• Sonuç bulunamadı

Haldun Taner'in ardından:Yaşantı kadar yapacağı işlere de büyük saygısı olan bir insandı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Haldun Taner'in ardından:Yaşantı kadar yapacağı işlere de büyük saygısı olan bir insandı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Mİ L L İ Y E T

1

6

Mavis ıoqş

DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCELERİ

fa Yaşantı kadar yapacağı işlere dejbüyük. saygısı olan bir insandı

^

İS h a k R E Y N A

1ÜYÜK bir yazan, tiyatroctı- [yu, kültür adamını, ama her il;‘ J şeyden önce b ü y ü k b ir in­ sanı; “ insan olmadan iyi yazar olunamayacağını” tekrarlayan bir < v inşam yitirdik. Hani insanlar var*' dır, tüm değerlerin kaydığı, içini* '’J zin burkulup sıkıştığı zamanlarda ; <V|' bile, kaç yaşmda olursa olsun,

(fim-derinlemesine, büyük bir açikhkla

(İ.Ü. İktisat Fakültesi Araştırma Görevlisi)

'i-Gerekli gördüğü bir şey varsa

[oraya gitmeye

,

ona erişmeye

çalıştı. 'ıYararlandığım

okumak, onun .

insana güç verir. İşte Haldnn Ta- 't \ r n *? c \ ı ner’de bütün boyratbklara k a r - v ii> v u .'t* . >, ••• >.%, ş u bir emniyet supabı, değerle- • ' ' ,Ti, . . . . . rin ölçülmesinde şaşmaz bir kan- ve yurt dışında çeşitb okuI Üyatro tardı... Her şeye karşın ayakta dn- ve k«nıluşlarda asistanlık, hocalık ran, alçakgönüllü ama ulu bir

çi-“ çi-“ f f n u n h e r ^ Î ü U y e , k«dığ. ber^aydanflsençİlğinden; senaryo

kültür lerin

dar; sindirmişlik, çok boyutluluk,

kendisine kattı.

ralarda. Ya da kendisiyle özdeşleşti bir eserinin adı: örneğin, “ Keşan- ve koruculuk görevlerinde bulun- j, Ali Destanı.” Bazen de öylesine dn.-Yaşadığı hayalın karşısına çj- -yaian hissettiler İd, insanlar

ken-• ken-• ken-•

övünmeye karşı, kendini ti’ye ala­ rak gerektiğinde törpülemek denen en zor işi de başardı o. Hayatın ve her şeyin kendisine damga vurma­ sına izin verdi; karşılığında o da on­ lara “ alçakgönüllü” bir damga vu­ r a r a k - t

Birikime bağh olarak büyük bir haktanırlık, sevecenlik, ustaya ve verilen emeğe saygısını, Çebov’dan, Kafka’dan vd.’den söz ederken, ya da herkesin gerçek değerini verme­ ye çahştığı portre yanlarında, “ Ben isim olarak şu anda yokum” diyen saygılı sevecenliği ile gördük.

Ve yaşamın bir hayal perdesi­ ne yansımı} kadar kısa olduğunu; dilerine onun eserlerini, yazar. Ü * ” ^ bo^ B" y tk *' lamanın ne derece zor olduğunu da Haldun Taner kendine has filozolofisiyle: “ On kişi çıksın yeter” diyordu. “ Benim öyküleri­ mi aym frekanstan algdayan...”

# * - * : # * *

t * J. . '*■... ^ S B S a s i

B « - r d i

SSmmM

*

tetiklerin birbirini karşılıklı olarak etkilediği ve perçinlediği son dere­ ce açıktı. Ve öylesine doğrudan ve yalındı ki Taner, bn özellikleri an­ lamak için —belki de— onu şah­ sen tanımaya gerek yokla; dikkat­ li bir okurun yaşantısından bunca beslenmiş eserlerine biraz eğilmesi yeterdi. ‘ *

EDİNDİĞİNİ AKTARMAYI,

PAYLAŞMAYI BORÇ BİLDİ

1915’te doğmuştu Haldun Ta* •e r. O yıllarda doğanların çoğu gibi Cumhuriyetimizin yaşayan bir ta­

ne, büyük bir açıklıkla kendisine kattı. Edindiğini ise aktarmayı ve paylaşmayı büyük bir borç bildi; konumuna karşın paylaşmaktan kaçınanları ise hemen hemen her eseriyle uyarmaya, dürtmeye çalıştı. Ama tüm bunların yanı sıra, hep alçakgönüllü bir , sindirmişinde “ kendisi’* kalmasını, kendi idşifiğt- nl, kendi bakışını yaratmasını bikfi.

İnsanın özünü yakalamıştı Tü­ ner usta, ve onn yaşantısı boyun­ ca nelerle karşılaşöysa, bunlardan aldığını, alabildiği kadarıyla, eksi­ ğiyle fazlasıyla gösterdi. Tüm

eser-i de, Atatürk döne- nünü pyun, Sedat Sinuivi Vakfı »ir kuşaktan gelme-- 19*4), gerekse uluslararası

(Bönfig-rihiydi o. Ama bunun yumsun tüm İtrinde de.insanı bütün yalınlığı, hayatı ve eserleriyle yaşayan bir psi- bütünlüğü, büyüklüğü ve küçüklij-koloji, yaşayan bir coğrafya ve ya­

şayan bir felsefeydi de aynı zaman­ da. Her şeyin öncesine ve ber şe­ yin ötesine insan olmayı, derinle­ mesine insan olmayı almıştı Taner. Bu yüzden de uludararası boyutta­ ki üzüntü yalnızca iyi bir yazar ol­ duğu için değildi zaten; onun eser­ lerine sindirdiği şekilde gerçek bir. "yaşar” olmasından dolayıydı da.

Taner, Galatasaray Lisesi ni bi­ tirdikten sonra, yaşantısının çeşit­ li dönemlerinde Almanya’da İkti­ sat, Türkiye’de Alman dili ve ede­ biyatı, Avusturya'da tiyatro bilimi ve tarihi eğitimi yaptı.,Türldye'de'

Hım Taner.

minde yetişmiş bir kuşaktan gelme

-nin özelliğiyle ügOeneccği ber konu- b e n Mizah, Heraid Tribüne Hiki-da “ en hakiki yol göstericinin bi­

lim” olduğunu hiç atlamadı. Hikâ­ yenin de, tiyatronun da, kullandığı en büyük araç olan dilin de, kül­ türün de gelenekten gelen

yapda-; ye) ödüller almış bu insanın onca eserini burada sayamam, am . Hal- duh Taner’siz bir kitaplığı —en ayudan şu 3 kitabı ile: “ Çok Gü- zeUn Gitme Dur” / yazılar,

fföiür-ğü içinde değerlendirmeyi bildi; ge­ rekirse oyunu, maskeyi ve eğretiyi de nefis bir darbeyle indirerek. Ve eserlerinde her zaman yaşantıya ama kuru bilgilerle yüklü değil, sin­ dirilmiş ve bunun verdiği açıkhk ve yalinlıkta olan yaşantıya oyunu kullandı.,

Böylece, y an ölsün,Tilkiye ol­ sun; tiyatro ya da kabare olsun in­ sanlar —bazen içinde “ onun” ol­ duğunu bilmeseler de— katıldılar onun eserlerine: (Yasaklar). Sanki adıyla izleyici arasına girmeme is­ temiyle, anlatının doruğu saydığı “ susmaya ulaşma” yı vurguladı

bu-rıyla birlikte bilimini, yaratıcılarını, s e l e n ölü r, Canlar Ölesi DeğU” ve çağdaşlarım hem öğrendi, hem / portreler, “ Yahda Sabah” / hikâ- T de gereken ed uygun yerlerde —o yeler— eksik diye niteleyebilirim, güzelim kitap isimlerine de sinmiş : Ne yank ki bn “ alçakgönüllü” ya- şekliyie: "Düşsem Yollara Yolla- ‘'iaiın'hikâyeleri dışında, düz yazı ra” , "H ak Dostum Diye Başla- ve —özellikle— oyunları aynı sık- yım Söze” , "Çok Güzelsin Gitmf lıkta bulunamıyor. Bunların

oku-Kk İst hepimize ve özellikle de onun eserlerini "külliyat” olarak yayın­ lamaya başlayan BQg] Yayınevi’ne düşüyor: ^ '

Daha neler söylenebilir ki bu anda bilemiyorum; duygular henüz çok yoğun. Onun kişiliğine ve eser­ lerine layık çok boyutlu bir değer­ lendirme ise okurun önüne daha sonra, onun deyimiyle “ hazır ol­ duğu anda” gelecektir.

] Son yolculuğuna saygılı bir se­ lam olsun bu yazı Haldun Taner i usta. Merak etme Taner usta,

ay*

nen Yunus Emre’den bir kitabına yaraştırdığın o güzelim ad gibi: Ölürse ten ölür, canlar ölesi değil... Doz’,!— kuBanrh.Böylece birikime,

sindirmişliğe ve ilerlemeye açık bir insan olarak, insanın bulunduğu yere tek başına gelmediğinin bilin­ ciyle onlara olan vefa duygusunu da hiçbir zaman unutmadı.

Her şeyi gören, değerin hiçbir kırıntısını atlamayan, farkı gören ve farklıyı gösteren bir gözdü o G end, emekliyi, çevreyi, doğayı, kuşu hep çok boyutlu olarak işle­ di. Alışılmış olayları değişik bir hn- mour’u ile iğneleyerek aktardı; ya da geleneksel işlenişin ötesinde spo­ ru, gençliği, aşlu yaşantıma içeri­ sinden bütün güzelliğiyle çekip ya­ kaladı. ;.» < • .!.v;.ı: »• \

îi Bunlann yanı sıra bilmişlikle

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Rus filosunu arayınız ve nerede bulursanız, savaş ilan etmeksizin hücum ediniz.&#34; Cemal Paşa’nın verdiği emir ise şöyledir: &#34;Donanmamızın Birinci

The factors that determine whether rate control or rhythm con- trol strategies would be preferred are as follows: If the patient has a permanent AF, less symptoms, hypertension,

‘Zobu'nun ölümü büyük kayıp’ ► KÜLTÜR Bakanı Fikri Sağlar, Vasfi Rıza Zobu'nun ölümü nedeniyle yayınladığı mesajda, &#34;Tiyatromuza olduğu

Eğiklik 45 derece olsaydı 66°33’ olan kutup daireleri Ekvator’a yaklaşık 21,5 derece daha yaklaşırdı.. Güneş ışınlarının dik geleceği aralık da geniş- leyeceği

Bütün bunlar Azra Erhat'ı çağrıştırırdı kafamda Kitapları dışında kendisini tanıdıktan sonra Azra Erhat adıyla birlikte yaşama tutkusu, ortak çalışma

gün Şişli Camii’nde kılı­ nacak öğle'' namazmdan sonra yapılacak resmi törenle Zincirlikuyu Me­ zarlığında toprağa veri­ lecek.. M acar asıllı olan

Dışarıdan, düş­ m anların idare ettikleri oyun ince ve şeytani idi: Bu oyuna, i- çeride paralan üzerine titre­ yenler, iktidar mevkiine susa­ yanlar, hasetler,

Bu, sa­ dece, geçmişe intikal eden itibarî bir zaman bölümünün hatırasına karşı değil, onunla beraber bizden uzaklaşan bir ömür devre­ sine, daha doğru