un ö.tepesinin en yüksek noktasına o-turan Edirnekapı Mihrimah Sultan Külliyesi bu konuda güzel bir örnek oluşturmaktadır. Sultanların ordularıyla sefere çıkarken kenti terk etlikleri, karayoluyla İstanbul'a gelenlerin kente girdikleri kapının yanına yerleştirilen ca minin kristal formunu, surdışından olduğu ka dar, Lykos Vadisi'nin karşı yamaçlarından da gözlemek mümkün olmaktadır. Benzer etki a-rayışlan muhtemelen Edirne Selimiye Külliye si için de söz konusu olmuştur. Kentin yüksek bir noktası üzerine konumlandırılan cami, çev redeki arazinin değişik noktalarından bakışta hep siluete egemen bir konumdadır.
Şehirlerarası yollar üzerinde yapılan menzil külliyelerinde ise, tasarımın merkezin de kervansaray vardır. Daha uzakta iken farke-dilen minaresiyle külliye, tehlikeli yollar üzerinde geçen zor bir günden sonra, dinlenme ve güvenlik umudu sunan dost bir işareti sim gelemektedir.
P R O G R A M
Külliyelerde sunulacak hizmetler vâkıf lar tarafından kararlaştırılırdı. Vakfiyelerde külliye yapılannda sunulacak hizmetler ve gö revli personel hakkmda ayrıntılı bilgiler yer al maktadır. Külliyenin boyutları ve kapsamı, vâkıfın maddîolanaklan, inşaatın yapılacağı ar-samn boyutlan ve kentteki konumuyla yakın dan ilişkiliydi. Sınırsız sayılabilecek maddî olanağa sahip olan Kanunî Sultan Süleyman'ın İstanbul'daki külliyesi, döneminin hemen her türlü dinî ve sosyal yapı türünü içeren bir prog rama sahipti. Daha mütevazi külliyelerin sun duğu hizmetler ise kısıtlıdır. Vâkıfın veya vakfın olanakları elverdiğinde, külliyeye yapım
sırasında, ya da daha sonra gerekli görülen bi nalar eklenebilmekteydi^^.
Kent içi külliyelerinde câmi, mektep ve ya medreseden oluşan program en sık görülen biricşimdir. Dinî eğitim, kent içi külliyelerinin sunduğu hizmetlerin temel taşlarından biriydi. Bu külliyelerde darüşşifa, tekke, tabhane, çeş me, türbe, hamam ve dükkân gibi konuları da görebilmekteyiz.
Menzil külliyelerinin programları daha farklıdır. Planın nüvesini konaklama ve ticari etkinlik oluşturmaktadır. Menzillerde yaşayan nüfus kentlere oranla daha az olduğundan, ca miler küçük boyutta tutulmakta; en güçlü küt le ifadesi kervansarayla ortaya konulmaktadır. İmaret ve hamam yapıları menzil külliyelerinin temel bileşenleri arasında yer ahyorlardı. Buna karşılık, medrese programa dahil değildi. Da rüşşifa ve türbe yapılarına da yer verilmiyordu.
Bazı külliyelerde kent içi ve menzil kül liyesi özellikleri birieştirilmiştir. Bunlar genel likle kentin dış sınırlarında yer almaktaydılar. İstanbul Üsküdar'da Atik Valide, Lüleburgaz' da Sokollu Mehmet Paşa Külliyesi'nde sözü e-dilen melez özellikler gözlenebilmektedir. İstanbul'da Şehzâde ve Süleymaniye Külliyele-ri'nde misafirlerin ağırlanması için tabhaneler, hayvanların barındırılması için ayrı ahırlar ya pılmıştır. Her iki sultan külliyesinde de kervan saray i ş l e v i n i n iki b ö l ü m e a y r ı l m a s ı y l a menzillerdekinden farklı bir mimari düzenle meye gidilmiştir.
Yaşamının son yıllarına doğru Mimar Si nan medrese çevresinde gelişen küçük külliye tipini geliştirmiştir. Üsküdar Şemsi Paşa ve E -yüp Sokollu Külliyeleri bu türün ilginç örnek-İ c r i d i r . S o k o l l u K ü l l i y e s i ' n d e program darülkurra, medrese ve vâkıfın türbesinden o-luşmaktadır. Külliye yapılarının birbirleriyle ve bulundukları yerle simgesel ilişkileri çok açık-16 A-Refık, "Onallmcı Asırda İslanbul Hayalı", s.22: Ö.UBarkan, "Süleymaniye Câmii ve İmareli İnşaalı (1550,1557), C.Il,
tır. Cami-i Kebir Caddesi üzerinde bulunan So-kollu Mehmet Paşa Türbesi, Eyüp Camii ve türbesiyle karşı karşıyadır. Giriş yönünde ise medresenin dershanesine bir rcvakla bağlıdır. Böylece türbede yatan paşa ve ailesinin ruhu bir yandan Eyüp Sultan'm kutsal toprağında bulunarak onun manevi varlığma yakınlıktan nasibini ahrkcn, diğer taraftan medrese ve da-rülkurrada okunan Kur'an'ın sevabıyla huzur bulmaktadır.
Y E R SEÇİMİ
Külliye yapımı için yer seçiminde değişik etmenler rol oynuyordu. Boş alan bulunması bir etkendi, ancak Süleymaniye ve Selimiye gi bi sultan külliyelerinin yapımı için kamulaştır maya da başvurulmuştur^'. 16. yüzyılda Osmanîı kentlerinin nüfusları artıyordu; yeni külliyelerin bir bölümü de bu gelişimin bir par çasıydı. Şam'da veya İstanbul'da, eski kentlerin varoşlarında yeni külliyeler yapılmaktaydı. Şam Süleymaniye Külliyesi, kent surlarının dı şına, Baraka nehrinin karşı yakasına, eski ken tin rekreasyon alanı ü z e r i n e yapılmıştır. İstanbul'daki Atik Valide Külliyesi, Üsküdar'ın yeni iskâna açıldığı "Yeni Mahalle "^^ olarak a-nılmasından anlaşılan bir yöresinde kurulmuş tur.
Önemli külliyelerin yerlerinin seçimi nasıl yapılıyordu? Mimar Sinan sultan ve vezir lere belirli seçenekler mi sunuyordu, yoksa yap tıran kişi yeri belirleyip Sinan'dan oraya uygun bir tasarım yapmasını mı istiyordu? Bu konuda kesin verilere sahip değiliz. Tezklretü'l-Bün-yan'da Şehzâde, Süleymaniye ve Selimiye cami-leri'nin yer seçimiyle ilgili değinmeler vardır. Tezkiretü'l-Bünyan'a göre Şehzâde Câmii'nin
17
18 19 20 21
Eski Yeniçeri Odalan'nm yakınında yapılması nı Kanuni emretmiştir^'. Süleymaniye Câmii i-çin yer belirlenmesinde ise Saî suskundur. Edirne Selimiye Camii konusunda daha ayrıntıh bilgi verilmiştir. Yazara göre, Il.Selim'in E -dirne'ye olan sevgisi, yaptıracağı anıtsal câmi için bu kenti seçmesini etkilemiştir^'^. Selimiye Risalesi yazarı ise sultanın rüyasında Hz.Mu-hammed'i gördüğünü ve yer seçiminin peygam berin ö n e r i s i y l e b e l i r l e n d i ğ i n i rivayet etmektedir^^
İster sultan, ister mimartarafmdan seçil miş olsun, Süleymaniye ve Selimiye külliyelcri'-nin konumları bir rastlantı ile açıklanacak gibi iddiasız yerler değildir. Kentin genel görünü müne katkıları, üzerinde titizlikle durularak seçildiklerinin kanıtı sayılabilir.
Balkanlara ve Anadolu'ya giden kervan yolları üzerinde bulunan küçük köylerde, yol cuların barmdırılması ve güvenliği için kervan saraylara gerek duyuluyordu. Böylece Trakya yolu üzerindeki Büyükçekmece, Büyük Karıştı ran, Lüleburgazve Havsa'da; Anadolu'da Ilgın, Karapınar ve Payas'ta külliyeler kurulmuştur. Düz araziler üzerine yapılan bu külliyelerin ç o ğunda yoğun bir program vardır. Kent içi arsa larının kısıtlamalarından kurtulan Sinan, menzil külliyelerinde yapılan dik açılı düzende yerleştirmeyi yeğlemiştir.
Büyük külliyelerin içinde dolaşan insan ları belli noktalara yönlendirmek için Mimar Sinan bazı mimarî işaret ve simgelerden yarar lanmıştır. Bu amaçla belirli eksenler üzerine kubbeli giriş, çeşme, yükseltilmiş dershane ve dua kubbesi gibi öğeler yerieştirdiğini gözlüyo ruz. Şam ve İstanbul Süleymaniye Külliyeleri'n-de, Lüleburgaz Sokollu KüUiyesi'nde benzer
Barkan "Süleymaniye.., s.202-3; M.T. Gökbilgin, "Edime", İA, Cüz 30, İstanbul 1977, s. 123; Z . Sönmmez, Mimar Sinan İle İlgili Tarihi YazmalarBelgeler, M S Ü İstanbul 1988, s. 129..
T . C . Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, "Nurbanu Sultan Vakfiyesi", Türkçe transkripsiyonu (yayınlanmamış), s.l. "Tezkiretü'l-Bünyan" (ed.Ahmet Cevdet), İstanbul 1315, s.45.
aynı eser, 71. Sönmez, a.g.e. s.l03.
öğeler yinelenmiştir.
Sinan, külliyelerin avlularından yakın çevrelerinin ve kentin diğer bölgelerinin algı lanmasına olanak veren, doğanın güzelliğini kent tasarımıyla kaynaştıran, kenti kentlilere sevdiren, duyumsayarakyaşatan vista noktaları tasarlamıştır. Süleymaniye dış avlusundan Ha liç ve Boğaz'a d o ğ r u Ü s k ü d a r Şemsi Paşa ve ya M i h r i m a h Sultan C â m i i ' n d e n t a r i h î yarımada ve Avrupa yakasına doğru yönelen bakışlarla zengin bir İstanbul'a bakış repertua rı oluşmaktadır.
YÖNELME
Külliyenin yapılış nedeni dinî amaca yö nelik olduğunda, diğer yapılar da cami gibi kıb leye doğru yönelebiliyorlardı. Kısıtlı arsalarda ise, külliye bileşenleri belirli bir düzene bağlan madan yerleştirilmişlerdir. Sokak doğrultusu, topoğrafya ya da her ikisi yapıların konumları nın belirlenmesini etkilemiştir. Silivrikapı'daki Hadım İbrahim Paşa ve Topkapı Kara Ahmet Paşa külliyelerinde avlu duvarlannın biçimlen mesi, mevcut sokak dokusuna göre gerçekleşti rilmiştir. Manisa Muradiye Külliyesinde, câmi ve onunla aynı avluyu paylaşan l.medrese^^ kıbleye yönelirken, ikinci medreseve imaret ca miye göre farklı açılarla yerleştirilmişlerdir. Mevcut kent dokusunun, belirli bir yönelme göstermesi istenen külliye dokusuyla uyumu başka bir yolla çözümlenmeye çalışılmıştır. Av luyu sınırlandıran veya külliye yapılarının dış cidarlarını oluşturan duvarlar, mevcut sokak dokusuna bağlı olarak biçimlenmiş, fakat tasa rım içte kıbleye yönelmiştir.
Sinan'ın serbestçedavranabildiği külliye düzenlemelerini küçük kentler ya da menziller de görmekteyiz. Hemen hemen düz sayılabile cek arsalar üzerinde kurulan bu külliyelerde, genel yerleşme planı kıble ve ona dik yönleri
c-sas alan dik açılı bir sistem üzerine oturmakta dır. İç düzenlemenin belkemiğini oluşturan ana arterlerle, külliyenin çevre yerleşmeyle ve ken di bileşenleri arasındaki ilişkiler ağı net bir bi çimde çözümlenmiştir.
TOPOĞRAFYA V E BİÇİM
İstanbul, Edirne, Tekirdağ ve Manisa gi bi topografyaları güçlü olan kentlerde, arazi külliye planlamasını adeta dikte etmiştir. Sü-Icymaniye'dc cami ile topoğrafya arasındaki bağlantı, külliyenin ana ekseni tesviye eğrisine oturtularak sağlanmıştır. Daha alçakolan med rese ve diğer yapılar, cepheleri ve kubbeleriyle yamacın eğimine uyan bir biçimde yerleştirile rek bir kademclenme etkisi elde edilmiştir. Bu etki külliyenin Haliç yönünde yer alan basa maklı medreselerin varlığıyla daha güçlüdür. Çevre dokusunun büyük ölçüde değişmesine karşın, benzer gözlemler Edirne Selimiye Kül liyesi için de geçerlidir. Osmanlı Edirnesinin ti cari merkezinin doruğunda yükselen camiden çevredeki kent birimlerinin ölçeğine geçişte, kıble yönüne yerleştirilen darülhadis ve darül-kurra, güneybatıda ise arasta yapısından yarar lanılmıştır.
Üsküdar Mihrimah Sultan ve Manisa Muradiye külliyeleri dik yamaçlarda yer aldık ları için oldukça dar şeritler biçiminde olan ar salar üzerine yapılmışlardır. Bu yerleşim türü yakın mesafeden bakılması nedeniyle caminin ön görünüşünün basık etkimesine neden ol maktadır. Sırtını yamaca dayayan bu iki cami'-de cami'-de Sinan'ın üç yarım kubbeli strüktür düzenini kullanarak giriş cephesinde kubbe ke merini açığa çıkarmasının bir nedeni cephe et kisini güçlendirme kaygısı olabilir. Manisa Muradiye Camii'nde kubbeyi taşıyan ana ke mer plastik bir işlenişle cepheye katılarak bu görsel sakınca bir ölçüde azaltılmıştır. Yamaç yerleşimlerinin ilginç olan yönü ise, gerideki
22 "Evliya Çelebi Seyahatnamesi" (ed.Z.Danışman), K . l , İstanbul 1969, s.160-1.
23 Bu yapı yıkılmıştır. Eski bir fotoğrafı için bkz.R.RiefstahI, "Turkish Architecture in Soulhweslem Anatolia", Cambridge-Massachusetts 1931, Rcs.22.
yüksek noktalardan yapının etkileyici çatı gö rünümleri sunmasıdır. Bilindiği gibi, antik dö nem ve ortaçağda Manisa kenti Sypilus dağının yukarı bölümünde yer alıyordu. Osmanlı ege menliğine girdikten sonra kent yamacın alt bö-l ü m ü n e , ovaya doğru yayıbö-lmıştır. Böybö-lece Hatuniye, Muradiye gibi Osmanlı külliyeleri ortaçağ kentinin yüksek noktalarda yer alan bölümlerinden kuşbakışı izlenebilmektedir.
MİMARİ DÜZENLEME
Osmanlı külliyelerinde mimari düzen il keleri konusu araştırıldığında kesin kuralların varlığını ortaya koyan veriler elde edilememek tedir. Mimar Sinan birçok tasarımda medrese ile aynı avluyu paylaşan cami düzenini kullan mıştır. Camiyle aynı avluyu paylaşan imaret, tekke, kervansaray uygulamaları da vardır. Si nan Fatih Külliyesi'nde ortaya konulan çifte medrese motifini, Sül^rmaniye'de olduğu gibi yanyana simetrik olarak tasarlamış ya da Zal Mahmut Paşa Medreseleri'nde olduğu gibi iki farkh düzleme yerleştirmiştir. Bir küllliyc için de yer alan yapının konumuna bakarak ya da ya nındaki binalarla ilişkilerine dayanarak ne olduğunu kestirmek her zaman mümkün ola mamaktadır. Değişikliğe uğrayan ya da kısmen yıkılmış külliyelerde mevcut kalıntıların kimli ğini belirlemek zor, hatta olanaksızdır.
Grafik ve mimarî veri eksikliği nedeniy le bazı külliye tasarımlarının restitösyonu da sorun yaratmaktadır. Her ikisi de menzil külli yesi olan Havsa Sokollu ya da Karapınar Sulta niye külliyelerinde bazı ilişkileri çözmek, bugünkü verilerle olanaksız gözükmektedir. Havsa'da câmi, dua kubbesi ve çifte hamamın bir bölümü ayaktadır^. Kervansarayın hamam ve dükkan dizisiyle ilişkileri belki kazı yapıla rak belirlenebilir. Karapınar Sultaniye
KüUiye-24 25 26
si'nde ise cami ve hamam t ü m ü y l e korunmuşlardır. Ayrıca çifte kervansarayın ka lıntısı ve tabhanenin bir bölümü olarak tanım lanabilecek b ö l ü m l e r mevcuttur. Tapu kayıtlarına göre, II. Selim bir cami, bir imâret bir kervansaray, bir hamam, otuzdokuz dükkân ve iki yel değirmeni yaptırmıştır^^ 55 km uzak tan yerleşmeye su getirilerek gene sultan tara fından yaptırılan çeşmelerden akıtılmıştır^^ Cami girişi üzerindeki kitabeye göre külliye 1263 H./1847 deonanm geçirmiştir. Bugün kül liyenin bazı öğeleri yok olmuş; külliye sınırları daraltılmış; mevcut yapıların çevresine yeni ya pılar sokulmuştur. Çevrede çocuk bahçesi ve yol inşaatı için yapılan kazılar sırasında külliye ye ait bazı kalıntılar görülmüş fakat herhangi bir belgeleme yapılmamıştır. Bu çalışmalara katılan Belediye görevlilerinin anlattıklanna dayanarak bir restitüsyon önerisi geliştirilmeğe çalışılmıştır.
Sultaniye Külliyesi'm'n yapımından ö n c e aynı yerde yalnız bir köy olması külliyelerin kentsel dinamizm kazandıran gücü açısından anlamhdır. Külliyenin yapımından sonra Kara pınar Köyü bir ilçenin sahip olması uygun gö r ü l e n kentsel d o n a t ı l a r a k a v u ş m u ş ve Konya-Adana yolu üzerinde seyahat edenlere ve yerli halka 16. yüzyıl için iyi sayılabilecek konfor koşullarını sağlayan bir merkez olmuş tur.
SONUÇ
Mimar Sinan'ın şehircilik alanındaki et kinliği, mevcut kentleri geliştiren, yenilerinin nüvesini oluşturan külliyelerin yapımıyla sınır lı kalmıştır. Ser Mimarân-ı Hassa olarak görev yaptığı 50 yıl içinde Sinan kentlerdeki günlük yaşamın ve ana yollar üzerindeki ulaşım ve
ko-T.Reyhanlı, A-Altun, "Edirne Havsa'da Sokollu (veya Kasım Pa§a) Külliyesi, "İÜ Edebiyat F.Sanat Tarihi Enstitüsü Yıllığı", V I , 1974-5, İstanbul 1976, s.667-88.
S.Eyice, "Sultaniye Karapınar'a Dair", "İÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Deı^isi", Mart 1965, C . X V , sayı 20, İstanbul 1965, s.124-5.
naklama koşullarmm iyileştirilmesine katkıda bulunmuştur.
Sinan en yoğun hizmeti İstanbul kentine vermiş; Kırkçeşmeyollanna ek olarak üç sultan külliyesi, birçok vezir ve daha küçük boyutlu külliyeyle 16. yüzyıl İstanbul'undan günümüze ulaşan dokunun özünü inşa etmiştir.
Sinan'm çalışmalarını ancakbugüne ula şan etkinliklerinin niteliğiyle değerlendirebil mekteyiz. Eserlerinin toplam listesi yanında oldukça azalmış olan bu mirasın daha fazla ka yıp vermemesi için belgeleme ve restorasyon çalışmalarına hızverilmesi gerekmektedir. Va kıflar Genel Müdürlüğünün bu konuda duyar lı ve titiz çalışmalarını umutla bekliyor vc yürekten destekliyoruz.