• Sonuç bulunamadı

KARADENİZ BÖLGESİ TÜRK KADIN BAŞLIKLARININ İNCELENMESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "KARADENİZ BÖLGESİ TÜRK KADIN BAŞLIKLARININ İNCELENMESİ"

Copied!
230
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

DEKORATİF ÜRÜNLER EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

KARADENİZ BÖLGESİ TÜRK KADIN BAŞLIKLARININ

İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Filiz ÖZSOY

(2)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

DEKORATİF ÜRÜNLER EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

KARADENİZ BÖLGESİ TÜRK KADIN BAŞLIKLARININ

İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Filiz ÖZSOY

Danışman

Prof. Dr. Mediha GÜLER

(3)

Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü’ne

Filiz ÖZSOY‘a ait, “KARADENİZ BÖLGESİ TÜRK KADIN BAŞLIKLARININ İNCELENMESİ” adlı çalışma jürimiz tarafından El Sanatları Eğitimi Bölümü Dekoratif Ürünler Eğitimi Anabilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Üye (Tez Danışmanı) Prof. Dr. Mediha GÜLER ...

Üye : ... ...

Üye : ... ...

Üye : ... ...

(4)

ii ÖNSÖZ

Giyim, tabiat şartlarından korunmak amacıyla ortaya çıkmıştır. Sosyo-ekonomik durum, iklim şartları gibi nedenler yanında, özellikle kadının doğası gereği kendini gösterme yani süslenmeyi de kapsayarak, hayatın içinde önemli bir yer tutmuştur.

Türk kadınının giyim kuşamındaki en önemli unsurlardan biri kullandığı başlıklar olmuştur. Sevincini, heyecanını, açıkça ifade edemediği tüm duygularını, başlıklara yansıtmıştır. Çocukluğundan başlayarak, yaşamın tüm aşamalarında başlıklarla kendini ifade etmiştir.

Tüm bunlar halk biliminde araştırmaya değer görülerek bu alanda birçok araştırmalar yapılmıştır. “Karadeniz Bölgesi Türk Kadın Başlıklarının İncelenmesi” konulu araştırma, geçmişten günümüze gelen bu halk kültürünü gelecek nesillere aktarabilmek, bilgi ve belgelerle katkıda bulunabilmek amacıyla ele alınmıştır. Bu konudaki ufacık bir katkı bile beni mutlu edecektir.

Üniversite eğitimi ve ardından çalışma hayatı ile süren uzun bir aradan sonra, yüksek lisans yapmama vesile olan ve beni bu konuda yüreklendiren can dostum, sevgili arkadaşım Gülşen GÜCÜYENER’e, araştırmam sırasında yardımlarını esirgemeyen, bana katkı sağlayan Azdavay Belediyesinden Faik ÇILBIR’a, Azdavay Halk Eğitim Merkezi Müdürü Ahmet YALÇINKAYA’ya, sıcaklığı ve sevecenliği ile destek olan Tosya Halk Eğitim Merkezi Müdürü İbrahim YARICI’ya, Merzifon Halk Eğitim Merkezi Müdürü Bünyamin KILIÇ’a, Gümüşhacıköy Halk Eğitim Merkezi Müdürü Mustafa FIRAT’a, Amasya için kaynak toplamamda bana yardımcı olan İbrahim SARIGÜL’e, sevgili teyzemin eşi Celal KARABULUT’a, maddi, manevi hiçbir desteğini esirgemeyen, araştırmalarımda beni yüreklendiren, destekleyen sevgili eşim İlhan ÖZSOY ve aileme, gözlem formları ve anketlerin doldurulmasında sıcak ilgi ve desteğini gördüğüm herkese ayrı ayrı teşekkür ederim.

Araştırmamın başından sonuna kadar, geçen sürede manevi her türlü desteği ile beni yönlendiren, bana fikir veren, çalışmalarıma yardımcı olan, değerli hocam Prof. Dr. Mediha GÜLER’e sonsuz şükranlarımı sunarım.

(5)

iii ÖZET KARADENİZ BÖLGESİ TÜRK KADIN BAŞLIKLARININ İNCELENMESİ Özsoy, Filiz

Yüksek Lisans, Dekoratif Ürünler Eğitimi Ana Bilim dalı Tez Danışmanı: Prof. Dr. Mediha GÜLER

Ekim-2009

Araştırmanın amacı, geçmişten günümüze Türk kültüründe önemli bir yer tutan başlık süslemeleri ve Kastamonu ve Amasya İllerindeki kadın başlıklarının, günümüzde bulunabilen başlık örneklerinin model, teknik, renk ve yöresel özelliklerinin belgelenerek, rapor haline getirilerek ortaya konmasıdır.

Araştırma için uzman görüşleri alınarak bir anket düzenlenmiş ve bu anket sahadaki kişilere uygulanmıştır. Araştırmanın evrenini, yörede kullanılan kadın başlıkları, sandıklarında bulunanlar ve müzelerden alınan örnekler üzerinde inceleme yapılmış; elde edilen örneklerin fotoğrafları çekilerek, detaylı açıklamasına yer verilmiştir. Araştırma sonuçlarının analiz ve yorumlanmasında frekans ve yüzde dağılımları dikkate alınmıştır.

Günümüzde kadın başlıklarının ve baş örtülerinin eski değerini yitirsede, bazı yörelerimizde hala varlığını sürdürdüğü görülmektedir. Geometrik desen ve stilize çiçeklerle bezenmiş gümüş tepeliklere sadece müzelerde rastlanmıştır. Bu tepelikler günümüzde kullanılmamaktadır. Baş örtülerindeki kenar süsleri daha çok iğne oyalı, boncuk oyalı, tığ oyalı, mekik ve firkete oyalıdır.

Başlıkların belgelenmesi, geleneksel değerlerin korunması ve gelecek kuşaklara tanıtılması açısından önem taşımaktadır.

(6)

iv ABSTRACT

EXAMİNATON OF TURKİSH WOMAN’S HEADDRESSES İN THE REGİONS OF BLACKSEA

Özsoy, Filiz

Master Program, Hand Craft Major Field of Study Thesis Advisors : Prof. Dr. Mediha GÜLER

October- 2009

The aim of this research is to analyze the women’s headdresses which taking and important role of Turkish culture. This research has comprised the Black Sea region of Turkey mainly Kastamonu and Amasya. With this research, the models, techniques, used colors and regional characteristics are documented.

A survey has been prepared by means of expert opinion and this survey applied to the persons region. The samples that find in museum’s, home’s and daily usage are first illustrated and detailed. The results of this survey are analyzed and interpretted by using percentage distribution and frequency. The results are showed on the tables.

Even today’s the women’s headdresses and kerchiefs lost traditional values, some regions stil continue to use them in their life. The arnomental knobs which has geometric desighs and stylised by flowers are presented only in museums. These arnomental knobs are not used now. The edge of kerchiefs are coverted by different embroidery.

Documentation of headdresses is important to protect the traditional values and to introduce them to the present and future generations.

(7)

v İÇİNDEKİLER Sayfa no JÜRİ ÜYELERİNİN SAYFASI ... i ÖNSÖZ ... ii ÖZET ... iii ABSTRACT ... iv İÇİNDEKİLER ... v

TABLOLAR LİSTESİ ... viii

ŞEKİLLER LİSTESİ ... x BÖLÜM I GİRİŞ ... 1 Araştırmanın Problemi ... 2 Araştırmanın Amacı ... 3 Araştırmanın Önemi ... 3 Sayıltılar ... 3 Araştırmanın Sınırlılıkları ... 4 Tanımlar / Terimler ... 4 BÖLÜM II KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR A. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 7

1.Kastamonu İli Hakkında Genel Bilgi ... 7

1.1. Kastamonu İlinin Tarihi ... 7

1.2. Kastamonu İlinin Coğrafi Konumu ... 7

1.3. Kastamonu İlinin İklimi ve Bitki Örtüsü ... 7

1.4. Kastamonu İlinde Turizm ... 8

1.5. Kastamonu İlinde El sanatları ... 8

(8)

vi

2. Amasya İli Hakkında Genel Bilgi ... 9

2.1. Amasya İlinin Tarihi ... 9

2.2. Amasya İlinin Coğrafi Konumu ... 9

2.3. Amasya İlinin İklim ve Bitki Örtüsü ... 10

2.4. Amasya İlinde Turizm ... 10

2.5. Amasya İlinde El sanatları ... 10

2.6. Amasya İlinde Geleneksel Giyim ... 11

3.El Sanatları İle İlgili Genel Bilgiler ... 11

3.1. El Sanatları Tanımı ... 11

3.2. El Sanatlarının Tarihçesi ... 12

3.3. El Sanatlarında Kullanılan Hammaddeye Göre Sınıflandırılması ... 13

4. Başlıkların Tarihi Gelişimi ... 14

4.1. Uygurlar Dönemi ... 14

4.2. Büyük Selçuklu ve Anadolu Dönemi ... 18

4.3. Osmanlı Dönemi ... 23

4.4. Cumhuriyet Dönemi ve Günümüz ... 30

5. Kadın Başlıklarının Tanımı ... 31

5.1. Başlık Yapımında Kullanılan Araç ve Gereçler ... 34

5.2. Başlıklarda Kullanılan Teknikler ... 37

5.3. Başlıklarda Kullanılan Renkler ... 39

5.4. Başlık Yapım Aşamaları ... 39

B. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ... 48

BÖLÜM III YÖNTEM ... 51

Araştırma Modeli ... 51

Evren ve Örneklem ... 51

Veri Toplama Tekniği ... 51

Verilerin Analizi ... 51

BÖLÜM IV BULGULAR VE YORUM ... 53

(9)

vii BÖLÜM V SONUÇ VE ÖNERİLER ... 78 Sonuç ... 78 Öneriler ... 79 KAYNAKÇA ... 81 EKLER EK -1 Anket Soruları ... 87

EK -2 Kadın Başlıkları Gözlem Formları ... 92

(10)

viii

TABLOLAR LİSTESİ

Sayfa No

Tablo 1. Ankete Katılanların Yaş Durumuna Göre Dağılımı ... 53

Tablo 2. Ankete Katılanların Medeni Durumuna Göre Dağılımı ... 54

Tablo 3. Ankete katılanların Eğitim durumuna Göre dağılımı ... 54

Tablo 4. Ankete Katılan Kişilerin Yöresel Başlık Yapmayı Öğrenilme Durumu İle İlgili Dağılım ... 55

Tablo 5. Ankete Katılan Kişilerin Yöresel Başlıkla İlgilenme Süresi İle İlgili Dağılım ... 55

Tablo 6. Başlıkların Eski Değerini Koruma Durumu İle İlgili Dağılım ... 56

Tablo 7. Yöresel Başlıklarda Kullanılan Takıların Yapıldığı Madenler İle İlgili Dağılım ... 56

Tablo 8. Yörede Kullanılan Başlık Çeşitlerinde Kulanılan Materyaller İle İlgili Dağılım ... 57

Tablo 9. Yörede Kullanılan Başlık Süslerindeki Motiflerle İlgili Dağılım ... 57

Tablo 10. Başlığın Kullanıldığı Yer İle İlgili Dağılım ... 58

Tablo 11. Başlık İle Birlikte Başka Aksesuar Kullanıldığı İle İlgili Dağılım ... 58

Tablo 12. Başlıkla Birlikte Kullanılan Aksesuar İle İlgili Dağılım ... 59

Tablo 13. Başlık Kullanımının Temel Nedenleri İle İlgili Dağılım ... 60

Tablo 14. Başlık Kullanımda İnançların Durumu İle İlgili Dağılım ... 60

Tablo 15. Mevsimine Göre Başlık Kullanımının Değişiklik Gösterip Göstermediği İle İlgili Dağılım ... 61

Tablo 16. Yörede Başlık Üretimi Yapılıp Yapılmadığı İle İlgili Dağılım ... 61

Tablo 17. Yörede Başlık Üretimi Yapılıyorsa Hangi Kurumlarda Yapıldığı İle İlgili Dağılım ... 62

Tablo 18. Başlığın Temin Edilme Durumu İle İlgili Dağılım ... 63

Tablo 19. Bölgeye Özgün Başlıkların Değişime Uğraması İle İlgili Dağılım ... 63

Tablo 20. Bölgeye Özgün Başlıklarda Değişimin Nelerde Olduğu İle İlgili Dağılım ... 64

Tablo 21. Bir Yöresel Başlığın Ne Kadar Sürede Tamamlandığı İle İlgili Dağılım ... 64

(11)

ix

Tablo 23. Gözlem Formunda Bulunan Türk Kadın Başlıklarında Takke, Çene Bağı, Örtü, Duvak, Yaşmak ve Süslemelerinde Kullanılan Malzemelere ilişkin

Bilgileri Gösteren Tablo ... 67 Tablo 24. Gözlem Formunda Bulunan Türk Kadın Başlıklarında Fes, Tepelik, Çeki,

Püskül, Şapka, Taç ve Süslemelerinde Kullanılan Malzemelere İlişkin

Bilgileri Gösteren Tablo ... 69 Tablo 25. Gözlem Formunda Bulunan Türk Kadın Başlıklarında Takke, Çene Bağı,

Örtü, Duvak, Yaşmak ve Süslemelerinde Kullanılan Tekniklere İlişkin

Bilgileri Gösteren Tablo ... 71 Tablo 26. Gözlem Formunda Bulunan Türk Kadın Başlıklarında Fes, Tepelik, Çeki,

Püskül, Şapka, Taç ve Süslemelerinde Kullanılan Tekniklere İlişkin Bilgileri Gösteren Tablo ... 72 Tablo 27. Gözlem Formunda Bulunan Türk Kadın Başlıklarında Takke, Çene Bağı,

Örtü, Duvak, Yaşmak ve Süslemelerinde Kullanılan Renklere İlişkin

Bilgileri Gösteren Tablo ... 73 Tablo 28. Gözlem Formunda Bulunan Türk Kadın Başlıklarında Fes, Tepelik, Çeki,

Püskül, Şapka, Taç ve Süslemelerinde Kullanılan Renklere İlişkin Bilgileri

Gösteren Tablo ... 75 Tablo 29. Gözlem Formunda Bulunan Türk kadın Başlıklarında Örtü ve

(12)

x

ŞEKİLLER LİSTESİ

Sayfa No

Şekil 1. Kızların Baş Tuvaleti ... 15

Şekil 2. Hotoz ... 16

Şekil 3. Sorçuk, Uygur Freski, Kadın ve Erkek Vakıfcılar ... 16

Şekil 4. Vakıf Yapan Prensesler ... 17

Şekil 5. Kısa Fesli Kadın Figürü ... 17

Şekil 6. Beyşehir Kubadabat Sarayı Duvar Çinisi ... 18

Şekil 7. Selçuklular Döneminde Giyilen Bazı Başlıklar ... 19

Şekil 8. Seramik Tabakta Minyatür, İran ... 20

Şekil 9. Konya Kalesi, Meslek Kabartmaları ... 21

Şekil 10. Ajur Tekniği İle Yapılmış Büyük Selçuklu Keramik Küp Parçası ... 21

Şekil 11. Kubadabat Sarayından Kadın Figürlü Çini Parçası ... 22

Şekil 12. Sgraffito Desenli Renksiz Sırlı Tabak Fragmanı, Tokat müzesi ... 22

Şekil 13. Kubadabat, Slip Tekniğinde Tabak Parçası ... 23

Şekil 14. Saraylı (Valide Sultan) ... 24

Şekil 15. Evde yada Sarayda Türk Kadını ... 25

Şekil 16. Türk Kadını ... 26

Şekil 17. Türk Kadını (Ev Giysili) ... 27

Şekil 18. Türk Kadını ... 28

Şekil 19. Hamama Giden Türk Kadınları ... 29

Şekil 20. Cumhuriyet Döneminde ve Sonrasında Kullanılan Şapkalar... 30

Şekil 21. Kozak, Evli Yeni Gelin Giysisi Başlığı ... 32

Şekil 22. Marmara (Çanakkale- Edremit) Yöresinde Giyilen Gelin Başlığı ... 32

Şekil 23. Paralı Başlık ... 33

Şekil 24. Makas ... 34

Şekil 25. Dikiş İğnesi ... 34

Şekil 26. Etamin Kumaş ... 35

Şekil 27. Desenli Kumaş ... 35

Şekil 28.Renkli Boncuklu Toplu İğneler ... 35

Şekil 29. Renkli Orlon İplikler ... 36

(13)

xi

Şekil 31. Tığ ... 36

Şekil 32. Firkete ... 37

Şekil 33. Mekik ... 37

Şekil 34. “Nuska” Motifi ... 38

Şekil 35. “Bölme” Motifi ... 38

Şekil 36. Verev Şekilde Kesilen Yan Parça Kısımı ... 40

Şekil 37. Tepe Kısmı ... 40

Şekil 38. Yan Parçanın Birleştirilmesi ... 40

Şekil 39. Yan Parçayı Ortadan Katlama ... 41

Şekil 40. Her İki Kenara 3 Sıra Zigzag Dikiş ... 41

Şekil 41. Tepe Kısmına 3 Sıra Zigzag Dikiş ... 41

Şekil 42. Yan ve Tepe Kısmının Tamamının İşlenmesi ... 42

Şekil 43. Yan Parça ve Tepe Kısmı Birleştirilmesi ... 42

Şekil 44. Birleştirme İşlemi Tamamlanan Takke ... 42

Şekil 45. “Kıvratma” ... 43

Şekil 46. Çökü Denilen Siyah Kumaş ... 43

Şekil 47. Çökü Bezinin Takkeye Dolandırılması ... 44

Şekil 48. Kurdele yada Burma ... 44

Şekil 49. Mavi Boncuk ... 44

Şekil 50. Işıldak ... 45

Şekil 51. Kurdelenin, Mavi Boncuk Arasına Yerleştirilmesi ... 45

Şekil 52. Mavi Boncuk Arasına Yerleştirilen Burmanın Çöküden Yapılan Rulonun Üzerine Yerleştirilmesi ... 45

Şekil 53. Işıldağın Takkeye Yerleştirilmesi ... 45

Şekil 54. Renkli Boncuklu Toplu İğneler ... 46

Şekil 55. Kız Takkesine Geçirilen Kumaş ... 46

Şekil 56. Kız Takkesinde, Evli Kadın Takkesinin Kalıp Olarak Kullanılması ... 46

Şekil 57. Kız Takkesinde Goblen Kumaşın Kalıp Olarak Kullanılması ... 47

Şekil 58. Evli Kadın Takkesi ... 47

Şekil 59. Kız Takkesi ... 47

Şekil 60. Çene Bağı ... 48

Şekil 61. Başlık ve Baş Örtüsü ... 92

Şekil 62. Başlık ve Baş Örtüsü ... 94

(14)

xii

Şekil 64. Gelin Duvağı ... 98

Şekil 65. Başlık ve Baş Örtüsü ... 100

Şekil 66. Başlık ve Baş Örtüsü ... 102

Şekil 67. Başlık ve Baş Örtüsü ... 104

Şekil 68. Başlık ve Baş Örtüsü ... 106

Şekil 69. Başlık ve Baş Örtüsü ... 108

Şekil 70. Başlık ve Baş Örtüsü ... 110

Şekil 71. Başlık ve Baş Örtüsü ... 112

Şekil 72. Başlık ve Baş Örtüsü ... 114

Şekil 73. Başlık ve Baş Örtüsü ... 116

Şekil 74. Başlık ve Baş Örtüsü ... 118

Şekil 75. Başlık ve Baş Örtüsü ... 120

Şekil 76. Başlık ve Baş Örtüsü ... 122

Şekil 77. Başlık ve Baş Örtüsü ... 124

Şekil 78. Başlık ve Baş Örtüsü ... 126

Şekil 79. Başlık ve Baş Örtüsü ... 128

Şekil 80. Başlık ve Baş Örtüsü ... 130

Şekil 81. Gelin Duvağı ... 132

Şekil 82. Yaşmak ... 134 Şekil 83. Baş Örtüsü ... 136 Şekil 84. Baş Örtüsü ... 138 Şekil 85. Baş Örtüsü ... 140 Şekil 86. Baş Örtüsü ... 142 Şekil 87. Baş Örtüsü ... 144 Şekil 88. Baş Örtüsü ... 146 Şekil 89. Baş Örtüsü ... 148 Şekil 90. Baş Örtüsü ... 150 Şekil 91. Baş Örtüsü ... 152 Şekil 92. Baş Örtüsü ... 154 Şekil 93. Baş Örtüsü ... 156 Şekil 94. Baş Örtüsü ... 158 Şekil 95. Fes ... 160

Şekil 96. Başlık ve Baş Örtüsü ... 162

(15)

xiii Şekil 98. Fes ... 166 Şekil 99. Şapka ... 168 Şekil 100. Şapka ... 170 Şekil 101. Şapka ... 172 Şekil 102. Şapka ... 174 Şekil 103. Şapka ... 176 Şekil 104. Şapka ... 178 Şekil 105. Baş Örtüsü ... 180 Şekil 106. Baş Örtüsü ... 182 Şekil 107. Fes ... 184 Şekil 108 Fes ... 186 Şekil 109. Baş Örtüsü ... 188 Şekil 110. Baş Örtüsü ... 190 Şekil 111. Baş Örtüsü ... 192 Şekil 112. Baş Örtüsü ... 194 Şekil 113. Baş Örtüsü ... 196 Şekil 114. Başlık ... 198 Şekil 115. Tepelik ... 200 Şekil 116. Tepelik ... 202 Şekil 117. Baş Örtüsü ... 204 Şekil 118. Tepelik ... 206 Şekil 119. Tepelik ... 208 Şekil 120. Tepelik ... 210 Şekil 121. Tepelik ... 212 Şekil 122. Tepelik ... 214

(16)

BÖLÜM I

Araştırmanın problemi

İnsanoğlunun tabii ihtiyaçlarından olan giyim-kuşam, tabiat şartlarından korunmak amacıyla, mahrem yerleri örtme şeklinde ortaya çıkmaktadır. Kadının doğası gereği kendini gösterme, kendini ifade edebilme, zevkini ortaya koyabilme, sosyo-ekonomik nedenler, iklim şartları, töreler v.b. gibi nedenlerle giyim- kuşam beraberinde süslenmeyi de öne çıkartmış, zaman içinde gelişerek hayatın içinde önemli bir yer tutmuştur.

Bu anlamda; “Kültür; (hars, ekin) Bir topluluğun tinsel özelliğini, duyuş ve düşünüş birliğini meydana getiren, gelenek halindeki her türlü yaşayış, düşünce ve sanat varlıklarının topu olarak ifade edilmektedir” (Türkçe sözlük, 2009).

“Sanat, diğer kültür sahalarına nispetle, fert ve cemiyetle, yani insan ile en sıkı münasebeti olan, onunla iç içe, kucak kucağa olan bir canlı kültür dalıdır. Sanat, bir millete ve hatta bazen, milletler ve kavimler grubuna alem olan ve damga vuran bir temel kültür koludur” (Bilgiç, 1977, s:6).

“Gelenek (anane); ise eski çağlardan beri yerleşmiş olup kuşaktan kuşağa geçerek gelen ve topluluğun üyeleri arasında ortak ve özel ruh ve dolayısıyle sağlam bir ruh meydana getiren her türlü alışkı olarak ifade edilmektedir” (Türkçe sözlük,2009).

“Doğduğu andan itibaren insanın içinde bulunduğu gelenekler kişinin deneyim ve davranışlarını biçimlendirir. Büyüdüğünde içinde doğduğu kültürün etkinliklerine katılır. Kültürün getirdiği alışkanlıkları ve inançları haline gelir.” (Arıcı, 2004 , s:1).

Tarih boyunca çok çeşitli uygarlıkların beşiği olan Anadolu topraklarında yaşayan Türklerin giyim kültürü ayrı bir değer taşımakta olup, özellikle kadın kıyafetleri çok çeşitlilik göstermektedir. Kadın giyiminde özellikle inançlar, gelenek-görenekler, sosyal durum, medeni hal, toplum içindeki konum, düşünce ve davranışlar önemli bir rol oynamaktadır.

Başlık, Türk kadının giyimindeki en önemli unsurlardan biri olmuştur. Kadın başlıkları çok çeşitlilik göstermekte, zamanla değişikliklere uğrasa da kültürel yapı içerisinde, gelenekselliğini de koruyarak geçmişten günümüze kadar hala varlığını sürdürmektedir.

(17)

Kadın giyim ve süslenmesi, kadının konumuna göre çeşitlilik göstermektedir. Farklı giyinme, farklı takma, farklı bağlama, farklı motif, farklı renk ile bir tür iletişim kurmaktadır. Anadolu kadını eskiden beri başlıklar ile ayırt edilmeyi ortaya çıkarmıştır. Çocuk, genç kız, nişanlı kız, gelin, evli kadın, dul kadın, kaç çocuğu olduğu gibi işaretleri başa takılanlarla yansıtmaktadır. Yaşamın geçiş dönemleri olan doğum, evlilik, ölüm başlıklarda ifade bulmaktadır.

“Bir genç kızın nişanlanmasından, ihtiyarlığına kadar kullandığı başlıklar ve baş örtüleri onun sosyal durumunu gösterdiği gibi, gençlikte kullanmaya başladığı canlı renkler, yaşlandıkça koyu ve soluk renklerle sembolize edilir. Bu şekilde düzenlenen başlıklar Türk kültürünün sözcüsü durumundadır.” (Eğnim, 2008).

Başlıklarda kullanılan renkler, motifler, taşlar, hayvan tüyleri gibi malzemeler, saç örgüleri ile birleştirilerek anlam kazanmıştır. Kırmızı “al” bez nişanlı kız ve gelinlerin baş süslemelerinde pul ve oyalar kullanılmıştır. Ayrıca, kadın baş süslemelerinde kullanılan malzeme ve terimler dilimize de yerleşerek; başı bağlanmak, başına tüy dikmek, baş tacı etmek gibi deyimlerle de ifade bulmuştur.

Bu nedenle, başlıklarda kullanılan malzemeler, oluşturulan desenler, motifler, renkler incelenmeye alınmıştır. Günümüzde başlıkların kullanılması ve özgün tasarımların giderek azalması nedeniyle bu konu araştırma problemi olarak ele alındı.

Araştırmanın Amacı

Karadeniz Bölgesi Türk Kadın Başlıklarının incelenmesinde, Kastamonu ve Amasya İli’nde elde edilen başlıklar tespit edilerek, örnekleri belgelenerek, manevi dili yani anlatılmaya çalışılan duygusu açıklanmaya çalışılmıştır.

Bu çerçevede,

1. Kadın başlıklarında kullanılan malzemeler nelerdir? 2. Başlık yapımında kullanılan teknikler nelerdir? 3. Başlıkta kullanılan renkler nelerdir?

(18)

Giyimin tamamlayıcı unsuru olan kadın başlıklarının günümüzde önemi giderek artmaktadır.

Bu nedenle Karadeniz bölgesi kadın başlıklarının incelenmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Kastamonu ve Amasya İllerinin doğal güzelliği, tabiat şartları ve bununla birlikte kültürel gelişim içinde gelenekselliği de içine alarak, bölgede yaşayan insanların giyimlerini tamamlayan baş süslemeleri, başlıklar ve başörtülerinin incelenmesi araştırmanın amacını oluşturmaktadır. İnceleme yaparken, geçmişte kullanılan baş süslemeleri, geçmişten günümüze, Türk kültüründe önemli bir yer tutan başlık süslemeleri, kadın başlık süslemelerinin, kadının bulunduğu ortam ve statüsü arasındaki ilişkisi, yeri ve önemi, süsleme biçimlerinin incelenmesi ve hali hazırda baş süslemelerinin nasıl olduğu konusu incelenmiştir.

Araştırmanın Önemi

Süslemede kadın hayatında önemli bir yer tutmuş olan başlıklar, özellikle Karadeniz bölgesinde zengin örnekleri ile ülkemize çeşitlilik ve değer katan başlıkların incelenmesi, hem yok olmaya yüz tutan çeşitlerin ve buna bağlı olarak geleneklerimize vurgu yapmak, onları açığa çıkarmak, dolayısı ile bu anlamda günümüze taşıyabilmek, kültürel varlığımızı ortaya konması açısından araştırma önemlidir.

Sayıltılar

1. Araştırma için belirlenen yöntem ve teknikler ile hazırlanan anket araştırmanın amacında belirlenen özellikleri ölçecek yeterliliktedir.

2. Araştırmanın yöntem ve tekniklerini belirlemede başvurulan uzman görüşleri yeterlidir.

3. Araştırma için seçilen örneklem evreni temsil niteliğine sahiptir.

(19)

Araştırmanın Sınırlılıkları

1. Araştırma Karadeniz bölgesinde bulunan Kastamonu ve Amasya illerinde kadınlar tarafından daha önceki yıllarda kullanılan ancak yok olmaya yüz tutmuş başlıklar ile sınırlıdır. 2. Araştırma Karadeniz bölgesinde bulunan Kastamonu ve Amasya illerinde halen kullanılmakta olan başlıklar ile sınırlıdır.

3. Araştırmada elde edilen bilgiler, kullanılan veri toplama aracı ile sınırlıdır.

Tanımlar / Terimler

Arakçin : Kenarlarının ve içinin ter ile yağlanıp kirlenmemesi için küllah veya kavuğun altından giyilen takkenin adı. Halk arasında “terlik” denir. (Koçu, 1967)

Arakiye : Eskiden dervişlerin giydikleri, tiftikten yapılmış ince külah. (Türkçe sözlük, 2009) Atkı : Genellikle kadınların kullandığı büyük başörtü.

Bağtak : Padişah hareminde önemli kadınlar tarafından giyilen başlık. Başlık : Başa geçirilen giysi. (Türkçe sözlük, 2009)

Bürgü : Kasabalarda ve bilhassa köylerde kadınların sokağa çıkarken dini örtünme yolunda başlarının üzerine atarak büründükleri bir çarşafa verilen isimdir. (Koçu, 1967).

Car : Dizlere ve topuklara kadar uzun yeşil veya beyaz renkli geniş bir örtüdür.

Çit : “Üzeri çiçekli ve şekilli pamuklu bez, basma” (Türk lügatı). Basmanın eski adı; orta tabaka halk ve ayak takımı tarafından şalvarlık, entarilik ve mintanlık olarak çok kullanılmış, zamanımızda da kullanıla gelen kumaştır. Bu isim “Çit” kelimesinden gelir, çit, “üstü çiçekli ve şekilli pamuk bezi” “basma” demektir. (Koçu, 1967)

Çitari : İpekle karışık pamuk ipliği ile dokunmuş sarı ve kırmızı çubuklu bir kumaş; bilhassa Şamda dokunurdu, İstanbul piyasasında halk isteği görmüş makbul kumaşlardandı. Renk ve nakışı bu kumaşa benzeyen bir balık da “Çitari balığı” adını taşır. (Koçu, 1967)

(20)

Ferace : Eskiden, kadınların sokakta giydikleri mantoya benzer, bol ve yakasının arka kısmı çok defa eteklere kadar uzayan üst giysisi. (Türkçe sözlük, 2009)

Ferahi : Fesin üst tablası üstüne dikilen ve fesin daima kalıplı durmasını sağlayan sarı pirinçten yapılan dairevi ince bir plakanın adı. (Koçu, 1967)

Fes : Kuzey Afrikanın batısında Fas şehrinde icad edilmiş kırmızı renkli baş giysisidir. (Koçu, 1967)

Hotoz : Eskiden kadınların süs olarak başlarına taktıkları başlık (Koçu, 1967). Kakül : Alnın üzerine sarkıtılan kısa kesilmiş saç. (Türkçe sözlük, 2009) Külah : Eskiden giyilen, ucu sivri veya yüksek başlık. (Türkçe sözlük, 2009)

Namaz ve mevlüt başörtüsü : Mevlüt başörtüleri ise genelde beyaz, ipek örtülerdir. Dikdörtgen biçiminde olup üç kenarı oyalıdır. (Erdem, 2003)

Mahrama : Bazı bölgelerde kadınların sokağa çıkarken manto üstüne örtündükleri işlemeli geniş örtü.(Türkçe sözlük, 2009)

Poşu : Kadınların yanı sıra erkeklerinde başlarına sardıkları, ipekli, pamuklu veya yünlü kumaştan yapılmış kenarları saçaklı ve oyalı başörtüsü.

Puşu :Düğünlerde başın en üstüne örtülen yeşil-kırmızı ince örtüdür. (Dulkar Kayıkcı, 2005, s:374)

Serpuş : Baş giysisi, başlık. (Türkçe sözlük, 2009)

Sorguç : Başlıkların ön tarafında bulunan tüy veya püskül biçimindeki süs.

Tac : “ Hükümdarların başlarına giydikleri murassa seyki taht ile beraber hükümdarlık alemetidir. 2. Şeyhlerin dervişlerin serpuşu. 3. Gelinlern başına konulan elmaslı ziynet. (Koçu, 1967)

Takke : İnce kumaştan yapılan ve külahın altına giyilen başlıktır.

Tepelik : “Tepelik” yalnız kadın feslerinde kullanılmıştır. Yalnız fes üstünde de değil, doğrudan, bir serpuş gibi saç üzerine de oturtularak kullanılmış, fes üzerine konulanlar, altından, gümüşden, yaldızlı bakırdan fes tablasını örtecek şekilde yapılmış daire şeklinde yapılmış daire şeklinde, oymalı nakışlı madeni bir levha olup fırdolayı kenarı ziynet altınları,

(21)

yahut inciler, inci püskülcükler asılarak süslenirdi. Doğrudan saç üzerine konulan tepelikler de yine altın, gümüş veya altın yaldızlı bakırdan hamam tası gibi yayvan bir tas halinde yapılır, fırdolayı kenarı yine aynı şekilde süslenirdi. (Koçu, 1967)

Tülbent : İnce iplikten yapılan yumuşak bir dokuma türüdür, pek çok başörtüsünün de malzemesidir. Tülbent kenarına yapılan oyalara pul ve boncuk da ilave edilmektedir. (Erdem, 2003)

Üsküf : Yarısı arkaya sarkan uzun bir sarık. (Türkçe sözlük, 2009)

Yaşmak : Kadınların ferace denilen harmani ile örtündükleri devirde, yalnız gözleri açıkta kalmak üzere başlarına örttükleri ince beyaz örtü. (Türkçe sözlük, 2009)

Yaşmak: İslam kadınlarınınsokakda ferace giydikleri vakit yüzlerine tutundukları ince beyaz dülbendden örtü ki biri yukarıdan ve biri aşağıdan gelerek gözlerin önünde bir aralık bırakan iki parçadan ibarettir. Yaşmaklanmaya yaşmak tutunmak, bağlamak denilir. (Koçu, 1967) Yazma : Üzerinde şekil ve motif olan bir başörtüsüdür. Genelde el baskısı olanlar tercih edilir. Yazmalar başörtüsü olduğu gibi bohça, yorgan yüzü, hatta zamanımızda masa örtüsü de yapılmaktadır. Köylerimizde yazma üzerine çar denilen bir örtü örtülür. (Erdem, 2003)

Yemeni : Kalıpla basılıp elle boyanmış tülbent olup başa bağlanır. (Türkçe sözlük, 2009) Zülüf, Zülf: Yüzün iki yanında kaş ile kulak arasında şakaklar üstünde biten saç; zülf arapçadır. O dilde, şakak saçı anlamında başka mahbub yahud mahbube, sevgili saçı yerine de kullanılır. (Koçu, 1967)

(22)

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR A. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

1. Kastamonu İli Hakkında Genel Bilgi 1.1. Kastamonu İli’nin Tarihi

Orta ve Son Tunç çağlarından (M.Ö. 2000 – 1500) bu yana barındırdığı kültür ve medeniyetler sırasıyla; Pala, Tum(m)ana, Hitit, Frig, Lydia, Pers, Helen ve Roma devletleridir. M.Ö. 65 – 64 yıllarında Romalı general Pompius Magnus tarafından günümüz Taşköprü ilçesinde kurulan Pompeiopolis kenti, M.S. 150–300 yıllarında bölgenin metropolisi olarak dönemine damga basan bir yerleşim olmuştur. 1211–1212 yılında Türk hakimiyetine geçer ve böylece Kastamonu’da Çobanoğulları Beyliği kurulur. Candaroğlu Beyliği, 1461 tarihinde Osmanlı Devleti sınırlarına katılır. Cumhuriyete kadar bir idari merkez konumunu sürdürmüş, Cumhuriyetin ilanı ile birlikte yapılan yeni değişikliklerle Kastamonu 12 ilçe ile birlikte, il olma özelliğini korumuştur. (Kastamonu Valiliği, 2008, s:10-13)

1.2. Kastamonu İli’nin Coğrafi Konumu

Batı Karadeniz Bölgesi’nde yer alan il, 410 22’ kuzey enlemi ile 330 46’ doğu boylamları arasında yer alır. Dağlar denize paralel olarak uzanır. Kastamonu, yüzölçümünün %74,6 ‘sı dağlık ve ormanlık, %21,6’sı plato, %3,8’i ovadan oluşmaktadır. Zengin bir orman altı örtüsü vardır. İl çoğunlukla engebeli ve karışık arazilerden oluşur. Kastamonu ili genel olarak dağlık olduğundan geniş ovaları yoktur. (http://kastamonu.gov.tr)

1.3. Kastamonu İli’nin İklimi ve Bitki Örtüsü

İl sınırının, Karadeniz kıyılarında Karadeniz iklimi, iç kısımlarda sertleşerek Kara iklimi görülür. Sahil boyunca bol yağışlı ve ılıman bir iklim, iç kesimlerde ise soğuk ve kurak karasal iklim hakimdir. Topraklarının %57’si orman alanlarıyla kaplı Kastamonu ilinde iğne ve yayvan yapraklı dev ağaçlar görülür. (http://tr.wikipedia.org)

(23)

1.4. Kastamonu İli’nde Turizm

Doğal güzellikleri ile ülkemizin en güzel köşelerinden biri olan Kastamonu, dağları, kalyonları, göl ve akarsuları, denizi ve yemyeşil ormanlarıyla turizm açısından birçok alternatif sunmaktadır. Kalesi, saat kulesi, camileri, medreseler, han, hamam, şadırvanları, bedestenleri, külliyeleri ve geleneksel Türk evi ile Osmanlı mimarisi örneklerinin bulunduğu il olarak da dikkat çekmektedir. Ayrıca Ilgaz dağı, Milli Parkı, dağcılık ve kış sporları için mükemmel bir alandır.

1.5. Kastamonu İli’nde El sanatları

Geleneksel el zanaatları oldukça zengin bir içerik taşır. Bu zanaatlarımız ana başlıklar halinde sayılacak olursa; madeni El zanaatları; bakırcılık, çilingircilik, bıçakcılık, el değirmeni yapımı, nalbantlık, dokumacılıkta; kuşakcılık, telacılık, kesecilik, kilimcilik, çarşaf dokuma, sof kumaş dokuma, iç fanilası, ön bezi, iplik işlemlerinde; çarşaf bağı, perde kenarı, yastık kenarı, oya, dantel, deri işlerinde; tabakcılık, davul yapımı, mes-terlik yapımı, koşumculuk ve hattatlık, urgancılık gibi örnekler verilebilir. (Kastamonu valiliği, 2008, s:120-123)

1.6. Kastamonu İli’nde Geleneksel Giyim

Kadın giysileri: Başa fes giyilip üzerine yuvarlak kasnak geçirilir. Kasnak kenarları inci, altın veya boncuklarla süslenirdi. Bunların üzerine simli ve oyalı tülbentler, yüzü açıkta bırakacak şekilde örtülürdü. Sırtlı çeşitli isimler alan gömlekler bulunur, bunların üzerlerine işli ceket giyilirdi. Bele çok renkli kuşaklar (püsküllü) takılır, bacaklara ince dantel veya oya işi olan, üzerine bol şalvar, ayaklara da mes ve çeşitli isimlerde terlikler giyilirdi.

Erkek giysileri: Eski tarz yerini tamamen yeni biçimlere bırakmıştır. Eskiden başa renkli fes giyilir, üzerine ucu aşağıya doğru sarkıtılan yazma sarılırdı. Sırtta iç gömleği, bunun üzerinde düz ve içli cepken olur, belde renkli kuşak onun üzerinde de meşin silahlık bulunurdu, bacaklara şalvar denilen, ağları diz kapaklarına kadar sarkan; pantolon, ayakları uçları kıvrık tulumbacı yemenisi giyilirdi. Gögüs üzerine çapraz olarak köstek denilen altın saat zinciri sarılırdı.

(24)

2. Amasya İli Hakkında Genel Bilgi

2.1 Amasya İlinin Tarihi

Hititler döneminde (İÖ 1900-1200) Amasid adıyla anılan Amasya, Hitit Konfederasyonu’nu oluşturan 13 kent devletinden biri oldu. Bu dönemde Hitiler’in başkenti Hattuşa’yla (Boğazköy) yakın ilişkileri olduğu bilinmektedir. Kentin ünlü kalesinin Hititler tarafından yapıldığı, daha sonra çeşitli ek ve onarımlar gördüğü saptanmıştır. Kalede bugün ancak Roma dönemine ait duvar kalıntıları görülebilmektedir. İÖ 1200-700 arasında Frigler, daha sonra Kimmerler, Lidyalılarve İÖ 530’da da Perslerin egemenliği altına giren Amasya, Helenistik dönemden başlayarak “Amaseia” diye anıldı. İÖ 291’de kurulan Pontus Krallığı’nın başkenti olan kentte bu dönemden kalma kalenin yamaçlarına oyulmuş 18 ilginç kaya mezarı vardır. Pontus krallarına ait bu mezarlar Kral Mezarları diye anılır. Amasya İÖ 64’te Roma’ya bağlandı. İlkçağın ünlü coğrafyacı ve tarihçisi Strabon, bu tarihte Amasya’da doğdu. İS 395’te başlayan Bizans döneminde kent dinsel bir merkez olarak önem kazandı.1071’deki Malazgirt Savaşı’ndan sonra egemenlik Anadolu Selçuklularının eline geçti. Amasya bu dönemde zengin ve bayındır bir kent haline geldi. 1389’da Osmanlı egemenliğine geçtikten sonra sancak merkezi oldu ve birçok Osmanlı şehzadesi burada sancakbeyliği yaptı.Amasya’nın Kurtuluş Savaşı’nda da önemli bir yeri oldu. Mustafa Kemal işgale karşı direnme ve örgütlenme çalışmalrını yürütmek için buraya geldi; mücadeleyi yönlendiren en önemli bildirilerden biri olan Amasya Tamimi’ni de burada yayımladı. (21/22 Haziran 1919) Amasya, Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra 24 Nisan 1924’te il oldu (AnaBritannica, Cilt1, 1992, s:506).

2.2 Amasya İlinin Coğrafi Konumu

Karadeniz Bölgesi’nin orta bölümünde yer alan Amasya; kuzeyden samsun, batıdan Çorum, doğu ve güneydoğudan Tokat illeri ile çevrilidir. 35o 00’ile 36o 30’ doğu boylamı, 400 15’ve 410 02’kuzey enlemleri arasındadır. Yüzölçümü 5.690 km2 dir (Amasya Valiliği, 2002, s:12).

(25)

2.3 Amasya İlinin İklim ve Bitki Örtüsü

Amasya’da Karadeniz iklimi – Kara iklimi arasında bir geçiş iklimi hüküm sürer. Yazları kara iklimi kadar kurak, Karadeniz iklimi kadar yağışlı değildir. Kışları ise Karadeniz iklimi kadar ılıman, kara iklimi kadar sert değildir. Yazları sıcak ve kurak, kışları yağışlıdır. İlkbahar en çok yağış alan mevsimdir (http://www.amasya.gov.tr).

2.4 Amasya İlinde Turizm

İlde bulunan Amasya Kalesi, Kral Kaya Mezarları, Kızlar Sarayı, efsanelere konu olan Ferhat Su Kanalı, Bayezit Külliyesi, Bimarhane, Gökmedrese Cami, Kapıağa Medresesi, tarihi eserler ve mumyaların sergilendiği Amasya Müzesi, Hazeranlar Konağı, turistlerin ilgisini çekmektedir. Bunun yanında, arkeolojik ve kentsel sit alanları, taşhanlar, köprüler, camiler, türbeler, çeşmeler bulunmaktadır. Ayrıca, sağlık turizmine dönük Terziköy, Hamamözü Arkutbey, Gözlek ve Ilısu Kaplıcaları, yayla turizmine dönük Borabay, Kapaklı, Omarca doğal zenginlikleri mevcuttur (http://www.amasyakulturturizm.gov.tr).

2.5 Amasya İlinde El Sanatları

Yassıçal Belde’si ve Sarıyar Köyü’nde üretimi devam eden, halı-kilim dokumacılığı, değişik boylarda üretimi yapılan teneke semaver, Merzifon yöresinde kamçılı tezgah diye bilinen tezgahlarda dokunan peştamal, çarşaf dokuma, tüm yörede yaygın olan iğne oyası, müzik aletlerinin (saz, ud, kanun vb.) yapımı yanında çeşitli tarım aletleri ve ev eşyalarının yapıldığı ağaç işleri, Gümüşhacıköy yöresinde kendir ve keçi kılından eğrilen çuval, kilim, heybe, torba ve çeşitli kalınlıklarda halat yapılan kırnap-halat eğirme, demirden yapılan; balta, nacak, keser, sacayağı, bıçak v.b.malzemeler üretmek için sıcak demir halkın geçimine yardımcı olmakta ve varlığını yörede sürdürmekte olan el sanatlarındandır (http://www.amasyakulturturizm.gov.tr).

(26)

2.6 Amasya İlinde Geleneksel Giyim

Amasya İli geleneksel giyim-kuşam bakımından çok renkli ve çeşitlidir.

Kadın giyimi : Zengin ve gösterişli olan geleneksel kadın kıyafeti fes ve pullu yemeni, iç gömleği, içliği,gögüslüğü, entari, önlük, etek ve bunların üzerlerine çarşaf, ferace ve kaftanlar giyilirdi. Kadınlar genelde şalvar giyerler. Genç kızlar allı, morlu, sarılı, yeşil canlı renkli giysileri giyerken, yaşlı giysileri daha sadedir.

Erkek giyimi : Kadın giyimine göre daha sade olan erkek giyimi, fes – çember baş, içlik-melez göynek, yelek (delme), şalvar, kuşak(şal kuşak), çarık(postal-lakçin-kaleş) ve çoraptan oluşmaktadır.

3. El Sanatları İle İlgili Genel Bilgiler 3.1. El Sanatları Tanımı

Toplumların kültürel nitelikleriyle yaşayış biçimlerini dışavuran en önemli unsurlardan biri de el sanatlarıdır (Sümerkan, 2008, s:9).

Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğü’nde el sanatları: “El tezgahlarında bir yardımcı araç kullanarak elle yapılan işlerin tümü” diye tanımlanmıştır.

“El sanatları; insanoğlu var olduğundan beri tabiat şartlarına bağlı olarak ortaya çıkmıştır. İnsanların ihtiyaçlarını karşılamak, örtünmek ve korunmak amacı ile ilk örneklerini vermiştir. Daha sonra gelişerek çevre şartlarına göre değişimler gösteren el sanatları, ortaya çıktığı toplumun duygularını, sanatsal beğenilerini ve kültürel özelliklerini yansıtır hale gelerek “geleneksel” lik vasfı kazanmıştır.” (Kültür bakanlığı, 2001, s:7).

“El sanatları, hemen hemen her insanda az yada çok var olan, kendi kültüründen aldığı yaşam tarzını, ecdadının deneyimlerini ve birikimlerini bir potada eritip günümüzde insanlara bir mesaj verme becerisidir. Geleneksel el sanatlarımız geçmişi günümüze taşıma ve günümüzde yaşatma sanatıdır.” (www.gaziantepkulturturizm.gov.tr).

(27)

“El sanatlarının genel karakteri içinde şu olgular yer alır:

1. El sanatları kişisel bilgi ve beceriye dayanır.

2. Bu bilgi ve beceri ustadan çırağa iletilir.

3. Bilgi üretimi ve üretim süreklidir. Böylece geleneksel özellik taşır.

4. Kırsal üretimlerde hammadde yöreseldir.

5. Üretim kişiseldir, ya da küçük işletmelerde gerçekleştirilir.

6. Ürünler o toplumun üretim ve yaşayış biçimiyle ekonomik düzeyinin aynasıdır.” (Sümerkan, 2008, s:9).

3.2. El Sanatlarının Tarihçesi

İnsanoğlu, ilk çağlardan itibaren doğa şartlarına karşı koymak, örtünmek, barınmak, korunmak ve çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, maden, taş, bitki ve hayvanlardan elde edilen hammaddeleri değerlendirmiş ve o toplumun yaşayış özelliklerine göre gelişmeler göstererek belirli bir kültürün gelişmesine vesile olmuştur.

Bu anlamda, Türkler, asırlar öncesinden günümüze kadar, çok zengin bir kültür mirasına sahip olmuşlardır. Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar uzanan göç yolunda karşılaştığı kültürlerden etkilenerek, yerleşik düzene geçtiğinde ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde de meslek birimlerinin ve dayanışma topluluklarının kurularak bir sisteme oturtulması ve eğitime önem verilmesi ile üretimi de yapılmış olan el sanatlarının en güzel örnekleri ortaya konulmuştur.

Geleneksel Türk El Sanatlarını; halıcılık, kilimcilik, cicim zili, sumak, kumaş dokumacılığı, yazmacılık, çinicilik, seramik-çömlek yapımcılığı, işlemecilik, oya yapımcılığı, deri işçiliği, müzik aletleri yapımcılığı, taş işçiliği, bakırcılık, sepetçilik, semercilik, maden işçiliği, keçe yapımcılığı, örmecilik, ahşap ve ağaç işçiliği, arabacılık vb. sıralanabilir.

(28)

“Türkiye Cumhuriyeti Dönemi sanatı seksen yılı aşan geçmişiyle Türk sanatında bir dönem oluşturmaktadır. Anadolu ve çevresinde Selçuklu dönemi, Beylikler Dönemi ve Osmanlı İmparatorluğu Dönemi’nden süzülerek gelen engin bir kültürden beslenen bu dönem Türk sanatına kattığı yeni ürünlerle gelişmektedir. Hem geleneksel hem yeni arayışları bünyesinde toplayarak serpilen bu dönem aynı zamanda Türk sanatını 21.yüzyıla taşıyan bir dönem olarak Türk kültüründe önemli bir yer tutmaktadır. Türk sanatı plastik, fonetik ve dramatik sanatlar alanlarında verdiği pek çok ürün bu konuda gözler önüne sermektedir. Bunlar arasında sanatsal bir etkinlik olma dışında görsel belge olma anlayışını taşıyan plastik sanatların bir ayrıcalığı ve plastik sanatlar ailesi içinde ise toplumun her kesiminde uygulanan halk sanatlarının bir konumu vardır.” (Barışta, 2005, s: 353, 354).

3.3. El Sanatlarının Kullanılan Hammaddeye Göre Sınıflandırılması El sanatları kullanılan hammaddeye göre farklı biçimlerde sınıflandırabilir.

1 . Ham Maddesi (hayvansal, bitkisel ve kimyasal) Lif Olan El Sanatları

Dokuma türleri; halı-kilim, el dokusu kumaşlar, çarpana (kolon) dokumalar vb. Örgü işler; çorap, kazak, eldiven vb. örgülerle oya türleri, danteller. İşlemeler. Keçe işleri. El baskıcılığı.

2. Ham Maddesi Ahşap (ağaç) Olan El Sanatları

Bir el sanatı üretiminde kullanılan araçlar (el baskı kalıpları, tezgahtar, ip eğirme araçları vb.). Tarım ve ulaşımda kulanılan araçlar ve parçaları (araba, kağnı, döven, boyunduruk vb.). Günlük kullanım eşyaları ve aksesuarlar: (mutfak araç-gereçleri, rahle, tespih, biblo, vazo, ağızlık, pipo, baston vb.). mimari elemanlar (mimber, kapı, pencere vb.). Müzik aletleri. 3. Ham Maddesi Taş Olan el Sanatları

Değersiz taşlar kullanılarak yapılan yapılar (mimari yapılar, mezar taşları, çeşmeler vb.). Süs taşları işlemecliği (takılar, tespihler, ağızlık pipo, baston vb. aksesuar ve günlük kullanım eşyaları). Mermer işleri. Lüle taşından yapılan işler. Oltu taşından yapılan işler.

4. Ham Maddesi Toprak Olan El Sanatları

Çanak çömlek işleri ( mutfak eşyaları, günlük kullanım eşyaları vb.). Çini eşyalar. Seramik eşyalar.

(29)

5. Ham Maddesi Maden (Metal) Olan El Sanatları

Demirden yapılan işler (kapı tokmakları, mutfak araçları, tarım araçları, hayvan koşumları, mimari elemanlar, müzik aletleri vb.). Bakır- pirinç işleri (mutfak araçları, hamam takımları, ısınma araçları, çay kahve takımları ve fincan zarfları, vazo, duvar tabakları vb.). Altın – gümüş işleri (kuyumculuk) (takılar, günlük kullanım eşyaları). (Öztürk, 1998, s: 76- s:77).

6. Ham Maddesi cam Olan El sanatları

Göz boncuğu (nazar boncuğu) türleri. Çeşmi bülbüller. Vitray türleri. Takı ve Aksesuarlar. 7. Ham Maddesi Deri ve Hayvansal Atıklar Olan El Sanatları

Saraç işleri (saraçlık). Deri giyim eşyaları. Deriden yapılan günlük kullanım eşyaları (kemer, çanta, kese, sigaralık vb.). Kürk giyim eşyaları ve post yapımı. Cilt işleri ( kitap kapları). Gölge oyunu tipleri. Tarım ve mutfak araçları. Kemik ve boynuzdan yapılan el sanatları. Deniz hayvanı atıklarından yapılan el sanatları. Aksesuar işleri.

8. Ham Maddesi Kabuk, Saz, İnce Dal ve Sap Olan El Sanatları

Sepet örgücülüğü. Mobilya yapımı. Hububat sapları ile yapılan örgü ve süs eşyaları. Saz (bitkileri) kullanılarak yapılan çanta, hasır, plaj yaygısı gibi eşyalar.

(Öztürk, 1998, s: 78-79).

4. Başlıkların Tarihi Gelişimi 4.1. Uygurlar Dönemi

“Bugünkü Mogolistan’da Selenga Nehrinin doğu kıyısında Göktürk’lere bağlı olarak yaşayan Uygurlar 745’de Göktürklerin yerine geçerek Uygur devletini kurmuşlardır. Günümüze kadar ulaşabilen çoğunluğunu Hoço ve Sorçuk’ta bulunan freskler oluşturmaktadır. Sorçuk frensklerinde tasvir edilmiş olan genç Uygur Vakıfçılarının baş süslemeleri ve giysileri birbirlerine hiç benzememektedir. Hun adetleri ve geleneklerinin Uygurlarda görülmesinin yanı sıra giyim kuşam ve baş süslemeleri bakımından da bazı değişiklere rağmen başa verilen önem süslemeye gösterilen özen bakımından devamlılık vardır.” (Özder, 1999, s: 22).

“Dönemin en önemli özelliği kadın ve erkek giyimindeki benzerliktir. Orta Asya dönemi kadın saç biçimleri kendine özgü bir özellik göstermiştir. Saçlar ya örgüler halinde salınmış, yada çok sayıda topuz yapılarak firkete ve fildişi taraklarla tutturulmuştur. Özellikle topuz Uygurlar döneminde, kadınlar kadar erkekler tarafından da sıkça kullanılmıştır. Uygur kadınları başlarına boğtak adı verilen

(30)

hotozlar giymişlerdir. Saç örgüleri ise farklı sosyal durum ve konumları belirleyen bir özellik taşır. Uzun ve örgülü saç, yabancı kaynaklar, bilhassa Çin kaynakları tarafından Türklere has bir özellik olarak belirtilmiştir.” (Yakaryılmaz, 2007).

“Von le Coq’un albümünde görülen resimler arasında bilhassa genç kızların saçlarının, tepelerinde kok’a benzer bir topuz halinde toplandığı görülüyor. Şekil 31’de başa sımsıkı sarılı ince ince örgülere mukabil burada önde alın boyunca bir kakül kesilmiş, saç arkada, enseden itibaren tam tepede toplanmıştır. Japonya’da erkek çocukların saçlarını hala buna benzer şekilde yukarda toplayıp bir kurdeleyle dibinden bağladıkları görülmektedir.“ (Sevin, 1973, s:11).

Şekil 1. Kızların baş tuvaleti (Sevin, 1973, s:11)

“Von le Coq’un albümündeki … Uygur hanımının başındaki başlık biraz sola meyilli bir hotozdur. Hotozun yan tarafında aşağıya doğru sarkan süs hotozun belki de püsküllü bir ucudur. Saçları önden kaküllü, şakaklardan zülüflü, arkadan ya dökük, ya ince örgülü. Zülüf, kakül ve ince ögülü saç ondokuzuncu asıra, yani Avrupa tesirine kadar Türk hanımlarının da hemen hiç değişmeyen baş tuvaleti olarak görülüyor.” (Sevin, 1973, s:10).

(31)

Şekil 2. Hotoz (Sevin, 1973, s:şekil:2)

“Sorçuk’tan 83x59 cm. ölçülerindeki bir freskte kız ve erkek genç Uygur vakıfçıları tasvir edilmiştir, eser VIII-IX. Yüzyıllara aittir. Bir kız, bir erkek olarak sıralanmış on vakıfçı sıkışık halde yan yanadır, figürler portre özelliği göstermektedir. Erkekler sakalsız, sadece daha koyu cild rengi ile kızlardan ayrılıyor. Hepsi yuvarlak yüzlü, badem gözlü, iri burunlu, küçük ağızlıdır. Kıyafetler farklıdır. Erkeklerin kırmızı ve siyah keçeden yuvarlak başlıkları kırmızı ve siyah şeritlerle çeneye bağlanmıştır. Kızların koyu siyah saçları tepede çift topuz halinde toplanmış, alındaki beyaz tarak ve yanlardaki süs firketeleri ile göze çarpar. Kulaklarda kalın halkalar şeklinde iri altın küpeler var.” (Aslanapa, 1993, s:24, 25) (Şekil . 3)

Şekil 3. Sorçuk, Uygur freski, kadın ve erkek vakıfçılar (Aslanapa, 1993, s:24)

(32)

“Uygur vakıfçıları tasvir eden bir resimde, saçlar siyah, ortadan ayrılmış ve örgüler arkaya sarkıtılmıştır, bazılarında saç biçimleri değişiktir. Başlıklar da rütbelere göre farklıdır, sağdan dördü üç tepelikli, diğer dördü yelpaze biçiminde, arka sıradakiler manihai tac biçiminde başlıklar giymiş ve bunlar kırmızı kurdela ile bağlanmıştır.” (Aslanapa, 1993, s:25) (Şekil . 4)

Şekil 4. Vakıf yapan prensesler (Aslanapa, 1993, s:25)

“Saçları geriye doğru toplanan figürün tepe kısmında geniş bir topuz görünümlü kısa bir başlık bulunmaktadır. Omuzlar üzerinde görünmekte olan saçlar kalın örgülüdür. Başlığın arkasından gelen örtü dökümlü kıvrımlar yaparak omuzlardan inerek arkada bele doğru toplanmaktadır.” (Özder, 1999, s:25) (Şekil . 5)

Şekil 5. Kısa fesli kadın figürü (Central Asian Art. 1982) (Özder, 1999, s:24)

(33)

4.2. Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu Dönemi

Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu dönemi, İslam dinine ters düşmeyerek, islamiyetten önceki eski inanç ve kültürüde giyim kuşama yansıtmışlardır.

Doğan Kuban (2008), “İnsan figürleri, Selçuklu saraylarında çini ve alçı kabartmalarda, kale ve mezar taşlarında, taş yontuda izlenir. Sultan, saray soylusu, hatunu bağdaş kurarak oturur durumda, ellerinde bereketi ve ebedi hayatı simgeleyen kadeh veya nar meyvesi, haşhaş dalı, çiçek tutarken; bazı örneklerde de kişinin yaptığı işi belirleyen çalgı aleti, polo sopası, şahin, gergef gibi bir motifle birlikte canlandırılır. Kaftan, başta üç dilimli taç veya önü kabartmalı Türkmen tarzı başlık (börk), soyluluğu simgeleyen Hıristiyan sanatından gelen hale, Orta Asya tarzı uzun saç. Moğol tipi dolgun yanaklı yuvarlak yüz, iri çekik gözler, ufak burun ve ağız, bir şema gibi tekrarlanır.” demektedir. Buda bize bu dönem için giyim ve başlıklarda oldukça fazla ipuçları vermektedir.

Kubadabad Sarayı’nın çinilerinde (Şekil . 6), ellerinde balık tutan figürde, Türk usulü bağdaş kurmuş durumda resmedilmiştir. Saçlar arkaya doğru toplanmış ve alın kısmına doğru yüksekce bir topuz yapılmıştır. Alın üzerine toplanan saçın üzerine üçgen şeklinde bir süsleme bulunmaktadır. (Kuban, 2008, s:414)

Şekil 6. Beyşehir Kubadabat Sarayı Duvar Çinisi (Kuban, 2008, s:414)

(34)

“Türkler, İslamiyetten sonrada Orta Asya giyim kuşam tarzlarını, özellikle uzun ve örgülü saç geleneğini devam ettirmişlerdir. Uzun saç modası Selçuklularla diğer memleketlere yayılmış, Memluklar da bu modayı benimsemişlerdir. Selçuklu kıyafetlerini canlandıran eserlerde de rastlandığı gibi, Selçuklular çok çeşitli başlık türleri kullanmışlardır. Bunlardan bir kısmı Orta Asya dan beri kullanılan tipler veya bu tiplerin türevleridir. Diğer bir kısmı ise Selçukluların yakın doğu da temas ettikleri bölgelere has başlıklardır. Bu başlıklardan çoğunu basık sarık tipi başlık teşkil etmektedir. Bununla birlikte Bizanslılardan Türklere ve Türkler den Bizanslılara yeni bir çok başlık ve giysiler de geçmiştir. 12. Yüzyılda kadınların farklı saç biçimlerinin yanında çeşitli başlık ve eşarpları da kullandıkları görülmektedir. Basık sarık ve sivri külah tipi başlıkları kadınlar da kullanmış, başlıkların üzerini değerli taşlar, inciler ve diademlerle süslemişlerdir. İbni Batuta Anadolu kadınlarının Boğtak denilen başlıklar kullandıklarını bu başlıkların üzerine tavus kuşu tüyünden sorguç taktıklarını yazar.” (Yakaryılmaz, 2007).

“Kadınlarda başlık olarak, sivri bir külah şeklindeki “boğtak” ve çağatayca “kaos” sözcüğünden geldiği sanılan “hotoz” kullanılmıştır. Başa konulduktan sonra düşmemesi için çene altından bağlanan “kebez” denilen başlığın, bağlama bantlarına ise “sakalduruk” deniyordu. Bu başlıkta anadolu’da asırlarca kullanılmıştır. Börk, genellikle keçe veya çuhadan yapılıyordu. İçi kürklü olanları ve kenarına sırmalı bant çekilenleri de çok giyiliyordu. Böyle tüylü ve kürklü olanlarına; “kuturma”, kenarlılarına; “kıdhıglıg”, tiftikten olanlara; “kıymaç”, yüksek olanlara; “sukarlaç” deniyordu. Hem kadın hem erkekler tarafından börklerin kullanıldığı bilinmektedir.” (Türkoğlu, 2002, s:146, 147)

Şekil 7. Selçuklular döneminde giyilen bazı başlıklar (Türkoğlu, 2002, s:148)

(35)

“Saç örgüleri bazen bele kadar iniyordu; buna “sığan saç” deniyordu. Saçlarını uzatma ve örme geleneği Anadolu’da sürdürülmüştür. Saç tümüyle uzatılmasa bile bir perçemi uzun bırakılırdı. Örülü erkek saçları için “yülidi”, kadın saçları için “örgüç” denilmekteydi. Örgülü saçla bazen keçi kılından takma zülüfler eklenirdi. Uzun saç modası, Memlüklere kadar yayılmıştır. Buna “art saç” deniyordu.” (Türkoğlu, 2002, s:146)(Şekil .8).

Şekil 8. Seramik tabakta minyatür, İran (Türkoğlu, 2002, s:364)

Melek tasviri İslam sanatında Hıristiyan dünyasından esinlenilmiş ve az rastlanan bir figürdür. (Kuban, 2008, s:418). Bu figürde saçlar, iki kalın örgü yapılmış, başın ortasına ve başa kabartma ve oymalı başlık yerleştirilmiştir (Şekil.9).

(36)

Şekil 9. Konya kalesi, melek kabartmaları, Konya İnceminareli Medrese Müzesi, Foto: A. Güler

(Kuban, 2008, s:418)

Orta Asya kaya resimlerinde, balballarında, frensklerinde yüzyıllar boyu rastlanan bağdaş kurarak oturan kaftanlı insanlar; uzun saçları, “börk” tarzı başlıkları, dilimli taçları, sarkıtlı kuşakları,Moğol tipi yuvarlak yüzleri, ellerinde tuttukları kadeh veya bitki gibi ebedi hayat sembolleri ile yeni bir soylu insan şeması oluştururlar (Kuban, 2002, s:412) (Şekil. 10).

Şekil 10. Ajur tekniği ile yapılmış Büyük Selçuklu keramik küp parçası (Kuban, 2002, s:412)

Kubadabat Sarayından kadın figürlü çini parçasında Şekil 11’de görüldüğü gibi, diğerlerinden farklı olan baş süslemesi, tepe kısmı düz bir başlık üzerine, baş ve yüzü çevreleyerek sarılmış olan bir örtü bulunmaktadır. Başın arkasından aşağıya doğru kalın bir bant şeklinde püskül sarkmaktadır.

(37)

Şekil 11. Kubadabad Sarayı’ndan kadın figürlü çini parçası. Karatay Medresesi Müzesi Foto: YKKSY arşivi

(Kuban, 2002, s:33)

Tokat ve Konya Karatay Müzesinde bulunan tabak parçalarında (Şekil . 12) ve (Şekil. 13)’de insan figürleri ve kullandıkları başlıklara rastlanmaktadır.

Şekil 12. Sgraffito desenli, renksiz sırlı tabak fragmanı, Tokat Müzesi (Kuban, 2002, s:360)

(38)

Şekil 13. Kubadabad, slip tekniğinde tabak parçası, Konya Karatay Müzesi

(Kuban, 2002, s:387)

4.3. Osmanlı Dönemi

Osmanlı Döneminde kadın kıyafetleri, saray kıyafetleri, sokak kıyafetleri, ev kıyafetleri, gelin kıyafetleri hatta kadınların mesire hayatına karışması ile giyinme tarzı çeşitlilik kazanmıştır. Aynı zamanda bu kıyafetleri tamamlayan kadın başlıkları da önemli bir yer tutmaktadır.

“Osmanlı devletinde giysiler, toplumdaki yeri simgeleyen en belirgin göstergelerden biri sayılır giysisinin rengi, biçimi ve hatta kumaşının cinsi, giyen kişinin ait olduğu toplum düzeyini yansıtırdı. Ayrıca uyumlu bir mozaik oluşturan toplum içindeki diğer ırk ve dine mensup kişilerin de kendilerine özgü birbirlerinden farklı giysileri vardı. Fatih dönemine kadar Türk kadınları, eski Anadolu ve Orta Asya geleneklerini sürdürmüşlerdir. İstanbul’un alınması, yerleşik düzene geçiş, imparatorluğun sınırlarının genişlemesi ve ekonomik koşullar, kadın-erkek dünyasının ayrılmasına ve kadınların sokak giysilerine kurallar konmasına neden olmuştur.” (Yakaryılmaz, 2007).

(39)

Şekil 14. Saraylı (Valide Sultan)

(40)

Şekil 15. Evde ya da Sarayda Türk Kadını

(Gravürlerle Türkiye, Cilt 1, Kültür Bakanlığı Yayınları, 2002, s:110)

Baş çevresinin üzerine yerleştirilmiş olan başlığın ucu hafif öne eğimli olup tepe kısmında tepelik bulunmaktadır. Ayrıca baş çevresine alından dolanarak, arka ve omuzları örterek aşağıya doğru uzanan örtü bağlanmıştır (Şekil . 15).

(41)

Şekil 16. Türk Kadını

(Gravürlerle Türkiye, Cilt 1, Kültür Bakanlığı Yayınları, 2002, s:157)

İki parçadan oluşmakta ve feraceyi andırmaktadır. İçteki parça, ağız ve burunu örterek, başa geçirilmiştir. Diğer parça, yine baş üzerinden geçirilerek, omuzlarıda örterek önde birleştirilmiştir (Şekil . 16).

(42)

Şekil 17. Türk Kadını (ev giysili)

(Gravürlerle Türkiye, Cilt 1, Kültür Bakanlığı Yayınları, 2002, s:160)

İşlemeli fesin görünümlü başlığın alın çevresine sarık şeklinde kumaş sarılarak, çene altından düğüm yapılarak başlık tamamlanmıştır ( Şekil . 17).

(43)

Şekil 18. Türk Kadını

(Gravürlerle Türkiye, Cilt 1, Kültür Bakanlığı Yayınları, 2002, s:158)

Ortadan ayrılarak taranmış olan saçlar sırt üzerinerine doğru arkada örgülüdür. Başın tepe kısmında yukarıya doğru daralan koni şeklinde başlığın ucunda büyükçe uzun tüy bulunmaktadır (Şekil . 18).

(44)

Şekil 19. Hamama Giden Türk Kadınları

(Gravürlerle Türkiye, Cilt 1, Kültür Bakanlığı Yayınları, 2002, s:112)

Hamama giden Türk kadınları tasvirinde görülen başlıkta, başa yerleştirilmiş olan yüksek bir başlığın üzerine tepeden gögüs ve omuzları örterek bele doğru inen örtü bulunmakta ve bu örtünün arka uçları saçaklıdır. Yüze ise peçe şeklinde kenarları bordürlü ve sert görünümlü bir örtü ile örtülmüştür (Şekil . 19).

(45)

4.4. Cumhuriyet Dönemi ve günümüz

Cumhuriyetin ilk yılları, kılık-kıyafet bakımından eski devirlerin bir devamıdır ve çarşaf giyilmeye devam edilmiştir. Değişen süreç içerisinde, zamanla eski devirlerin giyim-kuşam şekli de değişmeye başlamış ve 25 Kasım 1925’de Şapka Kanununun yürürlüğe girmesiyle, fes, kalpak ve sarıkların kullanılması yasaklanmıştır. Geçiş aşaması biraz sancılı olsa da, yurtdışındaki moda akımlarının da etkisiyle, belli bir kesim tarafından farklı model ve görünümlerde şapkalar kullanılmıştır.

Şekil 20. Cumhuriyet Döneminde ve sonrasında kullanılan şapkalar (Mimar Vedat Tek Kültür ve Sanat Merkezi, Kastamonu)

(46)

“Anadolu etnik ve kültürel yapısını gereğince sağlıklı bir şekilde gözlemleyip tahlil edilirse, giysi kültürümüzün ana yapısı içerisinde otantik ilgi çekici giysi kültürü çevreleri diye değerlendirilebilen alanların oluştuğu görülür. Bu çevrelerin ilk anda dikkat çekenlerinin kaba bir gruplamayla aşağıdaki gibi sıralanabilir.

1. Büyük kentleriyle oluşturduğu giysi kültürü çevreleri. 2. Kırsal yöre giysi kültürü çevreleri

3. Törensel giysiler kültürü çevresi

4. Modanın oluşturduğu giysi kültürü çevresi 5. Çocuk giysileri kültür çevresi gibi..

Bunların dışında aynı yapı içerisinde yer alan daha küçük otantik yöresel nitelikler gösteren kültür çevrelerinin bulundukları da gözden kaçmamaktadır.” (Erden, 1998, s: 16).

“Hızlı bir geçiş süreci yaşamakta olan toplumumuzda giysiyle ilgili çok eski değer yargılarını ve eski üretim tekniklerini, yöresel otantik giysilerle kentsel kültürün modern giysi ve değer yargılarının en son örneklerini bir arada günümüzde de şaşılacak bir şekilde yaşatmaktayız. Görünen örnek ve nitelikleriyle giysilerimiz, bugünkü ekonomik ve ulusal yaşam felsefemizin, kültürel yapımızın en iyi tanıkları ve de kültür taşıyıcıları olarak ortada durmakta fonksiyonlarını da sürdürmektedir.” (Erden, 1998, s:18 – s:19).

Sabiha Tansuğ, giyim ve başlıklar konusunda bugün gelinen noktayı estetikten yoksun olarak değerlendiriyor. Eski güzelliklerden bugünkü yoksunluğa nasıl gelindiğini anlamak onun için bile zor. Tansuğ'a göre eski dönemlerde kullanılan başlıklar örtünme işlevinin yanında kadını güzel gösteren önemli bir ayrıntıydı. Şimdiki giyimler hem Anadolu kadınını hem de şehirlerdeki kadınları çirkinleştirdi. 'Tüm bunlar şuna benziyor, diyor Tansuğ: "Evinde şaheser halı dokuyan kişi kendisi makina dokuması halı kullanıyor. Anadolu’nun kültürünün çok çeşitli olması her yörede farklı şekillerde çıkarmış başlıkları. Kalıplaşmamış insanlar. Halk müthiş hür ve bölgesinin kültürünü hür bir şekilde yürütmüş. Osmanlı baskı yapmamış, baskı şimdi var. Bu da tek tip bir estetik anlayışını oluşturuyor. Şimdi şekilde bir protesto var. Bu da çirkinleştiriyor. O güzellikten bu çirkinliğe nasıl gelindi anlayamadım." (Yılmaz, 2000, Aksiyon Dergisi, sayı:277).

5. Kadın Başlıklarının Tanımı

Türk kadın giyim kuşam ve süslenmesinin en önemli kısmı “başlık” lardır. “Baş bağlama” deyimi Anadolu’da evlenme anlamındadır. Genç kızların başlıkları ya hiç yoktur, ya da çok sadedir. Gelin başlıkları en göşterişli başlıklardır. (Kültür Bakanlığı, 1992, s:17). “Kadın başlıkları” özellikle düğün törenlerinde önem taşır. Bu nedenle de, “gelin başlıkları”, geleneklerimiz arasında özel yer alır (Tansuğ, 1977, s:91)(Şekil.21-22).

(47)

Şekil 21. Kozak, evli yeni gelin giysisi başlığı (Tansuğ, 1977, Sanat Dergisi,s:94)

Şekil 22. Marmara (Çanakkale –Edremit) yöresinde giyilen gelin başlığı (Tansuğ, 1977, Sanat Dergisi, s:95)

“Anadolu’da baş süslemeleri doğumla başlayarak, bebeklikten, genç kızlığa, evlilikten hamile kadına ve ölümüne kadar kadının toplumsal mertebesini anlatan ve aynı zamanda da kadının konuşamadığı zamanlarda aile ve toplum içerisinde onun mesajlı iletişim aracı olmuştur. Yörelere göre fes, terlik, tepelik, takke, hotoz, tagga gibi farklı isimlerle anılan başlıklar, fes, terlik, tepelik, takı,

(48)

zülüf, bastı, yanak döğen, pır pır, kefiye, çeşitli oyalar, yazma, yaşmak, eseli, tülbent, gibi rengarenk örtüler olmak üzere birçok parçanın bir araya gelerek oluşturduğu başlıklar, yörelerin kıyafetlerine göre farklı özellikler taşımaktadır.” (Özbağı, T., Kurt, G., 2003, s:549).

“Kaç-göçün olduğu toplumlarda başlıklar çeşitli süs unsurlarıyla bazı duyguları çevrelerine yansıtırlar. Sözlü veya sevdalı genç kızlar feslerine açık renkli krep bağlarlar, böylece beklenmeyen isteklere karşı kendilerini korurlar. Dul kadınlar feslerinin üzerine kara yazma bağlarlar. Yeni gelinler ise açık veya canlı renkleri tercih ederler. Başlıklardaki altın sayısı bazı yörelerde çocuk sayısını, evli kalınan yıl sayısını gösterir.” (Kültür Bakanlığı, 1992, s:17).

Şekil 23. Paralı başlık (Tansuğ, 1977, Sanat Dergisi, s:97)

Karadeniz yöresinde, iki paranın ortasındaki kırmızı bez parçası iki kızı olduğunu göstermektedir. Oğlu olan ise başlığına yeşil bez parçası koyar (Şekil . 23).

Yaşam şartları ve modanın etkisi ile giyim kuşam ve süslenme anlayışında da değişiklikler olmuştur. Ancak değişiklikler olsa da bir çok yörede gelenekleri devam ettirebilme içgüsü ve arzusu ile temin edilebilen malzemeler ile başlıklar süslenmektedir.

Günümüz şartlarına uygun her türlü süsleme malzemesini; örneğin altın yerine, altın görünümünde paralar, pullar, plastik boncuklar, rozetler; ipek yerine naylon örtüler başlıkları

(49)

süslem sosyal s kullanıl 5 K kıyafetl “Takke” Makas eklenmi Dikiş i bulunan ektedir.“Bin statülerin d maya devam 5.1. Başlık Kastamonu erini tamam ” adı verilen : Kağıt, b iş iki bıçakt

ğnesi : Dik n çelik alet ( nlerce yılın dilini yansıt m etmekted Yapımında İli, Azd mlayan, dah n, başlık yap ez ve saç tan ibarettir Şek kiş dikmey (Türkçe söz Şekil 25 n izlerini t an başlıklar dir.” (Özder, a Kullanıla davay ve ha çok kena pımı için ku gibi şeyleri ( Türkçe sö kil 24. Mak ye yarayan, zlük, 2009). : Dikiş iğne aşıyan, gel r ve baş sü , 1999, s:10 an Araç ve Pınarbaşı arı oyalı be ullanılan ara i kesmeye özlük, 2009 kas ince, ucu esi leneklere b üslemeleri g 0). Gereçler İlçelerind yaz tülbent aç ve gereçl yarar alet ). sivri, bir ağlılığın si günün şartl e kadınlar t ile birlikte ler; olup birbir ucundan ip imgesi olan larına uygun rımızın ge e kullanılan rine ortadan plik geçece n, çeşitli n olarak eleneksel n, yörede n çapraz ek deliği

(50)

Etamin kumaş : Pamuk, keten veya ipekten, seyrek dokunmuş bir çeşit ince kumaştır ( Türkçe sözlük, 2009).

Şekil 26 . Etamin kumaş

Kumaş : Ağır ve gösterişli şeyler yapmaya yarayan yarayan her türlü dokuma (Türkçe sözlük, 2009). Bölgede genç kız takkelerinde desenli kumaş kullanılmaktadır.

Şekil 27. Desenli kumaş

Renkli boncuklu toplu iğneler : Takkenin süslemesinde kullanılmaktadır.

(51)

Çeşitli İplikler : Elde birleştirmede ve tülbent süslemelerinde naylon, floş, pamuk iplikler kullanılmaktadır. Bunun yanında, takke yapımında beyaz etamini tamamen işlemek için renkli orlon iplikler de kullanılmaktadır.

Şekil 29. Renkli orlon iplikler

Çeşitli Boncuklar : Cam, tahta, porselen, mercan, plastik gibi maddelerden yapılan, ortası delikli, renkli tanelerdir.

Şekil 30. Çeşitli boncuklar

Kastamonu ve Amasya İllerinde tülbent, yazma ve yemeni kenar süslemelerinde kullanılan araç ve gereçler;

Tığ : Dantela veya yün örmekte kullanılan, ucu çengelli, kısa şiş (Türkçe sözlük, 2009).

(52)

Firkete : “U” şeklinde bükülmüş alettir.

Şekil 32. Firkete

Mekik : Oya yapmakta kullanılan, kemik, ağaç yada plastikten, iki ucu sivri, arasından iplik geçecek bir yarığı bulunan küçük araçtır.

Şekil 33. Mekik

Kastamonu İli, Tosya İlçesinde hala fesler varlığını sürdürmekte olup, beyaz boncuklar, inciler, pullar veya gümüş ya da altın dizilerek kullanılmaktadır. Gelinlerin taktığı fes, ailenin gelir düzeyine göre, eğer erkek tarafı kıza bindallı yaptırırsa, ailesi tarafından da yaptırılan fese de dizili altınlar takılmaktadır.

Yapılan araştırmada, müzelerde bulunan 20. yüzyıldan önce kullanılan başlıklarda daha çok kıymetli ya da kıymetsiz madenlerin, zincirlerin, penezlerin, altınların, gümüşlerin kullanıldığı gözlenmiştir.

5.2. Başlıklarda Kullanılan Teknikler

Kastamonu İli Azdavay ve Pınarbaşı ilçelerinde kullanılan takkeler çift kat etaminden hazırlanarak hiçbir boşluk kalmayacak şekilde, tamamında renkli orlon iplikler kullanılarak çapraz iğne tekniği ile işlenmektedir. Yörede bu işleme tekniğine “etamin işi” veya “sıçandişi” denilmektedir ve bu teknik kullanılarak yapılan çeşitli motiflere de yörede farklı isimler verilmektedir. Üçgen şeklinde adına “nuska” ve artı şeklindeki tepeye yapılan motife

(53)

“bölme” , iki parçanın kenar kısımlarına birleştirme yerlerine yapılan motife de “nışabak” adı verilen motifler günümüzde çok kullanılmaktadır.

Şekil 34. “nuska” motifi

Şekil 35. “bölme” motifi

“ Yörede kadınlar tarafından kullanılan tülbent, yemeni ve yazmalarda ve bunların kenar süslemelerinde bitkisel, geometrik ve sembolik motifler kullanılmıştır. Ancak bitkisel motifler daha çok ağırlıklı olarak göze çarpmaktadır. İğne oyası ile yapılan kenar süslemelerinde, kullanılan teknikler ise iğne oyasının temelini oluşturan zürafanın farklı şekiller meydana getirmek üzere uygulanması ile elde edilmektedir. Zürafa tekniği ile eksiltme ve artırmalar yapılarak kök, bıyık, boru, fiskil, kaya, üçgen ilmek, kare ilmek; zürafa yapılırken ipliğin uzun ve bol bırakılmasıyla da filiz ve kirpikler oluşturulur.” (Ortaç, 2003, s:514).

Şekil

Şekil  57. Kız takkesinde goblen kumaşın kalıp olarak kullanılması
Tablo  1.  Ankete Katılanların Yaş Durumuna Göre Dağılımı
Tablo  2.   Ankete Katılanların Medeni Durumuna Göre Dağılımı  Medeni durum  f %    Evli   54 67,5    Bekar 10 12,5  Dul 16 20,0  Toplam 80 100,0
Tablo 4. incelendiğinde ankete katılanların %21,3’ünün aileden, %78,7’sinin yöresel  başlık yapmayı bilmediği görülmektedir
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Sedad Hakkı Eldem,

Nitekim yapmış olduğumuz taramalardan çıkan sonuca göre yarı göçebe bir hayatın edebî verimi olan, destanî hikâyeler olarak da adlandı- rabileceğimiz Dede

Ta ezelden yaratılan bu sıkı bağlanma, tarih yapraklarını istediği gibi yazan bir adam gibi güç­ lü ve dinçtir. * *

Türk Tiyatro Tarihinde çok önemli, sanatseverlerin gönlünde ise unutulmaz bir yeri olan Küçük Sahnenin kulisi olarak kuru­ lan Kulisin önce çalışanı,

Hemşirelerin SCL-90-R GSI ve alt ölçek puan ortalamaları çocuk sahibi olma durumlarına göre incelendiğinde; çocuk sahibi olan hemşirelerin SOM, DEP ve HOST

Oyalar kullanılan araca göre; iğne oyaları, tığ oyaları, mekik oyaları, firkete oyaları, şiş oyaları, kullanılan gerece göre; boncuk oyası, pul oyası, koza oyası,

Kadın imgesi; dini bir figür, saraydan biri, veya gündelik hayatın içinden bir figür olarak resim tarihi boyunca farklı amaçlar içinde konu edinilmiştir.. Türk resim tarihi

Öztop ve Güven (2006: 20-23) tarafından yapılan araştırmada, kadınların çamaşır makinesi, buzdolabı, ocak-fırın ve bulaşık makinesi gibi ev araçlarının