• Sonuç bulunamadı

'Özallara ABD'de takunyalılar derdik'

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "'Özallara ABD'de takunyalılar derdik'"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA

CUMHURİYET

30 EKİM 1994 PAZAR

8

PAZAR KONUKLARI

' Oz,allai'a ABD’de takmyaMar derdik ’

HÜDAİ YAYALAR,

1958 yılından beri

Amerika Birleşik

Devletleri’nde (ABD)

yaşıyor.

Washinton’da yüksek

mühendis olarak

çalışan Yavalar,

Atatürkçü Düşünce

Derneği’nin

A BD ’deki temsilcisi

ve ATA (American

Turkish

Association)*ın eski

başkam.

SUNUŞ: Her ikisi de Atatürk’ü tanıyor,

seviyor ve anlatmaya, insanlara

tanıtmaya çalışıyor. Türkiye de bir

İngiliz, ABD de bir Türk... Türkiye deki

köktendinci ve Atatürkçülük karşıtı

gelişmeler güçlenip yaygınlaşırken,

Atatürk üzerine iki söyleşide de,

Atatürk’ün ve Atatürkçülüğün

evrenselliğinden söz ettiler. ABD de bir

Türk, Türkiye’de bir İngiliz... Her ikisi

de bu ülkeyi seviyor, bu ülke için

korkuyorlar. Türkiye doğumlu ve Yahudi

asıllı Andrew Mango, 40 yıl boyunca

Türkiye ’deki gelişmeleri BBC ’nin

Türkiye bürosu yöneticiliğini yaparak

izledi. Mango, önümüzdeki yıl

Atatürk’ün siyasi biyografisini yazmaya

başlayacak. İngiltere ’nin ünlü

yayınevlerinden biriyle anlaşma

imzalayan Mango, Lord Kinross ’tan

sonra Atatürk’ün biyografisini yazacak

ikinci İngiliz. Hüdai Yavalar, 1958

yılından beri AB D ’de yaşayan bir Türk.

Yavalar, Atatürkçü Düşünce

Demeği ’nin ABD deki temsilcisi ve

ATA (Amerikan Türk D erneği’nin) eski

başkanı. Anıtkabir’e yaptığı

yardımlarla tanınan Yavalar,

Washington ’da önemli bir işadamı.

S 6 yıldır ABD de yaşayan

Yavalar’in, Atatürk’ten söz edince

gözleri hâlâ doluyor.

ECE TEMELKURAN

A N D R EW

M ANG O , 40 yıl

boyunca

BBC Haber

Ajansı’nm

Türkiye masası

şefliğini yaptı.

Mango, 40 yıl

Türkiye’deki

gelişmeleri izledi.

Mango,

önüm ükleki yıl

içinde Atatürk’ün

biyografisini

yazmaya başlayacak.

Diinya’da bir tek Anıtkabir’de kendini rahat duyduğunu söy­ leyen Yavalar, ABD’deki Türklerin, Türkiye’deki gelişmelerin yönünü değiştirmek için çalıştıklarını belirtiyor. Türkiye’den ABD’ye giden gerici bürokrat ve temsilcilerden yakman Yavalar, köktendinci gelişmelerin artık “Atatürk’ün ülkesi” dem eye el­

vermeyecek denli olumsuz olduğunu belirtiyor. A tatürk’ten söz ederken sık sık gözleri dolan Yavalar, gerici hareketler karşısın­ da Türkiye’ye şu iletiyi gönderiyor:

“Sakın korkmayın. Atatürk, dünyanın sevdiği bir insan. Sade­ ce Türkiye’de değil, bütün dünyada onu sevenler, saygı duyanlar var.”

Yavalar, Cumhuriyet'in sorularını şöyle yanıtladı:

- Tiirklerin A B D ’deki örgütlenmelerinden ve bu örgütlen­

melerin işlevinden söz eder misiniz?

YAYALAR - A B D ’deki assamble, bütün Türkleri bir araya ge­ tiren en büyük örgütlenm e. Ayrıca W ashington’daki ATA da, buradaki Türklerin örgütü. Bu örgütler A B D ’de Türkiye’nin gö­ nüllü tanıtım ını yapıyorlar. Örneğin, A BD gazetelerinde yer alan yanlış, yalan haberleri düzeltiyorlar. ATA dışında Türk Ka­ dınları Örgütü ve Türk Çocuklarını Korum a Örgütü de topla­ dıkları paralan T ürkiye’ye aktararak buradaki insanlara yardım etmeye çalışır.

Örneğin bu derneklerde toplanan paralarla bugüne dek 218 okul kuruldu. Siyasi anlamda girişim lerim iz oluyor. Ö rneğin Senato’ya 28 nisanı “Ermeni katliamı günü” ilan etme önerisi geldiğinde, Batı Virginia Senatörü Bird ile görüştük ve Bird, 4 saat aralıksız süren bir konuşm ayla, S enato’da, A tatü rk ’ten, T ü rk iy e ’d en sö z e tti.

B ird 'ü n konuşm asının son c ü m le s i ilg in ç ti: Türkiye’nin A tatürk’ün ülkesi olarak mı kalm a­ sını istiyorsunuz, yoksa is te d iğ in iz ik in c i b ir H u m e y n i ü lk e si m i? T ü rk iy e ’dek i k ö k te n ­ dinci gelişm elerin yö­ nünü değiştirm ek için çalışmalar yapıyoruz.

- ABD’de Türkiye’ye

ilişkin yaygın bir bilgi­ lenme söz konusu mu?

YAYALAR - T ü rk i­

ye’den çok söz ediliyor, örneğin Jimmy Carter,

Ronald Reagan ve Ge­

orge Bush z a m a n ın d a

genelkurm ay başkanlı­ ğı yapmış olan William

C row e, T im e D e rg i-

si’ne kapak olduğu za­ m an v erd iğ i d em eç te A ta t ü r k ’te n sö z e tti. Crowe, kendisine örnek olarak kimi aldığını so­ ran g az etec iy e, “Ata­

türk” diye yanıt verin­

ce, gazeteci, b u y a n ı­ tıyla E rm enileri karşı­ sına aldığını söylüyor. Crowe da, “ Ben asker

olduğum için doğruyu söylemek zorundayım. A sk erlik e ğ itim in d e önemli derslerden biri de Ç a n a k k a le Sava- ş ı ’dır. B aşk a k a h r a ­ m anları d estek ley en b irçok güç o lm a sın a karşın Atatürk, Türki­ ye’yi yoktan var etti”

diye yanıt veriyor.

- T ü rkiye’y i tem sil

etmek üzere A B D ’ye gönderilen temsilciler nasıl karşılanıyor?

YAYALAR - Elçilik­ lerin koridorlarında sa­ k a llı a d a m la rı te sp ih çekerek dolaştığını gö­ rüyorsunuz. Bizim bir g ö rev im iz de b u n la rı uyarmak. Bazen en üst düzey bürokratlar bile b ö y le d a v ra n ıy o rla r.

Örneğin Özal ailesi, A BD’de yaşarken “takunyalılar” diye_ söz edilirdi ve kimse onlarla konuşmazdı. Daha sonra Ahmet Özal Dünya B ankası’nda babası sayesinde çalışm aya başladığında arkadaşlar edindi. Sonra da, bu arkadaşlarını Türkiye’ye getirdi ve hep beraber bu ülkeyi soymaya başladılar.

Türkiye’nin ekonomik krizi ve köktendinci hareketler ABD basınına ayrıntılı bir biçimde yansıyor. Geçen hafta Wallstreet gazetesi Başbakan Tansu Çiller’i manşet yaptı ve Türkiye’de 10 yıl içinde yeşil İslam bayrağının dalgalanacağını yazdı. İstanbul Anakent Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan’ın yağm ur duasına çıkması, fotoğraflı olarak, “Yağmur böyle yağıyorsa neden Su­

udi Arabistan çöl?” diye bir soruyla yayınlandı.

- Başbakan Çiller, A B D ’ye çok güveniyor, ama ABD kamu­

oyu anlattıklarınıza göre aynı fikirde olmasa gerek. Yani bü­ yük ücretler karşılığı Türkiye’nin tanıtımı için hizmet veren firmalar pek işe yaramıyor.

YAYALAR - Çiller, A BD ’da çağdaş bir bayan olarak tanını­

yordu. İnsanların merak ettiği, Çiller’in neden “Ezan bayrağı-

mızdır” dediği. Bütün milletvekilleri, yerlerini korumak için

di-ni kötüye kullanıyorlar. A tatürk’ü eleştirerek işe başlıyorlar. Buna ikiyüzlülük derler; çünkü, bugün Türkiye’de tartışılabili- yorsa bu, A tatürk’ün kurduğu rejim sayesindedir. Bu rejimi ko­ rumakla görevli isanlar, her fırsatta A tatürk’e ve rejime ihanet ediyorlar.

A BD’deki destekçilerimiz bile artık Türkiye’nin Atatürk’ün ülkesi olmadığını söylüyor. Parayla tanıtımı yapan bir çok ülke var. Kuveyt de bunu yapıyor. Ama Türkiye için yapılan tanıtım­ lar, son gelişmeler nedeniyle artık bir işe yaramıyor.

- Köktendinci güçlenmede A B D ’nin payı da var mı?

YAVALAR - Carter dönem inde uygulanan “yeşil

kuşak”poli-tikasını artık onlar da onaylamıyorlar. Politikacılarla yaptığımız görüşmelerde, bu politikanın yanlışlığı onlar tarafından da dile getiriliyor. Köktendincilik, artık onlar için de büyük tehlike. K ahire’de yapılan nüfus kongresinden sonra, doğuda geri kal­ mışlıktan dolaylı patlayan nüfusun, dünyayı tehlikeye soktuğu­ nun farkındalar. A B D ’de türbanlılar çoğalmaya başlayınca yön­ leri değişti.

- Politika değişikliği, somut anlamda nasıl gerçekleşiyor?

YAVALAR - ABD, dem okrasi ülkesidir; ama, rejim e ilişkin

en ufak bir tehdit doğduğunda, bütün dünyanın bildiği gibi, ABD tem izliğini yapar. Örneğin, A B D ’deki tarikatlar sürekli kontrol ediliyor. Bunlardan birkaçı rejime zarar verecek duru­ ma geldiğinde, basm a toplu intihar olarak yansıyan olaylar ger­ çekleşiyor. Bunlar, elbette A B D ’nin kendi temizliğini gerçek­ leştirmesidir.

- Atatürk ’e ilişkin ilginç bir anınız var. Anlatır mısınız?

YAVALAR - A B D ’de

üniversitede okurken yaz tatilinde de garson olarak ç a lış ıy o r d u m . G e o rg e T o w n ’da b ir lo k a n ta n ın açılış törenine, Kennedy ailesi ve King Edward ile Bayan Simpson katıldılar. Ben, onlarla ilgilenmekle görevlendirildim.

B ayan S im p so n , y a ­ kamda adımı ve milliyeti­ mi görünce, beni yanında tu ta ra k , A ta tü rk ’ten söz e tm e y e b a ş la d ı. B ayan S im p s o n ’ ta K ra l E d- w a r d ’in e v le n m e le rin in A ta tü rk ’le ilgisini o gün öğrendim . M adam Sim p­ son, K ennedy’lere ve bü­ tün konukları olayı şöyle anlattı:

“O zamanlar, Atatürk’e akıl danışmak için bütiin dünyada insanlar gelirdi. Edward’la ikimiz de, Ata­ türk’ü görmeye gittik. Bizi vatında karşıladı. Ben ka­ dınlarla erkeklerin ayrı yemek yediğini düşünerek aşağıda k aldım . Sonra, Atatürk beni yukarı çağır­ dı. E dw ard, A ta tü r k ’e

‘Bayan Sim pson’ı seviyo­ rum . K rallığı da seviyo­ rum . Ben şimdi ne yapa­ cağım ?’ diye sordu. Ata­

türk, sak ince yanıtladı:

‘Kolay, ben sizin yeriniz­ de olsam , krallığı lağve­ d e rim . S e ç im le re g id ip cum hurbaşkanı seçilirim. S o n ra d a B a y an S im p - son’la evlenirim ’”

-A B D ’deki Türk örgüt­ lerinin, devlet birim leri düzeyinde ilişkileri oluyor mu?

YAVALAR - Elçilikler­

de verilen davetlere çağ­ rılıyoruz. B unun dışında A B D ’d e k i T ü rk le r in çoğunun eğitim düzeyi ol­ duğu için bu ilişkiler, ken­ diliğinden oluşuyor. Ö r­ neğin ben, M c A rthur’la görüşm elerim de, odasın­ da A ta tü rk h e y k e li o l ­ d u ğ u n u g ö rd ü ğ ü m d e ç o k ş a ş ırm ış tım . D a h a so n ra b a n a A tatürk’ün kendisine imzalayıp verdiği resimini vermişti. Ay­ rıca örgütlerimizin hep Türkiye’den gelen temsilcilerle görüş­ meleri oluyor. Örneğin ben Türk Öğrenciler D em eği başkanıy- ken Süleyman Demirel A B D ’ye geldiğinde, onunla görüşmeler yapmıştım. Demirel, benim, görüşmelerde “Türkiye’yi 4. sınıf

bir ülke konumuna düşürdünüz” dem em üzerine, beni kara lis­

teye alm akla tehdit etmişti.

- Anıtkabir’e sürekli yardımda bulunuyorsunuz.

YAVALAR - T ürkiye’ye geldiğim de "kendimi bir tek orada

ra h a t h iss e d iy o ru m . B ir g ere k sin im in in o lu p o lm a d ığ ın a bakıyorum. Çünkü Türkiye’nin gerçek sahibi orada yatıyor.

Yavalar, artık Türkiye’ye parasal yardım yapm ak istemedik­ lerini söylüyor.

Çünkü, büyüyen yolsuzluk olayları, gönderdikleri paraların doğru yönde kullanılm adığını düşündürüyor A B D ’deki Türk- lere. B una k arşın , esk id en kendisinin g erici g ü çlenm eden dolayı çok korktuğunu söyleyerek, sürekli yineliyor:

“Korkmayın. Bütün dünya Atatürk'ün arkasında.”

Lord Kinross’tan sonra A tatürk’ün biyografisini yazacak 2.

Ingiliz olan M ango, A tatürk’ün siyasi serüveni üzerinde duru­ yor. T ürkiye’nin, bugün A tatürk devrim leri ve dem okraside vardığı noktadan hareket etmeyi planlayan Mango, bir yaşam öyküsünden çok, siyasi b ir değişim in öyküsünü yazacağını söylüyor. Lord K inross’un yazdığı Atatürk biyografisi, İngil­ tere'de çok okunmasına karşın 30 yıl önce yazılmış bu kitap, M ango’ya göre artık Türkiye’yi yansıtmıyor. Çünkü, ünlü İn­ giliz tarihçisi Acton Lorel'in dediği gibi, “Tarih, her zaman

çağdaş tarihtir.” Yazar, kitabın çıkış noktasını “Atatürk’ün dü­ şü neydi? Ne oldu? Nasıl oldu?” sorularıyla dile getiriyor.

Mango, Cuınhurivet’in sorularını şöyle yanıtladı:

- A ta tü rk ’ün yaşam ını yazarken çıkış noktanızın A ta­

tü rk ’ün düşiinii bulmak olduğunu söylediniz. Sizce A ta­ türk ’iin düşü neydi?

MANGO - Atatürk, elbette çağdaş bir ülkeyi düşlüyordu.

Bu ülke ncresiydi, diye düşünüldüğünde, bunun tek sözcüklük bir yanıtı var: Fransa. Fransa, Türk aydınlarına daima örnek oldu. Fransız kültürü liselere girmişti. A tatürk’ün bildiği tek yabancı dil de, Fransızca’ydı. Fransız devrimi, cum huriyet sis­ temi, A tatürk'e örnek oldu. İnsan hakları, üniter devlet, tek dil. bölge farklarının kaldırılması, A tatürk'ü Türkiye Cumhu- riyeti’ni kurarken etkileyen faktörlerdi. Fransa’nın örnek ola­ rak alınması da şaşırtıcı değildir; o dönem de uygar bir ülke düşünüldüğünde, Fransa tek örnekti. Devrimlerin alt yapısını oluşturan felsefi düşünce de Fransız pozitivizmidir. İngiliz po­ zitivizmi deneyim cidir, Alman pozitivzmi daha romantiktir. F ra n s ız p o z itiv iz m i,

açıktır; doğruyu gösterir. Fransa’nın değerleri, ev­ renselleşm iş değerlerdi. Atatürk, Fransa’yı örnek alm akla, evrenselleşm iş bir değerler sistemini de Türk halkına b en im set­ miş oldu. Türkiye hiçbir zam an F ra n sa d e ğ ild i, olamadı. - Yanıtını aradığınız ik in c i soru da, A ta ­ türk ’ün düşünün bu­ günkü durumuydu. Bu­ gün radikal dinci hare­ ketler ve benzer yöndeki gelişmeler, Atatürk ’ün düşleriyle neredeyse tam bir karşıtlık içinde. Siz, bu gelişmelerin birincil nedeni olarak neyi gö­ rüyorsunuz?

MANGO - A raştırm a­

nın başındayım ; ancak, Türkiye’deki devrimlerin d eğ işik liğ e u ğ ra m a sın ­ daki birincil etken, nüfus p atlam ası bana kalırsa.- A tatürk’ün en çok yine­ lediği söz olan “ çağdaş

uygarlık düzeyi” yalnız

d ü şü n se l b ir çerçev ey i anlatm ıyordu. Aynı za­ m anda insanların maddi b ir doyum alarak yaşa­ dıkları bir düzeyi hedef­ liyordu. N üfus patlam a­ s ıy l a bu d ü z e y e u la ş ­ m ak, çok güçleşti. N ü­ f u s , Ç a n k a y a ’d a . L e ­ v e n t’te patlam ıyor. N ü­ fus, az g elişm iş b ö lg e­ lerde patlıyor.

- G ünüm üzde, bazı

çevrelerd e A ta tü r k ’ü eleştirmek, siyaset sah­ nesine çıkmak için bir rüşt ispatı olarak algıla­ nıyor. Aynı çerçevede Atatürk, diktatör olmak­ la sık sık su çlan ıyor. Bunları nasıl değerlen­ diriyorsunuz?

MANGO - Bu eleştiri­ leri bir n o k ta d an sonra c id d iy e a lm ıy o ru m . Çünkü bu savlar, çoğun­

lukla anakronik hatalara düşüyorlar. Örneğin, ‘Atatürk dem ok­ rat m ıydı?’ gibi sorular soruyorlar. Böyle eleştiriler, aklım a M ussolini’rfin bir sözünü getiriyor: İtalyan halkını yönetmek, hem zor, hem de gereksiz. O dönem de çoğulcu demokrasiyi kurmak, hem olanaksız, hem de gereksizdi. Çoğulcu dem ok­ rasi, o dönem de. Kuzey Avrupa’nın bir köşesine sıkışıp kal­ mıştı. A tatürk’ü diktatör olmakla suçlayanlar, Avrupa’da o dö­ nemde her yerde diktatörlerin olduğunu unutuyorlar. Atatürk, o dönem için ayrıksı bir durum değildi. Ancak, önemli fark var aralarında. O dönem de var olm uş hiçbir diktatöre daha sonra sahip çıkılmadı. Onlara sahip çıkmak, eksantrik bir dav­ ranış oldu. T ürkiye’de bunun tam tersi oldu. İlginç olan da. A tatürk'e sahip çıkanların gençlerin olmasıydı. Zaten gençlik, Türkiye’de sosyal sınıf gibi bir şeydir. Sadece devrimi yapan kuşak değil, ondan sonraki kuşak da Atatürk devrimlerine sa­ hip çıktı. Örneğin, İnönü.cumhurbaşkanı olduktan sonra pa­ ranın üzerindeki Atatürk resm i kaldırılm aya çalışıldığında, gençler bunu protesto ettiler. Karabekir'in A tatürk’ü eleştiren kitabı çıktığında. Bakanlar Kurulu, gençliğin baskısıyla bu ki­

tabı toplattırdı. Şimdi de A tatürk’e sahip çıkan büyük bir grup var. Biz, bunlara “ aydınlar” diyoruz. A tatürk’ü bir diktatör olarak değerlendirm ek yanlıştır. Bana kalırsa O, tngilizler’in deyimiyle bir “foundig father” (kurucu baba). O ’nu, Hitler ya da Mateksas'la karşılaştırmak yerine, George Washington’la ya da Büyük Petro ile karşılaştırmak gerekiyor.

-A ta tü rk ’ün sahiplenilmesinin yanısıra, O ’nu diktatörler- den ayıran bir başka yönü de, benimsediği ve yeni kurulan cumhuriyete aktarmaya çalıştığı değerler olmalı.

MANGO - Doğru. Bazıları sıkılıp, devrim lerden geri dön- ;

mek istiyorlar. A m a geride gidilecek bir yer yoktur. Çünkü Atatürk’ün dediği gibi “uygarlık tektir.” Yaşam biçimleri çok­ tur; ama, uygarlık tektir. A tatürk’ün uygarlığın tekliği üzerin- i de durması ilginçtir; çünkü, diğer diktatörler, başka uygarlık- \

lardan söz etmişlerdir. Örneğin Hitler, “Alman uygarlığından” söz etmiştir. Ne dem ekse? Ya da Metaksas, “3. uygarlık” gibi bir şey ortaya atmıştır. Helen uygarlığı, Bizans uygarlığı ve 3. '<

kendi kuracağı uygarlık. Komik elbette. Çünkü, dünya üzerin- i de bir tek uygarlık vardır ve her toplum, olanakları elverdiğin- I ce bu uygarlığa katkıda bulunur. Güneş Dil Teorisi gibi bu an- ; layışın dışına çıkar gibi görünen yaklaşım lar da küçük hileler- \

dir. Bunlar, Türk halkına uygarlığa katkıda bulunacak morali \

vermek için ortaya atılftııştır. Örneğin Atatürk, yeni alfabenin ; Latin A lfabesi olduğunu bilm ez m i? A slında am aç, Türki- I ye’nin, tek olan dünya ugarlığıyla bütünleştirilmesiydi.

- Bugün devrim karşıtı gelişm eler olduğuna göre, Ata- |

t ürk ’iiıı ya da kadrosunun atladığı bir şey mi var?

MANGO - A tatürk |

ve y an ın d ak iler sam - I yorlardı ki, bireylerin

j

parlak ve eksiksiz ye- j tişm esiyle çağdaş bir j ülke yaratılabilir. Oy- 1 sa, bireylerin yetişm e­ si yetmiyor. Örgütlen- I me çok önem li. M o- I d e rn a n tr o p o lo jin in i üzerinde durduğu b ir j konu var günüm üzde. ; B a tı, g e ç m iş te b ilg i birkim inin düzeyi ne- I d e n iy le ile ri d u ru m - ' daydı. Bugün bilginin ; dağılımı eksiksiz sağ­ la n d ı, am a B atı h âlâ g ö r e c e d a h a g ü ç lü . ! M o d e rn a n tr o p o lo ji ! şimdi, B atı’nin neden daha ileride olduğunu araştırıyor. Bunun ne- \

deni, örgütlerin çalış- tırıla b ilm e s id ir. Ş ir­ ketten devlete, her tür­ lü örgütün oturm uşlu­ ğu ve kurum laşm a, bu ö rg ü tlerin ç a lış tırıla ­ bilm esi, sadece birey­ lerin çabalarıyla değil, toplum sal alışk a n lık ­ larla sağlanıyor. T ür­ k iy e ’n in e k s ik liğ in i çektiği yetenek bu.

- T ü rk iy e ’nin bu

eksikliği, devrim kar­ şıtı köktendinci hare­ ketlerin göğüslenme­ sin i de güçleştiriyor. Oysa aynı tehlikeyle

artık T ürkiye’y e ör- !

nek oluşturan Fransa |

da karşılaşıyor.

M ANGO - B ugün

T ü rk iy e’deki laik sis-

i

teme karşı olan iki bü­ yük cephe var; radikal d in c ile r v e b ö lü c ü c e p h e . Bu s a v a ş ı, j

Fransa da yaşadı. Par- ; tiler, laik ve anti-laik '<

olm ak üzere ikiye bö-

i

liindüler. Son dönem - ]

de, m uhafazakar parti- ; le rin d e v le tin d in okullarına yaptığı yar-

i

dim i y ü k se ltm e g iri- ! şimleri, tepkilerle karşılaştı ve engellendi. Aynı zamanda, bö­ lücülük de Fransa’da önemli bir sorun oldu. Bölge farkları or- ! tadan kaldırıldı ve tekçi devlet kuruldu. Yerel ağızlar silinme- ; ye çalışıldı. Her yerde aynı dilin kullanılması istendi. Hatta bu konuda Ingilizlerin çok dalga geçtiği bir eğitim den sorum lu ■ bakan örneği vardır. Fransa’nın eğitim den sorum lu bakanı,

i

“ Ben, Fransa’nın bütün okullarının bütün sınıflarındaki bütün ; çocukların, aynı kitabın aynı sayfasını aynı anda çevirdiklerini ; hissetmek isterim.” Bu söz çok yinelenince, çok alay edilmişti. 1

Bugün Türkiye’nin yaşadığı sorunlar Fransa’da da yaşandı.

- 40yıldır izlediğiniz iilke hakkında neler söylersiniz?

MANGO - Bir ülkeyi az bildiğiniz zaman anlatm ak kolay­

dır. Ama bir ülkede 40 yıldır yaşıyorsanız, aklınıza dostlarınız, ; tanıdığınız insanlar geliyor ve bir şey söylem ek güçleşiyor. ; Tek söyleyebileceğim, Türkiye’nin çok hızlı değişen bir ülke | olduğu. Mango, araştırm asının henüz sonuçlanm am asından dolayı bütün söylediklerine bir “ kavd-ı ilıtirazi” düştüğünü sö zlerin e ekliyor. M ango, henüz okum a aşam a sın d a olan kitabını yazmaya önümüzdeki günlerde başlayacak.

Duayla yağmur yağıyorsa

Suudi Arabistan neden çöl?

Geçen hafta Wallstreet gazetesi

Başbakan Tansu Çiller’i manşet yaptı ve

Türkiye’de 10 yıl içinde yeşil İslam bayrağının

dalgalanacağını yazdı. İstanbul Anakent

Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan’ın yağmur

duasına çıkması, fotoğraflı olarak, “Yağmur

böyle yağıyorsa neden Suudi Arabistan çöl?”

diye bir soruyla yayımlandı.

A tatürk diktatör değil,

‘kurucu baba’ydı

Örgütlenme çok önemli.

Modern antropolojinin üzerinde durduğu bir

konu var günümüzde. Batı, geçmişte bilgi

birkiminin düzeyi nedeniyle ileri

durumdaydı. Bugün bilginin dağılımı

eksiksiz sağlandı, ama Batı hâlâ görece daha

güçlü. Modern antropoloji şimdi, Batı’mn

neden daha ileride olduğunu araştırıyor.

t

İLAN

T.C.

İZMİR 2. ASLİYE HUKUK

MAHKEM ESİ’NDEN

Esas No: 1994/551

Davacı Aziz Bulut vekili tarafından davalı Betül Bulut aleyhine ikame olunan boşanma davasının mahkememizde yapılan açık du­ ruşması sırasında;

Davalı Betül Bulut'a, yapılan tüm araştırmalara rağmen adresi tes­ pit edilemediğinden ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş oldu­ ğundan mezkûr duruşma günü olan 17.11.1994 günü saat 11.00’de bizzat mahkememizde hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, gelmediği ve kendisini bir vekille temsil ettirmediği takdirde tahkikat ve yargılamaya gıyabında devam olunup karar ve­ rileceği tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 24.10. 1994

Basın: 41566

T.C.

TÜRKELİ ASLİYE HUKUK

M AHKEM ESİNDEN

Esas No: 1994/5

Davacı Satılmış Yıldınm vekili dava vekili Hüseyin Açıkgöz ta­ rafından davalı Şerife Yıldırım hakkında mahkememize açılmış olan boşanma davasının yapılan açık duruşması sırasında verilen ara ka­ rarı gereğince davalının tüm aramalara rağmen bulunamadığından duruşmanın ilanen tebliği yoluna gidilmesine karar verilmiş olmakla;

Türkeli ilçesi Kayabaşı köyünden Mehmet kızı 1972 D.lu Şerife Yıldırım'm bugüne kadar yapılan tüm aramalara rağmen bulunup duruşma günü içerikli dava dilekçesi kendisine tebliğ edilemediğin­ den, adı geçen davalının ilanın yapıldığı tarihten itibaren 15 gün içer­ sinde mahkememizde ya bizzat hazır olması ya da kendisini bir vekil­ le temsil ettirmesi, aksi takdirde dava dilekçesi ve duruşma gününün kendisine ilanen tebliğ edilmiş sayılacağı ilan olunur.

Basın: 52012

T.C.

DEVREK ASLİYE HUKUK

HÂKİMLİĞİ’NDEN

Dosya No: 1992/780 E. 1994/233 K.

Davacı Volkan İnşaat Ticaret ve Limited Şirketi adına Lütfı Ant tarafından davalı Burhan tnal aleyhine açılan çek iptali davasının ya­ pılan açık yargılaması sonunda: Davanın reddine dair verilen karar davalı Burhan tnal’ın tebligata yarar açık adresi temin edilemediğin­ den kararın ilan yoluyla tebliğine karar verilmiş olmakla;

Mahkememizin 9.6.1994 tarih ve 1992/780 E. 1994/233 karar sayılı ilamını tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içersinde davalı Burhan İnal tarafından temyiz dilekçesine karşı beyanda bulunulması gerektiği, aynca verilen karan 15 gün içersinde temyiz etmediği takdirde kara­ mı kesinleşmiş sayılacağı karar tebliği ve temyiz dilekçesi tebliği yeri­ ne kaim olmak üzere ilan olunur.

Basın: 52125

İLAN

T.C.

DÖRTYOL ADLİYESİ SATIŞ

MEMURLUĞU

Sayı: 1992/6 İz. Şy.

Dörtyol Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 27.12.1990 tarih ve 1990/134 esas, 1990/566 sayılı ilamıyla ortaklığın satış yoluyla gideril­ mesine kararyerilip, kıymet takdiri yapılarak paydaşlardan Ebube- kir Tokaç ve İsmail Koç'a karar tebliğ edilemediğinden;

Dörtyol ilçesi Özerli Mahallesi Öğmeiş Sahil Sitesi bitişiği deniz kenarı mevkiinde kain, 570 kütük, 159 ada ve 17 sayılı parselde kain, 4539 m2 tarla vasfındaki 226.950.000 TL.tahmini bedelli arazinin paydaşlanndaıı Bedri oğlu Ebubekir Tokaç ve Mehmet oğlu İsmail Koç’a gazete ile ilanına ve yayından sonra anılan paydaşların kanuni (ç) süresi içersinde ilgili hukuk mahkemelerine müracaat etmeleri ¡İa­ nen tebliğ olunur. 24.10.1994

Basın: 52132

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Boşanma davası devam ederken eşlerden birinin ölmesi halinde kusurlu olan sağ kalan eşin ölen eşine mirasçı olması adaletsizlik olarak değerlendirilmiştir.. Bu nedenle de

Türkiye Büyük Millet Meclisi MHP Grup Başkan Vekili Erkan Akçay ve Manisa İl Ocak Başkanı Nazmi Akçay Polatlı Belediyesi ve Polatlı Tarihi Alanlar Tanıtım Merkezi’ni

b) Hazırlık programını tekrar eden öğrencilerin derslere devam etmek ve ilgili ödevleri yaparak sınavlara girmek zorundadır. Gerekli Ģartları karĢılamayan

Bu çerçevede, davaya konu &#34;Çeşitli Eğitim, Seminer ve Sosyal Etkinlikler Düzenlenmesine Dair iş Birliği Protokolü&#34; 'nün, örgün eğitim kurumlarına yönelik

Şekil 3’de Çanakkale ilinde yatay konumlandırılmış bir düzlem üzerine gelen; toplam güneş radyasyonu değerlerinin yılın günlerine göre değişimi

Dosyanın incelenmesinden; 155 Polis Ġmdat hattını 6.9.2011 tarihinde saat 15.06 sıralarında arayan ihbarcı Ģahsın 152408 sicil numaralı davacı memur tarafından

Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı

4. İlgili öğrencilerin akademik takvimde belirtilen ders başlama tarihinden bir hafta öncesine kadar Yüksekokul yönetimine dilekçe vermeleri zorunludur. b)