• Sonuç bulunamadı

Başlık: TURAN GÜNEŞ'İN ANISINAYazar(lar):KAYRA, Cahit Cilt: 50 Sayı: 3 DOI: 10.1501/SBFder_0000001860 Yayın Tarihi: 1995 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: TURAN GÜNEŞ'İN ANISINAYazar(lar):KAYRA, Cahit Cilt: 50 Sayı: 3 DOI: 10.1501/SBFder_0000001860 Yayın Tarihi: 1995 PDF"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TURAN

GÜNEŞ'İN

ANISINA

Cabit KA YRA •

Yaşamım boyunca bir çok insan tanıdım. Önemli işler yapan, bUyük sorumluluklar alan ama hepsi birbirine benzeyen insanlar. Aynı programa göre hazırlanmış bürokratlar, başarılı politikacılar...

Turan Güneş bunlardan değildi. Bir başkası için Yahya Kemal'in söylediği ikiliyi biraz değiştirerek Turan için de söyleyebiliriz:

Selam o eski zaman siyasetçisine

Ne kendi kimseye benzer ne kimse kendisine.

Burada önemli bir nokta var. Eğer başkalan Turan Güneş'e benzeyemiyorsa olanağı olmadığı içindir. Böylesine çeşitli özgünlükleri olan kimselere benzemek elbette güçtür. Keşke böyle olmasaydı da daha başka Turan Güneşler yetiştirseydik ve onlar bugünün siyaset boşluklan, akıl almaz beceriksizlikleri ve kararsızlıklan içindeki dünyamızı ve sorunlarımlZltartışabilselerdi.

Turan Güneş ile 1974 Hükümetinde, bakanlar kurulunda. ve daha sonra Partinin Genel Yönetim Kurulu'nda birlikte oldum. Petrol Boru HatU gibi devlet sorunlan, ya da Parti Genel Yönetim Kurulunun işleri gibi konularda ve benzerlerinde bazen aynı çizgide bazen karşıt yönlerde yer aldık. Ama gericiliğin, köktenciliğin ve din ticareti üzerine kurulu siyaset hareketleri karşısında her zaman aynı şekilde düşUndökve konuştuk.

Turan'ın çok yönlü kişiliği içinde insanı düşündüren değişik özellikleri vardı. Benim politikada yer aldığım yıllarda tanıdığım insanlann pek azı sanatla ilgili idi. Bu politikacılann bir ikisi dışında kalanın Osmanlı tarihini de bildiklerini sanmıyorum. Turan öyle değildi. Duguit'nin hukuksal görüşleri yanında Osmanlı tarihini ve Osmanlı şiirini de bilirdi. Bir akşam aceleyle evine gittiğini anımsıyorum. Nısfiyesini belli bir süre ihmal ettiğini ve gidip hemen badem yağına yauracağını söylemişti. Milli Selamet Partililerin Koalisyon Protokoluna sokmak istedikleri "Nizam-ı Alem" teorisinin ne menne bir tuzak olduğunu o farketmişti.

(2)

10 CAHlTKAYRA

Anayasa hukukunun göklerinde uçarken ya da günlük politikalann a~lan içinde savaşırken içindeki şiir yazma hevesi de zaman zaman ortaya çıkardı. i978'in bunalımlı günlerinde daglarda, ormanıarda, kentlerin sokaklannda, okullarda ve Büyük Millet Meclisi'nde insanlar birbirleriyle kıyasıya dö~üşürlerdi. Ye biz Partinin Genel Yönetim Kurulu'nda sigara dumanları içinde çoAunu anlarnadl~lmlZ, bilmedi~miz sorunlara çareler arardık. Turan o umutsuz gibi görünen hava içindeki başkaldınsını ikili dörtlü taşlamalara

dökerdi:

Partide bırakmadık ne İnönü ne satır Bundan sonra karışır bize evli ya, yatır. Asıl CHPıidir yatınıncı bakanlar Hep beraber partiyi yere yatırıyorIaf.

[Bu bakanlar içinde ben de vanm. Kandıra'ya istedikleri sayıda köye elektrik verememiştim.]

Savunma bayragını artık biz almalıyız on bin tankı dolmadan yap~ sarmalıyız

(Bu da o sıralarda Erbakan'ın on bin tank yapıp yarısını Suudi Arabistan'a satmak safsatasına karşılıktı)

Şimdi sıra esnafla, onunla bütünleşip Siyaset aleminde hepimiz esnaf olduk

Profesör sayın Turgut Tan bana Turan Güneş üstüne bir yazı yazmamı önerdigi zaman içimde yıllar öncesi sönüp gitmiş bir yıldızın ışıklan pınldadı. Onuneksikligini şimdi her zamankinden daha çok duyuyorum. Şimdi bir başka aiemdeki Turan Güneş'e, bir eski kitabımda yazdı~ım gibi şunları söylemek istiyorum:

Sevgili Güneş ... Bu günkü dünyamız senin bıraktı~ından ne daha güzel ne daha kötü. Biz h31a alevalev yanan enflasyonlar, akıı almaz büyüklükte rüşvet ve hırsızlık olaylari, din tüccarlarının çirkin oyunları ve bize özgü bir garip demokrasinin sürüp giden dramı içinde yaşıyoruz. Yine de umutlanmlZl ve bekleyişlerimizi yitirmedik.

Referanslar

Benzer Belgeler

Necati Öner Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesindeki asıl görevi- ne ek olarak, 1964-1967 yılları arasında Konya Yüksek İslam Enstitüsün- de; 1966-1967 ders yılında

Hasan Ali Yücel, Büyük Atatürk'ün kurduğu Dil ve Tarih~Coğrafya Fakültesi'nin Felsefe Bölümü olmadığını görünce, kendisi ınönü'nün Mim Eğitim Bakanı olarak

Ona teslim olmayan insanın kayıt altına alınması mümkün değildir.. Bütün bunlar gelişigüzel

i 974 yılında tanışma fırsatını bulduğu m Değerli Hocamla, o gün bu gün bir baba evlat gibi sevgi ve saygımız devam ediyor.. Hocam, kıymetli eşleriyle Erzurum'a kadar

Kategorile- rin zorunlu oluşları ancak toplumsal nitelikleriyle açıklanabilir."7 Zaman ve mekan kategorilerinin menşei problemini de aynı akıl yürütme ile ele alan

Fiili anlaşma için daha yetkin bir iletişim modeli inşasında ön koşul olarak karşımıza çıkan dil sisteminin ruhi ve sosyal şartlarının açıklanma- sı ve dilin

Tarih, belli bir bireyin yahut toplumun, kendi geçmişinden bulundu- ğu halihazır ana değin kotarabildiği, metafizik bir söyleyişle, bilincine va- rabildiği tüm müktesebat,

Bir delil ile desteklenmek veya onunla orantılı olmak makullük veya rasyonelliğin ayrılmaz şartı olduğuna göre, herhangi bir konuda verilecek olan rasyonel bir hükmü n