• Sonuç bulunamadı

Tek Adam'ı yeniden okurken

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tek Adam'ı yeniden okurken"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA

15

ODAK NOKTASI

AHMET CEMAL____________

'Tek Adam'ı

Yeniden Okurken...

Son günlerde hazırladığım bir yazıyla ilgili olarak

Şevket Süreyya Aydemir’in ‘Tek Adam 'inin ciltle­

rini bir kez daha karıştırıyorum. Bu ülkenin milli eği­ tim politikasında yetki kullanabilecek biri olsaydım, Tek A d am ’ı bütün liseler için zorunlu ders kitabı di­ ye öngörürdüm. Bugünkü tarih dersi kitaplarında yer alan ve daha ilk sınavın ardından hemen unu­ tulmaya yargılı bir sürü Orta Asya hanlığının adları­ nı ezberletmek yerine ‘Tek Adam '\ kaynak göster­

mek, yeni yetişmekte olan kuşaklarımıza ulus ve Türklük bilincini kazandırma bağlamında hiç kuşku­ suz çok daha etkili olurdu.

Kimi zaman bazı yazılarımı ‘fazla Atatürkçü’ ya da

‘Kemalist’ bulanlar var. Öylelerine yanıt olarak Ata­

türkçülüğü ya da Kemalizmi ‘fazla’ kaçırmayalım

derken nerelere gelmiş olduğumuzu anımsatmak, sanırım yeterli olacaktır...

Yolumuz, Atatürk döneminin bütün dünyaya say­ gınlık aşılayan gencecik cumhuriyetinden, düzme­ ce çöl fatihlerinden neredeyse azar işitenlerin yö­ netimindeki bir ülkeye uzanmışsa eğer, bu ancak A ta tü rk ’ten ve Kemalizm’den çok fazla değil, tam aksine, artık çok az söz eder olduğumuz anlamına gelir.

Şevket Süreyya Aydemir’in ‘TekAdam’\ düşünü­

lebilecek en zavallı, en haysiyetsiz bir biçimde çö­ ken bir imparatorluğun, mütareke döneminde na­ zırları bile düşman subaylarının ayağına çağrılıp azarlanabilecek kadar onurunu yitirmiş bir sözde devletin yıkıntılarından dört beş yıl gibi inanılmaz kı­ sa bir sürede yepyeni ve güçlü bir cumhuriyetin ha­ murunu yoğurabilmiş bir yalnız dâhinin yine inanıl­ maz gelen, fakat her satırı gerçekten yaşanmış des­ tanıdır.

Milli Mücadele öncesinin Mustafa K e m a l’i, tam anlamıyla yalnız bir dâhidir, bir tek adamdır; çünkü ülkenin o günkü koşullarında gerçekten bir şeyler yapılabileceğine, ulusun onurunun kurtarılabilece- ğine inanan tek insan odur. Öyle ki o günlerde ya­ kın çevresinde bulunan, sonradan Cumhuriyet Tür- kiyesi’nin ilk kadrolarında çok değerli hizmetleri gö­ rülecek, yurtsever ve iyi niyetli arkadaşlarının ara­ sında bile karamsar olmayanı, Mustafa Kemal’in düşüncelerinin başarı şansını kuşkuyla karşılama­ yan! yok gibidir.

Son günlerini yaşayan İttihat ve Terakki iktidarı,

Enver’i, Talat’ı ve C em al’iyle, yalnız kısır görüşlü­

lüğün temeline dayanmış, serüvencilerin egemen­ liğinde bir gaflet yönetiminden başka bir şey değil­ dir.

ittihat ve Terakki’den sonra ise devir, artık ‘‘Ordu tamamen terhis edilse geride yalnızca jandarma gücü kalsa, çok rahat ederiz" diyebilecek kadar

benliğini yitirmiş harbiye nazırlarının devridir. Devir artık “Londra’ya gidip tanıdıklanma söyler ve mütareke şartlarını yumuşatırım" diyebilecek

kadar siyasal gerçeklerin uzağına düşmüş Damat F e rit’lerin devridir.

Ve böyle bir devirde, koca bir imparatorluk yıkın­ tısının orta yerinde, gerçekleri görebilen, düşünen ve sonunda içine hiçbir serüven kokusunun karış­ madığı gerçekçi düşünceleri doğrultusunda eyleme geçen tek adam Mustafa Kemal’dir.

Ona göre yapılması gereken, daha baştan belli­ dir: Anadolu’da bir milli hareketi başlatmak; savaş­ lardan ve savaşlarla birlikte gelen yıkımlardan artık ölesiye bezmiş bir ulusu, onurunu kurtarabilecek tek gücün yine kendi içinde yattığına inandırıp şahlan­ dırmak.

Yaman bir girişimdir bu. Ve Mustafa Kemal, da­ ha kısmen Ingilizlerin, kısmen de Pontus çeteleri­ nin egemenliğindeki Samsun’a ayak bastığı anda ne çetin bir sınavla karşı karşıya olduğunun bilinci­ ne varır. Samsun-Havza yolunda çift süren bir köy­ lüden aldığı yanıt, hiç iç açıcı değildir: “Şimdi be­ nim vatanım da yurdum da aha şu tarlanın ucu. Düşman ora gelinceye dek benden hayır bekle

-__ _

n

me...

Mustafa Kemal, bu ulusu şahlandırır, bu ulustan çıkardığı ordularla İstiklal Harbi’ne girer ve inanılma­ zı başararak yeni bir devletin, daha ilk baştan say­ gınlığına herkesin parmak ısıracağı bir devletin ku­ rucusu olur. Şevket Süreyya Aydemir’in ‘Tek Adam’ı

işte bu inanılmaz iradenin yol öyküsüdür ve o öy­ kü, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları içerisinde bugünü yaşamakta olan herkesin de ya­ kın geçmişidir.

Tarih bize, yüzyılların akışı boyunca ancak kendi geçmişlerine layık olabilmiş, o geçmişi hakkını ve­ rerek değerlendirebilmiş toplumların bir geleceği olabildiğini gösteriyor.

Enver Paşa’nın cenazesi devlet törenleriyle Tür­ kiye’ye getirilip toprağa verildiğinde bu olay, en yük­ sek ağızlardan bile: “ Tarihimizle barışmak” diye yo­

rumlanmıştı.

Bundan böyle tarihimizi önce yeterince anlayıp, ondan sonra barışmayı denesek nasıl olur?

Referanslar

Benzer Belgeler

H alk başlarm ış hemen kahkaha atm aya Ben N aşit’i gördüm , kulisten koca burn u belirince seyirci neşelenirdi.. D üm büllü de onlar

Mustafa Şokay isimli bir Özbek Türkü tarafından organize edilip hepimiz “Alaş'ın oğullarıyız” sloganı altında Taşkent de yapılan Milli Türkistan Kongresinde,

çalışan İsmail Gökçe ve öğrencileri, toplum tarafından dışlanan ve görmezlikten gelinen zihinsel ve fiziksel engelli bireyler ile birlikte bir sergi

Zaman içinde e-okuyuculara kâ- ğıttan okuma deneyimine en yakın deneyimi yaşatacak özelliklerin ek- lenmesi belki ekran ve kâğıt arasın- daki ayrımı biraz daha kapatabilir,

Kulak burun boğazda oldukça sık görülen DKK yabancı cisimlerin türü ne olursa olsun komplikasyonları en aza indirmek için bu hasta- ların ilk olarak kulak burun boğaz

İnsanın doğruyu yanlıştan ayıra- bilmesi için Tanrı’nın doğuştan ona verdiği gücü fıtrat olarak isimlendiren İbn Teymiyye; bu güç nedeniyle insanların sadece

Öğretmenlerin daha iyi yaşamasına yönelik haklann verilmesi için dört günlük öğretmen boykotunu başlatıyorsunuz.. Çevremdeki tüm öğretmenlerin boykota katıldığını

To assess the effect of damping properties on induced stresses in the traumatized incisors, equivalent stresses in the finite element model with various damping ratios were