• Sonuç bulunamadı

Trafikte araba kullanırken müzik dinleme alışkanlıklarının bazı değişkenler açısından incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Trafikte araba kullanırken müzik dinleme alışkanlıklarının bazı değişkenler açısından incelenmesi"

Copied!
86
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

 

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

MÜZİK ÖĞRETMENLİĞİ ANA BİLİM DALI

TRAFİKTE ARABA KULLANIRKEN MÜZİK DİNLEME ALIŞKANLIKLARININ BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Yusuf ÖZGÜL

Ankara Ekim, 2012

(2)

 

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

MÜZİK ÖĞRETMENLİĞİ ANA BİLİM DALI

TRAFİKTE ARABA KULLANIRKEN MÜZİK DİNLEME ALIŞKANLIKLARININ BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Yusuf ÖZGÜL

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Salih AYDOĞAN

Ankara Ekim, 2012

(3)

Yusuf Özgül’ ün TRAFİKTE ARABA KULLANIRKEN MÜZİK DİNLEME ALIŞKANLIKLARININ BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ başlıklı tezi “15.10.2012” tarihinde, jürimiz tarafından Güzel Sanatlar Eğitimi Ana Bilim Dalı Müzik Öğretmenliği Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Üye: Yrd. Doç. Dr. Salih AYDOĞAN (Tez Danışmanı)

Üye: Prof. Mehlika DÜNDAR

(4)

ÖNSÖZ

Araştırmamın her aşamasında bana yol gösteren Yrd. Doç. Dr. Salih AYDOĞAN’a öncelikle teşekkürü bir borç bilirim. Tez çalışmamın her aşamasında yardımlarını esirgemeyen Ar. Gör. Duygu ALTAYLI, Ar. Gör. Ahmet Salih ŞİMŞEK, Ar. Gör. Halim SARICAOĞLU ve sabırla anket sorularını cevaplayan ehliyet sahibi araç kullanıcılarına teşekkür ederim. Ayrıca hayatım boyunca her zaman yanımda olduklarını bildiğim sevgili annem, Nurhan ÖZGÜL, babam, Zekayi ÖZGÜL ve kız kardeşim Elif ÖZGÜL’e de teşekkür ederim

(5)

ÖZET  

TRAFİKTE ARABA KULLANIRKEN MÜZİK DİNLEME ALIŞKANLIKLARININ BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

ÖZGÜL, Yusuf

Yüksek Lisans, Müzik Öğretmenliği Ana Bilim Dalı Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Salih AYDOĞAN

EKİM,2012

Bu araştırma, günlük trafik hayatının vazgeçilmezi olan müzik dinleme alışkanlıklarının sürücülerin araba kullanma alışkanlıklarına olan etkilerini ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır.

Araştırma ilk olarak literatür taraması ve yorumlanmasının ardından, ehliyet sahibi 218 sürücüye uygulanan, müzik dinleme alışkanlıkları ve trafikte araba kullanma alışkanlıklarını ölçen anket sonuçlarının istatistiksel yorumlanması ile devam etmektedir.

Araştırma sonucunda sürücülerin dinledikleri müziğin araba kullanmalarına çeşitli etkilerinin var olduğu bulunmuş ve buna bağlı olarak trafik hayatının iyileştirilmesi için öneriler sunulmuştur.

(6)

ABSTRACT  

ANALYZING DRIVING HABITS IN TRAFFIC AND MUSIC HABITS ON SOME VARIABLES

OZGUL, Yusuf

Master Program Thesis, Education of Music Thesis Adviser: Asst.Assoc. Dr. Salih AYDOGAN

OCTOBER,2012

This study sets out to examine the effect of listening to music during the traffic on driving habits of the drivers.

To start with, following a comprehensive literature review, a statistical interpretation of the questionnaire administered to 218 motorists with official driving license.

The result of the study suggests that there is a significant relationship between the driving habits and music habits and recommendations are given for improving the daily traffic life depends on it.

(7)

İÇİNDEKİLER  

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI ... i

ÖNSÖZ ... ii

ÖZET ... iii

ABSTRACT ... iv

İÇİNDEKİLER ... v

TABLOLAR LİSTESİ ... viii

ŞEKİLLER LİSTESİ ... x

KISALTMALAR LİSTESİ ... xii

1.GİRİŞ ... 1

1.1 İnsan - Ses ve Müzik İlişkisi ... 3

1.1.1 İnsan ve Ses ... 3

1.1.2 İnsan ve Müzik ... 6

1.1.2.1 Müziğin İnsan Psikolojisi Üzerine Etkileri ... 7

1.1.2.2 Müzik Dinlemenin İnsan Algı ve Konsantrasyonu Üzerine Etkileri ... 11

1.2 Algı ve Konsantrasyon Düzeyinin Trafikte Araba Kullanmadaki Önemi ... 12

1.3 Toplum ve Müzik ... 14

1.4 Problem ... 21

1.5 Amaç ... 22

1.6 Önem ... 23

(8)

1.9 Tanımlar ... 24 2. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ... 26 3. YÖNTEM ... 30 3.1 Araştırmanın Modeli ... 30 3.2 Araştırma Grubu ... 30 3.3 Verilerin Toplanması ... 31 3.4 Verilerin Analizi ... 32 4. BULGULAR VE YORUM ... 33

4.1 Ankette Bulunan 1. Soruya Ait Bulgular ve Yorum ... 33

4.2 Ankette Bulunan 2. Soruya Ait Bulgular ve Yorum ... 34

4.3 Ankette Bulunan 3. Soruya Ait Bulgular ve Yorum ... 35

4.4 Ankette Bulunan 4. Soruya Ait Bulgular ve Yorum ... 36

4.5 Ankette Bulunan 5. Soruya Ait Bulgular ve Yorum ... 37

4.6 Ankette Bulunan 6. Soruya Ait Bulgular ve Yorum ... 38

4.7 Ankette bulunan 7. Soruya Ait Bulgular ve Yorum ... 39

4.8 Ankette bulunan 8. Soruya Ait Bulgular ve Yorum ... 40

4.9 Ankette Bulunan 9. Soruya Ait Bulgular ve Yorum ... 41

4.10 Ankette Bulunan 10. Soruya Ait Bulgular ve Yorum ... 42

4.11 Ankette Bulunan 11. Soruya Ait Bulgular ve Yorum ... 43

4.12 Ankette Bulunan 12. Soruya Ait Bulgular ve Yorum ... 44

4.13 Ankette Bulunan 13. Soruya Ait Bulgular ve Yorum ... 45

4.14 Ankette Bulunan 14. Soruya Ait Bulgular ve Yorum ... 46

(9)

4.16 Ankette Bulunan 16. Soruya Ait Bulgular ve Yorum ... 48

5. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 50

5.1 Sonuçlar ... 50

5.1.1 Birinci Alt Probleme İlişkin Sonuçlar ... 50

5.1.2 İkinci Alt Probleme İlişkin Sonuçlar ... 51

5.1.3 Üçüncü Alt Probleme İlişkin Sonuçlar ... 51

5.1.4 Dördüncü Alt Probleme İlişkin Sonuçlar ... 52

5.1.5 Beşinci Alt Probleme İlişkin Sonuçlar ... 52

5.1.6 Altıncı Alt Probleme İlişkin Sonuçlar ... 53

5.1.7 Yedinci Alt Probleme İlişkin Sonuçlar ... 53

5.1.8 Sekizinci Alt Probleme İlişkin Sonuçlar ... 54

5.1.9 Dokuzuncu Alt Probleme İlişkin Sonuçlar ... 54

5.1.10 Onuncu Alt Probleme İlişkin Sonuçlar ... 54

5.1.11 On birinci Alt Probleme İlişkin Sonuçlar ... 55

5.2 Öneriler ... 56

6. KAYNAKÇA ... 57

EKLER ... 61  

(10)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Sesin varlığından söz edebilmek için bulunması gereken öğeler ve koşullar .... 4

Tablo 2. 2010 yılında Türkiye’de gerçekleşen trafik kazalarına neden olan sürücü, yaya, yol ve taşıtın kusur oranları ... 13

Tablo 3. 2010 yılında Türkiye’de gerçekleşen trafik kazalarında, kazadan etkilenen kazazede sayıları ... 14

Tablo 4. Katılımcıların cinsiyet bilgileri dağılımı ... 33

Tablo 5. Katılımcıların yaş bilgileri dağılımı ... 34

Tablo 6. Katılımcıların öğrenim durumu bilgileri dağılımı ... 35

Tablo 7. Katılımcıların meslek bilgileri dağılımı ... 36

Tablo 8. Katılımcıların araçlarını kullanırken dinlemeyi tercih ettikleri müzik türü bilgileri dağılımı ... 37

Tablo 9. Katılımcıların “ Kullandığım araçta herhangi bir nedenle müzik dinleyemezsem kendimi kötü hissederim.” önermesine verdikleri cevapların dağılımı 38 Tablo 10. Katılımcıların” Uzun yolda yalnız başıma araba kullanırken algımı açık tutabilmek için müzik dinlerim.” önermesine verdikleri cevapların dağılımı ... 39

Tablo 11. Katılımcıların “Dinlediğim müzik hızlı tempoda ise, genellikle kendime hâkim olamam, aşırı hız yaparım.” önermesine verdikleri cevapların dağılımı ... 40

Tablo 12. Katılımcıların “Araba kullanırken duygusal temalı sözler içeren müzikler dinlemek, beni düşüncelere sevk eder, dikkatimi dağıtır.” önermesine verdikleri cevapların dağılımı ... 41

Tablo 13. Katılımcıların “Dinlediğim müzik, o anki psikolojik durumuma göre değişkenlik gösterir.” önermesine verdikleri cevapların dağılımı ... 42

Tablo 14. Katılımcıların “Araba içinde dinlediğim müziğin ses seviyesi fazlaysa dışardan gelen işitsel uyarıları algılamada güçlük çekerim.” önermesine verdikleri cevapların dağılımı ... 43

(11)

Tablo 15. Katılımcıların “Araba kullanırken sözsüz müzikler dinlemek daha dikkatli olmama yardımcı olur.” önermesine verdikleri cevapların dağılımı ... 44 Tablo 16. Katılımcıların “Araba kullanırken dinlediğim müziğe eşlik etmek dikkatimi artırır.” önermesine verdikleri cevapların dağılımı ... 45 Tablo 17. Katılımcıların “Arabanızda özel ses sistemleri mevcut mu?” sorusuna

verdikleri cevapların dağılımı ... 46 Tablo 18. Katılımcıların ”Araba kullanırken sık sık müzik çaların ayarlarıyla oynarım.” önermesine verdikleri cevapların dağılımı ... 47 Tablo 19. On altıncı soruya verilen cevapların istatistikleri ... 48

                                 

(12)

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1. Dinleyici, müzisyen ve besteci hiyerarşisi ... 7 

Şekil 2. Katılımcıların cinsiyet bilgileri dağılımı ... 33 

Şekil 3. Katılımcıların yaş bilgileri dağılımı ... 34 

Şekil 4. Katılımcıların öğrenim durumu bilgileri dağılımı ... 35 

Şekil 5. Katılımcıların meslek bilgileri dağılımı ... 36 

Şekil 6. Katılımcıların araçlarını kullanırken dinlemeyi tercih ettikleri müzik türü bilgileri dağılımı ... 37 

Şekil 7. Katılımcıların “ Kullandığım araçta herhangi bir nedenle müzik dinleyemezsem kendimi kötü hissederim.” önermesine verdikleri cevapların dağılımı ... 38 

Şekil 8. Katılımcıların ” Uzun yolda yalnız başıma araba kullanırken algımı açık tutabilmek için müzik dinlerim.” önermesine verdikleri cevapların dağılımı ... 39 

Şekil 9. Katılımcıların “Dinlediğim müzik hızlı tempoda ise, genellikle kendime hâkim olamam, aşırı hız yaparım.” önermesine verdikleri cevapların dağılımı ... 40 

Şekil 10. Katılımcıların “Araba kullanırken duygusal temalı sözler içeren müzikler dinlemek, beni düşüncelere sevk eder, dikkatimi dağıtır.” önermesine verdikleri cevapların dağılımı ... 41 

Şekil 11. Katılımcıların “Dinlediğim müzik, o anki psikolojik durumuma göre değişkenlik gösterir.” önermesine verdikleri cevapların dağılımı ... 42 

Şekil 12. Katılımcıların “Araba içinde dinlediğim müziğin ses seviyesi fazlaysa dışardan gelen işitsel uyarıları algılamada güçlük çekerim.” önermesine verdikleri cevapların dağılımı ... 43 

Şekil 13. Katılımcıların “Araba kullanırken sözsüz müzikler dinlemek daha dikkatli olmama yardımcı olur.” önermesine verdikleri cevapların dağılımı ... 44 

(13)

Şekil 14. Katılımcıların “Araba kullanırken dinlediğim müziğe eşlik etmek dikkatimi artırır.” önermesine verdikleri cevapların dağılımı ... 45  Şekil 15. Katılımcıların “Arabanızda özel ses sistemleri mevcut mu?” sorusuna

verdikleri cevapların dağılımı ... 46  Şekil 16. Katılımcıların ”Araba kullanırken sık sık müzik çaların ayarlarıyla oynarım.” önermesine verdikleri cevapların dağılımı ... 47 

(14)

KISALTMALAR LİSTESİ

- E G M: Emniyet Genel Müdürlüğü. - T Ü İ K: Türkiye İstatistik Kurum

(15)

1.GİRİŞ  

İnsanoğlu, varoluşundan itibaren içerisinde bulunduğu gelişim sürecinde diğer canlılardan farklı olarak doğanın gücünü lehine kullanmayı bilmiş, kendine ait karmaşık iletişim sistemleri oluşturmuş ve duyusal hazlarını tatmin etmek amacıyla sanatın çeşitli türlerine yönelmiştir. Tüm bu olguların hepsi zamanla insanoğlunun kültürel altyapısını oluşturmuştur. Doğal olarak, yeni doğan bir çocuk, her şeyi kendi başına keşfetmesi gereken bir dünyaya değil; mevcut kültürel birikimin var olduğu bir dünyada, bu birikimi ömrü boyunca edinerek veya üzerine bir şeyler katarak kendine yer edinir. Bu kültürel birikim, insanoğlunun sosyal bir varlık olması nedeniyle dünya yüzeyine yayıldıkça, birlikte yaşama dürtüsü ile oluşan toplumlarda farklılık göstermektedir.

İnsanoğlu dahil olduğu toplum içerisinde diğer insanlarla etkileşerek kendine has bir yaşam tarzı belirler. Bu yaşam tarzı her ne kadar o toplumun kültür yapısına benzerlik gösterse de, insanoğlu düşünen ve tercih edebilen bir varlık olarak kendi kişiliğini bireylerden bağımsız olarak oluşturur. Teknolojinin gelişmesi ve sanayi devrimi ile artık insanlar, doğalarının gerektirdiği sosyalleşme aktivitesini yapabilecek daha fazla zaman ve para bulabilmektedirler. Bunun sonucu olarak eskiden lüks olarak tabir edilebilen birçok olgu, şu an hayatımızda normal olarak var olabilmektedir. Birkaç örnek vermek gerekirse; televizyon sahibi olmak, uçak yolculukları yapmak, otomobil sahibi olmak, konser salonlarında veya bireysel olarak müzik dinlemek, yüksek teknolojiye sahip ürünlere daha uygun fiyatlara ulaşabilmek gibi olgular uygun olacaktır.

Sosyal yaşantımızın en önemli unsurlarından biri ise milattan önce 2000’li yıllarda tekerleğin keşfi ile ortaya çıktığı kabul edilen insanoğlunun vazgeçilmezi

günlük trafik hayatı dır (Chong ve ark. 2008, Aktaran: İnce, 2009: 29). Günümüzde

neredeyse insan yaşamının var olduğu her yerde günlük trafik hayatını görmek ve tecrübe etmek olasıdır.

Günün ilk ışıklarıyla beraber; fırınlara ekmek dağıtan kamyonlar, öğrencileri okullarına bırakan okul servisleri, otomobillerine binip işe giden çalışanlar, minibüsün

(16)

gelmesini bekleyen insanlar gibi bazı örnekler, bize günlük trafik hayatının hayatımızda ne denli önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir.

Trafik olgusu, sadece günlük hayattaki kolaylaştırıcı yeriyle değil; genel olarak ele alındığında kuralları, işaretleri, kazaları, sıkışıklıkları ve tehlikeleriyle genel bir bütündür.

Trafikte taşıt kullanmak, yüksek oranda psiko-motor beceri ve görsel-işitsel algı gerektirmektedir. Sürücü, sadece kendi hayatına değil; taşıtta bulunan diğer insanların, yayaların ve diğer sürücülerin hayatlarına karşı sorumluluk duyar. Bu sorumluluk ilk olarak sürücü kurslarında gerekli eğitimi aldıktan sonra devletin yaptığı ehliyet sınavında başarılı olmakla başlar. Aracı kullanabilmek için gerekli motor kabiliyetleri edinen ve trafikte uyması gereken kuralları öğrenen birey, artık trafik hayatına bu sorumluluklarının bilincinde olarak başlayabilir.

Ülkemizde yapılan bir araştırmaya göre 2008 yılında meydana gelen ölümlü ve yaralanmalı trafik kazalarının %88 gibi önemli bir kısmı sürücü hatalarından dolayı meydana gelmiştir. Yine aynı araştırmaya göre 2009 yılı trafik kazaları ile ülkemize mal olan toplam maddi hasar 980.209.298 TL olarak hesaplanmıştır (Trafik Kazaları Özeti, 2010). Bu denli büyük maddi ve manevi kayıplar, “Trafik” olgusunun tüm yönleriyle incelenmesini ve mevcut sorunların çözümü için fikirlerin ortaya atılmasını gerekli kılmaktadır. Bu durumda farklı disiplinlerdeki araştırmacıların, hâkim oldukları alanların trafik hayatına etkilerini çeşitli değişkenler üzerinden incelemesi önem teşkil etmektedir.

Trafik hayatının içerisinde bulunan ve en göze çarpan durumlardan bir tanesi de sürücülerin araba kullanırken müzik dinleme alışkanlıklarıdır. Müzik, insanoğlunun içsel dünyasına hitap eder ve doğrudan insan psikolojisi üzerinde etkiler bırakır. İnsanlar o anki psikolojik durumlarına göre dinledikleri müzik türlerini değiştirebilirler veya dinledikleri müzik türleri o anki psikolojik durumlarını değiştirebilir. Bu etkileşimlere birkaç örnek vermek gerekirse; Müslüm Gürses konserinde gençlerin kendilerini jiletle yaralaması (Mynet Haber, 2010), araba yarışı oyunlarında hızlı ritim ögeleri barındıran müzikler olması, sevgilisinden ayrılan bir gencin arabesk müzik dinlemesi gibi durumlar dikkat çekicidir.

(17)

Müzik dinleme alışkanlıkları ile trafikte araba kullanma alışkanlıkları arasındaki ilişkilere değinmeden önce; insan, ses ve müzik olguları arasındaki ilişkileri incelemek uygun olacaktır.

1.1 İnsan - Ses ve Müzik İlişkisi   

İnsan, ses ile çevrili bir dünyaya doğar. Doğduğu bu dünyada ses, diğer doğal, kültürel ve toplumsal öğeler arasında çok önemli bir yer tutar. Sesin olmadığı dünyada iletişim ve etkileşim çok zor olur. İnsanın çevresi, tüm bu seslerden oluşur ve insan bu farklı sesleri, kaynağı, türü ve işlevi açısından algılar, çözümler, yorumlar. Sesi kullanma kabiliyeti geliştikçe kendine özgü ifade yöntemleri geliştirir. Bu ifade yöntemleri sadece iletişim amaçlı olmamakla beraber estetik ihtiyaçları gidermek üzere de kullanılır (Uçan, 2005 :11). Sanatın çeşitli dallarına yönelen insan, hem kendi sesi hem de icat ettiği birçok çalgıyla, bu dallardan biri olan müzik sanatını icra eder.

Sonuç olarak, iletişimin en önemli unsurlarından biri olan ses, insanoğlunun ayrılmaz bir parçasını oluşturur.

1.1.1 İnsan ve Ses  

İnsan yaşamının ayrılmaz bir parçası olan ses, duyu organlarımızın en önemlilerinden biri olan işitme özelliği ile hayat bulur. Sesin ortaya çıkabilmesi için bazı şartlar gerekmektedir.

Bu şartlardan ilki, sağlıklı durumda bir kulak ve beynin (yani alıcı bir sistemin) bulunması; ikincisi, bu alıcıları uyarabilecek nitelikte etkenlerin (ses kaynağı) biryerlerde oluşması ve son olarak, bu etkenlerin, oluştukları yerden kulağa kadar, kulağı uyarmaya yetecek şiddette iletilmesi olarak tanımlanabilir. Sesin oluştuğu noktadan kulağa kadar gelmesini sağlayan bu ortama iletici ortam denir (Zeren, 2010: 11).

Belirtilen bu şartlardan herhangi birisi yoksa, sesin varlığından söz etmek imkansızdır.

(18)

 

Tablo 1. Sesin varlığından söz edebilmek için bulunması gereken öğeler ve koşullar

Kulağı uyarabilecek nitelikte etmenler

Etkenleri kesintisiz ve yeterli şiddetle ileten ortam, veya ortamlar

Etkenleri değerlendirecek nitelikte kulak ve beyin

Ses Kaynağı Æ İletici Ortam Æ Alıcı

Örneğin çevrede sesleri algılayabilecek herhangi bir canlının olmadığı bir yerde, bir makinenin sesli bir şekilde çalışmakta olduğunu varsayalım. Araç çalışır haldeyken kulağı uyarıcı etkenleri oluşturmaktadır ve bu etkenleri de iletecek uygun ortam da vardır. Ama yakınlarda makinanın oluşturduğu sesi algılayabilecek kulak ve beyin olmadığı için etkenler değerlendirilememektedir. Bu durumda sesin varlığından söz etme olanağı yoktur (Zeren, 2010:11).

Uygun koşullar sağlandığında sesin kaynağı olan nesne, hareket ederek iletici etmen olan hava zerrecikleri ve temas halinde olduğu diğer nesneleri titreştirir. Bu titreşim, zincirleme etki yaparak tüm çevreye üç boyutlu dairesel bir biçimde yayılır. Titreşimler sadece tek bir noktadan değil, titreşen nesnenin temas halinde bulunduğu diğer nesnelerden de yayılır ve alıcıya ulaşır. Sesin yayılma hızı, katı maddelerde en hızlı, gaz maddelerde ise en yavaştır. Bu durumda sesin yayılma hızının, ortam yoğunluğuyla doğru orantılı olduğu söylenebilir. Bu duruma bir örnek vermek gerekirse; trenin uzak mesafelerden gelip gelmediğini anlamak için kulaklarını raylara dayayan insanlar uygun olacaktır. Trenin çalışır haldeyken oluşturduğu mekanik ses, hava yoluyla ilerlediği esnada azalarak bitme eğilimindeyken, trenin demir tekerleklerinin raylar üzerinde oluşturduğu titreşim, çok uzak mesafelere kadar gidebilmektedir. Buradaki tren - ray ilişkisi yukarda açıklanan, titreşen nesnelerin temas halinde olduğu diğer nesneleri etkileyerek birçok noktadan ses yayılması durumuna örnektir.

İnsanoğlunu çevreleyen dünya; atmosfer olayları, biyolojik çeşitliliği ve sismik aktiviteleriyle canlı bir gezegendir. Yukarıda anlatıldığı üzere hareket ve buna bağlı oluşan titreşimlerin, çevresel seslerin oluşmasında kilit rol oynadığı düşünüldüğünde

(19)

dünyanın “çok sesli bir gezegen” olduğu rahatlıkla söylenebilir. Çok sesli bu dünyada insan beyni çok farklı seslerle haşır neşir olur.

Dünyada varolan bu sesler, meydana geldikleri kaynaklarının temel nitelikleri bakımından üç farklı kümede toplanabilir. Bu kümeler;

1- Doğal sesler, 2- Toplumsal sesler, 3- Kültürel sesler.

Doğal sesler arasında hayvan sesleri, rüzgar sesi, su şırıltısı, gök gürültüsü vb. ; toplumsal sesler arasında, insanların konuşma sesleri, bağırışları, çığırışları, gülüşme – ağlaşma sesleri vb.; kültürel sesler arasında ise müzik sesleri, caddeden geçen arabaların çıkardıkları sesler, fabrikanın çıkardığı düdük ses, vb. sayılabilir (Uçan, 2005: 11).

Fakat bu seslerin hepsi aynı oranda insan beynini uyarmaz.

Günlük hayat içerisinde insan beyni aynı anda birden fazla farklı tip kaynaklardan üretilen seslere maruz kalabilir. Beyin, bu seslerden kendi için en önemli (hayati) olana odaklanır. Bu odaklanma eğer karşıdan gelen sesin içeriğini anlama veya yorumlama şekline de dönüşürse, diğer seslerin önceliği beyin tarafından arka plana atılır ve sadece o sese odaklanılır. Örneğin kalabalık bir ortamda birisiyle hararetli bir şekilde konuşurken beyin, sadece o kişinin söylediklerine odaklanır, etraftan gelen diğer konuşma sesleri beyin tarafından arka plana itilir ve önemsizleştirilir (anlaşılmaz).

İnsan beyninin bir diğer özelliği ise sesin oluştuğu kaynağın yerini tahmin edebilme yeteneğidir. Kulak organının iç ve dış kıvrımları, ses dalgalarının geliş açısını beyine ileterek titreşim kaynağının hangi yönde olduğunu belirler. Fakat bu özellik insanlarda yeterli derecede gelişkin değildir. Doğada bulunan çoğu hayvanda bu özellik, insanlara nazaran çok daha gelişmiş haldedir. Bunun sebebi insanoğlunun uzun zaman önce avcılık hayatını bırakarak yerleşik hayata geçmesi ve zamanla bu özelliğinin körelmesidir. Bu duruma bir örnek vermek gerekirse tamamen ışıksız bir ortamda baykuşun avının yerini sadece çıkardığı seslerden belirleyerek uzaktan kör uçuş yapması ve yakalaması uygun olacaktır.

(20)

1.1.2 İnsan ve Müzik   

İnsanı çevreleyen bu ses evreni içerisinde müzik sesleri, diğerlerinden bambaşka özellikler taşır. Estetik temele dayalı ya da içerikli belirli ses bireşimleri olarak algıladığımız müzik, müzik dışı diğer seslerden, gerek kaynak (köken), gerek oluşum, gerek tür, gerek amaç ve gerekse işlev bakımından çok farklıdır. En basit çocuk tekerlemesinden en üst düzey senfoniye kadar, her müzik yapıtı, başlı başına bir yapıdadır (Uçan, 2005: 11).

Müzik, insanların günlük hayatı içinde yer alan vazgeçilmez bir öğedir. Müziği sevmeyen ya da dinlemeyen kimseye rastlamak mümkün değildir çünkü müzik haz verir, mutlu eder, coşku verir ve bir yandan da insanların kendilerini ifade etme araçlarından da birtanesidir. Özetle müzik, insan hayatının en temel öğelerinden birisidir (Khan, 2001: 5).

- Müziğin Genel Tanımı   

Müziğin en az 3500 yıl öncesinden günümüze kadar birçok tanımı yapılmıştır fakat, her tanımda, o tanımın yapıldığı dönemin ya da o tanımı yapan kişinin niteliğine, düşünce yapısına bağlı olarak, müzik kavramının çeşitli öğelerine veya yönüne ağırlık verilmiştir. Bu sebeple yapılan tanımların hemen hemen hiçbirinde müzik, bütünüyle tam ve doyurucu olarak tanımlanamamıştır (Uçan, 2005: 13).

Bu tanımlardan birkaç örnek vermek gerekirse;

- “Müzik, insanlığın ahlâkını arındıran kutsal bir bilimdir” (Dede Efendi) - “Müzik, sesler aracılığı ile duyguların anlatımıdır” (Koch)

- “Müzik, sözcükler ile anlatılması olanaksız duygu ve coşkuları; sezdirecek, duyuracak biçimde düzenlenmiş sesler aracılığıyla başka gruplara yansıtma sanatıdır. (Saygun)

- “Müzik, başlıca iki öğesi ses ve ritim olan bir bütündür; ses ve ritimle anlatım sanatıdır.” (Sun) (Uçan, 2005: 13-14)

(21)

Yapılan tanımlar incelendiğinde, “anlatım” ve “duygu” temaları üzerine yoğunlaşıldığı görülmektedir. Bu durumda müzik için bizim de bir tanımlama yapmamız gerekirse;

- “Müzik, duygu ve düşünceleri sesler yoluyla anlatma sanatıdır” cümlesi uygun olacaktır.

Üstteki tanımda geçen “anlatma” fiili, bize müzik olgusu içerisinde birbirleriyle etkileşen (bağlı) üç farklı unsur olduğunu gösterir. Bu unsurlar, 1) Müzik yapan (anlatan - müzisyen), 2) Dinleyen (dinleyici) ve 3) Besteci (üreten) olarak sıralanabilir.

Şekil 1. Dinleyici, müzisyen ve besteci hiyerarşisi

1.1.2.1 Müziğin İnsan Psikolojisi Üzerine Etkileri

“Müzik günlük hayatımızda çok geniş bir kullanım alanına sahiptir. Radyoda, televizyonda, işyerinde, konserlerde, danslarda, okullarda, spor karşılaşmalarında vs. her yerde dinlenir.” (Çoban, 2005: 76)

İnsanoğlu dinlediği veya maruz kaldığı bu müzikten çeşitli oranlarda etkilenir. (Merriam, 1964, Aktaran: Çoban, 2005: 76)’ a göre amaçlarına ve sebeplerine göre müziğin çoğu kültürde 10 büyük fonksiyonu olduğu belirtilmiştir.

(22)

1- Fiziksel tepki 2- İletişim

3- Duygusal ifade 4- Sembolik tanımlama

5- Sosyal normlara uygunluğu güçlendirme

6- Dini ayinler ve toplumsal geleneklerin geçerli kılınması 7- Kültürün devamlılığının ve sağlamlığının tesis edilmesi 8- Toplumsal kaynaşmanın tesis edilmesi

9- Estetik zevk 10- Eğlenme

Yukarıda yazan bu fonksiyonlar, müziğin insan hayatının vazgeçilmez bir parçası olduğunu kanıtlamıştır. Müziğin insan psikolojisine etkilerini incelemeden önce ilk olarak beyne nasıl ulaştığı ve ulaştıktan sonra nasıl bir etki yarattığını açıklamak daha doğru olacaktır.

“İnsan ve Ses” başlığı altında sesin insan beynine nasıl ulaştığı konusu işlenmiş idi. Müzik sesleri ise (Çoban, 2005: 77)’a göre diğer seslere göre farklıdır. Bu fark, müzikal ses dalgalarının belirli bir zaman biriminde düzenli tarzda organize olmaya meyilli olmasıdır.

Bu müzik sesleri, … işitme kanalında kulak zarına doğru huni biçiminde bir akım oluşturur. Kulak zarı bu ses enerjisini orta kulak yapılarına iletir. Burada üç adet kemikçik (örs, üzengi ve çekiç) vardır ve bunlar ses dalgalarını iç kulağa iletirler. İç kulakta bulunan ve koklea denilen oluşumda bulunan işitmeyle ilgili alıcılar; frekans (ses perdesi) ve magnitüd (sesin büyüklüğü, yüksekliği) gibi ses sinyalinin özelliklerinden oluşan bilgiyi toplar. Bu bilgi işitme sinirinin yardımıyla beyne iletilir. Kulak sesi iletir, ancak sesin anlamlandığı yer beyindir. Beyin; melodi, armoni çalgı gibi unsurların fiziksel özelliklerini algılar ve müziği yorumlar (Çoban, 2005: 77).

(23)

“Müzik biyolojisi araştırmaları göstermiştir ki beyin, hem frekans (perde) analizleri gibi müziğe özel görevlerde uzmanlaşmış bölgelere sahip (sağ arka üst temporal korteks), hem de yeni bilişsel kalıplar yaratmak için (ses ve zaman organizasyonu gibi) farklı mekanizmaları ve alanları birleştirmektedir.” (Ayata ve Aşkın, 2008: 15)

Beyin açısından müzik aslında algılanması gereken karmaşık bir uyarıdır; seslerin yüksek veya alçak notalar şeklinde olması (seslerin perdesi), müziğin ritmi, melodisi ve volümü birlikte algılanmak ve değerlendirilmek zorundadır. Dolayısıyla da müziğin algılanması beynin sadece tek bir bölgesinin değil farklı bölgelerinin birlikte çalışması ile ortaya çıkan bir işlevdir (Karaçay, 2010: 33).

Müzik dinlemek bir insan için sadece o sesleri duymaktan ibaret değildir. Müzik dinleyicisi eğer üst düzey bir “dikkatli dinleyici” ise seslerin iniş çıkışları (frekans), alt yapı özellikleri (armoni), temposu dinleyicinin beyni tarafından analiz edilerek gerek fiziksel, gerekse duygusal (psikolojik) tepkiler verilir.

“Müzik, insanın zihinsel ve ruhi gelişimi, kültürel olgunluğu ve uygarca yaşamı için büyük önem taşımaktadır. Beyin ve müzik arasındaki ilişki güçlü olduğundan, insanın duyduğu müziğe anında tepki vermesi çok doğal bir reaksiyondur.” (Yener, 2011: 120)

İnsan beyninin verdiği bu tepkiler genelde bilinç dışı tepkilerdir. Bilinç dışı bu tepkilerin kaynağı, “Otonom Sinir Sistemi” olarak adlandırılmaktadır. (Çoban, 2005: 80)’ a göre otonom sinir sistemi parasempatik ve sempatik olarak ikiye ayrılmaktadır. Sempatik sistem, aşırı kaygı, stres gibi durumlarda aktif hale geçerken; parasempatik sistem ise, kişinin rahat olduğu zamanlarda aktif hale gelmektedir. Örneğin sempatik sistem aktif hale geldiğinde, beyin adrenalin denilen bir salgıyı kan dolaşımına katarak, kalp atışında hızlanma, kan basıncı yükselmesi, solunumda, idrar yollarında ve bağırsaklarda hızlanma, ter bezlerinde aşırı çalışma, kaslarda gerilme yaşanmaktadır. Parasempatik sistem aktif hale geldiğinde ise yukarıda oluşan tepkilerin tam tersi meydana gelmektedir. “Bedenin müziğe verdiği fiziksel cevapları inceleyen bilim adamları, müziğin her hâlükârda bazı mekanizmaları harekete geçirdiğini keşfetmişlerdir.” (Çoban, 2005: 80)

(24)

İnsan çoğu zaman geçmişte yaşadığı tecrübeleri bazı şeylerle ilişkilendirir. İlişkilendirdiği şey bazen bir koku, bazen bir resim, bazen de bir melodi olabilir. Geçmişte yaşanan bazı önemli anılar insanın normal günlük hayatında beynini pek meşgul etmez. Bunun gerçekleşebilmesi için bir hatırlatıcıya ihtiyaç vardır. Örneğin, eski zamanlarda sevgilisiyle beraber bir müziği dinlemeyi alışkanlık haline getirmiş bir kişi aradan yıllar geçtikten sonra aynı müziği duyduğunda çevresindeki insanlardan çok daha fazla etkilenir ve düşüncelere dalar. Benzer şekilde uzun zaman önce bir kişinin arabasıyla seyahat halindeyken kaza yapmadan hemen önce çalan müzik, diğer insanlarda normal etkiler bırakırken, o insanda anılarından dolayı pek de hoş etkiler bırakmaz. Hatta bazen, tamamen unutulan bazı anılar bile yukarda sayılan etmenlerin etkisiyle yeniden hatırlanabilir. Bu durumda müzik dolaylı yollardan da insan psikolojisini değiştirme özelliğine sahiptir denebilir.

Dinlenilen müzik türlerinin de insan psikolojisine farklı etkileri olabilmektedir. Sezer (2011) müziğin öfke ve psikolojik belirtiler üzerine etkisini araştırdığı çalışmasında müzik türlerinin insan psikolojisinde farklı etkiler yarattığını bulmuştur. Araştırma sonucunda en çok arabesk müzik dinleyen kişilerin öfkelerini kontrol edemeyerek öfkelerini dışa vurdukları görülmüştür. Öfkelerini en iyi şekilde kontrol edebilen grup ise klasik müzik dinleyicileri olarak belirlenmiştir.

İnsanoğlu, diğer canlılardan farklı olarak çok değişik psikolojik durumları tecrübe edebilen bir organizmadır. İnsan, geniş kültürel hayatında birçok değişik durumla karşı karşıya kalır ve buna yine çok değişik biçimlerde tepkiler verir. Kültürel hayatında karşı karşıya kaldığı olumlu ve olumsuz durumlar kişinin (etkilenme oranına göre) o anki psikolojik durumuna etki eder. Fakat bu, her insanın benzer olaylara aynı oranda tepkiler vereceği anlamına gelmez. Yaşanan olumlu ve olumsuz durumların insan psikolojisi üzerinde yarattığı etki miktarı, kişiden kişiye değişiklikler gösterir. Bu farklılıkların etken sebepleri, kişinin eğitim seviyesinden aylık gelirine veya yetiştirilme şekline kadar birçok alanda değişkenlik gösterir.

Bu kültürel ortamda müzik, insan psikolojisini çeşitli şekillerde değişikliğe uğratmak üzere kullanılır. Değişken bir psikolojiye sahip olan insan, anlık olarak duyduğu müzikten etkilenir ve davranışlarında değişiklikler görülür. Çoğu zaman bu durum, insanları farklı durumlarda istenilen ruh haline çekebilmek amacıyla çeşitli otoriteler tarafından eskiden beri kullanılmış olup halen de aktif olarak kullanılmaktadır.

(25)

Bu durumlara birkaç örnek ile açıklık getirilmek istenirse;

1- Reklam Müzikleri: Tanıtılmak istenen ürünün çeşidi ve hedef kitlesine göre bestelenen, dinleyicinin psikolojisini kısa sürede etkileyerek tanıtılmak istenen ürünü kişinin hafızasına yerleştirme amaçlı müziklerdir.

2- Askeri Müzikler: Savaş alanlarında çarpışan askerlerin ruh hallerini değiştirerek, motivasyonlarını artırmak için bestelenen müziklerdir. Örneğin Osmanlı’da mehter müziği; bağımsızlığın, devletin varlığının bir göstergesidir. Kara ve deniz savaşlarında, kale kuşatmalarında mehter günlerce çalmaya devam ederdi. Meydan savaşlarında hücum ve geri çekilmeleri askerlere mehter bildirirdi. Orduyu davullar ve borular yönlendirirdi. Savaşta en zorlu çarpışmalar, sancak ve mehter çevresinde olurdu. Savaşta yenilgi, mehterin yağmalanmasıyla son bulurdu (Aydoğan, 2007: 155).

3- Film Müzikleri: Beyaz perdede yaşanan çeşitli durumların (şiddet, aksiyon, hüzün, neşe vb.) izleyiciler üzerindeki etkisini pekiştirmek için bestelenen müziklerdir.

1.1.2.2 Müzik Dinlemenin İnsan Algı ve Konsantrasyonu Üzerine Etkileri  

İnsanoğlu, etrafında bulunan çevre ile etkileşim içerisinde bulunan bir canlıdır. Bu etkileşim, anne karnında daha 27 haftalık bir bebekken dışardan gelen sesleri duyarak fiziksel tepkiler vermesiyle başlar, hayatı boyunca bedensel ve zihinsel gelişimi tamamlayıncaya kadar artarak devam eder.

Sağlıklı yetişkin bir insan, günlük hayatında birçok uyarıcı etmenle karşı karşıya kalır. Bu uyarıcılar işitsel, görsel ve fiziksel uyarıcılar olmak üzere üçe ayrılır. Fakat insan tüm bu uyarıcı etmenlere aynı oranda tepkiler vermez. İnsan beyni, günlük hayatta maruz kalınan bu uyarıcıları hızlı bir şekilde değerlendirerek öncelik sırasını belirler ve o sırada beyin için en önemli olan uyarıcıya odaklanır. Çünkü Baymur (1994)’e göre beyin, duyu organlarını etkileyen birçok şeye aynı anda dikkat edememektedir.

Bu uyarıcılardan bazıları insan için hayati önem taşıyabilmektedir. Organizmanın bütünlüğünü tehdit eden durumlarda beyin, ilk olarak gelen bu uyarının kaynağını saptar. Daha sonra tehdit eden bu durumdan kaçınmak için bir yol bulur ve

(26)

uygulamaya koyar. Genelde bu yol, anlık bir refleks veya düşünülmüş tepki olarak kendini gösterir. Beynin bu hayati uyarıcıyı fark edememesi durumunda gereken tepkiler verilemez ve organizmanın bütünlüğü tehlikeye girer. Bu yüzden beyin; işitsel, görsel ve fiziksel tüm uyarılara açık olmak durumundadır.

Günlük hayatın en önemli unsurlarından biri olan algı ve konsantrasyona müzik dinlemenin de etkisi yapılan çeşitli araştırmalar sonucu ortaya çıkarılmıştır. Karaçay (2010), ilgili araştırmasında, müziğin insan beyninde öğrenme, dil, duyguların ifadesi, hafıza, fizyolojik ve motor kontrol gibi işlevleri etkilediğini belirtmiştir.

(Hodges, 2000)’a göre, müzikal olan insan beyni, doğumdan itibaren hayatı boyunca çalışmaya devam eder. Müzikal beyin, bütün olarak geniş sinir sistemlerinden çok, müziği değerlendirme konusunda uzmanlaşmış yerel bölgelerden oluşmaktadır. Bu yerel bölgeler, çeşitli işlevleri yerine getirebilmek üzere bölgelere ayrılmıştır. Müziği tecrübe eden beynin; görsel, işitsel, duyuşsal, bilişsel, bellek ve motor sistemleri etkilenir.

1.2 Algı ve Konsantrasyon Düzeyinin Trafikte Araba Kullanmadaki Önemi

İnsanların belli bir amaca göre yer değiştirmelerine “seyahat” adı verilmektedir. İnsanların yaşadıkları dönemlere ve ihtiyaçlarına göre seyahat amaçları değişmektedir. İlk çağlarda yaşam mücadelesi için yapılan seyahatlerin sınırları günümüzde oldukça genişlemiştir. Günümüzde seyahat amaçlarını iş, alışveriş, eğitim, gezi ve eğlence, spor vb. gruplar içerisinde verebiliriz. Ancak sosyal ve ekonomik seviyenin yükselmesiyle yapılan bu seyahatlerin fazlalaşması bazı sorunların da ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu sorunların başında ulaşım ve trafik sorunu bulunmaktadır. Ülkemizde nüfus artışının hızlı olması ulaşım ve trafik sorunlarını da beraberinde getirmiştir (Karasu ve Bilgiç, 2000, Aktaran: Hasanhanoğlu, 2008: 16).

“Sürücülük performansı, doğuştan gelen, deneyim ve bilgiyle gelişen yeteneklerimizle belirlenir. Dikkat, konsantrasyon, el-ayak-göz koordinasyonu, refleks, hız-mesafe tahmini, karar verme/muhakeme yeteneği bu yeteneklerden belli başlıları arasında yer almaktadır.” (Hasanhanoğlu, 2008: 57)

(27)

Ehliyet sınavına tabi olup başarılı olan ve sağlık kontrolünden geçmiş tüm ehliyet sahibi araç kullanıcılarının bu yeteneklere yeterince sahip olduğu düşünmek yanlış olacaktır. Çünkü insan, bir bilgisayar veya robottan farklı olarak çok değişik fizyolojik ve psikolojik durumları tecrübe edebilen bir canlıdır. Kişi; geçici bir süreliğine herhangi bir fizyolojik hastalık veya yaralanmadan dolayı vücut fonksiyonlarını yeterli derecede kullanamayacağı gibi, geçirdiği herhangi bir psikolojik rahatsızlık (depresyon, kaygı bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu vb.) sebebiyle algılama ve konsantre olma yetilerinde güçlükler yaşayabilir. Tüm bu yeti kayıpları, sürücülerin araç kullanımlarını kötü yönde etkiler. Bu da trafik kazalarına sebebiyet verebilmektedir.

“Karayolları Trafik Kanunu’nda trafik kazası, karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olay olarak tanımlanmaktadır. Trafik kazaları diğer bütün kazalarda olduğu gibi planlamadan gerçekleşir.” (Eskigün, 2005, Aktaran: İnce, 2009: 6).

Trafik kazaları, ülkemizin de en büyük sorunlarından bir tanesidir. Her yıl binlerce vatandaşımız yaralanmakta veya hayatını kaybetmektedir. Bu kayıpların yanında yaşanan maddi hasarlar ise, ülke ekonomisine büyük zararlar vermektedir. Aşağıdaki tabloda bu durum kısaca özetlenmektedir.

Tablo 2. 2010 yılında Türkiye’de gerçekleşen trafik kazalarına neden olan sürücü, yaya, yol ve taşıtın kusur oranları

Yıl Toplam % Sürücü % Yolcu % Yaya % Yol % Taşıt % 2010 157.970 100 141.728 89,72 564 0,36 14.171 8,97 992 0,63 515 0,15 (T.Ü.İ.K. 2010)

Tablo 2’den görüldüğü üzere trafik kazalarına sebep olan etmenlerden sürücü kaynaklı kusurlar, % 89,72 ile baskın bir şekilde en yüksek seviyededir. Bu da sürücülere verilen eğitim ve cezai yaptırımların ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır.

Bir sürücü, idare ettiği araçta sadece kendi can ve mal güvenliğinden sorumlu değildir. Sürücü; yanında beraber seyahat ettiği yolculara, dışarıdaki yayalara ve diğer

(28)

sürücülere karşı sorumluluk duyar. Aşağıdaki tabloda gerçekleşen kazalar sonucu oluşan yaralanma ve ölüm sayıları verilmiştir.

Tablo 3. 2010 yılında Türkiye’de gerçekleşen trafik kazalarında, kazadan etkilenen kazazede sayıları

  (A: Ölü sayısı, B: Yaralı sayısı) Yıl  Ölümlü yaralanmalı         Toplam ölü ve yaralı         Sürücü       Yolcu      Yaya        kaza             sayısı       A         B      A         B      A         B  2010 97.412 174.213 1069 67.475 1223 84.653 446 19.347 (T.Ü.İ.K. 2010)

Tablo 3’ten görüldüğü üzere yaşanan kazalar sonucu sadece sürücüler değil, yaya ve yolcular da ölüm ve yaralanmalarla yüzleşebilmektedir.

1.3 Toplum ve Müzik

Müzik, müzisyenler olmadan var olamayacağı gibi, dinleyiciler olmadan da var olamaz. Var olan her beste, düzenleme ve icra, dinleyicilerin beğenisi göz önüne alınarak yapılır. Dinleyiciler tarafından beğenilmeyen (ilgi görmeyen) besteci ve müzisyenler toplumda unutulmaya yüz tutar. Bu yüzden dinleyici kavramı müzisyenler için çok önemlidir.

Müzik bir iletişim aracıdır ve dinleyici de bu iletişimin önemli bir parçasıdır. Dinleyicilerin beğenisine sunulan tüm müzikler için yorum yapılır. Bu yorumların çoğu profesyonel müzisyenlerden çok, profesyonel anlamda müzikle uğraşmayan dinleyicilerden gelir. Bu da yapılan yorumların güvenirliğini birkez daha düşünmemize sebep olur (Alpagut, 2004: 19).

Yorum yapılan müziğin toplumun farklı kesimlerinde, farklı sonuçlar doğurması olağan bir durumdur. Örneğin arabesk müziğin en uç örneklerinden bir tanesi, bir senfoni orkestrası konserinin perde arasında bekleyen klasik müzik severlere dinletilseydi alınacak yorumlar çok yüksek oranda olumsuz olurdu. Yukarıdaki örneğin tam tersine bu uygulama bir arabesk müzik konserinde yapılsa yine benzer sonuçlar alınırdı.

(29)

Müziğe yapılan yorumlar, toplumun farklı kesimlerinde değişebileceği gibi, dinleyiciden dinleyiciye de değişiklikler gösterebilir. Çünkü müziği dinlemek ile müziği duymak arasında çok fark vardır. İnsan ve ses başlığında bahsedildiği gibi insan, günlük hayatta bir çok ses duyar, fakat duyduğu bu seslerden pek azını dinler. İnsan, kendini ve beynini yormamak için, duyduğu sesleri aza indirgeyip algılama eğilimindedir. Müzik dinlemek ise, bası sesleri algılamak veya aza indirgemek gibi eylemleri barındırmayan karmaşık bir olgudur. Müziğin dinlenmesi, tümünün algılanması, uzunluğuna veya kısalığına bakılmaksızın, dinleyici tarafından dikkatle ve aktif olarak değerlendirilmesini gerektirir (Alpagut, 2004: 20).

Dinleyicinin müziğin zevkine varabilmesi için, ilk olarak müzik dinlemeye gereksinim duyması gerekir. İnsanlar çeşitli nedenlerle müzik dinleyebilir. Bunlardan ilki, “zevk ya da eğlence” için olanıdır. Zevk almak için müzik dinleyen birisi, genellikle müzikte bir bütünlük ve çeşitlilik arar. Başka bir deyişle, müziğin içerisindeki ses, armoni, ton, vurgu farklılıklarının oluşturacağı çeşitlilik ve bunlar gibi sesin kulağa gelmesini sağlayacak tüm bu öğeler, zevk almak için dinleyen dinleyicinin müzikte aradığı niteliklerdir. Bir diğer neden ise, müzik dinleyen kişinin, dinlediği müzik ile kendi duygularını ve iç dünyasını özdeşleştirmesidir. Yani dinleyicinin, iyi ya da kötü olan ruh hali, müzik dinlemesi için bir sebeptir. Örneğin, kişi sinirli ya da üzgünse, genelde sakinleştirici ve huzur veren müzikleri tercih eder. Bazı durumlarda da müzik, kişideki bastırılmış duyguları uyandırıp kişinin rahatlamasını sağlayabilir. Dinleyici, müziğin verdiği etkiyle ağlayabilir, ya da müziğin verdiği coşkuyla müziğe eşlik eder veya dans eder. Böylelikle müzik, bir anlamda kişinin psikolojik durumuna cevap veren bir gereksinim olur. Yani, dinleyicinin psikolojik durumu, müziğini belirler (Alpagut, 2004: 20). Müziğini belirleyen dinleyici, müzik türlerinden herhangi birine yönelir.

Toplumda rağbet gören birçok müzik türü bulunmaktadır. Bu müzik türleri genellenerek birkaç grupta toplanabilir. Tezin gidişatı açısından bu türleri inceleyerek birbirleri arasındaki farkları ve yakınlıkları ortaya çıkarmak uygun olacaktır.

1-Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği

(30)

medeniyetlerinden birini kurmuş ve birçok alanda rakipleriyle zorlu koşullarda mücadele etmeyi başarmış olan Türk toplumu, çeşitli sanat dallarında da faaliyet göstermiştir. Türk’lerin, dini amaçlı ve askeri amaçlı yapılan tertiplerde müziğe yer verdiği bilinmektedir. Eski Çin kaynaklarında Türk’lerin sefere çıkarken ve seyahate giderken müzik aletlerini yanlarından ayırmadıklarından bahsedilir. Bu da müziğin Türk’lerin hayatında ne denli önemli bir yere sahip olduğunu gösterir.

Türk müziğinin temel özelliklerini sıralamak gerekirse;

1- Sekizli olarak bilinen bir tam sesin eşit olmayan 24 aralığa bölünmesi, 2- İçerisinde birçok değişik yapıda makam bulundurması,

3- Bu makam dizilerinin, “bir dörtlü ve bir beşli” veya “bir beşli ve bir dörtlü” den oluşmasıdır (Özkan, 2006).

4- Tek sesli olması.

Türk müziği tarihi gelişiminde birçok önemli besteci ve kuramcı barındırır. Bunlara birkaç örnek vermek gerekirse;

1- Farabi (870 – 950)

2- Safiyüddin Urmevi (1224 – 1294) 3- Mustafa Itrî Efendi (1640 – 1712) 4- İsmail Dede Efendi (1778 – 1846) 5- Suphi Ezgi (1869 – 1962)

6- Hüseyin Saadettin Arel (1880 – 1955) 7- Muzaffer Sarısözen (1899 – 1963) vb.

Müziğin icrasında korolar, icra toplulukları (orkestralar) ve ses sanatçıları öne çıkarken, kullanılan çalgılar açısından ise; telli çalgılar (kanun, tambur, saz vb.), yaylı çalgılar (kabak kemane,keman vb.), üflemeli çalgılar (ney, kaval vb.) öne çıkmaktadır. 1946 yılına kadar Türk müziği herhangi bir ses veya saz ayrımı yapılmadan icra ediliyordu. Bu tarihte Türk folklorcusu Muzaffer Sarısözen’in teklifiyle ses ve tını

(31)

farklarından doğan icra farkı nedeniyle Türk müziği, iki ayrı gruba bölündü. Geleneksel Türk müziği bu tarihten sonra Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği olarak ayrıldı (Yılmaz, 2007).

Türk halk müziği, kökeni halk ozanları ve yaşanmış hikayelerden oluşan folklorik bir müzikken, Türk sanat müziği ise, kökeni saraya ait, estetik özellikleri daha baskın, kuralları daha kesin olan bir müziktir.

Kökeninin Türk milletine ait olması, bu müzik türünün Türk toplumunda önemli bir yere sahip olmasını sağlamıştır.

2- Klasik Batı Müziği

Halk müziklerinden net çizgilerle ayrılmış, batı Avrupa kökenli ve ağırlıklı bir müzik türüdür. Rönesans akımı ile tek seslilikten çok sesliliğe geçen kiliselerde ağırlıklı olarak başlangıç gelişimini sürdürmüştür. Klasik müzik, Avrupa ve çevresinde yaşanan çeşitli akımlardan (dönemlerden) etkilenerek günümüze kadar gelmiştir. Bu dönemleri sıralamak gerekirse;

1- Rönesans (1347 – 1780) 2- Barok (1600 – 1750)

3- Klasik Dönem (1750 – 1820) 4- Romantik Dönem (1820 – 1900)

5- Modern Dönem (2000 - …….) olarak sıralanabilir.

Bu dönemlerde birçok önemli besteciler yetişmiştir. Bunlara birkaç örnek vermek gerekirse;

1- Guillaume Dufay (1397 – 1474) 2- Johann Sebastian Bach (1685 – 1750) 3- George Frideric Handel (1685 – 1759) 4- Joseph Haydn (1732 – 1809)

(32)

5- Wolfgang Amadeus Mozart (1756 – 1791) 6- Ludwig van Beethoven (1770 – 1827) 7- Maurice Ravel (1875 – 1937) vb.

Bu müzik türünde, senfoni orkestraları, operalar, çok sesli korolar öne çıkarken, kullanılan çalgılar açısından, yaylı çalgılar (keman, viyolonsel vb.), vurmalı çalgılar (timpani, üçgen vb.), üflemeli çalgılar (yan flüt, obua, fagot vb.) öne çıkmaktadır.

Bu türün temel özellikleri ise şu şekilde sıralanabilir;

1- Sekizli olarak bilinen bir tam aralığın eşit iki parçaya bölünmesi.

2- İçerisinde genel olarak majör ve minör olmak üzere 2 ton bulundurması. 3- Çok sesli olması, olarak sıralanabilir.

Klasik batı müziğinde öne çıkan müzik formları; senfoniler, konçertolar, operalar, vb. dır. Bu müzikler, uzun soluklu temalardan oluşmaktadır. Türk toplumunda klasik müziğin yeri ise, diğer müzik türlerine göre daha alt seviyelerdedir. Bunun sebebi Türk toplumunun alışık olduğu kendi müziğiyle, bu müziğin özelliklerinin farklı olmasıdır.

3- Popüler Müzik

“Geniş kitleler tarafından benimsenen, yaygın olan” anlamındaki “popüler” sözcüğü ile tanımlanan müzik türüdür. Anlam bakımından bu terim, “eğlence müziği”ni niteler. Müzikte eğlence tüm çağlarda ve tüm ülkelerde yer alırken, günümüzde bu müzik türüne, “popüler müzik” ya da “pop müzik” denmektedir. Tarihsel gelişiminde, Amerika’da bulunan zencilerin öncülük ettiği caz müziğinin büyük bir önemi vardır. İkinci dünya savaşı sonrası yaygınlığını giderek artıran popüler müzik, zamanla yeni giyim tarzıyla ve danslarıyla, toplumun kültür yapısıyla iç içe geçerek yerini sağlamlaştırmıştır (Say, 2009).

Popüler müziğin en önemli özelliği, müziklerin genellikle sözlü oluşu ve bu sözlerin hayatta büyük yer tutan duygusal konuları barındırmasıdır. Bestelenen ve

(33)

düzenlenen müziklerin çoğu 3 - 4 dakika aralığında olup dinleyicinin dikkati dağılmadan sonlanmaktadır. Bir diğer önemli özelliği ise dünyada ilk defa elektronik müziğin bu dönemde kullanılmaya başlanmış olmasıdır. Bu da popüler müziği insan sesi ve diğer çalgıların sesleriyle sınırlı kalmış olmaktan kurtararak çok geniş yelpazede değişik seslerin kullanılmasına olanak tanımıştır.

Türkiye’de popüler müzik ise, çok geniş kitlelere hitap etmekte ve başlangıcından günümüze birçok besteci ve düzenleyici barındırmaktadır. Bunlara birkaç örnek vermek gerekirse;

1- Barış Manço (1943 - 1999) 2- Cem Karaca (1945 - 2004) 3- Ajda Pekkan (1946 - ) 4- Garo Mafyan (1951 - ) 5- Fatih Erkoç (1953 - ) 6- Sezen Aksu (1954 - )

7- Mustafa Ceceli (1980 - ) vb. olarak sıralanabilir.

4- Arabesk Müzik

Kelime olarak “Ortaçağ Arap sanatı ve mimarisinden esinlenerek Avrupa’da özellikle mimarlık, dekoratif sanatlar ve müzikte süslemeli stil” (Say, 2009: 36) anlamı taşımaktadır. Özbek (2009) ise ilgili çalışmasında arabesk’i sadece bir müzik olmaktan çok “kente göçen, kent ortamıyla uyum kuramamış, kentsel yaşantıya katılamamış olan kır kökenli nüfusun kültürü” olarak tanımlamıştır.

Türkiye’de arabesk müziğin başlangıcı 1930’lu yıllarda Türk halkının mısır müziklerinden etkilenmeye başlamasına dayanmaktadır. Güngör (1990), bu durumun doğrudan 1934 ile 1936 yılları arası Türk sanat müziğinin radyoda çalınmasına konulan yasağa atfedilebileceğini belirtmiştir. Sevdikleri müziği dinlemekten yoksun bırakılan insanlar, ya radyolarını kapıyorlar ya da yüksek yayın frekansından dolayı kolayca

(34)

çekebilen Mısır radyosunu dinliyorlardı. O dönemde Mısır’lı Abdülvahab’ın Türkçe’ye çevrilmiş şarkıları Türkiye’deki plak piyasasını ele geçirmişti (Öztuna, 1987: 54).

Mısır radyosu ve filmleri, 1940’lı yıllarda köylüsüyle şehirlisiyle Türk’lerin sinema ve müzik deneyimlerinin önemli bir parçasını oluşturuyordu (Stokes, 2009). Matbuat Umum Müdürlüğünün 1948 yılında Türkiye’ye film ithali ve Arapça olan müziklerin çalınmasını yasaklamasının ardından Türkiye’de bu müzik ve filmleri Türkçe’ye çevirip taklit eden ikinci bir endüstri oluştu (Öztuna, 1987: 51).

Arabesk müziğin yapısı incelendiğinde genel olarak popüler müziklere benzerken kullandığı enstrümanlar ve müzik nağmeleri açısından Türk sanat müziğine daha yakın durmaktadır. Arabesk müziğin en temel öğesi içerdiği sözlerdir. Bu sözler diğer duygusal temalı pop ve sanat müziklerinden çok daha etkili ajitasyon içermektedir. Bu sözler ayrılık, acı çekme, imkansız aşk, düzene isyan gibi konuları işlemektedir. Bu sözlere örnek vermek gerekirse;

Yazıklar olsun, yazıklar olsun Kaderin böylesine, yazıklar olsun Herşey karanlık, nerde insanlık Kula kulluk edene yazıklar olsun Batsın bu dünya, bitsin bu rüya Ağlatıp da gülene, yazıklar olsun Dolmamış çileler, yaşanmamış dertler

Hasret çeken gönül, benim mi olsun (Orhan Gencebay)

Sözler incelendiğinde şarkıyı söyleyen kişinin çevresindeki herşeye isyan ettiği görülmektedir. Bu durum, şarkıyı dinleyen kişide olumlu sonuçlar doğurmayabilir.

Arabesk müzik Türkiye’de eskisi gibi rağbet görmese de halen dinleyicisi ve üreticisi var olan bir müzik türüdür. Türkiye’de Arabesk müziğin gelişmesini sağlayan bestecilere birkaç örnek vermek gerekirse;

1- Orhan Gencebay (1944 - ) 2- Ferdi Tayfur (1945 - ) 3- Hakkı Bulut (1945 - ) 4- Selami Şahin (1948 - )

(35)

1.4 Problem

“Bireyi, fiziksel ya da düşünsel yönden rahatsız eden, kararsızlık ve birden çok çözüm yolu olasılığı görünen her durum bir problemdir” (Karasar, 2009: 54).

Buna göre;

- “Müzik dinleme alışkanlıklarının, trafikte araba kullanma alışkanlıkları ile ilişkisi var mıdır?”

sorusu araştırmanın problem cümlesini oluşturmaktadır.

Alt Problemler;

1- Anket katılımcılarının cinsiyet, yaş, öğrenim durumu ve meslek bilgisi istatistikleri nasıldır? 

2- Katılımcıların dinlemeyi tercih ettikleri müzik türü istatistikleri nasıldır?  3- Sürücüler araçlarında müzik dinleyemedikleri zaman kendilerini kötü hisseder mi? 

4- Müzik dinlemek, şehirler arası yolculuklarda sürücülerin algılarının açılmasına yardımcı olur mu? 

5- Hızlı tempolu müzikler dinlemek, sürücülerin aşırı hız yapmalarına sebep olur mu? 

6- Duygusal temalı sözler içeren müzikler dinlemek, sürücülerin dikkatlerini dağıtır mı? 

7- Sürücülerin psikolojik durumları, dinledikleri müzik türü çeşidine etki eder mi? 

(36)

9- Sürücülerin araç kullanırken sözsüz müzikler dinlemesi daha dikkatli olmalarına yardımcı olur mu?  

10- Sürücülerin araç kullanırken dinledikleri müziğe eşlik etmesi dikkatlerini artırır mı? 

11- Sürücülerin müzik çalarlarının ayarlarıyla oynamasının sürüş performanslarına etkisi var mıdır?

1.5 Amaç  

“Araştırma probleminin en somutlaştığı yer amaçlardır. Amaçlar, “Ne?, Nasıl?, Niçin?” gibi sorularla ilgili olup, aydınlatılmak istenen değişkenleri ve ilişkilerini sorgulama ifadeleridir. Ayrıca iyi hazırlanmış araştırma başlığının da açılımıdır.” (Lin, 1976, Aktaran: Karasar, 2009: 67)

Bu çalışmada ilgili kaynaklar taranarak belirli bir kavramsal çerçevede analiz yapılacak ve müzik dinleme alışkanlıkları ile araba kullanma alışkanlıkları arasındaki ilişkiler kişisel görüşlere dayandırılarak incelenmiştir. Bu araştırma ile aşağıdaki konuların irdelenerek sonuçlandırılması amaçlanmaktadır.

1- Müziğin toplumdaki yeri nasıldır?

2- Müziğin insan beyni üzerine etkileri nelerdir?

3- Müzik dinlemek, insan algı ve konsantrasyonuna etki eder mi?

4- Trafik hayatında, sürücülerin müzik dinleme alışkanlıklarının yeri nasıldır? 5- Araç içerisinde dinlenilen müzik ile yaşanan trafik kazalarının doğrudan veya dolaylı yoldan ilişkisi var mıdır?

(37)

1.6 Önem  

Araştırmanın önemi, … soruların niçin cevaplandırmak istendiği, denencelerin (hipotezlerin) niçin sınanmak istendiği sorularının cevabıdır. (Simon, 1969, Aktaran: Karasar, 2009: 71).

Bu araştırma ile insanların müzikle olan etkileşiminin günlük hayatlarında nasıl görünmez etkiler oluşturduğunu görmek mümkündür. Ülke için önemli bir yere sahip olan trafik hayatına olumlu yönde katkılar yapmak için doğrudan veya dolaylı yoldan etkili olan tüm değişkenler alanın uzmanları tarafından incelenmelidir. Müzik dinlemek de trafik hayatının vazgeçilmezlerindendir ve sürücülerin performansı üzerinde etkisi vardır. Bu yüzden müzik dinlemenin olumlu ve olumsuz yönlerinin trafik hayatına etkilerini incelemek önemlidir.

Araştırmadan elde edilen sonuçlar ile trafik hayatının iyileştirilmesine yönelik öneriler sunulmuştur.

1.7 Varsayımlar  

“Varsayım, denenmeyen yargıdır. Araştırma sonuçlarının geçerliği, bu yargıların doğruluğuna bağlıdır.” (Karasar, 2009: 71).

Buna göre bu araştırmanın varsayımları;

1- Sürücülerin araba kullanma ve müzik dinleme alışkanlıklarını ölçmek için hazırlanan anketteki sorularla veri toplama yönteminin amaca uygun olduğu varsayılmaktadır.

2- Anket uygulanan sürücülerin, taşıtlarında aktif müzik dinleyicileri oldukları varsayılmaktadır.

3- Araştırma süresince tüm kaynak tarama (doküman incelemesi) sonucu konuyla ilgili elde edilen tüm verilerin gerçek durumları yansıttığı varsayılmaktadır. olarak tanımlanabilir.

(38)

1.8 Sınırlılıklar  

“Araştırmacının, ideal gördüğü ve normal olarak yapmak isteyip de, çeşitli nedenlerle, vazgeçmek zorunda kaldığı şeyler araştırmanın sınırlılıklarıdır.” (Karasar, 2009: 73)

Buna göre bu araştırma;

1- Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü yönetmeliğinde belirtilen süreyle,

2- Uygulanan ankette bulunan sorular ile,

3- Anket uygulayabilmek için ulaşılan ehliyet sahibi 218 kişiyle, 4- Konuyla ilgili ulaşılabilen kaynak ve dokümanlar ile,

5- Müzik dinlemenin; kullanılmalarına etkisi araştırılan; otomobil, minibüs, kamyon ve otobüs taşıtlarının sürücüleri ile sınırlı tutulmuştur.

1.9 Tanımlar  

Bu bölüm araştırma içerisinde geçen terimlerin açıklığa kavuşturulduğu yerdir. Buna göre bu araştırmada geçen ve tanımlanması gereken terimler;

- Armoni: Uyum, ahenk, seslerin kaynaşması, seslerin uyumundaki kural ve yaratıcı ilkeleri geliştiren bilim ve sanat.

- Frekans: Sesin saniyedeki titreşim sayısıdır. Frekans sayısı arttıkça ses incelir, azaldıkça kalınlaşır.

- Melodi (Ezgi): Değişik yüksekliklerdeki ses perdelerinin belirli bir süre içinde art arda gelerek birbirine bağlanıp anlam kazanmasıyla oluşan dinamik ses çizgisi.

- Psikoloji: Bir grubu, bir bireyi belirleyen hareket etme, düşünme, duygulanma biçimlerinin bütünü.

(39)

- Ritim (Tempo): Müziği oluşturan üç temel öğeden biridir. Ritim, müziğin hareketini, dolayısıyla karakterini belirler.

- Sürücü: Karayolunda, motorlu veya motorsuz bir aracı veya taşıtı sevk ve idare eden kişidir.

- Trafik: Yayaların, hayvanların ve araçların karayolları üzerindeki hal ve hareketleridir.

(40)

2. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Bu bölümde, araştırma yapılan alan hakkında hali hazırda olan bilgilerin, düşüncelerin, tartışmaların, spekülasyonların ve bulguların elde edilebilmesi için kaynaklar taranmış ve belirtilmiştir. Buna göre bu araştırmalar;

- Tekinsav (2000) “Sürücü Davranışlarının İncelenmesi” konulu yüksek lisans tezinde; İzmir ve çevresinde araba kullanan 370 kişi ile çalışma yapılmış ve sürücü davranışları incelenmiştir. Örneklemin bir bölümünü Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Trafik Laboratuvarına psikoteknik değerlendirme için gelen sürücüler arasından seçilmiştir. Örneklemin %43’ü ticari araç sürücüsü, %57 si ise özel araç sürücüsüdür.

Araştırma sonunda erkek sürücülerin kadın sürücülere göre daha fazla trafik ihlali yaptıkları görülmüştür. Kadınlarda ihlal yapma sebepleri daha çok unutkanlık, dikkatsizlik, kontrol eksikliği ve buna bağlı daha çok stres ve gerginlik olarak saptanırken, erkeklerde ihlal yapma sebepleri, tam tersi olarak aşırı kendine güven ve bunun getirdiği rahatlık olduğu görülmüştür. Ek olarak araştırmada yükseköğrenim almış sürücülerin diğer sürücülerden daha fazla trafik kuralı ihlalleri yaptıklarını, trafikte daha fazla stres yaşadıklarını, hatalar yaptıklarını ve sürücülük becerileri bakımından diğerlerinden daha fazla kendilerine güven duyduklarını bildirdikleri bulunmuştur.

- Çoban (2005), “Müzikterapi” isimli kitabında müziğin, çeşitli psikolojik rahatsızlıkların tedavisi için kullanım yöntemlerini incelemiş, çeşitli tarihsel müzik tedavi yöntemlerinden bahsetmiş ve yapılan araştırmaların sonuçlarını değerlendirerek fikirlerini desteklemiştir. Bu araştırmalara göre sıkça görülen psikiyatrik hastalıkları doğrudan müzik terapiyle veya hastanın doğal müzik dinleme alışkanlıklarıyla tedavi etmek (tedavi sürecine destek olmak) mümkündür. Bu psikiyatrik hastalıkların (depresyon, kaygı bozuklukları vb.); algı-konsantrasyon düzeyine olan olumsuz etkilerinin varlığı ve algı-konsantrasyon düzeyinin trafikte araba kullanmada çok hayati

(41)

bir unsur olduğu göz önüne alındığında bu kitap, bu çalışmadaki fikirlerin desteklenebilmesi açısından önemlidir.

- Hasanhanoğlu (2008), “Trafikte Sürücü Kişilik Yapısının Kaza Yapma Olasılığı Üzerine Etkisinin İstatistiksel İncelenmesi” konulu doktora tezinde trafikteki sürücü davranışlarını ve bu davranışlara etki eden faktörleri (biyografik, fizyolojik, psiko-fizyolojik, psikososyal, psikolojik) incelemiştir. Çalışmanın verileri sürücüler üzerinde yapılan toplam 2018 anketten alınmıştır. Sürücülerin sosyal ve kişisel uyumlarını belirlemek amacıyla Hacettepe kişilik envanteri uygulanmıştır. Sürücülerin sürücülük deneyimleri, geçmişleri, alkol kullanma alışkanlıkları, kaç defa kazaya karıştıkları ve demografik özellikleri Trafik Güvenlik Anketi ile belirlenmiştir.

Bu çalışma sonucunda, belirli bir demografik degişkenlerin (yaş, cinsiyet, medeni durum) heyecan arama seviyesi, eğitim düzeyi, sürücülük deneyimi, sürücülük ihlalleri ve kaza yapma sıklığı ile ilişkili olduğunu göstermistir. Bulgular, kişilik özelliklerinin kaza yapmadan daha çok, ağırlıklı olarak sürücü davranışlarıyla ilişkili olduğunu ve kişilik özelliklerinin sürücü davranışları aracılığıyla kaza yapmaya yol açtığını göstermistir. Hızlı araba kullanma gibi heyecan arama ve alkol kullanımına yönelik tutumlar sürücülük hatalarını arttırırken; sürücü kişilik yapısının kaza yapma olasılığı üzerine etkisini anlamlı olarak ortaya koymaktadır.

- Erdal (2009) “Müzik Türlerinin Tercih Edilmesinde Kişilik Özellikleri Ve Beğeni İlişkisi” konulu doktora tezinde; “Türk Müziği (Halk Müziği ve geleneksel sanat müziği), rock ve klasik müzik dinleyicilerinin beğenilerini etkileyen faktörler, kişilik, cinsiyet, yaş, aile, arkadaş çevresi ve müzikal uyaran çerçevesinde incelenmiştir.

Çalışma, İzmir ilinde bulunan Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi (müzik eğitimi alan ve almayan), Dokuz Eylül Üniversitesi Müzik Eğitim Fakültesi, Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuarı ve Ege Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarında müzik öğrenimi görmekte olan öğrencilerle gerçekleştirilmiştir. Katılımcılar 17-30 yaş arası, 89 erkek 91 kadın toplam 180 kişiden oluşmuştur.

(42)

temel boyutlarda hem alt boyutlarda belirgin farklılıklar göstermiştir. Elde edilen sonuçlar, müzik tercihinde kişilik özellikleri ve müzik türü ilişkisi arasında bağıntılar olabileceği varsayımını doğrular niteliktedir.

- İnce (2009), “Motorlu Taşıt ve Sürücü Kusurlarından Kaynaklanan Trafik Kazalarının İstatistiksel Olarak Analiz Edilmesi” konulu yüksek lisans tezinde İstanbul ve Konya illerinde 2004 - 2008 yılları arasında yaşanan trafik kazalarının sürücü ve araç kusurları yönünden incelemiştir.

Bu çalışma sonucunda kazaya neden olan etmenlerin başında sürücü kaynaklı kusurlar öne çıkmaktadır. Türkiye’de sürücülerin kazalardaki nedensellik oranı her yıl %90’larda seyretmekte iken bu oran İngiltere için %65, ABD içinse %57 olarak tespit edilmistir. Dolayısıyla sürücülerin eğitimlerinin ve yeterliliklerinin geliştirilmesine odaklanacak her türlü çalışma, trafik güvenliği ve insan hayatı için oldukça büyük önem taşımaktadır.

- Karaçay (2010), “Müzik ve Beyin” konulu makalesinde müziğin insan beyni üzerindeki etkilerini incelemiş ve belirttiği bu etkileri verdiği bilimsel araştırma sonuçlarıyla şekillendirmiştir. Araştırmacılar deneklere sevdikleri parçaları dinletip o anda beyinlerinde uyarılan bölgelerin görüntülerini çıkarmış ve nükleus akkumbens, hipotalamus ve ventral tegmental bölge adı verilen üç farklı yapının aktif hale geldiğini gözlemlemişlerdir. Bu bölgeler, beyindeki dopamin adı verilen, sinirler arası iletişimi sağlayan ve psikolojik durumu etkileyen bir molekülden etkilenmektedir. Müziğin insan psikolojisi üzerine ve sinirler arası etkileşime olan etkilerini açıklaması nedeniyle bu makale önemlidir.

- Taşal ve Vural (2011), “Şarkı Sözlerinde Şiddet Öğesi” isimli makalesinde, şarkı sözlerindeki şiddet öğesinin küçük yaştaki öğrenciler üzerindeki etkisi incelenmiştir. Veriler, Aksaray’da bulunan ilköğretim ikinci kademe okuyan öğrencilerin dinledikleri müzik türlerini ve en sık dinledikleri şarkıcıları/müzik gruplarını belirlemek amacıyla, uzman kontrolünde geliştirilmiş 4 sorudan oluşan bir bilgi edinme (anket) formu ile toplanmıştır. Araştırma bulgularında ilköğretim ikinci

(43)

kademede okuyan öğrencilerin büyük çoğunluğunun Rap ve Hiphop müzik türlerini dinledikleri görülmüştür. Araştırma bulgularından çıkan diğer bir sonuç ilköğretim ikinci kademede okuyan öğrencilerin en sık dinledikleri şarkıcı/müzik gruplarının listesinde ilk sırada Ceza, ikinci sırada İsmail YK ve üçüncü sırada ise Hepsi Grubu yer almaktadır. Bulgular incelendiğinde öğrencilerin büyük bir bölümünün dinledikleri şarkıların sözlerinde şiddet öğeleri tespit edilmiştir. Şarkı sözleri incelendiğinde şiddet öğelerinin yanı sıra, aşırı cinsellik barındıran, olumlu mesaj vermeken uzak sözler de sıkça yer almaktadır.

(44)

3. YÖNTEM

Bu bölümde, araştırma modeli, evren, örneklem, veri toplama ve veri çözümleme yöntemleri hakkında açıklamalara yer verilmiştir.

3.1 Araştırmanın Modeli

Betimsel araştırmalar ilgilenilen durumu tanımlamaktayken, tarama modelinde ise var olan bir durumun var olduğu şekliyle betimlenmesi amaçlanır (Karasar, 2009).

Bu araştırmada nicel araştırma modellerinden betimsel tarama modeli kullanılmıştır.

3.2 Araştırma Grubu

Amaçlı örnekleme, araştırmanın amaçları doğrultusunda bir evrenin temsilci bir örneği yerine, amaçlı olarak bir ya da birkaç alt kesimini örnek olarak almaktır. Başka bir deyişle amaçlı örnekleme, evrenin soruna en uygun bir kesimini gözlem konusu yapmak demektir (Sencer, 1989: 386).

Bu araştırma, ehliyet sahibi olan araç sürücüleri üzerinde yürütülmüştür. Araştırma grubunda yer alıcak katılımcıların belirlenmesi için amaçlı örnekleme tekniği kullanılmıştır. Katılımcıların örnekleme dahil olabilmeleri için, ehliyet sahibi olmaları yeterli görülmüştür. Bu araştırmaya Sivas ilinden toplam 218 kişi katılmış ve bu kişiler rastgele (random) yöntemiyle seçilmiştir.

Araştırma grubunda farklı sosyoekonomik düzeydeki bireylerin yer alması için cinsiyet, meslek grubu ve yaş değişkenleri göz önüne alınarak maksimum çeşitlilik sağlanmaya çalışılmıştır.

(45)

3.3 Verilerin Toplanması

Araştırmanın temel veri kaynağı, anketler aracılığıyla toplanan verilerden oluşmaktadır. Anketler geliştirilmeden önce, ilgili literatür taraması yapılarak konu hakkında fikir edinilmiştir. Literatür taramasında konu ile ilişkili ulaşılabilen tüm yazılı kaynaklar incelenmeye alınmıştır.

Anket formu ise toplamda 3 bölümden oluşmaktadır. Dört sorudan oluşan ilk bölümde katılımcıların kişisel bilgilerine, 11 sorudan oluşan ikinci bölümde katılımcıların müzik dinleme ve trafikte araba kullanma alışkanlıklarına, tek sorudan oluşan üçüncü bölümde ise sorulan açık uçlu soruyla katılımcıların belirttikleri kişisel görüşlerine ulaşabilmek amaçlanmıştır. Anket toplam 16 sorudan oluşmaktadır.

Anket, genel olarak katılımcıların herhangi bir önermeye katılıp katılmadıklarını ölçen dörtlü likert tipi sorulardan oluşmaktadır. Buna bir örnek vermek gerekirse;

a) Kesinlikle Katılıyorum b) Katılıyorum

c) Katılmıyorum

d) Kesinlikle Katılmıyorum

e) Diğer (Lütfen Belirtiniz)…………..

Anket içerisinde bazı soruların altlarına mevcut seçeneklere ek olarak

- Diğer (Lütfen Belirtiniz)…………..

seçeneği eklenmiştir. Bu seçenekte belirtilen yazılı sürücü fikirleri, istatistiksel değerlendirmenin sağlıklı olabilmesi açısından, bu fikre en yakın seçeneğe atfedilerek verilere işlenmiştir.

Anketin son sorusu olan 16. soruda ise sürücülerin konu ile ilişkili kişisel görüşlerini belirtmeleri istenmiştir. İki yüz on sekiz anket içerisinde 16. soruya toplamda 61 cevap verilmiştir. Yazılı veriler içerisinde bulunan imla hataları ve anlam bozuklukları tez yazarı tarafından düzeltilerek kaydedilmiştir. Anlaşılmayacak derecede anlam bozukluğu içeren kişisel görüşler ise değerlendirme dışı bırakılmıştır. Bu sorudan

(46)

elde edilen yazılı veriler, bulgular ve yorum kısmında uygun başlıklar altında belirtilmiştir.

3.4 Verilerin Analizi

Katılımcılara uygulanan anketler sonucu elde edilen veriler, kodlanarak bilgisayar ortamına aktarılmıştır. Bilgisayar ortamına aktarılan bu veriler daha sonra SPSS 18 programı kullanılarak çözümlenmiştir.

Verilerin çözümlenmesinde frekans analizleri yapılmıştır. SPSS 18 programı aracılığı ile elde edilen veriler tablolaştırılmış ve şekillendirilmiştir. Bu tablo ve şekiller tez içerisinde ilgili literatürle ilişkilendirilerek yorumlanmıştır.

Anketin son sorusu ile elde edilen metinsel veriler ise araştırmacı tarafından değerlendirilerek ilgili bölümlerde sunulmak üzere kategorize edilmiştir.

(47)

4. BULGULAR VE YORUM 4.1 Ankette Bulunan 1. Soruya Ait Bulgular ve Yorum

Şekil 2. Katılımcıların cinsiyet bilgileri dağılımı

Tablo 4. Katılımcıların cinsiyet bilgileri dağılımı

Cinsiyet %

Kadın 20,2

Erkek 79,8

Toplam 100,0

Şekil 2 ve Tablo 4’den elde edilen verilere göre katılımcıların yaklaşık beşte biri kadınken kalan beşte dörtlük kısım erkektir.

Şekil

Şekil 1. Dinleyici, müzisyen ve besteci hiyerarşisi
Şekil 2. Katılımcıların cinsiyet bilgileri dağılımı
Tablo 5. Katılımcıların yaş bilgileri dağılımı
Şekil 4 ve Tablo 6’ten elde edilen verilere göre ankete katılan katılımcıların  yaklaşık olarak üçte biri “Ortaöğretim”, yarısı  “İlköğretim”, üçte biri “Üniversite” ve  kalan %7,3 kısım ise “Lisansüstü” olarak hesaplanmıştır
+7

Referanslar

Outline

Benzer Belgeler

Tablo 4.7.’de görüldüğü gibi din görevlilerinin mesleklerinde seslerini nasıl kullanmaları gerektiği yönünde bilgi sahibi olma durumları incelendiğinde,

Ses eğitimi dersi donanım açısından değerlendirildiğinde; ses eğitimi dersi için donanımın tamamen yeterli olduğunu düĢünen grupların, diğer gruplara göre

Yaşar Kemal, ütopyasını geçmişte var olan, bugün yok olup gitmesini kimsenin umursamadığı bir dünya ve insan özlemi üzerine kurgulanmıştır.. Yaşar Kemal, insanca

晚期症狀:語無倫次、不可理喻、喪失所有智力功能、智能明顯退化。

Ağrılı esnek düz tabanı olan genç bireylerde tedavi sonrası naviküler düşme testi puanları, kontrol ve egzersiz grubunda anlamlı düzeyde düşük bulundu (p<0,001),

[r]

Rahmetli Remzi, Ankara Yokuşu’nu aşağıdan yukarıya, Vilayet Konağına doğru tırmanırken sağ tarafta kafes gibi küçük, düzenli dükkânın dar bir

Özellikle gerçek bir av bıldırcını burada üzümle hazırlanıp, yine lo­ kantanın özelliklerinden olan, İran usulü pi­ lav olan çilavla sunulduğunda, damağına pek