SÉflSI
ZİYA
SOHBETLER
ünün 25 inci yılında
GÖKALP
ve
TÜRK DİLİ
• •
lümünün yirmi beşinci yıldönümü dolayısiyle,Ziya Gökalp, bugün, Türki -
yenin her yerinde, Türk te fekkürü ve Türk milliyetçiliği yolundaki büyük hizmetleri ve çeşitli meziyetleriyle hatır lanacaktır. Türk münevverle ri, bu büyük ilim, fikir ve ide al adamının kısa bir hayata sığdırmağa muvaffak olduğu, derin ve esaslı, bir çok h i z " metleri saygıyle ve övünçle anacaklardır.
Filhakika , “ Türkçülük , Türk milletini yükseltmek demektir.,, düşüncesiyle ve Türk milletinin “ Lisanca, dince, ahlâk ve bediiyatça müşterek, aynı terbiyeyi almış fertlerden mürekkep,, bir bü tün olduğu inancı ile çalışan Ziya Gökalp, Türk milliyet - çiliği tarihine, “Ziya Gökalp Devri,, diye yazılacak, hum - mâlı ve enerjik bir devrin u" nutlmaz mümessilidir.
“Yüksek bir felsefî kabili - yetle mücehhez, geniş bilgili ve gerçek bir idealist,, olan bu aydınlık zekâ, kendi devrine kadar, dağınık hareketler ve fasılalı dalgalar halinde iler * liyen Türkçülük cereyanına, kat'î bir yol çizmiş; ve bu mevzuda en doğru, en realist yolu bulabilmek için, bir ö- miir boyu çalışmıştır. Bu ba kımdan Ziya Gökalp'in mil - liyetçiliğinde, müfrit, fazla heyecanlı ve hayalperest de - virler olduğu gibi, milliyetçi likte realitelere dayanmanın lüzumunu ve mânasını iyi kavramış, olgun ve şuurlu bir
•
devre de vardır. Burada, bü yük bir esefle söylenilmelidir ki, bu ileri devir, büyük mü - tefakkirin, fikir ve ideal haya tının son yıllarına rastlar; ve Ziya Gökalp, Türk m illiyet çilerine en gerçek ve en ve - rimli yolları göstermeğe baş-, ladığı bir zamanda ölmüştür.
İlk zamanlarda “ Turancı - lık„ heyecaniyle ateşlenen mütefekkirin, giderek, gerçek milliyetçiliği, “T ürkiyecelik,, de bulması, onun fikrî tekâ - mülünün kat‘î çizgisidir: Tu
ran mefkûresinin, bir fikir ve
îman cereyanı halinden çıka rak, İmparatorluk Tünkiyesi- nin siyasî hayatında rol oy * nayan, ve bu siyasete acele ve yanlış adımlar attıran bir teh like mahiyeti alması, Ziya Gökalp'i çok düşündürmüş “ tür. Bu sebeple, umumî Türk çülüğün bir “kültür Türkçü - lüğü,, olması kanaatine ula - şan Ziya Gökalp, “fiilî Türk çülük,, ün ancak “ Türkiye Türkçülüğü., hudutlarında ka rar kılması gereğine inanmış tı.
“ Millet, ne ırkî, ne kavmî, ne coğrafî, ne siyasî, ne de i" râdî bir zümre değildir. Mil let, lisanca, dince, ahlâkça, ve bediiyatça müşterek, aynı terbiyeyi almış fertlerden mü rekkep bir zümredir.,, “ Millet, Türk köylüsünün dili dilime,
dini dinime uyan diye tarif ettiği topluluktur.,, “ Türkçü lüğün esaslarından biri de halka doğru gitmek olmalıdır. Halka doğru gitmek, halk a* rasında yaşayan milli kültürü
münevverlere, ve münevver - lerdeki medeni kültürü de hal ka tanıtmak demektir.,, “ Türkçülük asla müteassıp olmamalıdır. Türkçülük, baş ka milletlerin medeniyetlerin - den faydalanmamak değildir. Kozmopolitlik Türkçülüğün tamamiyle zıddıdır. Fakat başka milletlerden medenî hissemizi almak da ayrı bir vazifedir.,, “ Bu sebeple, A v rupa medeniyetini sistematik bir surette alırken “millî zevk,, le “haricî zevk,, i birbi rine karıştırmamak lâzımdır.,, “ Her milletin aslî ve daimî o" lan zevki, millî zevkidir.,,
Gibi kanaatlere vardığı bir sırada ölen Ziya Gökalp, bu en olgun fikirlerini 1924 te yani aramızdan ebediyen ay rıldığı sene neşrettiği, T ü rk
çülüğün Esasları,, isimli kii -
çük fakat çok değerli eserin - de sıralamış ve maddelestir * mistir. Bu eser, Türk gençliği ne “Türkçülüğün programı,, mahiyetinde verilen feyizli
direfitflerle örülmüştür. Lisani T ürkçülük, Bedii T ürkçülük, Ahlâki T ürkçü " lük, Hukuki Türkçülük, Dini T ürkçülük, İktisadi Siyasi, Felsefi Türkçülük başlıkları altında sıralanan bu program, değerli ilim ve fikir adamının, Türk tefekkür hayatına hedi ye ettiği en kıymetli armağan dır.
O kadar lei, meselâ Türk dilciliği sahasında Ziya G ök- alp'ten sonra, yeni ihtiyaçla - rın, ve yeni heyecanlarm ya - rattığı çoık kuvvetli hamleler ve devamlı hareketler yapıl " mış olmasına rağmen, Lisani
Türkçülük vâdisinde söylenen
sözlerin ve çizilen programla - rın bugün hâlâ en İlmîsi, en ır"’sbet esaslara dayanıp, en sağlam n't'celere varan’ , yine Ziya Gökalp'i” gö-"«’1?ri ve kanaatleridir. Bu görüş vc ka
naatlerde lisan denilen, bü - yük, sihirli, yapıcı ve bağla - yıcı kuvvetteki canlılığı ya - kından görerek, onun, yaşa - yan ve yaratan bir cemiyet a~ rasmda yine yaşayan ve ya - ratan bir varlık olduğunu se zen İlmî ve İçtimaî zihniyetin sönmez ışıkları vardır.
Türk dilini sadeleştirmek ve millîleştirmek yolundaki verimli ve tesirli çalışmaları sırasında Ziya Gökalp, daha o zaman, lisanda amansız bir
tasiiyecilik yoluna sapafak,
Türkiye türkcesi'ni büyük bir
tarih mahsulü olan zevkinden ve yaşayan kelimelerinden mahrum bırakmak istiyenlere şiddetle itiraz etmiş; ve bu i - lim dışı hareketin “Fayda ye rine mazarrat husule,, getirdi ğini ehemmiyetle söylemiştir. ("Bakınız: Türkçülüğün Esas ları. S. 10.)
“Yazı dilini konuşma diliy le birleştirmek,, , halk dilinde yerleşmiş bulunan arapça, a - cemce kelimeleri, türkçenin kendi kelimeleri olarak kabul etmek,, , “Arapça siyah yeri - ne türkçe kara; arapça beyaz yerine türkçe ak kullanarak, dilimizi lüzumsuz bir fakirliğe düşürmemek; Türk dilinde bu gibi kelimeler arasında mâna farkları bulunduğuna dikkat etmek, meselâ siyah yüzlü bir adamın alm ak ola bilir, beyaz çehreli bir adamın da yüzü kara çıkabilir, diye düşünmek. Velhasıl Türk di linin ıslâhı yolunda şu iki noktayı gözden kaçırmamak lâzımdır:
1) Türkçede Arap, Acem lisanlarının kapitülâsyonları ilga olunarak, bu iki lisanın ne siygalan, ne edatlan, ne de terkibleri lisanımıza ihhâl o * lunmamalıdır. 2> Türk halkı nın bildiği ve kullandığı her kelime türkçedir. Halk için mûnis olan ve sun'î olmıyan
her kelime millîdir.,,
Ziya Gökalp, bu sade fakat sadeliğinde sonsuz bir haki kat bulunan fikirleri, yalnız İlmî makalelerinde ve kitap larında yazmakla iktifa etme miş; bu fikirleri yaymak, ve onları âdeta bir atasözü ha - linde hâfızalara yerleştirmek için; aynı düşünce ve kanaat leri bir kere de nazım lisaniy- le söylemek ihtiyacını duy - muştur. Onun:
G ü z e l d il, t ü r k ç e b ize, B a ş k a d il, gece, b ize, I-,tarihili k o ı ıı ıg n ıa s ı E n s a f , e n i n c e bize. U y d u r m a s ö z y a p m a y ız Y a p m a y o la s a p m a y ız T ü r k ç e le g m iş , t ü r k ç e d ir . E s k i k ö k e ta p m a y ız .
gibi kıtaları, böyle bir ihtiyaç la terennüm edilmişlerdir. Çünkü Ziya Gökalp'e göre nazım, sözün hâfızalarda, bil hassa halk hâfızasında yerleş mesi için, en kuvvetli vasıta - lardan biridir. Ne garip bir tecellidir ki, büyük mütefek * kirin Türk dili üzerinde h*s - sasiyetle düşünerek, ısrarla söylediği bu fikirler ve bu en dişeler; onun ölümünden yir mi beş yıl sonra da, Türk di linin yine en büyük derdi ve en ciddî endişesidir. O kadar ki, yarının millî ve zengin tiirkçesini, ilmin ve uzak gö - riişün ışığı altında vücuda ge tirecek olanların; bu hayırlı neticeye varabilmeleri için; bugün de, yarın da Ziya Gök- alp'in, hafızalarda yerleşmesi ni istediği bu görüşlerine uya rak hareket etmeleri kâfidir.
Türk milliyetçiliği târihin de Ziya Gökalp Devri diye a~ nılacak olan feyizli ve enerjik bir çağın kudretli mümessili olan bu büyük bilgi ve fikir a" damı, milliyetçiliğimizin her sahasında böyle düşünmüş; ve en mühimmi; derin bir a- raştırma neticesi olan; müs- bet îmanlarına inandırdığı ar kadaşlariyle ve devrinin genç yazarlariyle birlikte, Türk di li edebiyatında bugün, Milli
edebiya devri diye isimlendir
diğimiz bir devrin açılıp geliş mesinde birinci âmil olmuş tur.
Lisanımız, onun tanzim et - tiği böyle bir devrin kuvvetli hamleleriyle sadeleşmiş, ede - biyatımız, onun gösterdiği yol lardan yürüyerek, dilde, v e zinde, nazım şekillerinde ve en mühimmi duygu, düşünce miyle" millî bir edebiyat çeh - ve bilgi unsurlarında tama * resi almıştır. Zevkimizin ve düşüncemizin büyük ve asîl mazimize bağlanması yolunda da Türk tefekkürü, yine Ziya Gökalp'e borçlu bulunduğu eşsiz değerlere sahiptir. Çiin - kii Ziya Gökalp:
“Başka milletler asri mede niyete girmek için, mazilerin den uzaklaşm?"’a mechurdıl’" lar. Halbuki Türklerin asri medeniyete girmeleri için, yalnız eski mazilerine dönüp bakmaları kâfidir.,, “Çünkü orada, her türlü medenî geliş meler için asırlarca evvel ha zırlanmış bir “ millî temel., bulacaklardır.,, inancmds id!
Nihad Sami Banarlı
________________ Y A Z A N __________ _
Nihad Sami Banarlı
s_____________________________________________________________ _____ _________________________ __________
J
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi