SAYFA: 2 Pazartesi, 2 Temmuz 1956 YENİ SABAH
n Ö f NEERESİNDEN
Toprağın bol olsun, Adnan Bey!
"BlgUGÜN Tıb T arihi E nstitü sü n d e onu dostları, am a yalnız * ® dostları anacak. Bu. şim diden goriir gibi oluyorum , gös terişin ve riyanın asla bulaşm adığı, titre k ve hıçkırıklı seslerin m ü zayedeye çıkarılm adığı, sakin olduğu k ad ar içli, hazin olduğu k a d a r v a k u r b ir m erasim olacak. Ç iinkü A dnan Bey başka tü rlü sü n ü istem ezdi.
A dnan Beyi yakından tanıyanlar, bugün onu a raların d a hisse decekler. N ereye bakarlarsa baksınlar, okşar gibi b ir bakışın y ü z lerin d e dolaştığını duyacaklar. Onu, k o ltu k ların b irin e oturm uş, çocuk gözleriyle etrafın ı seyrettiğini, ölçüyü k açıran k ü çü cü k bir tâb ire - bir dostuna göz kırpm akla - mim koyduğunu, sonra elini çenesine dayayarak b ir noktaya dalgın dalgın baktığını gö rü r gibi alacaklar. A dnan Beyi yakından tan ıy an lar, patavatsızlığın h er t ü r lü sünden ııc k ad ar tiksindiğini bildikleri için, b ir yıl içinde zerresi eksilm em iş olan acılarının dalıi düğm elerini iliklem ek, ona gün geç tikçe a rta n saygılarına çeki düzen verm ek zorunda kalacaklar.
Kimse, sesinin perdesini ölçüsüz yükseltm iyecek, kimse tevazuun perdesini yırtm ıyacak, kim se vak arın insan ru h u n a asalet veren tem kinini bozmıyacak. Ç ünkü A dnan Bey, başka tü rlü s ü n ü iste mezdi.
Ben, hâdiselere onun gibi olgun b ir filozof gözüyle bakan pek az kim seye rastlam ışım dır. O nun felsefesinde iyinin, d o ğrunun ve güzelin ölçülü âhengini faydalının k arışıp bozduğunu hiç h a tırla m ıyorum . A dnan Bey, on u n için fik irlerin e şahsî sıkıntılarının, in k isarların ın b u ru k lu ğ u n u katan, isteklerinin velvelesini sindiren adam lardan değildi. O, kendinden bahsettiği an lard a bile, İnsanlığın ü stü n e çöken tü rlü perdeleri kald ırıp h ak ik atle karşı karşıya gel m eyi, gü n lü k hâdiselerin cevherine sinen m ânayı aklın im biğinden v geçirm eyi severdi. Fazilete akıl yoliyle varılacağına inanm ıştı. F ır tın alı duygular, p atırtılı galeyanlar karşısında yüzünde ince ve ü r k e k b ir gülüm sem e belirirdi.
O nu fik irlerin in titizliği içinde kaskatı kesilm iş sananlara çok acım ışım dır. Onda, pek sevdiği F lk re tin o feveranlı uzlaşmazlığı yoktu. İnsan ru h u n u pek iyi bildiği için k u su rları ve zaafları m ü sam ahasının kadifesine sarıp gözden uzak bir köşeye bırakm akla kalırd ı. Ben. y ıllar yılı, bir masa başında karşı karşıya çalıştığım A dnan Beyden kimse h akkında ağır b ir h üküm duym adım . O, gerçi deneyip hoşlanm adığı kim selerle b ir arada b ulunm ayı sevmezdi, fak at onları kof veya iğri taraflari.vle teşhire çalışm aya d a aslâ te nezzül etmezdi.
T eşh ir etm ek şöyle dursun, m iişkil bir vaziyette bırakm ağa bile gönlü razı olmazdı. Yolda b eraberce evlerim ize dönerken, sevm edi ği insanları kendisine selâm verm ek külfetin d en k u rtarm ak için olacak, rastgele yolum uzdaki d ü k k ân lard an b irin e acele daldığımızı h atırlarım . Ama, ekseriya alış veriş etm eden çıktığım ız bu dü k k ân ziyaretlerinde, ona bu k u rtu lu ş çaresini ilham eden kimse h a k k ın da herh an g i b ir fik ir beyan ettiğini aslâ hatırlam am .
A dnan Beyi, tam b ir yıl önce k aybettik. Eıı fazla o çapta in- san lara m uhtaç olan devrim iz, bu kaybın çapım gün geçtikçe m u h ak k ak daha iyi id râk edecek. Toprağın bol olsun, A dnan Bey! N* olurdu, benzerlerin de hol olsaydı!