• Sonuç bulunamadı

Aksoy'u ağlatan ödül:Eczacıbaşı 2. Tıp Ödülü'nü Muzaffer Aksoy'a Cumhurbaşkanı Enver verdi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Aksoy'u ağlatan ödül:Eczacıbaşı 2. Tıp Ödülü'nü Muzaffer Aksoy'a Cumhurbaşkanı Enver verdi"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

i: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına İstanbul Haberleri: Erhan Akyıldız, Dış Haberler: Ergun Balcı, Ekonomi: Cengiz Türhan, Kültür: Celal Üster, Basan ve Yayan. Cumhuriyet Matbaacılık vcGaj Nadl # Genel Yayın Müdürü: Hasar, Cemal, Müessese Müdürü: Emine Spor Danışmanı: Abdülkadir Yücelman, Düzeltme: Refik Durbaş, Bilim-Eğitim: Şahin Alpay, Iş-Sendika: 343*4 Ut PK 246-lstanbul. Tel: 512 05 05 ı ıgil, Yazı İşleri Müdürü: Okay G i r.eıısin, $ Haber Merkezi Müdürü: Şükran Ketenci, Yurt Haberleri: Necdet D oğan, Dizi Yazılar: Kerem Çalışkan, % Koordinatör: Ahmet B ürolar Ankara: Ziya Gokalp BK İnkılap S. i1 ı Bayer, Sayfa Düzeni Yönetmeni: Ali Acar, % Temsilciler: ANKARA: Korulsan, % Mali işler: Erol Erkut, 0 Muhasebe: Bülent Yener £ Bütçe-Planlama: Sevgi Anin % Reklam: 133 11 41/428 % İzmir H Ziya Blv 1352 S.2-ı Doğan, IZMlR: Hikmet Çetinkaya, ADANA: Celal Başlangıç. Ayşe Torun, Ek Yayınlar: Hülya Akyol # İdare: Hüseyin Gürer, İşletme: Önder Çelik, Bilgi işlem: Nail İnal. # Adana: İnönü Cad 119 S. No l Kat I. Tel

VtM: 22 KASIM 1988 imsak: ^.22 Güneş: 6.52 Öğle: 11.55 İkindi: 14.25 Akşam: 16.48 Yatsı: 18.12

Eczacıbaşı 2. Tıp Ödülü’rıü M uzaffer A ksoy’a Cumhurbaşkanı Evren verdi

Aksoy’u ağlatan ödül

Prof. Aksoy:

Türkiye’de

tıp sistem i

kurulamadı

Evren, Prof. Aksoy’a gümüş plaketi verirken Nejat Eczacıbaşı da onları izliyor. (Fotoğraf: Rıza Ezer)

P r o f .

M uzaffer

Aksoy, benzenin

lösemiye yol açtığını

kanıtlayan çalışmaları

nedeniyle verilen

ödülü alırken,

“Bilimsel bir başarıda

bulunmuşsam, bunun

en önemli nedeni eşsiz

A ta tü rk’ün yarattığı

ortamdır’’ dedi.

ANKARA (Cumhuriyet Büro­ su) — Eczacıbaşı Cumhuriyet Dö­ nemi 2. Tıp Ödülü’nü kazanan Prof. Muzaffer Aksoy, “Eğer ça­

lışma hayatımda bilimsel başarı­ da bıılıınabilmişsem, bunun en önemli nedeni eşsiz Atatürk'ün yurdumuzda yarattığı ortamdır”

dedi. Sanayide kullanılan benzen adlı kimyasal maddenin insanlar­ da lösemi oluşumuna yol açtığını dünyada ilk kez ortaya koyan Prof. Dr, Aksoy, ödülünü dün Cumhurbaşkanı Kenan Evren’den aldı. Prof. Aksoy’a gümüş bir pla­ ket ile 5 milyon liralık ödül verildi. Eczacıbaşı’nın Cumhuriyet Dö­ nemi 2. Tıp Ödülü nedeniyle dün Ankara Üniversitesi Tıp Fakülte­ si Morfoloji Binası Konferans Sa- lonu’nda bir tören düzenlendi. Tö­ rene Cumhurbaşkanı Kenan Ev­ ren, Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyeleri, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Nihat Kitapçı, Devlet Ba­ kanı Ali Bozer, YÖK Başkanı Prof. İhsan Doğramacı ile doktor­ lar, askeri ve sivil yetkililer katıldı. Eczacıbaşı’nın düzenlediği ya­ rışma, önerilen 32 aday adayı ara­ sından Türkiye’deki tıp fakültesi dekanları tarafından seçilen 10 aday arasından yapıldı. Türkiye genelinde hekimlerden gelen oylar denetçiler ve noter huzurunda açıldı. Sonuçta Eczacıbaşı Cum­ huriyet Dönemi 2. Tıp ö d ü lü ’nü P ro f. Dr. M uzaffer Aksoy kazandı.

Dünkü ödül töreninde söz alan Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı

Nihat Kitapçı, sağlık hizmetleri­ nin etkili bir şekilde sürdürülme­ sinde nitelikli personele, yeterli elemana ve çağdaş yönetime ge­ reksinim olduğunu belirterek, şun­ ları söyledi:

“Bilimsel araştırmalara çok bü­ yük ihtiyaç vardır. Sağlık hizmet­ lerinin Türkiye’de düzenlenmesi­ ne önemli katkıda bulunacak araştırmalar yapılması gerekir. Genç kuşakların ilgisini çekmek için özendirici, ödüllendirici ted­ birler alınmalıdır. Bilim adamla­ rımıza yeterli teşvik unsuru sağ­ lanmalıdır.”

Prof. Dr. Muzaffer Aksoy ise zaman zaman hıçkırıklara boğu­ lan konuşmasında, ödüle aday gösterilen diğer adaylardan daha başarılı olmadığını, ancak onlar­ dan daha şanslı olduğunu bildir­

di. Prof. Aksoy, şöyle konuştu:

“ Bilimde ve sanatta ödüllerin önemli bir teşvik unsuru olduğu­ na hiç kuşku yoktur. İnsanlar her ne kadar üdiil almak için çalış­ mazlarsa da, ödüllerin önemli bir teşvik unsuru olduğuna hiç kuş­ ku yoktur. Ödüller onları teşvik eden ve bilime katkıda bulunma­ ya iten önemli unsurlardan biridir. Amansız ve sessiz bir mücadele­ nin sürdüğü dünyamızda ulusla­ rın ayakta kalabilmelerinin bili­ min göz kamaştırıcı ilerlemesine ayak uydurabilmek ve yeterli kat­ kıda bulunabilmekle sağlanabile­ ceğine inanıyorum. Eğer çalışma hayatımda bilimsel başarıda bulu- nabilmişsem, bunun en önemli ne­ deni eşsiz Atatürk’ün yurdumuz­ da yarattığı ortamdır.”

Prof. Dr. Aksoy, daha sonra

ödülünü Cumhurbaşkanı Kenan Evren’den aldı. Cumhurbaşkanı Evren, Prof. Aksoy’a “Başarıları­

nız bana büyük zevk verecektir”

dedi.

Eczacıbaşı Topluluğu Başkanı

Dr. Nejat Eczacıbaşı da törende yaptığı konuşmada, Türk bilim adamlarının araştırmalarının dün­ ya bilim literatüründe gittikçe ye­ rini almaya başladığını söyledi. Eczacıbaşı, ülkenin bilim atılımı- na tıp alanında katkıda bulunmak için 1959 yılında Eczacıbaşı Bilim­ sel Araştırma ve Ödül Fonu’nu kurduklarını ve bugüne kadar 95 bilimsel araştırmaya madrji imkân sağlandığını, 34 başarılı araştır­ manın ödüllendirildiğini bildirdi.

Ödül töreninden hemen sonra da Cumhurbaşkanı Evren, Prof.

(A rkası 15. Sayfoda)

ANKARA (AA) — “ Eczacıba- şı Bilimsel Araştırma ve Ödül Fonu” tarafından “ Cumhuriyet Dönemi ikinci Tıp Ödülü” nün sahibi Prof. Dr. Muzaffer Aksoy Türkiye’nin tıp alanında Avrupa seviyesine çıkabilmek için birçok adımlar attığını, fakat bir sistem kuramadığını söyledi.

“ Türkiye’nin tıp biliminde ka- tettiği aşama, bulunduğu yer ve geleceğini” değerlendiren Prof. Dr. Aksoy, A tatürk’ün üniversi­ te reformuyla, tıp fakültelerinde de büyük reform yapıldığını be­ lirtti. Aksoy, “ Türkiye’nin, tıp­

ta Avrupa seviyesine çıkabilmesi için gerekli sistem, dün de, bugün de kurulmamıştır. Tıp fakültele­ rindeki bugünkü sistemin, dünya­ daki, Batı ülkelerindeki standar­ dına uygun bir seviyeye getirile- mediği kanaatindeyim” dedi.

Prof. Dr. Aksoy, “ Bunun ne­

deni tıp fakültelerinin çokluğu mu” şeklindeki soruyu şöyle ce­ vaplandırdı:

“ Hayır değil, belki, yeni kuru­ lan tıp fakülteeri bu eksiklikleri, eskilerden daha belirgin şekilde göstermektedir. Bu eksiklik, yal­ nız yeni kurulmuşlarda yok. Es­ kilerde de var.”

Üniversitelerde araştırmaların ülke imkânlarına göre en iyi şekil­ de yapılabilmesini sağlayan bir or­ tam hazırlanması gerektiğini be­ lirten Aksoy, şöyle devam etti:

“ Ortam için her şey var. Yani helva yapmak gibi. Üniversiteler­ de, tıp dalında kurallar çok iyi dü­ şünülerek konulmalı, bir kez kon­ duktan sonra, semeresini ya da yetersizliğini görecek kadar bir sü­ re geçmeli. Bu kuralların içine gir-(A rkası 15. Sayfada)

(2)

Aksoy’u ağlatan ödül

(Baştarafı 16. Sayfada)

Aksoy’un eşi Nadire Aksoy’un ya­ nına giderek kendisini tebrik etti. Cumhurbaşkanı Evren, burada Prof. Aksoy ve eşi Nadire Aksoy ile yaptığı sohbette, kendi dönem­ lerinde otlarla tedavi yapıldığını belirterek, "Zaman öyle hızlı ge­

çiyor ki şimdi neler yapılıyor, es­ kiden karaciğere dokunulmaz de­ niliyordu. Şimdi naklediliyor. Bü­ tün organlar değiştirilebiliyor. Ya­ kında kafanın yerine kafa bile koyarlar” dedi. Prof. Aksoy ise

“O bir piyeste vardı” şeklinde ya­ nıt verdi.

Cumhurbaşkanı Evren, daha sonra diğer ilgililer ile birlikte An­ kara Üniversitesi Dekan Yardım­ cısı Semih Baskan’ın odasına gi­ derken, üniversite öğrencilerinden

Çağla Kılıç, Evren’in yanma gide­ rek, “Çalışma yapmak için kadav­

ra bulamıyoruz. Kantinde hiçbir şey yok. Sular akmıyordu. Bugün siz geliyorsunuz diye akmaya başladı” diye serzenişte bulundu. Cumhurbaşkanı Evren ise soru­ nun halli için çaba göstereceğini belirtti. Daha sonra Evren’in ko­ ruma polisleri 2. sınıf öğrencisi Çağla Kılıç’ın ismini not aldılar.

Muzaffer Aksoy

kimdir?______

1915’te A ntalya’da doğan Prof. Muzaffer Aksoy, ortaöğre­ nimini burada yaptı. İstanbul Er­ kek Lisesi’ni, İstanbul Üniversi­ tesi Tıp Fakültesi’ni bitirdi (1940). Şişli Çocuk Hastaııesi’nde, Vakıf Guraba Kliniği’nde çalışan Ak­ soy', 1942 yılında iç hastalıkları uzmanı oldu. 1947-1957 tarihleri arasında Mersin Devlet Hastane- si’ııde görev yaptı. Güney illerin­ de ve Kıbrıs’ta kalıtımla geçen Akdeniz anemisi (thalasemi) üze­ rine çalıştı. 1957 yılında Beyoğlu İlkyardım Hastanesi’ne geçen Ak­ soy 1961 ’de doçent, 1966’da pro­ fesör oldu. Aynı yıl Berlin Üniver- sitesi’ııde talasemi ve alastik ane­ miler üstüne ders verdi. 1968 yı­ lında anormal hemoglobinler ala­ nında bilime yaptığı katkılardan dolayı Aksoy’a ilk TÜBlTAK tıp ödülü verildi.

Benzen’in kan kanseri oluşu­

mundaki etkileri konusunda dış yayınları ve uluslararası katkıla­ rı bulunan Aksoy, 1981 ’de Sedat Simavi Tıp Ödülü’nü, 1984’te İtalya’da Ramazzini Ödülü’ü al­ dı.

132’si yurtiçi 120’si Avrupa ve ABD’de yayımlanan toplam 252 araştırması ve yabancı dilde ba­ sılmış beş kitabı bulunan Aksoy halen TÜBİTAK’ın Tıp Araştır­ ına G rubu’nda bilimsel çalışma­ larını sürdürüyor.

— ---

rs---Eczacıbaşı Tıp Ödülü

Nedir?______________

A tatürk’ün doğumunun 100. yılı nedeniyle Eczacıbaşı toplulu­ ğu tarafından konulan Cumhuri­ yet Dönemi Tıp Ödülü, Tıp Fa­ kültesi dekanlarının isteği üzeri­ ne 5 yılda bir verilmek üzere sü­ reklilik kazandı. 1983 yılında ve­ rilen 1. Tıp Ödülii’ne beş kişi la­ yık görüldü. Ord. Prof. Dr. Hu­ lusi Behçet, Dr. Refik Saydam, Ord. Prof. Dr. Tevfik Saydam, Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman Uzman, Ord, Prof. Dr. Akil Muhtar Özden ödülün ilk sahip­ leri oldular. 2. Tıp Ödülünü ise bu yıl Muzaffer Aksoy aldı.

Prof. Aksoy:

(Baştarafı 16. Sayfada)

nıiş olan insanlann da sisteme mutlaka uymaları gerekir.”

Polisiye metotlar

Aksoy, “ Bu kurallar sizce ne

olmalı” sorusuna şu karşılığı verdi:

“ Kuralların en önemlisi, pratis­ yen doktorla uzmanın yaptığı iş­ leri üniversite hocalarının yapma­ ması gerek. Yani, üniversite ho­ cası, bilimin uygulayıcısı ve onun yaratıcısı olarak bu işlerle meşgul olmamalı. Fedakârlık yapılırken, tam olarak en layığıyla ve bunu yapabilecek olana yapılmalı ve ondan da sorumluluk istenmeli. Ama bunu istemek hiçbir zaman polisiye metotlarla olmaz. Bugün Batıda polisiye metotlarla üniver­ site hocası çalıştırılmaz ve kont­ rol edilmez. Bunun işleyen bir me­ kanizması vardır.»Ama bu, sessiz, acımasız bir mekanizmadır.”

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

kanun yolunun detaylıca düzenlenmesi gerekliliğini açıkça göstermek- le birlikte, mevcut durum itibariyle temyizin usul ve şeklini konu alan 48., 49. maddede yer alan

ııuııııııııııUfMiitıııiiiıımnnııınıınnnmunrtıınııtııııttıtfrmıtıııtıııı^ Taha

Resmî ziyaretin son günü ak­ şamı, büyükelçiliğimizde Japon tarafma bir resepsiyon verilmek­ tedir. Başlayalı yanm saat ol­ muştur, Bayan Anderiman

Gökbilimciler bu yıldızın çevresinde gezegen ararken bir de devasa bir yıldız lekesi (Güneş lekelerine benzer) keşfetti. Bu lekenin hareketini iz- leyerek yıldızın

Mersin’den Mısır’a gitmek üzere yola çıkmış, fakat karaya oturduğundan dolayı pusulasının bile ayarsız olduğu anlaşılan Sümer şilebi rezaleti haberi

Bu yazıda, daha önce farklı zamanlarda dört kez ameliyat edilen, parotis bezi derin lobundankaynaklanan ve parafarengeal alana da uzanan dev lipom olgusu sunulmuştur..

Teofilin uygulanan başka bir deneysel iskemik priapizm modelinde kavernozal düz kas hücre- lerinde ADA düzeyi azalmış olarak saptamış ve yine kavernozal düz

Ülkemizde yıllara göre HBsAg pozitifliğinin ister asker is- ter sivil kan donörleri arasında günümüze geldikçe azaldığı ve azalmanın istatistiksel olarak