• Sonuç bulunamadı

Tam 12 saatte albüm kaydetti:Bülent Ortaçgil, son 25 yılda yazdığı 13 şarkıyı yeniden yorumluyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tam 12 saatte albüm kaydetti:Bülent Ortaçgil, son 25 yılda yazdığı 13 şarkıyı yeniden yorumluyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

müzik

Memleket

blues’a

doysun

1 ERŞEMBE akşamı

Ankara'daydım (Biraz tuhaf oldu ama perşembe akşamı Ankara'da

olduğumu başka şekilde ifade edemedim). Efes Pilsen Blues Festivali'nin 10'uncusunu bir grup arkadaşla beraber idrak ettik.

Ben olay mahaline ulaşmayı başardığımda ilk tip, yani Chris Thomas King son parçasını çalıyordu. Baktım arkadaşlar biraz soluk

duruyor. "Size bunu kim yaptı?" dediğimde sessiz ve üzgün bir şekilde hiçbir şey söylemeden sadece

kafalarını oynatarak sahneyi işaret ettiler. O anda içimi daha önce sadece bir kez hissettiğim bir öfke kapladı.

S iZ E BUNU KİM YAPTI?

Hani Cüneyt Arkm Battal Gazi'nin Oğlu'nda Malatya’ya bir döner, kefere takımı babasını mızrakla konağm bahçe kapısına saplamıştır. Battal Gazi'nin oğlu Seyit Battal o anda kopar ya ortamdan, aynen öyle oldum ama bir anda kendimi toparladım ve sakinleşmeye çalıştım.

"N'aaptı?" diye sorduğumda ise, "Daha n'apsın" dediler. Meğer tek akustik gitarla sahneye çıkıp bayağı bir eziyet etmiş başkentimin güzel

insanlarına bizimkisi. Neyse olur böyle şeyler dedim ve yanlarına oturdum.

K

e

NDİNİ YERLİ SANAN ZENCİ

Ambiansa uyum sağlamak için etrafı şöyle bir kestim. Ortam güzel, arkadaşlık şahane. Halk, 29 Ekim'den önce farklı bir bayram havası yaratmış. Oturdum ve Eddy 'T h e Chief" Clearwater"ı beklemeye başladnn. Clearwater sahneye beni şaşırtarak

çıktı. Kafasında küçüklükten beri hasta olduğum o renkli tüylü, bele kadar uzanan kızılderili şeysi,

hımmm işte şapka gibi olan şey vardı. Panik halde yanımdaki arkadaşa dönüp "Adam kendini kızılderili sanıyor" dedim. Suratıma çok anlamsız baktı. Ben ona bir zencinin kendini kızılderili sanmasının Amerika'da ve dolayısıyla dünyada yaratabileceği dalgalanmaları anlatırken, müzik başladı.

Eddy "The Chief Clearwater" şahane bir set çaldı. Çok eğlenceli olduğunu rahatça söyleyebilirim. Bu arada bizimkilerin de yüzlerine renk geldi. "Neyse, King'in zulmünü unuttular" diye geçirdim içimden. Blues, bira ve Ankara'nın güzel insanları... İyiydi yani.

O kadar bira içilince haliyle insanda bazı ihtiyaçlar hasıl oluyor. Ankara Hilton'un tuvaletine girerken grotesk bir manzarayla karşılaşacağımdan korkuyordum açıkçası. Ama

Ankarahlar temiz insanlar. Şu kadarlık hayatımda ilk kez erkekler

tuvaletinde, pisuvar önünde düzgün sıralanmış insanlar gördüm. Gözlerim nemlendi, duygulanmadım desem yalan olur.

B

a ş k e n t l e g u r u r d u y d u m

Memleket insanına karşı içimde doğan sevgi ve coşkuyla 10’uncu Yıl Marşı'nı blues formatmda

mırıldanarak salona döndüm. Bu arada gavurun "headliner" tabir ettiği, bizdeki assoliste tekabül eden kişi Bobby Rush sahneye çıkmıştı. Bobby Rush, blues dünyasınm en serinkanlı ve sıkı adamlarından biri. Gösterisi gerçekten çok keyifliydi. Millet, yaygın tabirle "blues'a doydu." Gazete başlığı mantığıyla "Bobby Rush adeta

büyüledi."

Gecenin sonunda herhalde herkes mutluydu. Bir ara sevgi çemberi oluşturalım önerisi gelecek diye korktum ama sivil toplum mantığım özümsemiş, demokrasi inancıyla dolu Ankarahlar buna mahal vermediler.

Efes Pilsen Blues Festivali, aralarında Bükreş, Gaziantep, Moskova, Adana'mn da bulunduğu toplam 11 kenti geziyor. Yakalayın ve felekten bir gece çalın...

Bu hafta Kabakulak formatmda geçici bir değişiklik oldu. Alıcınızın ayarıyla oynamayın. Haftaya özümüze dönüyoruz...

■ katkaya@hurriyet.com.tr

Yöneten; Sanlı ERGİN

ıruraresı

I — I t— — M — m

Bülent Ortaçgil, son 25 yılda yazdığı 13 şarkıyı yeniden yorumluyor

A

n o t

bu ak, m azrufa (¡ymçlukmt;; bok der eskiler.

19/0’lerde Benimle Oynaı mısın

Şık Latife' gibi

$orkı!amkt e s ilenen Bülent Oıtaygi! 25 yıl sonra eski

jarkıkmn ve ■

vuumkvnm kaydetti Zarfı Erkan Öğür,

Gut ol A g u cv' Cam Ak>yi Hakan Beşerle yenileyen

mu’îik v m a: ut' a da yaşanm ışlık duygusunu koydu.

> a:lan Monuans B u ıb u ıu n d a geçiren Ortaçgil'in

telefonunu ve>irdik ve E>ki Defterleri konuştuk. 'Benimle

Oynar ıtr>m bakı gencin k u la karamsar olduğunu, zaman

»emde daha esnek du>t*nmeyı başardığını söyledi.

■ Serhan YEDİG

► Sesiniz, İstanbul'da hiç duyma­ dığım kadar iyi geliyor. Bezginlik, kırgınlık yok tonunda. Bozburun efekti olsa gerek bu... - Aslmda yaşamımın pek hoş olmayan bir döneminden geçiyorum. Bir hafta

önce babamı kaybettim. Ölüm ilk kez bu kadar yakma geldi. Düşünsel olarak karmaşık günler yaşıyorum; Yaratıcılığı arttırdığı söylenen bu süreç, üzerimde tam tersi etki yaptı: Kapandım. Tüm bunlara rağmen sesim parlak geliyorsa bu gerçekten birkaç aydır İstanbul'dan uzak yaşamanın etkisi.

► Tuzlu suya yatırmak, maviyle yıkamak, rüzgarda havalandırmak ruhun bağışıklığım arttırıyor olsa gerek... Bozburun'da günler nasıl geçiyor?

- Aslmda hedefim yılm altı ayım burada geçirmek. Kendimi böyle kışa hazırlıyor, akümü dolduruyorum. Gitarımı bile İstanbul'da bırakıyorum. Hiçbir şey yapmıyorum.

B

ARDAKÇI OKUYORUM

► Denizde taş sektirmiyor, bulutlara bakıp filozofluk yapmıyorum, anlamına mı geliyor söylediğiniz?

- Bizim ülkede 'hiçbir şey yapmamak' anlamına gelen herşeyi yapıyorum, demek istiyorum. Binlerce sayfa kitap okuyorum mesela. Tarihe farklı açıdan bakmaya çalışıyorum. Lord Kindros'un Osmanh Tarihi'ni, Murat Bardakçı'nın Şahbaba’smı yeni bitirdim; David Fromkin'in 'Peace To

End Old Peace'ini okuyorum

V •

Tam 12 saatte

albüm kaydetti

şimdi. Sabah gözümü denizde açıyorum. Arkadaşlarla yelken yapıyoruz. Balık çifthklerinin işgal ettiği, kirlettiği koylara yazıklanıyoruz. Yazma alışkanlığım yok, küçük denemeler yapmıştım sadece. Şimdi, acaba hikaye yazmayı denesem mi, diye düşünüyorum.

► ’Defterler’ gerçekten eskidi mi?

- Doğrusunu isterseniz bazıları gerçekten eskidi. Söylerken ilk günkü duyguyu hissetmiyorum. 25 yıl sonra ’Benimle Oynarmısm'ı aynı keyifle, otantiklikle söylemem beklenemez zaten. Bir müzisyen çeyrek asır aynı teraneyi okuyamaz. Bu nedenle her çalışta yeni birşeyler ekleniyor, o anki ruh hah şarkıya yeni biçim veriyor. ’Eski Defterleri yayımlama amacımız da bu şarkıların 25 yıl sonra nasıl söylendiğini göstermek.

Y

a r a l a r k a b u k b a ğ l a d i

► Her konserde ’Benimle Oynamusm’m istenmesi sizi şarkınıza düşman etmedi mi?

-1987'den bu yana konserler veriyorum. Haftada bir günden fazla çalmıyorum. Sık sahneye çıktığımda repertuar

değiştiriyorum. Şarkıma düşman olacak duruma gelmedim ama yabancılaşmayı yaşadım. Şarkıyı yazdığım duygusal atmosfer bir süre sonra ortadan kalktı, yaralar kabuk bağladı. İnsanlar şarkıları ilk haliyle duymak istedikleri için,

eğlenceli oyunlar da yapılamıyor. Sonuçta yabancılaşıyorsunuz.

► 'Eski Defterler' yayımlandıktan sonra, anılarımıza dokunmayın, diyen oldu mu hiç?

- Olmadı. Geçmişte biri konserden sonra, bu şarkının eski hah daha güzeldi, demişti. Ben de, hayatm değiştiğini, benim gibi onların da artık farklı insanlar

olduğunu, şarkıların değişmesinin doğal

olduğunu söyledim.

► Yine de durumu tutkulu bir dinleyiciye açıklamak zor olsa gerek. Düşünün: Sevgilisiyle ilk karşılaştığı sokak otoban olmuş, buluştukları deniz kıyısındaki kahvehane toprak dolgu alanın altında kalmış...

- Köhne'nin yerinde şimdi Kalamış Marinası varsa, değişimi eleştirenlere dinozor deniyorsa, şarkıların değişmesi neden yadırgamyor ki? Bu şarkılar ilk yazıldığı günden beri yüzlerce kez çahndı. içine yaşanmışlık katılarak değişti.

Bugünüme belge olsun diye, iyi teknik koşullarda tekrar kaydetmekistedim.

için, son şeklim o verdi. 'Eski Defterler’de yıllardır birlikte çalıştığım arkadaşlarla çaldım. Şarkılara hakimdik.

► 'Olmalı mı, olmamalı mı'yı söyleyen 22 yaşındaki Bülent Ortaçgil'le

karşılaşsaydımz, şimdi ona cevaben bir şarkı yazar mıydınız?

- 20'ler insanın burnundan kıl aldırmadığı, uzlaşmasız olduğu yaşlar. Şimdi aşırı uzlaşmacı olduğumu görüyorum. İnsanları daha fazla

dinliyorum. Kimi yaşlılık, kimi olgunluk diyor buna. Ama, geri dönüp baktığımda, yazdıklarımı hala seviyorum.

► Omuzuna dokunup, 'Üzülme, bunlar da geçer' der miydiniz mesela?

- (Gülüyor) Çok karamsar olduğunu söylerdim. Biraz daha iyi gitar çalmaya çalış, derdim.

Şarkıları için tebrik ederdim. Daha az acı çekerek yaşaması için de biraz daha sosyalleşmesini, arkadaşlıklar kurmaya çalışmasını tavsiye ederdim.

u

► 'Eski Defterler'e giremeyen,

haksızlık ettiğiniz şarkı var mı?

- Bu albüm 12 saatlik canlı kayıtla ortaya çıktı. Dört saatim 'Çığlık Çığlığa'ya ayırdık. Fakat istediğimiz.yorum çıkmadı. Şarkı, ne yazık ki CD'ye giremedi.

► İlk albümde Atilla Ozdemiroğlu, Onno Tunç gibi Türk Popu'nun çizgisini belirleyen nıüzikçilerle çalmıştınız. Genç bir kadroyla aynı repertuarı çalarken neler hissettiniz?

- 'Benimle Oynar mısın,'ı, geçen yıl kaybettiğimiz piyanist arkadaşım Ergun Pekakçan'la oluşturmuştuk. Onno Tunç çok hoş, mütevazı düzenlemeler yazdı şarkılara. Teknik bilgim yeterli olmadığı

FUKTA KONSER YOK

► Son olarak yeni albüm projelerinden, konserlerden bahsedelim.

- Ne yazık ki ufukta konser

gözükmüyor, en azından şimdilik teklif yok. Armağan olarak hazırlanan, 25 sanatçının şarkılarnm okuduğu Tribute albümü sanıyorum tamamlanmak üzere. Nüket Ruacan, Levent Yüksel, Mor ve Ötesi, Ayşegül Aldinç’in kayıtlarını dinledim, çok hoşuma gitti. Ayşe Tütüncü, Ümit Kıvanç'la birlikte dört yıl önce Kültür Bakanlığı için 'Orada Bir Şehir Var Uzakta' adh bir müzikal yazmıştık. Bu yıl da sahnelenmezse kaydedip yayımlamayı düşünüyorum. Önümüzdeki yıl gitar eşliğinde şarkılarımı söyleyeceğim solo bir albüm kaydetmeyi düşünüyorum.

PAZAR, 31 Ekim 1999

1 7

Yavuz’un yıldızı

Onunla ilk karşılaştığımda boynumda kocaman bir atkı vardı... Sakallıydı ve ciddi ciddi bakmaya çalışıyordu. Suskundu ve pek konuşmuyordu. "Ada Müzik"teydik ve çocuklar, "Yavuz'un albümü çok kaliteli" derken, ben "eyvah şu demode devrimci şarkıcılardan biri daha" düşünüyordum.

Yavuz Bingöl'ün 1995'te çıkan ilk albümü "Sen Türkülerimi Söyle"yi dinledikten sonra yanıldığımı gördüm. O "devrimci tipli" sert görünümlü adam usulüyle "modernize" edilmiş türküler formatmda şarkıları yumuşacık, ürkek bir o kadar da kendinden emin bir sesle söylüyordu. Etkilenmiştik... Pop müziğin tıkandığı bir dönemde aslında hepimize iyi gelmişti

"Turnalar"... "Sen benimsin bahar gözlüm, yarınlar da ikimizin..." diye fısıldayan "şarkı" çok şey söylemişti bizlere... O günden bu yana çok şey değişti, çok şey oldu... Sahi, dört yılda ne çok şey yaşadık, Bingöl, iki albüm daha yaptı ama, ben onları o kadar sevmedim. Şimdi elimde tuttuğum albüm onun dördüncü albümü... Ve bugüne kadar yaptığı en iyi albüm. "Sitemdir" adım taşıyan albüm oturaklı, sağlam, karakterli ve önemli bir albüm. Çünkü bana göre Yavuz Bingöl, asıl yapmak istediğini, asıl söylemek istediğini bu albümle söylüyor.

Müzikal anlamda önemli bir albüm çünkü Bingöl, türkülerle yola çıktığı müzik

serüveninde, çok çok farklı bir noktaya

ulaşıyor. Türkü ile şarkının, geleneksel sazların klasik enstrümanlarla olan ilişkisini, sevgisini, sevgisini duyarlı ve titiz oluşturulmuş ince bir hatla buluşturuyor. Bu bir türkü albümü değil o yüzden...

Bu müziği bu şarkıları tek bir isimle

toplamak onlara haksızlık olur. Dinlediğinizde anlayacaksınız. Hemen her parçada

piyanonun bağlamayla, neyle ne kadar dost olabileceğini görecek, müzikte "sınırlar" çizmenin anlamsızlığım farkedeceksiniz.

Yavuz Bingöl'ün ilk albümünü sevmiştim ama "suni" bulduğum yanlar da vardı. Bingöl dördüncü albümünde bu açıkları kapatmış, albümü tamamen akustik işlemiş. Çok enstrüman, çok müzisyen emek vermiş çalışmaya. 12 parçanın içinde sekiz tanesini çok çok beğendiğimi söyleyebilirim.

Örneğin "Üzme"yi hüznü, "Yaylaları" (bu parçada Bingöl'ün şelpe tekniği de beni şaşarttı) enstrümantasyonu, "Zifir Saçların" sözleri, "Kara Tren" ve "Sarı Gelin" içindeki "gerçek türküsü" yüzünden sevdim. Ancak "Turnalar'Tn yerini alacak şarkıyı sararsanız "Pencereme Ay düşse" yi ve hatta "Yarim Söz"ü sayarım hemen.

Albümde içimi burkan şarkı ise, "Uzaktan Sevdim" adını taşıyor (seprano vokalde Seza Kırgız ismine dikkat derim). Ya aslmda uzun lafm kasası başlığımda gizli. "Yavuz'un yıldızı" dedim. Çünkü bence Yavuz Bingöl'ün yıldızı bu albümde parladı. Karşımızda kabuğunu, sakalı, bıyığı, kalın kaşkolünü atarak çoktan kırmış, asıl derinliğini ve ustalığını cesurca sergileyen modern bir adam var. Adamın albümüne gelince, hiç durmayın edinin, pişman olmayacaksınız, derim.

Profesyonellik

Geçenlerde şarkıcı Yaşar! konuk olduğu bir sabah programında izledim. Yaşar müzik sektöründe hemen hiçbir alanında profesyonel bir çalışma sisteminin bulunmadığı,

oluşmasının sanki istenmediğini vurguladı. "Sanatçıların" da, "biz duygu insanıyız", "öyle hareket etmeyi severiz" görüşünü savunduklarını ima etti. Yaşar'm tespitlerinin hepsi doğru. Ancak bu sadece ülkemizde böyle. Gelişmiş ülkelerin müzik sektörlerinde "profesyonellik" birinci şart "ürüten" de "üretileni pazarlayan" da profesyonel olmak zorunda. Bu sektörde pek çok "profesyonel" de mevcut... Menajer, yapımcı, prodüktör, basın danışmanı, sanat danrışmam gibi... Bir de bizdeki duruma bakın... Bütün bu

saydıklarınım hiçbiri ülkemizde yapılmıyor... Bu yüzden de "profesyonel" ve "tıkır tıkır" işleyen güçlü bir müzik sektörünün oluşması mümkün değil!. Benim yıllardır söylediğim bir şey... "Sanatçı kısmı"sından birinin de bunu görmesi ve itiraf etmesi güzel...

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu söze teşekkür eden Ahmet Sa­ lim bey fevkalâde samimî, hattâ bi­ raz da hürmetkâr bir eda ile her­ hangi bir şiddetten çekinmesini tav­ siye etti,

Şeref KÖYLÜBAY ADANA (HA)-Bundan tam 55 yıl önce, Toptaşı A sk e rîR ü ştiy e si'n in 3 .sınıfından ayrılarak Do - gancılar'daki Dilküşa Tiyatrosunda ilk defa

Bundan sonra söz alan Orhan Sey fi Orhun, Nihad Erime cevab vererek Halk Partisi program ve esaslarına bağlı bir partili olarak bu hücumları beklediğini, daha

Search: TITLE(Using ahp and topsis to evaluate welding processes for manufacturing plain carbon stainless steel

laparoscopic nephroureterectomy (LNU) with bladder cuff excision for upper urinary tract transitional cell carcinoma (TCC), and to compare the outcome with that of the open

Enstitüsü Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı Müzik Öğretmenliği Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi.. Bordo Siyah Yayınları. Saçlıoğlu AltuntaĢ, Elif. 7-11 Yaş

Erbilli Âmâ Yusuf Garîbî Efendi Dîvânı Sözlüğü (Bağlamlı Dizin ve İşlevsel Sözlük) adlı bu çalışmada, Erhan Tosun tarafından hazırlanmış olan Erbilli

Türk milletini hür ve müstakil yaşatmak için Cumhuriyeti kurdu, onu muasır medeniyet seviyesine yüseltmek maksadiyle inkılâpları yaptı- Milliyetçiliğin temeli