• Sonuç bulunamadı

Verdi, Azucena ve Semiha Berksoy

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Verdi, Azucena ve Semiha Berksoy"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DÖKT

6

,

t- »

La.áJ2

■İUMUMIMIMUİUS^^

M Ü Z İ K

11111111111111111111111111111111

Merdi, Azucena ve

Sem iha

Yazan: Perihan Çambel

îk i yıldır en b ü y ü k dileğim, b ü ­ y ük V e rd i’nin «Tiyatro Operası» II T ro v ato re’deki muazzam Azu- cena k arakterinin. Sem iha Berk­ soy ta r a fın d a n jübilesinde ¡oynan­ masıdır. Ç ünkü hayatın acıları Se- mihayı, bu çok b ü y ü k rolü anla­ m aya ve re jisörle rin yanlış sansü­ rü yle belkantonun geleneksel an­ lam dağıtımına u ğ ratm adan, ifade etm ey e hazırla nm ıştır. Aziz a r k a ­ daşım, Devlet Tiyatro la rım ız ın de­ ğerli ve t a r a f gü tm iy en Genel Mü­ d ü rü Cüney Gökçer, b ü y ü k bir sanatsal ve beşersel duygu ve an­ layışla bu n a im kân vermiştir.

Sem ihan ın jübilesinin arifesinde artık onu seyredecek ve dinliye- cek jü b ile halk ına müjdeliyeceğim ki o, gerçek Azucenayı oymyaca k ve söyjiyecektir: B üyük V erdi’nin müziğinin ve ona ait libretto su­ n un Azücenasını...

F a k ir çingene ve halk kadını, ANA Azucena... Luna K ontu nun ask erleri tarafın d an yakalanır... O sıra da Kontu n «Yolun ve yana?» sorusunu şöyle cevaplar: «Bilmem. Bir çingene alışıktır, y ü r ü r gider mak satsızca. B ütü n öm rümüzce gökle r bize çatı, dünya vatandır.» K ontun «Nereden geliyorsun?» so­ ru s u n a ise şu cevabı verir: « Bis- caglia. Ben orada, o kısır dağları kendim e "mesken ettim. P ek fakir b ir hayntım va r. Fakat bundan m em n u n u m ben.» Bir çırpıda Azu- ecn a’nın kimliğinin bazı yönlerini açıklıyan cevaplar, giysilerini de tâyin ettirici sözler.

Yüzyıllarca büyücü, cadı ve ço­ t u k çalıcı diye suçlandırılıp, Batı A v ru p a d a ateş ölü m üne çarptır ı­ lan özgür ve özlü ru h lu çingene­ nin dünya yurttaşlarını, vicdan te­ mizliğini anla tan cevabı! Oysa ki çingene ler Doğunun am pirik sırla­ rına ve dağdan to planan bitkilerin ilâç ettikleri bilgisine sahiptirler: S am anların m utatabbip varisleri... Bu yüzden takip edilirler, bu yüz­ den zindana a tılırla r ve bu yüzden işkence edilirler ve ateş ölüm üne çarp tırılırlard ı... II Trovato re'de b üyük insan v e insancı Verdi, çin­ genenin baskıya karş ı direnen öz­ gür jpsap ru hu n u n , hem de mağ­ d u r edilen bir insan ırkının, bas­ kıya karşı koymasının sem bolü nü y a ra tm ıştır Azucena ile.. Verdi zi­ ra daima her tü r lü baskıya karşı koymanın kutsallığını tâ Nabucco operasından itib ar en müzikleştir- miş ve öHimsüzleştirmiştir. Bııryı zengin melodilerle o k a d a r başar­ mıştır ki Nabucco operasının pröm yerinde, işgal alt ın da inliyen va­ tandaşla rın ın öylesine gönüllerini kazandı ki b ü tü n dinley iciler san­ ki yek vüçut ola rak ayağa k alk tı­ lar,.. Verdj'yi öyle- alk ışladılar.

Zam an la V e rd i’nin müziği gitgi­ de olgunlaşarak, yalnız korkusuz karşı koymayı değil, insanın bü­ tün acılarını 'anlatmağa yete rli ol­ muştu r. II t r o v a t o r e ’de onun m ü ­ zik frazları, h e r işaretje yaratılan

hava, insan ilintilerini, alınan ka­ rarların sonuçlandırdığı acı çıka­ rım larını inandırıcı olarak önü­ müze kor... F r e u d ’dan beri b ü y ü k modern psikologlar bunla rı ancak o nayhyabilirler. O ka d a r anlayış ve k udretle yapılan, ruh derinliği analizinden k a r a k t e r sentezlerine varılmış, b u n la r m ükem m el olarak o tu r tu l m u ş t u r. Acuzenanın b üyük a ry aların d ak i müzik, her nota ile, partid e işare tlenen h e r ağlayıcı ve A zu cena’nın çingene varlığını sar­ san tr il ve tr il dalgalariyle , bu Öz­ g ür ve özlü ru h lu , bilgili çingene ananın acılarını anlatıyor... Hem de kan dâvası, ve n e tta güdüyor Azucena... Haksızca soylu b ir kont ta rafından yakıl an anasının kan dâvasını.:.

S em iha Berksoy, 1941 de T ü rk i yed ek i ilk Tosca temsilinde

başr olde

K an dâvası, k a n u n u n koru m adı ği kim senin öld ürülm esinde, geri­ de bırak ılan ın ceza k a n u n u n u ken di eline alması hali... Vendctta!..

F a k a t beşersel duygulu , hay at te crübesine sahip Verdi, kan dâ­ vasının doğurduğu psikolojik b u h ­ ra n larla, bilinç altından, bilinçli öç alm aya karş ı koyan vicdanın karışmasiyle, öç alıcının nasıl ken di kendini cezalandırdığını da or­ ta ya kor: Azucena, anasının ateş ölü m ü n ü n öcünü alm ak için çaldı, ğı K ontu n oğlu yerine, zihin b u ­ lanıklığı içinde kendi! yav ru sunu alevlere k u rb a n ed er ve çılgına döner...

îşte Azücena’n m alev aryasının, Nazım E ngin ’ip olayların havası­ nı ta m am en vere n . güzjei çevirisi: «Yükseliyor alev. Sel gibi akan b ir halk, koşuyor seyretmeye. H er­ kes mem nun, m es ut, neşe çığlık­ la rı kaplıyor h e r yanı. A skerler a- rasın da b ir kadın ilerliyor. Meşum

— Arkası Sa. 5, Sü. 3. te —

/

______ __

‘’ im n a . «i « ut k i m ■ ı< < ıı ı M im ı m m i n i n i n m ı m ı ıııııı ım ıt m i n i ıı ı ıı i m i m J iı ıı ı ıı ıı ıi ii ıı ı ııı ın ııı ıı ı ıı ım ı i m i m i n ım ııııııııı ıı ıı ıı ıı ıı ıı ı ıı ıı ı

(2)

M Ü Z İ K

— Baş ta rafı 4 ü n cü sahifcde — s u r a tla r ı aydın latırken, m ahzun a- lev yükseliy or semaya doğru.»

«Yükseliyor alev, k urban ilerli­ yor çıplak ayakla, arkasın da si­ y ahla rla . Vahşi b i r çığlık yükseli­ yor h alktan. Aksi sadasiyle hep in liyor vadi. H er yer inlerken, uğ u l­ d arken b u m e n f u r sesle, m ahzun alev yükseliy or sem aya doğru.»

Ve işte Azucena’nın anasının ö- lü m ü n ü anla tan resitatif:

«Zincilere v u ru lm u ş, onu s ü r ü k ­ lü y o r la r d ı işkence yerine doğru. K ollarım da oğlu m vardı. G idiyor­ dum peşi sıra. F a k a t ondan çok uzaktım.. Z avallı boş yere beni ta k d is e tm e k istiyordu. L âkin mer hametsizce m ızrak daı beleriy­ le onu alevlere doğru zorla itiyor- lardı. H aykırdı kısık b ir sesle. «Ö- cal, öcal!» diye. Bu ses çıkmaz ku la k la rım d a n benim . Asla çık­ maz».

iş te Azucena b u _ halüsinasyoıı- l a r içinde h a re k e t ediyor:

«K ontun oğlunu Kaçırdım da, bu. ray a getirdim. Alevli ateş hazırdı. H ıçk ırık larla ağlıyord um K alb im ­ se parça parça oluyordu. Kafam allak b u llak tı. Bir kâbusta old u­ ğu gibi apaçık g örüyordum , pek kork unç b ir hayal: H o y ratça dür- t ü k l e n e re k işkenceye giden an nem . O te k r a r , acı bir fe r y a tla bana döndü: «U nutma, öcal öcal!» Tit­ re k b i r elle derh al k u rb a n ım ı ate­ şe attım . B ir itişte. Ve Korkulu rü y a m da derhal sona erdi. Alev kork u n ç bir hazla y u t u y o r d u şi­ kârını. Bir de baktım ki o ne? Kon tu n oğlu canlıydı. Ve karş ım da d u ru y o r d u . Y aktım elimle kendi evlâ dımı! A aah! Onu yaktım ben. Kendi evlâdımı yaktım ben. Hâlâ aklım a geldikçe diken diken olu r s a ç ı m !»

Bütü n b u n la r d a n anlaşılmıyo-r m u ki, çoğu giydi riciler ve reji­ sörler, h a tt â It a l y a n l a r ve sayın Maestro M irabella, A zucena’nın k a ra k t e ri n i yanlış, ren k li, meselâ yeşil kadifeden, sırmalı soylu giy­ silerle ve belk an to ile tam am en sansüre u ğ ratıy o rlar, bu muazz am k a r a k t e r i opera sahnes inden yok ediy orla r. Ç ünkü Azucena hem de evlâ t edinen analığın nasıl bu ev­ lâ da da yandığının sem bolü dür:

• Heyhat, beni te r k e tt i o. Ve ben şimdi o evlâdı m eşgulü m a r a m a k ­ la. Ah bana ne çok çektirdi ... Y eryüzünde hiç b ir an n e sevme- m iştir benim k a d a r oğlunu!»

işte , orijinali iyice anla m ış ola­ rak Türkçeye çevirmiş olan Nazım E ngin ’in librettosu... Buna göre A- zucena, öcalma psikolojisi içinde perişandır...

Verdi alev aryasın ı ağlayıcı tril- le rle döşemişken ve b u n l a r «Sema ya doğru» m ısraında sarsıcı b ir hiç kırık dalgası halinde uzarken, bü­ tün bu karakterizasyon gerçekt e soprano v ey a yüksek mezzo-sopra- no seslerle b a ş a n l a m ı y o r. Oysa ki Azucena, e rk e k sesi derinliğin de plase göğüs to nları vere bile n bir a ğ ır mezzosoprano (Rao ul Husson: Le chant. Pr. Univ., -962) p a r t i­ sidir en azından... Boğulmadan, zorlanm adan, bir millisaniyede en az 0.100 kronaksi vere bile n b i r ses ta rafın d an söylenm elidir, belk i de kronaksisi daha y üksek b ir mezzo- k o n tr a lto ta rafından... E rkekçe gö ğüs sesleri vere bile n Semiha Berk soy’un sesi işte bu parti için bu bakım dan da çok uygundur.. Se- mih an ın , b ü y ü k bir tiyato rcu ola­ ra k oyunuyla ve sesiyle yapacağı kaarkterisayon da ayrı. Nitekim bu b ü y ü k sanatçımız, ih t iy a r ka­ dın rolle rinde, e rk e k konuşm a se­ sini m eydana getird iği için mese­ lâ K aneviç e’de bazı seyirc iler ta ­ rafın dan Zene rolüne çıkmış erk e k sanılm ıştır.

Sem iha Berksoy’un jübilesi, A- zucena’nın karakterizasyonu yö­ nünden yepyeni bir sanat olayı o- lacaktır...

Referanslar

Benzer Belgeler

İnşaat sistemi: Bina betonarme karkas olup, zemin zayıf olduğu için temel radye- jeneral olarak imal edilmiş, bodrum katı du- varları betonarme perdeden teşkil

Başyazıda da belirtildiği gibi bu villa- nın planı, arazinin ve çevrenin karakterine uyması endişesiyle kısmen konsol üzerine alınarak inşa edilmiştir.. Bir ailenin

Özel anıtlarımızı ve bize tarih- ten mal olan mimarlık ve diğer sa- nat eserlerini daha bilimli ve daha esaslı koruyabilmek için; bir çok kollarda çalışan ayrı ayrı

Charles Morris (Writings on the General Theory of Signs.. BOLETÍN AEPE

Plân küçük ebatta fazla bölmeli ve taksimatlı olmakla be- raber servis, ikamet ve kabul kısımlarının yekdiğerlerinden ayrılmış ve irtibatı iyi tertip ve

katı ikişer daire ihtiva etmek üzere tertip edilmiş, son ikinci kat ise kâmilen ev sahibine tahsis edilmiştir.. Projenin tanziminde bilhassa servis ve apartıman aydın-

Tek başlarına anlamları olmayan, başka kelimelerle öbekleşerek değişik ve yeni anlam ilgileri kuran, birlikte kulla- nıldıkları kelimelere cümlede anlam ve görev

II. Fatih döneminden itibaren devşirmeler, devlet yöneti- minde daha etkili duruma gelmişlerdir. padişaha sadık olmaları, II. Türk ailelerden gelmemeleri, III.. Eski