• Sonuç bulunamadı

Aydoğdu bir başka dünya arayışında

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Aydoğdu bir başka dünya arayışında"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Aydoğdu ‘bir başka dünya arayışında’

113

“Sürrealizm, çeşitli

yaşam olanakları ile bir

başka dünya arayışında

bir kilometre taşı

olmalıdır”

ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)

-Belçika’da yaşayan Türk resam Meh­ met Aydoğdu, Amerika’daki sergilerine bir yenisini ekledi, llinois eyaletine bağlı Chicago’daki büyük galerilerden biri olan “Gallery 1756”da bir sergi açan Aydoğdu, Türk kimliğini sürrea­ lizm eğilimiyle bütünleştirerek, görü­ nümlerin sınırını zorlamayı sürdü­ rüyor. “Görünümün Çözüldüğü Za­ man” başlıklı sergisi ile Amerikan basınında geniş yer alan Aydoğdu’nun sergisinde, geçtiğimiz kış Ankara Em­ lak Banak Sanat Galerisi’nde açtığı sergide yer alan yapıtlar da bulunuyor.

Aydoğdu’nun 30 yapıtıyla açtığı ser­ gi, temmuz ayı için gerçekleştirildi. Av­ rupa ülkelerinde açtığı 32 kişisel sergi ve katıldığı diğer karma sergilerde bü­ yük ilgi gören Aydoğdu için çok sayıda Avrupalı eleştirmen ay m görüşte:

“Dali’nin yeteneği ve uzak bir ülkenin otantik etkileri.”

özellikle, stereoskobik çalışmalarıy­ la ilgi çeken Aydoğdu, I958’de Kara- m an’da doğdu. 1960 yılında Belçikaya giden Aydoğdu, Liege Güzel Sanatlar Kraliyet Akademisi’ni bitirdi. Paris ve Londra’da sanat araştırmaları yapan sanatçı, ilk sergisini 17 yaşında açtı. Hâlâ Liege kentinde yaşayan ressam, Brüksel’deki Centre Rops Galerisi ile anlaşmak olarak çalışıyor.

Aydoğdu, kendini sürrealist olarak tanımlamaktan kaçınıyor. Bu akımın basamaklarından geçilen bir süreç ol­ maktan çok, “içinde yaşayan canlı bir madde” olduğunu düşünüyor. Daha çok inceltilmiş bir cinsellik alanında ilerleyen resimleri için Aydoğdu, “ Bir oyun” diyor çoğu zaman. Sürrealizme katkısından çok, sürrealistlerden ayrı­ lan yanlarıyla kendini tanımlayan Ay­ doğdu, öncelikle sürrealizm akımının öncüsü sayılan Andre Breton ve arka­ daşlarıyla aynı koşullarda yaşamadı­ klarıyla başlıyor söze:

“ Ben, ‘izm’lerle dolu bir dünyada

Î

aşıyorum. Onlar, herşeyi reddettiler, ntiliarı övdüler. Oysa, sürrealizm, çe­ şitli yaşam olanakları ile bir başka dün­ ya arayışında bir kilometre taşı ol­ malıdır. Herkes ve herşey ölüm yerine yeniden doğabilmelidir. Bence sürrea- lizm’in temellerinden biri düştü. Onlar insan yerine, maddenin varlığına inandı­ lar. Fiziksel ve bilimsel madde ile felsefeyi karıştırddar. Felsefe insanın bütünlüğü içindir. Hiçbir zaman nesnelerin sistemi olamaz. Aramızdaki fark, felsefe ve inanç konularıdır. Ben, insan için ve in­ sanla pekişen bir sanat yapıyorum. Mi­ nimalist metafizik kompozizyonlara ve renklere daha çok önem veririm Çünkü renklere ihtiyacım var. Renkler, duygu­ ya eşittir.”

Aydoğdu, bu felsefi altyapının üze­ rinde bir “oyun” olduğunu düşündüğü resimlerinin alüna eşinin imzasını da atıyor. Aydoğdu Cumhuriyetle geçen kış yaptığı söyleşide imza konsuna açıklık getiriyor: “öğrenciliğim ve son­

rasında birlikte yaşadığım insanın im­ zası. Benim resim yapabilmem için o çalıştı. Ben atölyemdeydim sürekli. Yani bugün gelinen nokta aslında onun emeği. Hala bana yardımcı oluyor. Artık geçimimi resimle sağlıyorum. Ama, onun yaptıkları resimlerinin altı­ nda onun imzasının olmasını gerektiri­ yor. Benim imzamsa resmin içindeki hi­ lal. Bir ressamın imzasını da resimle at­ ması gerektiğini düşünüyorum.”

‘Gerçek yaşam yabansıldır’

Kadınlan “küreler”, erkekler ise “ka­ reler” olarak soyutlayan Aydoğdu, kadının düşünce ve gelişiminin kesinti­ siz olduğunu, erkeğin sıçramalarla iler­ lediğini düşünüyor. “ Dünyasını kendi­ sine hediye eden” Jeanne Elisabeth The- rese Dorren ile yıllar öncesinin köylü ninesinin şiirsellikte buluştuklannı dü­ şünen Aydoğdu, bugün çok başka bir ülkede ve başka bir dille yaşasa da Tür­ kiye’nin ve Türk insanının kendisine ge­

tirdiklerini ve resmine kattığı esintiyi yadsımıyor. Özellikle otantik ve fizikö- tesi eğilimlerinin bu topraklardan kay­ naklandığını söyleyen Aydoğdu, T ür­ kiye’de de kişisel sergiler açıyor. Ayrıca

“Mediterráneo” karmasında da Türk ressam olarak katılan Aydoğdu, gele­ cek yıl Türkiye’de bir galeriyle anlaşa­ rak, ülkemizde açacağı sergileri gelecek on yıl için düzenlemeyi umuyor.

Geçtiğimiz kış Emlak Bankası Sanat Galerisi’nde açtığı sergideki Bülent Er- soy’u ve bununla birlikte dünyadaki cinselliği ve şiddetle karışmış seks ¡döl­ lerini konu edinen sanatçı, resminin te­ masım şöyle açıklıyor: “Yaşamak ve yaşamaya ara veya son vermek bir ütopyadır. Gerçek yaşam, yabansaldır. TuaUerimde düş, düşün ve duygu içinde, deneyimlerle yaşayan bir dünya arayışı- ndayım.”

Güncel yaşamda edindiği gözlemleri bir felsefi altyapı ile ölümsüz yapıtlara dönüştüren Aydoğdu, önümüzdeki günlerde sergilerine devam edecek.

*6 ■

6

- f i

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a T o ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

- Yahya Kemal çok büyük bir şarimiz ama Rindlerin Akşamı, yani o “Dönülmez Akşamm Ufkundayız" diye başlayan o güzel şiir, Minur Nurettin Selçuk'un bestesi

Hastalar evre 1 (kuru ısı- rık+diş izi), evre 2 (Hafif: koagulasyon normal, ısırık yerinde ödem, ekimoz), evre 3 (Orta: tansiyon arteryel 80 mmHg’nin

[r]

son padişah V ahdettin'in o za­ m anki düşm anlarım ızla birlik olup, Ulusal Ba­ ğımsızlık Savaşını çökertm eye ve bastırm ağa uğ­ raşm ası; daha

Türkiye Selçuklu Devleti İle Danişmendli Beyliği Arasındaki Askeri, Siyasi ve Sosyal İlişkiler, Yüksek Lisans Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal

Sonra, Sabiha ve Zekeriya Sertel’in, eğitimle­ rini tamamlamak üzere Amerika’ya gidişleri ve Lo­ zan Antlaşm asının arifesinde yurda dönüşleri (1919- 1923), ileriki

Bugüne kadar insanlardan başka canlılar üzerinde yapılan tüm çalışmaların sonuçlarına göre hangi cinsiyetteki bireylerin ortalama ömrünün daha uzun olduğu

ısınmayla dünyanın ikliminin bozulduğu, biyo-çeşitliliğin azaldığı ve ekolojik kirliğinin sağlığı tehdit ettiği bir dünya denk düşüyor." Hukuki mevzuat