• Sonuç bulunamadı

Yeniden çeviri: yazara dönüş (mü?)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yeniden çeviri: yazara dönüş (mü?)"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

� 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 Oppermann, A.g.y., s. 71.

Paoli, Paul-Fran�ois, (2006), «tous !es chemins menent en corse», http://www.lefigaro.fr/livres/200 6/06/29/0300520060629artwww9041 l tous_les_chemins_menent_en_corse.php, 15.04.2009. Khaldi, Dominique, « Presentation d'un roman et entretien avec son auteur : La Princesse De Mantoue de Marie Ferranti ». www.ac-nioe.fr!ettresnouveaufilemarido2.pdf. 20.04.2009. A.g.k.

Paoli, A.g.m.

Deon, Michel (26 septembre 2002), « La princesse mysterieuse », Le Figaro Litteraire, Paris. Oppermann, A.g.y., s. 57.

A.g.y., s. 65. Khaldi, A.g.m.

Ferranti. Marie (2002), La Princesse de Manloue, Gallimard, Paris, s. 13. Khaldi, A.g.m.

Oppermann, A.g.y., s. 57. A.g.y .. s. 66.

A.g.y., s. 67. Ferranti, s. 16.

Paoli, Angele (23 fevrier 2005), "Marie Ferranti/Rappelle-toi Barbara, La Princesse de Mantoue, Terres de femmes», la revue litteraire, Artistique.

Ferranti, s. 16. A.g.y., s. 23. A.g.y., s. 23. A.g.y., s. 26. A.g.y., s. 34. A.g.y., s. 43. A.g.y., s. 47. A.g.y., s. 50. A.g.y., s. 65. A.g.y., s. 51. A.g.y., s. 52. A.g.y., s. 54. A.g.y., s. 81. A.g.y., s. 82. A.g.y., s. 93. A.g.y., s. 93. A.g.y., s. 93. A.g.y., s. 69.

Bontour Brigit, La critique de "La princesse de Mantoue", Entretien avec Maiie Ferranti, Http:// www .Ecrils-Vains.Com/romanciers/sommaire. Html.15.04.2009.

61 Ferranti, s. 88. 62 A.g.y., s. 88. 63 A.g.y., ss. 103-104.

YENiDEN <;&ViRi: Y AZARA DONU� (MU?)

Dr. Fahrettin ARSLAN*

"Le changemen.l d'epoque, qui est un changement de lecteur, est comparable

a

un changement dans le texte meme."

P.Valery RETRADUCTION: RETOUR A LA SOURCE(?)

Cet article se propose d'exposer brievement et dans ses traits generaux, ce qu'on entend par le terme de retraduction, qui s'inscrit depuis a peine quelques dizaines d'annees dans les recherches traductologiques. A cet effet, on a fait recours aux traductions et retraductions de trois a:uvres etrangeres -Le Grand Meaulnes d'Alain Fournier, Un Amour de Swann de Marcel Proust, et L'Amant de Marguerite Duras- accueillies avec un certain enthousiasme dans notre litterature traduite. Pour montrer la tendance des premiere et deuxieme traductions, !es traductions et les retraductions des a:uvres etudiees sont mises en regard; !es differences etant manifestes, une analyse detaillee n' a pas ete ju gee necessaire.

Mots-des : retraduction, langue-source, source, langue-cible, naturalisation, annexion, decenlre­ ment, lraduction.

RETRANSLATION: RETURN TO THE SOURCE?

The aim of this article is to present briefly and in general terms the concept of retranslation encountered in translation studies over the last couple of decades, as well as demonstrate that whereas first translations are more target language/culture-oriented, retranslations generally follow a return to the source language/culture. For this purpose, first and retranslations of The Grand Meaulnes of Alain Fournier, Swann in Love of Marcel Proust, and The Lover of Marguerite Duras, which have a certain reputation in our translated literature, are given as examples. In this comparative study, original texts are provided along with their translations, and the differences being evident, a detailed analysis was not required.

Keywords: retranslation., source language, source, target language, naturalization, domestication, decentering, translation.

c;eviri edebiyat, edebiyat c;evirisi ya da c;eviri edebiyat1. .. Bizde heni.iz hic;biri yeterli bir c;ah§mamn konusu olmam1§tlr. l 940'ta ba§latilan, di.i§i.ini.ilebilecek en bi.iyiik geni§likte bir Klasikler terci.ime hareketine ragmen, soz konusu bu kavramlardan hic;birinin uygulama alanma c;1kamam1§ olmasmm nedeni, bu alandaki kuramsal ufkun eksikligidir. Klasikler terci.ime hareketiyle, devlet gi.idi.imi.inde, pragmatik,

* Bilkent Universitesi, UYDYO, Miitercim Terciimanhk Boltimii Ogretim Gorevlisi. farslan@bilkent.edu. tr

(2)

resmi bir 9eviri anlay1§1 olu§mU§ ve, yirmi be§ yil boyunca onemli, hatta 90k onemli 9eviriler yap1lm1§ olsa da, sonu9ta, bireysel ba§arilann otesine ge9ilememi§tir. Daha sonra, Marksist ideoloji i9erikli 9eviri doneminin ardmdan, hi9bir belli merkezlerce yonlendirilmeyen, geni§ bir yelpazede geli§en, ba§anh yeni bir 9eviri donernine girilmi§tir. Giiniimiizde ise, az da olsa ozgiin 9eviriler yamnda, ozellikle Klasikler 9evirileri iizerinden yiiriitiilen, iizerinde 90k §ey soylenebilecek yeniden 9eviriler furyast gozlemlenmektedir.

Klasikler hareketinin sona eri§iyle, edebiyat 9evirisinin hmm, hatta onemini kaybettigini soylemek abarhh olmaz. Nisbeten biitiinciil bir diinya gorii§ii i9eren ama9h-prograrnl1 Klasikler dizisinden sonra Bati'dan-Dogu'dan 9evrilecek eser kalmam1§ gibidir. Bunun sonucu olarak, belli bir bekleyi§ ve aray1§m ardmdan, 9aresiz, Klasiklere dontilmii§ oldugu soylenebilir. Bir 9e§itfetret donemi diye nitelenebilecek bu zaman arahgmda yapilan ger9ek anlamda yeni 9eviriler ise fazla yekun tutmaz.

Diinya kiiltiirleri, son y1llarda, ozellikle edebiyat alamnda olmakla beraber, diger sanat ve bilim dallanm da kapsayacak bi9imde, mevcut 9eviri edebiyatlanm yenilemektedirler. Oyle ki, XXI. yiizy1la, daha §imdiden, "yeniden 9eviri 9ag1" ad1 verilmi§tir.1 Bizim iilkemizde de aym durum soz konusudur. Ne var ki, gen;ek yeniden 9eviriler yanmda, izlenmekte olan ikinci bir yol daha var: Bu ikinci yolda, 9evirmenlerden 90k yaymevleri, belki de telif haklannm sorun 9Ikarmad1g1 alan oldugu i9in, yeniden 9eviri etkinliklerini daha 90k Klasikler iizerinden ger9ekle§tirme yolunu se9mektedirler. Bugiin biitiin Klasiklere yayilan bu sorumsuz harekete kar§1hk, iinliilerin yaphg1 9evirilerin, yeniden 9evirisine kolay kolay cesaret edilemeyen ilk ba§larda, ger9ek anlamda ycniden 9evirinin onciiliigiinii, iirkek, ama agir ba§h bir 91kl§la, Yakup Kadri yapm1§tlr. Onun Proust'tan 9evirdigi Germi§ Zaman Pe§inde, Klasikler serisinden 1942' de 91km1§tU. Bu cildin i9inde yer alan, Swann' m Bir A§kt 'mn Tahsin Yiicel tar.afmdan aym adla yapilan 9evirisi ise 1961 'de yay1mlarm§tlr.

Bir eserin bir ya da ayn ki§ilerce degi§ik zamanlarda, aym dile dogru 9evirisinin oteden beri yap1la geldigi bilinmekle beraber, yeniden 9evirinin (retraduction) 9eviribilim terimi olarak kendine yer bulmas1 daha yenidir. "Yeniden 9eviri"nin terimle§mesi, ku§kusuz, yogun ileti§im 9agmm bir geregidir. Toplumlann birbirlerini yeniden tamma ve bilme iradesi, kar§1hk11 ili§kilerin yeni bir muhasebesini yapma geregini dogurmu§tur. D0lay1S1yla da terim arhk goriiniir olmu§tur.

Bir eser neden yeniden 9evrilir? En onernli neden zamandu, tarihselliktir. ilk 9eviri de yeniden 9eviri de tarihseldir.2 Her ikisi de, belli bir zaman kesitinde, bir toplumun kiiltiiriiniin iiriiniidi.ir. <:;eviriden, yeniden 9eviriye gelinceye kadar. Paul Valery'nin deyi§iyle, zaman degi§mi§, okuyucu degi§rni§, metin degi§mi§tir. Yine Valery'ye gore, "fikir eserlerinin, onlan olu§turan soz degi§meden, maddesi degi§mi§tir. Zamanla bu madde, insanla olan ili§kisini kaybeder. Kelimeler eskir, kullamlmaz olur; bi9imi, i§levi degi§ir." La Fontaine'in Adonis adh §iiri ile ilgili yaz1smda, (Valery) sozlerini §6yle siirdiiriir: "Adonis'i, hem de biitiiniinii, ha.la zevkle

144

okuyabildigimize sevinmeli)'\z; ama sanmayahm ki, yazarm 9agda§lannm okudugu metindir bu. Onlann en begendikleri §eyin, bizler belki de hi9 farklnda degilizdir."3

Bu yeni-kurucu gorii§, Valery'nin 1920 tarihli bu metninde sakl1 kalrm§sa da, i;;eviri kuramcilan ara§hrmalannda, "esas metnin degi§tigi, ama - §a§utlc1 olarak­ i;;evirinin degi§medigi" ve eskidigi (Andre Topia) sonucuna varm1§, ve bu saptamay1 yeniden 9evirinin ka91mlmazhgma kamt saym1§lard1r. Hatta, Antoine Berman, her biiyiik revirinin kesinlikle "yeniden 9eviri" oldugunu soyleyerek, "yeniden 9eviri"nin gerekliligini ve i§levini onernle vurgular. Her "yeniden 9eviri"nin ku§kusuz biiyiik i;;eviri olmad1gm1 da ekleyerek. 4

Yeniden 9eviriye gotiiren tek neden ku§kusuz sadece tarihsellik degildir. Aynca, dil-kiiltiir degi§mesi var; ticari kayg1lar var; 90k kere goz ard1 edilen, 9evirmenin kendine ozgii miilahazalan (dii§iinceleri) var. <:;eviri olaymm d1§mda geli§en bu ko§ullardan 90k ayn olarak, ilk 9eviriden yeniden reviriye giden ve as1l 9eviri edimine rengini veren en onemli belirleyen ise, kaynak dil-kiiltiir ile erek dil-ktiltiir degi§kenidir. Paul Bensimon'a gore, ilk 9eviri genel olarak, yabanc1 eseri erek dil -kiiltiiriin iklirnine uydurmay1 ama9larken, yeniden 9eviri kaynak metnin anlat1mma, bi9emine, dil yap1sma, ve eseri biricik yapan §eye daha dikkatlidir. 5 Ancak, bu, hem ilk, hem de yeniden 9evililerin iyi 9eviriler olmas1 durumunda ge9erlidir.

Bu yaz1da, 9eviriler hangi ama9la yapilriu§ olursa olsun, yukanda kastedilen anlamda iyilerini bulmak 90k zor olsa da, iyi 'ligi ikinci plana atarak, 9eviri edebiyahm1zda onemli yerleri olan ii9 9eviriyi klsaca ele alarak, ilk ve yeniden 9evirilerin, 9evirinin iki yoniiniin izlerini ta§1dlklan gosterilmeye 9ah§Ilacaktu.

Bu 9evirilerden birincisi Alain Fournier'nin Le Grand Meaulnes adh romanmm Klasiklerden bir yil once Ahmet Halit Kitabevi 'nden 9Ikan Adstz Ko§k adh 9evirisidir. Eser, 42 y1l sonra, Ozdemir ince tarafmdan 9evrilmi§, 198l'de, Adsiz Olke ad1yla Can yaymlarmda basilrm§tu. ikinci 9eviri, Yakup Kadri Karaosmanoglu'nun Marcel Proust'tan yapt1g1 A la Recherche du Temps perdu'niin birinci cildi "Germi§ Zaman Pe§inde" Klasikler dizisinde 1942, yilmda yay1mlanrm§tlr. Bu cilt i9inde yer alan Swann'tn Bir A§kt, aym adla 196l'de Varhk yaymlanndan Tahsil Yiicel 9evirisiyle yay1mlanm1§tU. 09iincii olarak da, 9evirmen zincirindeki siireklilige uyarak Marguerite Duras'm, once 1985'te Ozdemir ince; hemen ertesi yil Tahsin Yi.ice! tarafmdan Tiirk9eye, aym adla Sevgili diye 9evrilen L'Amant'1 ahnm1§llr. Her ii9 romamn edebiyattaki yeri tarh§Ilmaz; bunlan 9eviren ii9 9cvirmenin de edebiyat1rmzdaki yerleri aynca tart1§1lmaz. Ne var ki burada, onlann edebiyat91 kimlikleri degil, 9evirmen kimlikleri soz konusudur.

Klasikler 9eviri hareketinin onernli isimlerinden Prof. Bedrettin Tuncel, iyi 9eviri i.izerinde dii§iindiigii bir yaz1smda, "ruhu ruhumuza uymayan muharrirleri terciimeye kalki§manm iyi netice vermeyecegini" soyledikten sonra, bu gorii§iinii kamtlamak i9in, Proust'tan yapllg1 9eviri ile Yakup Kadri'yi "ornek" verir: "Swann'lann 145

(3)

Semtinden terciimesinin giizelligi, miikemmelligi, Kiralik Konak muharririnin Proust'un eserine kar§l duydugu ruh yakmhgmdan geliyor. { ... } Yakup Kadri, 0 §aheserde vakamn gec;:tigi yerleri, Combray'in renkli peyzajm1 belki hie;: gormemi§, fakat Proust'un c;:ocukluk y1llanm gec;:irdigi o giizel ko§enin §iirini kendi ic;:inde duyabildigi, o eserde ya§atilmak istenen c;:evreyi, insanlarm ic;: diinyalanm kendi tecriibesiyle sezdigi, anlad1g1, sevdigi ic;:in o eseri bizde pek az raslanan bir ba§ar1yla dilimize kazand1rm1§tir. Aynca kendisinin uzun nefesli, degi§ik ruh hallerini vermeye elveri§li iislubu Proust'un ic;:inden c;:1kllmaz bir labirente benzeyen ciimlelerini biitiin klvnh§lanyla, incelikleriyle dilirnizde yaratabilrni§tir."6

Soz konusu c;:eviriye yaklndan baklld1gmda Prof. Tuncel'in degerlendirmesi abart1h bulunabilir, ama, Yakup Kadri'nin dil (langue) olarak degilse de, soylem (langage/ discours) olarak Proust'u sezinledigi de goriilebilir. Uzun olarak nitelenen, aslmda esas ozelligi, birbirine yapay olarak baglanan ciimlecikler biitiinii olmak degil, dii§iincenin devingenligini izlemeye c;:ah§an ciimleleriyle iinlii Proust'u gevirmenin giic;:liigii ortadadir. Heniiz Proust'un yeterince tanmmad1g1 edebiyat1m1zda, Yakup Kadri c;:evirisinin gergekten ilk olmas1, c;:evirmenin i§inin ne kadar zor oldugunu gostermege yeter.

<:;evirinin gene! havas1m verebilecek, Swann 'in Bir A�ki'ndan rasgele ahnan §U iki - ashnda tek- ciimle, iyi-kotii c;:evrildigi yoniinde bir degerlendirmege gitmeden, denebilir ki, Yakup Kadri 'nin c;:evirisinin erek dil-kiiltiir odakl1 dii§iiniilebilecegini gostermesi baklmmdan onernlidir. Bununla beraber hangi c;:evirinin kaynak odakh, hangi c;:evirinin erek odak11 oldugunu soylemenin kolay olmad1gm1 da unutmamak gerekir. Yapilan almtilarm uzun olu§U c;:evirinin yoniinii belirlemedeki tereddiitleri gidermede yard1mc1 olabilir. (Ornekler, ozgiin metin-ilk c;:eviri-yeniden c;:eviri siras1yla verilecektir)

146

"Si en voyage ii rencontrait une famille qu 'il eut ete plus elegant de ne pas chercher a connaftre, mais dans laquelle une femme se presentait a ses yeux paree d'un charme qu'il n'avait pas encore connu, rester dans sa "quanta soi" et tramper le desir qu'elle a fait naftre, substituer un plaisir different au desir qu'il eat pu connaftre avec elle, en ecrivant a une ancienne maftresse de venir le rejoindre, lui eCt.t semble une aussi [ache abdication devant la vie, un aussi stupide ren.on.cemen.t a un bon.heur nouveau que si au lieu de visiter le pays, il s'etait confine dans sa chambre en regardant des vu.es de Paris. "7 (Proust, Du cote de chez Swann, s. 216)"

"Mesela, seyahatlerinin birinde, hi9 tanunadtgt, kibarltk goreneklerin.ce de ta1U§may1. muvaftk bulmayacagt bir aileye rasgelse, -bu aile i9inde, tazeligi ve giizelligiyle kendine heniiz tatmadig1. zevkler va'deden bir ktz, goziine 9arpar 9arpmaz - hemen biitiin monde11lik diisturlan,u bir yana b1.raktp bu yolcular grubuyla gorii§mek 9arelerini arar ve kendi suujindan herhangi bir "s�iob" gibi eski bir metresine tekrar buht§mak i9in bi� mektub yazmak veya zihnini ba§ka dii§iincelerle avutmak suretiyle hayatm onii.ne getirdigi bufirsattan vazge9mek

p1smkltgma dii§�ezdi. Yeni bir saadet denemesinden boyle bir 9ekini§ onun fikrince, birtak1m yeni memleketler gormek i9in seyahate 9ikmam1z imka,u varken, odamtza kapanip Paris §ehrine ait manzara resimlerine bakmakla goniil eglendirmeye katlanmam1z kadar avanak9a bir hareket olurdu. »8 (Yakup Kadri, Ge9mi§ Zaman Pe§in.de, s. 368.)

Proust'un dii§iincesini Tiirk diline-kiiltiiriine katmak pe§inde olan Yakup Kadri 'nin bu yakla§lilll daha c;:ok sanatkarhgmm bir sonucudur. Onun endi§esi kendisinin duyumsad1g1 Proust'u kendi kiiltiiriinde, yerlile§tirerek, yeniden verebilmektir, yani yapilan, erek dil-kiiltiir odakl1 c;:eviridir. Buna kar§ihk, a§ag1da goriilebilecegi gibi, Tahsin Yiicel 'in c;:evirisinde, yeniden c;:evirilerin tipik ozelligi olarak, c;:ila.§ diline olabildigince bir baghhk goriiliir. Yine de iki dil-kiiltiir arasmdaki denge her §eyin iistiindedir. Yap1lan §ey, ilk c;:eviri ile yeterince yerlile§en metnin gerc;:ek dogasma c;:ekilmesidir. Yiicel'in yaptlg1 da budur:

"Yolculukta, ahbapltk kurulmaya 9alt§tlmamast kibarltga daha uygun dii§ecek bir aileye rastlar da bu ailenin i9inde kendince daha tatmadtgt bir giizellikle siislii bir kadtn goriirse, kendi kabugunda kaltp kadmm uyandtrdtgt zevki ba§ka yone yoneltmeyi, eski bir sevgiliye yanina gelmesini yaztp da yeni gordiigii kadmdan tadabilecegi zevkin yerini ba§ka bir kadma vermeyi, memleketi gezecek yerde bir odaya kapanip Paris manzaralan seytetmek gibi korkak9a bir el9eki§, mutluluktan. budalaca bir vazge9i§ sayardt. ,,9 (Tahsin Yiicel, Swann'm Bir A§kt, s.89)

ilk c;:eviri ile yeniden c;:eviri arasmdaki bu aym ilintiyi (correlation), Nurullah A tac;:' m Alain Fournier' den yapt1g1, ve 1940' ta Ahmet Halit Kita be vi' nden c;:1kan Adsiz Ko�k ile aym yazardan Ozdemir ince'nin yaphg1 ve Adsiz Vlke ad1yla yay1rnlanan c;:evirilerden alman ciirnlenin kar§Ila§tirmasmda da gormek miimkiindiir.

Nurullah Atac;:, Adsiz Ko�k c;:evirisine yazd1g1 onsozde, Alain Fournier'nin, Balzac gibi Stendhal gibi, Dostoievski gibi roman kahramanlan yaratamad1gm1 soyledikten sonra : ama " kitabm kendisinin canh" oldugunu belirterek, soyler. "Onun satrrlannda, sat1rlar1 arasmda kendi c;:ocuklugumuzun bir tiirlii eri§ilemeyen a§klanna kaVU§ffiU§ gibi oluruz," der. Bedrettin Tuncel'in, Yakup Kadri ic;:in soyledikleri, Atac;:-Foumier ikilisi ic;:in de gec;:erlidir. Bu nedenle olmah ki Atac;:, onsozde: " Bu kitab1 severek terciime ettim; metne elimden geldigi kadar sadlk kalmaga c;:ah§hm. Fakat §imdi ic;:imde bir sual var: Bunu ben terciime ettigime iyi ettim mi? Biitiin kitaptan c;:Ikan bir §iir havas1 vardir; ben ki hie;: §air degilim, o havay1 biraz olsun sezdirmeme imkan var m1yd1? Bilmiyorum." Atac;:'m Stendhal'den Kizil ile Kara, ve Flaubert'den Madame

Bovary c;:evirileri d1§mda Frans1z edebiyatmdan yapllgi c;:evirilerde bu empati sonucu

gelen ba§ar1y1 bulmak miimki.indiir. Adsiz Ko�k'ten §U almtiyla, Atac;:'m c;:evirisi ile Ozdemir ince'nin "yeniden c;:eviri"si kar§1 kar§1ya konuldugunda, c;:eviri-"yeniden c;:eviri" ilintisi ac;:1kc;:a goriilecektir:

(4)

"F akat biri gelip beni biitiin bu sakin <;ocuk zevklerinden uzakla§ttrdt. Biri gelip

annemin, ak§am yemegine egilen tat/1 <;ehresini benim i<;in aydmlatan mumu

sondiirdii. Biri gelip, geceleri babam cam!, kaptlarm kepenklerini takttktan sonra, etraftnda bahtiyar bir aile halinde topland1g1m1z lambayt sondiirdii. Bu gelen, mumu iifleyip lambay1 sondiiren Augustin Meaulnes, oteki talebelerin az sonra takttklan adt ile Meaulnes Agabey oldu.

Bizim eve pansiyoner olarak girer girmez, yani Birincikanunun daha ilk giinlerinden itibaren mektep, saat dortten sonra 1 ss1z bir yer olmaktan qtktt. Aq1k kaptdan esen soguga, odalan siipiirenlerin bagrt§malarma ve su kovalanna rag men her zaman dersten sonra da smtfta, Meaulnes 'un etrafmda, kimi koylii, kimi kasabalt, yirmi kadar biiyiik qocuk bulunurdu. Aralannda uzun uzun miinaka§alar, bitmez tiikenmez kavgalar olurdu; ben de aralarma merak ve zevkle kart§trdtm ... Jo ( Ads1z Ko§k, s.3)

Atag, Meaulnes'e agabey dedikten sonra §U notu dii§er: "Le Grand Meaulnes, "Agabey" kelimesinin buradaki Le Grand'1 iyice ifade etmedigini biliyorum; fakat Biiyiik, Koca kelimeleri daha sakat olurdu. Belki en iyisi "Le Grand Meaulnes" diye birakmak olurdu ama cesaret edemedim.) Atag'm daha ba§ka gevirilerinde de zaman zaman, ana dilinin bu gekiciligine zorla direnebildigi, zorunlu olarak boyle dip notlarda duygulanm bast1rd1g1 bilinen bir durumdur.

148

"Mais quelqu 'un est venu qui m 'a enleve a. tous ces plaisirs d' en/ant paisible. Quelqu 'un a souffle la bougie qui eclairait pour moi le doux visage maternel penche sur le repas du soir. Quelqu'un a eteint la Lampe autour de laquelle nous etions une famille heureuse, a. la nuit, lorsque mon pere avait accroche Les vole ts de bois aux portes vitrees. Et celui-la., ce fut Augustin Meaulnes, que les eleves appelerent bientot le Grand Meaulnes.

Des qu'il fut pensionnaire chez nous, c'est-a.-dire des Les premiers )ours de decembre, l'ecole cessa d'etre desertee le soir, apres quatre heures. Malgre le froid de la po rte battante, Les eris des balayeurs et leurs see aux d' eau, il y avait toujours, apres le cours, dans la classe, un.e vin.gtaine de grands eleves, tant de la campagne que du bourg, serres autour de Meaulnes. Et c' etaient de tongues discussions, des disputes interminables, au milieu desquelles je me glissais avec inquietude et plaisir. "ll(A. Fournier, Le c;and Meauln.es, s.14) Ozdemir ince'nin yeniden gevirisinde ise bu boliim §oyledir:

"Arna biri gelip bu dingin <;ocuk eglencelerimin hepsini elimden aldt; ak§am yemegine egilmi§ tatlt anne yiiziinii benim iqin aydmlatan mumu iifledi; geceleyin, babam camlt kaptlarm kepenklerini takttktan sonra <;evresinde mutlu bir aile olarak top/amp oturdugumuz lambay1 sondiirdii. Biitiin bunlan yapan Augustin Meaulnes'dii, ogrencilerin bir sure sonra "Koca Meaulnes" aduu takacaklan yattlt. ogrenci.

...

0 bize pansiyoner olur olmaz, yani araltk aymm ilk giinlerinden ba§layarak

okul, ak§amlan saat dortten sonra 1ss1z bir yer degildi arttk. Kendiliginden

kapanan kaptdan giren soguga, temizlik i§<;ilerinin bagmp <;agrt§malanna

ve su kovalanna kar§t.n, smifta, derslerden sonra, Meaulnes'iin qevresini

kimi k,,rlt, kimi kasabal,., yirmi kadar biiyiik ogrenci sarardt her zaman. Uzun tartl§malar, sonu gelmez kavgalar q1.kard1; ben de kayg1 ve k1vanq kan§tmt bir

duyguyla kart§trdtm aralarma. "12 (Adst.z Olke, s. 20)

Swann 'tn Bir A�kt ilk gevrili§inden yirrni yil sonra yeniden gevrildi; Adstz Ko�k ise kirk y1l sonra. Antoine Berman'a gore, aslmda her geviri kusurludur; ilk geviri i�c en gok kusurludur.13 Bunun sonucu olarak yeni geviriler ortaya g1kar. Arnag, daha ba§ka birgogu yamnda, onceki gevirideki kusurlar1 en aza indirebilrnektir. Birgok yeni �eviri pe§ pe§e yap1labilir; bunlardan biri daha ba§anh olur ve sonunda geviriye ara verilir. C::evirilerin klsa ya da uzun arahklarla yapilrnasmm en onernli nedeni budur. Gerek Swann 'in Bir A�kt, gerek Adstz Ko�k igin bu zaman arahklan, degi§en dil ve toplum dikkate ahnd1gmda kesinlikle yeterlidir. Ozellikle dildeki biiyiik degi§ikligi bu gevirilerde gormek rniirnkiindiir. Aynca, Ozdemir ince'nin gevirisinde, "ternizlik i§gileri" kullamrn1 da kiiltiirdeki degi§rneyi yeterince gostermektedir.

Ugiincii geviri olan Marguerite Duras'dan yapilan Sevgili igin de boyle

dii§iinmek rniirnkiin rniidiir? Aym yaymevinin, ilk gevirinin iizerinden daha bir

yil bile gegrneden, eseri yeniden gevirtrnesi, yukanda belirlenen dogal siirecin

d1§ma g1kild1gm1 gosteriyor. Bu kadar kisa ara ile yap1lan ikinci gevirinin yine de birinciye gore kendini konurrilandlflill§ oldugunu dii§iinrnernek zordur. ilk gevirinin (ba§lang1g-introduction) daha okuyucuya ula§rnadan yolda durdurulup yeniden bigimlendirildigini dii§iindiirecek hakl1 nedenler varsa da, ikinci gevirinin gerekgesi ortada iken, ilk gevirinin biitiin kusurlanna ragrnen Tahsin Yiicel'in gevirisinin, ikinci �eviri ozelliklerini ta§1d1g1 ag1ktir.

"Maintenantje vois que tres jeune, a. dix-huit ans, a quinze ans, j'ai eu ce visage premonitoire de celui que j'ai attrape ensuite avec l'alcool dans ['age moyen de ma vie. L'alcool a rempli la fonction que Dieu n'a pas eue, ii a eu aussi celle de me tuer, de tuer. Ce visage de l'alcool m'est venu avant l'alcool. L'alcool est venu le confirmer. J'avais en moi la place de <;a, je l'ai su comme Les autres, mais, curieusement, avant l'heure. De meme que j'avais en moi la place du desir. J'avais a quinze ans le visage de la jouissance et je ne connaissais pas la jouissance. Ce visage se voyait tres fort. Meme ma mere devait le voir. Mes freres le voyaient. Tout a commence de cette faqon pour moi, par ce visage voyant, extenue, ces yeux cemes en avance sur le temps, ['experiment. ,.14 (M. Duras, L'Amant, s. 15)

"Ya§aminun orta ya§lannda alkol sayesinde kazandtgur; goriinii§iin habercisi olan yiizii, qok erken, on sekiz ya§tmda, on be§ ya§tmda ta§unaya ba§lad1g1m1 dii§iiniiyorum §imdi. Tann'nm yapamad1g1 i§i alkol yapt1, beni oldiirmek, oldiirmek gorevini de yiiklendi. Alkoliin yaratt1g1 bu yiiz, bana alkolden once 1 49

(5)

geldi. Alkol onu dogrulamaya geldi. Bende onun yeri vard1, onu da otekiler gib; bildim, ama, tuhaf bir §ekilde, vaktinden once. T1pk1 cinsel istegin bir yerinin bu.lunmas1 gibi bende. 011 be§ ya§1mda, cinsel hazzm yiizii vard1 yiiziimde ve ben bu haz nedir bilmiyordum. (ok belirgindi bu yiiz. Annem bile gormii§ olmalt onu. Erkek karde§lerim goriiyordu. Benim irin her §ey boyle ba§lad,., bu gozallc1, yorgun yiizle, zamandan ve deneyden daha rabuk davranip one geren mar halkal1 gozlerle ... J5 (ince, Sevgili, s. 10)

"Simdi anl1yorum ki, orta ya§lanmda, alkol yiiziinden edindigim bu yiiziin 011 goriintiisiinii daha �ok gen�ken, on sekiz ya§tmda, on be§ ya§imda kazanm1§im. Tann 'nm yiiklenmedigi i§levi alkol yiiklendi, bir de oldiirme, beni oldiirme i§levini. Alkoliin yiizii alkolden once geldi bana. Alkol gelip dogrulad1 om,. Benligimde yer vard1 buna, ba§ka §eyler gibi bunu da anlad1m, ama, tuhaj bir bi�imde, zamanmdan once. Ayn, bi�imde istege de yer vard1 ifimde. On be§ ya§tmda yiiziim hawn yiiziiydii ve ben haw bilmiyordum. iyiden iyiye goriiniiyordu bu yiiz. Annemin bile gormesi gerekirdi. Karde§lerimgoriiyorlard,. Her §ey boyle ba§lad1 bende, bu gaze batan, bitkin yiizle, bu zamanmdan once deneyimden once morarmt§ gozlerle ... J6 (Yiicel, Sevgili, s.14)

Duras'm dili c;evirmene hareket alam birakmamakla beraber, Tahsin Yiicel'in, bir yandan metnin aslma olabildigince bagh kalmaya c;ah§irken, Tiirkc;eye de yeterince ozen gostermesi, bu c;evirinin, Klasikler c;eviri anlay1§mm biittin ozelliklerine tarnkhk etmesi yanmda, c;eviribilim ac;1smdan bakild1gmda, yeniden c;eviri ozellikleri de ta§1maktad1r.

ikinci c;evirinin var olabilmesi ic;in birinci c;eviriye ihtiyac; vardIT. Egrisiyle­ dogrusuyla ilk c;eviri ikinci/ler/ ic;in bir referans c;eviridir; her anlamda bir ba§lang19ttr. Goethe, c;eviride ii<; a§ama goriir: birinci a§ama, esas metin hakkmda genel bir fikir vermekten ileri gidemez. ikinci a§ama, erek odakl1d1T. Sonuncu a§ama ise kaynak odakl1d1T. Bu sm1fland1rma c;ok kere dogru olmakla beraber, burada, genel olarak kuramcilar gibi, birinci a§amay1, yani, soylemek gerekirse, decodage bile olamayan baz1 ilk c;eviriler dikkate almmayarak, dogrudan, Goethe'nin ikinci ve iic;iincii a§amasm1 ilk ve yeniden c;eviri olarak ele ahnm1§tir. Bizde, Bat1hla§ma ile birlikte ba§layan -Bat1 'dan- c;evirilerin amac1 Batl 'y1 tammak degil, Batih olmak oldugundan, erek odakl1 c;eviriler yapilm1§tlr. Ancak, ozellikle Klasikler hareketinde erek odakl1hk ile kaynak odaklillk dengesi biiyiik bir dikkatle korunmaya c;ah§1lm1§tlr. Bunda da olduk9a ba§anh olunmu§tur.

Bu yaz1da ele alman Swann'm Bir A�kt, Adsiz Ko�k (Ulke), ve Sevgili'de ilk ve ikinci c;evirilerin en belirgin ozelligi olan okuyucuya ya da yazara doniik niteligi gosterilmeye; ilk c;evirilerden dilsel olarak yetersiz olanlar olsa da en azmdan ikinci­ yeniden- c;evirilerin kaynak metne gerc;ekten daha c;ok onem verdikleri ortaya konmaya c;ah§ilm1§tlr.

1 50

Henri Meschonnic, Louis J'1assignon' un Hallac-1 Mansur' dan yaptig1 bir ahntiyi kullanarak c;evirinin i§leyi§ini anlamaya c;ah§ir: "Otekini anlamak ic;in, otekini kendine katmak degil, ona gitmek (decentrementl gerekir." "Ba§ka olan bir §eyi anlamak, 0

§eyi kendine katmak degil, kendini, bir merkez degi§imi ile, otekine aktarmaktir. ( .. . ) Dilin (langage) esas1 bir ttir merkez degi§imi olmah; anla§1lmam1Z1, ancak otekinin sistemine girmekle saglayabiliriz."17

<::evirinin amac1 eger, "ba§kasm1 tammak"sa, Hallac'm soyledikleri dogrudur.

Bu durumda yazara doniik c;eviri dogru c;eviri olur. Ne var ki, okuyucunun one ahnd1g1 c;eviriler de yap1la gelmektedir. Kaynak kiiltiir ile erek kiilttiriin e§it olmad1g1 toplurnlarda c;evirinin birinci amac1, her halde, ba§kasm1 tammak degildir. Eger, ahc1 kiiltiir kendini verici kiiltiirle aym diizeyde goriiyorsa ancak o zaman Oteki'ne yonelecektir.

Klsaca, ve bu nedenle, alc;ak basmc; alanlanna dogru yap1lan ilk c;eviriler, erek odakh c;evirilerdir; kendilerine katarlar. ikinci c;evirilerde, kendine katma eylemi daha once gerc;ekle§rni§ oldugu ic;in, artlk kaynak dil-kiiltiire dogru bir merkez degi§imi (decentrement) olur, otekini tan1mak ic;in yeterli zemin olU§IDU§tur. \'.evirinin yazar odakl1, ya da okur odakl1 olmasmm hikmeti budur.

NOTES

2 3 4 10 1 1 12 13

Bu kavram etrafmda geni§ bilgi i�in, isabelle Colomba!, Translations Studies in the New Millenium Bilkent Universitesi, volume 2, 2004, balalabilir.

Paul Bensimon. "Presantation", Palimpseste 4, Retraduire, Publication de la Sorbonne Nouvelle,s. IX.

Valery, Oeuvres completes, I, s.498.

Antoine Berman, "La Traduction comme espace de la traduction", Palimpseste 4, Retraduire, Publication de la Sorbonne Nouvelle, s.3)

Paul Bensimon, a.g.e., s. X) Tercume Dergisi, S. 59.

Marcel Proust, Du cote de chez Swann, Au Sans Pareil, 1996

Marcel Proust, Ge�mi� Z.aman Pqinde, <;:ev.Yakup Kadri, MEB, 1992. Marcel Proust. Swann 'm Bir A§k1, c;:ev.Tahsin Yiicel, Varhk, 1961 , s.89

Alain Fournier, AdSLZ Ko�k. c;:ev. Nurullah Ata�, Ahmet Halit Kitabevi, istanbul, 1939.

Alain Fournier, Le Grand Meaulnes, Bibliotheque Rouge et Or, 1952. Alain Fournier, Ads1.z Olke, c;:ev. Ozdemir ince, Can Yaymlan, istanbul 1981. Antoine Berman, a.g.e., s.5.

14 Marguerite Duras, L'Amant, Seuil, Paris 1984.

15 Marguerite Duras, Sevgili, <;:ev. Ozdemir ince, Can Yaymlan, istanbul 1 985. 16 Marguerite Duras, Sevgili, <;:ev. Tahsin Yucel, Can Yaymlan, istanbul 1986. 17 Henri Meschonnic, Pour la poelique II, s. 409-410.

Referanslar

Benzer Belgeler

1’den n’e kadar tek/çift sayıların FOR-NEXT döngüsü yardımı ile bulunmasına ilişkin programı geliştirelim.. Tek sayıların bulunması için geliştirilen

Avusturya, Osmanlı Devleti gibi çok uluslu bir yapıda olduğundan Fransız İhtilali’nin yaydığı fikirleri (özellikle milliyetçilik) kendisi için tehlikeli görüyordu.

Bu durum; Sayın Zeynep Uluant’ın ifade ettiği gibi, yirminci asrın ilk çeyreğinde ülkede yaşananların Sâmiha Ay- verdi’nin duygu ve düşünce dünyasında

Bu çalışma, “The Hogarth Shakespeare” projesi kapsamında yazılan romanlar üzerinden çeviride dönüşüm ve yeniden anlatım kavramlarını ele almış,

Socialist Literature Co. Kadın ve Sosyalizm. Sabiha Zekeriya Sertel). Dün ve Yarın Tercüme Külliyatı, Sayı 33. İstanbul: Takvim Gazete Matbaa Kütüphane. Kadın ve Sosyalizm.

söz ederken Hüseyin Kâzım Özdilci'nin dışında bütün aile fertlerinin adının zikredilmesinden ötürü duyduğunuz te­ essürü dile getirmektesiniz Fakat bir

Can Yücel’in düz yazılarını okuyunca dudağım uçukladı. Çünkü, yazılar yal­ nız düne tanıklık etmiyor, bugünü gös­ teriyordu, bu bir. Sonra-Necati Doğ-

Traverten Atıklarının Çimentolu Dolgu Malzemesi Olarak Kullanımında Renk ve Parlaklık Değerlerinin Araştırılması.. Ali Sarıışık 1* , Songül Can 2 , Keziban