• Sonuç bulunamadı

Refah'ı kim batırdı?:Almanlar da İngilizler de biz yapmadık diyordu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Refah'ı kim batırdı?:Almanlar da İngilizler de biz yapmadık diyordu"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

\ t v f t ^ t e t e l e O

^ V

\ s t d ^ e t l

v ^ a

% 'S^ '

• • yY*1" •■ •••♦vv ' « » . y K iv « y v .^ iw v « < M V '" » v * . - •■ * v , , , . ' ■. ■ } . ,

hîfuh vapurunda U uluhanjl

yolcudan

;

59

s i kari& nldt

. fafe&ifcai yaplijsi; |-3;

seife*sy«H ,'îU î, ıjİM»-«!İk' }»•'• ••'s'v. o'-***/-.« w.i

Alman-Sovyet savaşının

başlamasından ve Türk-Alman

saldırmazlık paktının

imzalanmasından birkaç hafta

önce torpillenen, «Refah»

gemisinde 111 Tiirk

askeri hayatını kaybetmişti

ilkbaharında Orta Av­ rupa ve Balkanlar’dan kaçan Batılı gazeteci­ ler, Ankara’da toplanmışlardı. Alman­ ya’nın Kıbrıs’a, Orta Doğu’da herhangi bir yere veya uzak bir olasılıkla da olsa Rusya’ya saldırmasını bekliyorlardı.

Bu bekleyiş günlerinde Amerikalı gazeteciler bir âlemdi’ İki ülke arasın­ daki büyük saat farkı nedeniyle gündüz­ leri genellikle uyurlar veya tenis oynar­ lardı. örneğin, New York Times ın muhabiri Sulzberger iyi bir tenis oyun-\ «ısuydu. Türk tenis turnuvasında yan \ finale kadar da yükselmişti. Ama son J maçında seyirciler arasında Cumhur­ başkanı İnönü’yü de görünce bir hayli heyecanlanmış ve oyunu kaybetmişti.

Bu gazeteci grubu, gecelerini de Kar- piç’te geçirir ve lokalin Romen orkestra­ sına anti-nazi parçalar çaldırırdı.

(3)

« R e f a h » i

9

^

[ k i m b a t ı r ı n -

^

3

U M A N LA R :

«BİZ

YAPMA

«Refah» faciası

fngütere,

gemimizin

Mihver tarafın ın

>atın!dığı kanaatindi

îâtttİrm Zt <* »■> ~ ttfirtrHÜ dip-,

«u h *trtri bildiri?«* j

t:W * yun».

"Refah"m batırılmasından bir gün sonra ingilizler, kendilerinin olayla ilgileri olmadığını açıklayıp, Alman­ ya ya da İtalya’nın suçlu olduğunu ileri sürdüler. Almanya ise, önce birkaç gün sessiz kaldı, sonra, bu kadar çabuk açıklama yapmalarının, ingilizlerln suçunu kanıtladığını id­ dia etti.

ı»Refah- faciası!

• —

Alman ve Italyan

makamları, vapu­

rumuzun kaybı ile

mihver filosundan

hiç bir cüzütarmn)

alâkalı olmadığını

bildirdiler

ı - —

-İNGİLİZ

BÜYÜKELÇİSİ

SİR KNUTCHEBULL

HUGGESSEN:

«OLA Yi

AKDENİZ'DE

BULUNAN

ALM AN YA DA

İT AL YAN

DENİZALTILAR!

MEYDANA

GETİRMİŞTİR»

ALM AN RESMÎ

DNB AJANSI:

«İNGİLİZLER'İN

GARİP

AÇIKLAMASI

VİCDAN

RAHA TSIZLIKLA RINI

KANITLIYOR.

İTALYA'NIN

VE BİZİM

OLA YLA

ILGIMIZ YOK»

sabahı yerine 23 haziuran akşamı Mer­ sin’den hareket e tti.

Bu gecikmenin türlü nedenleri var­ dı. önce, gemide herhangi bir kazaya karşı kurtarma gereçleri çok azdı. Bun­ lar sağlanmaya çalışıldı. Geminin telsizi yoktu. Yeni bir telsiz koymak günler alabilirdi. Bu nedenle bundan vazgeç­ tiler. Her şeyden önce “Refah” dış sefer yapamayacak kadar da eski ve köhne idi.

Buna rağmen 23 haziran akşamı “refah” Mısır’a gitmek üzere Mersin'­ den ayrılmıştı. Gemide bulunanların listesi şöyle idi:

l ’i yarbay, 10’u yüzbaşı, 5’i üsteğmen olmak üzere 16 denizci, 16 Hava Harp Okulu öğrencisi, Oruç Reis için 10, Murat Reis için 13, Burak Reis için 13, Uluç Ali Reis için 12 assubay ve çavuş, her dört denizaltı için 63er.

Kafile törenle uğurlandı. Ama 25 haziran sabahı Mersin Liman Reisliği hayretler içindeydi. Çünkü “Refah” gemisine konulan filika, 28 kişi ile geri dönmüştü. Filikadakiler bitkindi ve:

“Refah battı"dediler.

"Refah” vapuru hareketinden kısa bir süre sonraTürk karasularından çıktıktan sonra kimliği belirlenemeyen bir de­ nizaltı tarafından torpillenmiş ve batı­ rılmıştı. Ancak, batarken telsiz cihazı olmadığı için de durumunu 20-25 mil ötede bulunan anayurda bildirememişti.

Mersin ve İskenderun’dan derhal motor ve yelkenliler çıkarılarak“Refah” yolcularının aranmasına başlandı. K a­ zanın üzerinden 36 saat geçmişti. Bu nedenle sonuç almamıyordu. Sadece de­ nizle boğuşan 4 kişi bulundu, diğerleri boğulmuştu. Böylece, “Refah” faciasın­ dan sadece 32 kişi sağ kalıyordu.

Olaydan bir gün sonra İngiliz Bü­ yükelçisi Sir Knutchebull Huggessen, Dışişleri Bakanlığı’na giderek olayın Akdeniz’de bulunan Alman veya İta l­ yan denizaltıları tarafından yaratıldığı­ nı iddia etti. Almanlar birkaç gün sustular. Sonra da resmî ajansları DNB şu açıklamayı yaptı:

“Refah gemisi, torpillenmesinden bir­ kaç saat sonra hiçbir Ingiliz denizaltısı- nın bu torpilleme ile ilişkisi olmadığı bil­ dirilmiştir. Alr.ıan askerî yetkilileri şu nokta üzerinde dikkatle durmaktadırlar. Denizaltı harekâtının düzenlenmesini bilen herkes için bu kadar kısa zamanda harekâtta bulunan denizaltıdan haber alma olanaksızlığı kesindir, tngilizlerin bu garip ve fevkalâde acele açıklaması, kendilerinin vicdan rahatsızlığını kanıt­ lamaktadır.

Alman ve İtalyan yetkilileri dikkatli bir incelemeden sonra Alman ve İtalyan Filosundan herhangi bir geminin, Türk Refah vapurunun batmasıyla ilgili her­ hangi bir girişimde bulunmadığım res­ men açıklar.”

“ Refah"ı kim batırmıştı? İngilizler mi, Almanlar mı? Bu konu, İkinci Dünya Savaşı’mn meçhulleri arasında kaldı. Ama 200’e yakın Türk gencinin hesabı Büyük Millet Meclisi’nde soru lacaktı.

(4)

Y a k ıi| .T a ri lıııııi/:

hayli tedirgindi. İyi haber alan Türk kaynaklan dışında hiç kimse bir Alman- Rus savaşma olanak tanımıyorlardı. Hatta 16 haziranda bir Amerikalı ga­ zetecinin Ankara’dan çektiği telgraf Finlandiya, Vichy Fransası ve Ispan­ ya’da ‘ ‘Boş br vehim” olarak nitelendi­ rilmişti. Gazetecinin telgrafı şu idi:

“Alman-Rus ilişkilerinin çok kritik bir noktaya ulaştığı görülmektedir. İyi haber alan diplomatik kaynaklar, çok kısa bir zaman sonra dünyada bomba etkisi yaratacak bir olay beklemekte­ dirler. Alman ve Rus orduları kendi sınırlarında yığınak yapmaktadırlar. U- zun süreli bir savaşa hazırlanan Alman­ ya'nın Kafkasya ve Ukrayna’daki doğal kaynaklara egemen olmak istediği an­ laşılmaktadır.”

sözleşmesini unutmadan bunu denge­ lemek için şimdi de Almanya ile karşı­ lıklı saldırmazlık paktı arıyordu. Ingil­ tere, Türkiye’nin tarafsızlığım koruması ve Almanya ile yandaş olmaması için bir yandan siyasî baskı yaparken, öte yandan da yeni girişimler peşindeydi.

1941 yazının başında Ingiliz Büyükel­ çisi Sir Huggessen, Türk hükümetine Ingiltere’nin şu mesajım getirmişti:

“ Ingiltere’ye sipariş edilen Burak Reis, Murat Reis, Oruç Reis ve Uluç Ali Reis denizaltıları hazırdır. Ayrıca dört

uçak filosu da teslim edilmek üzere ta­ mamlanmıştır. Bunları alacak eleman­

ları gönderin, derhal sizlere teslim ede­ lim.”

Haziran ayı başında, yani Alman-Rus

mesi için gerekli işlemlerin yapılmasını emretti.

Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ile işbirliği yaparak 143 denizci ve havacıyı gemi ve uçaklarım almak için görevlendirdi. Bu göreve atananların 16’sı öğrenci idi.

Ulaştırma Bakanlığı da, kafileyi Mısır’a götürecek bir gemi aramaya başlamıştı. İstanbul’daki Deniz Ulaş­ tırma Komisyonu bu iş için Berzilay Benjamen şirketine ait “Refah” gemisi­ ni bu işe uygun bulmuştu. “Refah”, 16 haziranda İstanbul’dan ayrılarak 21 haziranda Mersin’e varacak, denizci ve havacıları alarak 22 haziranda Mısır’a gidecekti. n Mersin 'den Mısır’a doğru hareket eden "Refah,'da 143 subay, askerî öğrenci ve er vardı. Bunlardan 28’i, 25 haziran

sabahı

bitkin bir halde filikayla Mersin Limanı’na geri döndü. Yanda, torpillenen

"Refah"dan

kurtulan 32 kişiden bazıları, Mersin’in Koca taş yöresinde filikaları ile birlikte... m m m m m m m m m m m am m m E s a s s n B n s n “ ...B oş bir vehim” olarak nitelenen

bu telgraftan tam bir hafta sonra Hitler, Rusya’ya saldırmıştı.

«GELİN, GEMİLERİNİZİ

UÇAKLARINIZI ALIN»

Türkiye’de ise, İnönü 1930’larda İn­ gilizlerle yaptığı karşılıklı yardımlaşma

savaşmdan ve Türk-Alman karşılıklı saldırmazlık sözleşmesinden önce An­ kara için yepyeni bir sorun çıkıyordu.

Dışişleri Bakanlığı. Ingiliz elçisinin önerisini aynı güıı Başbakanlık’a bildir­ mişti. Başbakanlık da, önce Savunma Bakanlığından gemileri ve uçakları In­ giltere’den alacak kafilenin oluşturul­ masını istedi. Ulaştırma Bakanlığı’na da bu kafilenin Ingiltere’ye

gönderil-Ingilizler, Türk kafilesinin 25 hazi­ randa Mısır’da bulunmasını koşul ola­ rak öne sürmüşlerdi. Çünkü, Türk kafile burada Ingiliz askerleriyle buluşacak, uçaklarla Gine Körfezi’ııde bir yere gi­ decek. oradan da İngiltere’ye yollana­ caklardı.

Refah vapuru ve Ingiltere'ye gidecek Türk subayları 2İ haziran sabahı Mer­ sin'deydi. Ancak “Refah" 22 haziran

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a To ros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Alçak bir Il ısu Barajı, Hasankeyf Barajı, Botan Barajı ve Garzan Barajı yapılsa, bunların toplam göl alanı, tek başına büyük Ilısu Barajı’nınkinin % 64’ü kadar

2004'te yasanan bir baska intihar vakasina iliskin durum bu pazartesi Tours sosyal güvenlik isleri mahkemesinde incelenirken, CGT, bir basin açiklamasinda, nükleer santralin

Kanında kurşun yüksek çıkan işçiler Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi’nde bazen birkaç hafta, bazen birkaç ay tedavi görüyor, sonra yine işbaşı yapıyor.. Kurşun bir

ABD’nin bugün dünyanın en büyük pazarı olduğu düşünüldüğünde, ana gelirleri petrolün ihracatına dayanan ve diğer önemli gelir kaynaklarından yoksun olan pek çok

Saydam ’ın başbakanlığı bittikten sonra da sık sık hatırlanan ve çoğu zaman geçerliliğini kaybetmeyen bu sözün sahibi Refik Saydam, 19 M ayıs 1919’da

Literatürde en sık uygulanan ve önerilen adölesan sağlığını geliştirme programlarının beslenme, egzersiz, hijyen, uyku, alkol, ilaç, sigara kullanımı ve

Bilgisayar kullanımı sayısal bölünme seviyesinin 2014 yılı itibariyle en yüksek olduğu bölgeler sırasıyla TR9, TR10 ve TR8 iken, bu sıralama internet için TR9, TR10 ve

Türkiye'nin AB'ye katılımı ile beraber su kaynakları ve altyap ılarına (Fırat ve Dicle nehir havzaları üzerindeki barajlar ve sulama sistemleri, İsrail ve ona komşu ülkeler