Yaşamını Nâzım’ın yaşamını aktarmaya adamış olan Memet Yuat’tan vazgeçilmez bir kaynak
fl'tian Z've Hazım Hikmet
A’dan Z ’ye Nâzım Hikmet,
içeriğiyle olduğu kadar,
kitabın düzeni, kitapta yer
alan belgesel resim ve
fotoğraflar, desenlerle özenli
bir çalışma. Sevgi ve saygıyla
hazırlandığı belli. Bence bir
ansiklopedi gibi hazırlanması
kimi ayrıntıları daha iyi
görmeyi de sağlayacak. Yine
varsayımsal genç okurun
“Kim bu Enis Tahsin Til”
merakının onu Akşam .
gazetesine, Nâzım’ın Orhan
Selim adıyla yazdığı yazılara
götüreceği, bu yazıların
denetlendiği günleri
düşündüreceği bu
ansiklopedik düzenin
Mehmet Fuat’m sevecenliğini
yansıtması da ayrı bir başarı.
Bu kitabın, okurlara daha
geniş incelemeler için bir
basamak oluşu da dikkate
değer bir özellik.
S E N N U R S E Z E R
N
âzım Hikm et’in 100. doğum yılı olarak kutlandı 2002 yılı, UNES-C O ’nun yönlendirmesiyle, bütün dünyada. Şiirleri en yaygın dillere yeni den çevrildi, internette onun adına yeni siteler açıldı. Pek çoğumuz için bu olan lar, Nâzım Hikmet için yetersizdi. Nâ- zım’ın kitaplarının Türkiye’de Türkçe- siyle bulunup okunmasının ne büyük aşa ma olduğunu yaşayanlarsa “Ferhat dağı deldi. ieşmeler suya kavuştu...” diye karşıladılar yaşananları. Bunlardan biri elbet Memet Fuat’tı. Nâzım Hikm et’in yaşamında büyük etkisi olan Piraye Altı- noğlu’nun oğlu M emet Fuat (Bengü). Hapisaneden yazdığı mektuplarlaeste-dığı insan. Memet Fuat, Nâzım H ik m etle ilgili yazdıklarına bir ansiklopedi ekledi: A’dan Z’ye Nâzım Hikmet. Bu ça lışmanın önsözünde, giriştiği işin zorlu ğunu şöyle açıklıyor: “(...) O nca kısıtla- maya, engellemeye karşın, Nâzım H ik m et’in inanılmaz zenginlikte bir yaşam
f
eçirdiği ise bu tür bir kitap hazırlanır-en bütün görkemiyle ortaya çıkıyor. Onu çok yönlü ilişkileriyle eksiksiz veren bir ‘Nâzım Hikmet Ansiklopedisi’ derle mek başarılabilecek iş değil.
Çok geniş bir aile... Çok çeşitli yerler de, çok çeşitli insanlarla, çok çeşitli ne denlerle yaşanmış birliktelikler...
Okul arkadaşlan, Heybeliada Bahriye
Sıkışık
kim kııın k dökük bilgiler ulaşmış günü müze ama kesinlikle yeterli değil.
Yaptığınız ansiklopediye ‘madde’ ola rak girmesi gereken birçok şeyi adadığı nızı görseniz de çaresi yok.”
Mehmet Fuat'ın bu “adadığı” madde lerin çoğunun kitap dışı bırakdış nedeni nin, onun gerçek-doğru-net bilgi verme isteği ve titiz bir araştırmacı oluşundan doğduğu şu satırlarıyla da kesinleşiyor:
“Batum, Tiflis, Ahmet Cevat Em re’yle geçen günler, KUTV, orada dünya
genç-E
leriyle yaşananlar. Bazı öykücükler biliyorsunuz o gün lerden, doğru mu, ne kadar doğru? TKP, komünistler, birlikte eraltı etkinliklerine atddığı yoldaşları, dosdan düşmanları. Dava dosyaların dan çıkan bilgiler, ge nelde savunma bilgi leridir. O nların arkasındaki gerçeklere nasıl ulaşacaksınız?”
Memet Fuat, kitabın eksikliklerini vur- arken de, Nâzım Hikm et’in en önem- i özelliği olduğuna inandığı iyiliği üzerin de durur: “H opa Cezaevi’nden başlaya rak, ayrı bir kitap dolduracak kadar çok sayıda cezaevi arkadaşlıkları, savcılar, müdürler, başefendiler, gardiyanlar, mey dancılar, mahkûmlar, hiç kimseyi küçüm semeyen iyi bir insanın sayısız ilişkisi.”
Memet Fuat, Nâzım’ın “iyiliği”nin b ü tün yaşamım yönlendirdiğine inanarak başlar söze: “Nâzım H ikm et’i anlamak isteyenler önce ‘iyilik’ konusu üzerinde durmalıdırlar. Yakınlan, ‘Nâzım’m
başı-f
ıl;ö;
inancı da, kavgası da, arkadaşlanyla, ka dınlarıyla ilişkileri de, hep kişiliğinin en belirgin özelliğinin, ‘iyiliği’nin etkisinde biçimlenmiş olan şair, yaşamının en b ü yük acılarım da bu yüzden çekmişti.”
A’dan Z ’ye Nâzım Hikmet, eksiklikle ri, eksik kişileri sunusunda belirtilmiş bir çalışma. Ansiklopedik özelliklerine kar şılık, “ansiklopedi kuruluğu” taşımıyor. Çünkü, Memet Fuat bu kitabı hazırlar ken “Nâzım Hikmet üstüne yazdıklarım taramış” ve “maddeleri önceki kitapla rından alıntılarla, o alıntılan işleyerek yaz mış”. Bu yazımda olabildiğince yansız ve iyilikle davrandığım, Nâzım ile ilişkisi pek bilinmeyenlerin de kitapta ver aldığım belirtmem gerekiyor. Örneklersem, ben Elif Naci adım N âzım Hikmet ile ilglii bir kitapta görünce şaşırdım. Oysa bu m ad de “Nâzım H ikm et’le Elif Naci dosduğu Babıali çevresinde yaşanan bir dosduktu” cümlesiyle başlıyordu. M addenin daha sonraki satırlarında, Peyami Sefa ile Elif Naci arasındaki bir tartışma aktarılıyor du. Bu aktarım, BabIali’nin o dönem de ki yüzünü, en önemli çizgilerle yansıt maktadır: “Sağcı entelektüeller genç ga zeteciler üzerinde bir baskı yaratmaya ça lışıyorlardı. Solcular ise durumdan çok tedirgindiler. Değil Nâzım Hikmet gibi komünist olduğunu açık açık söyleyenle re, halktan geldikleri, nallan acılarım yan sıttıkları için adı komüniste çıkanlara bi le Babıali’de yer yoktu. Böyle yazarları iş siz bırakarak nasıl açlıktan öldürdükleri ne Kemal Ahmet olayı taze bir örnekti. O rhan Selim’in de her kapıdan geri çev rilmesini, işsiz kalmasını istiyorlardı. (Bkz. Kemal Ahmet)”
Bu maddeyi okuyan genç bir okurun, Kemal Ahmet maddesiyle birlikte O rhan Selim maddesine de bakacağı kuşkusuz dur. O rhan Selim’in Nâzım H ikm et’in gazete yazılarında kullandığı takma adı olduğunu bilse bile bu adla ilgili kimi
bil-f
ile
ği
erin (örneğin Nâzım’ın şiirinin) eksik yacı
Ides jı kı çük
Yeni baskıda tamamlanacaktır herhalde.
ışııı
iğini duyacağı, ansiklopedide O rhan Se bulunma
suz. (Ber dikkatten kaçış
ıktır h uya
lim maddesinin bulunmayışını kavraya mayacağı kuşkusuz. (Ben
' .. ... bir < """ dım. Küçük
ayışı
n J<e anlayama- sanınm. M adde Nâzım Hikm et’in takma adlan diye de düşünülebilir.)
A’dan Z ’ye Nâzım H ikm et’te yer alan kimi satırlar yürek burkucudur. 1936’da,
Nâzım Hikmet TK P’den dışlandığı sırada onun “Beyoğlu’nda yaptırdığı, kapılan elektrikle açılan apartman” fıkrası kuşku suz bunlardan biridir. Bu fıkrarım şairin akrabala rından birinin yayımladı ğı dergide basılması ben-ıa iç karartıcı bir şey. Çetin A ltan’ın 1951’de Nâzım H ik metim yurtdışma çıkışım acımasız sövgülerle aşa- ğdayışı da otuz yedi yd
sonra TBMM’de “Nâzım Hikm et b ü vatan şairidir” deyip dayak yemesiyle kar şılanamayacak bir başka kara çizgi.
Zamandizin ve Kavaklar
M emet Fuat, A’dan Z ’ye Nâzım H ik met, kitabının sonunda yer alan “zaman dizin” için “Sanırım bugüne kadar Nâ zım H ikm et için yapılmış en kap: zamandizindir. Bu çalışmamın bilgi zamandızındır. B u çalışmamın bilgim d şmda kalan birtakım parti etkinliklerinin de etkilenmesiyle geliştirileceğini, ortak bir emekle gittikçe daha eksizleştirile- ceğini um uyorum ” diyor. Bence b u za mandizin, daha uzun bir m etinde göz den kaçabilecek kimi ayrıntıları içerme siyle önemli. Örnekleyeyim:Nâzım H ikm et’in kavaklar için söyle- diği/yazdığı dizeleri anımsamayan yok tur. Anadolu’lu ağaçlardır kavaklar. Bu yüzden de “şahit ayıplarımıza” denebi lir. Peki alnının terini sile sile bir tek ka vak dikemeyişine hayıflanması, kavakla rı yalnızca “sevmek/övmek” noktasına o içten öfkesi nereden kaynaklanıyor ki?.. Zamandizin’deki şu satırların izi mi aca ba:
“ 1905
Selanik’te Hariciye N ezareti’ne bağlı bir m em ur olan bahası H ikm et Bey ya sadışı siyasal etkinliklere karıştığı bu sa vıyla sorgulanınca görevinden istifa et ti. Ailece H alep Valisi olan M ehmet N â zım Paşa’nın yanma gittiler.
Memet Fuat, Nâzım Hikmetle ilgili yazdıkları na bir ansiklopedi ekledi: A dan Z'ye Nâzım Hikmet
Nâzım Hikmet, Memet Fuat ile (1938). 1906
H ikm et Bey’in ticari amaçlarla H a lep’te kavak yetiştirme tasansı ağaçların kurumasıyla son buldu. Celile H anım ’ın orada doğurduğu ikinci çocuğu Ali İb rahim dizanterinden öldü. Nâzım Paşa, Diyarbekir Valiliği’ne atanınca hep b ir likte bu kente gittiler.”
Beş yaşmda bir çocuğun (Nâzım H ik m et’in gerçek doğum tarihi 20 Kasım 1901’dir) belleğinde bu kavakların na sıl yer ettiğini, bir çocuk ölümüyle b ir leştiği düşünülebilir bir denem e konu sudur.
M em leketim den İnsan M anzarala rımdaki Diyarbakır’la ilgili bir iki dize nin de ilk temelleri çocuklukta atdmış bence.
Zam andizin’deki kimi satırbaşları bir roman enginliğindedir:
“ 1926
Vâlâ N ureddin, U delnaya’daki o r m anda yontulmamış odunlardan yapd- ma evini, karasıyla kızını, beyaz tavşanı nı, üniversitedeki rektörlüğünü b ird en bire bırakıp Türkiye’ye döndü. Bir süre annesinin evine kapandı, solcularla iliş ki kurm aktan özenle kaçındı. Para ka zanmanın yollarını aradığı sırada, Avru p a ’nın çevresini liman liman dolaşıp ta L eningrad’a kadar gidecek bir Seyyar Sergi için, Ticaret O d a sın ın Rusça bili nen bir görevli aradığmı öğrendi. Yalnız Rusça değil, Almanca, Fransızca da b i liyordu. İşe hem en kabul edildi. Lenin, rad’a geleceğini Nâzım’a kart atarak b: dirdi. Buluştuklarında Vâlâ sevgili ar kadaşına, ‘Çapma göre m ücadele!’ diye özetlediği yeni' yaşam anlayışını açıkla dı. Oysa Nâzım, Cumhuriyetim beşinci yddönüm ünde çıkacağı um ulan affı bekliyordu.
Türkiye’ye dönüp hem en başlaması gereken görevleri olduğu kanısındaydı. En güzel günlerini birlikte yaşamış iki şair arkadaş L eningrad’dan ayrı yolla rın yolcuları alarak ayrıldılar.”
A dan Z ’ye Nâzım H ikm et, içeriğiyle olduğu kadar, kitabın düzeni, kitapta yer alan belgesel resim ve fotoğraflar, desenlerle özenli bir çalışma. Sevgi ve saygıyla hazırlandığı belli. Bence bir an siklopedi gibi hazırlanması kimi ayrın- tdarı daha iyi görmeyi de sağlayacak. Yi ne varsayımsal genç okurun “Kim bu Enis Tahsin Til” merakının onu Akşam azetesine, N âzım ’m O rhan Selim adıy- a yazdığı yazdara götüreceği, bu yazıla rın denedendiği günleri düşündüreceği b u ansiklopedik düzenin M ehm et F u at’m sevecenliğini yansıtması da ayrı bir başarı. Bu kitabın, okurlara daha geniş incelemeler için bir basamak oluşu da dikkate değer bir özellik. ■
(*) A’dan Z’ye Nâzım Hikmet, Hazır
layan M ehmet Fuat, YKY, büyük boy 384 sayfa+soyağao.
+
C U M H U R İ Y E T K İ T A P
S A Y I 672
S A Y F A 9
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi