19 MAYIS 2002 PAZAR
PENCERE
Âşık Mahsuni Şerif İç il...
Her zaman müeddep.. Alçakgönüllü..
Sakin..
Sanki halk ozanı değil de düşünür kimliğindey- di, hikmet üretirdi..
Alevi-Bektaşi geleneğindendi... Cumhuriyet göreneğindendi.. Ne diyordu:
Ben b ir Cumhuriyet ozanıyım. Ömrüm ve fa ettikçe, bu anlayışımı ölünceye kadar koru yacağımı sanıyorum, insanı kıble edinmiş, gön lü kâbe olm uş olanlara, bütün halklara saygıy la bakanlara selam olsun!.. ”
M a h su n i’nin elinde üç güzel araç vardı in sanlara ulaşabilmek için:
Ses.. Söz.. Saz..
“S ” ile başlayan üç aracın her birini amacına
ulaşmak için nasıl da ustalıkla kullanırdı?..
★
Uzun bir süre M a h su n i’yi "Z ” ile dile getiri yordum; benim için “M ahzuni” idi..
Yani hüzünlü..
Sanıyordum ki ‘Mahzuni’ halk dilinde ‘Mah-
suni’ye dönüşmüş; merak edip kaynaklara baş
vurunca ‘m ahsun’un ‘güçlendirilm iş’ anlamı ta şıdığını öğrendim...
Âşık Mahsuni Şerif!..
‘Âşık’ tutkun demektir..
Güzelliğe tutkundu Mahsuni Şerif, evrende güzel ne varsa tümüne sevgiyle yaklaşan âşı ğın mutluluğu da bu felsefeden kaynaklanıyor du...
Nasıl bir felsefeydi bu?..
Asya’da tohumlanıp Anadolu’da mayalandık tan sonra “enet hak"Xa vurgulanan dünya görü şünü, erenler, Avrupa’ya da taşıdılar...
Aristo’nun kesenkes mantığını sollayarak He- rakiit’in ırmağında yıkanan insan düşüncesinin
inanç coğrafyasında özgürlüğe açılışı, Alevi- Bektaşi dünya görüşünde felsefesini bulur...
Nasıl bir özgürlüktür bu?..
Şah Sincan’ın şiirindeki gibi:
“Kuru yerde oturm uş b ir rint gördüm Ne küfür kaydındaydı ne İslam Ne dünya umurundaydı ne din Ne hakla mukayyetti, ne hakikatle Ne tarikata bağlıydı, ne yakıyne Her iki âlemde bu iş kimin harcı?.. ”
Kimi ozan yalnız yansıtıcıdır; Âşık Mahsuni Şerif yaratıcıydı; kula kulluk etmeyen, evrensel özgürlüğün âşığı özel deyişiyle hakka yürüdü...
★
Bir milyar iki yüz milyon nüfuslu İslam dünya sında tek laik devlet Anadolu’da kurulabilmiş se, hele bu ‘Aydınlanma’, sanayileşmemiş bir top lumda, Atatürk’ün devrimiyle gerçekleşebilmiş se, temelinde Alevi-Bektaşi felsefesinin katkısı nı aramak yanlış olmaz...
Mahsuni Şerif Cumhuriyetçiydi..
OsmanlI’nın bir döneminde hilâfeti Arap elle rinden İstanbul’a taşıyan sultan, ‘Sünni padişa
hı’ kisvesine bürününce, devlet Aleviliği sakın
calı saymak yolunda hızlanmıştı. Mustafa Kemal’in Cumhuriyeti, dinci devleti dışlayan, ama inanç özgürlüğünü içleyen laiklik temeline oturduğu za man âşıkların yüzü güldü.
Âşıkların cumhuriyetçiliği, lafügüzaf değil, ger çeğin ta kendisidir, gönülden kaynaklanır...
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi