Eski İstanbulun şöhretlerin den birini de donanma geceleri teşkil ederdi. Ramazan, kandil, gecelerinde minareler, gemiler, Padişahların cüluslarında, şeh zade ve sultan doğumlarında miri binalar, yalılar, konaklar renk renk kandillerle donanır dı.
Haliçte yatan kalyonların do nanmalarda yakmalarına mah sus bir hayli (balmumu) istih kakları vardı. 1802 yılında (Miracınebevî) gecesi Tersanede manda kalmış) kalyonların fe nerleri için yirmi üç okka bal mumu ve seksen sekiz okka yağ verilmişti,
İmparatorluğun muhtelif tip teki gemileri yanında deniz harblerine gönüllü olarak işti rak eden sahil vLâyetleri hal kının da yaptırıp donattıkları hafif tekneler mevcuttu. 1790 yılında kıyı halkı artık (nevicat büyük kırlangıç) 1ar inşa edi yorlardı. Bunlara lüzumlu m al zeme daima Tersane ambarla rından verilirdi.
Seferber olacak donanmanın tamirleri tamamlanır, silâh, cephane, yiyecek ikmalleri ya pılırdı. Fakat aynı zamanda bütün gemilerin nakışları elden geçer -ve hepsi bîr başka güzel likte olarak sefere hazır bir va ziyete getirilirdi.
Bazı eyaletler valileri de Pa dişahlara gemiler hecıiye eder lerdi. Sonraları vapur ve çatana hediyeleri daha ziyade taam ın üm etmiş, İstanbuldaki ve zirlerden de böyle nediyeler takdim edenler görülmüştü.
1842 yılında Tunus valisi Ah met paşa Abdiilmecide bir ge mi hediye etti. Padişah o yıl 19 mayısında Tersar.e önünde de mirli bulunan bu gemiyi gezdi.
Padişahlar gemilerin denize indirilmesi, yeni -tezgâhların kurulması ve sair merasimler münasebetiyle Tersaneye gelir ler ve teftişlerde bulunurlardı.
Abdülmecit 1848 yazında Ter sanede yapılan asker alrna me- resiminde bulunmuş ve sonra (Mektebi Bahriye) talebesinin (Neyri Şevket) kalyonunda ya pılan imtihanlarını, gemiye gi derek (seyrütemaşa) eylemişti. 1850 senesinde Tersanede Pa dişahın ismine izafetle (Meci diye) adında üç ambarlı bir kalyon inşa edilmek istenildi. Bu kalyon yetmiş sekiz zira uzunluğunda ve yüz yirmi top kaldıracak kudrette olacaktı. Sathi resmi üzerine armaları mikyaslı olacak ve hiç bir nok sanı bulunmıyacaktı.
Eski Tersanenin meşhur us taları nice kalyon resimleri çizmişler ve döğüşten yılmaz denizciler bu koca teknelerle nice cenklere gitmişlerdi. Daha bu tarihlere yakın; bir zamanda aynı TersaAede dünyanın en büyük gemisi üç ambarlı Mah mudiye inşa edilmişti.
Sazan ^
Halûk Y.
Şehsuvaroğlu
lar arasında yolcu, eşya naklin de kullanılıyorlardı. Fakat bun larda zaman zaman arızalar baş gösteriyor, o vakit yelken dev rine hayran kaptanların, tay faların keyiflerine payan olmu yordu.
1849 yılında Trabzon postası nı yapmakta olan (Vasıtai Ti caret) vapurunun makinesi sa katlanmış ve Vasıtai Ticaret Ereğli vapuruna bağlanarak İs- tanbula getirilmişti.
Günden güne çoğalan vapur ların tekne ve makineleri Ter sanede tamir ediliyor ve kazan lar Londradan satın alınıyordu. Bu mübayaalar çok masraflı görüldüğünden 1855 yılından itibaren vapur kazanları Zeytin burnu fabrikasında inşa edil meye başlanıldı. [2]
Bu devirde yavaş yavaş eski kalyonlara da makineler konul maya başlanmıştı. Mahmudiye kalyonuna 1857 yılında makine konuldu. O tarihte Muhbiri Sü rür vapurunun kazanları da Mahmudiyenin makinesiyle be raber Londra şehbenderimiz mösyö Dimltraki vasıtasile sa tın alınmıştı. 13]
Buhar gemileri Tophane, Yalı köşkü, Bahçekapı açıklarında köprüler arasında yatıyor ve bunlar günden güne ziyadeleşi yordu. Bu sebeple Şirketi Hay riye vapurlarının, mavna ve ka yıkların gidip gelişleri müşkü lâta uğramıştı.
1858 tarihinde İtalya hâdisesi münseabetiyle İstanbul lima- runda Avusturyann altı yüz ka dar tüccar sefinesi de bulnuyor- du. Liman seyrüseferini temin maksadiyle bu gemiler Boğaz- içinin münasip yerlerine taksim edildi ve Karadeniz ile Akdenize gidecek1 olanlar limana sokul maya başlandı.
1859 da şehir hatlarında işle yen (vapur sefaini) için de ge rekli tedbirler alınıyordu. (Üs küdar bir beldei cesime olup bu saraya müteaddit vapurlar iş lemekte ise de uzak mahaller den gelen ahali iskelede izdi ham ve meşakkat çekmekte bu lunduğundan) o yıl içinde Sala cak ve Ayazma iskelelerine de her gün vapur işletilmeye baş lanıldı.
Fakat 1850 de Devlet, Mecidi ye kalyonunun (endazesinin Londradaki bu işten anlayan mimarlarııl en mahir ve mari fetlisine yaptırılmasına) karar vermişti. Sonra bir takım se beplerle kalyonun inşasından vaz geçildi.
Vilâyetler halkının mahallî tezgâhlarda yaptıracakları ge milerin de muayyen endazeleri ve şekilleri vardı. Bunun dışın da gemi inşası memnudu. 1849 yılında Alaylılı Tahir ve arka daşları altı bin kile hamuleye mütehammil ve yirmi dört zira uzunluğunda (çektirme brik) inşasını istida etmişlerdi.
Bunlara verilen cevapta (se fine inşası deniz ticaretini ge nişleteceğinden ve bu ticaretin genişlemesi Padişahın iradesi ik tizasmdan olmasiyle içi ve dışı barb gemileri heyetinde bu lunmamak, ticaret sefinesi şek linde olmak ve dağlarda Tersa neye ait kerestelere dokunma mak ve denize indirildikten son ra da ecnebi bandırası çekme mek ve daima Türk sancağını çekmek şartiyle kavi kefalete bağlandıktan sonra izin veril mesine) müsaade çıkmıştı. [11
(Tüfek çıktı, erlik bitti) diyen eski dal kılıçlar gibi, buharlı gemilerle beraber yelkenli ge milerin ikinci plânda kalması da o devrin denizcilerine eski keyiflerini kaçı/tmış bulunu yordu.
Artık Osmaniı İmparatorlu ğunda da (buğ gemileri)
liman--t" 7
b ü / ' b Ş l
O yıllarda gemiler sigortaya da konuluyordu. 1859 senesinde İngiltereden hükümet namına alman on gemi iki yüz altmış bin liraya sigorta edilmişti [4] Bazı kalyonlar ve vapurlar işe yaramıyacak hale gelince muh telif hizmetlere tahsis edilirler di. 1870 senesinde Ömer Paşa vapuru Tersane önüne çekilmiş ve fabrika haline konulmuştu.
Sıhhiye Nezareti de 1872 de hastane yapmak üzere Bahriye- den bir (köhne sefine) istemiş ve bu hizmet için (Hümayı Tevfik) vapuru ayrılmıştı.
İncir köyündeki gaz deposu ahşap olduğundan eski kalyon lardan birinin gaz deposu haline sokulmasına irade çıkmış ve bu hizmete (Peyki Zafer ) kalyonu tahsis olunmuştu.
Haliç vapurlarının iyi işleme leri, temiz tutulmaları için de zaman zaman Bahriyece teftiş ler yapılırdı. 1896 yılında Köprü ile Haydarpaşa arasında işle mekte olan İdarei Mahsusa vapurlarının kâfi süratte bu lunmamaları yüzünden yolcu ların azaldığı görüldü. Demir yolları (İdarei Mahsusanm) dik katini çekmiş ve bu yüzden yalnız Haydarpaşanın değil, Kadıköy ve Adaların dahi hâ sılatının düşmekte olduğu gö rülmüştü.
Vapurların süratlerinden kay bettikleri .bakımlarının azaldığı gibi bu yıllarda bazı deniz ka zaları da olurdu. 1898 de Şirketi Hayriyenin Köprüde Üsküdar iskelesinde bağlı olan 44 numa ralı vapuru (gece kazaen gark olmuş) ve vapur bir kaç gün sonra Tersane tarafından çı kartılmıştı.
Eski vapurların vazifelerinden birisi de limanın ve Boğaziçinin muhtelif mevkilerinde karakol vazifesi görmekti. Demirledik leri yerlerde yüzemez hale gelen bu eski tekneler çok defa ömür lerini bu son vazifelerinde ta mamlarlardı.
1907 yılında Paşabahçede ka rakol hizmeti gören Kılıç Ali vapurlarının tamirine imkân ol madığı anlaşılmış ve vapur fes hedilmişti.
[1] Bahriye arşivi Mektubî defter 2/20, sene 1849.
f 21 Bahriye arşivi Mektubî defter 12/44.
[3, 41 Bahriye arşivi Mektubî defter 12/52.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi