• Sonuç bulunamadı

Türkistan'da Hellenistik dönem

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türkistan'da Hellenistik dönem"

Copied!
154
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

ESKİÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

TÜRKİSTAN’DA HELLENİSTİK DÖNEM

Özlem ALBAYRAK

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

Prof. Dr. Hasan BAHAR

(2)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadar ki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada, başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU

Özlem Albayrak tarafından hazırlanan “Türkistan’da Hellenistik Dönem” başlıklı bu çalışması 03/07/2019 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

(4)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

ÖNSÖZ

Dünya tarihi açısından önemli bir yere sahip olan ve bünyesinde köklü bir geçmişi barındıran Türkistan, MÖ IV. yüzyılda tarihin en büyük komutanlarından biri olarak anılan Büyük İskender tarafından işgal edilmiştir. Bu işgaller sonrasında Türkistan, Hellenistik Dönem’de doğunun zenginliklerine sahip olmak isteyen Grekler ile Makedonyalıların yayılım alanı içerisinde yer almış ve Grek kolonizasyonun bir parçası haline gelmiştir. Türkistan’da Hellenistik Dönem isimli bu tez çalışmamızda Hellenistik Dönem’de Türkistan’ın siyasi tarihi ve siyasi gelişmelere göre değişen kültürel ve sosyal dönüşümleri ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Bu çalışmanın oluşmasının her aşamasında büyük emekleri olan danışman hocam Prof. Dr. Hasan BAHAR’a ve bilimsel desteğin yanı sıra yardımlarını esirgemeyen hocamlarım Prof. Dr. Özdemir KOÇAK ile Dr. Öğretim Görevlisi Hatice Gül KÜÇÜKBEZCİ’ye teşekkürü bir vazife bilirim.

Özlem ALBAYRAK

Öğr

enc

ini

n

Adı-Soyadı: Özlem Albayrak Numarası: 164202011004 Anabilim Dalı: Eskiçağ Tarihi Programı: Tezli Yüksek Lisans Tez Danışmanı: Prof. Dr. Hasan Bahar Tezin Adı: Türkistan’da Hellenistik Dönem

(5)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğre

n

cin

in

Adı-Soyadı: Özlem Albayrak

Numarası: 164202011004

Anabilim Dalı: Eskiçağ Tarihi

Programı: Tezli Yüksek Lisans

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Hasan Bahar

Tezin Adı: Türkistan’da Hellenistik Dönem

ÖZET

Hellenistik Dönem, olarak adlandırılan tarihsel süreç Makedonya Kralı Büyük İskender’in MÖ 323 yılında gerçekleşen ani ölümü ile başlar ve son Hellenistik Krallık olan Ptolemaios Krallığı’nın MÖ 30 yılında Roma İmparatorluğu hâkimiyetine girmesiyle son bulur. Bu tarihsel süreçte Türkistan’ın batısında ve güneyinde İskender’in işgalleriyle başlayan; Seleukos Krallığı, Greko-Baktriya Krallığı ve Hint-Greko Krallığı ile devam eden Grek emperyalizmi yaşanmaktaydı. Türkistan’ın doğusunda ise bu tarihsel süreçte Çin’in kuzeyine hâkim olmak isteyen göçebe kabileler birbirleriyle sürekli mücadele halindeydiler. Bu kabileler arasında yer alan Hisung-Nu’ların başına Mo-tu’nun geçmesiyle Ordos Platosu’nda yükselen bir güç haline gelen Hunlar; Kansu Bölgesi’nde yaşayan göçebe Yüeçileri Türkistan’ın batısına ve güneyine göç etmek zorunda bıraktılar. Yüeçilerin, bu göç hareketi sonrasında Türkistan’ın batısında ve güneyinde yaşanan Grek emperyalizmi

(6)

son buldu. Yakın zamana kadar Greklerin Türkistan’a etkileri hakkındaki bilgilerimiz oldukça sınırlıydı; fakat Afganistan, Pakistan, Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan’da gerçekleştirilen arkeolojik araştırmalar ile Hellenizm yayılım alanı ortaya çıkarılmıştır. Türkistan’da Hellenistik Dönem adlı bu tez çalışmasında Türkistan’ın Hellenistik Dönem siyasi tarihi ve döneme göre şekillenen kentleri, arkeolojik buluntuları, sosyo-ekonomik faaliyetleri incelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Büyük İskender, Orta Asya, Hellenistik Dönem, Batı Türkistan, Doğu Türkistan.

(7)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğre

n

cin

in

Adı-Soyadı: Özlem Albayrak

Numarası: 164202011004

Anabilim Dalı: Eskiçağ Tarihi

Programı: Tezli Yüksek Lisans

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Hasan Bahar

Tezin İngilizce Adı: Turkistan in the Hellenistic Period

SUMMARY

The Hellenistic period covers the period of Mediterranean history between the death of Alexander the Great in 323 BC and the emergence of the Roman Empire as signified by the Battle of Actium in 31 BC and the subsequent conquest of Ptolemaic Egypt the following year. In this historical process, starting with the invasions of Alexandros in the west of Turkestan; there was ongoing Greek imperialism with the Seleucid Kingdom, the Greco-Bactrian Kingdom and the Indo-Greco Kingdom. In the east of Turkestan, during this period, the nomadic tribes, who wanted to dominate the north of China, were fighting each other. Among these tribes, the Huns became a rising force on the Ordos Plateau after Mo-tu took over the Hisung-Nu. The nomadic Yüeh-chih living in the Kansu region were forced to migrate to the west of Turkestan. After this migration, Yüeh-chih ended the Greek imperialism in the west of Turkestan in a short time. Until recently, our knowledge of the effects of the Greeks on Turkestan was very limited; but in the last years, with the archaeological

(8)

researches conducted in Afghanistan, Pakistan, Tajikistan, Uzbekistan and Turkmenistan, the area of Hellenism spread in the region was revealed. In this thesis, Turkistan's Hellenistic period, its political history and cities, archaeological finds and socio-economic activities were examined.

Keywords: Alexander, Central Asia, Hellenistic Period, East Turkestan, West Turkestan.

(9)

İÇİNDEKİLER

BİLİMSEL ETİK SAYFASI... ii

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU ... iii

ÖNSÖZ ... iv ÖZET ... v SUMMARY ... vii HARİTALARIN LİSTESİ ... iv RESİMLERİN LİSTESİ ... v GİRİŞ ... 1

I. TÜRKİSTAN'IN COĞRAFYASI VE ERKEN TARİHİ ... 4

1.1. Türkistan’ın Coğrafyası ... 4

1.2. Erken Tarihi ... 7

II. HELLENİSTİK DÖNEM TÜRKİSTAN SİYASİ TARİHİ ... 13

2.1. Hellenistik Dönem’de Türkistan’ın Batısı ... 17

2.1.1. İskender’in Türkistan’ı İşgali ... 17

2.1.2. İskender’in Ölümü Sonrası Yaşanılan Siyasi Gelişmeler ... 22

2.1.3. Greko-Baktriya Krallığı Dönemi ... 28

2.1.4. Parth Krallığı Dönemi ... 33

2.1.5. Hint-Greko Krallığı Dönemi ... 35

2.2. Hellenistik Dönem’de Türkistan’ın Doğusu ... 39

2.2.1. Yüeçiler ... 40

III.KENTLER ... 44

3.1. Büyük İskender Tarafından Kurulan Kentler ... 44

3.1.1. Aleksandreia Areia ... 44

3.1.2. Aleksandreia Arachosia ... 46

3.1.3. Aleksandreia Drangiana ... 47

(10)

3.1.5. Aleksandreia Eschate ve Aleksandreia Oxus ... 48

3.2. I.Antiokhos Tarafından Kurulan Kentler ... 49

3.2.1. Ay Hanım ... 49

3.2.2. Antiokhia Tarmita ... 53

3.2.3. Antiokhia Margiana ... 53

3.3. I.Demetrius Tarafından Kurulan Kentler ... 55

3.3.1. Sirkap ... 55

4.4. Diğer Hellenistik Kentler ... 56

4.4.1. Marakanda ... 56 4.4.2. Baktra ... 58 4.4.3. Nisa ... 59 4.4.4. Takht-i Sangin ... 61 4.4.5. Gandara ... 62 4.4.6. Uzundara Kalesi ... 63

IV. ARKEOLOJİK BULUNTULARI ... 64

4.1. Epigrafik Buluntular ... 65

4.2. Figüratif Buluntular ... 69

4.3. Küçük Buluntu Toplulukları ... 71

V.HELLENİSTİK DÖNEM’DE TÜRKİSTAN’DA DİN ... 73

5.1. İskitler ... 75

5.2. Hsiung-Nu’lar ve Yüeçiler ... 77

VI. HELLENİSTİK DÖNEM’DE TÜRKİSTAN’DA TİCARET ... 80

6.1. İpek Yolu ... 82 SONUÇ ... 85 KAYNAKÇA ... 89 EKLER ... 106 HARİTALAR ... 106 RESİMLER ... 114 ÖZGEÇMİŞ ... 140

(11)

HARİTALARIN LİSTESİ Harita 1. Orta Asya.

Harita 2. Orta Asya Fiziki Haritası.

Harita 3. Claudius Ptolemaios’un Türkistan Haritası. Harita 4. Baktriya ve Soğdiana Bölgesi.

Harita 5. C’hang-Ch’ien’in Rotası.

Harita 6. İskender’in Türkistan Güzergâhı. Harita 7. Seleukos Krallığı.

Harita 8. Greko-Baktriya Krallığı.

Harita 9. Demetrius’un Hindistan Seferleri. Harita 10. Parth Krallığı.

Harita 11. Hint–Greko Krallığı Harita 12. Doğu Türkistan Kabileleri. Harita 13. Yüeçilerin Göç Hareketi.

Harita 14. İskender Tarafından Türkistan’da Kurulan Kentler. Harita 15. MÖ II. Yüzyıl Ticaret Yolları.

(12)

RESİMLERİN LİSTESİ Resim 1. I.Diodotos Sikkesi. Resim 2. I.Demetrius Sikkesi. Resim 3. İskender Sikkesi. Resim 4. I.Ptolemaios Sikkesi Resim 5. II.Euthydemos Sikkesi. Resim 6. I.Eucratides Sikkesi. Resim 7. I.Mithridates Sikkesi.

Resim 8. I.Eucratides’in Heliocles ve Laodice Betimli Sikkesi. Resim 9. Heliocles Sikkesi.

Resim 10. Heliocles Sikkesi Yüeçi Kopyası. Resim 11. Orlat Plakası.

Resim 12. II.Mithridates Sikkesi.

Resim 13. Agathocles’in Çift Dilli Sikkeleri. Resim 14. Pantaleon Sikkesi ve Lakshmi. Resim 15. I.Antimachos Sikkesi.

Resim 16. I.Apollodotus Sikkesi. Resim 17. Lysimachus Sikkesi Resim 18. II.Demetrius Sikkesi. Resim 19. Menander Sikkesi. Resim 20. II.Antigonas Sikkesi. Resim 21. Herat Citadeli. Resim 22. İskender Citadeli.

(13)

Resim 24. Ay Hanım Saray Rekonstrüksiyonu. Resim 25. Ay Hanım Saray Mozaikleri.

Resim 26. Ay Hanım Tiyatro Rekonstrüksiyonu. Resim 27. Ay Hanım Gymnasium.

Resim 28. Ay Hanım Girintili Nişli Tapınak Resim 29. Kineas Temenosu.

Resim 30. Antiokhia Tarmita. Resim 31. Antiokhia Margiana Resim 32. Pandavleni Mağarası.

Resim 33. Pandavleni Mağarası Demetriapolis Yazıtı. Resim 34. Sirkap Kenti.

Resim 35. Afrasiab Sur Duvarları.

Resim 36. Afrasiab Sur Duvarları Tuğlaları. Resim 37. Eski Nisa Parth Kaleleri.

Resim 38. Eski Nisa Kırmızı Bina.

Resim 39. Takht-i Sangin-Oxus Tapınağı. Resim 40. Uzundara Kalesi.

Resim 41. Tepe Nimlik’te Çanak-Çömlek Buluntusu. Resim 42. Takht-i Sangin Marsyas Heykeli.

Resim 43. Asoka Yazıtı. Resim 44. Sophytos Yazıtı.

Resim 45. Ay Hanım-Hazine Binası Buluntusu. Resim 46. I.Euthydemos ve I.Demetrius Yazıtı. Resim 47. Asangorna Yazıtı

(14)

Resim 48. Oxus Tapınağı Kadın Figürü. Resim 49. Paeonius Nikesi.

Resim 50. Oxus Tapınağı Erkek Baş Figürleri. Resim 51. Makhaira Kını.

Resim 52. Makhaira Kını

Resim 53. Ay Hanım Kadın Figürü. Resim 54. Ay Hanım Strato Heykeli.

Resim 55. Ay Hanım Chlamys Giyen Erkek Figürü. Resim 56. Ay Hanım Ana Tapınak Kült Heykeli. Resim 57. Ay Hanım Kybele İmgeli Madolyon. Resim 58. Oxus Tapınağı Altın At Araba Buluntusu. Resim 59. Tilla Tepe Buluntuları.

Resim 60. Kampyr Tepe Savaşçı Figürü. Resim 61. Hisung-Nu İnanç Motifi.

(15)

GİRİŞ

Türkistan, coğrafi olarak Orta Asya’da batıda Hazar Denizi ve Aşağı İdil’den başlamak üzere doğuda Moğolistan’daki Altay Dağlarına, güneyde Kopet - Hindukuş - Kuenlun Dağlarına, kuzeyde ise Aral ve Balkaş Gölleri’nin ötesinde Kırgız bozkırına kadar uzanan oldukça geniş bir alanı kapsar. Bu alan günümüzde Uygur, Kazak Türkleri ile diğer Türk gruplarının yaşadığı Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuzeybatısını ve 21 Aralık 1991 yılında Bağımsız Devletler Topluğu Sözleşmesiyle SSCB’den ayrılan Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan ülkelerini içine alır. Bu alan içerisinde Türkistan genel olarak çöller, bozkırlar ve yüksek dağ vadileriyle çevrilidir. Bu nedenle bölgenin baskın ekolojik yapısı çayır ve yarı çöl karışımı bozkırdır. Bu ekolojik nedenler Türkistan tarihinin erken dönemlerinde Orta Asya göçebeciliği olarak adlandırılan tamamen gelişmiş bir göçebe yaşam biçimini oluşturdu. Bu nedenle Türkistan tarihinin erken dönemlerinde klan, kabile, yerel veya din bağlar Türkistan halklarının kimliklerini oluşturan temel unsurlardır. Bu unsurlar genellikle çok katmanlıdır ve büyük göçebe nüfus için politik sınırlamalar yapmayı güçleştirir.1

Pers İmparatorluğu öncesinde Türkistan’ın siyasi tarihi hakkındaki bilgiler antik kaynaklarda yok denilecek kadar azdır. Ancak bazı araştırmacılar Pers egemenliği öncesinde Türkistan’da çeşitli örgütlü devlet yapılarının olduğunu savunur. Zerdüşlüğün kutsal kitabı Avesta’nın Baktriya’nın efsanevi kurucusu Vistaspa’dan bahsetmesi; Herodotos’un Pers ilerleyişi önünde İskitlerin büyük engel teşkil ettiğini aktarması ve Kyros’un kısa sürede Türkistan’ı işgal etmesi Pers İmparatorluğu öncesinde Türkistan’da merkezileşmiş bir devlet yapısı olduğu varsayımını güçlendirir.2 Ancak Avesta; Doğu İran ve Türkistan’ın klan ve kabile sistemini koruyan bir toplum yapısına sahip olduğunu betimler.

1 Golden, 2011: 1.

(16)

Pers İmparatorluğu’nun doğuşuyla Türkistan’ın siyasi tarihinin bulanık görüntüsü ayrıntılar olmasa da aydınlanmaya başladı.3 MÖ V. yüzyılın sonlarında Pers kraliyet ailesinin hizmetine hekim olarak giren Ctesias’ın “Perslerin Tarihi” isimli eserinin ilk üç kitabı Asur ve Babil tarihiyle başlar.4 Ctesias’a göre Asur Kralı Ninus ile Kraliçe Semiramis Baktriyalılar ile savaştılar ve doğuda işgaller gerçekleştirdiler. Ctesias’ın bu anlatımları mevcut diğer kaynaklarda doğrulanmamıştır; kaynaklar Asur kuvvetlerinin Media’nın daha doğusuna gitmediğini göstermektedir.

MÖ 672 yılında Asurluların İran Kabileleri üzerindeki aşırı baskısı nedeniyle dağınık haldeki Medler; Cimmerlerin ve İskitlerin destekleğini alarak isyan ettiler. Asur Kralı Esarhaddon İskitleri kendi tarafına çekti; fakat Medler bağımsızlıklarını kazanarak kendi devletlerini kurmayı başardılar.5 MÖ 653 yılında Medler; Asurlulara yeniden saldırdı ama bu kez Asurlular müttefiki İskitlerin yardımı ile Medleri yendi. Kral Siyaksares, MÖ 624 yılında İskitlerin Medler üzerindeki hâkimiyetine son vererek; tüm kabileleri başkenti Ekbatana olan tek bir devlette birleştirdi. Ardından Medler, Küçük Asya ve Kuzey Mezopotamya’da hâkimiyet sağlayarak sınırlarını Halys Nehri’ne kadar genişlettiler ve imparatorluk düzeyine ulaştılar. Cyaxares’in oğlu Astyages döneminde Medlerin, Türkistan kabileleriyle mücadele etmek zorunda kaldığı düşünülür; fakat Medlerin doğuda ne denli yayıldığı oldukça tartışmalıdır.

MÖ 559 yılında Pers kabilelerinin kralı olan Kyros, Med Kralı Astyages’e karşı ayaklanarak Ekbatana’yı işgal etti ve Med siyasi varlığına son verdi. Kyros’un Med Krallığı’nın yıkılmasının ardından bağımsız hareket eden Türkistan kabilelerinin üzerine askeri bir sefer düzenlediği bilinir.6 Pers Kralı I. Dareios, Kyros’un ele geçirdiği Türkistan’ın batısında ve güneyinde yer alan kentlerin bir kısmının adına Behistun Yazıtları’nda yer verir. Behistun Yazıtına göre Perslerin, Türkistan’da egemen olduğu coğrafya bugünkü Afganistan’ın büyük bir kısmı ile Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan topraklarını kapsamaktadır. Türkistan’daki Pers egemenliğine III. Dareios döneminde Makedonya Kralı Büyük İskender son

3 Fyre, 2009: 81.

4 Yıldırım, 2015: 573-590.

5 Dandamayev vd., 1994: 36.

(17)

verdi. İskender, Hazar Denizi geçitlerinden ilerleyerek önce Türkistan’ın güneyini ardından batısını işgal etti ve bölgeyi Grek hegomanyasının bir parçası haline getirdi.

Türkistan’ın doğusunda MÖ 700-300 yılları arasında Moğolistan ve İç Asya’da yaşayan göçebe kabileler Çin’in kuzeyine hâkim olabilmek için birbirleriyle sürekli mücadele halindeydiler. Bu kabileler arasında öne çıkan iki kuvvet bulunmaktadır. Bunlardan biri Çinlilerin tabiriyle “Hisung-Nu”lar, diğeri ise “Yüeçiler” dir. MÖ 209 yılında Hsiung-Nu kabilerinin başına geçen Mo-tu (Mete) dağınık haldeki kabileleri tek bir bayrak altında toplamayı başardı. Mete döneminden itibaren Ordos Platosu’nda güçlenen Hunlar; Yüeçileri Türkistan’ın batısına göç etmek zorunda bıraktılar. Türkistan’ın doğusundan batısına göç eden Yüeçiler; İskender’le başlayan Seleukoslar’la gelişen Baktriya’da Greko-Baktriya Krallığı’yla devam eden Grek sömürgeciliğine son vermeyi başardılar. Yüeçilerin göç dalgaları nedeniyle Greko-Baktriya Krallığı’nın yıkılmasını fırsat bilen Parthlar ise I.Mithridates döneminde Baktriya’nın doğusuna hâkim oldular. Ancak Parthlar, Yüeçilerin yerlerinden ettiği Toharların7 ve İskitlerin istila faaliyetleriyle uzun yıllar boyunca doğu sınırında mücadele etmek zorunda kaldılar. II.Mithridates’in Part Krallığı’nın başına geçmesiyle göçebeler kontrol altına alındı ve Parth etkisini günümüz Afganistan’a kadar genişledi. Greko-Baktriya Krallığı’nın yıkılmasının ardından Hindukuş Dağları’nın kuzeyine göçebeler; güneyine de Hint-Greko Krallığı hâkim oldu. Bu dönemde Türkistan’ın doğusuna ise Asya Hun Devleti hâkimdir.

Türkistan’da Hellenistik Dönem adlı bu tez çalışmasında Türkistan’da Büyük İskender’in gerçekleştirdiği askeri seferlerle başlayan; Seleukos Krallığı, Greko-Baktriya Krallığı, Parth Krallığı ve Hint-Greko Krallığı ile devam eden siyasi gelişmeler çerçevesinde sosyal ve kültürel dönüşümler incelenmiştir.

7 Bazı görüşlere göre Grek kaynaklarındaki Toharlar; Çin kaynaklarındaki Yüeçilerdir. Ancak

Tohar-Yüeçi tezi çok tartışmalıdır ve birçok bilim adamı tarafından reddedilmektedir. Bkz. Yıldırım, 2012: 419-440. Toharların yaşadığı yer olarak adlandırılan Toharistan ise günümüzde Belh’in doğusunda, Bedahşan’ın batısında, Ceyhun Nehri’nin güneyinde, Hindukuş Dağları’nın kuzeyinde yer almaktadır.

(18)

BİRİNCİ BÖLÜM

I. TÜRKİSTAN'IN COĞRAFYASI VE ERKEN TARİHİ 1.1. Türkistan’ın Coğrafyası

Türkistan, tarihinin genel hatları oldukça iyi bilinir; fakat coğrafi çerçeveyle ilgili ayrıntılar tarih boyunca ülkeden ülkeye ve ideolojilere göre değişiklik göstermiştir.

MÖ VI. yüzyılda yazıldığı düşünülen Zerdüşlüğü’nün kutsal kitabı Avesta’da Turan ve Türkistan kelimesi geçmekte; Tanrı Dağları’nın doğusundan İdil Irmağı, Seyhun, Ceyhun, Horasan arasında kalan topraklar kastedilmektedir.8

VI. yüzyılda Grekler, Türkistan’ı tanımlamak için “Türk İli” anlamına gelen “Türkhia” sözcüğünü kullanmışlardır.9 Yazılı kaynaklarda ise Türkistan kelimesi ilk kez “Turkastanak” şeklinde eski Yunanlıların İskitya kelimesine karşılık olarak VIII. yüzyılda yaşamış Ermeni tarihçisi Musa Horenki (Moses Xorenac’i) tarafından kullanılmıştır.

Türkler, VI. yüzyılda sınırlarını Amu Darya Nehri’ne kadar genişlettiği için Sasaniler; Amu Darya Nehri’nin kuzeyini Türkistan olarak adlandırdılar.10 Sasaniler döneminde İran kaynaklarında “Turan” olarak geçen Türkistan’ın doğu sınırları Çin’e kadar uzanıyordu.11

Osmanlı İmpatorluğu, XV. ila XIX. yüzyıl arasında Türkistan’ı tanımlamak için Acemistan, Bilad-ı Acem, Vilayet-i Acem tabirlerini kullanmıştır. Acem tabiri Osmanlılara, Araplardan miras kalmıştır. Arap coğrafyacılar, Arap olmayan anlamında “Acem”; Arap coğrafyası dışında kalan Arapça konuşmayan coğrafya için “Acemistan” tabirini kullanmışlardır.12 Osmanlı İmparatorluğu, XIX. yüzyıldan itibaren Acem tabirinin kullanımı bırakılarak İran, Horasan, Türkistan tabirlerini kullanmaya başladı. Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında İran’ın doğu 8 Hayit, 1988: 23. 9 Yıldırım, 2012: 423. 10 Barthold, 1981: 140. 11 Kurt, 1999: 354. 12 Şirin, 2017: 313-323.

(19)

sınırlarındaki Horasan ve onun da ötesinde kalan Türkistan; Osmanlı Türkçülüğünün menşei için bir nevi ata diyarı olarak algılanmıştır.13

Avrupalıların, Türkistan’ı tanıma girişimleri ise XIII. yüzyılda Marko Polo, Plano Karpini, Fransız Rubruk ve Gonzales De Gravijo’nun seyahatnameleri ile başladı. Bu ilgi XVIII. yüzyıldan itibaren başlayan Rus yayılmacılığı nedeniyle XIX. yüzyılda artarak devam etti. XIX. yüzyılda Türkistan’a gelen ilk Batılı seyyah grubu Nazaroff, Eversmann, Jakovl ve Mouraview’den oluşmaktadır. Bu ekip Moskova’dan, Orenburg’a, oradan da Kazak bozkırlarından geçerek Buhara, Semerkant, Taşkent, Bedahşan ve Hokand’ı ziyaret etmiştir. Meşhur bir seyyah olan Alexander Burnes ise İngiliz yönetimi tarafından 1829 yılında Afganistan ve Türkistan’a gönderilmiştir. Seyyah; Buhara, Kırgız stepleri ile Hazar havzasını gezmiş; Buhara’yı çok beğenmiş ve “Dünyanın Cenneti” olarak adlandırmıştır.14

XIX. yüzyılda Türkistan toprakları batılı güçlerin ideolojilerine göre iki parçaya ayrılmıştır. Rus işgali altındaki bölümüne “Transcaspia”, Çin işgali altındaki bölümüne “Sinkiang” (Yeni Sömürge) adı verilmiştir. Bu dönemde Afganistan Vadisi’de İngiltere hemonyası altında bulunmaktadır.15 Türk kelimesinin Farsça “-istan” ekiyle birleşmesinden oluşan “Türkistan” tabirinin kullanımı batılı güçler tarafından 1920 yılından itibaren yasaklanmaya başlandı. 1924 yılından sonra ise Türkistan toprakları “Orta Asya” olarak adlandırıldı. 16 Orta Asya terimi ise Ruslar ve Avrupalı devletler tarafından farklı şekilde yorumlanmıştır. Ruslar sadece kendi yönetiminde bulunan Türkistan topraklarına Orta Asya derken; diğer Avrupalı devletler Doğu ve Batı Türkistan’ı içine alan coğrafyaya Orta Asya demişlerdir.17

13 Köprülü, 1943: 219-303; Karaismailoğlu, 1988: 321; Arslan, 1999: 84; Şirin, 2017: 313-323.

14 Biçer, 2011: 127-145.

15 Bahar, 1994: 233.

16 SSCB, 2 Eylül 1920 tarihinde Buhara’yı işgal ederek Buhara Emirliği’nin siyasi varlığına son

vermiştir. Ardından bu emirliğin yerine Buhara Halk Cumhuriyeti kurulmuştur. Bu cumhuriyet Bolşeviklerin kontrolünde olup 1924 yılında kendini lağvetmiş ve yerine Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuştur. Bu tarihten itibaren SSCB, kendisine karşı oluşabilecek ideolojik tehditleri önlemek amacıyla Türkistan tabirinin kullanımı tamamen yasakladı. Bkz. Hatunoğlu, N.(2018).“Buhara Emirliğinin Son Hükümdarı Âlim Han’ın Afganistan’da Ölümü ve

Sonrasında Yaşanan Gelişmeler”, Asya Araştırmaları Dergisi, Sayı. 2 / Cilt. 2.

(20)

Türkiye’de modern tarihçiliği başlatan ve en ünlü doğu uzmanlarından biri olan Zeki Velidi Togan ise Farsça bir kelime olan ve Türk yurdu anlamına gelen Türkistan’nın sınırlarını şu şekilde çizmektedir: “Güneyden Gürgan Nehri, Horasan Dağları, Kopet Dağı, Kuhî Baba, Mezdûran, Tapcak ve Ak Dağları, Hindukuş sırtları, Mustag-Kuenker Sıradağları; doğudan Sucav civarında Moğol Altay’ına uzanan Burucan Geçidi, kuzeyden Cungarya ve Kazakistan’ın kuzey sınırlarını meydana getiren İrtiş Havzası ve Aral-İrtiş su ayrımı hattının kuzey yamaçları, batıdan Kuzey Ural Dağı, Yayık Nehri, İdil’in denize döküldüğü yer olan Bökey Orda ve Hazar Denizi ile çevrilidir.”18 Togan, Güney Türkistan19 olarak adlandırılan Afganistan’ın kuzey bölümü ile İran Türkistan’ı olarak adlandırılan İran sınırları içinde bulunan Astarabad ve Deregiz kentlerini kapsayan alanı Türkistan sınırlarına dâhil etmemiştir.20 Togan; İran, Afganistan ve Hindistan taraflarına yayılan Türklerin bu bölgelere Fars kültürüyle geldiklerini ve Farsça konuştuklarını belirtir.21 Bu nedenle Togan’a göre Türkistan, batıdan doğuya Volga Nehri ve Hazar Denizi’nden Çin Seddine, kuzeyden güneye ise Altaylardan, Hindikuş Dağlarına kadar uzanan bir coğrafyayı kapsamaktadır.

V. V. Bartholt, Türkistan’ı İslam ülkeleri ile Çin arasında kalan bölge olarak tanımlamıştır. Bu bölgenin batısında kalan Amu Darya ve Syr Darya Nehirleri’nin arasını da Maveraünnehir olarak adlandırmıştır. Bartholt, İran-Turan savaşları sonrasında bölgenin batı sınırı sürekli değiştiği için Maveraünnehir’i de Türkistan sınırlarına dâhil etmiştir.22

Günümüzde ise Orta Asya olarak adlandırılan Türkistan, dar anlamıyla geçmişte Sovyetler Birliği’nin parçası olan; Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan ülkelerini kapsar. Geniş anlamda ise Afganistan ve Pakistan’ın kuzeyi, Çin’in batısı ve Moğolistan, Rusya’nın bir kısmı ile

18 Togan, 1981: 1.

19 Cenûbî Türkistan, Türkistan-ı Sagir, Bend-i Türkistan, Afgan Türkistanı. Bkz. Tolkun, 2018:

122-130.

20 Togan, 1981: 1.

21 Togan, 1981: 153.

(21)

Kuzeydoğu İran’ı kapsar. Bu tanımlamalar çervesinde Türkistan; Batı Türkistan ve Doğu Türkistan olmak üzere iki bölüme ayrılır. (Hrt 1)

Batı Türkistan, Aras Nehri’nin döküldüğü noktadan başlayarak İran’ın kuzeybatı, kuzey ve kuzeydoğu bölgeleri olan Azerbaycan, Mazenderan, Türkmen sahrası ve Horasan’ı içine alır. Bölge’nin yüzölçümü 3.999.400 km2’dir. Türkistan’ın doğusu ise Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuzeybatı yönünde ve Batı Türkistan’ın doğusunda yer alır.

Batı Türkistan; vadi, çöl, dağ, göl ve nehirlerle kaplı bir arazi yapısına sahiptir. Bölge’nin en önemli vadisi Fergana’dir. Vadi; Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan devletlerinin bulunduğu havzayı içine alır. Bu vadi çevresinden pamuklu ve ipekli ürünler elde edilmektedir. Bu nedenle “Türkistan’ın Bahçesi” olarak bilinmektedir. 180.000 km2‘likPetpak, 350.000 km2 ‘lik Karakum, 300.000 km2’lik Kızılkum çölleri Batı Türkistan’ın belli başlı çölleridir. Batı Türkistan’ın bilinen en önemli dağları ise Altay, Tanrı, Pamir ve Kopet’dir. Batı Türkistan’da 35.000 civarında küçük ve büyük çaplı göller bulunur. Bölge’nin en önemli gölleri; Hazar, Aral, Balkaş ve Işıkkal’dır. Batı Türkistan’ın en önemli nehirleri ise Syr Darya ve Amu Darya’dir. Doğu Türkistan’ın ise güneyinde Kunlun Dağları, kuzeyinde Çungarya ve Altay Dağlarına yaslanan bozkır bölgesi yer alır. 1700 km uzunluğundaki Tanrı Dağları güneyden kuzeye doğru uzanır ve Doğu Türkistan’ı net bir şekilde ikiye böler. Doğu Türkistan’ın büyük bir bölümü sıradağlar ve çöllerle kaplıdır. Yanrı Dağları ve Kunlun Dağları arasında kalan, Taklamakan Çölü, Doğu Türkistan’ın en çölsü bölgesidir. Bölge’nin en önemli akarsuları ise Kaşgar Darya, Yarkent Darya, Huten Darya’dır. Bu nehirlerin birbirine yaklaşarak oluşturduğu çöküntünün ortasında ise Tarım Havzası bulunur. (Hrt 2)

1.2. Erken Tarihi

Türkistan’ın erken tarihi hakkındaki ilk bilgiler Pers, Grek, Hint ve Çin kaynaklarından öğrenilir. Pers Kralı I.Dareios, İran yaylası ve Anadolu'da hâkimiyetini sağladıktan sonra doğuda Hindistan ile batıda Hellas’ı ele geçirmek üzere harekete geçti. Bu nedenle Dareios, Pers Körfezi ile Indus Nehri’nin denize döküldüğü yer arasındaki deniz yolunu incelemesi ve bölgede araştırma yapması için

(22)

Grekli tüccar Caryanda’lı Scylax’ı görevlendirmiştir. Scylax, MÖ 516 yılında Pencap Bölgesi hakkında önemli bilgiler toplamıştır. Bu bilgiler ışığında I.Dareios, MÖ 512 yılında Hindistan’a doğru bir sefer gerçekleştirdi ve Pencap’ı istila ederek Ganj Nehri’ne kadar ilerledi.23 Bu sefer sonucunda I.Dareios; Herat, Kandahar, Kuzeybatı Pencap ve İndus Nehri’ne kadar ülkesinin sınırlarını genişletti.24

MÖ 484 ila 425 yılları arasında yaşamış Halikarnaslı Herodotos, I.Dareios öncülüğünde İndus Nehri’nin ve Hint Denizi’nin keşfedildiğini belirterek Asya'nın doğu sınırını çizer.25 Herodotos zamanında Hindistan’ın doğusu hakkındaki bilgiler yok denilecek kadar azdır. Nitekim Herodotos, “Histories” da bunu açıkca ifade eder: “... Asya, Hindistan’a kadar oturdukları yerlerdir. Oradan sonra doğuya doğru

ıssızdır, kimse belli bir şey söylemez. Asya’nın kuruluşu ve büyüklüğü böyledir.”26

Herodotos, Perslerin gerçekleştirdiği askeri sefer nedeniyle kavimler hakkında bilgiler anlatır; fakat Türkistan coğrafyası ve sınırları hakkında detaylı bir bilgi aktarmaz. Araştırmacılar, Persler’in batıya sefer yaptığı sırada doğu hakkında birçok şey öğrendiklerini; Herodotos’un da bu bilgilerden faydalanarak Türkistan’ın batısında yaşayan kavimler hakkında bilgi aktardığını düşünmektedir.27

MÖ 64 ila MS 24 yılları arasında yaşamış ünlü coğrafyacı Strabon ile MS 23-79 yılları arasında yaşamış Romalı Plinius, Türkistan coğrafyasını ve kentlerini önemli tarihsel ayrıntılarla anlatmaya çalışmıştır. Arrianos, Curtius ve Diodorus ise Büyük İskender’in Baktriya ve Soğdiana’ya gerçekleştirdiği askeri seferlerini detaylı olarak anlatır. İskender’in yaşamı ve ahlakı üzerinde duran Plutarkhos ise Türkistan’ın batısındaki bazı önemli sosyal koşulları vurgulamaya çalışmıştır.28 Geç İskenderiye Dönemi’nde yaşamış, MS II. yüzyılın birinci yarısı, ünlü bilim adamı Claudius Ptolemaios’un haritasından ise Türkistan hakkında sağlanan bilgiler büyük

23 Özman, 2014: 1011.

24 Jackson, 1955: 299; Bayur, 1987: 53; Özman, 2014: 1011.

25 Herodotos, IV, 44.

26 Herodotos, IV, 40.

27 Bahar, 1994: 242.

28 Proksehes adında bir Makedonyalı asker, Oxus (Ceyhun) kıyısında Kral çadırı için çukur

kazarken, koyu, yağlı bir sıvı fışkırdı. llk fışkırınanın arkasından duru, halis zeytinyağı gelmeye

başladı. Kokusu da, tadı da tıpkı zeytinyağı gibiydi; parlaklığı, koyuluğu da zeytinyağından

farksızdı. Bkz.Plutarkhos, İskender., LVIII. Plutarkhos’un bahsettiği petroldü ancak o sırada durum anlaşılamamış, zeytinyağı gibi düşünülmüştür.Bkz. Bahar, 1994: 243.

(23)

ölçüde sınırlıdır. Ptolemy’nin haritasında Türkistan’ın genel durumu dışında hiçbir kenti, nehirleri ve dağları doğru yerde gösterilmemiştir. Baktriya ve Marakanda gibi en önemli kentler bile haritada doğru yerde değildir. (Hrt 3)

Hint metinleri, Hellenistik Dönem’de Greklerin egemenliğine “Yavana’’ olarak atıfta bulunur; fakat bu metinler tam anlamıyla tarihsel değildir ve kolayca yorumlanamaz.29 Ancak Milindapanha ve Yuga Purana gibi Hint kaynakları sınırlıda olsa Türkistan’ın ilkçağına ve coğrafyasına ışık tutar.

İskender’in Pers İmpartorluğu’nun doğu satraplıklarını ele geçirmek için Türkistan’ın batısına ilerleyişini Arrianos, “İskender’in Anabasis’i” adlı eserinde detaylı olarak anlatır. Bu eser, Türkistan’ın ilkçağına ve coğrafyasına ışık tutan en güvenilir kaynak olarak kabul edilebilir. Arrianos’un anlatımlarına göre; İskender Hirkanya yolu üzerinden ilerleyerek Hirkanya’nın başkenti Zadracarta’yı işgal etti ve bu kenti Türkistan’ın batısını ve güneyi ele geçirmek için güçlü bir merkez haline getirdi.

Hirkanya, İran’ın Mazenderan, Gülistan ve Gilan kentleriyle Türkmenistan’ın Hazar Denizi kıyılarının güneyini içine alan tarihi bir bölgedir. Bölge, Hazar Denizi ile Elburz Dağları arasında yer aldığı için tropikal bir iklime ve verimli topraklara sahiptir. Bu nedenle tarih boyunca birçok imparatorluk tarafından istila edilmiştir. Hirkanya, Kyros (MÖ 559- 530) veya Cambyses (MÖ 530-522) döneminde Pers İmparatorluğu’nun bir parçası durumdaydı ve Parthia satraplığının bir alt bölgesiydi. Parthia ise Eski İran’nın kuzeydoğusunda bulunmaktadır. Parthia’nın kuzeybatısında Hirkanya, kuzeydoğusunda Margiana, batısında Media doğusunda ise Areia Bölgesi bulunur. İskender, Parthia’nın doğusundan ilerleyerek Areia Bölgesi’ne ulaştı.

Areia Bölgesi, günümüzde Afganistan’ın Helmand ve Arghandab vadileri çevresini kapsar. İskender ve ordusu, Afganistan masifi etrafında dolambaçlı bir yol izleyerek Kabil Nehri’nin yukarı kısmından Hindukuş Dağları’nın eteklerine kadar ilerledi.30 Ardından Hindukuş Dağları’nın güney eteklerini aşarak Baktriya’ya ulaştı.

29 Dani ve Bernard, 1994: 97.

(24)

Baktriya, Hindukuş Dağları ile Oxus Nehri arasında kalan antik bir bölgedir. Geniş bir alanı kapsayan bölge dört bölüme ayrılmaktadır. Bölgenin birinci bölümü; Oxus Nehri’nin kuzeydoğusunu kapsar; bu alan günümüzde Tacikistan ve çevresidir. Bölgenin ikinci bölümü, Oxus Nehri’nin güneyini Ai Khanoum (Ay Hanım) ve Shortughai çevresini kapsar; bu alan ise günümüzde Afganistan’ın kuzeydoğusunu oluşturur. Bölgenin üçüncü bölümü Oxus Nehri’nin güneybatısını Baktra vahası ve çevresini kapsar; bu alanda günümüzde Afganistan’ın kuzeyidir. Bölgenin dördüncü bölümü ise Oxus Nehri’nin kuzeyini Surkhan-Darya vadisini kapsar; bu alanda günümüzde Özbekistan ve çevresidir.31

İskender, Baktriya’a ulaştıktan sonra Oxus Nehri’ne (Amu Darya) doğru ilerledi. Oxus Nehri; Strabon, Arrianos ve Ptolemy’ye göre Baktriya ve Soğdiana arasındaki sınırı oluşturmaktaydı. Ancak günümüzdeki birçok bilim adamı Hisar Sıradağları’nın (Hissar) Soğdiana ve Baktriya arasındaki sınırı oluşturduğunu kabul etmektedir.32 Günümüzde Ceyhun Nehri olarak adlandırılan Oxus Nehri, Pamir ve Hindukuş Dağları’nın birleştiği yerde bulunur. Nehir, 4950 m yükseklikteki kaynağından doğup batıya doğru ilerler. Kuzeyden, Vahan Vadisi, Kızılsu (Vahş/Uranovodsk), Kafirnihan ve Surkhan Darya, güneyden de Kökçesu kollarını alarak Kunduz-Belh hizasında kuzeybatıya döner. Bu dönüşten sonra kısmen çöller ve bozkırlar içinde herhangi bir kol almadan kuzeybatı yönünde ilerler ve Aral Gölü’ne dökülür.

İskender, Oxus Nehri’nin ötesine geçerek Zerefşan Nehri’nden aşağıya doğru ilerdi ve Soğdiana’nın başkenti Marakanda’yı işgal etti.33 Oxus Nehri’nin doğusunda bulunan Soğdiana, Pers İmparatorluğu döneminde Jaxartes Nehri ötesinde yaşayan ve barbar olarak tanımlanan göçebe İskitler ile Persler arasında tampon bir bölge görevini üstleniyordu. Hellenistik Dönem’in başlarında ise Soğdiana medeni dünyanın doğu sınırı olarak kabul ediliyordu.34 Soğdiana Bölgesi’nin batısında Oxus Nehri, doğusunda Jaxartes Nehri, güneyinde Baktriya, kuzeyinde ise Kızıl Kum Çölleri yer almaktadır. Bölge günümüzde Özbekistan’ın Samarkand ve Buhara

31 Mairs, 2011: 29.

32 Lyonnet, 1993: 195-208.

33 Arrianos, III, 30.

(25)

kentlerinden Tacikistan’ın Soğd kentine kadar uzanan geniş bir coğrafyayı kapsar.

(Hrt 4)

Plutarkhos; Soğdiana’nın doğusunda yer alan Jaxartes Nehri’ni Tanais Nehri ile özdeşleştirmiştir.35 Greklerin, Syr Darya olarak adlandırdıkları Jaxartes Nehri hakkında Arrianos’un anlattıkları ise gerçeği yansıtmamaktadır. Arrianos, İskender’in Soğdiana’nın başkenti Marakanda’yı işgal ettikten sonra Tanais Nehri’ne doğru ilerlediğini, bu nehrinde Oxus Nehri gibi Hint Kafkaslarından doğduğunu ve Hirkanya Nehri’ne döküldüğünü anlatır.36 Günümüzde “Seyhun” olarak adlandırılan Jaxartes Nehri; Hint Kafkasların’dan doğmaz. Nehir, Tanrı Dağların’dan kaynağını alan Narinderya ile Karaderya Nehirleri’nin birleşmesi sonucu oluşur. Ayrıca nehir, Hirkanya Nehri’ne değil, günümüzde Tacikistan ve Özbekistan’dan geçerek Aral Gölü’ne dökülür.

Türkistan’ın doğusu hakkındaki ilk bilgiler ise Çin kaynaklarından öğrenilmektedir. Çin kaynaklarının anlatımlarına göre Türkistan’ın doğusunda, Çin’in kuzeyine hâkim olmak isteyen kabileler birbirleriyle sürekli mücadele halindeydiler. Öne çıkan bu kabilelerden biri Çinliler’in tabiriyle “Hisung-Nu”lar37, bir diğeri de “Yüeçiler”dir. MÖ 208 yılında Mo-tu’nun (Mete) Hisung-Nu kabilelerinin başına geçmesiyle Türkistan’ın doğusunun tarihinin seyri değişti. Dağınık haldeki boyları bir aile gibi tek bayrak altında toplayan Mete önderliğinde Hunlar; Yüeçilere ve diğer kabilelere askeri üstünlüklerini kabul ettirerek sınırlarını doğuda Mançurya’dan Aral Gölü’ne, batıdan da Sibirya’dan Gobi Çölü-Tibet hattına kadar genişlettiler. Mete’nin oğlu Lao Şang, babasının izlediği politikayı örnek alarak Yüeçileri anavatanlarından batıya doğru göç etmek zorunda bıraktı. Bu göç sırasında Yüeçiler; Kansu, Issık Göl, Zerefşan Vadisi, Kuzey Baktriya bölgelerinde bir dizi maddi kültür kalıntıları bırakmıştır.38 Han İmparatoru Wu-ti, sadık diplomatı C’hang-Ch’ien’i baş düşmanları olan Hunlara karşı Yüeçiler’le ittifak yapması için Türkistan’ın batısına göndermiştir. C’hang-Ch’ien yolda Hunlar tarafından esir

35 Plutarkhos. İskender., XLV, 5.

36 Arrianos, III, 30.

37 Çin'in “Yirmibeş Hanedan Tarihi”nden ilki olan ve Hunlar hakkında ilk bilgiyi veren Shih-Chi'de

(Tarihçinin Kayıtları) Hunlar, Hsiung-Nu olarak kaydedilmektedir. Bkz. Çakmak, 2003:1.

(26)

edildi; fakat başarılı diplomat kaçmayı başardı. Ardından Yüeçilere ulaştı; fakat Yüeçiler eski ülkelerine geri dönmek istemediklerini belirtiler. Bu durum karşısında C’hang-Ch’ien ülkesine geri dönmek zorunda kaldı. Chang Ch’ien, gidişi ve dönüşü sırada Fergana, Soğdiana, Doğu Parthia ve Baktriya çevresi hakkında keşif yazıları yazdı. MÖ 99 yılında “Çin’nin Herodotos’u” olarak adlandırılan yazar Sima Qian, Chang Ch’ien’in karşılaştığı Baktriya Krallığı topraklarını, insanlarını ve sosyal organizasyonlarını tanımlayan bir eser oluşturdu. C’hang-Ch’ien’in raporlarından hem Türkistan’ın doğusu hem de batısında hakkında birçok şey öğrenildi.39(Hrt 5)

(27)

İKİNCİ BÖLÜM

II. HELLENİSTİK DÖNEM TÜRKİSTAN SİYASİ TARİHİ

I.Perdikkas tarafından kurulan Makedonya Krallığı uzun yıllar boyunca kendi iç işleri ile ilgilenmiş Balkanlar’da ve Hellas’da etkili olamamıştır. MÖ 359 yılında II.Philippos’un Makedonya Krallığı’nın başına geçmesi hem Makedonya hem de dünya tarihi etkileyecek gelişmelere ortam hazırlamıştır. Phillippos, Balkanlar’daki kavimler ile Hellas’daki kent devletlerine siyasi ve askeri üstünlüğünü kabul ettirdikten sonra Grek kentlerini Korinthos’da toplayarak Hellen Birliği’nin (Korinthos Birliği) kurulmasını sağladı. Bu birliğin kurulmasıyla Grekler ve Makedonyalılar; Batı Anadolu’daki kentleri Pers işgalinden kurtarmak ve Kserkses’in Hellas’da yaptığı yıkımların intikamını almak için ortak düşmanları Perslere karşı “Pan-Hellen” seferi düzenleme kararı aldılar. Kurulan birliğin hegamonu şeçilen II.Phillippos; Pers İmparatorluğuna karşı düzenlenecek olan askeri seferinde başkomutanı şeçilmiştir. II.Philippos’un MÖ 336 yılında Aigai’da öldürülmesiyle siyasi dengelerin değiştiğini düşünen Grekler ve Balkanlar’daki kavimler Makedon gücünden kurtulmak için harekete geçtiler. Bu siyasi kargaşalar sırasında II.Phillippos’un dördüncü karısı Epeiros Kralı Neoptolemos’un kızı Olympia’nın oğlu İskender 20 yaşında ordu tarafından Makedonya kralı ilan edildi.

İskender, Hekatombeon ayının 6’ıncı gününde MÖ 356 yılında Makedonya Krallığı’nın başkenti Pella’da dünyaya geldi. Küçük yaştan itibaren eğitimine büyük önem verilen İskender; dönemin en büyük âlimi Aristoteles’in öğrencisidir. Aristoteles’in verdiği yaratıcı eğitimler İskender’i büyük askeri başarılara ve çağını aşan ideallere ulaştırdı.40 MÖ 336 yılında Makedonya Krallığı’nın başına geçen İskender; krallığının ilk yıllarında babasının izlediği politikayı örnek alarak Balkanlar’daki kavimler ile Hellas’daki kent devletlerine kısa sürede siyasi ve askeri üstünlüğünü kabul ettirdi.41 Bunun üzerine Korinthos’da tekrar toplanan Sparta dışındaki tüm Grek kent devletleri Perslere karşı gerçekleştirilecek olan “Pan-Hellen” seferinin yeni başkomutanı olarak Büyük İskender’i şeçti.42 İskender, Hellen

40 Plutarkhos. İskender., X.

41 Cartledge ve Spawforth, 2002: 135.

(28)

Birliği’nin başkomutanı şeçildikten sonra Makedonya’ya geri dönerek “Asya Seferi” hazırlıklarına başladı.43

İskender, MÖ 334 yılının ilkbaharında ordusuyla birlikte Thrakia sahili boyunca yürüyüşe geçerek Hellaspontus’a ulaştı. Hellaspontus üzerinden Anadolu’ya geçen Makedon ordusu MÖ 334 yılında Granikos mevkisinde Pers ordusuyla ilk kez karşılaştı ve mutlak bir zafer kazandı. İskender, Granikos zaferinin ardından kıyı boyunca ilerleyerek Pers donanmasına gemi sağlayan ve askeri üs olarak kullanılan Sardes, Ephesos, Miletos, Halikarnassos kıyı kentlerini karadan tek tek işgal etti. İskender, Halikarnassos’un işgalinden sonra ordusunun bir kısmını Makedonya’ya geri gönderdi; bir kısmını da II.Phillippos dönemi önemli komutanlarından olan Parmenion’la Phrygia’yı işgal etmesi için Sardes’e gönderdi.44 İskender’in kendisi ise küçük bir birlikle Lykia ve Pamphylia sahillerini işgal etmek için güneye doğru ilerledi.45 Bu ilerleyiş sonrasında MÖ 334/333 kışı boyunca Telmessos, Pinara, Amna, Patara, Phaselis, Perge, Aspendos, Side ve Selge başta olmak üzere birçok kenti ve kaleyi işgal etti. Ardından Pisidia Bölgesi içerisinde kuzeye doğru ilerleyerek Sagalassos kentini işgal etti ve ordusuyla birleşmek için Phrygia Bölgesine geçti.46 İskender, Phrygia satraplığına Generali Antigonos’u atadı ve Gordion’a doğru ilerledi. Gordion’da, Gordion’un efsanevi kurucusu Gordias’ın üzerine kehanette bulunulmuş arabasının düğümünü çözdü. Bu kehanete göre bu düğümü çözen Asya’nın kralı olacaktır.47

İskender, MÖ 333 yılının ilkbaharında Gordion’dan ayrılarak Ankyra üzerinden güneye doğru ilerledi ve Torosları aşarak Kilikia’daki Tarsus’a ulaştı. Ardından dağlık bir alan olan Batı Kilikia’yı da işgal ederek Suriye’ye doğru ilerlemeye başladı.48 Bu ilerleyişi sonrasında Magarsos’u işgal etti ve buradaki Athena Tapınağını ziyaret etti. Ardından Mallos’a doğru ilerledi. İskender, Mallos’da iken III.Dareios’un büyük bir orduyla Amanos Dağları’nın kuzeyinden Kilikia’ya

43 Dignas, 2004: 65.

44 Arrianos, I, 24.

45 Bosch, 1942: 34.

46 Umar, 1984: 427.

47 Plutarkhos. İskender., XVIII, 1-2.

(29)

doğru ilerlediğinin haberini aldı. Bu nedenle Suriye ilerleyişini durdurarak Kilikia’ya geri dönen İskender; MÖ 333 yılında İskenderun Körfezi ovasında bulunan İssos kenti civarında III.Dareios’un yönettiği Pers ordusuyla ikinci kez karşılaştı.49 İskender ve ordusu bu savaşta Pers ordusunu ikinci kez ağır bir yenilgiye uğrattı. III.Dareios, bu savaş sonrasında İskender’e barış teklifinde bulundu. Ancak İskender barış teklifini reddederek Pers donanmasına destek veren Fenike’nin kıyı devletlerini işgal etmek için güneye doğru ilerledi.50 Bu ilerleyişi sırasında Arados, Biblos ve Sidon’u hiçbir direnişle karşılaşmadan işgal etti. Tyros ise Makedon işgaline karşı yedi ay boyunca direndi.51 Tyros kuşatması sırasında Dareios; İskender’in 10.000 talent karşılığında ailesini serbest bırakmasını ve müttefiki olmasını istemiştir; ayrıca bu teklifi kabul ederse Halys Nehri’nin batısında kalan tüm Asya topraklarını da kendisine bırakacağının sözünü vermiştir.52 İskender, bu teklifi reddederek Mısır’a doğru ilerledi.53 Firavunlar ülkesi Mısır, Makedon ordusuna hiçbir direniş göstermeden teslim oldu. Mısır’ın işgal ile Perslerin son deniz üssüde Makedon ordusunun kontrölüne geçmiş oldu.

İskender, Mısır’ın alınmasından sonra artık geride kendisi için tehdit oluşturabilecek hiçbir güç kalmadığının farkındaydı. Bu nedenle MÖ 331 yılının ilkbaharında Mezopotamya’ya doğru ilerledi.54 Tapsakos mevkisinden Fırat’ı aşarak Yukarı Mezopotamya’ya gelen İskender; Dareios’un ordusunun bulunduğu Arbela yöresindeki Gaugamela Ovası’na ulaştı. İskender, Gaugamele Ovası’nda Pers ordusuyla son kez karşılaştı ve bu savaşı da kazanmayı başardı. Bu zaferinin ardından İskender ordusu tarafından “Asya Kralı” ilan edildi.

İskender, Gaugamela Savaşı biter bitmez Pers İmparatorluğu’nun başkentlerini işgal etmek için Babil ve Susa’ya doğru ilerlerken; Dareios’da Ermenistan Dağları yoluyla Media’ya kaçtı.55 Pers Krallığı’nın başkentleri Susa, Persepolis ve Pasargat’ı işgal eden İskender; MÖ 330 yılının sonbaharında Pers

49 Mansel, 2004: 43.

50 Heckel, 2002: 110.

51 Plutarkhos. İskender., XXIV, 3.

52 Plutarkhos. İskender., XXIX, 4.

53 Briant, 2002: 142.

54 Briant, 2002: 107.

(30)

coğrafyasının kuzey bölgelerine ulaşarak Ekbatana kentini de işgal etti. Ekbatana’nın işgalinden sonra İskender ordusundaki askerlere “Pan-Hellen” seferinin sona erdiğini ilan etti.

İskender, MÖ 334 Granikos, MÖ 333 Issos ve MÖ 331 Gaugamela savaşlarında mağlup ettiği III.Dareios’u yakalamak için Media’ya doğru yöneldi. Bunun üzerine Dareios’da Media’dan ayrılarak Parthia’ya doğru ilerledi. Dareios, Parthia yolunda doğu komutanları tarafından MÖ 330 yılında öldürüldü. Bunun üzerine Baktriya satrabı Bessus’da “V.Artaxerxes” ünvanı ile kendisini Dareios’un ardılı ilan etti.56 Doğu’da yaşanan bu gelişmeler üzerine Hazar Denizi ve çevresinde güçlenen İskender; Persler’in doğu satraplıklarında kalan son gücüne son vermek amacıyla Türkistan üzerine askeri bir sefer düzenleme kararı aldı. Bu seferler sonucunda İskender; Türkistan’ın batısını ve güneyini Grek hegomanyasının bir parçası haline getirdi.

İskender’in MÖ 323 yılında Babil’de gerçekleşen ölümünden sonra generalleri uzun yıllar boyunca birbirleriyle mücadele ettiler. Bu mücadeleler sonrasında Seleukos Nikator (MÖ 312–281) yaklaşık olarak modern Afganistan, İran, Irak, Suriye, Lübnan, Türkiye, Ermenistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan ülkelerini kapsayan oldukça geniş bir alanın hâkimi olmayı başardı. Seleukos Krallığı’nın diğer Hellenistik Krallıklar ile olan mücadelesi doğu hâkimiyetinin sarılmasına neden oluyordu. I.Seleukos, İpsos Savaşı nedeniyle Hindukuş Dağları’nın güneyi 500 fil karşılığında Maurya Krallığına bırakmak zorunda kaldı. Seleukos Krallığı’nın, Ptolemaios Krallığı’yla olan mücadelesi ise Parth lideri Arsak’ın ve Baktriya satrabı I.Diodotus’un isyan etmesine neden oldu. Bu isyanlar sonucunda Hindikuş Dağları’nın kuzeyinde Greko-Baktriya Krallığı kuruldu. Greko-Baktriya Krallığı’nın sınırlarını Hindistan yönünde genişletmesiyle de MÖ II. yüzyılın başlarında Afganistan’ı, Pakistan’ın kuzeyini ve Hindistan’ın kuzeybatısını kapsayan bir alanda Hint-Greko Krallığı kuruldu. Hint-Greko Krallığı siyasi varlığını birinci yüzyıla kadar korumayı başarırken; Greko Baktriya Krallığı MÖ II. yüzyılda Yüeçilerin göç dalgaları nedeniyle yıkıldı.

(31)

MÖ III. yüzyılda Moğolistan ve İç Asya’nın diğer bölgelerinde yaşayan halklar Orta Asya göçebeciliği olarak adlandırılan tamamen gelişmiş bir göçebe yaşam biçimini biliyorlardı.57 Türkistan’ın doğusunda at yetiştiriciliğinin yaygınlaşması ve bronz kültürün gelişmesiyle göçebe kabilelerin ve klanların içerisindeki seçkinler tabakası güçlenerek askeri ve politik bir güç haline geldi. Bu nedenle Türkistan’ın doğusunda Hellenistik Dönem’in başlarında yerli kabileler ile yabancı kabileler arasında uzun yıllar süren mücadeleler gerçekleşti. Bu kabileler arasında en güçlü olanı Kansu Bölgesi’nde yaşayan Yüeçilerdi. Mete’nin Hsiung-Nu kabilesinin başına geçmesiyle Yüeçiler; Türkistan’ın batısına göç etmek zorunda kaldılar. Bu göç hareketi nedeniyle Greko-Baktriya Krallığı yıkıldı. Greko-Baktriya Krallığı’nın yıkılmasıyla Baktriya’nın doğusuna Parth Krallığı hâkim oldu. Türkistan’ın doğusundan gelen kavimler Amu Darya ve Syr Darya Nehirleri arasında yaşayan İskitleri ve Toharları yerlerinden etmişlerdi. Bu nedenle, İskitler ve Toharlar uzun yıllar boyunca Parth Krallığı’nın doğu sınırlarında istila faaliyetlerinde bulundular. Göçebeleri kontrol eden II.Mithridates döneminde Parthlar, Afganistan ve çevresine hâkim olmayı başardı. Bu dönemde Tacikistan, Kırgısıztan, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan çevresine göçebe Yüeçiler ile yerli kavimler; Pakistan’ın kuzeyine Hint-Greko Krallığı, İç Moğalistan ve çevresine de Asya Hun Devleti hâkimdi.

2.1. Hellenistik Dönem’de Türkistan’ın Batısı 2.1.1. İskender’in Türkistan’ı İşgali

Gaugamela Savaşı’nın ardından III.Dareios, Ermenistan Dağları üzerinden Media’ya kaçtı. Dareios’un Media’ya kaçmasının nedeni İskender’in Gaugamela Savaşı’nın ardından Susa ve Babil’e ilerleyeceğini düşünmesiydi.58 Dareios yanılmıyordu; İskender Arbela Ovası’ndan hemen sonra Babil’e doğru ilerledi.

İskender, Dareios’un Media’da olduğunu öğrenince Persopolis’den ayrılarak Media’a doğru ilermeye başladı. Bu nedenle Dareios’da 3000 süvari, 6000 piyade ve 7000 talente varan hazinesiyle Media’dan ayrıldı ve Parthia’ya doğru ilerledi. Kısa

57 Ishjamts, 1994: 146.

(32)

bir süre sonra İskender, Dareios’un ordusundaki Bagistanes ve Antibelos’dan; süvari birliği komutanı Nabarzanes, Baktriya satrabı Bessus, Arachosia satrabı Barsaentes ve Areia satrabı Satibarzanes’nin Dareios’u tutukladıkları haberini aldı. Bu haber üzerine İskender hızla ilermeye başladı. İskender’in yaklaşmasıyla da Satibarzanes ve Barsaentes; Dareios’u Parthia civarinda öldürerek 600 atlı ile kaçtı.59

Dareios’un ölümünden sonra Baktriya satrabı Bessus “V.Artaerxes” ünvanı ile kendisini Dareios’un ardılı ilan etti.60 Bessus, Pers İmparatorluğu’nun doğu tarafını yeniden ele geçirebileceğine inanıyordu; bu nedenle bölgedeki diğer satraplarında desteğini alarak geniş çaplı hazırlıklara başladı. Bu gelişmeler üzerine İskender’de Pers İmparatorluğu’nun doğu satraplıklarını ele geçirmek için “Asya Kralı” ünvanıyla hazırlıklar yapmaya başladı.

İskender, Türkistan seferi öncesinde bölgenin engebeli arazi yapısı nedeniyle ordu teşkilatında büyük değişiklikler yaptı.61 MÖ 330 yılında ordusunun sayısını azaltıp ağır silahları hafifleten İskender; 20.000 piyade ve 3.000 süvari birliği ile Hirkanya yolu üzerinden ilerledi ve Hirkanya’nın başkenti Zadracarta’yı62 işgal etti.63 Türkistan’ın batısının işgali için Zadracarta’yı güçlü bir merkez yapan İskender; Parthia yolu üzerinden Areia Bölgesi sınırlarına doğru ilerledi. İskender’i, Areia’nin bir kenti olan Susia’da64 Areia ve Arachosia’nın satrabı Satibarzanes ziyaret etti.65 Bu ziyaret sonrasında Satibarzanes, İskender’in askeri üstünlüğü kabul etmek zorunda kaldı. İskender, General Anaxippus’u ve bir Makedon garnizonunu Areia Bölgesine yerleştirerek Baktriya yönünde ilerlemeye başladı. Ancak kısa bir süre sonra Areia ve Arachosia’nın satrabı Satibarzanes halkın desteğiyle isyan ederek General Anaxippus’u ve Makedon garnizonunu öldürdü.66 İskender, bu yeni durum karşısında Baktriya’ya ilerleyişini durdurdu ve iki günde 120 km kadar yol alarak Artacoana kentine ulaştı. Ardından Areia’ın başkenti Artacoana ile birlikte

59 Arrianos, III, 21.

60 Frye, 2009: 105; Dani ve Bernard, 1994: 66.

61 Bosworth, 2005: 132.

62 Günümüzde İran’ın kuzeydoğusunda yer alan Gürgan kentidir.

63 Arrianos, III, 25.

64 Türkmenistan-İran sınırı yakınlarındaki Mashhad (Meşhed) kentidir.

65 Arrianos, III, 25.

(33)

Drangiana’yı işgal etti.67 Bu sırada Satibarzanes’de Baktriya satrabı Bessus’un yanına kaçtı. Drangiana işgalinden sonra Dareios’un ölümünden sorumlu olan Barsaentes’de İndus Nehri’nin batısındaki Hintlilere sığındı.68 Hintliler, Barsaentes’i tutuklayarak kısa sürede İskender’e teslim ettiler. İskender’de, Barsaentes’i Dareios’a ihanetinden dolayı idam ettirdi.69 Drangialılara, Gedrosialılara, Artacoanalılara boyun eğdiren İskender, Menon’u Artacoana satrabı olarak atadı. Bunun üzerine Satibarzanes, Bessus’dan aldığı 2000 süvariden oluşan bir kuvvetle Areia Bölgesine tekrar geldi ve ikincil bir isyan başlattı.70 Bu isyan karşısında İskender bölge halkının direnişi kırmak için Pers kökenli Arsames’i Areia satrapı olarak atadı. Ancak bu stratejik hamle Areia ve Artacoana’da daha fazla isyana yol açtı. Bunun üzerine İskender’de bölge de “Aleksandreia Arachosia” kentini kurdu. Bu kente, Grek ve Makedon kökenli göçmenler ile askerleri yerleştirilerek halkın direnişini kırmayı başardı.71

İskender, Baktriya’ya doğru ilerlerken Afganistan’ın masifi etrafında Helmand ve Arghandab Vadileri boyunca yürümekte oldukça zorlanmıştır. Bu nedenle İskender; Areia, Drangiana, Arachosia üzerinden dolambaçlı bir yol izleyerek Kabil Nehri’nin yukarı kısmından geçti ve Hindukuş Dağları’nın eteklerine kadar ilerledi.72 Ordu,MÖ 327 yılında Hindikuş Dağları’nın güney eteklerini aşarak Baktriya’a ulaştı. Bunun üzerine Baktriya satrabı Bessus, Oxus Nehri’nin diğer tarafına geçti ve Soğdiana’daki Nautaka kentine çekildi.73 Bessus’a Soğdiana’nın atlı askerleri, Tanais’ten Daalar ile birlikte Spitamenes’in ve Oxyartes’in askerleri de eşlik ediyordu. Curtius, Bessus’un yanında İskender’den kaçan 8.000 Baktriyalı olduğunu aktarır.74 İskender, Baktriya Bölgesi’nde bulunan Drapsaca kentinde ordusunu kısa bir süre dinlendirdi. Ardından Baktriya Bölgesi’nin en büyük iki kenti

67 Arrianos, III, 27.

68 Arrianos, III, 25; Dani ve Bernard, 1994: 69.

69 Arrianos, III, 25. 70 Arrianos, III, 28. 71 Dani ve Bernard, 1994: 69. 72 Droysen, 2005: 400. 73 Arrianos, III, 28. 74 Curtius, VII, 4, 20-21.

(34)

olan Aornus75 ve Baktra’ya ilerledi ve hiçbir direnişle karşılaşmadan bu iki kenti işgal etti.

Baktriya’yı işgal eden İskender’in sıradaki hedefi Oxus Nehri’ idi.İskender’e ilk başta bu nehri geçmek olanaksız gibi göründü; çünkü nehrin genişliği, derinliği, akıntı hızı oldukça fazlaydı. İskender, nehri geçebilmek için ordusundaki askerlere çadır örtüsü olarak kullanılan tüm hayvan derilerini toplattı. Ardından bu derileri çalılarla doldurtarak su geçirmeyecek şekilde diktirdi. Doldurulup dikilen bu hayvan derileri ile İskender ve ordusu Oxus Nehri’ni beş günde geçmeyi başardı.76 Makedon ordusunun yaklaşmakta olduğunun haberini alan Soğdianalı Spitamenes; İskender’in gözüne girme zamanının geldiğine kanaat getirdi. Bu nedenle Dataphernes, Katanes ve Oksyartes’i; Bessus’u İskender’e teslim etmek için ikna etti. İskender’e teslim edilen Bessus; Dareios’a ihanetinden dolayı yargılandı ve Pers geleneklerine uygun olarak idam edildi.77 İskender, Spitamenes'i, Dataphernes’i, Katanes ve Oksyartes'i Bessus’u teslim etmeleri nedeniyle bağışladı.78

İskender, Bessus’un ölümünden sonra Oxus Nehri’nin ötesine geçerek Zerefşan Nehri’nden aşağıya doğru ilerdi ve Soğdiana’nın başkenti Marakanda’yı işgal etti.79 Ardından Marakanda üzerinden Jaxartes Nehri’ne doğru ilerdi. İskender, Jaxartes Nehri kıyılarında bir kent kurmayı ve o kentte kendi adını vermeyi düşünüyordu. Burada kurulacak bir kentin büyümesi ve önem kazanması çok olasıydı. Ayrıca kent hem İskit kabilelerinin istiala faaliyetlerini önlemede uygun bir destek noktası hemde nehrin karşı yakasındaki kabilelere karşı bir savunma üssü olarak hizmet edecekti. İskender, göçebe topluluklara güvenmiyordu; bu nedenle onları kontrol altında tutmak gerektiğine inanıyordu. Bu düşünceler sonucunda İskender, Jaxartes Nehri yakınında “Aleksandreia Eschate” kentini kurdu.80 Holt,

75 Afganistan-Kunduz.

76 Arrianos, III, 29; Curtius, VII, 5, 17-18.

77 Frye, 2009: 106.

78 Droysen, 2005: 406.

79 Arrianos, III, 30.

(35)

İskender’in bu kenti kurarak Soğd-İskit ilişkisini kalıcı olarak bölmeyi amaçlandığını savunuyor.81

Aleksandreia Eschate’nin kurulmasından kısa bir süre sonra Jaxartes Nehri boyunca yaşayan yerli kabileler kente saldırılarda bulunmaya başladı. Bu düşmanca saldırılara kısa sürede Soğdiana halkının çoğu katıldı. İskender, bu saldırılar karşısında ülkenin önde gelenlerini Zariaspa82’da bir görüşme için toplantıya çağırdı. Bu görüşme sırasında bölgenin yerlilerinin yedi kentte isyan hazırlığı içerisinde olduğunu öğrendi. Bunun üzerine İskender, Gaza83 kentine doğru yola çıktı ve isyanları çok sert bir şekilde bastırdı. Yedi kentin beşini iki gün içinde bu yolla kontrölü altına aldı.84 Daha sonra isyan hazırlığı yapılan kentlerin en büyüğü olan Kyropolis85’e geldi. Makedon ordusu, bu kentte 15.000 savaşcıdan oluşan bir direnişle karşılaştı. Bu kuvvetlerden 8.000’i direnişin ilk günlerinde öldürüldü; geri kalan direnişciler ise kent kalesine sığındı. Makedon askerlerinin kale çevresini sarmasıyla isyancılar teslim olmak zorunda kaldı. Böylece isyanlar bastırıldı; Kyropolis’de çıkan isyanların bastırılması sırasında İskender’de kaval kemiğinden yaralandı.86

Baktriya ve çevresinde Bessus’un öldürülmesinden sonra Soğd derebeyi Spitamenes yeni önder olarak ortaya çıkmıştı. Spitamenes, Jaxartes Nehri ötesindeki yaşayan göçebelerinde desteğini kazanarak İskender’in Marakanda yakınlarındaki garnizonuna saldırdı ve işgal ettiği yedi kaleyi tamamen katledildi. Bunun üzerine İskender diplomatik yollara başvurdu ve Massagetler’i kendi tarafına çekmeyi başardı. Massagetler, kısa süre içerisinde Spitamenes’i öldürerek İskender’e teslim ettiler. İskender’de Spitamenes’in ölümden sonra kızı Apama’nın Seleukos Nikator ile evlenmesini sağladı. Spitamenes’in ölümünden sonra Soğd halkının direnişi kırıldı; fakat İskender henüz Soğdiana’nın tamamına hâkim değildi. Bu nedenle çok güçlü bir şekilde savunulan Oxyartes’in kalesine doğru ilerledi. İskender’in kaleye

81 Holt, 1988: 55-56.

82 Afganistan-Belh.

83 Filistin’de bir kenttir

84 Arrianos, IV, 3.

85 Tacikistan-Istaravshan.Arrianos’un anlatımlarına göre bu kent Pers Kralı II. Kyros tarafından

kurulmuştur ve diğer kentlere göre daha yüksek duvarlarla savunuluyordu. Bkz. Arrianos, IV, 3.

(36)

saldırısı ve kaleyi işgali hakkındaki bilgiler sınırlıdır. Ancak kaleyi işgali sırasında Oxyartes’ın kızı Rokana’ya görür görmez aşık olduğu bilinir.87 MÖ 327 yılında Rokana ile evlenen İskender bu evlilikten kısa bir süre sona Oxyartes’den Soğdiana Kayasını teslim aldı.88 Kaleyi teslim alan İskender, Oxyartes’i de Paropamisadae satraplığına atadı.

Pers İmparatorluğu döneminde Soğdianalılar, komşuları göçebe İskitler ile birlikte Türkistan’da güçlü bir siyasi ve askeri birlik oluşturmuşlardı. Hellenistik Dönem’de Baktriya ve Soğdiana’da satraplık yapan Cleitus bölge halkını “... çok asi ve bastırılması güç topluluklar” olarak tanımlıyor. Soğdiana’da yaklaşık iki yıl süren isyanlar İskender’in Soğd toplumunu anlama konusundaki eksikliğini yansıtıyor. Bu nedenle İskender’in Soğdiana’yı ne ölçüde ele geçirebildiği tam olarak belli değildir. İskender, Türkistan’ın batısında ve güneyinde işgal ettiği toprakları Persler’in yaptığı gibi satraplık birimlerine ayırdı. Baktriya satraplığına Makedon Amnytas’ı atayan İskender, 3500 süvariden ve 10.000 piyade’den oluşan bir kuvveti Baktriya yerleştirdi ve “Hindistan Seferine” başladı.89(Hrt 6)

2.1.2. İskender’in Ölümü Sonrası Yaşanılan Siyasi Gelişmeler

İskender’in Hindistan’da öldüğüne dair bir söylenti Baktriya’ya yerleştirilen Grek ve Makedon kökenli askerlerin isyan etmesine neden oldu. Bu isyan sonrasında askerler, Athenodorus’u kendilerine kral ilan ettiler; fakat bu isyan kısa bir süre sonra bastırıldı.90

İskender’in MÖ 323 yılında Babil’de ani bir şekilde halef göstermeden ölmesi kurduğu imparatorluğunun başına kimin geçiçeği tartışmalarını da beraberinde getirdi.91 Makedonya ordusu İskender’in üvey kardeşi Arhidayos’u “III. Philippos” ünvanıyla kral ilan etti. Bu gelişme üzerine İskender’in ölmeden önce imparatorluk mührünü verdiği Perdikkas; ülkenin önde gelen generallerinin ve muhafızlarının katıldığı bir konsey düzenledi. Toplanan konsey, hamile Roksana’nın

87 Arrianos, IV, 19.

88 Plutarkhos. İskender., XLVII; Arrianos, IV, 18-20.

89 Arrianos, IV, 22; Mansel, 2004: 450.

90 Diodorus, XVII, 99, 5-6; Curtius, IX, 7, 1-11.

(37)

erkek çoçuk doğurması halinde doğacak çocuğun kral şeçileceği kararını aldı. Doğuma kadar olan süreçte ise imparatorluğun başına vekâleten Perdikkas atandı.

İskender’in ölümünden sonra Baktriya ve çevresinde General Philon komutasındaki Grek ve Makedon kökenli 20.000 piyade ile 3000 süvari isyan etti.92 İmparator naibi Perdikkas, Pithon’u (Peithon) Media satraplığına atayarak isyanları bastırması için Baktriya’ya gönderdi. Pithon bu isyanları bastırdıktan sonraki beş yıl boyunca Baktriya ve çevresinde emperyal gücünü korumayı başardı.93

MÖ 323 yılının Ağustos ayında Roksana, IV. Aleksandros adında bir erkek çocuk dünyaya getirdi. İskender’in oğlu IV. Aleksandros tahtın meşru mirascısıydı; fakat yaşı nedeniyle krallığı yönetebilecek durumda değildi.94 Bu nedenle Babil’de tekrar toplanan konsey’de imparatorluğun yönetilebilmesi için topraklar İskender’in generalleri arasında paylaşıldı. Bu toprak paylaşımı sonrasında Antipatros, Makedonya’da kral yerine yönetici olarak görevlendirildi. İskender’in ölmeden önce imparatorluk mührünü verdiği Perdikkas’da bütün krallığın başkumandanlığı ve kral naibliği görevini aldı.95 Antipatros döneminin ilk yıllarında Pithon, Baktriya ve Soğdiana satraplığı görevinde kalmaya devam etti. Ayrıca Pithon bu dönemde Parthia satrabını da öldürerek yerine kardeşi Eudamus’ı getirdi. Bunun sonucunda İran ve çevresinde de güçlenmeyi başardı.96

İmparator naipliği görevindeki Perdikkas’ın geniş yetkileri diğer generalleri rahatsız ediyordu. Bu rahatsızlık nedeniyle Perdikkas’a karşı Antigonos, Krateros ve Antipatros bir birlik oluşturdu. Bu birliğe daha sonra İskender’in defni nedeniyle Perdikkas ile sorun yaşayan Mısır’daki Ptolemaios’da katıldı. Perdikkas kendisine karşı oluşan muhalefete son vermek amacıyla Mısır’ın üzerine yürüdü; fakat Mısır’a girmesi onun ölümüne neden oldu.97 Perdikkas’ın ölümünden sonra İskender’in üst düzey generalleri ve komutanları MÖ 321 yılında Orontes Nehri üzerindeki Tripadeisos kasabasında toprakların paylaşımını yeniden düzenlemek için bir

92 Ramsey, 2005: 33.

93 Diodorus, XVIII, 7, 4.

94 Bagnall ve Derow, 2004: 17; Macurdy, 1932: 256-261.

95 Bosch, 1943: 128.

96 Diodorus, XI, 99, 5.

Referanslar

Benzer Belgeler

Jude Hastanesi tarafından geliştirilen bu kalp pili, tıbbi cihazlar için ayrılmış olan 402-405 MHz frekans aralığında çalışan düşük frekanslı bir radyo

Konya‟da sulu Ģartlarda üç adet ekmeklik buğday çeĢidi ve bunların farklı oranlardaki karıĢımlarından oluĢan ekimlerden elde edilen baĢakta tane verimine

Hizmetler sektöründeki Türk işgücünün 1990’lardaki eğilimleri, bu alandaki sektörel tahminleri destekler niteliktedir: hizmetlerin genel yapõsõ içerisinde

[r]

myomectomy 122.6 minutes; laparoscopic myomectomy requires an average of 3.2 days of hospital stay, and open myomectomy 5.5 days; and finally, laparoscopic myomectomy causes

Şebekeye bağlı FV sistem çıkışında, boost konverter çıkışında, IGBT inverter çıkışında ve 0.4/25kV trafo çıkışındaki gerilim, akım, harmonik, güç

Şekil 1.1. Klasik ARM yapısı ... ARM tek faz eşdeğer devresi ... Manyetik alanda akı-akım değişimi ... Rotor perçin durumları; a) Rotor perçinleri arası uzaklık,

18 Demir, Fevzi : “4857 Sayılı İş Kanunu’nun Başlıca Yenilikleri ve Uygulamadaki Muhtemel Etkileri”, MERCEK Dergisi, Temmuz 2003, Y:8, S31, s.84-85.. daha fazla