• Sonuç bulunamadı

Kara Ahmed Paşa Vakfiyesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kara Ahmed Paşa Vakfiyesi"

Copied!
84
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

« » • a A h m e t r ^ a ^ a v ^ a l c f f l y e s l

Prof. ŞEREFEOOİN YALTKAYA

tsUnbulda Umumi Kütüphane'ât

malı-fm olan 493 sayılı Kara Ahmed Pajfa

vakfi-yMİnin »ıhifelerinin y a n l ı kısmı 21 X 12. yası ve cedvel harici kalan kısmı dahil olmak filere tamam sahifelen' 19 X 28 eb'admda-dır.

Mecmuu altmış altı sayfadır. Her sayfa­ da on bir satır vardır.

Y a t u ı ; İcazet yausı ve Reyhanı dedikle­ ri yatıdır. Kâğıdı Hint âbâdisVAır.

i l k aahifesinin yan tarafında şu yazı ve şu mühür vardır:

J > l U i ^ > J I * ^

Bu yası, istanbul Kadısı E b ü l f a z l M a h m u d ' u n , bu vakıfnamenin ş e r t şeraite uygun olduğu hakkındaki tasdikini göster-mdctedir. Her sahifesini, hususile cedvel ha­ rici olan yerlerini güveler yiyerek delik de­ şik etmiş olması bunun uzun zaman ele alınmamış bulunduğunu göstermektedir. Bu­ günkü kabı dahi, yeni ve &di olmakla, eski ka-bmm metrûk kaldığı usun zamanlarda çürü­ müş olduğuna hükmedilir.

Niay«n köşesinde kalmış olan bu

vıüuf-napM sonradan bir lûtfa mashar olup tamir

•dtimişae de tamiri dahi pek acmniee olmuş ve İdi saman kâğıdile tamir edilen yerlerde­ ki yatılar ideta okunamıyacak bir hale ko­ nulmuştur.

Bu vakıfnamenin durak yerlerinde ve bası söz başlarında altın vardır. Ve kenarla-rmda söz başlarında ayrıca işaretler görülür, tik sahifesinin dışında sonradan yapılmış bir tuğra vardır k i Ahmed I I F ü n oğlu M u s t a ­ f a IlI'ün tuğrası olmalıdır.

En son sahifesinin dışında vakıfnamenin yasunndan başka bir yazı ile şu kayıtlar gö­ rülür k i , bu kayıtların serlevhasının sonu si­ lik olduğundan tamamile okunamamaktadır.

Camii ferifte olan Kelâmıkadimleri ve haiiçeleri ve seccadelerin vaki

KelimUuıdim adet 15, haliçe adet 18, secca­ de adet 4, dershane tek halice adet I, seccade

adet 1, An vakfı Kenan ağa, seccaae, £w^Jv. di beyaz dokuz mihraplı kıt'a bir, teşbihi ke­ bir çemfir, bin tane ifctf'a bir, merhumun ken­ dinin vakfeylediği Mushafı terifleridir. Adet

13, merhumun teşbihi bin tane kt^a 1, tah­ riren fi 15 Şabanilnuuazam sene 989, merhum veziri âzam iken fchid olan Mehmed Pajanuı-camie gönderdiği Mushafı ferif adet 3, vakıf akçe ile ahnmış haliçe 7, seccadel, htUiçe adetS merhum Mehmed Paganındır. Merhum Lâla Karamustafa Pofa haliçe adet 3, Kethü­ dası olan Mustafa kethüda gönderdiği Mus­ haf 1 haliçe 1, merhum Hasan kethüdanın haliçe 1 seccade 1, merhum Mustafa ağanın haUçe I, merhum Yazıcı Husrev ağanın ha­ liçe 1, Süleyman Beyin seccade 1, Fazlı çavuf vakfeylediği seccade adet 1, cem'an Mushafı ferif adetl5 cem'an htUiçe 18, seccade adet 3 seccade yekûn 5.

Vakfiyenin i l k «ahifesinin başında nok­ tasız olarak şu yazı vardır:

4jJLJ<jlj . U i JıilrfjU» j'd-1Ur"« » i e j v ^ i »

Benim katımda, bu vakıfname ile gös­ terilen vakfın ve onun şartlarının ve diğer cihetlerinin sıhhati sabit ve vazıh olmakla müctehidlerin bu baptaki ihtilâflarını göz ö-nünde tutarak bunun sıhhat ve lüzumuna hük­ mettim.

istanbul Kadısı Nikseurh Mustafa b. Ali Vakıfnamenin metni:

Her söze yalnız onun [Allahın] adile boflanır. Ve yine yalnız onun isnule hitam verilir. Ve her meram; tam ve kâmil veçhile yalnız onun adı anılmakla başardır. Ve muh­ telif nimetler yalnız onun hamdinin emceğin-den sağılır. Ve onun unmma famil olan

(2)

fey-84 rROF. ŞEKEFEDDİS VALTKAYA

zinden; bizlere gökten bereket inmesi yalnız ona şükretmekle vaki olur.

Bizim akıl ı« zihinlerden celâlinin per-delerile kendisini örtmüş ve izzetinin saltana-tile imkân sahası sakinlerinin mahalline yak­ laşmaktan mûteali bulunmuş olan ilâhı; biz her türlü şaibeden tenzih ederiz.

Onun birlik sakasında tek olan zatımı beşer yükselemez!.. Bu saha ebediyete ka­ dar beşeriyet için kapalı kalacak ve bu hu­ sustu beslenilen ümit ve emeller, azim n-iradeler hep boşuna gidecektir. Kendisinin yaratmış olduğu mahlûklardan hiç bir kim.u-onun kemalinin ilk merhalesine eremezVn yine hiç bir kimse onun cemalinin ufkun ı yûkselemez'. ...

Nitekim şöyle denilmiştir:

Bütün makamları gördüm bırakmadım bir yrr Birer birer geçirip gözden eyledim seyran Kimi nedamete mağlûp parmağın lurır

Kimseye el çenesinde jikeslc vü kayran [! \ Hamd, ol 'Atlaha olsun ki o, hayırların hem başı ve hem sonudur. Ve o, iyiliklerin hem içi ve kem dışıdır. Yümn onun elinde re bereketler onun kalındadır.

Ona hamd; şundan dolayı olsun ki Kâf l e Nun arasında {21 eşyayı var etti. Ve kuru balçıktan insanı yarattı. Ve sonra onlardan bazılarını kemalin en yüksek noktasına yük-selui. Ve celâlin son derecesine çıkardı. Ve onları; dünya ve âhirel hayatında şanlı tr şerefli gayelere iriştirdi.

Bu, Allâhm bir lûtfudur ki bunu dile­ diğine verir. Ve Allah, büyük lütuf ve kerem sahibidir [3\.

Ve lütuf ve ihsan ancak hakim ve alim olan Allahtn katından olur.

Bundan'sonra salât ve selâm; hürmet ve. ihtiram onun Peygamberi olan Peygamberler Başbuğu, yarınki mükâfat ve mücazal göre­ ceğimiz günün, şefaati makbul olan şefaatçi­ si, hidayet ve'hikmetle gönderilmiş, emredil­ miş olduğu işlerde teyit kılınmış olan ve

[l] S4$ - İtSl de vef»t eden Ş^hrlusiTilnln Keltmdftn rMihaye*.onkd»m; nMnındkki k i u b ı m n dlb»c«»lnd« meıKûr ol»n bu kıtVı ktnd'.slnc ltlm»t o l u n d u ğ u gibi 505 • İtti de vetM otm ol»n 0»-:*lt'ye n n » t olunur Arao''* ii«tı sn'tu'' '

12 \ HIr fcyln vUctıda g r l m n l n l murat ettikle o n u n vn>ı. hemen o »ey'c ol - kUn _^ diye emretmektedlr; der'akup ciur. Ayet *?. »vıre J6.

I J | Ayet i<. sure 3.

Adem daha su ile çamur arasında [4\ if^,,„ Peygamber bulunan merhamet Peygutnbvtı ümmet şefaatçisi, ceza gününde herkese farnil en büyük şefaat sahibi, Allahtn dostu vc svv. giiisi Muhammed'e olsun... O, âlemin özü-dür.

Bulutlardan yağmurlar yağdıkça Allahtn salâtı ona ve onun âl ıv ashabına, evlât v,-ahfadına, ahbabı vc yaranına olsun.

Bu sözlerden sonra diyeceğimiz şudur: Aklı başında, zekâ ve dirayeti yerinde; kurikası keskin ve kalp gözü açık olun kim.^r ye örtülü ve gizli değildir ki dünya; gelifj çen bir gölge gibidir. Onun mamureleri hı r an ytkttmağa mail olun duvara benzer. Rüya onun bir misali, .%ür'alle geçen bulutlaru\ yeryüzüne bıraktıkları gölğelcr onun bir tim­ salidir. Dünyada bulunan kimseler, hvndil,-ri uykuda iken kabra götürülen bir kervan daki kimselere benzerler!.. Dünyanın yüz göstermesi dc bir konuğun konması veya bir yaz bulutunun görünmesi veya bir sevgilinin hayalinin bir anjiçin gelip gitmesi gibi öni le muvakkattir. Sürürü, hâdiselerinin acılık-turile bulanık ve içinde oturulan köşkleri, ku birlerinin verdiği hüzün ve kederlerin hücu­ muna açıktır.'...

Dünya, belâların yuvası ve ölümlerin ma­ hal ve nıe'vasıdır. Servet vc sâmanı âriyc.t dir hem ve dinarı kaygudan ibarettir!.. Bunun yi­ yecekleri karşısında ancak bir alay hayatlar kendilerinde işliha duyarlar... Bundan istemiş olanlar seraptan su ummuş olurlar. Giyeceklerine râgıb olanlar azapta ve bundan saf bir hayata malik olmak istiyenlcr ıztırap-tadırlarf.. Bu dünyanın 'işleri boşa çıkacn/c ümitler ve nihayet elden kaçacak ariyetler­ dir!... Bütün yolları ve kapılan kapanmış o lan emellerden ibarettir. Bu kahpe dünya, bin türlü mekrile nice Padişahları kendine kul etmiş ve nice boyunları vurup geçmiştir. Bunun ne bivefa ve ne bir mekkâre oldu duğunu anlamak için ağaçların yapraklarına bakılmalıdır!.. Bunların her birinin üzerinde onun sitemleri okunur. Yemyeşil iken bir dr bakarsın ki snrarıp düşer; toprak otur gi­ der!.. Güneş daki kemal mertebelerinin en yücesinde ve en yükseğinde olmasına rağmen onun kemali de zevalden emin drgildir!.. 'Fo­ lun uy gökle parlamakta olmakla hernber ono

fVl ' Adem henıl'^ yA'^ı'.'lınamıs ı v e n sn ı'o r f i ı ı ı r « f>«iiM» ıVon lu-n oev.mnıber İdim • ni'^a'ltı-dckl h^c^i3 kusdcdılmiçtir.

(3)

KARA AHMED PAŞA VAKFlYESl 8 5 da dâima ay sonlarında karanlıklar âru olur.

Yeryüzüne malik olmu} ve enine, boyu­ na yeryüzünün bütün şehirlerini ele almış ve askerlerinin çokluğuna yeryüzü dar gelmiş ve zikre şayan olan haberlerile gök kubbesini doldurmuş ve orduları kabili red olmıyan ka­ za ve kader gibi yeryüzünü dolaşnuş nice şek-riyar ve hükümdarlar vardır ki onlara zama­ nın nazarı değerek sönüp gitmiş ve nihayet bir tarihten ibaret kalmışlardır. Ve kullar, kö leler içinde yaşıyan ve kapıları havas ve a-vama 'melce' olan ve her tarafta emirlerine baş eğmedik bir kimse kalmıyan ve bütün emirlerine hürlerin boyun eğdikleri nice vezir, emir ve valiler vardır ki ölüm onları ummadıkları bir anda avlamış ve debdebe ve daraltan ve bütün emel ve arzularından bir anda mahrum bırakmıştır.

Ve Şark ve Garba ilim neşretmiş ve nur-larile ufukları doldurmuş ve mahfiller ve minberler kendilerile zinetlenmiş t>e ilimle-rile kalemler ve mürekkepler fahr kesbeylc-miş ve büyükten büyüğe şeref ve yüksekliğe varis olmuş bulunan nice âlimler vardır ki nihayet kabrin karanlıkları içinde kaybolup gitmişlerdir.

Kereminin ününü etrafa salmış ve nimet­ lerinin sofrasile dünyayı doldurmuş ve do­ yurmuş ve uzak ve yakın herkesi nimete gark etmiş nice kerem ehli vardır ki ölüm onları yok etmiştir.

Bunların hepsi aklı başında olana 6ü-,yük ibrettir. Âkil olan bundan ders almak

gerektir.

mBizden evvel gelip geçenlerden bizim n-lacağımız ibretler vardır* [5].

ŞcUr şöyle söylemiştir:

Dünya bu?!.. O; ağız dolusile bize şöy­ le haykırmaktadır:

Benim apansız üzerinize hücum edip sizi şiddetimle helâk etmemden hazer edin.... Ha-zer!....

Size karşı güler yüz göstermekliğim sa­ kın sizi aldatmasın!.. Benim sözüm güldürücü ise de işim ağlatıcıdır [6].

IS] B u c ü m l e meşhur Arap hatibi Kass To.

Sildc'nln Sûk-1 Ik&z'da Ir&d e t m i ş olduftu marüf hutbeslndedlr.

[6] Abul-PerecussavVnlndlr A ı a p c a s ı ş u d u r :

Başka bir şair de şöyle söylemiştir: Dünyayi imtihan et ey âkili cihanbin Dostluk libasını giymiş bir

düşmen-i-kü-kendir [7J. Yuf olsun bu alçak dünyaya!... Ve bunu kendisine emel ve gaye edinen kimseye de yazıklar olsun!...

Kendilerine ölümün geleceğini unutanla­ ra esefler olsun!...

Yüksek mertebeleri bırakıp da bu alçak dünya ile uğraşanlara hayıflar olsun!...

Mal ve menalleri kendilerini düzgünlük ve doğruluktan iğriliğe götürenler ne bü­ yük ziyandadırlar!... Ve hakikî muradı bıra­ kıp da boş emeller peşinde koşanlar ne bü­ yük hüsrandadırlar!...

Şüphe yoktur ki ulûm ve maarifin haki­ katine vakıf olan ve bunların dahi ve harcını bilen, yukarıdanberi arzolunan ibret verici şeylerden ibret alan ve geçenlerden gelecekler için hisse çıkaran ve vakitlerinin çocuğunu tâate hasreyliyen âkil kimse o dur ki go-gc ve gündüz (havf ve hayretten gözlerin kamaştığı ve bir yere dikilip kaldığı gün [8\) için hazırlanır. Ve akıl ve fikrini kıyamet gü­ nü için azıcık hazırlamağa vakfeder.

Nitekim şair şöyle söylemiştir: Hayalın re'şimalindir bunu bil Buttun da kâri malindır ey âkil!.. Bunu sen sağ iken hayrata sarfet Zaman yer re'şimalin olma gafil!.. [9]

Sonra malûmdur ki:

Akıl ve dirayet, zekâ ve fetanet erbabın­ ca, dünya denaetile beraber âhiretin tarlası-dır. Onunla şeref verici derecelere erişilir. Nitekim Tanrı taâlâ:

Kimdir o ki Allaha ödünç vere?... Eğer verecek olursa Allah, onun karşılığında kat kat verir [10] huyurnıu.şlur.

[7] Arapça aslı ;

dir. Arapça vakfiyede bu beyttckl C ) eksik yaailmıştır.

( « ] 2 < x « deki ftycte İşarettir.

\9] Arapçası şudur :

^üu J\j Ç.U li di;ı.^

cMt j l viSUj

j- cjlj ill jj^ı

(4)

86 l'ROf: ŞEKEFKDDlS Y ALT KAY A

Ne rnuüu o kimselere ki AUuhın kendi­ lerine inam etmif olduğu her türlü nimetle­ rin fükrünü eda ile ihtiyaçtan fazlasını hayır yollarına sarfederl-r!... Çünkü: Ahirette in­ sana menfaat verecek yalnız hayrat ve hase­ nattır. Kul, Allahın katında yakınlık dvrerv-lerine ancak bu suretle nail le vasıl olur. Hundan bafkc herhangi iş olursa olsun snçıl-mif toz 'gUti hof ve hiçtir.

Allahın Resulü de:

(Senin dünyadan etliğin istifaden: Yiyip erittiğin, giyip eskiuiğin, Uısadduk edip âhin't sermayesi yaptığın feylerden ibarettir.)

buyurmuflur.

Ve yine şöyle buyurmuşlardır: (Adem oğlu ölünce bütün amelleri niha­ yet bulur. Ancak üç ameli vardır ki onlar ni­ hayet bulmaz. O üç amel }unl<trdır:

Kendisine arkasında dua eden iyi bir ço­ cuk, halka menfaat veren bir ilim; devam eden bir sadaka!.,.)

Ve hiç şüphe yoktur ki sadakaların efda-U ve hasenelerin ekmeli ve meberrat ve hay-raUn en tam ve en mükemmeli bilmez ve tü­ kenmez olan ve bir had ve nihayeti bulunmt-yan ve her zaman arkası gelen ve kesilmiyen ı« her gün meyvau devşirilebilen sadakadır ki bu sadaka bu fâni dünya durdukça durup ve var oldukça var olup hayal ile meşrut ol­ madığı gibi mtmu: ile de maktu değildir. Bu türlü sadaka da faydası d'tvam üzere olan ve arkası kesilmeyen vakftır ki mütemadiyen va­ kıfın adını andırdığı cihetle onun için ikinci bir hayal olur. Ve bu vasıta ile her lisandan o vâkıf hakkında methü sena işitilir.

imdi; Tanrı Taâlâ es'ad ve âzam olan sultan, a'del ve emcet ve efham bulunan ha­ kan, imameti uzmanın ve sallanatı bakirenin maliki ve büyükten büyüğe gelmiş olan hilâ­ feti kübranın ıvrisi, dini ezherin râyatını kal­ dıran, şer'i mulahharm âyatını izah eden. Allahın ve Resulullahın düşmanlarının bo­ yunları üzerine çekilmiş bir kılıç olan, Ferai-ne ve Cebabirenin burunlarını kıran, re yi metin le akli rasîn ile kisraların alınlarını yerlere sürttüren, kara ve denizlere malik bulunan, bırrü ihsanile âlemleri mamur e-den, zayıfların melce'i. ümmetlerin sığınağı, lütuf ve kerem ve ihsan sahibi, mecdü kerem iklimlerinin valisi, enfüs ve âfakta yüksek himmetlere malik olan, ümmetlerin başları­

türlü türlü ııiıtU'tler -vcr/KVi, Taıtnıınt l„, fu t r kendisinin daima ıııuzajjvr olan asi,,-, lerile Şark ıc Garb bctdclvrini fethcdm, 'l\,„. rının kelimei ulyasını izhar eyliyrn, şi,/,j„ kökünü kazıyan, deryalar gihi dalgala nun ı ,• taburlarının ardı, arası kesil mi) rn asker/,-, ,• nin başına geçerek parlak azmi/c .Şarka /,. veccühle Şarkın en son haddine kadar it e, I-, yen, Garhdan tâ güneşin ballığı yere kailur ianp lulû' ve gurup ııfuklunnıu arasını ı <-Şimal ve Cenup noktalarının mabeynini niş ülkesine kalan, vc rub'ı meskûnun /ninfn i-leri elkabı şerifesinin ıc mübarek isminin }r-refile şereflenen, âfak melialildv âyalı e, l(',fi okunan, sahaifi evrak kendisinin kemalinin tefsirlerile .süslendirilen, mamur memleket lerden her bir ıııemlvkelin tahtı ve meşhur vilâyetlerden her vilâyetin kür.sisi kendisi,ıi,ı kullarından ve kumandanlarından hirilc sa t-del kesbeden, oralarda adaletin parlak ır berrak suyunu akıtan, nısfetinin feyzini i faza eden, halkı emnü eman gölgesinde rahat et tiren, raiyyet üzerinden bağyû udvan ••• serlerini gideren, gerek haki .4rub vc gerek Iraki Acemden hususile Dârüsselâm ı Bagdad lan dalâlet ve ilhat ehlinin şerlerini izale « y . liyen, mezhebi sahihin bürhanını tenvir Ur menheci .sarihin menurını ref'eden. nûsm Tan­ rının dinine fevc feve girmelerini temin ı \ / ı , hak ve hakikatin üzerine parlak bir kandil ikad eyliyen, mülkü yeryüzünü kuşattığı gil,i • güya derya dahi bir feza olup orada kendi-.ünin çadırları kurulmuş le bayrakları çeki'-miş gibi - gemileri dahi bütün denizleri kn: şatan, âlemin bütün meınlekellcrinin maliki, bütün insanlar üzerinde Allahın ke.sif gölge si, me'yuslann muini, mazlumların ilticagâ h, Rabhülâleminin. şeriatinin yardımcısı, yardımcıların en'hayırlısı olun Tanrının y<<r-dımına mazliar bulunan .sultanların .sultant. hakanların hakanı, mii'minlerin emîri. sul­ tan oğlu sultan; sultan Selim hân oğlu Sü­ leyman hân - günler ve yıllar teakup ettik<^'' Tanrı onun günlerini ve yıllarını daimi le ebedî eylesin ve rub'u meskûnun aklunrıda onun madele.linin ahkâmını câri kılsın ve ka­ ra ve deniz fitnelerinin beni Asfcrine ve ye'-cücüne scddisedit oladursun!... Ve yeryiiz'i Padişahları onun kulu vc köle.si olakalsuı!... Ve gökyüzünde melekler ona yardımcı asker olsunlar!... Ve hayırları bir araya getirmek ve şerleri dağıtmak için onun kılıçlarının

(5)

ne-KAR/t AHMED PAŞA VAKFİYESİ

87

hİTleri jctih ve zafer buhçeierindc ahudur-surt!... Ve iklimlerin kilitleri onun knrgılarile açdadursun!...

ye çekilen ve açılan bütün bayrakları et­ rafa galib ve asakiri nwnsuresi kaftan kafa kadar ganimetlere mazhar olsun.'... Vc Tanrı uyumayan gözile her zaman ve her mckându onu korusun.'... Ve her nereye teveccüh eder­ se O'M yardımcı melekler ile teyit eylesin!...

Ve onun neslini hâdisaltan masun olarak kıyamete kadar baki kılsın!... min - devletinin yümnü sayesinde Tanrı Taûlâ bu saadet iU: bu fer'î ve dinî mecelle sahibini ferefyab ey­ ledi ki o zat da: Tanrının kefıdisine câh ve celâl ziyadeliği ile hususiyet vermiş bulundu­ ğu vc yümnü ikbal ile teyit buyurmu} oldu­ ğu, büyük bir talih ve büyük bir mecdü şe­ ref sahibi, âlemdeki fakirlerin sığınağı, Adem oğullan zayıflarının penahi, zamanın­ da yeryüzünün şark ve garbmdaki vezirlerin sultanı, devrinde dehrin uzak ve yakın ulu­ larının bürhanı, Al-i Osman Divanının hâki­ mi, zail türlü türlü insanların menşei, bü­ yük âlimlerin mürebbisi, ulu fazılların mer­ cii, müslimlerin işlerinin dağınıklarını dc>. şiren; şeriatin bayraklarını diken; kaldıran: dinin binalarını perkcştiren, yüce ve ulu ve­ zir, din vc devletin mili, L'ilâmın ve Müslü manların güneşi Abdülmuin oğlu Ahmed l'a-şa hazretleridir. • Onun celâlinin âyetleri ey­ yamın safhaları üzerine yazılı oladursun!.... Ve aylar ve yıllar geçtikçe onun ikbalinin sancakları dikili dura dursun!., inayet i ilâ­ hiye dizginleri onun lıayır yollarına muvaffak olması cihetine çevrilmiş oladursun!.. Uidn-yel-i rahmaniye onu meberral ve hayrat cani­ bine yede dur.mn!...

Ey Tanrı!... Ona nimetin tamamını; ismetin devamını, rahmetin şümulünü, afiye­ tin husulünü müyesser eyle!... ömrün saadet-tisini ihsan eyle!... Emellerini ziyadesile ta­ hakkuk ettir!... Ona istikametler ve saadetler ver!... Kıyamet gününde nedameti mucip ola­ cak şeylerden onu koru!... Ey âlemlerin Rab­ bi! Peygamberin Muhammed ve onun âli ve ashabı hürmetine sen bu duaları kabul ey­ le!.. .

Bu zat, kendi ahvalini tefekkür ve işle­ rinin bidayet ve nihayetini tedebbür ile gördü ki Tanrı Taâlâ kendisine beşerin aklı­ nın yetmiyeceği ve kuvvet ve kudretlerin iha­ ta edemiyeceği 'derecelerde türlü türlü nimet­

ler ihsan etmiş vc türlü türlü lütuf ve kerem­ lerine garkeylemiş vc câh ve celâlin ve izzü ikbalini göklere kadar çıkarmıştır. Ve gördü ki onu akranı arasından seçip şeref şerefesi­ nin vc rnecit derecelerinin en yükseğine çı­ karmış ve işlerin anahtarlarını onun etine vermiş ve herkesin yüzünü onun kapısına çe­ virmiş ve onu talibe kıble, ümit ve emellere Kâ'be kılmıştır. Gerek aşağı, gerek yukarı ta­ bakada bulunanların malik oldukları nimet­ ler hep o kapıdan verilir. Uzakta ve yakında kilerin ellerine geçen hayırlar hep o kapıdan­ dır. Kendisi arzuların sonlarına varmış ve

ve biUün meram ve maksatları elde etmiş ve en güzel ve cn yüksek emelleri zaman kendi­ sine teslim eylemiş ve kendisine hizmeti boy­ nuna borç bitmiş ve kendisi nice krrreler bü­ tün dünyaya lütuf vc kerem kapılarını açmış ve iki etile inam ve ihsanını saçmış ve hayır bayraklarını gök'e kaldırmış ve iyiliklerin çadırlanm yeryüzüne kurmuş olup lütuf vc keremine nail olmadık kimse kalmamıştır.

Tanrının kendi hakkında ihsan etmiş ol­ duğu bu lütuf ve keremini teemmül edince bu lütuf ve keremin daim ve bâki olmasını v: ayların vc yılların buna bir zeval getirmeme­ sini ve bu nimetlerin elinden gitmemesini ve bundan herkesin her zaman istifade eyleme-sile kendisinin mazhar olmuş olduğu dünya dcvletile âhirct saadetinin birleşmesini istedi. Ve Tanrının: *Küçük ve büyük herhangi bir hayrı işlerseniz onu muhakkak surette Allah bilicidir» [II\ buyruğile: Kendi nefisleriniz i-çin küçük ve büyük herhangi bir hayrı kendi­ nizden evvel gönderirseniz o hayrı AUahın ka­ tında bulursunuz» [ 12] buyruğunu ve bunlar gibi başka buyrukları teemmül ve tasdik ile içinden tam bir azimet ve güzel bir niyet ge­ lerek imamların ve fakihlerin katında makbul olan müteaddit vakıfları âlide zikredilecek o-lan hayratın mesalihine ve meberratın masa­ rifine habs-ü vakfeyledi ki bu vakıf keyfi­ yeti müşarüHleyh vâkıf hazretleri tarafından tevkil edilmiş ve tescil maslâhalını temin için vakfı ikrardan .sonra da rücu' irade kılmış ol­ duğu Mehmed oğlu M evlâna Seyit Hasan ve Abdullah oğlu Mcvlâna Ahmed Halifenin şe-hadetlerile sabit olan muhakkiklerin kudvesi ve müdekkiklerin zübdesi Sahni.'ieman

medrc-I medrc-I medrc-I ) 2X2JS i y e t , f . 2 V / / 0 «yet.

(6)

ft8

rROf. ŞEREFEDDiN YÂLTKÂYA seterinden birinin müderrisi Ahi Mehmed oğ­

lu Mevlâna Mehmed Çelebi • Tanrı kendi­ sini her an ve zaman âfetlerden masun ce mahfuz buyursun - nin Şer'i Şerif meclisinde hazır olmasiU vatık ve sabit otmujUtr.

Bu zat ikrar ve itiraf elmiftır ki âyâl-i devleti eyyamın sahifelerinde mastur olan mezkûr müekkili kendisinin icra edeceği her türlü tasarruflarının ve bütün teberrulannın kendisinden sudur ve zuhuru sahih olduğu bir halde iken müUe-i sahih ve hakk-i sarihin­ den baztIaruu, kak yoluna koymuf olduğunu

ve vakf-ü tasadduk eylemij bulunduğundan dilile söylemif ve kalbinde olan niyetini bu suretle meydana koymujtur.

Bu vakf-ü hapsetmiş olduğu şeyler şun­ lardır:

Halâ rayiç olan üç milyon $ümüş Osman­ lı dirhemi [13] ki bu para mutat olan şer'i istiğlâl mucibince fesat ve riba lekesinden hali bir suretle istirbah edilecektir. Ve ziyad<:

ve noksan olmıyarak bunun her ön dirheminin ribhi bir yılda bu on dirhemin tam onda biri kadar placakttr. Ve bu paradan, istifa zamanında ifaya kudreti bulunan zatlara kuvvetti rehin ve servetli kefil ve zaruret ve iküza halinde yalnız kefil mukabilinde veri­ lecektir. Kara seferlerinde bulunanlar; husu-sile denizlerde gezenler ile muamele edilmi-yecektir. Ve büyüklerden devlet ve haşmet ve israf sahiplerile ve talebe zümresinin müsail-lerile ve şürefa ve sâdat ile ve iflâs ve rnekr ü hiyle ile nâs arasında şöhretleri olanlar ile dahi muamele edilmez ve bunlara bu paradan verilmez.

Ve şart etmiştir ki istiğlâl ve istismarı kabil olan ve revaç ve itibarda bulunan âkar-lar bulunursa mütevelli bu meblâğın hepsi veya bazısile onları satın alacaktır ne bu al­ mada evkafa nezaret eden nâzır ve hâkimin reyleri bulunacaktır.

Bu meblâğdan başka Istanbulda Yeni-bahçe civarında; Topkapt mahallesinde hari­ ci rc dahilî iki avluya mSştemil büyük hane­ yi de vakfetmiştir ki bu iki avlunun haricî olanının aşağısında bir hane ve bir ahır vc bunun üzerinde üç oda ve bir sofa ve bir mut­ fak ve bir fırın ve bir halâ vardır. Bunun hir de geniş bahçesi vardır ki bunun otuz bir cerîh

[13] MUtMdOU dirhemlerin slkletlerlnd«kl »zln>

fkrk* binaen dirhemin hakiki kıymetim uylnI mU«kll İne de vaaati kıymeti takriben bir frank wyilablllr.

olan nıiklarmm mukulaası lıcr yıl dön yt,^ dirhem olup Sultan bayczil vakfına ıcntir. Bunun binadan ayrı ıkı büyük ulun da var dtr ki bunların da on cerib miktarı olun yer terinin mukataaları her yıl yüz kırk dirheif, olup mezkûr vakfa verilir.

Bu avlulardan dahilî olanının üç .'ıuıu\-.i ve sofası ve hamamı ve mutfağı ve hatâsı t <• çeşmesi vc havuzu ve herkesçe malûm otınulc-la tahdit ve tavsifine lüzum olmıyan bahçesi vardır.

istanbul haricinde kâin Odun iskelesi denilen mahaldeki iki tarafı umumî yol ı c . fcıV tarafı deniz kıyısı olan arpa nıalu»

nini dahi vakfetmiştir ki bunun da her yıl mukataası kırk dirhemdir.

Galata mahallelerinde Karaköy nmhullv-sinde kâin merhum Ali l'aşa vakfilc zimml-lerden Mano oğlu üemnuz'un mülkü ve yi. ne zimmîlerden l'ezvirin bahçesilc hemhu­ dut olan dokuz odayı vakfetmiştir.

Havassı Kostantiniyye levabiindcn Ter-kos köyü diye maruf olan kÖy yakinindı; vaki Eski Ayazma denilen pınar ile Kum pınarı denilen nehirden gelen sular üzerin­ deki iki değirmen ki bunlar sahibi olan vâkif,ı mensubiyetleri hasebile tahdit ve tariften müstağnidirler.

Mihaliç kazası tevabiinden olup Kara­ ağaç köyünün kabristanile Akkaya ve Yıkık-köprü ile mahdut olan Yeniçeri köyünün hu­ dudunda kâin Birgi ,suyu üzerindeki dört dc-ğirmenile 'yt'ne Mihaliç kazası tevabiinden Kn-rabürçek köyü kurbünde Hazreti Emirin vak­ fı civarında vaki Firnos suyu üzerinde bulu­ nan diğer dört değirmeni ve Manyas kazası tevabiinden Kadıköyü kurbünde kâin M erli? suyu üzerindeki yine diğer dört değirmeni vakfetmiştir.

Edirnede Şehabeddin jl'aşa mahallesinde kâin bir haricî ve iki dahilî üç avluyu mü.y tcmil bir menzili vakfetmiştir ki harici avlu­ da iki alçak ev olup bunların üzerlerinde hir oda vc divanhane denilen uzun bir sofa var­ dır. Ve yüksek altı oda olup bunların altla­ rında iki oda ve arpa anbarı ve kiler vc için­ de akar su hazinesi bulunan mutfak vc halâ­ lar ve ahır vardır ki ahırın üzerinde yedi odu

re kapı üzerinde de iki oda vardır.

Dahili olan avluların birincisinde altın­ da serdab bulunan üç oda ve bir ev vardır ki bu evin içinde halâ dahi vardır.

(7)

KARA AHMED PAŞA VAKFİYESİ 8t> Dahilî ikinci avluda araUtnndu bir soju

bulunan iki ev ve bu erlerin birine bitişik bir de oda vardır. Bu avluda iki oda daha

vardır. Ve mutfak ve hamam ve kapıya bili-fik bir oda ve bu odanın üstünde diğer bir oda daha vardır. Bir kuylı ve akar su mahze­ ni ve bahçe re hatâlar da vardır ki bunun hu­ dudu kıble ve şark cihetinden umumî yol >:,; garb tarafından mezkûr Şehabeddin l'a}u ı-daları ve imam meşrutası ve Abdullah kızı Devletin ve Mehmet kızı Nurlunun mülkleri ve fimal tarafından Taktin\(?) ağa odalarile Söndük kızı Kerimenin mülkü ile AbduUulı oğlu Ahmedin mülküdür.

Ve yine mezkûr mahallede kâin diğer menzilin tamamını da vakfetmiştir ki bu men­ zil aralarında bir sofada bulunan iki hane ı v bir ahır ve halâ ve bir avluyu müştemil olup bu da Muharrem oğlu müezzin Hızırın mülkü ve Abdullah oğlu Saraç Alinin ve Abdullah oğlu Şücaın mülkü ve yol ile muhattır.

Ve yine Edirnenin merhum Sinanağa ma­ hallesinde kâin menzil de vakfedilmiştir ki hn menzil üç evi ve bir ahır ve anbar ve kuyu re halâyı ve bir avluyu müştemildir. Bunun hu­ dudu da şudur:

İki taraftan umumi yol, bir taraftan Ka­ sım oğlu Mustafanm mülkü, diğer taraftan Abdullah oğlu Hayreddin mülkü.

Yine Edirnenin Atpazarı civarında vaki biribirine bitişik altı dükkân ve bunlara mul-tasd Bozahane denilen binayı dahi vakfetmiş­ tir ki bunların da hududu şudur:

Umumî yol ve Abdullah oğlu Cercis Bey iwhresile Iber Çelebi bahçesi ve Hamzaiıtn dükkânı. Bunların hepsinin yerlerinin muka-taası ayda on beş dirhemdir.

Bu bozahaneden başka yine mezkûr şe­ hirde Çıkrıkçılar çarşısında kâin Bozahane denilen binayı da vakfetmiştir ki bu da iki taraftan umumî yol ve diğer taraftan Abdul­ lah oğlu Hoca Bayezit evkafı ile ve yine Ab­ dullah oğullan olan İbrahim Bey ve Cafer Çelebi vakıflarile mahdut olup bunun yeri­

nin mukataası her yıl bin iki yüz yetmiş iki dirhemdir ki bunun bin iki yüz dirhemi Umur Bey vakfına, mütebaki yetmiş iki dirhemi mezkûr İbrahim Bey vakfına reriliı.

Bu Bozahane denilen büyük binanın ya-kinindeki Sarrafoğlu merhum Mustafanm ntkfile le Davut oğlu Süleymanın ve Mehmed oğlu Mustafanm mülklerile mahdut bulunan

dükkân binasının tumamtnı da vakfetmiştir ki bunun yerinin her yıl mukataası yirmi dört dirhemdir.

Ve yine bu şehirde olup üç şerefeli de­ nilen camiin ya kinlinde kâin Abdür rahim oğ­ lu merhum Balaban Paşa ve Abdül'uUm oğlu Kadı Bcdreddin vakıflarile ve umumî yol ile mahdut bakkal dükkânının tamamını da vak­ fetmiştir ki bunun da yerinin mukataası her ay seksen dirhemdir.

Ve Keresteciler civarında kâin olup Ça­ rıkçı dükkânları denilen; biribirine bitişik altı dükkânın tamamını da vakfetmiştir ki bunların da hududu Abdül'alîm oğlu ibrahim Beyin mülkü ve KaVa duvarı ve Kule ve u-mumî yoldur. Bunların yerlerinin mukataası da her yıl yetmiş iki dirhemdir.

Ve Yellibirgos karasının civarında vaki Şemi'hanc denilen dükkânın tamamını da vakfetmiştir ki bunun da hududu şudur:

Umumî yol, kal'a duvarı ve pirinç mah­ zeni. Bunun da yerinin mukataası her yıl otuz iki dirhemdir.

Demin söylenilen kazaya tâbi Hasköy kurbünde kâin değirmeni de bütün esbab ve âlâtile vakfetmiştir ki bu değirmen Veli oğlu Şahinin tarlasile Mehmedin tarlasv arasında­ dır.

Keşan kazasına tâbi Akkoç köyünün ba­ tısındaki dağın eteğinde kâin Mandıralar de­ nilen geniş araziyi dahi vakfetmiştir ki içinde iki yüz re's camus, evler, tahtadan yapılmış gölgelikler ve süt ve peynir kaplan vardır.

Bunun hududu da şudur:

Bursa nehrinin Oduncu geçidi namile • maruf olan mevziidir ki oradan Kaba Dişbu­

dak ağacı diye- maruf olan ağacın önündeki Kapaklı pınar denilen pınara geçilir. Oradan Değirmentepesile Ayazma denilen pınar ara­ sındaki yoldan Ballı köy denilen köye gidi­ lir. Oradan Bnğburnu denilen yere ve Adale-pe denilen teAdale-peye ve Aksu kamışlığı denilen suya geçilir. Oradan da Eski Mandıra deni­ len mahalle ve eski bir AıVı.vc arsası olan kam çalılığa ve BuUud ağacı ve Karaçalılık sava-dı ve Vefatepesinin arkasından derenin başı­ na ve kıble cihetinden de Bursa deresine ve nihayet mezkûr Oduncu geçidine gelinir.

İpsala kazasında kâin Karagöz köyü kur-bündeki kışlık sondurmaların Enezdeki yerle-rile beraber cümlesini vakfetmiştir ki bunun hududu şudur:

(8)

l'ROf. ŞKREnüDlN YALTKAH

Azmak denilen kü^ük havuz ve dere ı<: buradan Kavak deresi denilen dere, buradan da Kocalu namile maruf olan mahal, bura­ dan da Yassıoren ve Çelebi köyü, buradan da Yalak denilen mevki; buradan Toy derne­ ği; buradan Yayla köyü hududu, buradan da denizdir ki bunun sahasmm mukalausı her yıl dört yüz dirhemdir.

Hurpefle kazası tevabiinden olup TûçH pazarı namile maruf Tevekkül? nam köyde­ ki dükkânı da vakfetmiftir ki bu dükkânlar şöhretlerine binaen tahditten müstağnidirler.

fstroga denilen köy civarındaki yüz dük­ kânı müftemil olan çarfiyı da vakfetmiftir ki bu çarfi dahi maruf olmakla tahdit ve tayin­ den müstağnidir.

BefUefte kasabasında kâin olup sahibi bulunan müfarülileyh mükerrem vezire inti­ sap ile maruf olmakla tahdit ve tayinden müstağni bulunan hamamın tamamını da vak­ fetmiftir.

Tatarpazan tevabiinden inler köyü kur-bünde Meriç suyu üzerinde kâin dokuz değir­ meni de vakfetmiftir ki bu dokuz değirmenin üç temesi un değirmeni olup diğerleri türkçe-de Dink türkçe-değirmeni türkçe-denilen pirinç dövmek ve ayıklamağa mahsus olan değirmenler ile yim; türkçede 'Kebe ve Kepenek değirmeni denilen keçe ve kebe dövmeğe mahsus değirmenlerdir. Bunlar da sahibi müfarülileyh fuızretlerine intisap ile maruf bulunduklarından tahdit ve tariften müstağnidirler.

Ezdin kasabasındaki dört dükkânın

tama-muu da vakfetmif olup bu dükkânlar pınarın

duvarı ve umumî yol ve merhum Yahya Pafa vakfile mahduttur.

Yine bu kasabadaki, üzerinde odası bu­ lunan ve (kcUd) • kumandan Abdullahm oğlu Rüstem Beyin mülkü ve Mustafa Beyin dük­ kânı ve kuyumcu Nikolanın dükkânite hem hudut olan diğer bir dükkânı ve yine mezkûr Ezdin kasabası tevabiinden Dadıköyü kurbün-de Fıraviye nehri üzerinkurbün-de umumi yol ve Ah­ med Çelebinin değirmeni ve Mehmed Çelebi mülkile muhal olan değirmenin tamamım vakfetmiftir.

Karatova kazası muzafattndan Jeglove nahiyesinde Kurd Aydın Bey köprüsü namile maruf olan mevkideki tpfikiye nehri üzerin­ deki, umumî yol ve dağ ve bu nehir ile mit-hal ve mahdut olan altı değirmeni de içlerin­ deki efya ve (evazımife vakfetmiştir.

Dahili ve harici mülhakatile, dere, , ı , . , hır; yol ve sairesile Lenğercioğlu yaylağı ,1i. ye mefhur olan; Irlipe dağında hâin olup Mahar köyü. Serf köyü ve Bulgar köyü nan,-larile anılan üç köyü müftemil bulunan gc-nif araziyi içindeki köleler ve Öküzler ve di ğer mevofi ve ekin âletleri ile vakfetmiftir ki bu arazi kıble cihetinden Fenerted 'f gediği ve oradan Arnavut yaylağı denilen mevki ile

muhaUır. Doğu tarafından da Akaskar deni­

len nehirde nihayet bulur. Şimal cihetinden mezkûr Akaskar ile Karaaskarın birlcftiğğ ye­ re kadar imtidat eder. Buradan merhum A-yaspafanm dikmiş olduğu tafa kadar gider. Batı tarafından hisarlık deresi diye maruf o lan dere ile mahduUur.

Şimdi söylenilen arazide kâin olup

Sa-mako [14] denilen yedi demirhaneyi bütün alât ve edevatiie vakfetmiftir ki bunların mez­ kûr arazi dahilinde bulunmaları tahdit ve ta rife hacet bırakmtu.

Samako kasabasında Hüseyin ağa hama­ mı mahallesinde umumi yol ve mezkûr ha­ mam ve Abdullah oğlu Hüseyin mülkile mah­ dut olan dört dükkânın tamamını ve altmdıt ahır bulunan fevkani odalar ve yine mezkûr kasabada meıbur Hüseyin ağanın camiinin önünde kâin iki taraftan bu camiin harimilc ve diğer taraftan Abdinin mülkile mahdut bu­ lunan üç dükkânın tamamını ve yine mezkûr cami mahallesinde kâin olup üç taraftan it-mumi yol ve bir taraftan Lengerci oğlu vakfı ve Zaim oğlu Yunusun varislerinin mül­ kile mahdut bulunan yedi odanın tamamım ve yine mezkûr kasabada Nazır Cafer mahal­ lesinde üzerinde oda ve sofa bulunan bir evi ve avluyu müftemil menzili vakfetmiftir ki bu menzil Seyyil Mustafa oğlu Seyyit Ahmcd ve Abdullah oğlu Mustafanın mülklerile vr su arkı ile mahduttur.

Mezkûr kasaba ve mahallede kâin olup

su arkı ve umumî yol ve Seyyil Hasanın vak­

file muhat bulunan bahçenin tamamını ve bu Samako kasabası kurbünde kâin olup Samako diye maruf bulunan Demirhane ve bunun bü­ tün alât ve levazımını ve hu civarda olup iki taraftan umumî yol ve bir taraftan Recep oğ /:.' Alinin mülkile mahdut bulunan mahzenin tamamını ve bu kasaba tevabiinden ismail

[14] Skinako : btr çok demlrct ocagtnı h a v i

olduftu JçVn Sırp ItMitınd» M y l * tesmiye ı^tlml»ttr. Hkinmrr t»reümM». c. I. * ISO. ^ t ı r : 7-S.

(9)

KARA AHMED köyü kurbünde yine Samako denilen ve nüi-fttrülUeyh vâkıfa intisabından dolayı mefhur olmiile tahdit ve tariften mifslağni bulunan iki Demirhanenin lamamı ile yine Samako kazasına tibi Askar denilen mevkide kâin re miifarülileyh vâkıfa intisab ile tahditden müstağni bulunan ve rayiç Samako denilen Demirhaneyi bütün esbab ve alâtile ve leva-zımile vakfetmiştir.

Dokuz bin re's koyun da vakfetmiştir ki bunun altı bini ipsala kazasına tâbi Küçüh Yassıviran köyünde kâin olup Kilise pınarı. Eski mezarlık. Kaynarca denilen pınar, su değirmeni ve deniz ile mahdut Mercimek ağı­ lından zaplolunmaktadır.

Geri katanı Kızılkavak, Derlekkaya ağa­ cı, Hızır pınarı; Güvem ağdı ve dere ve de­ nil ile mahdut olan Çitlenbik ağdında güdü­ lür ki bunun sahasının her yıl mukataası dört yüz dirhemdir. Bunlardan başka yaz ve kış bu iki ağUda zaptedilen elli altı re's camusu da vakfetmiştir ki bu mevaşi ve sevaimden doğan hayvanlar mütevelli ve kâtip ve nazır ve hâkim marifetile satılıp esmanı mütevelli tarafından zaptolunacak ve aşağıda zikrolu-nacak mahallere sarf edilecektir.

istanbul hamallelerinden Sarı demirci ma-hailesinde kâin olup Sarı demirci vakfı rv

Yakup oğlu Hüseyin mülkü ve iki taraftan umumî yol ite mahdut olan ve üzerlerindi; fevkani üç oda Itulcnan dükkânları müştcniil menzilin tamamını da vakfetmiştir.

Ezdin şehri yakininde kâin olup Ka.<i''i oğlu Hoca Hasan ve Ahmed oğlu Ali ve Mus-lihiddin ağamn bostanları ve umumi yol ili; malidul olan evlerin arazin ve bunlara mü­ teallik Ijutunan bostanları vakfetmiştir.

Selânikte kâin olup Mustafa Çelebi mül­ kü ve.Duyğu? mülkü ve umumî yol ile mah­ dut bulunan ve sahasının nıukataa.u her uy on hir dirhem olan dükkânlar ile yine mez­ kûr şehrin sukuşşemi' - Balmumcular çari)i-.mda kâin olup merhum Devriş Çelebi vakfı re imam Ahdülkudir mülkü ve umutnî yol İle rnahdut olan re sakasının mııkatao.'ii her ay dört dirhi'nı bulunan dükkânlgrı rakfrl-miştir.

Trahlusta (^m T ruhlusu) kâin « / / » i i ş

üç odayı müftemil olun )eni hun ili' yine lU'-zkâr beldede kâin olup treni-terden Lo.:e ııuntındaki hıriatiyandvıı al-•"<« olduğu fihntış iki odayı ınii:trnıil

PAŞA VAKFİYESİ öl iki Sabunhaneyi ve yine merKum

hıristiyun-dan alr/uş olduğu mezkûr beldedeki fırın ve evin tamamını ve mezkûr beldede Marko na-mmdaki htristiyandan aldığı mentUin

tamu-mim ve yine mezkûr beldede Alemdar diye

maruf olan Mehmed Beyden aUnnuş olan bahçenin yarısını ve Sadi oğlu Mustafa Çele­ bi denilen zattan alınan Sabunhahenin yan­ sım ve bu beldenin nahiyelerinden Merkab nahiyesinde kâin olup Hacı Kasım

namında-ki zattan satın alınan inamında-ki değirmeni ve De­

ğirmenci oğlu Mehmedden satın alınan değir­ menin yarısından on iki kıraUnı ve Dekke tus-siİtkedeki? dut bahçesini ve bu livaya tâbi Ceber nevahisindeki Sencale köyündeki dut bahçelerinin hepsini ve yine bu liva'tevabiin-^ den Beyrut nafliyesindeki, Nerdübanî diye maruf Mehmed Beyden alınan dut bahçeleri­

ni ve yine bu livaya muzaf Elmezreatülcedide

Yeni tarlada kâin olup Kaytabaydan satın a-Unan dut bahçesini ve yine bu beldede İskete namile maruf olan mahalde kâin olup Firenk-terden Luize namındaki hıristiyandan satın alınmış olan iki mahzenin tamamını ve Seyir köyünden mezkûr beldeye gelen nehrin tama-tmnı • ki bunun mesafesi'beş yjfz yetmiş beş

bin zira-ı mimaridir. - vakfetmiştir.

Şirze nahiyesinde Âsî nehri üzerinde dö­

nen beş değirmen ve doıabı ve bu mahaldeki

tarlaların hepsini vakfetmiştir. Haleb teva-biinden Antakyadaki Sabunhane ve fırın ve üç dükkânı vakfetmiştir.

Nablus nahiyesinden Beni Sa'b nahiye­ sinde kâin olup Mehmed Bey namında bir zattan satın alınmış bulunan değirmenlerin on dokuz kıratını vakfetmiştir.

Saad beldesindeki otuz üç dükkânı miiştemil bulunan bir bez dokumahanesini - ki bu dük­ kanlardan otuzu bu dokumahanenin içinde,

üçü dışındadır. - ve bu belde tevabiinden De­

rine köyünde kâin olup mahallince Tahune-tülbahir - deniz değirmeni denilen üç değir­ meni vakf eylemiştir.

İşte buraya kadar zikrolunan nesneU'-rin kâffesini şeran vakfın sahih oUnası için şartların kâffesi mevcut olduğu bilide içle­ rinde bulunup da zikrolunmuf ve olunmamış, yazılmış ve yazılmm}f bütün eşyasile vakf ve

hapseylemiştir-Bundan sonra mezbur vâkıf hazretleri • 'Tanrı onun hayrını kabul eylesin.'.. - bütün bu vakıfların hepsini halâl olan şer'î yol M

(10)

-KAKA AHMED PAŞA VAKFlYESl

9 8 r»/ 1^5] tayin edilecektir ve kendisine her gün

üç dirhem verilecektir. Ve imiun olan zat her fiin sabah namazını müteakip bir Yâsin su­ resi okuyacak ve buna mukabil bir dirhem alacakur.

Ve her ögU namaundan sonra bir Afir okunacak ve ikindi namazının akabinde Am­ me suresi ve yatsı namazından sonra Mülk fore» okunacak ve bunları okuyanlara birer dirhem verilecektir.

Canûi jerife konulacak olan otuz cüzden İter birini sabah namazından 'sonra okuyarak fıtr güa bir hatim icra etmek ve akabinde dmi edilmek üzere kari tayin olunacak ve bunlara her gün ikifer dirhem verilecek ve bu otuz kariden biri camiin imamı 'olacaktır.

Camiin Mushaflarına bir muhafız tayin edilecek ve her gün kendisine iki dirhem ve­ rilecektir.

Camii süpürmek, yaygılarını, hasırlan-nı yaymak, kapılarıhasırlan-nı açmak ve kapamak ü-zere iki kayyum bulunacak ve bunlara günde dörder dirhem verilecektir. Bir de bunların hiımeüerinden 'olan kandilleri yakmak ve. iöndürmek ve diğer iflerde yardım etmek üzere bir kandilci bulunacak ve buna da gün­ de üç dirhem verilecektir.

Camiin harimini ve saireyi süpürecek bir de ferraf bulunacak ve kendisine günde dört dirhem verilecektir. 'Günde bir dirhem tdacak bir kimse daha bulunacaktır ki bu da ayak yollarına bakacak ve bunların kandille­ rini yakacaktır. Bundan bafka yine günde birer dirhem almak üzere iki kimse daha bu­ lunacaklardır ki bunların biri cami ve med­ rese musluklarına su dolduracak, diğeri de bir özrü fer'î olmaksum hizmeti terkeden vazife erbabını mütevelliye haber verecek müteveüi de o terk (gününün vazifesini tenzil edecektir (Kıstelyevm).

Cami ve medresenin hasırları ve kandil­ lerinin yağları ve ibrikleri için her gün bej dirhem verilecektir. Bu miktardan ziyadeye ihtiyaç olursa mütevelli israfa gitmeksizin tezyit edecektir.

Alifan olan vâkıf hazretleri mezkûr mek­ tebe muallim olacak zatın kıraat ve tecvitte mahir; iyi ahlâklı bir zat olup müslimlerin çocuklarına Kur'an-ı Kerim talim ve telkin etmesini ve kudreti müsait olduğu takdirdıt

onlara sarf ve nahiv ve lügat okutmasını ve bu çocukları kendi evlâdından farksız tutup onlara şefkatle muamele eylemesini, talim ve te'dip kaidelerine riayet etmesini ve onla­ rın ahlâklarını tehzip ile kendilerine icap e-den ihtimamı sarf kılmasını ve şefkatli bir ata olmasını fart etmiftir ki bu muallime her gün altı dirhem verilecektir.

Bu mwdlimin itimada fayan salihlerden bir halife • kalfası bulunacak ve bu halife de çocukları ie^dip ve talimde ayni halde hare­ ket edecek ve muallimin verdiği dersleri ço­ cuklara tekrar eyliyeceklir ki bu da günde üç dirhem alacaktır.

Çocuklardan yetim olanlar için Şeker re Kurban bayramlarında elbise parası olmak üzere her gün için üçer dirhem verilecektir. Bina olunacak medreseye fazıl ve kemal sa­ hibi, akran ve emsali arasında ilminin çok­ luğu ile maruf, herkes indinde muteber ve muvakkar, fitnat .ve zekâ erbabından, ' mu­ hakkik ve müdekkik, dini müfkiilleri halle muktedir, herhangi ders olursa olsun ifade ve tedrise kadir ve muhtelif mevzularda oku­ tulması mutat olan kitapları okutacak bir mü­ derris tayin olunacak ve bu zatın vazifesi de her gün rayiç gümüş dirhemden elli dirhem olacaktır.

Medresenin odalarında mezkûr müder-rîsten okuyacak on be) talebe bulunacaktır ki bunlara günde ikişer dirhem verilecektir.

Medreseyi süpürecek ve ayak yollarının kandillerini yakacak ferraş da günde ifc» dir­ hem alacaktır.

Müfarülileyh vâkıf hazretleri bina olu­ nacak imarette Ramazan geceleri için her gün kırk vakiye '[16] taze et pifirilmesini ve sair günlerde sabahları on beş vakiyesinin ve ak-şamlan mütebaki 'yirmi beş vakiyesinin pi}i-rilmesini fart etmiftir.

Her bayramda dahi körpe ve güzel etten kırk vakiye pişirilmesini şan ve tayin etmiş­ tir.

Cuma ve Regaib ve Berat gecelerinde.... devam üzere tane pirinç ve zerde pirinç ve Ramazan gecelerinde devam üzere tane pirinç ve münavebe ile arpa çorbası ve icasiye pi­ şirilecektir.

Bayram günlerinde tane pirinç ve zerde ve zırva pişirilecektir. Bu mübarek günler ve

fl$l Bftk : F u a d K ö p r U l U . Vakla nit la'*hV

(11)

9 4 l'HOF. ŞtKEt'tüDİ!^ YMTKAYA gecelerin gayrında Mibuhlan pirinç çorlm.u

ve akfamlan arpa çorbası pifirilecektir. Her pişirilişte tane pirinçten İstanbul kUesüe üç kile temiz pirinç vc- Osmanlı okkn-sile halis yağdan üç okka yağ tayin etmiflir.

Zerde pirinç için mezkûr kileden her pi-fişinde bir kÜe ve çeyrek kile temiz pirinç tayin etmiştir. Ve her kile için iki okka halis yağ ve dokuz okka süzme bat tayin eylemiş­ tir.

Zırbaç • 7.ırm için dı: hvr jişirilişlc on vakiye süzme bat tayin eylemiştir.

Bunlardan başka diğer lüzumlu nesneler için her gün yirmi dirhem ve icaaiye için bir kile pirinç ve diğer zaruri hai-ayic için yirmi dirhem tayin eylemiştir.

Pirinç çorbası ve arpa çorbası için her se})irUrinde birer kile pirinç ve arpa ve ek­ mek pişirilmek için her gün üç buçuk kile temiz un tayin etmiştir ki her kileden beheri yüz dirhem olmak üzere yüz oh çörek yapı­ lacaktır.

Medrese odalarına her gün pişirilen ye­ meklerden sabah ve akşam ekmekle beraber birer çanak verilecektir.

Her gün hususile akşamlan misafirler,' ziyafet olmak üzere mübarek günlerden maa­ da günlerde tane pirinç pişirilecek ve beher kimsenin haUtt elli dirhem pirinç ve on bı^ş dirhem halis yağ olacaktır.

Yemek pişirilirken kuUanslacak to-ğan; tuz, biber, muhtelif ekşilikler ve sair^: için günde yirmi beş dirhetn tayin eylemiştir.

Mutfak ve diğer mahallerde kullanılan bakır kapların kalayı için günde bir buçuk dirhem tayin etmiştir.

Vâkıf - Allah hayraünı kabul ve ecr-ü mükâfatını mebzul eylesin... • imaret için, emanet ve diyanet ve ahlâk-ı hamide sahihi bir de şeyh tayin etmiştir ki bu zat yemekle­ rin iyi ve kötüsünü bilecek tr her gün iki defa muayyen saatlerde imaretin mutfağımı gelip me'külâl re watbuhulu neyıret edecek ve yemeklerin fıurçlarında veya pişirilişlerin­ de veya lezzet te ruyiltalanndu bir kusur le noksan görecek olursa bunları islâh ve iknuJİ kılacak re tenbihalla bulunacaktır.

Bu şeyh. uivma re sulehadun vc fukara ve zuafâdun gelen misafirlere taam tevzi ede­ rek ve her kim olursa olsun bunları üç güif rr üç f^ece ağtrhyacak ve her birinin hal ve Ş4inına münasip yatak ihzur ile bunlun mü­

nasip mahallere yerleştirecek ve hepsine gii-Ur yüz gösterecektir. Buna günde sekiz dır-hem verilecektir.

Emanet ve diyanet erbabından bir de le­ vazım memuru bulunacaktır ki bu zat lüzumu olursa her gün imaretu bulunup anbara giren arpa, buğday, odun ve saireyi hıfzedecek vc kilere bakacak ve yemek pişirilmek için lâ-zım gelen şeylerin tartısına vc kilesine neza­ ret edecek vc her gün dört dirhem alacaktır. Hir de kâtip bulunacaktır ki bu kâtip her gün gerek anbarcinın elinde bulunan unbarn t r gerek kilercinin elindeki kilere giren ve çı-kanlan yazacak re her gün için üç dirhem alacaktır.

İmaretin münavebe ile hizmet edecek adalet ehli iki de nakibi olacaktır ki bunlar gelen misafirlere geldikleri vakit mevcut o-Inn taamdan çıkaracaklar ve fukara ve mesn-kinden imarette hazır olanlara yemek tevzi edecek K günde iki dirhem alacaklardır.

Un, arpa, yağ, bal ve saire gibi nesneleri her nerede bulursa alacak bir de vekilharç bulunacak ve kendisine günde dört dirhetn verilecektir. Bir de pirinç ve arpayı ayıkhya-cak bir kimse bulunaayıkhya-cak ve günde bir dirhem alacaktır.

Münavebe ile çalışacak iki de aşçı bulu­ nacaktır ki bunlar güzel yemek pişirmeği bi­ tenlerden olacaklar ve günde üç dirhem ala­ caklardır. Bunların yine münavebe ile çatı­ şacak iki de çırakları bulunacak, bunlara da günde bir dirhem verilecektir.

Güzel ekmek yapmağı bilen iki ekmekçi ola­ caktır ki her gün nöbetle bir defa ekmek pi­ şirecekler ve bunların da yine nöbetle çalışa­ cak iki çırakları olacaktır ki ekmekçilere gün­ de üç buçuk dirhem ve çıraklarına bir dirhem verilecektir.

İki de bulaşık yı kıyacak kimse buluna­ caktır ki bunlar temizlemiş oldukları kapları hıfzedecekler re icabında ihzar eyliyecekter-dir. Bunlar da günde bir buçuk dirhem ala­ caklardır.

Her gün yemek yapılacak arpayı dövecek hir kimse de bulunarak re günde bir buçuk dirhem alacaktır.

Mutfak re ahır kapısının bir kupıcuı bulunacak ve bu kapıcı giren ve çıkanları gö­ zetecek re yemek esnasında nıünazru ve ridal çıkaranları rıjk re miUâyenietle • uıenedecrk re kemal ehli olan zattan cahillerin

(12)

rziyi-tif-KARA AHMED PAŞA VAKFİYESİ 9 5 jinieıt koruyacak ve sabahlan ahınn kapısını

açtp akfomlan kapıyacak ve gelenlerin ve gi-Jeıderin bileklerini ve sairtlerini gözliyecek-^ir ki buna da günde dön dirhem verilecek-tir.

Her gün ahırı ve imaretin ayak yplunu sü/mrüp temizliyecek bir kimse de bulunacak ve kendisine iki dirhem verilecektir.

Odun kesmek- Ve yarmak içirıde bir kim-le bulunacaktır ki bu kimse ihtiyaç miktan odunu fmn ve mutfağa ihzar edecek ve günde bir dirhem alacakUr.

Binaların mütemadi tamiratını yapacak bif kimse de bulunacak ve kendisine günde dSrf dirhem verilecektir.

Vâkıf ' }ekûr olan Allah, ona dehrin musibetlerinden dur olarak baka mukadder eylesin • fart etmiftir ki: erbabı vezaiften bir kimse bir özrü fer'î olmaksızın vazifesinde ikmal ve tekâsül gösterirse ilk defa kendisine nasihat ikinci defa zecir ve tevbih üçüncüsün­ de hâkime bildirilerek kendisi azlile yerine o kimseden evlâsı nasb ve tayin olunacakur.

Ve yine vâkıf - Allah onun devletinin çtdırfannı izzet ve ebediyet direkleri üzerine kMırsın, onun celâlinin seraperdelerini mü-tyyediyet iplerile bağlasın.'.'. - fart eylemiftir fa'; mezkûr 'vakıflarının tevliyeti, sağ oldukça . Allah, onun ömrünü uzun eylesin.'.. Ve iz-ut ve saadet içinde onu bütün emellerine nait ve vani ktlstnf... - kendisine ait olacak vc ktndUi vakftn gailelerini istediği gibi; uzak-(on ve yahndan hiç bir kimse muarız ve mü-nazi olnuyarak tasarruf edecek ve nazm-ı me­ saim ve layin-i masraf ve keyfiyet-i isliğlâl ve kemmiyel-i vezaif ve vazifedarlan azil ve nash ve saire de müstakil kalacak ve tedbir-i muh-tuza» olan feraiti tağyir ve tebdilde ve dahu iyi ve daha menfaatli görditgü herfeyi yap­ makla muhtar bulunacak ve masariften artan miktan dilediği gibi sarfedecek ve bütün is­ tediği veçhile intifa eyliyecektir.

ölüm ferbetini içip - * Allah; Dârüsselûl md çağırır.'.»[17] • ın davetine icabet eylediği zoDion, mezkûr evkafın tevliyet ve nezareti • diğer tasarruflar hariç olarak - Firuz Ket­ hüdaya ve sıra ile onun evlâdına ve evlâdının evlâdına ait olacaktır. ..

Bunların nesilleri kesilecek olursa • Al­

lah etmesin!.. - ıcvliyet uzatlılanuın vn dü­ rüst ve düzgününe ve bunların evlâtlarına ait olacaktır. liu azatlılar ve bunların evlâtları­ nın erkekleri arasinda salâh-i halde müsavi halanlar olursa bunların sinnen büyük olanı tercih edilecektir.

Bundan sonrası zamanın hâkiminin reyi­ ne btrakılmifttr. Zamanın hâkim ve valisi, mezkûr (af sil surelile tevliyet i fini yapacak, ahlâk-ı marziye; cvsuf-ı mer'iyye sahihi her kim olursa tevliyeti ona verecektir.

Ve mezbur vâkıf fart elmiflir ki mezkûr cihetlerden ehemmiyetli ve ehemmiyetsiz han­ gi cihet olursa olsun azatlılarından münasip

ve lâyık bulunan var ise bunlara verilecektir. Bunlar, yabancı olanlara takdim ve lercilı olunacaklardır.

Huyrat{n mevkiflerine vukufu olan vâkıf Allah onun hasenatını kabul etsin!.. - fart kümiftır ki: Evkafın varidatı masarifatmdan fazih olacak olacak olursa mütevelli bununla âkarat alıp hanları evkafa zam ve ilhak ey­ liyecektir.

Ve fart etmiftir ki: Mütevelli olan zat ayda bir kere vakfiyeyi baftan sona kadar <>• kayacak ve içinde zikredilmif olan farllan en ufaklarına kadar ihmal ctmiyecektir. Vak­ fiye mucibince hareketten tekâsül ve tesahül ve ihmal edecek olursa vakıftan aldığı vazife ve ücreti haram olsun!.. Ve onun vakıftan al­ dığı parayı Allah: tOnlar, karınlarına atef doldurmuf, alef yemif olurlar... ve yakın­ da Cehennem ate fine kar fi tutulup tutu f turu-lular» [18] kabilinden kılsın!..

Ve bina olunacak evkafın binalarından biri yıkılacak olursa yapltnlacaklır. Bu binn ikinci ve üçüncü ve dördünsü defa da inhi­ dam ederse yine yaptırılacaktır. Fakat her­ hangi bir maniden dolayı iade ve binası müm­ kün olmıyacak olursa ona sarfolunacak para müslim fakir ve miskinlere verilecektir.

Bunlardan sonra: fanı âli olan vâkıf • Allah; onu zamanın felâketlerinden masun ve mahfuz eylesin!., ' t u vakfetmif bulundu­ ğu nesnelerin cünilesini kendi elinden çıkar-mif ve mülkiyelini izale eylemiş ve mütevelli nasbelmif olduğu Ahdüssamed oğlu Firuz Kethüdaya teslim kılmış vc hu teslim dahi

(13)

9 6 fROF. :^EHEt'EDDlN Y ALT KAY A

bütün jeraiti huiz bulunmuf ve sahih ve fer i ikrar ve sarih ve mer'i itiraf ile vaki olmuf ve nuUevelti tarafından ia kabul ediimif iken yukarıda ismi bildirilen vekil müekkilinin emrile bu nesnelerin vakfından rücu etmek

ve onlart kadim mülkiyetlerine reddeylemek ve bu suretle Imom-ı Azam, hümmam-ı efkam, rakn-i sarik, âlâm-il fomih; siracUrümme. muktedeFeimme Ebu Hanife Numanb. Sabit haxretlerinin isrine iktida etmek istedi. Mü­ tevelli de buna muaraza eyledi. Aradaki mü­ nazaa alevlenip bıçak kemiğe dayandıktan sonra; bu vakfiyenin yukarmnda imxau bu­ lunan fazd-ı rabbani, mihir-i kâmil-i samda-at olan hâkimin huzurunda mahkemeye çık­ tılar.

Bu Mt nisa mahallini güzelce gözden ge­ çirdikten sonra müteveUi cihetini görnUif vr. OKun bürhanuu celi ve âfikâr bulmuf olmak­ la hükmS sahis-i.fer'İ ve kaza-i sarih-i meı'i ile bu evkafın sMıat ve lüzumuna hükmeylemif oUuj^tndan bu vakfiyede mezkûr olan nesne­ lerin her biri vakf-ı müsecceli lâzım olmuf-tur. Bundan sonra bu vakfiyenin mazmuntuuı muhalif olarak hiç bir tebdil ve tağyire ma­ hal kalmamif ve herhangi bir sebebe binaen olursa olsun naks ve tatile imkân bırakttma-miftır.

Ve artık Allith ve âhiret gününe imanı olan herhanp bir hâkim ve. kadı ve varis i gaib veya varis4 hâzır için bu vakfı tağyir halâl olmaz.

Her kim ife tezvir katarak bu vakfın ip­ taline sSy ederse AUâhın ve meleklerin w bütiin insanların laneti onun üzerine olsun!.. Ve durağı atef olsun!.. Ve orada içeceği, kız-ğtn su ve yiyeceği, cehennemliklerin yanan vûcutUrinin akıtuğı kan ve irin oUun!...

Bunun fartlanndan bir jartt tağyir eden günah irtikâp etmif olacağından ceza günün­ de sezasını bulacak ve azabını çekecektir.

Yukarıda evsaf-ı âliyesi mezkûr ve nu-utu ferifesi mezbur olan vâkıfın ecrû mü­ kâfatını cevad ve kerim olan Allah-ı laâlâ ih­ san etsin!..

Bu vakıfnamenin aslını ipkaya sarf-i gay­ retle şeraitini icra ve mahsulünü masarif ve cihatma ifa eden İslâm Padişahlarına ve ka­ dı ve hâkimlere Allah-ı Taâlâ ecr-ü mükâfat ihsan buyursun!.. Ve kıyamet gününde onla­ rın yüzlerini ağırtsm!.. Onları saadete maz-har kılıp evliya ıv sıddikler ile ha.yeylesin!..

Bu veçhiledir ki dokuz yüz attnu} iki Ranıo-zanımn ikinci gününde bu ifhud ve tahrir ıvı-ki oldu.

İ ^ A H t T L £ R

Sekix sahan medreselerinin birinde müderris müderrislerin kıdvesi ve muhakkiklerin züh-desi Mevlâna A h m e d Ç e l e b i E f e n d i b. A h i M e h m e d , MüteveHio|lu akran ve emsalinin fahri M u s t a f a Ç e l e b i ; Kdirnekapısı kurbünde kâin Alipaşa camii imamı M a h r o u d b. A h m e d , K i lise camii imame M e h m e d h. H ı -d ı r , S e y y i l N u r -d -d i n b. Es-s e y y i t M e h m e d , S e y y i l M a h m u d b. E s s c y y i l O s m a n , Sultan Melı-med camii müezzini M e h m e d H a ­ c ı H ü s e y i n , M u s t a f a Ç e l e b i b. m e r h u m D e v r i ş , R a m a z a n b. A b d u l l a h , Y a h y a b. A b d u l ­ l a h , H a c ı P i r î b. M a h m u d ; A h m e d b. H a m z a , A l i Ç e l e ­ b i b. m e r h u m Ş e y h M e h m e d E l v e f a î , A h m e d Ç e l e b i b. t s a ; A l â e d d i n b. Y u s u f , M u s t a f a b. H ı z ı r , K a r a m a n l ı M u y i d d i n b. A h m e d , tstanbulda Şahkulu medresesi mü­ derrisi olup bu vakfiyeyi yazan K a t m a n ­ l ı M e h m e d b. A h m e d ; S e y y i t H ü s e y i n b. E s s e y y i t M e h m e d E l v e f a î , A h m e d H a l i f e b. A b-d u 11 â h ve sair hazır bulunanlar...

A H M B D P A Ş A C A M t l

A h m e d P a ş A n ı n ç a h H İ y e t i v e c a m i d e k i b a s ı h i t a b e l e r h a k k ı n d a k ı s a

m a l û m a t

Istanbulda Topkapıda Ahmed Paşa ca­ mii Türk mimarîsinin güzel eserlerinden

biri-dir. Hakikat-ül-Cevâmi'de bu cami ve bu ca­ miin bânisi Ahmed Paşa hakkında ;u malû­ mat verilmektedir.

Banisi Sadrıazam Kara Ahmed Paşadır. Rüstem Paşanın biraderidir. Mahfili hüma­ yunu vardır [19] Hayatının tekmilinden ev­ vel bazı nedimler gamzı ile Sultan Süleyman Han Hazretleri paşayı müşarünileyhi sadaret­ le iken şehid eylemiştir. Haydar nam bir

ben-H$] Mlhmbtn. tol Ur«rın<U fevkani c c n n h ı n

On Uoeslnde olması lizımgelen b u mahfilin b u g U n etrafında, c»kl padifahiantı mahfillerine mahsus olan Kafo» mevcut delildir.

Referanslar

Benzer Belgeler

臺北醫學大學活動成效報告表 活動 名稱 臺北醫學大學 品德教育系列活動 活動 時間 98 年 03 月 01 日 至 98 年 04 月 30 日 活動

Venedik’e hiç güvenmediği gibi, açıkça güvenlik nedenleriyle Osmanlı bağlaşıklığını yeğlemiş olan Sırbistan despotuna da güvenmiyordu, öyle ol­ duğu için

Sıcak para akışının önemli duraklarından biri olan tarihi çar­ şının sırrının, geleneklerde gizli olduğu, Ertaş ve Fırat'la yaptığımız söyleşi de bir kere

Qa[daq insan iginde bulundu[u diinyaya ister yan\ uaglardan, ister televizyon ekantndan bakstn, modern toplumun kitle iletiqim araglan diler bir adryla medyasr,

Konservatuvarı’nda bale hocası yetiştirecek olan Teori Ana Sanat Dalı Bölümü’nü Moskova Gitis Enstitüsü Bale Fakültesi Dekanı Yevgeni Valukin kuracak.. Kültür

Hukuk Dev].eti İlkesini yerle bir eden bu karar, denokratik sistemin vazgeçilnez unsur].arı olan siyasi partileri uzak-. td,n veYa yakından ilgilendiraiyor

O halde şirketler topluluğunun genel olarak, bağlı şirketlerin esas olarak birbirinden ve hakim şirketten bağımsız şekilde ancak aynı hakim şirketin karar

vermeleri ve işlerini toparlamaları için vakit tanınmalı, onlarla sakin ve. yavaş konuşmalı, lafa