• Sonuç bulunamadı

Neyzen'in sesi:Halkın kudreti

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Neyzen'in sesi:Halkın kudreti"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

NEYZEN'İN SESİ

Halkın

Vefatını dün­ kü nüshamızda haber verdiği­ miz Neyzen Tev fik’in yazıları

zaman zaman

bu sütunlarda

çıkardı. Hasta­

lığından evvel

yazdığı son ya­ zısını bugün, o- nu toprağa ve­

rirken neşrediyoruz:

r

--- ---...

...

Sultansuyunda gezinti - Çınar - Konservatuardan

atılışım - Kampanalar - Halk nasıl yaşıyordu? -

Fil ve yılan - İki tarafın suali.

^

— _______ - YAZAN: - J

NEYZEN TEVEIK

TNört yıl önce Fatih’te bir

otelde kalıyordum. Edip

ve Azmi adlarındaki iki dostum, bir pazarı aileleriyle birlikte

Sultansuyunda geçirmeği ka­

rarlaştırmışlar. Giderken uğra­ yarak yanlarına beni de1 ka­

bul ettiler. Erkenden var­

dık. Yemeğe içmeğe dair

herşey eksiksizdi. Epeyce zah­

mete ve masrafa katlanmış­

lar. Yemekten sonra uzanmak isteyenlere battaniye getirme­

ği de unutmamışlar. Üçüncü

şedde güzel bir yer seçtiler. Çilingir sofraları kuruldu. Her­ kes şen bir ruhla eğlenmeğe başladı. Bir taraftan da yanan ocaklarda arzuya uygun kebap­ lar yapılıyordu. Devre başladı. Ben içmiyordum ve hâlâ da iç­ miyorum. Fakat içenlerin neş­ elerine ortak oluyordum.

Epeyce dinlendikten sonra,

yalnız olarak etrafı şöyle ge­

zeyim, dedim. Oturduğumuz

şeddin merdivene kadar uzanan

kısıtlının sonunda, dışarıdan

bakınca dinç ve gümrah görü­ nen, bütün akranına üstün bir çınar ağacı dikkatimi çekti. Yaklaşınca gördüm ki bu çına­

rın içi tamamıyle boşalmıştı.

İçinde, üç çocuğu ile bir karı koca ferah ferah barınabilirdi. Koca dalların görünmiyen koca köklerle irtibatını temin eden gövdenin etrafı gayet sıhhatli ve kuvvetli idi. Düşündüm: Kimbilir ne gibi muzır tesir ve felâketli hâdiselerle iç boşal­ mış, öz kaybolmuş, hayat va­ sıtalarından büyük kısmını kay- betmiştj,. Fakat koca çınar, et­ rafın yekdiğerine kuvvetli bağı sayesinde, nebatî bir siyasetle, varlık ve metanetini azametli bir vekar ve her tesire göğüs gererek yaşamanın verdiği şevk­ le muhafaza ediyordu.

Bu manzara karşısında epey­ ce durdum. Gözümün önünde fertler ve halklar canlandı. Çı­ nar bana bir bakıma halkı tem­

sil etti. . .

B

Gene de yaşamıştım.

urada bir vak’amı anlata­

yım, tekrar mevzua döne­ riz.

Merhum dostum Adalı Avni-

nin delâletiyle Vali Muhittin

Üstündağla tanıştım. Bir müd­ det sonra Konservatuarda vazi­ felendirildim. Kudretim nisbe- tinde Konservatuardan önüme

bir kemik atılır ve ben onunla

yalanırdım. Atatürk ölünce

Üstündağ tabiî valilikten ayrıl­ dı. Dostum merhum Salim Kur- şun’uıı evinde yatıp kalkıyor­ dum. Hastalandığım için Kon­ servatuara bir müddet devam edemedim. O sene şiddetli bir kış vardı. Şubatın ikinci günü

Konservatuara maaş almağa

gittim. Aylığın makam emriyle kesildiğini söylediler. Bre aman,

beş para yok. Kış, hastalık,

dost evi... Nasıl döndüğümü

bir ben bilirim. Niçin uzaklaş­

tırılmıştım, hakkımı nereden

arayacaktım?

Bir müddet sonra Beyoğlıın-

da bir odaya geçmiştim. Bir

gün bakkala çıktığım sırada, alnıma vurulan tımarhane dam gasınııı içtimai icabı üç polis yanıma yaklaştı, Bakırköyiine

götürüleceğimi tebliğ ettiler.

Kapımı kilitlemeğe vakit kal­ madan gittik. Yatırıldığım on sekizinci koğuşa bakan Fahret­ tin Kerim Gökay'dan anahtar­ ları vererek odacısı Ali ile ka­

pımı kilitlettirivermesini rica

etmiştim. Anahtarlar verilmek­ te gecikilmiş ve odamdaki bü­ tün kitaplarla nota ve diğer eşya tarümar olmuştu.

Bir gün Lûtfi Kırdar, Lııtfi

Aksoy’la beni çağırttı. Bera­

berce gittik. Verilen ihraç ka­ rarından teessür duyduğunu ve

kendisinin haberi olmadığını

kemali teessüfle söyledi. Fakat ben gene yaşadım. Ge­ çimimin bir kaynağı çürümüş­ tü. Bir ferttim. Çınara nazaran bir çöptüm. Kimbilir kaç kişi

de benim gibiydi? Benim bu

vaziyetime düşürülmekteydi. Çalman

kampanalar

Ç

alınan, hürriyet, medeniyet,

insaniyet ve saadet kampa­

nalarına yetmiş beş senedir

kulak kabarttım. Yedisini çıka­ rırsak altmış sekiz yılımda da kendime göre ağustosböcekliği- mi yapmaktan geri kalmadım.

Dağıstanlı Murat Beyin Mı­ sır’a kaçıp «Mizan» ı çıkarmağa

başladığı sıralarda, gazeteyi

bodrumda gizli olarak Bele­

diye hekimi Kerpeli’nin oğlun­ dan alır ve kimseye sezdirme­ den babama getirirdim. O gün­ den bugüne kadar hâlâ o mek­ tup, hâlâ o kampanalar.

Memleketimizde siyasi devir­ lerden hiç biri halk için cezri bir varlık gösteremedi. Yapılan

ıslahat yarım, atılan adımlar

ürkek ve veri­ len kararlar o- yalayıcı. Çınar hayat kaynağının özü­ nü ve vasıtala­ rını kaybetmiş­ se de yaşıyordu. Gözümün önüne özleri ve vası­ taları muhtelif grup ve zümre­ ler tarafından sömürülen veya yutulan bir kısım insanlar gel­ di. O cefakeş kütle büyük ka­

yıplara rağmen yaşayabilmiş-

tir ve yaşayabiliyor. Bunun

sırrı nedir?... Bu sır, halkın kudretidir.

İki

tarafın suali

yalan bu yalan, fili yuttu ^ bir yılan, diye bir tekerle­ me vardır. Yılan fili yutsa da

hiç bir zaman hazmetmeğe

muktedir olamaz. Dışarı çıkarır ve fil hürriyetine kavuşur (*). Fil, yılanları yuttuğu gün, yu­ tulan için kurtuluş yoktur ve hazım da kafidir. O güıı, mil­ letlerin mes’ut bir günüdür.

Hükümetler şunu sormalı­

dırlar:

Bütün varını önümüze seren halklara hizmette kusur etmi- yerek lâyık olabiliyor muyuz? İçi boşalmış, çınar haline gel­ mesini önleyebiliyor muyuz?

Halklar da şunu sorabilmeli­ dir:

İdarecilerini korumakta mı­ dırlar? Özümü sömürmeğe ve almağa çalışanlarla birlik mi­ dirler? Milletler bu suali, ikti­ sadi refah ve maarif nuruna kavuşmakla sorabilirler.

Yoksa hükümetler ve idare çiler kendilerine doğru yontar lar, ortalığı kırıp geçirirlerken

kendileri aleyhine en küçül

mırıltıyı da istemezler. Şairir dediği gibi:

«Hem yıkarsın belki şimşir-i

sitemle âlemi,

«Hem de dersin ki ser-i kö­

yümde kavga olmasın!» (*) İngiltere Hindistan! haz­ medebildi mi?

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Irak ’ta "Kasaidi Muhtar-ül Meşher ül - Türk-ül Muasır”, yani Çağdaş Türk Şiirinden Seçmeler kitabını bıraktım.. (Türkmen Türkçesinde ‘bıraktım

Aile işi olan petrol ve akaryakıt sektörü­ ne babasırun ani vefatı üzerine çok genç yaşta giren Kaya Baban, Baban ve Faban adlı petrol şirketlerinden

Her ne ka- dar kristal yapısındaki bozukluklar kusur olarak gö- rülse de, elmasa renk kazandıran bu kusurlu bölge- ler, katı hal kuantum teknolojilerinde kullanılan çok yönlü

4 Oncocytes are caused by the metaplasia of the ductal epithelium of the seromucinous gland in response to chronic irritation and cigarette is the most common Rare Pathology of

Nasal type extranodal NK/T-cell lymphoma (ENKTCL), previously known as lethal midline granuloma is a rare type of lymphoma that typically causes destruction of the midface.. The

The physician diagnosed optic nerve hypoplasis or midline brain abnormalities should be searched for the other findings of the triad of Septo-optic dysplasia and scheduled

“Mediterráneo” karmasında da Türk ressam olarak katılan Aydoğdu, gele­ cek yıl Türkiye’de bir galeriyle anlaşa­ rak, ülkemizde açacağı sergileri gelecek on

Ġlerleme hızının artmasının yüzey sertliğini ve pürüzlülüğünü olumsuz yönde etkilediği, baskı kuvvetinin artıĢının yüzey pürüzlülüğü ve yüzey