Düzyazıları ile Can Yücel
Çan'dan vazivet-i
Can Yücel’in 1967’den bu yana yazdığı düz yazılar iki kitap halinde yayımlandı. Kitaplardaki
yazılar, acilen okunması gereken yazılar. Çünkü “Düzünden” ve Çan’ca yazıldıkları dönemin
Vaziyet-i Umumisini saptıyorlar.
S E N N U R S E Z E R
A
çık söylem ek gerekirse, ben ozanların düzyazılarını, yine kaç dizeye kıymışlar diye, okurum. Ozan kısmı, ya günlük nafakası için ya zar düz yazıyı, ya şiiriyle anlatamadığım bir daha anlatmak için. Şiir okurunun nasılsa, şiirden durum tespiti yapmak, sözün ardını eşelemek gibi bir merakı yok. alışkanlığı da. Bir şiirin dile düş mesi için ille de müziklenmesini bekli yor. Müziklendi mi de yalnız melodiyi ;reniyor. Söz gene güme, yok yok, io re mi fa”ya gidiyor. Arada buna sol eklenirse ne âlâ!Can Yücel’in 1967’den bu yana yaz dığı düz yazıları iki kitap biçiminde gö rünce, yine aynı duyguya kapıldım ön ce. Can Yücel, şiirlere kıymış, dedim. “Dostlar aç olduğundan”, menekşe pa rasına kıyan ustamız gibi... Sonra, oku maya başladım ve dudağım uçukladı. Gerçi Necati Doğru, Düzünden (Düz Yazılar-1) için yazdığı Sunu’da (Can Yücel’in Kirlenmemiş Yazıları) okuru uyarıyordu: “Bu yazılar çini soba gibi... Çini sobalar sıcağı saklarlar. Çabuk ge çirmezler. Bu yazılar da 12-13 yıl önce yazılmış olmalarına rağmen sanki dün kaleme alınmış gibi taze sıcağı sıcağına duruyorlar...” Ama kitabın ilk yazısı 20 Haziran 1967 tarihini taşıyordu ve yazı lışından bu yana 28 yıl geçmişti.
Can Yücel’in düz yazılarını okuyunca dudağım uçukladı. Çünkü, yazılar yal nız düne tanıklık etmiyor, bugünü gös teriyordu, bu bir. Sonra-Necati Doğ- ru’nun dediğince “Herkes kitap çevirir. (...) Herkes çevirir hava atar. O,..çevirir 2 yıl hapis yatar”dı da ondan. Üstelik, kimi yazıları dün sıradan bir sanat de dikodusunu kapsarken, bugün zülfüya- re dokunuyor. Örnek mi, işte My Fair Lady/ ya da Can Yücel’in deyişiyle My Lady Fair piyesi ve sahneye konuşuyla ilgili Sarışın Avrat Otu yazısı. Flerkesin Bir Kadın Yarattım diye çevirdiği bu çi çekçi kızdan hanımefendi yaratma se rüvenini Yücel, Sarışın Avrat diye çe virmiş. Bu serüvenin sahneye konuşunu Yücel şöyle anlatıyor: “Bazı yurttaşlar, kucak dolusu para harcanacak sahneye
f
ıkarılmasına itiraz edecek oldular da, )evjet Tiyatroları Müdür-ü Umumisi Jane Eight gök Chair “Bir milyon değil, yüz bin lira harcadık bu iş için” diye te mize çıkardı kendisini (...) Bir söylenti ye göre, bu Sarışın Avrat, Çiçek Paza- rı’nda şebboy satarken, profesör Hig- gins görmüş kendisini..Özpartaca’nın pürüzlerini giderip, bir güzel American Yücel, düz yazılarında "kötüyü yenmeyi” amaçlıyor.
kanca belletm iş Sarışın Avradımı za..Öğreniş o öğ reniş, her yerde hazır nazır haspa! Sade Devlet Tiyat rolarında değil, pi- lanlâmada da o... Sarı sendikalarda da o... Büyük Mil let M eclisinde kendisine yüz vermiyen milletvekilleri nin d o k un ulm azlıkların ı k a ld ırı yor... Aleyhinde yazan gazetecileri bir temiz döğdürüyor. Köylerde çocuklara süt tozu, kentlerde kokmaz olayı ve ka dınlarımıza kısırlık hapı ve sözüm-ona erkeklere dolar dağıtıyor...Esaslı bir av rat bu. Barışa gönüllü...Ocağımıza İn
cirlik dikiyor.” Bir dönemin ünlü tiyat ro starını anımsamasanız, yazıyı okur ken bile suç işlediğinizi sanacaksınız. Üstelik, Can Yücel bu yazının altına, başka birtakım yazılardaki gibi “daha önce yargılandı, aklandı, dikkat edin, dava açmayın” gibi bir uyarı da koyma mış..
"işin sırrı" mizahta mı? Can Yücel’in düz yazılarının eski- mezliği, okunurluğu, kısaca sağlamlığı nereden kaynaklanıyor? Mizahtan mı? Marksizmden mi? Yoksa gözlüğünün bir camı Marksist bir camı hümorist de ondan mı? Bence, işin sırrı ozanlığı el den bırakmamasında. Kaç gazete yazarı ozan ki? Kaçının aklına gelir onca mü him iş arasında, Oktay Rifat’m Çobanıl Şiirler’inden, Enver Gökçe’nin Panzer
ler Üstümüze Kalkar’mdan söz etmek. Üstelik, ozan ölçülerini elden bırakma dan “(..) Oktay Rifat son yıllarda, suda, durgun duru, biraz donuk ama açık se çik b ir imge şiirini kurmaya çalışıyor. “Yeni Şürler”inde kimi kişisel kimi ta rihsel bir geçmişe dönerek denemişti bunu. Bu sefer köy yaşamının donuklu ğunda, ağır aksaklığında şiir için gerek li verileri aramyor. Bence büyük bir ba şarıyla aradığını da buluyor. Ortaya çı kan “imgeci” bir şiir. (...) Bu arayış bence şürimiz için büyük kazanç. Yal nız, her kazançta olduğu gibi bu da bir başka yitikliği gelberi ediyor. “Çobanıl Şiirler”de us var (Çoban), lirizm var (kaval), çomar var (süreklilik, uzun so luk) kuzu var, koyun var (içtenlik, sade lik, aldık, paklık) ama kurt yok, yani öf ke yok. Bilmem bu sözümden sonra Oktay Rifat öfkelenip yeniden kurtlaşır m ı?” (Sözcük Çobanları, 5 Haziran 1977). “Enver yıllar önce ‘Ben isterdim ki, şiirlerim, halkımızın bir türküsü, bir ‘Hoyrat’ bir ‘Ela Gözlü’, bir ‘Bozlak’ gibi ezgili bir şekilde okunabilsin’ di yordu. Bu son şiirlerinde ermiş muradı na. Umulmadık bir biçim atılımıyla ye ni bir ses, yeni bir nefes yakalamış.
Di
zeleri tek tek sözcüklerden oluşan ve aşağıya doğru dizeden dizeye sekerek izlendiklerinde bir ‘ilahi’ soluğu kaza nan harika şiirler bunlar” (Enver Gök çe’nin Yeryüzünce Şiiri, 23 Haziran 1977).Can Yücel, ozanlığı elden bırakmadı ğından, Tekin Erer’in, Haşan Âli Yü cel’in komünist olduğuyla ilgili bir id diasını yanıtlarken, onu doğrulayarak işe başlıyor. Sonunda komünist olma yan kimse kalmayınca, olayın “Aristo m antığıyla” açıklandığını söyleyip, Aristo’nun da Eflâtun’un “tilmizi” ol duğunu hatırlatıp “Öte yandan Eflâtun da Eflâtun olduğuna göre ve Mor Me- nevşe de renk bakım ından Eflâtunu tuttuğuna göre Mor Menevşe de komü nisttir, yani Kızıldır. Tevekkeli köpoğlu- nun boynu bükük değil” diye bağlıyor sözü. Bana göre, Karacaoğlan’ı da ha tırlatıyor bilenlere “Kadrin bilmeyenler alır eline/ Onun için eğri biter menev- şe .
Can Yücel, düz yazılarında “kötüyü yenmeyi” amaçlamış: “Arkadaşlar, biz Kötü’yü yeniyoruz, yeneceğiz. Öfkemi zin düşünden devşirdiğimiz o altıpatlar gibi patlayan kahkahalarımızla”. Kah kahalarını, gözyaşlarına bulasa da: “Asım için söyleyeceğimiz söz şu: BA ŞIMIZ SOL OLSUN! Asım’ın ölüsü nereye gömülürse gömülsün yaşayan yanı Banaz’da Pir Sultan’ın yanında eğ leşerek... (...) Sen arkadaşlarınla birlikte ölmeyi bildin, şimdi de o eski ve yeni Pir Sultanlarla yaşayacaksın.”
Can Y ücel’in düz yazıları, acilen okunması gereken yazılar. Çünkü “Dü zünden” ve Çan’ca Vaziyet-i Umumiyi saptıyorlar. ■
D ü zün d en, Düz Y azılar-1/ Can Yücel, Papürüs Yayınlan/ 342 s.
Çan’dan Yazılar, Düz Yazılar-2/ Can Yücel/ Papürüs Yayınları/ 329 s.
C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 2 6 7 S A Y F A 9