Cumhuriyet
t
r
1
H A Z İ
R A N
1 9 9
□ Gültekin Emre, Ahm et A da’nın “Taş Plak Gazelleri”ni değerlendiril...9. sayfada
□ T ü rk a n S a y la n “A ta tü rk ve Komünizm”i değerlendirdi...12. sayfada
□ Arslan Kaynardağ, “A. Süheyl Ünver” kitabını değerldndirdi...M .sayfada
□ S e v d a Ş ener, Ülkü A y v a z ’ ın oyun yazarlığını değerlendirdi...16. sayfada
Ölümünün 25. yılı
Orhan Kem al’i yitireli yirmi beş yıl
oldu. Eserleri ölümünden sonra da
bir çok kez yeni baskı yaptı.
Eserlerinin önemi ve güzelliği,
Behçet Necatigil’in değerlendirme
siyle; “ Yetiştiği va yaşama
savaşlarını yakından bilip
bölüştüğü çevrelerin anlatıcısı oldu.
Konu ve kişi bulmakta hiç zorluk
çekmeden, hayatına karışmış
yüzlerce insanın kader ve
direnişlerini rahatça derleyerek
hikaye ve romana geçirdi...
Eserlerindeki sürükleyicilik,
yaşanmıştan gelen kuvvetle kişileri
konuşturmada başardığı tabilik ve
gerçeğe uygunluğa dayanır.”
Eserlerinin yeniden ve yeniden
okunup değerlendirilmesi dileğiyle,
saygıyla anıyoruz Orhan Kemal’i.
SENNUR SEZER
“Orhan Kem al’in romancı-hikâyeci ola rak en büyük başarısı nedir? İnceliği, işlek likten, ustalıktan çok, ayrıntılarda arayan günümüz okuyucusuna ne verebilir? Bu başarının anahtarını, onun büyük sıcaklığında, sevgisinde bu labiliriz sanırım. Anlattığı hikâyenin basmakalıp lığını aşan, hiçbir zaman şematizme ödün vermeyen
Devamı 4. sayfada
O K U R L A R A
Edebiyatımızın büyük
ustalarından Orhan
Kem al’i 2 Haziran
1970 günü, tedavi için
gittiği Sofya’da
yitirmiştik. A şılad ı
Mehmet Raşit Öğütçü
olan Orhan Kemal,
edebiyat yaşamına
şiirle haşlamış,
Birlikte hapis
yattıkları Nâzım
Hikm et’in
yönlendirmesiyle
öyküye yönelmişti. İlk
öykülerini dergilerde
yayımlayan Orhan
Kem al’in ilk kitapları
da 1949 yılından
itibaren kitapçı
vitrinlerinde
görülmeye başladı.
"‘Ekmek Kavgası” ve
“Baba E vi” 1949
yılında yayımlandı.
Bu tarihten 1970
yılına kadar kırkın
üzerinde kitabı
yayımlandı Orhan
Kem al’in. Adına bir
roman bir de öykü
ödülü konan Orhan
Kem al’i bir kez daha
saygıyla anıyoruz.
Dergimizin
sayfalarında yer alan
yazılar bu hafta epey
çeşitlilik gösteriyor.
Şiirden tiyatroya, gezi
rehberlerinden
romana,
biyografilerden
mizaha uzanan
kitaplarla ilgili yazılar
hayli ilginizi
•kecektir sanırız.
hafta da bol kitaplı
günler’!...
TU R H A N G Ü N A Y
idFmip
imtiyaz Sahibi: Berin Nadi o Basan ve Yayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.$. o Genel Yayın Yönetmeni: Orhan
Erinç o Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet çetinkaya oYazıisleri Müdürleri: İbrahim
Yıldız(Sorumlu) , Dinç Tayanç O Yayın Yönetmeni: Turhan Günay o Grafik Yönetmen: Dilek iikorur
0 Reklam: Medya C
Yaz geldi, tatile çıkacaksınız. Peki...
Ayvalık'ı gezmek ister misiniz?
Tatil için güney sahillerimize
inen kitapseverlerin yolu mutlaka
Ayvalık’tan geçmiştir. A yvalık’a
uğrayıp da Geylan Kitabevi’ni ve
sahibi Ahmet Yorulmaz’ı
tanımamış bir kitapsever
düşünemiyoruz doğrusu, işte bu
Ahmet Yorulmaz, içinde yaşadığı
kenti, kentini ziyaret eden
insanlara anlatmak istemiş.
Elimizdeki kitap bu çabanın
sonucu olarak ortaya çıkmış.
M U Z A F F E R U Y G U N E R
B
ilindiği üzere Ayvalık kentimiz Anadolu’nun batısında ve Ege Denizi kıyısın- dadır, batısında da büyük Midilli Adası görülür. Birçok yönüyle Ayvalık ilgi çeken bir kenttir. Ahmet Yorulmaz, doğup büyüdü ğü bu kenti her yönüyle tanıtan bir kitap ha zırlamıştır. Şimdi geliştirilmiş dördüncü bas kısı yapılan Ayvalık’ı Gezerken adlı bu ki tapta her yönüyle Ayvalık’ı öğreniyoruz. Bu baskıya Ayvalık yemekleri ile ilgili bölüm de eklenmiştir.Kitapta, önce Ayvalık adının nereden gel diği, eski çağlarda bu kendin adının ne oldu ğu üzerinde durulmuştur. Çok değişik yo rumlar ve çok değişik varsayımlarla bu adın bugünkü Ayvalık olarak yerleştiğini anlıyo ruz. Kitapta, Ayvalık coğrafyası da ele alın mış, Ayvalık’a bazı büyük kentlerimizden geliş yollan ile uzaklıklan da gösterilmiştir. Bir zamanlar İstanbul’dan vapurlann işlediği ni biliyoruz; ama, artık bu seferler yoktur. Kentin genel görünüşü, iklimi, oluşumu da kitapta sunulmuştur. Ünlü Sarımsaklı Kum salı, Şeytan Sofrası elbette bu bilgilerden uzak tutulamazdı.
Ayvalık, tarih içinde birçok ilklerin oluştu ğu yerdir. Sözgelimi 1770 yılında Ayvalık’ta hastane vardır. 1800 yılında başlanıp 1803 yılında bitirilen bir de Akademi binası yapıl mıştır, ki 1950’den sonra yıkılmış ve yerine Cumhuriyet İlkokulu yapılmıştır, ilk basıme vi de Ayvalık’ta kurulmuştur. Asıl garip olan ise 1700 yılında Ayvalık’a Cezayirli Haşan Paşa tarafından özerklik verilmiş, “ Batı Ana dolu’nun bu kentindeki Rumlara devlet için de devlet olma olanağı” sağlanmıştır. Bu çok garip bir uygulamadır ve Yunanlıların bir tür Anadolu kazancıdır. Çünkü, Ayvalık bağım sız yönetilecek.Türk aileleri yakın köylere göç edecek, vali Türk olacak ama atanma ve atılma kent halkının elinde olacaktır. Yargıç lar Türk olacak, Türk komutanlar ise Ayva lık’tan geçemeyecek. Böyle bir uygulama için söylenecek olumsuz söz bulmak olanak dışıdır.
Yorulmaz, Ayvalık evleri, sokaktan konu sunda da belgelere dayanan bilgiler vermiştir. 1900’lerde kentteki yaşantı için de belgelere dayanmıştır. Yorulmaz, 1803 yılında bitirilen
Akadem i’ nin Yunan Ortodoks K ilisesi’nin bağnazlıkla işe girişmesi olarak yorumlamış tır ki doğrudur. Bu kilise, “ Çarlık Rusya- s ı’ nın, imparatorluk Ingilteresi’ nin sürekli desteklediği Megalo Idea (Büyük İdeal)., dü şünde olanlankörüklemiştir.”
Ayvalık’ın Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda ise önemli bir yeri olmuştur. Ali Çetinkaya, Batı Anadolu’daki ilk karşı koymayı burada başlat mıştır. Ali Çetinkaya, “ Vatan görevimin ge rektirdiği savunmayı yapacağım” diyerek işe girişmiştir.
Ayvalık Tn bugünkü görüntüleri, bugünkü toplumsal yaşamı da kitapta geniş yer tutmak tadır. Zeytin ve zeytinyağı üretim merkezidir. Balıkçılık bakımından da Edremit Körfezi’nin önemli bir yeridir. Ayvalık, Türk-Rum değişi mi sırasında büyük bir göçün olduğu bir yer dir. Şimdi oturanların hemen hepsi Ege adala rından gelip yerleşmişlerdir. Bu bakımdan köyleri dışında geleneksel bir görüntü göster mez. Evleri ve sokakları ise eski durumlarını korumakta, yeni yerleşim yerleri ile değişik, tarihsel ayrılıklar göstermektedir.
Bugün Ayvalık’ta 26.121 kişi (1990 sayımı) yaşamaktadır. Çevresindeki köylerde de yaşa yanlar Ayvalık ile sıkı ilişki içindedir. Otobüs ler, minibüsler, taksiler hem köylerle hem de çevresindeki öbür
ilçe merkezleri ile gidiş gelişi sağla maktadır. Yorul- maz’a göre Ayva lık turizmi 1960 yılından sonra iyi ce canlanm ıştır. “ P lajlar, p a n si yonlar, oteller ve gazinolar, bu ta- rihtensonra can landılar, harekete geçtiler. B u önem li so sy o ekonomik g e liş menin baş iteleyi- cisi olarak şimdi artık aram ızda bulunm ayan bir karayolcuyu” an maktadır. Sarım saklı plajı bu yıl lardan sonra hare ket kazanmış, bir çok kamplar açıl m ıştır. B ugün, “Ayvalık merke zinde, Sarm ı- s a k ’ta, A libey A dası’nda ve A l tinova’da toplam yatak say ısı 19.000’dir. Bu ya taklar 30 otelin, onu izleyen 9 ka mu kampının, yı ğın la m otel ve kampingin yatak larıdır.” Türközü K ö y ü ’ nde cilt
hastalıklarına çok iyi gelen kaplıca da vardır. Şeytan Sofrası da turistlerin ilgisini çeken bir tepedir.
Yorulmaz, yemekler konusunda da bilgi vermiş, yemeklerin en ortak niteliğinin zey tinyağı olduğunu yazmıştır. Ayvalık halkı taze bazı otlara ve bunlardan yapılan yemeklere de fazla yer verir. Karışık ot yemekleri bazı lo kantalarda bulunmaktadır. Alibey Adası’nda- ki deniz kıyısı lokantalannda ise bol bol balık yemek olasıdır.
Kitapta, eski bazı önemli binalar da tanıtıl mıştır. Çok çeşitli fotoğrafların da yer aldığı kitabın sonunda geniş özetlemeler olarak İn gilizce, Fransızca ve Almanca çeviriler veril miştir. Yorulmaz, yorulmadan giriştiği bu ça lışması ile Ayvalık’ı tarihi ve bugünü ile her kese tanıtmıştır. Başka “ yorulmaz” lar çıksa da kentlerini böyle bir zenginlikle tanıtsalar...
Kitapta, çevredeki adalar ve köyler de hari ta üzerinde gösterilmiş ve otellerle motellerin, pansiyonların adlan ile telefon numaralan da yer almıştır.
Ahmet Yorulmaz, Ayvalık’ı Gezerken, in c e le m e , G eylan K ita b evi ya yın ı, 208 sa yfa , (G eylan K ita b evi- Ayvalık a d r esin d en s a ğ lanabilir.)
Ölümünün 25. yılında...
__________________________________________________________________ ________________________________________________________________________ •_________________________Orhan Kemal'i yeniden okumak
K apak konusunun devamı...
bir sevgi göze çarpar Orhan Ke mal'de. Yanlışlarıyla, hataları ve sevapla rıyla bir bütün olarak sever insanları. Yar gılamadan, peşinen bağışlar. (Belki kişile ri bu rahatlık yüzünden çok yanlış yapar lar.) Sevdikleriyle sevmedikleri yoktur onun, acıdıklarıyla her şeye karşın acıma dıkları vardır. Birincilere tanıdığı tek ayrı calık, onları güzel yaratmaktır. Yüzleri düzgündür, bakışları canlıdır, diridir. Te miz giyinirler, güzel yollara düşerler, de niz kıyılarında sevişirler.
Onların yedikleri yemekleri, gezdikleri semtleri uzun uzun betimler Orhan Ke mal. Böylece kişilerinden yaşadıkları ma hallelere, derken şehrin bütününe doğru bir sevgi yayılır romanında, hikâyesinde.” (R. Tomris, “Küçücük Üzerine” , Yeni Edebiyat, Nisan 1970)
Tomris Uyar’ın, Orhan Kemal’in ro man ve öykülerinde saptadığı sevgi duy gusu, insanları sevecenlikle anlatma tutu mu, Orhan Kemal’in söyleşi ve yazıların da açıkladığı bakış açısına uygundur. Or han Kemal, roman ve öykü kahramanla rından söz etmeye başladığında, onları toplumun gerçek bireyleri olarak tanım lar.
Kahramanlarına duyduğu sevgi, ulusu na duyduğu sevgiyle örtüşür: romanlarına olumlu tipler, olumlu örnekler koymaya, kurgulamada okuru düşündürmek yanın da, okura göstermek yöntemine yönelme ye başlar. Bu tutum, onun “aydınlık ger çekçilik” diye tanımladığı biçemidir. Bu Dİçem için “Aydınlık gerçekçilik deyimiy le yeni bir kavram getirmiyorum. Bu ünlü Actif Realisme’nin Türkçeleştirilmiş deyi midir” der. Aydınlık gerçekçiliğin, yazdığı yıllarda Türk edebiyatında yaygın oldu ğunu söylediği “Balzac’cılık”tan daha ile ri bir “gerçekçilik anlayışı” olduğunu da vurgular.
Orhan Kemal’in kendi yazarlığıyla ilgili yazılar yazması, hakkındaki yargıları ya nıtlaması, yaşadığı günlerin canlı edebiyat ortamının da, kentlisine yöneltilen siyasal eleştirilerin de bir sonucudur:
“Orhan Kemal’de ne Sait’in (Sait Faik) o sonsuz sevgisi, her şeye açık ruhu, ne de insana neşe veren pırıl pırıl üslubu var. Orhan Kemal, dünyaya ve insanlara, dar bir ideoloji zaviyesinden bakıyor, kin ve nefret hissediyor. Hadiseleri, hep avnı doktrine göre adi ve bayağı buluyor. Üs lubu da bu görüşe uygun olarak, kuru, renksiz, basmakalıp ve aleladedir.
Sait’in dünyası ne kadar müphem, karı şık, zengin ve esrarlı ise Orhan Kemal’in- ki o kadar açık, basit, fakir ve sırsızdır.” (Mehmet Kaplan, İstanbul Dergisi, Ekim 1954)
Orhan Kemal, yazar ve ideoloji konu suna, kendi bakış açısını şöyle açıklaya caktır: “Toplumcu romancı, siyasal buy rukları süsleyip püsleyeceğine, yaşamın içine dalsın. Sanat yoluyla gördüğünü
yansıtsın, gizleneni açığa vursun, gerçek nedenleri bulsun, toplumsal düzenin çarklarını, olayların karışıklığını, derin anlamlarını ve genel devinimini bulup gün ışığına çıkarsın.
Ezbere, doğa kitabının kafasma kakıl masını değil, gerçeklerin açık anlatılması nı isteyen okuyucunun kendisi bir deği şikliğin kaçınılmazlığına, gerekliliğine ka rar vermelidir.” (Vatan, 4/8/1976-Alıntı layan: Asım Bezirci, Orhan Kemal, Ev rensel Kültür Kitaplığı)
Orhan Kemal’in öykülerine, romanları na genel bakış açılarından örneklerle baş ladım yazıma. Oysa, kitaplarının yeni bas kılarından, gazetelerde kalan yazılarının kitaplaştığından, düzenlenen bir Orhan Kemal Sözlüğü’nden söz etmek isterdim. Bütün bunlardan söz edemiyorum.
Kitapçılarda tektük rasdanan kitapları nın baskı tarihleri beş altı yıl öncesini gösteriyor. Nurer Uğurlu’nun belgesel anlatısı”Orhan Kemal’in ikbal Kahvesi”,
Fikret Otyam’ın “Arkadaşım Orhan Ke mal ve Mektupları” , Hikmet Altınkay- nak’ın “Hikâye Yazarı Orhan Kemal” , Muzaffer Buyrukçu’nun “Arkadaş Anıla rında Orhan Kemal” yeni baskı yapmadı. Orhan Kemal’le ilgili tek geniş kaynak; Asım Bezirci’nin Orhan Kemal/ Yaşamı, Sanat Anlayışı, Hikâyeleri, Romanları, Oyunları, Anıları adlı monografisinin, Evrensel Kültür Kitaplığı’nca yapılan ye ni baskısı.
Halk Yazan/ Halkın Yazan
Orhan Kemal, yaşayışı ve yazdıklarıyla “halk yazarı/halkın yazarı” diye tanımla nabilir. Bu tanımlamada hem “ Yalın, açık, en bilgilisinden en bilgisizine kadar herkesin anlayabileceği, ‘zabıt kâtibinin kuru ifadesi’ diye tanımladığı bir anla tım” (Muzaffer Buyrukçu, Bir Devir Böy le Geçti Kalanlara Selam Olsun) hem de seçtiği konular yer alır.
Cevdet Kudret, Türk Edebiyatmda Hi
kâye ve Roman adlı inceleme sinin 3. cildinde, Hikmet Al- tınkaynak’la Asım Bezirci’nin Orhan Kemal adlı incelemesi ne dayanarak, Orhan Kemal’in öykülerini, konu özelliklerine göre beş kümede toplar: “Ço cuk hikâyeleri (çocukları konu olarak işleyen hikâyeler), ha pishane hikâyeleri, işçi hikâye leri, küçük insan hikâyeleri, aşk hikâyeleri (kadın-erkek ilişkilerini işleyen hikâyeler)”. Cevdet Kudret, bu öykülerin kahramanlarını şöyle tanımlar: “Bütün bu hikâyelerde ele alı nan kişiler, işçi, ırgat, küçük memur, işsiz, dilenci, bekçi, çöpçü, işportacı, mahpus, gar diyan, odacı, köylü, hamal, şo för, orospu vb.’dir. Bunlar hep yoksul, ezilmiş kişilerdir. (..) Onun hikâyelerinin çoğu, ek mek peşinde koşan insanların serüvenleri üzerine kurulmuş tur. Kitaplarında ikisine, Ek mek K avgası, Önce Ekmek adlarını vermesi de anlamlı dır.”
Orhan Kemal’in romanları konusunda Tahir Alangu şöyle bir sıralama yapar: “Küçük hi kâyeden büyük hikâyeye, ora dan da romana geçen Orhan Kemal’in bu türdeki eserlerini üç bölümde gözden geçirme nin mümkün olabileceği kanı sındayım: 1. Biyografya roman ları sırası, 2. Adana’da toprak ve fabrika işçilerinin dünyası, 3. İstanbul’da küçük adamların mahrum hayatları.” (Orhan Kemal’in Romancılığı, Cumhu riyet Gazetesi, Temmuz 1970) Alangu, Orhan Kemal’in “Bi yografya romanları sırası” diye nitelediği romanlarını, Baba- evi, Avare Yıllar, Cemile, Dünya Evi diye sayarken, aynı sıralamaya M urtaza ve Grev’i de ekler: “Aslında, yazıya ilk baş ladığı yıllarda bir türlü yayın olanağı bu lamadığı Fabrika İnsanları adındaki bü yük romanını, editörlerin tutumlarına uyarak parçalara ayırıyor, böylece yayım lıyordu. Murtaza (1952) ile Grev (1954) adındaki küçük romanları da aslında bu büyük romanın birer parçasıydı.” Alan- gu’ya göre “Adana’da toprak ve fabrika işçilerinin dünyası”nı anlatan romanlar: Bereketli Topraklar Üzerinde (1954), Vukuat Var (1958), Hamının Çiftliği (1961) , Eskicinin Oğulları (1962), Kanlı Topraklar (1963); “İstanbul’da küçük adanların hayatları”nı yansıtanlar ise Ser seri Milyoner (1957), Suçlu (1957), So kakların Çocuğu (1963), Devlet Kuşu (1958), El Kızı (1960), Gurbet Kuşları (1962) , Bir Filiz Vardı (1965), Yalancı Dünya (1966), M üfettişler M üfettişi (1966), Evlerden Biri (1966), Arkadaş
Is-S A Y F A 4 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 2 7 6