T igatro:
Obiîiöl Nahifin optret r smi gcçinr
yazan: Münir Süleyman Çapara}!«
O üeret san’atk ân Cemal Sa- fairin Şehir Tiyatrosunun Kome
di kısm ında tertip ettiği “Ope ret Resmi Geçidi” evvelki gece muvaffakiyetle verildi. Eski Ope ret yıldızlarından bayan Nuvart- la eski birkaç artist, bi>hasst< bü
yük sa n ’atkâr Şeref yıllardân
sonra sahnede göründüler. C e mal Sahirin gecesi m ünasebetiy le O peret ve operet san ’atkârları mız hnkkında son günlerde m a kaleler, etüdler intişar etti. Bu arada Cemal Sahirin O peret ala_ nm daki büyük hizm etleri belir - tildi. bu sahada nasıl bir kudret olduğu söylenip yazıldı.
Bu n eşriyat, yersiz değil, tam yerinde yapılmış bir kadirşinas lık eseridir. H a ttâ çok geç kal - mış bir neşriyat., çünkü, Cemal Sahir, O pereti —G arb memleket 1 erindeki telâkki ve tekniğe gö re— m em leketim ize ilk getiren | ve sahnemizde tatbik eden adam-
;br Filhakika, buna m ütekâmil
bîr O peret şekli denemez. Fakat o z a m a n a kadar (A rifin H ilesi), (Leblebici H orhor) (K öse m i?), (Pem be K ız) gibi bir iki operet den başka bir operet eseri görmi- yen halkımız için, Cemal Sahi rin teşebbüsü ve enerjik hamlesi
güzel bir başlangıç olmuştur.
(A rifin H ilesi), (Leblebici
H orh or) operetleri, operet tek niği bakımından fevkalâde şeyler değil, pirimitif şeylerdi. Hele ak törlerin şivesi, lisanı çok berbad- dı. O güzel, temiz ve selis Türk çe, bu hüdainabit aktö rlerin di linde mahvoluyordu. İş te Cemal
Sahir, kurduğu operet kum pan y asında bize güzel operet örnek leri verdiği gibi, sahnem ize de güzel Türkçeyi kazandırdı. T ür kün temiz konuşma lisan ını o - nun sahnemize kazandırdığı de ğerli Türk san’a tk â r’arm ıiı ağ zından dinledik.
Ömer Âbidin gibi, Salâh Ceh- di gibi, Ziya gibi bugün T o n n - n m rahm etine kavuşan s a n ’a t . k ârlar, bugün, h er sahada yüzü m üzü güldüren ve koltuklarımı zı kabartan M uamm er Karacalar, hep Cemri Sahirin kurduğu ope ret sahnesinden yetişm iştir.
- __ Cemal Sahir çalışm alarında
i muvaffak olmadı mı?.. Buna “ha- 1 y ır!” demek haksızlık olur, “ne
den devam etmedi? Niçin ömrü şüreka olmadı?” diye bir sorgu
karşısında kaldığımı hissediyo
rum.
' Niçin mi devam etmedi ? Kol- lektif çctlışmadığı için., onun ya nında yetişen ve beraber çalışan
arkadaşları, biraz tanınınca ve biraz daha m üsait teklif karşısın d a kalınca, kumpzmyayı te rk e - dip. Cemal Sahiri yalnız bırak - tılar.
İşte, bunun için bu iş yürüme di. Elem ansız iş y ü ıü r m ü? E n güvendiği arkadaşları tarafından ihanet gören bir san’atkâr yalnız baştna ne yapabilir? Bir elin gü rültüsü başka, üç beş elin el çır pışları başkadır.
Tiyatroda büyük muvaffaki
yetler, ferdî çalışmalarla, b ir tek adam ın sa n ’atm d a usta
le değil, kollektif çalışmaları? o-
lur. Eğer, Cemal Sahir, kurdu
ğu işleri sonuna k ad ar yürüte - medi ise bu kendi kabahati d e ğil, hayatla sahnenin birbirine
zıd iki m antığın tesiri altında
kalm ası, arkadaşlarının, zaman
zam an kendisini bırakıp yapayal nız kalm asındadır. Yoksa, onun
gibi, san’atm m eş’alesini gön
lünde !:avriyan ve beyninde t u tu ştu ran bir insan, hiçbir zaman sa n ’at nankörü olamaz. Ve ka zandığı büyük muvaffakiyetleri ayaklar altına almaz. O, san’ata o kad ar âşıktır ki, terkedild:ği. yalnız kaldığı günlerde bile, yıl
mamış, san’a tı güzel trrafiyle
kabul ettiği gibi, işkence ve acL lariyle de kabul ederek, yine rr.cr
Sondakıka 3 üncüsü 2
leğinde yürümüş, çalışmış, uğ
raşm ıştır.
Bir u’usta, h er meslek ve şu
bede bin1erce ve binlerce insan
vetisir. Yitiniz bir birçok san’at
kâr yetişemez. Bunların sayısı
pek az olur: Tıpkı a n kovanın
daki KralV.eler dibi..- sayısı az o- lan ve cok az yetişen san’atkâr.
l a n takdir etmek, kıymetlendir
mek lâzımdır. Böyle yaparsak
yurdda san’atk âr yetişir, ihm al
veya inkâr edersek yetişmez.
San’a t da vetim ve akim k a ’ır.
Evvelki akşam sahnede gör. düğümüz Şeref ilk defa 336 yı lında P an g altı sinem asında fakir çocuklar m enfaatine verilen bir müsamerede sahneye çıktı. Sah ne arkadaşı, Süreyya O pereti pri madonnası rahm etli Suzanm kar deşi B ayan Mevdude idi.
Bayan Mevdude, sahneye ç ı kan ilk Türk kadrm dır. Ve rah m etli Afifeden evvel sahnem izde oynamıştır. Devrin yobaz zihni
yetine karşı adı, el ilânlarında
(M. R .) rum uziyle ilân edilmiş- j tir. Zabıta, bir Türk k ad im im sahneye çıkacağını duyunca mü- sam ereyi menetmek istemiş ve M evdudenin E rm eni olduğu söy lenerek m üdahalenin önüne ge çilmiştir
Şerefin, o gece oynanan (Tem didi Nikâh) komedisindeni Rıfkı
rolünde gösterdiği kabiliyet o
zam an (İstan bu l O peret H eyeti) kurucularından olan bestekâr Ali Rızanın dikkat nazarını çekerek kendisini alâkalı bulunduğu he - yetin kadrosuna aldı. İki yıl ora da çalıştıktan sonra. Cemal Sahi rin kum panyasına geçti, ve v rl. larc a orada çalıştı. M esai arka daşları şunlardı: Nureddin Şef katî, İfraz, Ömer Aydın. Mah -
raud İbrahim ., bu teşekkülün re. jisörü büvük san ’atkâr (Fehim efendi) idi.
Şeref. Celâl Esad ve Sair N a zım Hikm etin babası rahmetli
Hikm et beyin kurdukları kum.
p a n o d a da çalıştı. Kadıköyüru de H ale tiyatrosunda verd:kleri tem si’ler çok tu ttu ve Şeref, bu tem sillerin en muvaffak s a n a t kârı olarak yıllarca "alkışlandı. B undan sonra. D arü’bedayiden ayrılan bazı san ’atkârlarla (Ş e
hir Tivatrosu) nu k u rd u lar Bu
heyet, sonradan Rarid Rızanın
te k ra r faaliyete geçmesiyle (sa bık D >-üîbedayi san atkftrîftn)
ve daha sonraları da , Rasid Rı za Tiyatrosu) adiîu aldı. F.n son olarak Rasid Rıza ile çalıştı. Ve on yıh m ütecaviz bir zamanclan- beri sahneden ayrılmıştı.
Seretin =ahne n->uvaff.°kıvetîe-
ri pek çoktur. F akat bilhassa
şu eserlerde m uvaffak olm uştur:. Granfon L iikoPf>hnrarria (1->rpnoV
Çard:<stai Lâ dö. îovayoz.
da (N egos = Sarhoş K âtip), İs tanbul gülünde (p a> ?;. R eşad Nur a n Çifte K eıam ctte (K era. m et). Karam an gazinoir.uda mey haneci, Mtıhmut Y e ssn n in Yek
ta Efendi ailesinde (Y e k ta ), î k : cambazda (H o ca)..
Şeref, diksiyonda hır h a rik a dır. Bizde, ilk deta cahnede ti
yatro sesini, büvük san’a tk â r R&- şid Rıza île Behzad duyurmuştu. Ond o sonra bu sesi Şerefin ağ-_ zindan işittik. Kudreti* san’atkâr
üzerine aldığı roller1 bilhassa
yerli t ’plÇrde— çok muvaffak
olmuş, hele, toy tîp :n ' ibdâ ef mistir.
Sululuğa tereddi eden neş t
v : ukalâlrva tereddi eden zekâ, sahne hayatında hoşa giden şey ler ve asla bir kıym et olmadığım ta k d 're eden Şeref, bazı piyes lerdeki bu kabil sahnelerde bir yenilik yapmış, kendi hüviyetini vermiş pek uzun hikmet yumur tala rı halinde eserin h e r tarafın a dökülüp saçı'an şeyleri güzelleş- tirm 'ş. pek uzun tira d la n san’at ve espiri kalıbına ve sevimli bir sekle sokup ram p ’âmbs»ları ö - niinde bir dinleyici kalabalığım hayrete düşürerek oynamıştır.
İşte evvelki akşam seyrettiği miz Şeref, boy1 e bir grankomik. Hövle b’r komediyen, böyle özlü
ve yüzde yüz bir san’atkârcbft V e onun sahned-n a y n îm m8R
:iy»tromuz için büyük bir kayıp, tır.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi