• Sonuç bulunamadı

İstanbul Mosaic Museum

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İstanbul Mosaic Museum"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ISTANBUL MOSAIC MUSEUM

İSTANBUL BÜYÜK

SARAY MOZAİK

MÜZESİ

By ŞEN G Ü L GÜNDOĞAN AYDINGÜN* Photos HALDUN AYDINGÜN - SERHAT ÖZŞEN

A

• h

(2)

Büyük Saray Mozaik Müzesi’nin öyküsü, bu yüz­ yılın başında yaşanan büyük Sultanahmet yangını ile başlar.

İstanbul’un tarihî yarımadasındaki evlerin ve ko­ nakların ahşaptan yapılmış olması nedeniyle geç­ mişte büyük yangınlar geçiren İstanbul’da, 3 Ha­ ziran 1912 günü Sultanahmet’te bulunan îshakpa- şa semti tamamen yanıp kül olur. Bu arada Sulta­ nah m et’ten A ya so f-

ya’ya kadar olan ala­ nın denize doğru inen kesiminde çok sayıda Bizans dönem ind en kalma yapıların kalıntı­ ları ortaya çıkar. İçleri y a n gın ların b ıra k tığ ı m oloz ve döküntülerle dolu olan bu kalıntılar derhal yabancı araştırma­ cıların ilgisini çeker ve bölgede araştırma çalışmaları y ap ılır. Bu çalışm alardan en önemlisi Alman arkeolog Wiegand ve İsviçreli topograf Mamboury tarafından Bi­ zans’ın Büyük Sarayı’nın tespitidir, tngiliz St. Andrews Üniversitesi nden bir grup, Profesör Baxter başkanlığında 1935 yılında kazılara başlar. 1938’e kadar süren kazılarda muhteşem mozaik­ lerle karşılaşılır. Mozaiklerin, Bizans İmparatoru I.

The story o f Istanbul’s Great Palace Mosaic Muse­ um begins with the terrible f ir e which entirely destroyed the neighbourhood o f İshakpaşa in Sul­ tanahmet at the beginning o f this century.

The traditional wooden houses o f this part o f the city had always been vulnerable to fire, and on 3 June 1912 disaster struck again. Disaster f o r the

inhabitants, however, meant a golden opportunity

f o r archaeologists. When the charred remains o f

the houses behind Sul­ tanahmet Mosque and Haghia Sophia where the la n d slopes down tow ards the sea were cleared away fo r e ig n researchers immediate­ ly moved in. Foremost a m o n g the fin d s was the d is co v e ry o f the

B y z a n tin e G rea t

P a la c e by G e rm a n archaeologist Wiegand a n d Swiss to p o g ra p h e r Mamboury. Excavations o f the palace, which had been built by the Byzantine emperor Justinian I (527-565), sacked by the cru­ saders in 1206, and thereafter abandoned to Jail in to ruin, began in 1935 by a team fro m St.

(3)

Justinyen Sarayı (527-565) olarak da bilinen Bü­ yük Saray’ın avlusunu çevreleyen revaklı bölüm içerisinde yer aldığı tespit edilir. İkinci Dünya Sa- vaşı’nın araya girmesiyle duran çalışmalar 1951- 1954 yıllarında tekrar devam eder.

İstanbul’da son yü zyılda g erçek leştirilen en önemli keşif olan Büyük Saray’ın sütunlu avlusu­ nun revak mozaikleri, yapıldığı dönem olan VI. yüzyılın dünyadaki en muhteşem ve en büyük mozaik örnekleridir. Avlunun etrafını üç taraftan çeviren mozaikler, dev bir halı formunda hazır­ lanmıştır. Yapıtın tamamının yaklaşık 2000 metre­ karelik bir alanı kapladığı hesaplanmış, ancak günümüze sadece 180 metrekarelik kü­ çük bir bölümü kalmıştır. Bir

metrekaresinde kırkbin kü­ çük mozaik parçasının yer aldığı bu dev eserin tama­ mında seksen milyon mo­ zaik parçasının kullanıldığı sanılmaktadır.

9 metre enindeki mozaiklerin 1,5 m etrelik kenar bordiirü insanı hayran bırakacak güzellikteki motif ve tasvirlerle dekore edilmiştir. Bitki desen­ leri üzerine yerleştirilmiş yüzlerce kü­ çük hayvan ve meyva tasviri, dönemin yaratım zenginliğini yansıtmaktadır. Çekirgeden kertenkeleye ve kaplum­ bağaya kadar çeşitli büyüklükteki hayvanların resmedildiği bu moza­ iklerde, dört adet de erkek portresi yer almaktadır. Mevsimleri semboli­ ze ettiği sanılan bu portrelerden

sa-Andrews University under P r o f Baxter. In 1938 they uncovered a series o f splendid mosaics which had stood in the po rtico o f the palace peristyle. With the outbreak o f the Second World War the e x c a v a tio n s ca m e to a ha lt, to be

resumed between 1951 and 1954.

These mosaics are the most important fin d o f the century in Istanbul. They are also the largest and most magnificent sixth century mosaics ever discovered any­

where. The pavement originally sur­ rou n d ed the cou rty a rd on three sides and covered an area estimat­

ed at approximately 2000 square metres, but only an 180 square

: metre stretch fro m the northeast

p o r t ic o su rvives today. Each square m etre is made up o f

40,000 pieces, which would mean that a total o f 80 m il­

lion had been used in all. The pavement is 9 m wide with an ornate 1.5 m bor­ der consisting o f both

(4)

geo-dece üçü günümüze ulaşabilmiş, içlerinden birisi tabiatın yıkıcı etkisiyle yok olmuştur. Tanrı Dioni- zos’un evrenini simgelediği sanılan bordür, eserin kalbi sayılabilecek ana mozaiği dörtbir yandan çevrelemektedir.

Mozaiğin m erkezinde yeralan tasvirlerin çoğu, doğa ve günlük yaşamdan alınan temalardan oluşturulmuştur. Doğadan esinlenerek yapılan bölümlerde, su içen ceylanlar; ağaç yapraklarıyla beslenen atlar; yavrularını besleyen ayılar; çiftle­ şen kuşlar ve kendi aralarında mücadele içindeki yırtıcı hayvan tasvirleri görülmektedir.

Mozaikler-metric and figurative motifs. In this vivid compo­ sition hundreds o f small animals and fruits are d e p icted a m on gst f o lia t e designs, in c lu d in g grasshoppers, lizards and tortoises. There are also f o u r male figures - only three o f which have sur­

vived - who probably represent the seasons. This border is thought to symbolise the fertile world o f the god Dionysus. The central panel is fille d large­ ly with scenes fro m nature and daily life. There are gazelles drinking water, horses nibbling leaves o ff trees, bears feeding their young, birds mating, and animals fighting. In the scenes fro m daily life

de gündelik yaşam da unutulmamıştır: Keçilerini sağan çobanlar; kaz güden çocuklar; deve ile ge­ zinen veya hipodromdaki büyük yarışçılara öze­ nerek kendi aralarında oyuncak arabalarla yarışan erkek çocukları; köpeğini seven küçük bir çocuk; sahibine kızarak çifte atan odun yüklü bir eşek; eşeğini yemleyen bir genç ve balıkçı tasvirleri, in­ sanı hayrete düşürecek kadar canlı görüntüler olarak belleklerimize kazınıyor.

İmparatorluk askerlerinin kalkan ve mızrakları ile kaplan, leopar gibi yırtıcı hayvanları avlama sah­

neleri de olağanüstü ca n lılıkta d ır. G ünüm ü ze

ulaştığı kadarıyla, ana b ölü m d e, doksan ayrı tem a

we see shepherds m ilking th eir goats, children herding geese, boys riding on camels o r racing toy chariots in imitation o f the real races in the hip­ podrome, a small child patting his dog, a donkey

loaded with wood k ick in g up his heels at bis owner, a young man feeding his donkey, fisher­ men, and Byzantine soldiers armed with shields and spears hunting tigers, leopards and other wild animals. They are all depicted with astonishing realism. Mythological creatures belonging to the world o f pagan beliefs and symbolism have not been forgotten either.

(5)

ve yüz elliye yakın insan ve hayvan fi­ gürü yeralıyor. Bu tasvirler, birb irle­ rinden, ağaç figür­ leri vey a mim ari kom pozisyonlarla ayrılmıştır.

Bunların yanında o zam anın inanç dünyası ve imgele­ minin en ön em li kahramanları olan

m itolojik yaratıklar da unutul­ mamış, m o za iğ in çeşitli bölümlerinde resmedilmiştir. Orijinal m ekanında ser­ gilenen bu dev eserin za­ man için d e rutubet nedeniyle bozulmaya uğram ası, ilg ili ç e v ­ releri harekete geçirmiş ve uluslararası bir kur­ tarma projesi hazırlan­ mış; Avusturya hükümeti ve T.C. Kültür Bakanlığı Anıt­ lar ve M üzeler G enel Müdür- lüğü’nün 1983 yılından beri yürüt­ tükleri bu ortak çalışma meyvalarını

vermiştir. Mozaikler bugün en son teknoloji ile korunmaktadır.

Sultanahmet Camii’nin deniz yönünde, Torun sokak üzerinde Arasta Çarşısı içinde yeralan ve Ayasofya Müzesi’ne bağlı bir birim olan Büyük Saray Mozaik Müzesi, uygarlık tarihinin en önemli ürünlerinden birine evsahipliği yapıyor ve insan­ ları 1400 yıl öncesinin atmosferini solumaya davet

ediyor. • another by trees o r architectural com ­ p o s itio n s . In its o r ig in a l f o r m the central p a rt o f the p a v e m e n t m ust have contained 90 d iffe r e n t scenes a n d a r o u n d 150 h u m a n a n d a n i ­ mal figures.

The m osaics were left in their original location exposed to view, and damp caused serious deteri­

oration over the years. In 1983 a n in te r n a t io n a l c a m p a ig n to rescue the mosaics was la un ch ed by the A u s tria n g o v e rn m e n t an d the Turkish D epart­

ment o f Monuments and

M useum s, a n d today

the mosaics are p r e ­ served f r o m f u r t h e r in ju r y hy the latest c o n s e rv a tio n te c h ­ niques.

The G rea t P a la c e M o s a ic Museum is located inside a 17th-century bazaar street known as Arasta Çarşısı on Tom n Street just to the south o f Sultanahmet Mosque. Although most o f the superstructure o f the Great Palace has gone thy mosaics conjure up the atmosphere o f this palace in a way that no am ount o f walls and columns could have done, and give us a startling­ ly vivid glimpse o f life in early Byzantine Istanbul

1400 years ago.

* Şengül Gündoğan Aydıngün, arkeolog ve sanat tarihçisi.

* Şengül Gündoğan Aydıngün is an archaeologist and art historian.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

(S İNİPARKSİ) Yönetim Kurulu Başkanı Stratis Pothas 'ın öncülüğünde gerçekleştirilen toplantıda, Türkiye'den de Dikili Belediye Ba şkanı Osman Özgüven, Burhaniye

Kaz Dağlarında altın üretimi için ÇED süreçlerini tamamlamaya çalışan altın madencileri, İnternet sitelerinde Kaz Da ğları'ndaki altın madenciliğini ‘kolay lokma’

Dağlarımızı ve ovalarımızı çokuluslu altın avcılarına, Kanadalı, Amerikalı ve İngiliz şirketlerine peşkeş çeken zihniyet, şimdi Marmara Denizi’ne Dubai’de olduğu

Yaklaşık 1 gram altın için bir ton toprak kazıldığı ve üretimde siyanür kullanılabileceği için işletme aşamasında doğal yapının çok daha fazla tahrip olmasından

B ağırsak-Beyin Aksı; kısaca santral sinir sistemi (SSS) ve Enterik Sinir Sistemi (ESS) ve bağırsak toplulukları arasında iki-yönlü iletişim kuran bir sistem

ve invaziv lobüler karsinoma olarak tanı konan hastalar dışındaki diğer nadir meme karsinomu alt tipine sahip tüm hastalar dahil edildi.. Çalışmaya dahil edilen 73 hasta; yaş,

Fikret Otyam’ın “Arkadaşım Orhan Ke­ mal ve Mektupları” , Hikmet Altınkay- nak’ın “Hikâye Yazarı Orhan Kemal” , Muzaffer Buyrukçu’nun “Arkadaş

Bazen bazı kahramanların yaşamakta olan insana (prototipine) çok benzediği tesiri uyan- maktadır. Fakat gerçekte ise bunun sadece dış ben- zerliklerden ve bazı