• Sonuç bulunamadı

Yalelli ya da...:Şiirdir Salah Birsel'in kekliği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yalelli ya da...:Şiirdir Salah Birsel'in kekliği"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Denemelerin babası, şiirlerin

Salâh Birsel’ i,şiirini hep ken­

dinden yola çıkarır; hep ken­

dini, kendi yüzünü, kendi

yüreğini yazar. “Yalelli” de de

böyle yapıyor.

Ş

iir, Salalı Birsel’in yakasını hiç bırak­mamıştır çok şükür. Yalelli’de de şi­ ir, onun canının bir yongasıdır, as­ lında, o, şiirin yongasıdır ya, bunu bilenler zaten biliyor. Şiir, Salâh Birsel’in kuzuları mıdır, diye de sorulabilir. Gerçi, o, Kuzuname’yi şiir tarihimize kazımıştır, ama giyotinin şairlerin başına uzanmasını da hiç istemez. “Kuzular” “meyhaneye” gitsin ama, şair boyunları uzanmasın bı­ çağın altına ve şair başları da “tırt sepete” gitmesin ister. “Telefonlar çalacaktır hep ve “bir kuzu daha alnından” zımbaiana- caktır; halkımızın, politikacıların gözü önünde. Haydar Haydar (1972) kitabın­ da yer alan Balafong şiiri, -kuzularla en sarmaş dolaş şiir- 1994’te Yalelli de “son şipşaklar ’ıyla karşımıza daha gelişmiş ve gürbüzleşmiş olarak çıkar. Acaba halkı­ mız bunu duymuş mudur? “Gel duy beni halkım/ Atlayacaktır sonunda inatçı ku­ zu/ Bir fotoğrafın aıabından”.

Salâh Birsel in şiiri, öyle birbirine ağ- mtştır ki, şiirleri birbirinden ayırabilene aşkolsun! Alevli imgeler, yakıcı sözcükler, kavurucu deyişler alır başını gitmek, gir­ mek ister yüreğinize ve çadır kurmak is­ terler dünyanıza. Türk şiirinin en geniş yelpazeli, en devingen, en çok bizden şa­ irinin yeni şiir kitabı Yalelliyi şiirseverler bir saat içinde tüketemedilerşe, ne demeli onlara?

En güzel nameler

Kuşkarnaval, Cinnistan, Tutiname, Ki- kirikname, Koltukname, Yahyaname, Iazıname, Kuşvurantaşı.. halkımıza yazıl­ mış en güzel namelerdir, bilmeyeniniz varsa, lütfen öğrenin artık. Salâh Birsel in öteki şiirlerini ayırıyor muyum ve onları güzel bulmuyor muyum? Hâşâ, adını an­ dığım şiirler “name” edebiyatımızın seç­ kin örnekleridir, adını anmadıklarım alın­ masın, onlar da kendi alanlarının birer in cisidirler, “mabel serçe”nin döne döne ötüp durduğu şiirlerle yolculuğumuza hoş geldiniz ve adı Salâh' Birsel olan şiir gemisindeki yolculuğumuza başlıyoruz: şte şuralar, “Türkiye’de avlanan gökyüz- leri ’. Elbette “Ozanlarda tüfek” olur: Kalemtüfekler, şiir yazar, idam kararları­ na boyun eğmez, kırılmaz. “Biri kilimine” yazar şiirini, biri şiirine yazar şiirini. “Ziya onun yanında dır hiç kuşkunuz olmasın.

Yalelli ya da...

Şiirdir

Salâh

Birsel'in

kekliği

SALÂH HIKSEL me, öldürm elere, Saljıh Birsel, ölü­ sevgisizliğe, yoksul­ luğa karşı diklenir şiirleriyle. Ölü şiir­ leri siler geçer, hani yaprak kıpırdatma­ yan, yürek hoplat­ mayan, kuru, şaira­ ne im gelere, ölü toprağı serpili şiirle­ re bir şamar indirir: “Ölü sanki ölünse şi­ irlerimiz”, yani “Ölüyoruz ölmekle me- zarlarınızı”dır. “Kaç k u rttu r, “kaç ku- zu’dur ortalıkta dolaşan, ölümle tokala­ şan: Kim kimi kovalıyordur, kim kimden kaçıyordur?,kim kimi öpüyordur,kim kimi öldürme planları kuruyordur? Salâh Birsel ise sevgili Güzin’den “kuzularını” saymasını ister.

Göl Saatleri, elbette Ahmet Haşim’e şapka çıkarmadır; “Ahular geldi kayık içinde/ Şiirlerini okudular merdivenlere bakarak”; Ahmet Haşim sayesinde “Çok gümüşleni”lir, “Kuğular” “ikindiyi ilân” “ederek” gelir, “kamışların” ülkesi, aranır “yan ve arka sokaklar”da, “nilüferler” “geceyi” çağırır, “Yarasalar” “sabahı” sormaya gelir, “su kargalarının” “Siyah çamaşırları” daha “kuruma”mıştır. Ah­ met Haşim de, tüm bu görkemli görünüş

tamamlanınca “Cenyo’daki yerini” alır. Sembolist şairin dünyasını ve şiirini ol­ dukça değiştirerek sunar şiirseverlere Sa­ lâh Birsel. Çünkü onu çekiyordur “şiir­ ler”, “kim tutabilir” ki kendisini. Onun yüreği hep has ozanlardan, şiirlerden ya­ nadır; kıyıma karşıdır, hele güvercinlerin, hele şairlerin kamına dayanamaz yüreği: “Vurmayın güvercinlere/ Uçarken/ Vu­ runca ozanlara vuruyorsunuz.” Özgürlü­ ğe vurulan bir darbedir her öldürülen gü­ vercin ve her öldürülen şair. Dünyaya “Sevgi sana selâm üstü” demek varken, kovulmak neden “Bütün şiirlerden?” Halbuki Salâh Birsel’in amacı “şiirli atış­ ma ” d i r. O, şiirleriyle Esref'e de selâm yollar, fırlattığı şiirtaşları kafaları yarmaz, gönüllere batar; batsın. Şimdi şu dörtlüğü okuyunca siz de hak vereceksiniz kendisi­ ne: “Hırtlar hırbolar bu yana/ Akıllılar kazana/ Parklarda şiir düzene/ Varıp kü­ für döşenelim”. Onun “milyon milyon şi­ irleri” “var”, badi bakalım ne yapacaksı­ nız? “Genç ne, gençlik ne”. Yaşamın ken­ disi yatmıyor mu bu şiirlerde, gençlik yat­ mıyor mu, kavga yer bulmuyor mu, sevgi sarıp sarmalamamış mı bu meydanı? “Şi­ irler”! umursamayan bir kuşağın varlığı elbette yadsınamaz, ama yine de “Rakı süz”en, “Aşık üz”en ve “Şiir düz”eııler vardır. Salâh Birsel’in şiirindeki Güzin’i merak edenler, Gece Mavisi’ndeki (1994) Beni Unutmayın başlıklı denemesini mut­ laka okumalısınız. Şiirlerindeki aynada Salâh Birsel’in “Salâh Beyin Yüzleri” yan­ sır pırıl pırıl. Şiir yazarken coşan, oflayıp puflayan, düşünen (Güzin’i, insanları, Türkiye’yi, dünyayı düşünen), kahrolan Salâh Birsel’in yüzleri bir tören havasında art arda geçer halkımızın gözleri önün­ den. O, şiirlerini, “bıçak kemiğe da­ yananca yazar çünkü, yani yaşamdan sü­ zer, yaşanmışlıklardan emer. Genç şairle­ re ve kendini usta ilan etmekten çekinme­ yen şairlere şiir dersi verir Salâh Birsel: “Konu diye ‘insanlık Sevgisi’ni al/ Vezin adına ‘Hürriyet’i seç/ Sırası değil deme/ Aklına estikçe/ ‘Açlık’ kelimesini kon­ dur/ Bir kolayını bul/ Şiirin sonlarına doğru/ ‘Hak’ ile ‘Yaşamak’ı da kafiye dü­ şür/ işte sana ‘Büyük Şair’ olmanın yolu” (Köçekçeler, s. 140). Kimi sözcükleri kul­ lanınca kendilerini şair sayanlara güzel bir derstir yukarıdaki dizeler. O, “gökyü züne karşı durur” (herkesten ayrı durur),

Salâh Birsel, ölüme, öldürmelere, sevgisizliğe, yoksulluğa karsı diklenir şiirleriyle.

“Şiir yaz”ar (herkesten ayrı yazar), “Co- şa”r (herkesten fazla coşar).

Köçekçeler’de (1980) yer alan şiirler bi­ zi Varduman’daki (1993) şiirlerle buluş­ turuyor bir süre sonra. Eski Leyla’yla açı­ lıyor şiirlerin yüzleri, Salâh Birsel’in Oda- sı’yla kapanıyor Vardum an’ın kapağı. Telgraf direkleri, hey telgraf direkleri siz hiç şiiri tellerden geçirdiniz mi, tellerinize konan kuşlara hiç Salâh Birsel’in şiirlerin­ den okudunuz mu? Gurbetteki ozanlara şiir yolladınız mı? Tabancalar, hey taban­ calar lale yerine şiir sıktınız mı halkımızın yüreğine?

Sözcüklerin büyüsü

Şiir, Salâh Birsel’in kekliğidir.

Aslında, ben, Salâh Birsel’in geçen

Î

;ünlerde yayımlanan yeni şiir kitabı Ya-

elli’den söz edecektim şiirseverlere: Yıl­ lardır demlenen, dinlenen, gelişen, derin­ leşen, giderek gönüllere kazınan şiirleri bir bir ele alacaktım. Sözcüklerin büyüsü­ nü çözecek, imgelerin ununu ipe serecek, “birinci iklimde”ki şiirlerin içine çeke­ cektim sizi. “Her şeyden ayrık” şiirin dili­ ni birlikte çözelim, diyecektim size. 75 yaşındaki genç bir çınarın altında birlikte serinlemeyi önerecektim. “Ozanlara vu­ run ama/ N’lur halka dokunmayın” diyen büyük bir ozanın elini öpelim, dersem, ne dersiniz, diyecektim. Kuzu şiiri, (Yalelli, s. 15) Salâh Birsel’in şiirinin haritasına gi­ den ipuçlarını sergiliyor, iyi bakın, diye­ cektim. Dışarıda tilkilerin dişlerini kes­ kinleştirdiği dönemlerde de o, “içeride” şiir yazmıştır, yazmıştır, diyecektim. Fo­ toğrafçı şiirinin (Yalelli, s. 22) girişini ez­ berleyelim mi? “Biz birer şahiniz/ Ama avdan uzak tutulm uş/ Dünyayı hileyle doldurmuşlar/ Arasöz etmişler bizi”.

Salâh Birsel’in dili “sızma baldır”. Salâh Birsel, “ateş kuludur”. Şiir, Salâh Birsel’in “pehlivanıdır”. Şiir, Salâh Birsel’in “fırışka rüzgârı”dır. Şiir, Salâh Birsel’in “et üstünde tır­ nağadır.

Şiir, Salâh B irsel’in “tu z u ”,“ek- meği”dir.

Şiir, Salâh Birsel’in “kekliğidir”. Yani Salâh Birsel’in şiirleri, “Tütün yaprağı dizisi inan olsun”.

Türkçe şiirinin (Yalelli, s. 38) ilk dört­ lüğündeki Türkçeyi buraya almamazlık edemezdim: “Er horozda ayağa kalkın/ Şiiri yüzünüze gözünüze sürün/ Aman kıpırdam ayın bu ekmek T ü rk ç e’d ir/ Türkçe uzanırsanız şiirdir”. Çünkü şiir, “ince nikâhtır”, unutmayın. O kendi şiiri için “parsıdır” diyor yukarıdakilerine ek olarak. Zaman, Salâh Birsel’in şiirinde “Akşamdan sonra merhaba”dır Hep. El­ bette “Kargalar ne derse desin”, o, “şiir yazar şiir okur”. Uzun sözün kısası, den­ emelerin babası, şiirlerin Salâh Birsel’i, “Çok şükür sonunda” şiirim, “G enç­ liğimle artık el ele”, diyor ya, bu hal­ kımıza yeter. Salâh Birsel, şiirini hep ken­ dinden yola çıkarır; hep kendini, kendi yüzünü, kendi yüreğini yazar. Bu, Türk şiirinin yaşayan en büyük ustalarından birinin yeni şiir kitabını edinemeyen, göremeyen varsa hâlâ, tüm şiirseverler salıverin gözyaşlarımzı, salıverin aksın da bu ahmakları boğsun. O, yüreğini size verdi, nabzı elinizde, duyumsamıyor musunuz? ■

Y alelli/ Şiir/ Salâh Birsel/ Adam Yayın­ lan/ 61 s.

Referanslar

Benzer Belgeler

1973 yılında IDGSA Resim ve Dekorasyon Bölümü sınavlarını kazanmasına karşın, seramik öğrenimini tercih etti.. Öğ renimine ara vererek, restorasyon çalışmaları

Bununla şunu demek isti­ yorum, bence kat’î olan bir şey varsa, yeni neslin yazı tekniği en geniş manasıyla şiir yazı tekniğinden ilham alacaktır. Yani en

Sonuç olarak, Elazığ il merkezinde bulunan ilköğretim okullarında öğrenim görmekte olan öğrencilerin cep telefonu, televizyon ve bilgisayar gibi elektromanyetik

Kandidemi tespit edilen hastalara ait demografik özel- likler, altta yatan hastalık, yapılan HKHN tipi, mutlak nötrofil sayısı, etken olan Candida türü ve eşzamanlı üreyen mantar

Ara Güler’in “ Yeryüzünde Yedi İz” adlı kitabının beni çok heyecanlandırmasının altında kitabı ka­ rıştırmaya başladığımda karşılaştığım büyük

sanat galerili şık mağazayla birlikte, Beyazıt, Fatih ve Otogar'da birer mağazası, Rami'de ise toptan mağazası bulunan Koska, Adil Bey'in oğullarından Nevzat Dindar

Güney illerin­ de ve Kıbrıs’ta kalıtımla geçen Akdeniz anemisi (thalasemi) üze­ rine çalıştı. Aynı yıl Berlin Üniver- sitesi’ııde talasemi ve alastik ane­

Merkez'de düzenlenen toplu gösterimlerden ilki 19 Şubat - 2 Mart tarihleri arasında "Japon Sinemasının Büyük Senyörü Akira Kurosawa" başlığı altında