• Sonuç bulunamadı

Giyim sektöründeki üretim artıklarının sürdürülebilir moda yaklaşımı ile değerlendirilmesi ve örnek bir uygulama

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Giyim sektöründeki üretim artıklarının sürdürülebilir moda yaklaşımı ile değerlendirilmesi ve örnek bir uygulama"

Copied!
157
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

GİYİM ENDÜSTRİSİ VE MODA TASARIMI ANABİLİM DALI

GİYİM ENDÜSTRİSİ VE GİYİM SANATLARI EĞİTİMİ BİLİM DALI

GİYİM SEKTÖRÜNDEKİ ÜRETİM ARTIKLARININ

SÜRDÜRÜLEBİLİR MODA YAKLAŞIMI İLE DEĞERLENDİRİLMESİ

VE ÖRNEK BİR UYGULAMA

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Sümeyya KILIÇ

Ankara Temmuz, 2013

(2)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

GİYİM ENDÜSTRİSİ VE MODA TASARIMI ANABİLİM DALI

GİYİM ENDÜSTRİSİ VE GİYİM SANATLARI EĞİTİMİ BİLİM DALI

GİYİM SEKTÖRÜNDEKİ ÜRETİM ARTIKLARININ

SÜRDÜRÜLEBİLİR MODA YAKLAŞIMI İLE DEĞERLENDİRİLMESİ

VE ÖRNEK BİR UYGULAMA

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Sümeyya KILIÇ

Danışman: Doç. Dr. Emine KOCA

Ankara Temmuz, 2013

(3)
(4)

  ii

ÖN SÖZ

Bugün yaşanılan hayatın, doğal kaynakların ve ekolojik dengenin bozulmadan gelecek nesillere aktarılmasını hedefleyen sürdürülebilirlik, son yıllarda bir çok alanda karşımıza çıkan bir kavramdır. İnsanları doğrudan ilgilendiren alanlardan birisi olan moda da sürdürülebilirliği kavramları içine katmak durumundadır. Her geçen gün daha hızlı ve durmadan değişen moda, bir taraftan sürekli yenilik üretirken diğer taraftan kaynaklar tükenmekte, atık ve artıklar nedeniyle doğa tahrip olmaktadır. Çevre ve doğal kaynaklar bugün ve gelecek için yaşam kaynağıdır. Bu nedenle bu kaynakları tüketmek, zarar vermek, telafisi olmayan zararlara uğratmak hem bugün hemde gelecek adına işlenecek en kötü insanlık suçlarındandır. Günümüzde ekolojik sisteme en çok zarar veren endüstri kuruluşları arasında tekstil ve giyim sektörü de yer almaktadır. Bu araştırmada; giyim sektöründeki işletmelerin üretim artıkları ve artıkları yok etme/değerlendirme durumları belirlenerek, işletmelerden elde edilen artıklar sürdürülebilir moda yaklaşımıyla giysi tasarımlarına dönüştürülmüş, oluşturulan koleksiyonla sektöre örnek oluşturmak ve yeni istihdam alanı yaratmaya katkıda bulunmak amaçlanmıştır.

Araştırmamın planlanması ve yürütülmesinde bilgisi, ilgisi ve sevgisi ile her zaman yanımda olan ve benim için değeri ölçülemeyecek kadar büyük olan danışmanım Sayın Doç. Dr. Emine KOCA hocam başta olmak üzere, eğitim hayatımda benden maddi ve manevi emeğini esirgemeyen sevgili annem Hanım KILIÇ’A ve araştırmam için gerekli verilerin toplanmasında yardımlarını aldığım işletme yönetici ve çalışanlarına teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca sevgileri ile her zaman kendimi daha iyi hissettiğim ailemdeki diğer fertlere, arkadaşlarıma ve eğitim aldığım tüm hocalarıma teşekkür ederim.

(5)

  iii

ÖZET

GİYİM SEKTÖRÜNDEKİ ÜRETİM ARTIKLARININ SÜRDÜRÜLEBİLİR MODA YAKLAŞIMI İLE DEĞERLENDİRİLMESİ VE ÖRNEK BİR UYGULAMA

KILIÇ, Sümeyya

Yüksek Lisans, Giyim Endüstrisi ve Giyim Sanatları Eğitimi Bilim Dalı Tez Danışmanı: Doç. Dr. Emine KOCA

Haziran – 2013, 155 Sayfa

Dünyamız geçmişten günümüze kadar gelen ve günümüzden geleceğe uzanacak olan, canlıların yaşam dengesinde önemli bir konumda olan birçok doğal kaynağı içinde barındırmakta ve canların uyum içinde yaşamını sağlamaktadır. Son yıllarda artan endüstri kuruluşları ve bilinçsiz üretimler sonucu ekolojik denge zarar görmekte ve kaynakların yok olmasına neden olmaktadır. Giyim sektöründeki üretim artıkları ve bunların çevreye verdiği zararlar, tabii kaynakların geri dönüşümsüz tüketimi gibi sektör adına önemli sorunlar olduğu bilinmektedir. Giyim sektöründeki üretim artıklarının düzeyi, işletmecilerin artıklar karşısındaki tutumu, ekolojik farkındalıkları ve en önemlisi üretim artıklarının elden çıkarılması sorunu gün geçtikçe önem kazanmaktadır.

Giyim sektöründeki üretim artıklarının sürdürülebilir moda anlayışı ile değerlendirilmesi ve örnek bir uygulamayı kapsayan araştırmanın, örneklemini, Ankara ilinde faaliyet gösteren küçük ve orta ölçekli giyim firmaları arasından random yöntemi ile seçilen 32 giyim firması oluşturmaktadır. İki bölümden oluşan araştırmanın ilk bölümünde, araştırmacı tarafından hazırlanan anket formu yardımıyla işletmelerin demografik özellikleri, artık miktarları ve artıkları elden çıkarma yöntem ve görüşleri belirlenmiştir. İşletmelerin büyük bir kısmının üretim artıkları ile ilgili problem yaşadıkları ve artık oluşturma nedenlerini tespit ederek önlemler almaya çalıştıkları, buna rağmen önemli bir bölümünün üretim artıklarını değerlendirmedikleri, artıkları gelişigüzel çevreye bıraktıkları sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmanın ikinci bölümde ise işletmelerden elde edilen artıklar kullanılarak giysi tasarımları oluşturulmuş ve

(6)

  iv

‘Artıklar, Artık Çöp Değil’ temalı 10 parçalık koleksiyon hazırlanmıştır. Örnek çalışma, modada sürdürülebilirliği sağlamak ve yeni istihdam alanı yaratmak adına sektörde farkındalık yaratmak açısından önem taşımaktadır.

(7)

  v

ABSTRACT

RECYCLING THE PRODUCTION WASTES IN THE CLOTHING SECTOR IN THE APPROACH SUSTAINABLE FASHION AND A MODEL APPLICATION

KILIÇ, Sümeyya

Master Degree, Department of Clothing Industry and Education of Clothing Arts Thesis Advisor: Assoc. Prof. Dr. Emine KOCA

June – 2013, 155 Pages

Our world reserves a wide range of natural resources, which have survived from past to present, and will survive from present to future, and which occupy a critical position in the balance of life of the living creatures. As a result of the increasing number of industrial corporations, and that of unconscious productions having occurred in the recent years endangers the ecological balance, and causes the depletion of the said resources. It is known that there are critical problems on behalf of the sector, including the production wastes in the clothing sector, and the harm they cause to the environment, and the irreversible consumption of natural resources as well. The level of the production wastes in the clothing sector, the attitude of the entrepreneurs towards these wastes, their ecological awareness, and most of all the problem of disposal of the production wastes gain importance with each passing day.

The sample of the research, which involves recycling the production wastes in the clothing sector in the sense of sustainable fashion, and a model application, is consisted of 32 clothing companies, which have been selected out of the small and medium sized clothing companies operating in the City of Ankara by means of random method. In the first part of the research, consisted of two parts, the demographical features of these companies, the amounts of wastes being generated by them, and the methods and opinions they have adopted for the disposal of these wastes have been ascertained by means of a questionnaire form, drawn up by the researcher. It has been concluded that, a great majority of the companies have been encountering problems

(8)

  vi with regard to the production wastes, that they have been attempting to detect the causes of the generation of such wastes, and to take measures respectively, however that the

substantial number of these companies could not have been recycling their production wastes, and that they have been throwing out their production wastes irregularly to the environment. In the second part of the research, cloth designs have been fashioned by making use of the wastes obtained from the same companies, and a collection under the theme of "Wastes are not Trash", composed of 10 pieces, have been prepared. The exemplary study is crucial in view of creating awareness in the sector with the intent of implementing sustainability in the fashion, and creating a new field of employment.

(9)

  vii

İÇİNDEKİLER Sayfa

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI……….i

ÖN SÖZ...………...ii ÖZET...……….………....iii ABSTRACT……….………...v İÇİNDEKİLER ………..………...…..…vii TABLOLAR LİSTESİ…….………...x ÇİZİMLER LİSTESİ………...xii ŞEKİLLER LİSTESİ…………..………...…….xiii 1. GİRİŞ………..……….………...1 1.1. Problem Durumu………..……….2 1.2. Araştırmanın Amacı………...………5 1.3. Araştırmanın Önemi....………..5 1.4. Varsayımlar………...……….7 1.5. Sınırlılıklar………...………..7 1.6. Tanımlar..……..………...………..8

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR………...….9

2.1. Kavramsal Çerçeve………...………...…...9

2.1.1. Giyim Sektörü………..………..…..…9

2.1.2. Giyim Sektöründeki Üretim Artıkları ve Değerlendirme Yöntemleri…...11

2.1.2.1. Hammadde Atıkları……….15

2.1.2.2. Tekstil Üretim Atıkları………16

2.1.2.3. Tüketici Tekstil Atıkları………..18

2.1.3. Ekoloji Kavramı………...………....19

2.1.4. Ekoloji ve Giyim Sektörü………...…..23

2.1.5. Moda Tasarımında Ekolojik Yaklaşımlar….……...……….26

2.1.5.1. Eko - Moda….………...…………..27

2.1.5.2. Sürdürebilir Moda/ Tasarım……….………...32

(10)

  viii

2.1.6. Sürdürebilir Moda ve Giyim Sektöründeki Üretim Artıkları………36

2.1.6.1. Giyim Sektöründeki Üretim Artıklarının Tekrar Kullanımı...43

2.1.6.2. Giyim Sektöründeki Üretim Artıklarının Geri Dönüşümü...49

2.2. İlgili Araştırmalar……….53 3. YÖNTEM...………..………..55 3.1. Araştırmanın Modeli………..………..55 3.2. Evren ve Örneklem………..………....55 3.3. Verilerin Toplanması………...………...56 3.4. Verilerin Analizi.………...………...56 4. BULGULAR VE YORUM ……….………...58

4.1. Örneklem Grubunun Demografik Özellikleri………...58

4.2. Alt Problem1. İşletmelerde Üretim Artıkları Ne Düzeydedir?...……63

4.3. Alt Problem 2. İşletmelerde Üretim Artıklarını Azaltma Faaliyetleri Var Mıdır?...74

4.4. Alt Problem 3. İşletmeler Üretim Artıklarını Nasıl Değerlendirmektedir?...80

4.5. Alt Problem 4. Üretim Artıklarının Sürdürülebilir Moda Yaklaşımı İle Değerlendirilmesinin İşletmelere Sağlayacağı Katkılar Nelerdir?...86

4.6. Alt Problem 5. Üretim Artıkları İle Özgün Tasarımlar Oluşturulabilir Mi?...91

4.6.1. Tasarım Süreci………...92

4.6.1.1. Amaç-Konu Belirleme…...……….93

4.6.1.2. Tema Belirleme ve Temaya Uygun Materyal Toplama…….….93

4.6.1.3. Hikaye Panosu Hazırlama………...94

4.6.1.4. Eskiz Çizimleri Yapma………...94

4.6.1.5. Modelden Model Geliştirme………...96

4.6.1.6. Modele Karar Verme………..96

4.6.1.7. Modele Uygun Kumaş ve Aksesuar Seçme………96

4.6.1.8. Model Uygulamalı Kalıp ve Üretim Kalıbı………96

4.6.1.9. Moda Resmi ( Artistik Çizim ) ve Teknik Çizim………97

(11)

  ix 5. SONUÇ VE ÖNERİLER...120 5.1. Sonuçlar...120 5.2. Öneriler ...127 KAYNAKÇA……….………..……….…131 EKLER………..…………...137

(12)

  x

TABLOLAR LİSTESİ Sayfa Tablo 1. İşletmelerin Giyim Sektöründeki Üretim Yılına Göre Dağılımı……….……..58

Tablo 2. İşletmelerin Giyim Sektöründeki Üretim Şekline Göre Dağılımı……….……59 Tablo 3. İşletmelerin Giyim Sektöründeki Pazarına Göre Dağılımı.………..60 Tablo 4. İşletmelerin Yıllık Üretim Kapasitesine Göre Dağılımı………...60 Tablo 5. İşletmelerin Çalışan Eleman Sayısına Göre Dağılımı ..………....61 Tablo 6. İşletmelerin Eleman Seçimindeki Önceliklerine Göre Dağılımı……….……..62 Tablo 7. İşletmelerde Oluşan Artık Türleri……….64 Tablo 8. İşletmelerde Kesim Sürecinde Oluşan Kumaş Artık Miktarları………...65 Tablo 9. İşletmelerde Kesim Sürecinde Ortaya Çıkan Kumaş Top Başı-Sonu Artık

Miktarları………66 Tablo 10. Üretim Sürecinde ‘Artık’ Oluşma Nedenleri……….……….67 Tablo 11. İşletmelerin ‘Artık’ Oluşma Nedenlerine Göre ‘Artık’ Miktarları ( Ki Kare

Testi)………..………...68 Tablo 12. İşletmelerin Teknolojik Yenilikleri Kullanma Durumları.……….70 Tablo 13. İşletmelerin Teknolojik Yenilikleri Kullanma Durumlarına Göre Artık

Yüzdeleri ( Ki Kare Testi).……….………..72 Tablo 14. İşletmelerin Teknolojik Yenilikleri Kullanma Durumlarına Göre Kumaş

Kesim Sürecinde Oluşan Top Başı-Sonu Artık Yüzdeleri..……….73 Tablo 15. İşletmelerin Üretim Artıklarını Ölçümleme Yöntemlerine Göre Dağılımı….74 Tablo 16. İşletmelerin Üretim Artıklarını Azaltma Yöntemleri………...…...75 Tablo 17. İşletmelerin ‘Artık’ Oluşma Nedenlerine Göre ‘Artık’ Azaltma Önlemleri ( Ki Kare Testi)………...………....77 Tablo 18. İşletmelerin Malzeme Miktarı Belirleme Durumları…………..………79 Tablo 19. İşletmelerin Malzeme Temin Kararı Alma Durumları………...….79 Tablo 20. İşletmelerin Üretim Artıklarını Değerlendirme Durumları…………..……...81 Tablo 21. İşletmelerin Üretim Artıklarını Değerlendirme Yöntemleri………...82 Tablo 22. İşletmelerin Üretim Artıklarını Yok Etme Yöntemleri………..……….84 Tablo 23. İşletmelerin Yerleşim Birimlerinde Atık – Artık Toplama Merkezlerinin

(13)

  xi

Tablo 24. İşletmelerin Tekstil Atık ve Artıklarının Değerlendirilmesi Hakkında

Görüşleri………...………...87 Tablo 25. İşletmelerin Sürdürülebilir Kavramını Farkındalıkları………..……….88 Tablo 26. İşletmelerin Üretim Artıklarından Yeni Ürün Oluşturulması İle İlgili

(14)

  xii

ÇİZİMLER LİSTESİ Sayfa

Çizim 1. Koleksiyon Eskiz Çizim Örnekleri 1………95

Çizim 2. Koleksiyon Eskiz Çizim Örnekleri 2………....………95

Çizim 3. Koleksiyon Tasarım – 1 Model Uygulamalı Kalıbı………..97

Çizim 4. Artistik Çizim (Tasarım – 1)……….…………98

Çizim 5. Tasarım – 1 Teknik Çizimi……….…..………99

Çizim 6. Artistik Çizim (Tasarım – 2)……….………..…101

Çizim 7. Artistik Çizim (Tasarım – 3)……….……..……102

Çizim 8. Artistik Çizim (Tasarım – 4)………...…103

Çizim 9. Artistik Çizim (Tasarım – 5)……….…………..104

Çizim 10. Artistik Çizim (Tasarım – 6)……….……..…..105

Çizim 11. Artistik Çizim (Tasarım – 7)……….106

Çizim 12. Artistik Çizim (Tasarım – 8)……….107

Çizim 13. Artistik Çizim (Tasarım – 9)……….108

(15)

  xiii

ŞEKİLLER LİSTESİ Sayfa

Şekil 1. ‘Artıklar, Artık Çöp Değil’ Temalı Koleksiyonun Hikâye Panosu…………...93

Şekil 2. Prototip (Tasarım – 1)………...………...100

Şekil 3. Prototip (Tasarım – 2)………...………...110

Şekil 4. Prototip (Tasarım – 3)………...…………...111

Şekil 5. Prototip (Tasarım – 4)………...………...112

Şekil 6. Prototip (Tasarım – 5)………...………...113

Şekil 7. Prototip (Tasarım – 6)………...………...114

Şekil 8. Prototip (Tasarım – 7)………...………...115

Şekil 9. Prototip (Tasarım – 8)………...………...116

Şekil 10. Prototip (Tasarım – 9)……….………...117

Şekil 11. Prototip ( Tasarım – 10)……….118

(16)

BÖLÜM I GİRİŞ

Dünya, içinde bulundurduğu canlı – cansız varlıklar ile birlikte düzenli ve uyumlu bir döngü içindedir. Son zamanlara kadar insanoğlunun hem üreten hem de tüketen yönüne karşılık doğal kaynaklar, çevresel faktörler genel olarak yörüngesini şaşırmayan bir düzende gitmekteydi. Fakat sanayileşme çabaları, endüstri kuruluşlarının artması, insanların doğal kaynakları özensiz kullanımı ve çevreye olan etkide duyarsız kalması günümüzde neredeyse ekosistemi çöküşe götürmektedir.

Atık, üretim ve kullanım faaliyetleri sonucu ortaya çıkan, insan ve çevre sağlığına zarar verecek şekilde doğrudan veya dolaylı biçimde alıcı ortama verilmesi sakıncalı olan her türlü maddedir. Başka bir tanımda atık, insan faaliyeti sonunda ortaya çıkan ve üretenin işine yaramayan her türlü maddedir şeklinde ifade edilmektedir. Atıklar, üretici tarafından doğrudan bir yararı olmaması sebebiyle değersiz görülmeleri ve bulunduğu ortamda yer işgal etmeleri sebebiyle uzaklaştırılmak istenmektedir. Uzaklaştırma işinin kontrolsüz gerçekleşmesi ise atığın ekonomik değerini tamamen kaybetmesine ve önemli bir çevre sorunu haline dönüşmesine sebep olmaktadır ( Aral, 2009; 3).

Artıklar üretim süreci sırasında mamul bileşenleri arasına girememiş hammadde ya da yardımcı maddelerdir. Düşük de olsa bir satış değeri olan artıklar, esas işlevlerini yitirmişlerdir. Bunun anlamı artıklar ana mamulün bir parçası olamazlar. Ancak belirli koşullar altında üretimde yeniden kullanılabilirler ( Beşat, 2006; 18). Tekstil ve giyim sektöründe artık kavramı ise üretim fazlası, üretim sonrası elde kalan ve boşa giden anlamına gelmektedir. Giyim üretim firmalarındaki üretim artıklarını, üretim fazlası olan kumaşlar, top artıkları, fazla fermuar, düğme, iplik ve üretim çeşitlerine göre farklılık gösteren aksesuarların oluşturduğu bilinmektedir.

(17)

2

Tekstil ve giyim sektörü günümüzde çevreye en fazla zarar veren sektörlerden biri olarak görülmektedir. Hızla değişim gösteren modanın, kaynak tüketimini artırması, tekstil ve giyim sektöründe atık ve artık olmak üzere iki kavramı gündeme getirmektedir. Endüstri ve teknoloji alanında meydana gelen hızlı gelişmeler, insanların yaşam düzeylerindeki yükselme, hızlı nüfus artışı ve kentleşme gibi değişkenler atık oluşum miktarlarını da arttırmaktadır. Yüksek miktardaki atık ve bunların kontrolsüz bertaraf edilmesi tüm canlıları tehdit edecek boyutlara varan hava, su ve toprak kirlenmesine neden olmaktadır ( Aral, 2009; 3).

Bu çalışmada, giyim sektöründeki üretim artıklarının miktarı ve artıkları elden çıkarma ve değerlendirme yöntemlerinin neler olduğu belirlenerek, üretim artıklarının sürdürülebilirlik yaklaşımıyla yeni giysi tasarımları oluşturmasına örnek bir uygulama yapılmıştır. Bu doğrultuda, giyim sektörü ve sürdürebilir moda kavramları, bu kavramların ilişkili olduğu diğer kavramlar genel olarak tartışıldıktan sonra, giyim sektöründeki üretim artıklarının sürdürebilir moda yaklaşımıyla nasıl değerlendirilebileceği tartışılmış ve üretim artıklarından oluşturulmuş giysi tasarımları hazırlanarak örnek bir çalışma yapılarak, problemin bütün içindeki yeri belirlenmeye çalışılmıştır.

1.1.Problem Durumu

Moda ve tekstil sektörü, bugün çevreye en fazla zarar veren sektörlerden birisi olarak kimya endüstrisi ile aynı derecede yargılanmaktadır. Sektör çok büyük miktarlarda kaynağı tüketmektedir ve hızla değişip tüketimi körükleyen trendlerin egemenliğindedir. Üretim için gerekli tüm kaynaklar, üretim, kullanım ve ortadan kaldırılma aşamalarında ortaya çıkan atıklar, tekstil ürünlerinin yaşam döngüsünü oluştururlar. Bugün olumsuz etkileri azaltma konusunda elde edilecek başarı bu alandaki tüm aktörlerin sorumlu duruşunu gerektirmektedir ( Türkmen, 2009; 15).

(18)

3

Günümüzde çevre ve çevre sorunları dünya gündemini oluşturan önemli konuların başında gelmekte ve tüm dünyanın “ortak sorunu” olma özelliğinde olan çevre sorunlarının çözümünde etkin çevre politikalarının oluşturulması son derece önemli görülmektedir. Ekolojik dengeyi bozan, çevre sağlığını olduğu kadar doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimini olumsuz etkileyen etkinliklerin en önemlilerinden biri, kaynakların sorumsuzca tüketimi ve çevresel sorunlara neden olabilecek nitelikte ve miktarda atık üretimidir.

Ülkemizde atık yönetimi konusunda istenilen düzeyde çalışmalar yapıldığını söylemek mümkün değildir. Fakat bu konuda son yıllardaki yeni politikalar geliştirme girişimleri umut vericidir. Çevre ve Orman Bakanlığının 2008-2012 Atık Yönetimi Eylem Planında; Mahalli İdare Birlikleri aracılığı ile en geniş bölgenin faydalanabileceği “Katı Atık Bertaraf Tesisleri”nin hayata geçirilmesi katı atık sorununun çözümünde en önemli konu olarak görülmekte, böylece sınırlı kaynaklardan maksimum avantaj sağlanacak şekilde yararlanılabileceği ve büyük ölçekli işletmeler ve büyük tesisler ortaklaşa kullanılarak daha fazla verim elde edilebileceği öngörülmektedir. Tip Projeler ile Türkiye’nin 2010-2030 döneminde Ulusal Atık Yönetimi Modeli oluşturulması hedeflenmektedir (Çevre ve Orman Bakanlığı, 2008; 46).

Ekolojik dengenin bozulmasına neden olan atıklar arasında tekstil ürünlerinin önemli bir yer tuttuğu bilinmektedir. Bu nedenle, ABD’de başlayan ve son 20 yılda tüm dünyada yaygınlaşan çevre hareketi tekstil sanayini de etkilemiştir. Bunun sonucu olarak “tekstil ekolojisi” kavramı ortaya çıkmıştır. Eko Tekstil; insan ve çevre sağlığına zarar vermeden üretilebilen, kullanılabilen ve yok edilebilen kısacası ekolojik dengeyi bozmayan ürünlere denilmektedir (Koca ve Çağman 2012; 161).

Moda ve giyim sektörü ise, bugün çevreye en fazla zarar veren sektörlerden birisi olarak kimya endüstrisi ile aynı derecede yargılanmaktadır. Sektör çok büyük miktarlarda kaynağı tüketmektedir ve hızla değişip tüketimi körükleyen trendlerin egemenliğindedir ( Türkmen, 2009; 3). Üretim sonrasında kumaş, iplik, aksesuardan oluşan birçok atık meydana gelmektedir. İşletmeler bu atıkları yakarak ya da çöpe

(19)

4

atarak ortadan kaldırmaktadır. Her iki ortadan kaldırma yöntemi de eko sisteme ciddi hasarlar vermektedir. Bu üretim artıklarını yakmadan ya da çöpe atıp doğaya zarar vererek yok olmasını beklemeden sürdürebilir hale getirilmesi gerekmektedir. Üretim artıklarının özelliklerinden yararlanılarak içindeki bileşenlerin fiziksel, kimyasal veya farklı yöntemlerle başka ürünlere dönüştürülmesi (recyling), veya fiziksel, kimyasal ve diğer özellikleri hiç değiştirilmeden yeniden kullanıma sunulması (re - use) ile mümkündür ( Fletcher, 2008; 98).

Sürdürebilirlik kavramı bugün insanların faydalandığı koşullardan gelecek nesillerinde faydalanma hakkı olduğu görüşünü savunmaktadır. Fakat atıkların ekosisteme verdiği zararlar dünyanın dengesi olumsuz yönde etkilemekte ve doğal kaynakların tükenmesine sebep olmaktadır. Bu bağlamda ekolojiye zarar veren sektörlerden biri olan giyim sektörü de sürdürebilirlik kavramını göz ardı etmemeli, üretmenin yanı sıra sürekli tüketen bir sektör olarak kaynakların sürdürebilirliğinin sağlanmasına özen göstermelidir.

Moda açısından bakıldığında tasarımcılar kuşkusuz daha iyi şartlarda bir dünya oluşturulmasında önemli görevlere sahip kişilerdir. Tasarımcılar sürdürülebilir ürünler tasarlamanın yanı sıra ürünlerin üretim aşamasında, üretim sonrasında maksimum seviyede sürdürülebilir olmasına dikkat etmelidir. Sürdürebilir moda kavramı ilk bakışta hızlı modayı (fast fashion) değil, yavaş modayı ( slow fashion) destekliyor gibi görünmektedir. Çünkü hızlı değişen moda hızlı üretim demektir, bu da daha çok üretim atığı ve artığı anlamına gelmektedir. ‘Sürdürebilir moda, hammaddeden, üretim sonrasına kadar sürdürebilir ürünler ( doğaya zarar vermeyen) kullanmayı, üretim atıklarının sürdürebilir hale getirilmesini ve sürdürülmesini desteklemektedir’ ( Fletcher, 2008; 5).

TÜİK 2008 yılı verilerine göre Türkiye’deki sanayi grubunda yaratılan endüstriyel katı atık miktarının % 4.37’sini tekstil ürünleri ve giyim eşyası imalat atıkları oluşturmaktadır (Koca ve Çağman 2012; 161). Bu oranın üretime paralel olarak her yıl artmakta olduğu ve önemli bölümünün atık olarak bertaraf edildiği dikkate alındığında, tekstil ürünlerinin imalat artıklarının geri kazanılmasının hem ekonomik

(20)

5

hem de ekolojik açıdan önemi ortaya çıkmaktadır. Üretim artıklarının giysi tasarımlarında değerlendirilmesiyle, yeni bir istihdam alanı sağlanabileceği gibi sürdürülebilirlik anlamında tasarım kültürünün oluşmasına da katkı sağlanacaktır.

Bu nedenle, giyim sektöründeki işletmelerin üretim artıklarını nasıl değerlendirdikleri, artıkların sürdürebilir moda yaklaşımıyla değerlendirilerek geri kazanılması, çevre koruma bilinci ve tüm bunların sektöre katkısının neler olabileceği araştırmanın çıkış noktasını oluşturmuştur.

1.2. Araştırmanın Amacı

Bu çalışmada; giyim sektöründeki işletmelerin üretim artıklarının sürdürebilir moda yaklaşımı ile değerlendirilerek, örnek uygulamanın işletmelere yol göstermesi amaçlanmaktadır. Bu genel amaca ulaşmak için aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır:

1- İşletmelerde üretim artık miktarı ne düzeydedir?

2- İşletmelerde üretim artıklarını azaltma faaliyetleri var mıdır? 3- İşletmeler üretim artıklarını nasıl değerlendirmektedir?

4- Üretim artıklarının sürdürülebilir moda anlayışıyla değerlendirilmesinin işletmelere sağlayacağı katkılar nelerdir?

5- Üretim artıkları ile özgün giysi tasarımları oluşturulabilir mi?

1.3. Araştırmanın Önemi

Değerlendirilebilir atıkların depolama alanlarına gömülmek yerine ikincil hammadde olarak geri dönüşümü, hem ekonomi, hem çevre için fayda sağlamaktadır. Temel yaklaşım atık oluşumunun azaltılması olmakla birlikte, özellikle üretim sektöründe artık ve atık ayırımı iyi yapılmalı, geri kazanılabilir artık ve atıklar kaynağında ayrılmalıdır. Bu amaca ulaşmak için, üretim endüstrisi gerekli önlemleri

(21)

6 tasarım aşamasında almalı, atık yönetimi için yeni teknolojiler geliştirilip uygulayabilme bilincine sahip olmalıdır.

Giyim sektörü, ülke ekonomisine ciddi katkıları olan sürekli değişen, gelişen ve yenilenen bir sektördür. Aynı zamanda tüketiciye üretim yapan ve dolayısıyla bir yandan da tüketen bir yapıdır. Giyim sektöründe ürüne dönüştürülen her materyal doğadan gelip doğaya dönen kaynaklardır. Bunların tükenmemesi, zarar görmemesi ve gelecek nesillere aktarılması oldukça önemlidir. Bu nedenle sürekli artan ve değişen talep karşısında üretim yapan giyim sektöründe sürdürülebilirlik kavramı önem taşımaktadır.

Ozon tabakası, sera gazları, doğal kaynakların azalması gibi çevre sorunlarının gündemde olduğu son yıllarda, gelecek kuşakların yaşayabileceği bir dünya için üretici ve tüketicilere önemli sorumluluklar düşmektedir. Giyim sektöründe üretim sonrası oluşan tekstil artıkları genellikle depolama sahalarına gönderilerek diğer katı atıklar gibi yakılarak bertaraf edilmekte, bu durum ekonomik olarak önemli bir değer kaybı olmanın yanı sıra hava kirliliği yaratarak çevreye ve sağlığa da zarar vermektedir. “Sektördeki üretim atıklarının miktarına bakıldığında yıllık ortalama 35.416 çöplüğe atılan, 1.187 yakılan ve 1773 gelişi güzel atılan üretim atığı bulunmaktadır” ( Kozak, 2010; 66 ). Bu nedenle giyim ürünleri üreten firmalar, üretim sonrası oluşan kumaş ve diğer malzeme artıklarını değerlendirebilecekleri yeni ürün tasarımları ile hem artıklarını değerlendirmiş olacak, hem de günümüzün yükselen değeri olan tasarım kavramına farklı bir boyut kazandırarak rekabet gücünü artıracaktır.

Bu şekilde sektöre ekonomik şekilde hammadde temin edilirken, hammadde üretimi için harcanan enerji, su vb. tüketimi de azaltılabilecek ve büyük bir çöp hacmi oluşturan bu değerlendirilebilir artıkların ekonomiye geri kazanılmasıyla, depolama sahalarına giden atık hacmi önemli derecede azaltılmış olacaktır.

Çalışma ile üreticiler bilinçlendirilerek daha az artık üretmeye, artıkları tekrar kullanmaya, bazılarının da geri dönüşümünü sağlamaya yönlendirilebilir. Bu sayede değerlendirilebilir üretim artıkları, çöpe gidecek atık olmak yerine ekonomiye kazandırılmış olacaktır.

(22)

7

Bu araştırma, giyim sektöründeki üretim artıklarının değerlendirilmesine örnek oluşturacak tasarımlarıyla, tasarımcılara yol gösterici olması açısından önem taşıdığı gibi, üretim artıklarının yeni tasarımlarda değerlendirilmesinin firmalarda yeni istihdam olanağı sağlaması açısından da önem taşımaktadır. Ayrıca tüketicilerin çevre bilincinin ve duyarlılığının gelişmesine katkı sağlayacaktır.

1.4. Varsayımlar Bu araştırmada;

• Örneklemin evreni temsil ettiği,

• Ölçme araçlarındaki soruları işletme yöneticilerinin doğru ve samimi bir şekilde cevaplandırdıkları,

• Araştırmada kullanılacak yöntem, teknik ve araçların bu araştırmanın amacına uygun olduğu,

• Veri toplama amacıyla oluşturulacak ölçme aracının araştırma amacına uygun bilgileri elde etmeyi sağlayabilecek geçerlilik ve güvenilirliğe sahip nitelikte olduğu varsayılmaktadır.

1.5. Sınırlılıklar

¾ Giyim Sektöründeki Üretim Artıklarının Sürdürülebilir Moda Yaklaşımıyla Değerlendirilmesi ve Örnek Bir Uygulama konulu araştırma, Ankara ilinde faaliyet gösteren küçük ve orta ölçekli giyim firmaları arasından random yöntemi ile seçilen 32 işletme ile sınırlıdır.

¾ Araştırma kapmasında yapılan örnek uygulama çalışması 10 adet giysi tasarımı ile sınırlıdır.

¾ Koleksiyonu oluşturan tasarımlar, firmalardan toplanan ve kesimhanede oluşmuş üretim artıkları ile sınırlıdır.

(23)

8

1.6. Tanımlar

Atık: Atık, üretim ve kullanım faaliyetleri sonucu ortaya çıkan, insan ve çevre sağlığına zarar verecek şekilde doğrudan veya dolaylı biçimde alıcı ortama verilmesi sakıncalı olan her türlü maddedir ( Aral, 2009; 21).

Artık: Artıklar üretim süreci sırasında mamul bileşenleri arasına girememiş hammadde ya da yardımcı maddelerdir (Beşat, 2006; 18).

Geri dönüşüm: Geri dönüşüm, atıkların fiziksel ve/veya kimyasal işlemlerden geçirildikten sonra ikincil hammadde olarak üretim sürecine sokulmasıdır (Çevre ve Orman Bakanlığı, 2008; 5).

Tekrar kullanım: Atıkların toplama ve temizleme dışında hiçbir işleme tabi tutulmadan aynı şekli ile ekonomik ömrü dolana kadar defalarca kullanılmasına tekrar kullanım denir ( Çevre ve Orman Bakanlığı, 2008; 6).

Geri kazanım: Tekrar kullanım ve geri dönüşüm kavramlarını da kapsayan; atıkların özelliklerinden yararlanarak içindeki bileşenleri fiziksel, kimyasal veya biyokimyasal yöntemlerle başka ürünlere veya enerjiye çevrilmesidir (Tolay, 2012; 6).

Ekotex: Ekolojik tekstil veya eko tekstil demek elyaf halinden bitmiş halde ürün oluncaya kadarki tüm işlem basamaklarında çevre gözetilerek üretilmiş, kullanım aşamasında kullanıcıya zarar vermeyen ve kullanıldıktan sonra atılacak olan ürünün tekrar geriye kazanılır olması (recycling) veya çevreye zararsız ürünlere dönüşebilen ürün demektir ( İtkib, 2005; 5).

Ekolabel: Bir ürünün çevreye zarar vermeden üretildiği ve çevreye zarar vermeden kullanılacağı garantisi veren etiketlerdir. AB ülkeleri tarafından çevre hassasiyetinin oluşması için belirli bir standarda bağlanan çevre etiketleri, bir ürünün üretim, kullanım ve atık olduğu tüm durumlarda çevre dostu olduğunu göstermektedir ( Korkmaz, Özdoğan ve Seventekin, 2007; 149).

(24)

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1. Kavramsal Çerçeve

2.1.1. Giyim Sektörü

Giyim sektörü, elyaftan giyim eşyasına kadar birçok alt sektörü bünyesinde barındıran ve geniş üretim yelpazesine sahip bir sektördür. I. Dünya savaşı sırasında, savaşın ağır şartlarından ortaya çıkan giyim sektörü günümüzde dünya ekonomisine katkısı en fazla olan sektörlerden biridir.

Giyim sektörü, kumaşın giysiye dönüştüğü üretim dağıtım ve satışın beraber yapılabildiği emek yoğun bir sektördür. Bu sektör kalkınmakta olan birçok ülke için önemli rol oynamaktadır, çünkü hazır giyim sanayi günümüzde önemli bir istihdam ve vergi kaynağı haline gelmiştir. Bunun temel nedeni; sektörün yarattığı istihdam olanakları, üretim sürecinde ve sonrasında yaratılan katma değer, ihracat ve vergi gelirleridir. Bugün dünyada ekonomik kalkınmanın ileri aşamalarına geçmiş olan gelişmiş ülkelerde, hazır giyim sektörünün imalat sanayi üretimi içindeki payı sürekli azalırken, gelişmekte olan ülkelerde ise sektörün imalat sanayi içindeki payı giderek artmaktadır (Bozoğlu, 2004; 44).

Başta İngiltere olmak üzere pek çok gelişmiş ülkenin sanayi devrimini gerçekleştirmede önemli rol oynamış ve halen gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinde itici güce sahip, stratejik önemi olan bir sektördür. Tüm diğer sektörlerde olduğu gibi giyim sektörü, dinamik bir çevrede faaliyet göstermekte ve dünyada en ileri düzeyde küreselleşen sektörlerin başında gelmektedir ( Yücel, 2010; 228).

(25)

10

Ülkemizde, 1980 yılından itibaren büyük bir gelişme kaydeden sektör, ülke ekonomisine en fazla katkısı olan sektör konumuna gelmiştir. Genelde 15-35 kişilik çalışma kapasitesine sahip olan bu iş kolunda emek-yoğun bir özellik söz konusudur. Teknolojik yatırımlar bu sektör kolunda yeterli düzeyde değildir. Hazır giyim sektörü, daha çok ihracata yönelik olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. Tekstil sektöründe, ihracatın en büyük kısmını hazır giyim sektörü karşılamaktadır. Hazır giyim sektörü, gerek ihracattaki yüksek pay ile gerekse Türkiye ekonomisine sağladığı katma değer ile ülkede önemli bir yere sahiptir. Bütün gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi ülke ekonomisine sağladığı katkısının yanında birçok kişiye de iş imkânı sağlamaktadır. Bu sektörde yaklaşık olarak iki milyona yakın kişi çalışmakta ve dolaylı olarak da on milyon kişiye de istihdam sağlanmaktadır ( Yücel, 2010; 12).

Türkiye’nin sanayileşme ve kalkınmasında, tüm sanayiler arasında her zaman öncü sektör olma özelliği taşıyan ve hatta pek çok kişi tarafından Türkiye’nin petrolü olarak da tanımlan tekstil ve hazır giyim sektörünün ekonomiye katkısı dikkate alındığında, rekabetçiliğinin arttırılması ve sürdürülmesi Türkiye açısından hayati önem taşımaktadır. Yüksek üretim kapasitesi, hammaddenin bolluğu, endüstrideki deneyim, teslimat süresinin kısalığı, kaliteli üretim, uygun maliyet, esnek üretim ve ürün çeşitliliği gibi faktörlerden kaynaklanan sektördeki rekabet üstünlükleri uygulanacak gerçek teşvik politikaları ile desteklenerek sektörün uluslararası alanda rekabetçiliğinin arttırılması ve sürdürülmesi sağlanmalıdır (Yücel, 2010; 28).

Sonuç olarak baktığımızda giyim sektörü ülke ekonomisi açısından da önemli sektörlerden birisidir. Türkiye’de, giyim sektörünün üretim ve ihracatta öncü olma özelliği vardır. Sektör, önemli miktarda hammaddeye, iş gücü ve teknik bilgiye sahiptir. ‘ Türkiye’de giyim sektörünün, diğer sektörlere göre öncü olma nedeni ülkede doğal elyafların ve hammaddelerin bulunurluğu, ucuz iş gücü, Avrupa pazarlarına yakınlık, büyüyen ve gelişen iç pazarlar olarak sıralanabilir’ ( Yücel, 2010; 228).

Sonuç olarak giyim sektörü hem dünyada hem de ülkemizde ekonomik katkı açısından başta gelen sektörlerden biridir. Bir yandan hammadde tüketen diğer yandan ürün çıkararak üretim yapan bir sektördür.

(26)

11

2.1.2. Giyim Sektöründe Üretim Artıkları ve Değerlendirme Yöntemleri

Giyim, insanoğlunun kendini soğuktan, sıcaktan ve diğer doğa olaylarından koruma gereksinimi ile birlikte, var oluşunun ilk günlerinden başlayarak güncelliğini korumuştur. İnsanlar yüzyıllardır, günlük yaşamlarının her alanında tekstil ürünlerini kullanmaktadırlar. Önceleri salt korunma ve örtünme amacıyla kullanılan tekstil ürünleri, daha sonra moda gibi, insan ruhuna hitap eden güzellik amaçları için kullanılmıştır ( Kozak, 2010; 62). Günümüzde modanın değişken yapısından dolayı giyim ürünlerinde çeşitlilik artmıştır ve giyim sektörü açısından sürekli üretim ve kısa zamanda değişim anlamına gelmektedir.

Moda ve tekstil sektörü bugün çevreye en fazla zarar veren sektörlerden birisi olarak kimya endüstrisi ile aynı derecede yargılanmaktadır. Sektör çok büyük miktarlarda kaynağı, en önemlisi de su kaynaklarını tüketmektedir; işçi hakları açısından kötü sicile sahiptir ve tüketicilerin gereksinim duyduklarının çok üzerinde tüketmeye yönelten ve hızla değişen trendlerin egemenliğindedir ( Türkmen, 2009; 69).

Tekstil ürünlerinin çevreye etkileri üretim ortamlarıyla sınırlı kalmaz; nasıl kullanıldıkları, nasıl tekrar değerlendirildikleri ve nasıl ortadan kaldırılacakları da çevreye etkileri açısından aynı önemi taşımaktadır. Üretim için gerekli tüm kaynaklar, üretim, kullanım ve ortadan kaldırılma aşamalarında ortaya çıkan atıklar tekstil ürünlerinin yaşam döngüsünü oluştururlar. Sadece üretim aşaması açısından ele alınırsa, örneğin Levi s yaşam döngü analizi verilerine göre bir adet Jean, üretimi boyunca 33.2 kg. karbon dioksit salınımına neden olmakta, 3480 lt. Su ve 400,1 megajul enerji tüketmektedir. Bu miktarlar, bir araba ile 78 mil yol almaya, 53 kez duş almaya ve 318 saat boyunca plazma ekranlı televizyon izlemeye eşdeğerdir ( Türkmen, 2009; 70).

Tekstil sanayi yüksek su tüketiminin yanı sıra aynı zamanda çok çeşitli kimyasal kullanımına ve çeşitli atıklara sahip bir sanayi dalıdır. Sıvı ve katı atıklar hava emisyonuna neden olmakta ve katı atıklar çevreyi çeşitli şekillerde etkilemektedir. Atılan bazı kimyasallar doğada toksin etkiler gösterebilmektedir. Bazı atıkların sulu ortama atılması, suda olabilecek toksin nedeniyle çözünmüş oksijenin azalmasına neden

(27)

12

olabilmekte ve suda yaşayan canlılar ve daha sonra bu suyu kullanan kişiler için tehdit unsuru olmaktadır ( Korkmaz, Özdemir ve Seventekin, 2007; 148).

İplik üretimi ve boyanması, haşıl, kumaş dokunması ve boyanması, baskı yapılması, çeşitli tekstil ürünlerinin hazırlanması ve üzerlerine nakış yapılması gibi işlemler tekstille ilgili üretim birimlerinde gerçekleştirilmektedir. Bu üretim birimlerinde; parça kumaş, ilmar (iplik atıkları), şilte (pamuk balyalarında kullanılan kanaviçe), elyaf atığı, pamuk tozu, üstübü ve kadife tozu gibi endüstriyel katı atıklar oluşmaktadır. Üretim birimleri bu katı atıkların bir kısmını geri dönüşüm için hurdacılara satmakta, bir kısmını da çöpe atmakta veya yakmaktadırlar ( Kozak, 2010; 65). Çöpe atılan, yakılan ya da doğaya bırakılan bu katı ve sıvı atıklar pek çok çevresel probleme yol açmaktadır. Bu atıkların tekrar kullanım ya da geri dönüşüm ile değerlendirilmesi ve doğaya zararsız hale getirilmesi gerekmektedir.

Endüstriyel faaliyetler sonucunda havaya, suya ve toprağa emisyonların kontrol altına alınması, insan sağlığı ve ekosistemin korunması nedeniyle gereklidir. Sera gazı salınımlarının artması iklim değişikliklerine neden olmakta ve etkileri de artan şekilde görülmektedir. Yapılan son araştırmalarda CO2 emisyonlarının 2050 yılına kadar 2000 yılındaki seviyenin % 85 altına indirilmesi gerekliliği ortaya konulmuştur. Bu konuda önlemler alınmazsa sıcaklıkların ortalama 2°C’den fazla artacağı, insanlar ve ekosistem için bu şartlar altında tahmin edilemeyen, tehlikeli etkilerin yaşanacağı, bu konuda araştırma yapan birçok bilim adamı tarafından ortaya konulmaktadır. Bugün tüm emisyonların durdurulması söz konusu olsa bile ekolojide yaratılan zararların sonuçlarının yaşanmasını engellemeyecektir. İlave zararlara devam edilmesi bir yana şu ana kadar çevreye verilen zararlı etkilerin giderilmesi için çalışmaların yapılması da gerekmektedir. Dolayısı ile kısa vadeli, günlük çözümler üretmek yerine uzun dönemsel kararlar almak kaçınılmazdır ( Alay, Balpetek ve Özdoğan, 2012; 47).

Tüm dünyada, kamuoyunun çevre kirliliğinin önlenmesi ve doğal kaynakların korunması konularında daha hassas hale gelmesi, çevreye zarar vermeden üretim yapan işletmelerin ve ürünlerinin tercih edilmesine yol açmıştır. Bu doğrultuda işletmeler; çevrenin korunmasına ve hammaddelerin daha etkin kullanılarak doğal kaynakların

(28)

13

verimli tüketilmesine yönelik stratejiler benimsemişler; yeni ve çevre dostu teknolojiler kullanarak ve Çevre Yönetim Sistemi (ÇYS) uygulayarak ticarette önlerindeki çevre engelini asmışlardır ( Fidan, 2009; 30).

Avrupa Birliği ülkelerinde gittikçe güçlenen çevre duyarlılığının bir sonucu olarak, çevre ve sağlık açısından zararsız ürünlerin üretimi önem kazanmıştır. Bu amaçla AB’de çeşitli yasal düzenlemeler yapılması yanı sıra, ulusal çevre etiketlerinin ve tüm AB ülkelerinde geçerli AB çevre etiketinin geliştirildiği görülmektedir. AB çevre etiketi 10 yıldan fazla süredir vardır ve şu an 20’yi aşkın ürün grubunu kapsamaktadır ( Korkmaz, Özdemir ve Seventekin, 2007; 149).

Avrupa Birliği ülkelerinde geliştirilmiş ulusal düzeyde, bazen de birkaç ülkede birden kabul görmüş pek çok çevreyle ilgili ürün etiketi vardır. Bu etiketlerin en önemlileri Almanya’da Blue Angel etiketi, SG Etiketi, Öko-tex etiketi, İsveç’te Falcon etiketi ve Krav etiketi, Hollanda’da Milieukeur Etiketi ve EKO kalite Sembolü, Fransa’da NF etiketi ve İsveç, Norveç, Finlandiya ve İzlanda’da geçerli SWAN etiketidir (Korkmaz, Özdemir ve Seventekin, 2007; 149).

Bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de özellikle büyük yerleşim yerlerinde insanların karsılaştığı en büyük çevre sorunu atıklardır. İnsanların evsel ve endüstriyel faaliyetleri sonucu oluşan atıklar, nüfusun artması, yasam standartlarının yükselmesi ve teknolojideki gelişmelerin sonucunda miktar ve çeşit olarak artmaktadır. Gelişmiş ülkelerin birçoğu atıklar ile ilgili sorunlarını halletmiş olmalarına rağmen, ekonomik açıdan gelişmekte olan ülkelerin birçoğunda bu konu önemli bir problem olmaya devam etmektedir. Gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye’de de çevrenin korunması için harcanan tüm çabalara rağmen atıkların sistemli bir şekilde uzaklaştırıldığı ve ayrıştırıldığı söylenemez. Tekniğine göre uzaklaştırılamayan ve depolanamayan atıklar önemli derecede çevre kirlenmesine neden olmakta, halk sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir ( Fidan, 2009; 30).

(29)

14

2010 yılında 13 milyon ton imalat atığı yaratılmıştır. Yaratılan toplam atığın %28,02’si tesis dışında geri kazanılmış/yeniden kullanılmış, %6,64’ü tesis bünyesinde geri kazanılmış/yeniden kullanılmış, %65,34’ü ise bertaraf edilmiştir. Bertaraf edilen atığın %11,8’i düzenli depolama sahalarında bertaraf edilmiş, %11,6’sı çöplüklere gönderilmiş, %30,8’i işyeri sahasında depolanmış, %43,6’sı dolgu malzemesi olarak kullanılmış ya da yakma tesislerine gönderilmiş, %2,2’si ise diğer yöntemler ile bertaraf edilmiştir ( TUİK, 2010).

80’lerin sonu ve 90’ların başında bazı tekstiller, boyarmaddeler ve bitim işlemi maddeleri sağlığa zararlı maddeler olarak gösterilmiştir. Medya bu trende özellikle tekstil ürünlerindeki zararlı maddeler ve sağlık başlıkları arasındaki bağlantı ile arttırırken tüketiciler “Gardıroplarınızdaki zehir” gibi sloganlarla karşı karşıya kalmıştır. Medyanın bu tür kaygı yaratıcı yayınları ve insanların gittikçe artan bilgi talebi üzerine çevre dostu tekstiller önerilmeye başlamıştır. Sonuç olarak, çevre dostu tekstil ürünlerine olan talep hızla artmıştır (Korkmaz, Özdemir ve Seventekin, 2007; 148).

Son yıllardaki tüketici eğilimleri incelendiğinde çevreye saygılı ürünlerin artan talep gördüğü dikkat çekmektedir. Bilinçli tüketici doğaya zararlı olmayan ürünleri tercih etmektedir. Tekstil sanayinde yapılacak çalışmalarla, ürün ve üretim sistemlerinin çevresel yüklerinin düşürülmesi, markaların marka değerini artırırken ayrıca tedarikçi konumundaki firmaların da tercih edilmesine neden olacaktır. Firmalar sürdürülebilir üretim konusunda yapacakları çalışmalar ile materyal, işçilik, enerji gibi girdileri optimize ederek para ve zamandan tasarruf sağlarken, pazarlama stratejilerinde yeni trendlerden faydalanarak üretim süreçlerinde çifte katma değer getirisi elde edeceklerdir. Bu sırada ekolojik dengenin korunmasına yapılacak katkı ile de sosyal sorumluluk anlayışı içinde hareket etmiş olacaklardır ( Alay, Balpetek ve Özdoğan, 2012; 48).

Atık, üretim ve kullanım faaliyetleri sonucu ortaya çıkan, insan ve çevre sağlığına zarar verecek şekilde doğrudan veya dolaylı biçimde alıcı ortama verilmesi sakıncalı olan her türlü maddedir. Başka bir tanımda atık, insan faaliyeti sonunda ortaya çıkan ve üretenin işine yaramayan her türlü maddedir şeklinde ifade edilmektedir ( Aral,

(30)

15

2009; 21). Tekstil sektörü atıklarını üç başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar; hammadde, tekstil üretim ve tüketici atıklarıdır.

2.1.2.1. Hammadde Atıkları

Tekstil endüstrisi; birbiri ile ilişkili birçok hammadde kullanarak, büyük sayıda üretim yapan farklı endüstrilerin oluşturduğu bir sanayi dalıdır. Önceleri mensucat olarak isimlendirilen tekstil endüstrisi, elyaf hammaddesinden elyaf elde edilmesi, elyaftan iplik elde edilmesi, iplikten kumaş yapılması, kumaşın konfeksiyona hazırlanması (kasar, boya, baskı, apre) aşamasındaki tüm işlemleri kapsar. Özet olarak tekstili; elyaf, iplik, dokuma, örme, boya, apre (terbiye), nakış ve nonwoven (dokusuz yüzey elde edilmesi) olarak sınıflandırmak mümkündür ( Aral, 2009; 26).

Hammaddeler, giyim üretimde kullanılacak biçim ve özellikleri kazanana kadar pek çok kimyasal ve mekanik işlemlerden geçmektedir. Hammadde atıkları en genel haliyle dokuma – örme ve iplik eğirme atıkları olarak isimlendirilir. Dokuma ve örme atıkları önlenemez atıklardır, iplik eğirme atıkları ise kullanım alanına göre önlenebilir ve önlemez atıklar olarak ifade edilir.

Hammadde atıkları, aynı cinsten ipliklerin üretiminde, üstüpü yapımında, özel yer halısı yapımında, yatak, mobilya ve giyim eşyalarının dolguları ve benzeri ekonomik değeri yüksek olmayan alanlarda değerlendirilebilmektedir. Ayrıca günümüzde bu yöntemlerin yanı sıra hammadde atıklarının çeşitli alanlarda takviye ve dolgu malzemesi olarak kullanımıyla alternatif bir geri dönüşüm yöntemi uygulanmaya çalışılmaktadır.

Hammadde atıklarının geri dönüşümü için kullanılan geleneksel bazı yöntemler bulunmaktadır. Tekstil atıkları kullanımıyla, tekrar tekstil ürünü elde etmek için atıklar, çeşitli ve kademeli işlem basamaklarından geçirilir. Atıklar muhtelif temizleme, tarak ve benzeri cihazlarla taranıp çekilerek ve bazı makinelerle yolunarak lifler elde edilir. Daha sonra üretilecek ipliğin cinsine göre tümüyle atıktan veya bakiye malzeme ile atık

(31)

16

karışımından yapılmış malzemeler elde edilmekte, bunlardan önce iplik üretilmekte, daha sonra boyama ve dokuma ve diğer aşamalar gelmektedir ( Armağan, Demir ve Gök, 2006; 23).

2.1.2.2. Tekstil Üretim Atıkları

20. yüzyılın özellikle ikinci yarısından itibaren yaşanan hızlı nüfus artışı ve sanayileşme ile ortaya çıkan çevre sorunları dünyamızı tehdit etmeye başlamıştır. Bu sorunların başında atıkların artması, doğal kaynakların tükenmesi, doğal ortamın yok olması, ozon tabakasının incelmesi ve iklim değişikliği gelmektedir. Her geçen gün daha da küçülen dünyamızın kaynaklarının sonsuz olmadığı, üretim faaliyetlerinin çevre etkilerinin yerel ve bölgesel kalmayıp, küresel olduğu artık tüm dünyada kabul edilmiştir. Bu bilinç çevresel etkilerin yasal uygulamalardan ziyade piyasa kuvvetleri ile kontrol edilmesi ihtiyacını da beraberinde getirmiştir.

Günümüzde üretim zinciri içerisinde ortaya çıkan atık malzemelerin çevresel sorunlara yol açmaması ve ekonomik geri dönüşler sağlayabilmesi için sistemli olarak kontrol edilmesi ve yönetimi gerekmektedir. Bunlar için çeşitli bertaraf yöntemleri bulunduğu gibi, değersiz sayılmayan atığın tekrar üretime katılması veya çeşitli ürünler içerisinde değerlendirilmesi adına çeşitli çalışmalar da yapılmaktadır.

Giyim sektörü, ülkemizin önemli sektörlerinden biridir ve ortaya çıkan tekstil üretim atıkları göz ardı edilemeyecek miktarlardadır. Çevresel sorunları en aza indirgemek ve ekonomik rekabetin arttığı günümüzde mevcut ürünlerden en yüksek değeri elde edebilmek adına atıkları yönetimi ve değerlendirebilme işlemleri büyük önem kazanmaktadır.

Bu gelişmeler doğrultusunda giyim sektöründe üretim yapan firmalar ve tasarımcıları hammaddeyi doğru ve verimli kullanma, üretim fazlası olan ana malzeme ve yan malzemelerin nasıl kullanılması gerekli gibi konulara yöneltmiştir. Ama burada giyim sektöründeki işletmecilere ve tasarımcılara düşen en önemli görev üretim ve

(32)

17

üretim sistemleri en başından atık oluşturmayacak ya da önlenemez atık oluşumu durumunu minimize ederek planlamalıdır.

Tekstil üretim atıkları, üretimde kullanılan ana ve yardımcı materyallerin fazla olması ya da etkin ve doğru kullanılmaması sonucu önlemez atıklar olarak ifade edilir. Genellikle katı olan bu atıkları, giysi üretim sürecinde kesimhane kumaş kesiminden kalan parçalar ya da kırpıklar, top artıkları, düğme, fermuar, iplik ve üretilen giysilerin modeline ve cinsine göre aksesuar artıkları oluşturmaktadır.

Giyim sektöründeki bu önlenemez atıkların oluşma sebebini birçok faktöre bağlıdır. Bunlara örnek olarak işletme üretim programına alınan sipariş miktarlarının değişkenliği (sipariş büyüklüğü azaldıkça ve sipariş türü arttıkça atık artış gösterir), yetersiz çalışma programları ve yetersiz kontroller gösterilebilir.

Giyim sektöründe ortaya çıkan üretim atıklarını genel anlamda iki grupta sınıflandırabiliriz. Bunlar önlenebilir ya da minimize edilebilir ve önlenemez atıklardır. Önlenebilir ya da minimize edilmesi gereken atıklar top artıkları, ana ya da yardımcı malzemelerin üretim fazlası, elde kalan materyallerdir. Üretim sürecinde oluşan önlemez atıklar ise kumaş kırpıkları, kesimhane ya da dikimhanede oluşan atıklar ve ana ya da yardımcı malzemelerde oluşan defo, zedelenme gibi durumlarda oluşan atıklardır.

Üretim birimleri bu katı atıkların bir kısmını geri dönüşüm için hurdacılara satmakta, bir kısmını da çöpe atmakta veya yakmaktadırlar. Parça kumaş ya da kumaş kırpıkları büyük oranda geri kazanılırken iplik fabrikası atıkları, özellikle telef yakılmakta veya çöpe atılmaktadır. Giyim üretiminde kullanılan ürünler; ana ürünler, düğme, fermuar, çıt çıt, ve üretimi yapılan giysinin model özelliklerine göre değişen aksesuarlardır. Bu üretim atıklarının ayrı ayrı geri kazanım süreçleri vardır. Tekstil atığı oluşturan üretim birimleri genelde bunları ayrı ayrı toplayıp tekstil hurdacılarına veya tekstil atığı işleyen fabrikalara satmaktadırlar. Yapılan bu işlem doğrudur. Ancak oluşan her atığı satmak yerine tesis içerisinde değerlendirme yoluna da gidilmelidir.

(33)

18

Günümüzde giyim sektöründe oluşan bu üretim atıklarının değerlendirilmesi, tekrar kullanımı ya da geri dönüşü mümkünken çok yaygın değildir. Üretim atıklarından değerlendirilen ve tekrar kullanımı sağlanan genellikle kesimhanede oluşan kumaş kırpıklarıdır. Özellikle İstanbul’da üretim yapan hazır giyim işletmeleri kumaş kırpıklarını iplik, elyaf fabrikalarına satarak geri dönüşüme katkı sağlamaktadır. Yine İstanbul’da sadece kesimhane kırpıklarını satın alarak yurt içi ve yurt dışındaki firmalara bunları satan işletmeler mevcuttur. Tüm bunların yanı sıra üretim esnasında oluşan top artığı, aksesuar artığı, yardımcı malzeme artıkları için aynı şeyi söylemek mümkün değildir.

Hazır giyim işletmelerinde oluşan üretim fazlası olan malzemeler işletme içinde yeni ürünlerin üretiminde değerlendirilebilecek durumdayken değerlendirilmemektedir. Birçok işletme bu artıkları çöpe atmakta, işletme içinde makinelerin temizliğinde kullanmakta, metal malzemeleri hurdacılara satmakta ya da hibe etmektedir. İşletmelerin kendi ekonomisini güçlendirmek, atık yönetimi konusunda etkin olmak ve çevreyi koruma bilincinde olmak için bu atıkları en aza indirmeli ya da atıkları tekrar üretim sürecine katarak değerlendirmelidir.

Atık değerlendirme konusunda özellikle İstanbul’da bulunan büyük fabrikalarda atık olarak ayrılan üretim artığı kumaşlar farklı dilim ve süsleme yöntemleri kullanılarak giysi haline getirildiği ve küçük işletme sahiplerinin artık kumaşlara adeta can vererek yeni ürünler meydana getirmeye başladığını ve bu kumaşlarla yıl içinde birçok parça ürün ürettikleri bilinmektedir. Üretim artıklarının atık olarak çöpe atılması yerine bu şekilde işlenmesi ile hem ekonomiye hem de dar gelirli tüketicilere katkıda bulunulmaktadır.

2.1.2.3. Tüketici Tekstil Atıkları

Tekstil Geri dönüşüm Konseyi (Council of Textile Recyling) tüketici sonrası tekstil atıklarını, sahibinin daha fazla kullanmak istemediği ve elden çıkarmak istediği

(34)

19

her tür giysi ve evsel tekstil ürünleri olarak tanımlamaktadır ( Koch ve Domina, 1999; 8). Tüketici tekstil atıklarının oluşumun çeşitli sebepleri olmakla beraber, ana sebepleri; düşük kaliteli ürünlerin daha fazla kullanılmak istenmemesi, kullanılan ürünlerinin modasının geçmesi ve uzun süre kullanılan ürünlerin kullanım ömürlerini tamamlaması sebebiyle elden çıkarılmak istenmesi olarak sınıflandırılabilir.

Toplumumuzun özellikle dar gelirli kesiminde onar – tekrar kullan anlayışı çevresel hareketlerin yayılmasından çok öncesine dayanmaktadır. Son zamanlarda artan çevresel duyarlılıkla beraber onar – tekrar kullan anlayışının yanı sıra bozup – yeni ürün yapma anlayışı da yaygınlaşmıştır. Ömrünü dolduran veya modası geçmiş kıyafetler kullanıcı tarafından ya da bir başkası tarafından bozulup başka bir ürüne dönüştürülmektedir. Tüketici tekstil atıklarında dünyada ve ülkemizde en yaygın hareketlerden birisi de bu kıyafetlerin kullanılabilir durumda olanlarının ihtiyaç sahiplerine verilmesidir. Özellikle İngiltere’de ikinci el kıyafet toplanması bunların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması ile ilgili etkinlikler yapılmaktadır. Genel olarak baktığımızda tüketici tekstil atıkları başka ürünlerin yapımında kullanılmakta veya ikinci el giysi olarak satılıp, kullanılmaktadır. Tüketici tekstil atıklarının çok az bir kısmı çöpe atılmaktadır.

2.1.3. Ekoloji Kavramı

Ekoloji; organizmaları, canlı grup ve topluluklarını, canlı ve cansız fiziksel çevreleriyle olan ilişkilerini, tüm madde enerji alışverişlerini ve dönüşümlerini ele alıp inceleyen bilim dalıdır (Güvenç, 2008; 4). Yani ekoloji canlıların birbirleriyle ve çevreleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır.

Ekoloji, bir anlamda çok yeni, başka bir anlamda da epeyce eski bir kavramdır. Yakın zamana kadar ekoloji, biyolojinin bir branşı olarak; bitki ve hayvanların çevreleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalı olarak tanımlanmaktaydı. Forbes’in 1922’de Ecology (Ekoloji) dergisinde çıkan bir yazısında değindiği gibi, yirminci yüzyılın ekolojik sisteminde, yirminci yüzyıl insanının baskın tür olarak hesaba

(35)

20

katılması kaçınılmaz bir olaydır. Oysa, 1960’lı yıllara kadar çoğu ekolog, insan eli değmemiş araştırma alanları kullanmaya çalışmıştır. Bunun nedeni; insan-çevre ilişkilerinin diğer canlılarla karıştırılmayacak ölçüde karmaşık olusudur. 1970’li yıllardan itibaren çevre sorunlarının giderek artmasıyla ekolojinin kapsamı genişlemiş, insan-doğa ilişkilerini de içermeye başlamıştır. Günümüzde ekoloji; insanı da kapsamak üzere ekosferdeki tüm canlıların çevre ile olan ilişkilerini inceleyen bir bilimdir (Berkes ve Kışlalıoglu, 2003; 27).

Doğada ekolojik önemi olan maddeler, canlılar ile cansız çevre arasında alını verilirler. Maddelerin ekosistem içinde bu dolaşımına ekolojik döngüler veya çevirimler denir. Bu döngülerin biyolojik, kimyasal ve jeolojik etmenleri olduğundan biyojeo kimyasal döngüler terimi de kullanılır. Evren içindeki tüm maddeler, sürekli olarak evren içinde devirler yapıp, canlılar tarafından yeniden kullanılırlar ( Güvenç, 2008; 7).

İnsanın doğadaki yeri, diğer canlılara göre çok daha farklıdır. İnsan kadar çevresini etkileyen başka hiçbir canlı yoktur. İnsan, çevre üzerinde yapacağı olumlu ve olumsuz müdahaleler ile hem yasadığı dönemdeki tüm canlılara, hem de gelecek nesillere karsı sorumlu hissetmelidir (Güvenç, 2008; 8). Çünkü ekolojik denge, kaynakların tükenmemesi, doğanın zarar görmemesi ve bu kaynakların gelecek nesillere aktarılması için oldukça önemlidir.

Ekolojik dengenin sağlanabilmesi için ekolojik döngülerin sürdürülmesi, bu döngülerde rol alan başlıca girdilerin miktarlarının korunması gerekmektedir. Oysa, insan eliyle yapılan olumsuz müdahaleler, ekolojik döngülerin dengesini bozmakta, bu da ekosferde canlı yasaması için gerekli doğal koşulların sağlanamaması anlamına gelmektedir ( Güvenç, 2008; 8).

Bazı maddelerin çevre sorunları yaratmalarının temel nedenini, ekolojik döngülerin bozulmasında aramak gerekir. Ekolojik açıdan, çevre sağlığı büyük ölçüde insanın ekolojik döngülere etkisiyle ilgili bir konudur. Örneğin; sanayi devriminden bu yana, insanoğlunun fosil yakıtları yoğun biçimde kullanarak ürettiği CO2, ekosistemdeki karbon çevriminin doğal dengesini şimdiden değiştirmiştir. Bu olgu,

(36)

21

yaklaşık 1960’lardan beri sağlam verilere dayanarak bilinmekte ve CO2 artısı sorunu pek çok bilimsel araştırmaya konu olmaktadır ( Güvenç, 2008; 9).

Canlılar ve doğa yaşamak için birbirine muhtaç ve ayrılmaz bir bütünü meydana getirmektedir. Doğa olmadan insan var olamayacağı gibi, insan olmadan da doğa anlamını yitirecektir. İnsanoğlu, yaşadığı doğayı sevdiği ve ona sahip olduğunu hissettiği sürece onu koruyup kollayacaktır (Bozdoğan, 2003; 24).

18. yüzyılın ikinci yarısında gerçeklesen sanayi devrimi ile birlikte teknolojide kaydedilen ilerlemeler, nüfus artısı ve kentleşmenin hızla ve düzensiz artması, beraberinde yeşil alanların yerlerini yapıların alması sonucunu doğurmuştur. Bu gelişmelerle birlikte doğadaki ekolojik denge zarar görmeye başlamıştır. Çünkü teknolojinin sağladığı olanaklar, insanoğlunun doğal çevrede kısa sürede değişiklikler yapmasına olanak tanımış, ancak değişime uyumun uzun yıllar aldığı tabiatta, bu süreçte ekolojik sorunlar meydana gelmiştir (Bozdoğan, 2003; 24).

Sanayileşme çabaları, özellikle de 1980’lerden itibaren yerini kaygılı sanayileşmeye bırakmıştır. Teknolojinin gelişmesiyle sanayi ilerlemiş, ekonomik açıdan gelişme kaydedilirken, ekolojik açıdan dengesizlikler ve krizler başlamıştır. Bu da insanoğlunun refah ve kalkınma adına, doğaya yaptığı yanlış müdahaleler sonucu, hem kendi yaşamını hem de diğer canlıların yaşamını tehlikeye attığının bir göstergesidir (Güvenç, 2008; 8).

1980’lerin ikinci yarısından itibaren, dünyanın ekosistemini korumaya çalışanların sayısında hızlı bir artış olmaya başlamıştır. Bu durum insanların doğaya yapmış oldukları tahribatın farkına varmaya başladıklarının bir göstergesi olsa da, günümüzde bu konuda yapılmış çalışma ve uygulamaların sayıca azlığını göz önünde bulundurarak, yeterince bilinçlenme sağlanamadığını söylemek mümkündür ( Güvenç, 2008; 9).

İnsanların yapmakta olduğu tüm yanlış müdahalelere rağmen ekolojik çevre, gelişen olaylara karsı sürekli olarak dinamik ve kararlı bir denge noktasına gelme eğiliminde olan bir sistemdir. Çevre kirliliğine karsı bir direnç oluşturan ekolojik

(37)

22

sistemler, belli sınırlar içinde kalan atık madde ve enerjiyi, koruma mekanizmaları tarafından dengeleyebilmektedirler. Ancak bu sınırlar asılırsa, ekolojik sistemde geri dönülemeyecek tahribatlar oluşacaktır ( Güvenç; 2008; 9).

Çevre kirliliği, çevresel bozulmanın en önemli nedenlerindendir. Son yıllarda, özellikle büyük yerleşim merkezlerinde görülen hızlı nüfus artışı, değişen yaşam standartları ve tüketim eğilimleri gibi faktörler nedeniyle uzaklaştırılması gereken katı atıkların miktarı gün geçtikçe artmakta ve bunlardan kaynaklanan toplum ve çevre sağlığı sorunları önemli boyutlara ulaşmaktadır. Çevre kirlenmesinde, doğaya sıvı ya da gaz halinde kimyasal maddeleri boşaltan sanayi başlıca etmendir

Günümüzde çevre kirliliği konusunda bilinçlenen ülkeler, çevre kirliliğini ihraç etme boyutuna ulaşmıştır. Bu durum; yardım adı altında gelişmiş ülkelerin, az gelişmiş ülkelere kirletici sanayiler kurmasıyla gerçekleşmektedir. Az gelişmiş ülkelerde ise bu sanayiler; istihdam, dış ticaret ve milli gelire olan katkıları nedeniyle genellikle kabul görmektedir. Bu da, çevre sorunları konusunda bilinçlenmenin, ülkelerarası politikalar üzerine yapmış olduğu olumsuz bir etkidir. Günümüzde küresel ısınma, hava kirliliği, su kirliliği, radyoaktif kirlenme, toprak kirlenmesi, çölleşme, görüntü kirliliği, gürültü kirliliği, baslıca çevre sorunları arasında sayılabilir ( Güvenç, 2008; 11).

Çevreyle ilgili endişelerin gelişmesinde, kitaplar, konferanslar ve kuruluşların çalışmalarının yanında, o dönemlerde meydana gelen 3 büyük kazanın önemli rolü olmuştur. Bu kazalardan birincisi 1984 yılında Hindistan’daki Union Carbide fabrikasından zehirli gaz sızması sonucu olay sırasında 3.500 civarında kişinin ölümüne ve olaydan daha sonra binlerce kişinin de ölümüne sebep olmasıdır. İkinci kaza 1986 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde Çernobil’de meydana gelen ve çevreye büyük miktarda radyoaktif maddenin yayılmasına sebep olan kazadır. Bu olay sonrasında 10.000’e yakın kişinin ölüme sebep olmuşlardır. Üçüncü kaza 1989 yılında Exxon Şirketine ait tankerlerden birinden 11 milyon galon ham petrolün Alaska kıyılarına akmasıdır. Bu kaza sonucunda pek çok bitki ve hayvan türü yok olmuştur (Nemli, 2000; 72).

(38)

23

2.1.4. Ekoloji ve Giyim Sektörü

Giyim sektörü, tüm dünyada ekonomi ve istihdam sağlama açısından en önemli sektörlerden birisidir. Doğal kaynaklarının tüketilmesi, yeni tekstil ürünlerinin üretilmesi gibi hem tüketen hem de üreten giyim sektörü ekoloji ile de bağlantılıdır. Ekolojik dengenin bozulmasında rol alan atıklar giyim sektöründe hammadde, üretim ve tüketici atıkları olarak çok fazla yer almaktadır. Dolayısıyla giyim sektörü ekolojik dengeye zarar veren sektörlerden biridir.

Giyim sektöründe hammaddelerin işlenmesi, ipliklerin boyanması, baskı, dokuma, örme gibi işlemler sıvı ve kimyasal atıklara neden olmakla birlikte çok fazla su ve enerji tüketimine neden olmaktadır. Ayrıcı giysi üretim sürecinde kesimhane ve üretim atıkları da katı atıkları oluşturmaktadır. Bu katı ve sıvı atıklar işletmeler tarafından yakılmakta ya da doğaya bırakılmaktadır. Yakılan ya da doğaya bırakılan atıklar doğanın dengesinin bozulmasında ve kaynakların tükenmesinde rol oynayan faktörlerdir. Hava kirliliği, su kirliliği, susuzluk, kıtlık, doğal kaynakların tükenmesi gibi tehlikelere yol açan bu atıkların doğayı ve doğanın kaynaklarını kullanarak yaşamını sürdüren insanı ve gelecek nesilleri tehdit etmektedir.

Giyim sektöründe ekoloji kavramı üretim, insan ve atık ekolojisi olarak üç başlık altında toplanmaktadır. Giyim sektörü en fazla su, hava ve kimyasal madde tüketen ve enerji tüketen endüstri dallarından birisidir. Hammaddeden başlayarak bitmiş ürün haline gelinceye kadar tekstil mamullerine çeşitli işlemler uygulanmaktadır. Özellikle terbiye işlemlerinde müşteriler tarafından istenilen özelliklerin (renk, tutum, …v.b.) kazandırılması amacı ile tekstil malzemeleri üzerine çeşitli şartlarda muhtelif kimyasal maddeler ve boyarmaddeler uygulanmaktadır. Eko tekstiller kavramı içinde kalan üretim ekolojisi; bu işlem aşamalarında ortaya çıkan, insana ve çevreye zararlı atıklarla ilgilenmektedir. Üretim ekolojisinde lif cinsinin önemi büyüktür. Doğal lifler özellikle de pamuk ekolojik tekstil üretiminde tercih edilmektedir ( İtkib, 2005; 2).

Tekstil sektörü en fazla su, hava, kimyasal madde ve enerji tüketen endüstri dallarından birisidir. Hammaddeden başlayarak bitmiş ürün haline gelinceye kadar tekstil mamullerine çeşitli işlemler uygulanmaktadır. Özellikle terbiye işletmelerinde Müşteriler

(39)

24

tarafından istenilen özelliklerin (renk, tutum v.b.) kazandırılması amacı ile tekstil malzemeleri üzerine çeşitli şartlarda muhtelif kimyasal maddeler ve boyarmaddeler uygulanmaktadır. Eko-tekstiller kavramı içinde kalan üretim ekolojisi; bu işlem aşamalarında ortaya çıkan, insana ve çevreye zararlı atıklarla ilgilenmektedir ( Çağman, 2010; 43).

İnsanın üç temel ihtiyacından birini karşılayan tekstil ürünleri, gıda maddelerinden sonra insan bedeni ile en çok ilişkide olan ürün grubudur. İnsan ekolojisi hazır giyimin, kullanıcılarına ve yakın çevresine olan etkilerini kapsar. Mevcut bilgilerimize göre normal kullanım koşullarında insanlara zararlı etkileri olduğunu bildiğimiz maddelerin tekstillerde yoğunlaşması önlenmelidir. Bu maddelerin insana verdiği zararlar deri ile temas, solunum ve sindirim yoluyla olabilir ( İtkib, 2005; 3).

İşlevini yerine getiren her malzeme atık olur. Atık ekolojisi kavramı ise kullanımı sona eren tekstil ürünlerinin zararlı maddeler yaymaksızın geri dönüşüm, ayrıştırma yoluyla veyahut da havanın saflığına zarar vermeksizin ısıyla yok edilmesi esaslarına dayandırılmıştır. Bu alanda en önemli çözüm recyling’dir. Yani eskiyen tekstil ürünlerinin liflerinin tekrar kullanılmasıdır ( İtkib, 2005; 3).

Son yıllarda dünyada ve ülkemizde çevreye karşı hassasiyet, çevresel kaynakların tüketilmemesi, geri dönüştürülmesi hareketleri ortaya çıkmıştır. Giyim sektörü de doğaya en çok zarar veren sektörlerden birisi olarak ekolojiyi dengede tutmak, zararı en aza indirmek çabasına girmiştir. Bu çabaların ışığında giyim sektöründe ‘ Eko – Tekstil ‘ ve ‘Eko – Moda ‘ olarak ifade edilen iki kavram üzerinde durulmaktadır. Giyim sektörü ve giyim sektöründe çalışan tasarımcılar hem doğaya olan etik tutum çerçevesinde hem de toplumsal duyarlılığı artırmak için farklı arayışlar içine girmişlerdir.

Ekolojik tekstil öncelikle ıslah edilmiş kimyasallardan arınmış üretime elverişli topraklarda, yine ekolojik tarıma dayalı yöntemlerle elde edilmiş hammaddelerin, insan sağlığını tehdit etmeyecek sınırlarda işlenip ambalajlanması ve çevreye zarar vermeden geri dönüşümü mümkün ürünler olarak son kullanıcıya ulaşmasını kapsar. ( Çağman, 2010; 38).

(40)

25

Ekolojik üretilmiş pamuk, doğal olarak sentetik gübre, zirai mücadele ilaçları kullanılmadan elde edilmiş pamuktur ve “organik pamuk” denmektedir. Hatta boyama işlemleri uygulanmadan, renkli pamukların yetiştirilmesi ve kullanılması çalışmaları da yapılmıştır; ancak üretimin zorluğu ve renklerin sınırlı olması yaygın olarak üretimi ve kullanımı sınırlamıştır Burada hemen belirtilmesi gereken bir konu da, hammaddenin organik olarak üretilmesinden sonra, renklendirme işleminin de ekolojik olması gerektiğidir. Yani doğal boyarmaddelerin kullanılması gereğidir ( Çağman, 2010; 39).

Ekolojik ürünlerin şu özellikleri taşıması beklenmektedir;

• İnsan ya da hayvan sağlığına tehlikeli olmama,

• İmalat, kullanım ya da ortadan kaldırma boyunca çevreye zarar vermeme,

• İmalat, kullanım ya da ortadan kaldırma boyunca aşırı miktarda enerji ve diğer kaynakları tüketmeme,

• Fazla ambalaj ya da kısa yasam süresi nedeni ile gereksiz çöpe neden olmama,

• Gereksiz kullanımı gerektirmemeli ya da hayvanlara işkence yapılmamalı,

• Çevreye ya da evrene zararlı materyaller kullanılmamalıdır ( Keleş, 2007; 30).

Eko – Tekstil, tekstil üretiminde ekoloji, insan ekolojisi ve atık ekolojisini kapsamakta olup, elyaf üretiminden başlayarak giysi elde edilinceye kadar olan tüm üretim aşamalarında çevreye ve insanlara zarar verilmemesi amacına yöneliktir.

Öncelikle Avrupa Birliği ülkelerinde gelişen tekstil ekolojisi bilinci kitle iletişim araçlarının da etkisi ile kamuoyunun gündeminde yer almıştır. Bunun sonucu olarak da özellikle Avrupa ülkelerinde gittikçe daha çok sayıda kişi ve kuruluş tekstil ürünlerini ekolojik açıdan değerlendirmeye başlamıştır. Bu eğilimler sonucunda bir çok ülkede tüketiciler gerek üretim aşamalarında gerekse kullanım sırasında çevreye ve insanlara zarar vermeyen malzeme ve yöntemlerle üretilen, atık durumuna geldiğinde ise yine

Şekil

Tablo 1. İşletmelerin Giyim Sektöründeki Üretim Yıllarına Göre Dağılımı
Tablo 2. İşletmelerin Giyim Sektöründeki Üretim Şekline Göre Dağılımı
Tablo 3 incelendiğinde, araştırmaya katılan işletmelerin %87,5’inin üretimlerini  iç pazara yönelik, %12,5’inin ise hem iç hem de dış pazara yönelik üretim yaptıkları  görülmektedir
Tablo 6. İşletmelerin Eleman Seçimindeki Öncelikleri
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Türkiye’de çalışan hekimlerin hasta muayene etmek ve/veya ameliyat gibi sağlık hizmetlerinin yanında bilimsel araştırma, eğitim, idari ve akademik çalışmalar

Özdeşleme ile tükenmişlik ve tükenmişliğin boyutları arasındaki ilişkiyi ele alan çalışamalar incelendiğinde; örgütsel özdeşleşme ile tükenmişlik (Rode vd.,

İstanbul Yahudileri’nin Türkiye – İsrail ilişkilerine yönelik algısını inşacı kuram bağlamında inceleyen bu çalışma, kuramsal tartışmanın yer aldığı

muvâcehesinde müvekkilim kızım mezbûrenin zevc-i dahli „Asâkir-i ġâhâne Yirmi Dördüncü Alayının Üçüncü Taburunun Üçüncü Bölüğünün beĢinci haymeni

Fabrikada işler incelenirken, literatürde yer alan fabrikanın ergonomik yönden denetlenmesi için üretilmiş 20 maddelik sorulardan oluşan bir kontrol

Yuvarlak örme kumaşın çok katlı serim işlemini tekniğe uygun olarak yaptınız

Çalışma kapsamında ele alınan üretim tesisi için, öncelikle enerji girdileri ve bunların kullanıldığı birimler belirlenmiştir.Her bir birim için ürün

Higher education institutions are compelled to put ef- fort into the international arena in accordance with their own priorities, due to financial considerations and other