Aşağıdaki yazı, ünlü ya za r Sabahattin Ali tarafından, günüm üzden tam 5 9 yıl önce yazılmış ve... Dönemin unutulm az mizah dergisi “Marko Paşa ”nm, 2 Aralık 1S>46 tarihli sayısında yayımlanmıştır. Hiç kuşkum uz yok, severek,
fakat buruk bir gülümsemeyle okuyacaksınız.
Yabancı
Sabahattin Ali-Y
urdumuza tekrar yabancı sermaye gelecekmiş. Gazeteler bu havadisi verirken cümbüş ediyor lar. Resmi makamlar da memle kete yabancı para girmesini ko laylaştırmaya himmet ediyorlar.Hele bu sermaye bir gelsin- miş, asfalt yollar uzayıp gidecek,
gökleri uçaklar kaplayacak,
memleket malla dolacak, maden ler gürül gürül işleyecek, herkes yağ bal içinde yüzecekmiş.
İyi ya, kırk seneden beri şu yabancı sermayeyi defetmek için sarf edilen gayret neydi?
Şimdi hatırlıyorum. Daha beş altı yaşında bir çocuktum.
Sefer-Sermaye
“Marko Paşa ”•
berlik başlamıştı. O zamanın ma ceracı hükümeti bu kanlı mace rayı halka şirin göstermek için sokaklarda davul zurna çaldırıp şöyle bağırtıyordu:
“Kapitülasyonlar kalktın!..
Bütün millet şad oldu!..”
Ve dört sene seferberlikte, ondan sonra üç sene İstiklal Har- bi’nde, yabancı sermayenin bizi sürüklediği yarı müstemlekelik- ten kurtulmak için dövüştüğü müz söylendi. Lozan’ın en şerefli tarafı, bizi yabancı sermaye köle liğinden kurtarması idi.
Arkasından yirmi sene, hep bu yabancı sermayeyi silkip at maya çalıştık. Mini mini Belçi
B ü tü n D ü n y a • K a s ım 2 0 0 5
ka’nın tramvay şirketindeki ser mayesinden kurtulduk diye bay ram ettik. İzmir su şirketi yaban cı sermayeden kurtuldu diye tö ren yaptık. Havagazını aldık, se vincimizden zıpladık, elektriği kurtardık, gazetelere sütun sütun yazı yazdık.
B
ütün bunların sonu buna mı varacaktı? El açıp davet edecek olduktan sonra, yabancı sermaye yi ne diye düğün bayramla kapı dışarı ettik?Bu işte hangi menfaatlerin
oyunu var? Dünyayı bir ahtapot gibi sarmaya çalışan emperyalist sermayenin kucağına atılmak, milletin alın terini dolara ve ster line satmak isteyenler kim? Gözü doymaz paranın bu korkunç ta arruzu karşısında milletini ve va tanını seven namuslu insan sesi ni yükseltmeye mecburdur.
Çünkü bir memlekete girip yerleşen yabancı sermayeyi çıka rıp atmanın, yabancı orduları sü rüp denize dökmekten daha güç olduğunu, biz Osmanlı İmpara- torluğu’nun mirasçıları herkesten iyi biliriz.»
Bu Yazının Yazarıyla Tanışın
2 5 Ş u b a t 1 9 0 7 ’de Y u n a n is ta n ’ın G üm ü lcin e ke n tin d e doğdu. 1 9 2 7 d e İsta n b u l M uallim M ekteb i’n i bitirdi. D aha sonra çeşitli kentlerde öğretm enlik ve çevirm enlik yaptı. 1946 da A z i z Nesin ile birlikte “M arko Paşa" dergisini y a y ım la d ı. Y a zd ık la rın d a n y a da söylediklerinden ötürü birçok k e z hapse m a h k u m edildi. 1 9 4 8 ’de bir ka m yo n a la rak taşım acılığa başladı. Sürekli ö ldürül m e korkusuyla, 2 N isan 1 9 4 8 ’de KIrklare li d en B ulgaristan d geçm eye çalışırken öl dü rü ld ü . M eza rın ın ye ri bilinm em ektedir.
Önceleri bir şa ir olarak ta n ın m a k la bir likte asıl ü n ü n ü öykü ve rom anlarıyla edindi. Yapıtlarında A n a d o lu in s a n ın a fa rk lı biçim de yaklaşarak. Türk, edebiyatına değişik b ir b o yu t g etirdi. Ö y kü lerin d e genellikle A na d o lu in sa n ın ın acısını ve sö m ü rü lm esin i dile getirdi. Özellikle de a yd ın la rın ve kentlilerin A n a d o lu in sa n ın ı kü çüm seyen tavrını eleştirdi. “D e ğ irm e n ” (1935), “K a ğ n ı” (1936), “Ses” (1937) ve “Yeni D ü n y a ” (19 4 3 ) başlıca ö ykü kita p la rıd ır. T a n ın m ış ro m a n la rı a r a s ın da, “K uyucaklı Y u su f” (19 3 7 ) ve “K ürk M antolu M a d o n n a ” (1943) sayılabilir. •
44
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi