• Sonuç bulunamadı

Leyla Hanım'ı uğurlarken...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Leyla Hanım'ı uğurlarken..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

11 ARALIK 1995 PAZARTESİ

PENCERE________

Leyla Hanım'ı

Uğurlarken...

Adına zaman denen gizem, ne elle tutulur ne göz­ le görülür; her insan, bir zaman diliminde yaşar; son­ ra bir varmış, bir yokmuş masalına dönüşür.

Geriye kalan nedir?.. Bir avuç kül..

Ancak o kül eşelendiğinde, içinde gündüzle gece­ yi birleştiren kor taneleri parlar; kimi insan büyük bir yangının alevlerinde doğup büyüdüğü için, yaşadığı zaman dilimi gelecek kuşaklara yön gösterecek anı­ larla doludur.

Leyla Hanım, Yunus Nadi’nin kızıydı, ilk anıları iş­

gal altındaki İstanbul’dan...

Kaç yaşındaydı Leyla o günlerde?..

Nadir Nadi diyor ki:

“O zamanlar annem, olsa olsa 28-30 yaşlarınday­

dı; ben de on yaşındaydım... ”

Leyla, Nadir’in kızkardeşi.

Yunus Nadi, İstanbul’da Yeni Gün'ü çıkarıyor, Yeni Gün, Anadolu’dan yana, Ankara’yı destekliyor, Ingi­ liz işgal Kuvvetleri, Yunus Nadi’yi tutuklayacak..

Nadir Nadi anlatıyor:

“Ne var ki babam işin farkındaydı. Ingilizler ikinci tutuklamaya başladıkları zaman kaçtı. Kaçtı, ama ilk günler evdeydi. Orada kendisinin korunması için an­ nemin büyük çaba harcadığını görmüştük.

Bir gün evimizi polisler bastı. Her yanı didik didik ediyorlardı. Dolapları açıyorlar, büfeye bakıyorlar, ta­ bak çanağa kadar her şeyi ortalığa saçıyorlardı. O sı­ rada babam sandık odasındaydı. Büyücek bir sandı­ ğın içine girmişti. Polisler sandık odasına da geldiler. Annem, babamın saklandığı sandığın üzerine otur­ muştu. Her yeri didik didik etmiş olan polislerin hiç­ biri de nedense anneme, ‘Kalkın hanımefendi, oraya

da bakacağız’ demediler. Ben, bu olayı sonradan

şöyle değerlendirdim: Babamı arayan polisler herhal­ de kurtuluştan yana polisler olmalıydılar, yoksa büfe­ lere kadar evi arayan bir insanın koca sandığı açtır­ maması için başka b ir neden olamazdı.

O sıralarda özellikle birkaç gün çok tehlikeli günler geçirdik. Kapımızın önünde sürekli olarak bir nöbet­ çi bekliyordu. Babam, tabii evde duramazdı artık. Evi terk etti. Yakalanmamak için sık sık yer değiştirmeye başlamıştı. Arkadaşlarının evinde kalıyordu. Zaman zaman da tatlısu Frengi dediğimiz levantenlerin ev­ lerine sığınıyordu. Kimisinde üç hafta, kimisinde iki hafta kalıyor, sürekli yer değiştiriyordu. Kardeşlerim küçük olduğu için, annem onlardan saklardı babamın nerede olduğunu. Fakat beni dalmayanında götürür­ dü.

Babamın sahibi bulunduğu Yeni Gün gazetesi de bu arada kapanmıştı. Hayli güç durumdaydık bu ne­ denle..."

O günlerde Nadir, bir gün Leyla’ya diyor ki: - Seninle bir oyun oynayalım, söz ver, ben ‘gıp’ de­

yince konuşmayacaksın!.. - Peki!..

Oyunun anlamı ne?.. On yaşındaki Nadir, evde ko­ nuşulanların yayılmasını engellemek için önlem alıyor, küçük Leyla, işittiklerini ağzından kaçırmasın diye ko­ nuşma yasağı koyuyor.

Bir gün anne Nazime Hanım, Leyla ile birlikte çar­ şıya çıkıyor, kızına ayakkabı alacak; kunduracı dük­ kânında Leyla’ya bir iskarpin giydiriyorlar...

- Kızım beğendin mi?.. Leyla'da ses yok. - Ayağını mı sıkıyor?.. Ses yok.

Meğer Nadir ‘g ıp ’ dedikten sonra yasağı kaldırma­ yı unutmuş, Leyla konuşmuyor.

Kimi zaman bir çocukluk anısı, bir dönemi, bir top­ lumu, bir insanı vurgulamakta bir kitap değerindedir. Leyla Hanım, uzun yıllar geçtikten sonra anılarının is­ tifinden çektiği ‘gıp ’ı anlatırken kişiliğine ilişkin bir bel­ geyi açıklıyordu.

Leyla Hanım, bir cumhuriyetçiydi; Atatürk cumhu­ riyetini ve Cumhuriyet gazetesini bir ömür boyu ya­ şadı.

Saygılarla son yolculuğuna uğurluyoruz...

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Evet, besindir çünkü… (mümkün olduğunca açıklayınız) / Hayır bir besin değildir çünkü… (mümkün olduğunca açıklayınız)” sorusuna verilen cevaplara göre

Derin acılarla akan göz yaşları arasında halkevi müze şu­ besi Başkanı Vehbi Okay Atatürk’ün doğduğu günden başlıyarak bütün ha­ yatını ve hizmetlerini

Başbakan Turgut Özal’ın küçük kardeşi ve DPT Müsteşarı Yusuf Bozkurt Özal, sıcakların da etkisiyle dün Başbakan Özal’ın tabiriyle “ motoru­ nu

Abel Turnier ve Tülay Erduran'ın kayınvalidesi, Merhum Salahaddin Atakul ve Nermin Türkkan'ın teyzesi, Berrin Ekmekçi ve Ali Erdengiz'in halası, Murat-Pınar

Protokolü, daha sonra hemen bütün bürokratların inkar ettikleri anlaşılan tutanaklara göre, döne­ min Başbakanı Turgut Özal hayali ihra­ catla ilgili

“Ne kadınlar sevdim zaten yok­ tular / yağmur gi­ yerlerdi sonbaharla bir / azı­ cık okşasam sanki çocuktular / bıraksam korkudan gözleri sislenir / ne

Gürsey ile, ödü­ lü kazandığı açıklandıktan sonra, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Teorik Fizik B ö lü m ü ’nde bilimsel araştırmaları ve kişiliğiyle

Türkiye’de bugün bir şehre isim olan Muş’un ne anlama geldiği ve ne zamandan beri Muş isminin kullanıldığını tespite yönelik yaptığımız bu çalışmada, öncelikle Muş