• Sonuç bulunamadı

Aile mahkemesinin görevine giren davalar ve bunlara özgü yargılama usulleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Aile mahkemesinin görevine giren davalar ve bunlara özgü yargılama usulleri"

Copied!
185
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ÖZEL HUKUK ANABİLİM DALI

MEDENİ USUL VE İCRA İFLAS HUKUKU BİLİM DALI

Aile Mahkemesinin Görevine Giren Davalar ve Bunlara

Özgü Yargılama Usulleri

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

Prof. Dr. Ömer ULUKAPI

HAZIRLAYAN

Can Sibel MERAL

(2)

İÇİNDEKİLER

Özet...xvi

Summary... xvii

Kısaltmalar Cetveli ... xviii

Giriş ...1

BİRİNCİ BÖLÜM AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞU VE GÖREVLİLERİ VE YARGILAMA USULÜ 1. Aile Mahkemelerinin Kuruluşu ...3

2. Aile Mahkemelerinin Görevlileri...6

3. Aile Mahkemelerinde Uygulanacak Yargılama Usulü...8

3.1. Genel Usûl Kuralı ...8

3.2. Aile Mahkemeleri Kanununun Öngördüğü Özel Usûl Kuralı ...9

İKİNCİ BÖLÜM AİLE MAHKEMESİNİN GÖREVİNE GİREN DAVALAR VE BUNLARA ÖZGÜ YARGILAMA USULLERİ 1. NİŞANLILIĞIN SONA ERMESİ SONUÇLARI ...14

1.1. Maddi Tazminat ...14

1.1.1. Maddi Tazminat Davasının Şartları ...14

1.1.1.1. Geçerli bir nişanlanma sözleşmesinin varlığı ...14

1.1.1.2. Haklı bir nedenin mevcut olmaması veya nişanı diğer tarafın bozmasına kendisine tazminat davası açılan nişanlının kendi kusuruyla sebebiyet vermesi ...14

1.1.1.3. Davacı, nişanın bozulması nedeniyle bir zarara uğramış olmalıdır...15

1.1.2. Maddi Zararın Kapsamı ...16

(3)

1.2. Manevi Tazminat ...17

1.2.1. Manevi Tazminatın Şartları...18

1.2.1.1. Geçerli bir nişanlanmanın mevcut olması ...18

1.2.1.2. Nişanın tek taraflı bozulması ...18

1.2.1.3. Kişilik hakkının saldırıya uğraması ...18

1.2.1.4. Kişilik hakkına hukuka aykırı bir saldırı olması ...18

1.2.1.5. Tazminat talebinde bulunacak tarafın kusursuz olması ...19

1.2.2. Manevi Zararın Kapsamı ...19

1.2.3. Manevi Tazminat Davasında Yargılama Usulü...19

1.3. Hediyelerin İadesi ...20

1.3.1. Hediyelerin İadesindeki Bazı Özellik Arzeden Hususlar ...21

1.3.1.1. Alışılmışın dışında hediyelerin geri verilmesinin istenebilmesi ...21

1.3.1.2. Üçüncü kişilere de hediyelerin geri verilmesini isteme hakkının tanınması .22 1.3.1.3. Hediyeleri geri verme borcunun tarafların kusurundan bağımsız olması...23

1.3.1.4. Geri verilmesi gereken hediyelerin maddi bir değer taşımaları gerektiği ...23

1.4.Hediyelerin İadesinde Yargılama Usulü ...23

2.BOŞANMA NEDENLERİ ...24

1.1. Özel Boşanma Nedenleri ...24

1.1.1. Zina ...24

1.1.1.1Zina Nedeniyle Boşanma Şartları ...24

1.1.1.1.1. Tarafların Resmen Evli Olması...24

1.1.1.1.2. Eşlerden Birinin Karşı Cinsten Biriyle Cinsel İlişkide Bulunması...25

1.1.1.1.3. Zina Eden Eşin Kusurlu Olması ...26

1.1.1.2. Zina Nedeniyle Boşanma Davası Açmada Karı Kocanın Eşitliği Prensibi ...26

(4)

1.1.1.4. Zina Nedenine Dayalı Boşanmada İspat...27

1.1.1.5. Zina Nedenine Dayalı Boşanma Davası Açma Hakkının Düşmesi...28

1.1.2.Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış ...29

1.1.2.1. Hayata Kast...29

1.1.2.2. Pek Kötü Davranış ...31

1.1.2.3. Ağır Surette Onur Kırıcı Davranış ...32

1.1.2.4. Dava Hakkının Düşmesi ...33

1.1.2.4.1. Sürenin Geçmesi ...33

1.1.2.4.2. Af ...33

1.1.3. Suç İşleme ve Haysiyetsizce Hayat Sürme...33

1.1.3.1. Suç İşleme...34

1.1.3.2. Haysiyetsiz Hayat Sürme...35

1.1.4. Terk Nedeniyle Boşanma...36

1.1.4.1. Terk Nedeniyle Boşanmanın Şartları ...37

1.1.4.1.1. Ortak Hayata Son Verme ...37

1.1.4.1.2. Evlilik Birliğinden Doğan Yükümlülükleri Yerine Getirmemek Maksadıyla Ve Haklı Neden Bulunmaksızın Ortak Konuta Dönmemek...38

1.1.4.1.3. Ayrı Yaşamın En Az Altı Ay Devam Etmiş Olması Gerekir ...38

1.1.4.1.4. İhtarda Bulunma ...39

1.1.5. Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma...42

1.1.5.1. Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanmanın Şartları...42

1.1.5.1.1. Eşlerden Biri Akıl Hastası Olmalıdır ...42

1.1.5.1.2. Ortak hayatın Diğer Eş İçin Çekilmez Hale Gelmesi ...43

1.1.5.1.3. Akıl Hastalığının İyileşmesinin İmkânsız Olması ...43

1.1.5.2. Akıl Hastalığında Husumet...43

(5)

1.2.1. Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeniyle Boşanma ...44

1.2.1.1.Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılmış Olması Hali ...44

1.2.1.2.Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılmış Olması Dolayısıyla Eşlerin Müşterek Hayatı Sürdürmeleri Kendilerinden Beklenemeyecek Derecede Olmalıdır 45 1.2.2. Anlaşarak Boşanma...46

1.2.2.1. Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması...46

1.2.2.2. Anlaşma Sebebiyle Boşanma Kararı Verilebilmesi İçin Aranan Şartlar...47

1.2.2.2.1. Evlilik En Az Bir Yıl Sürümüş Olmalıdır...47

1.2.2.2.2. Boşanmak İçin Mahkemeye Eşler Birlikte Başvurmalı veya Bir Eş Diğerinin Açtığı Boşanma Davasını Kabul Etmelidir ...47

1.2.2.2.3. Hâkim Boşanma Kararı İçin Bizzat Tarafları DinlemekZorundadır...47

1.2.2.2.4. Boşanmanın Sonuçları Konusunda Anlaşmış Olmaları Gerekir...48

1.2.3. Müşterek Hayatın Yeniden Kurulamaması ...48

1.2.3.1. Daha Önce Boşanma Davası Açılmış Ve Bu Dava Reddedilmiş Olmalıdır………...48

1.2.3.2. Boşanma Kararının Kesinleşmesinden İtibarın 3 Yıl İçinde Her Ne Sebeple Olursa Olsun Müşterek Hayat Yeniden Kurulmamış Olmalıdır ...49

1.2.3.3. Eşlerden Birinin Boşanma Davası Açmış Olması Gerekmektedir ...50

1.3. Boşanmada Yargılama Usulü...50

1.3.1. Boşanma Davasında Tarafları ...51

1.3.2. Boşanma Davalarında Yetkili ve Görevli Mahkeme ...52

3. BOŞANMADA NAFAKA ...53

1. Tedbir Nafakası 53 1.1. Tedbir Nafakasında Kusur ...53

1.2. Hakimin Takdir Yetkisi ...53

(6)

1.4. Tedbir Nafakasının Son Bulması ...54

1.5. Nafaka Miktarında Değişiklik ...56

1.6. Tedbir Nafakasında Faiz ...57

1.7. Tedbir Nafakasında Yargılama Usulü ...57

2. İştirak Nafakası ...60

2.1. İştirak Nafakasının Hukuki Niteliği...60

2.2. İştirak Nafakasının Miktarı...60

2.3. Nafakanın Ödenme Şekli ...61

2.4. Nafakanın Başlangıcı...61

2.5. Nafakanın Süresi...62

2.6. Nafaka Alacaklısı...62

2.7. İştirak Nafakasına İlişkin Düzenlemenin Değiştirilmesi ...63

2.8. İştirak Nafakasında Yargılama Usulü ...63

3. Yoksulluk Nafakası ...65

3.1. Boşanma Nedeniyle Yoksulluğa Düşme...65

3.2. Nafaka Miktarının Tespitinde Eşlerin Kusurunun Rolü ...66

3.3. Nafaka Miktarı - Nafaka Yükümlüsünün Mali Gücü Arasındaki Orantı...67

3.4. Yoksulluk Nafakası Talebi ...67

3.5. İstemle Bağlılık...68

3.6. Yoksulluk Nafakasının Süresi ...69

3.7. Yoksulluk Nafakasının Başlangıç ...69

3.8. Nafaka Miktarının Belirlenmesi ...69

3.9. Nafaka Miktarının Artırılması veya Azaltılması...70

3.10. Ödenme Şekli ve Zamanı...70

(7)

3.12. Yoksulluk Nafakasında Yargılama Usulü...72

4. BOŞANMADA TAZMİNAT...72

1. Boşanmada Maddi Tazminat...72

1.1. Boşanmada Maddi Tazminatın Koşulları...72

1.1.1. Maddi Tazminat Talep Edilmiş Olmalıdır ...72

1.1.2. Boşanmaya Davalı Tarafın Kusurlu Davranışı Sebep olur ...72

1.1.3. Boşanmada Maddi Tazminat Talep Eden Taraf Kusursuz veya Az Kusurlu Olmalıdır...73

1.1.4. Boşanma Yüzünden Tazminat Talep Eden Tarafın Mevcut veya Beklenen Menfaatlerin Zedelenmiş Olması Gerekir ...73

1.1.5. Maddi Zararla Boşanma Arasında Uygun İlliyet Bağı Olmalıdır...74

1.2. Boşanmada Maddi Tazminatın Talep Edilme Usulü...74

1.3. Boşanmada Maddi Tazminat Miktarının Belirlenmesi ...75

1.4. Boşanmada Maddi Tazminatın Ödenme Biçimi ...75

1.5. Boşanmada İrat Şeklinde Ödenen Maddi Tazminat Miktarının Geleceğe İlişkin Olarak Uyarlanması ...76

1.6. Boşanmada İrat Şeklinde Ödenen Maddi Tazminat Miktarının Hâkim Kararıyla Değiştirilmesi...76

1.7. Boşanmada İrat Şeklinde Ödenen Maddi Tazminatın Sona Ermesi ...77

1.8. Boşanmada Maddi Tazminatta Zaman Aşımı ...77

1.9. Boşanmada Maddi Tazminatta Faiz...77

2. Boşanmada Manevi Tazminat...78

2.1. Boşanmada Manevi Tazminatın Koşulları...78

2.1.1. Taraflar Boşanmış Olmalıdır...78

2.1.2. Manevi Tazminat Talep Eden Tarafın Kişilik Hakkının Boşanma Sonucunda İhlal Edilmiş Olması Gerekir ...78

(8)

2.1.3. Boşanmaya Sebep Olan Kusurlu Tarafın Davranışın Karşı Tarafın Kişilik

Hakkına Zarar Vermiş Olması Gerekir ...79

2.1.4. Uğranılan Manevi Zararla Boşanmaya Sebep Olan Kusurlu Tarafın Davranışı Arasında Uygun İlliyet Bağının Bulunması Gerekir ...80

2.2. Boşanmada Manevi Tazminatın Talep Edilme Usulü...80

2.3. Boşanmada Manevi Tazminatın Miktarı...80

2.4. Boşanmada Manevi Tazminatın Ödenme Biçimi ...80

2.5. Boşanmada Manevi Tazminatta Zaman Aşımı ...81

2.6. Manevi Tazminatta Faiz...81

5. EVLENMENİN BUTLANI...81

1. Mutlak Butlan ...82

1.1. Mutlak Butlan Sebepleri ...82

1.1.1. Eşlerden Birinin Evlenme Sırasında Evli Olması...82

1.1.2. Eşlerden Birinin Evlenme Sırasında Sürekli Olarak Ayırt EtmeGücünden Yoksun Olması...83

1.1.3. Eşlerden Birinin Evlenme Sırasında Akıl Hastası Olması...83

1.1.4. Eşler Arasında Evlenmeye Engel Olacak Derecede Hısımlık Bulunması...84

1.2. Mutlak Butlan Davasında Yargılama Usulü...84

1.2.1. Davanın Tarafları ...84

1.2.2. Dava Hakkının Kalkması...84

2. Nisbi Butlan ...85

2.1. Nisbi Butlan Sebepleri ...85

2.1.1. Ayırt Etme Gücünden Geçici Yoksunluk ...85

(9)

2.1.2.1. Yanılma ...86

2.1.2.2. Aldanma ...87

2.1.2.2 Korkutma ...88

2.1.3. Yasal Temsilcinin İzninin Bulunmaması...89

2.2. Nisbi Butlan Davasında Yargılama Usulü ...90

2.2.1. Davanın Tarafları ...90

2.2.2. Dava Hakkının Ortadan Kalkması...91

3. Butlan Davalarında Ortak Yargılama Usulü ...92

6. MİLLETLERARASI HUKUK YÖNÜNDEN YABANCI BOŞANMA KARARLARININ TANINMASI VE TENFİZİ...93

1.1. Yabancı Mahkeme Kararlarının Tenfizi...94

1.1.1.Tenfizin Şartları ...94

1.1.1.1. Tenfizi İstenen Kararın Mahkemece Verilmesi...94

1.1.1.2. Yabancı mahkeme kararının kesinleşmiş olması ...94

1.1.1.3. Tenfiz kararı alınması ...94

1.1.2. Mahkemenin Tenfize Karar Verebilme Şartları ...94

1.1.2.1. Karşılılık Esası...95

1.1.2.2. İlamın Türk Mahkemelerinin kesin yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması...95

1.1.2.3. Tenfizi istenen kararın Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmaması ...95

1.1.2.4. Kendisine karşı tenfiz istenen kişiye o yer kanunları uyarıca usulüne uygun savunma hakkı verilmiş olması………...96

1.2. Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması...96

1.3. Tenfiz ve Tanımada Yargılama Usulü ...96

(10)

1. Velayet...98

1.1. Çocuğun Şansı Üzerindeki Velayet Haklar...98

1.1.1. Çocuk Üzerinde Egemenlik ...99

1.1.2. Çocuğun Adı ...99

1.1.3. Çocuğun Yerleşim Yeri ...99

1.1.4. Çocuğun Bakım ve Eğitimi...99

1.1.5. Çocuğun Söz Dinleme Yükümlülüğü ...100

1.1.6. Çocuk Ehliyeti ve Ana Babanın Temsili...100

2. Çocuk Malları ...102

2.1. Malları Yönetme Hakkı ...102

2.2. Malları Kullanma Hakkı ...103

2.3. Gelirlerin Sarfı ...103

2.4. Yönetim ve Kullanma Hakkının İstisnaları ...104

2.5. Hakkın Kötüye Kullanılması ve Alınacak Önlemler ...105

2.6. Yönetim Hakkının Sona Ermesi ve Ana Babanın Sorumluluğu...105

3. Velayet Hakkının Sona Ermesi ve Kaldırılması...106

3.1. Velayet Hakkının Sona Ermesinin Nedenleri ...106

3.1.1. Çocuğun Ergin Olması...106

3.1.2. Ana Babanın Ölümü Veya Gaipliği...106

3.1.3. Boşanma, Ayrılık Veya Evliliğin Butlanı...106

3.1.4. Ergin Çocuğun Kısıtlılık Halinin Kalkması...106

3.1.5. Küçüğün Evlat Olarak Başkalarına Verilmesi ...107

3.2. Velayet Hakkının Kaldırılması...107

3.2.1. Velayet Hakkının Kaldırılmasının Nedenleri...108

(11)

3.2.1.2. Ana Babanın İlgisizliği, İhmalkârlığı...108

3.2.1.3.Ana Babanın Kısıtlanması ...108

3.2.1.4. Alkol veya Uyuşturucu Bağımlılığı ...109

3.2.1.5. Kötü Yaşam Tarzı ve Kötü Yönetim ...109

3.2.1.6. Özgürlüğü Bağlayıcı Ceza ...109

3.2.1.7. Ana Babanın Nüfuzunu Kötüye Kullanması ...110

3.2.1.8. Ana Veya Babanın Yeniden Evlenmesi...110

3.3. Velayetin Kaldırılmasında Yargılama Usulü...110

3.3.1. Davanın Tarafları ...111

3.3.2. Görevli ve Yetkili Mahkeme...111

8. SOYBAĞI-TANIMA-BABALIK-SOYBAĞININ REDDİ ...112

1. Soybağı Kavramı ...112

1.1. Soybağı Çeşitleri...113

1.2. Soybağının Kurulması ...113

1.2.1. Soybağının Çocuk ile Ana Arasında Kurulması ...114

1.2.2. Soybağının Çocuk ile Baba Arasında Kurulması ...114

1.2.2.1. Ana ile Evlilik ...114

1.2.2.2. Tanıma...116

1.2.2.3. Evlat Edinme...118

2. Babalık Davası...118

2.1. Babalık Davasının Amacı ve Niteliği ...118

2.2. Babalık Davasında Yargılama Usulü ...119

2.2.1. Tarafları...121

2.2.1.1. Davacılar...121

(12)

2.2.2. Davanın İhbarı ...123

2.2.3. Babalık Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme...124

2.2.4. Babalık Davasında Süre...125

3. Soybağının Reddi Davası...126

3.1. Soybağının Reddi Kavramı...126

3.2. Soybağının Reddi Davasında Yargılama Usulü... 127

3.2.1. Davacılar...127

3.2.2. Davalılar...128

3.2.3. Yetkili ve Görevli Mahkeme...129

3.2.4. Dava Açma Süresi...129

9. EVLAT EDİNME ...131

1. Küçüklerin Evlat Edinilmesi Şartları...131

1.1. Küçüğün Bakılmış ve Eğitilmiş Olması ...131

1.2. Evlât Edinmenin Küçüğün Yararına Olması...131

1.3. Evlât Edinenin Altsoyunun Menfaatinin Zedelenmemesi ...132

1.4. Küçüğün Rızası...132

1.5. Küçüğün Ana ve Babasının Rızası...133

1.6. Evlat Edinenin Rızası...134

1.7. Vesayet Dairelerinin İzni...134

1.8. Birlikte Evlat Edinme Halinde...135

1.9. Tek Başına Evlat Edinme Halinde ...136

1.9.1. Evli Olanlar...136

1.9.2. Evli Olmayanlar...137

1.10. Evlat ile Evlat Edinen Arasındaki Yaş Farkının Olması ...137

(13)

2.1. Evlât Edinenin Altsoyunun Muvafakati...137

2.2. Evlât Edinilenin Belirli Özelliklerinin Olması ...138

2.3. Ergin ve Kısıtlı Evli İse Diğer Eşin Rızası ...139

2.4.Diğer Haller ...139

3.Evlat Edinmede Yargılama Usulü...139

10. MAL REJİMLERİ ...142

1. Mal Rejimleri Türleri...142

1.1. Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi...143

1.1.1. Edinilmiş Mallar ...143

1.1.1.1. Emek (çalışma) Karşılığı Edinilen Mallar ...143

1.1.1.2. Sosyal Güvenlik ve Yardım Ödemeleri...144

1.1.1.3. Çalışma Gücünün Kaybı Nedeniyle Ödenen Tazminatlar ...144

1.1.1.4. Kişisel Malların Gelirleri ...144

1.1.1.5. Edinilmiş Malların Yerine Geçen Değerler...144

1.1.2. Kişisel Malları...145

1.1.2.1. Kanundan Dolayı Kişisel Mallar ...145

1.1.2.1.1. Kişisel Kullanım Eşyası...145

1.1.2.1.2. Katılma Rejiminden Önceki Mallar...146

1.1.2.1.3. Katılma Rejimi Süresince Miras Yoluyla Kazanılan Mallar...146

1.1.2.1.4. Karşılıksız Kazanma Yoluyla Elde Edilen Mallar ...146

1.1.2.1.5. Manevî Tazminat Alacakları ...147

1.1.2.1.6. İkame Değerler ...147

1.1.2.1.7. Sosyal Güvenlik ve Yardım Kurumları ya da Çalışma Gücü Kaybı Nedeniyle Ödenen Toptan Tazminatların Hak Sahibinin Kalan Yaşam Süresini Karşılayacak Olan Miktarları...148

(14)

1.1.2.2.1. Bir Meslek İcrası ya da İşletme Faaliyeti İçin Gerekli Olan ve Edinilmiş

Mallara Dâhil Olması Gereken Malvarlığı Değerleri ...148

1.1.2.2.2. Kişisel Malların Gelirleri ...149

1.2. Mal Ayrılığı...149

1.2.1. Eşlerin Hakları ...150

1.2.2. Eşlerin Sorumlulukları...150

1.2.2. Rejimim Sona Ermesi ...151

1.3. Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi ...151

1.3.1. Eşlerin Hakları ...152

1.3.2. Eşlerin Sorumluluğu ...152

1.3.3. Paylaşılacak Malları...152

1.3.3.1. Paylaştırma Konusu Mallar ...152

1.3.3.1.1.Ailenin Ortak Kullanımına ve Yararlanmasına Özgülenmiş Mallar...152

1.3.3.1.2.Ailenin Ekonomik Geleceğini Güvence Altına Almaya Yönelik Yaptırımlar ...153

1.3.3.1.3. Bunların Yerine Geçen Değerler...153

1.3.3.2. Paylaştırma Dış Mallar ...153

1.3.3.2.1. Miras Yolu İle Edinilen Mallar ...154

1.3.3.2.2. Sağlararası veya Ölüme Bağlı Tasarruflarla Edinilen Mallar ...154

1.3.5. Paylaştırma Yöntemi...154

1.3.6. Rejimini Sona Ermesi ...155

1.4. Mal Ortaklığı Rejimi...156

1.4.1. Eşlerin Malları ...156

1.4.2. Eşlerin Hakları ...157

1.4.3. Eşlerin Sorumluluğu ...157

1.4.4. Mal Rejiminin Sona Ermesi ve Tasfiyesi...157

Sonuç ...161

(15)

ÖZET

Aile mahkemeleri 09.01.2003 tarihli ve 4787 sayılı “Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Usullerine Dair Kanun” ile kurulmuştur. Kanunun amacı 1. maddesine göre aile mahkemelerinin kuruluş, görev ve yargılama usullerini düzenlemektir.

Devletin ve toplumun sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi ve varlığını devam ettirebilmesi, toplumun en küçük birimi aileye bağlıdır. Ailenin baştan sağlıklı kurulması ve varlığını devam ettirmesi zorunludur. Ailenin varlığını devam ettirebilmesi içinde hukuki açıdan da korunması gerekmektedir.

Aile mahkemelerinin kurulmasından önce aile hukukundan doğan uyuşmazlıklar genel mahkemelerde görülmekte idi. Bu mahkemelerde aile hukukunun ilişkin davaların yanı sıra diğer hukuk davalarına bakmak durumda idi. Bu durum, aile hukukundan doğan uyuşmazlıkların kendinden beklenen işlevi yeterince getirmesine engel olmakta idi. Aile Mahkemelerinin Kurulmasına ilişkin kanunla aile hukukundan doğan dava ve işlere bakmak üzere, özel bir aile mahkemesi kurulmuştur.

Aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda bir taraftan sayısı artarken, diğer taraftan gün geçtikçe daha karmaşık bir nitelik kazanmaktadır; bu nedenle çözüme kavuşturulması da uzmanlık gerektirmektedir. Dolayısıyla kanun özel aile mahkemelerinin kurulması yanı sıra aile mahkemelerinde göre alacak hakimlerinde evli, çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve tercihen aile hukuku alanında lisansüstü eğitim yapmış olanların arasından atanmasını ve aile mahkemelerinde birer tane psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı atanmasını öngörmüştür.

Aile mahkemeleri aile hukukundan doğan dava ve işleri görmek üzere kurulmuştur. Aile mahkemelerinde görülecek dava ve işler Aile Mahkemelerinin Kurulmasına ilişkin kanunun 4, 6 ve 9. maddelerinde düzenlenmiştir.

Bu çalışmada aile mahkemesinin görevine giren davaların nitelikleri anlatılmış ve davalara özgü yargılama usulleri açıklanmıştır. Konuların açıklanmasından, özellikle aile hukukuna ilişkin kaynaklardan faydalanmış, ana konu dışına çıkılmamaya çalışılmıştır.

(16)

SUMMARY

Family courts were established 09.01.2003 with the law of -4787- on “the law of family courts’ establishment, duty and methods.” The aim of law according the first proviso is to arrange the establishment of family courts, duty, and judgement methods.

The family that is the core unit of society is basic for society and goverment. It’s necessary to found the family in a correct way and keep its existance. In addition to this law should protect this unit.

Before the establishment of family courts, the conflicts between the families was seen on general courts.In addition to this, other lawsuits were seen in this courts.This situation, the disagreement between the families couldn’t solve totaly. With the founding of family courts a new special family courts take the responsibility of family lawsuits.

Both increasing the numbers of family disagreement and it’s getting more complex. For this reason there is need of experiment to solve the judges that must be married, have a child, at least over 30 and have master degree on family law must carry these qualities to be appointed besides concerned that a pedagogue , a psychologist and sociologist will be appointed.

Family courts were founded to be seen that the works and lawsuits of family law. The works and lawsuits which will be seen in family courts were arranged the law of 4th , 6th and 9th provisos that related to family establishments.

In this work the lawsuits’ qualities have been told which related to family courts and the styles of trial were clarified. To be explained of subjects especially related to family laws’ sources of supply were benefited and worked not to exit the main subject.

(17)

KISALTMALAR CETVELİ

ABD. : Ankara Barosu Dergisi

AMK. : Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunu

AÜHFD. :Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

AÜSBFD. : Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Dergisi AY. : Anayasa BK. : Borçlar Kanunu B. : Bası b. : bent bkz. : bakınız C. : Cilt E. : Esas

EM. : Edinilmiş Mal

EMD. : Edinilmiş Malda Denkleştirme EHFD. : Eskişehir Hukuk Fakültesi Dergisi f. : fıkra

FSEK. : Fikri Sanat Eserleri Kanunu

GÜHFD : Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi HD. : Hukuk Dairesi

HMUK. : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu İİK. : İcra İflas Kanunu

K. : Karar KM. : Kişisel Mal krş. : karşılaştırınız

(18)

MK. : Medeni Kanun m. : madde

MÖHUK. : Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu

TMK. : Türk Medeni Kanunu

NBHD. : Noterler Birliği Hukuk Dergisi RG. : Resmi Gazete

S. : Sayı s. : Sahife

SÜHFD. : Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi T. : Tarih

vd. : Ve devamı vs. : Ve saire

YD. : Yargıtay Dergisi Yrg. : Yargıtay

YHGK. : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu YHD. : Yargıtay Hukuk Dairesi YKD. : Yargıtay Kararları Dergisi

(19)

GİRİŞ

Aile mahkemeleri, aile hukukundan doğan dava ve işleri görmek üzere

kurulmuşlardır. Bu genel çerçeve içinde, aile mahkemelerinin görev alanına ilişkin olarak, Ama’da üç ayrı hüküm bulunmaktadır. Bunlar: AMK'nın. 4,6 ve 9’uncu maddeleridir.

AMK m. 4'de üç bent halinde aile mahkemesinin bakacağı dava ve işler belirtilmiştir. Bu hüküm şu şekildedir:

1. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (Ek ibare: 14/04/2004-5133 S.K. 2.m.) Üçüncü Kısım hariç olmak üzere İkinci Kitabı ile 03/12/2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler,

2. 20.5 1982 tarihli ve 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi,

3. Kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirir.

Buna göre, aile mahkemeleri, TMK'nın aile hukukuna ilişkin ikinci kitabında düzenlenen bütün konulara bakmakla yükümlüdür. Bu bağlam.a aile mahkemesinin görev alanına giren konulara genel olarak başlıklar halinde değinilecek olursa, bunlar: nişanlılık, özellikle nişanının bozulması halinde istenen maddi ve manevi tazminat davaları, hediyelerin geri verilmesine ilişkin davalar, evlenmeye ilişkin talepler, evliliğin butlanına ilişkin davalar, boşanma ve ayrılık davaları, boşanma halinde tazminat ve nafaka istekleri, evlilik birliğinin korunmasına ilişkin önlemler, mal rejimine ilişkin uyuşmazlıklar, soy bağına ilişkin uyuşmazlıklar bu arada, babalık davası ve tanıma, evlat edinme, velayet ilişkin dava ve işlerdir.

Belirtmek gerekir ki, bu konulara ilişkin dava ve işlerden, konusu para veya para ile ölçülebilen davalarda, HUMK m.8'deki parasal sınır dikkate alınmaksızın, aile mahkemeleri görevlidir. Zira, AMK m.4/1'de kullanılan ifade mutlak olup, TMK'nın "aile hukuku" başlıklı ikinci kitabında düzenlenen her türlü dava ve iş, ayırım yapılmaksızın aile mahkemesinin görev alanına verilmiştir.

AMK m.4/2 gereğince, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi de aile mahkemelerinin görev alanına verilmiştir.

(20)

AMK m.4/3'e göre aile mahkemeleri, Kanunlarla verilen diğer görevleri de yerine getirir. Bu bağlam.a, örneğin, 14.01.1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun'un 1’inci maddesinde belirtilen önlemleri: Türkiye'nin taraf olduğu, aile, kadın ve çocuğun korunmasına ilişkin uluslar arası anlaşmalardan doğan uyuşmazlıkları belirtmek mümkündür.

AMK’nin 4’üncü maddesinin 1’inci bendinde “üçüncü kısım hariç” denilerek vesayete ilişkin davalar aile mahkemelerinin görev alanından çıkartılmıştır.

Tezin birinci bölümde aile mahkemelerinin kuruluşu ve görevlileri, ikinci bölümde aile mahkemesinin görevine giren davalar, üçüncü bölümde de aile mahkemesinin görevine giren bazı davalara ilişkin yargılama usulleri anlatılmıştır.

Ayrıca, yüksek lisans eğitimim boyunca bana yol gösteren, destek olan ve yardımlarını esirgemeyen tez danışmanım ve hocam Prof. Dr. Ömer Ulukapı’ya teşekkürü bir borç bilirim.

(21)

BİRİNCİ BÖLÜM

AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞU VE GÖREVLİLERİ 1. Aile Mahkemelerinin Kuruluşu

Medeni Kanun; aile hukuku alanında, demokratik toplum düzeninin ve demokratik aile yaşamının gelişmesine temel olacak düzenlemeler yapmıştır. Aile Mahkemesi Türk ailesinin tam bir yapı değiştirmesi sürecini destekleyecek mekanizma olarak sistemi tamamlayıcı bir öğe olacaktır. Medeni yargılama hukuku bağlamında, hüküm mahkemeleri, genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılır. Bakacakları işler, belirli kişi ve konulara göre sınırlandırılmamış bulunan, aksi belirtilmiş olmadıkça medeni yargılama hukukunun uğraş alanına giren her türlü işe bakan mahkemelere genel mahkemeler denir. Özel mahkemeler ise belirli kişiler arasında çıkan veya belli çeşit uyuşmazlıklara bakmak için kurulmuş mahkemelerdir1 Aile ile ilgili uyuşmazlıkların çözümünde gereksinme duyulan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı genel mahkeme bünyesinde bulunmamaktadır. Bu durum, mevcut mahkemelerin, aile hukukundan doğan dava ve işlerin çözümlenmesinde kendilerinden beklenen işlevi yerine getirmesine engel olmaktadır. Asıl olan bir davanın genel mahkemelerde çözülmesidir. İstisnai olarak özel mahkemelerin hangi çeşit uyuşmazlıklara bakacakları ise özel kanunlar tarafından belirlenir (AY., m.142)2. Türk Medeni Kanununun özellikle aile hukukuna ilişkin hükümlerinden beklenen amacın gerçekleşmesi bakımından da aile mahkemelerinin kurulması bir gereksinim haline gelmiştir3.

Aile mahkemeleri, 9.1.2003 tarihli ve 4787 sayılı "Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun4" ile kurulmuştur. Kanunun

amacı, 1 inci maddesine göre, aile mahkemelerinin kuruluş, görev ve yargılama usullerini düzenlemektir. Günümüzde Türk toplumundaki aile eski özelliklerini yitirmiş, farklı ve değişik bir yapı kazanarak daha çok ekonomikleşmiş, hatta şirketleşmiş, eşler arasındaki ilişkiler hakimin daha fazla müdahalesini gerekli ve

1 Tanrıver, Süha; Makalelerim-I, Ankara 1999, s.89; Kuru,Baki/Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder, Medeni Usul Hukuku, Ankara, Yetkin Yayınları, 2005, s. 89.

2 Kuru, Arslan, Yılmaz., s.89; Arslan,Ramazan/Tanrıver, Süha, Yargı Örgütü Hukuku, Ankara 2001, s. 41.

3Cılga, İbrahim, Aile Mahkemesi Tasarısı Üzerine Bir Değerlendirme, http://www.sosyalhizmeti.org

(22)

zorunlu kılan bir nitelik kazanmıştır. Bir başka ifadeyle, toplumumuzda, “kentsel aile” kavramı içeriğini ve işlevini yitirerek yerini “ekonomik ya da şirketsel aile” kavramına bırakmıştır5. Bu bağlamda da, aile hukukundan doğan uyuşmazlıkların

sayıları bir taraftan artarken, diğer taraftan gün geçtikçe daha karmaşık bir nitelik kazandıklarından, çözüme kavuşturulmaları da ayrı bir uzmanlık gerektirir hale gelmiştir. Örneğin yapay döllenme, tüp bebek, kiralık anne, boşanma, evlat edinme, özellikle 4721 sayılı Medeni Kanunla yeni mal rejiminden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü, bunların yanında Anayasa gereği kanun hükmünde olan ve Anayasaya aykırılığı iddia edilemeyen uluslararası sözleşmelerin uygulanması gibi konular, uzmanlığı gerektiren konular olarak kabul edilmektedir6.

Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 2 inci maddesinin birinci fıkrasına göre, "aile mahkemeleri, Adalet Bakanlığınca Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak her ilde ve merkez nüfusu yüz binin üzerindeki her ilçede, tek hakimli ve asliye mahkemesi derecesinde olmak üzere kurulur. Ancak yargı çevresi, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca değiştirilebilir".

Buna göre, aile mahkemelerinin, sadece, il merkezlerinde ve merkez nüfusu yüz binin üzerindeki ilçelerde kurulması öngörüldüğünden, bu özel mahkemeler de, yurdun her yerinde kurulmamaktadır. O nedenle, merkez nüfusu yüz binin altında olan illerde de, aile mahkemeleri kurulacaktır. Zira Kanunda "her ilde" denildiği için ifade mutlaktır. Bu açıdan, nüfusuna bakılmaksızın, her ilde aile mahkemesi kurulacaktır. Buna karşılık, yargı teşkilatı açısından esas alınan her ilçe de, aile mahkemesi, kurulmamaktadır. İlçelerde aile mahkemesi kurulabilmesi için, o ilçenin merkez nüfusu esas alınmış ve merkez nüfusu yüz binin üzerinde olan ilçelere aile mahkemesi kurulması kabul edilmiştir; buna göre, nüfusu yüz binin altındaki ilçelerde ise, aile mahkemeleri kurulmayacaktır. Büyükşehir belediye sınırları içinde

5 Özmen, İsmail, “Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri”, T.N.B.H.D., sayı 125, Şubat, 2005, s. 6.

6 Tercan, Erdal, Türk Aile Mahkemelerivai A.Ü.H.F.D, sayı 3, Mart, 2003, s. 21; Tanrıver, s. 181;Sirmen,Lale/Koçhisarlıoğlu, Cengiz/ Tanrıver, Süha/Nurhan, Süral/Tercan, Erdal, “Karşılaştırmalı Hukukta Aile Mahkemeleri ve Türkiye, Aile Mahkemeleri Kurulmasında Yararlanılabilecek Bir Model” Kamu İş Hukuku Ve İktisat Dergisi, Nisan, 2000, s. 1-49.

(23)

kalan ilçeler, o ilin sınırları içinde bulunduğundan, merkez nüfusları yüz bini geçse dahi, o ilçelerde ayrı bir aile mahkemesi kurulması gerekmemektedir7.

Aile mahkemelerinin yargı çevresi, kurulduğu ilin veya ilçenin mülki sınırlarıyla belirlenir. Buna göre, kural olarak, illerdeki aile mahkemelerinin yargı çevresi, o ilin merkez ilçesinin mülki sınırlarıyla, ilçelerdeki aile mahkemelerinin yargı çevresi de, o ilçenin mülki sınırlarıyla sınırlıdır8. Ancak, gerek ildeki, gerekse ilçedeki bir aile mahkemesinin yargı çevresi, Adalet Bakanlığı'nın teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca değiştirilebilir (AMK m. 2).

AMK m.2,I ye göre, "gerektiğinde birinci fıkradaki usule göre bir yerdeki aile mahkemesinin birden çok dairesi kurulabilir. Bu durumda, daireler numaralandırılır. Aile mahkemesi kurulamayan yerlerde bu Kanun kapsamına giren dava ve işlere, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemesince bakılır."Buna göre, Adalet Bakanlığı'nca, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak, aile mahkemesi kurulan il veya ilçelerden, işi çok olan yerlerde, o yerdeki aile mahkemesinin birden fazla dairesi kurulabilir. Bu durumda, kurulan aile mahkemesinin her dairesine bir numara verilir ve bundan sonra, birinci aile mahkemesi, ikinci aile mahkemesi gibi, her daire (mahkeme) kendi numarasıyla anılır9.

Yukarıda belirtildiği gibi, aile mahkemeleri illerde ve merkez nüfusu yüz binin üzerindeki ilçelerde kurulduğundan, diğer ilçelerde aile mahkemesi kurulamamaktadır. Bu şekilde, aile mahkemesi kurulamayan ilçelerde, aile mahkemesinin görev alanına giren dava ve işler, mecburen, genel mahkeme olarak, o ilçede bulunan asliye hukuk mahkemesince görülecektir ( AMK. m. 2). O ilçede bir tane asliye hukuk mahkemesi varsa, aile mahkemesinin görev alanına giren dava ve işler, o asliye hukuk mahkemesince görülecektir. O ilçede, birden fazla asliye hukuk mahkemesi varsa, işte o zaman, AMK m. 2,II'nin son cümlesinde belirtildiği şekilde, bu asliye hukuk mahkemelerinden hangisinin aile mahkemesinin görev alanına giren dava ve işlere bakacağı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nca belirlenecektir. Bir yerde, özel mahkeme olarak aile mahkemesi kurulmuşsa, aile hukukundan doğan

7 Şimşek, Mustafa, Aile Mahkemesinin Görevine Giren Davalara, Ankara 2007, s. 4; Karagülmez, Ali/Ural, Sami Sezai, Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usulleri, Ankara 2005, s. 24.

8 Karagülmez/Ural, s. 24. 9 Karagülmez/Ural, s. 24.

(24)

dava ve işler, artık özel mahkeme olarak aile mahkemesince görülür; genel mahkeme olarak asliye hukuk mahkemesinde görülemez. Bu görev ilişkisine, gerek aile mahkemesi, gerek asliye hukuk mahkemesi re'sen dikkat etmek zorundadır. Aile mahkemesinin görev alanına giren bir dava, asliye hukuk mahkemesinde açılırsa, asliye hukuk mahkemesi görevsizlik kararı vermelidir10.

Kanun gerekçesinde de belirtildiği özere, aile mahkemelerinin kuruluş amacı, genel olarak, Anayasa ile devlete yüklenen ailenin korunması görevini devletin olması gerektiği şekilde yerine getirmesini sağlamak içindir. Bu şekilde, sosyal, ekonomik ve kültürel alandaki gelişmelerin aileye yansıması nedeniyle artan uyuşmazlıkların, genel mahkemeler yerine bu konuda uzman bir personel kadrosundan oluşan ve bir çok ülkede de örneği bulunan aile mahkemelerinde çözümlenmesi, ailede hoşgörü ve uzlaşmanın sağlanarak toplum refahının da üst düzeylere taşınmasını temin edecektir11.

2. Aile Mahkemelerinin Görevlileri

Diğer mahkemelerde olduğu gibi, aile mahkemelerinin başında bir hakim, bir yazı işleri müdürü ile yeteri kadar personel bulunur (AMK m. 2,111). Diğer mahkemelerden farklı olarak, aile mahkemelerinde ayrıca,psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı gibi, uzmanların da bulunması kabul edilmiştir (AMK m. 5). Aile mahkemesi görevlilerine daha yakından bakmak yararlı olacaktır:

I - Aile Mahkemeleri Hakimleri

"Aile mahkemeleri hâkimlerinin nitelikleri ve atanmaları" başlığını taşıyan AMK m. 3'e göre, "aile mahkemelerine, atanacakları bölgeye veya bir alt bölgeye hak kazanmış, adlî yargıda görevli, evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve tercihan aile hukuku alanında lisansüstü eğitim yapmış olan hâkimler arasından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca atama yapılır."

II - Yazı İşleri Müdürü, Katip ve Mübaşir

AMK m. 2, III, bu konuya ilişkin olarak, "aile mahkemelerinde bir yazı işleri müdürü ile yeteri kadar personel bulunur" demektedir. Diğer mahkemelerde olduğu gibi, aile mahkemelerinde de, bir kalem teşkilatı bulunur. Bu kalem teşkilatının

10 Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Kitabı, Ankara 2002, s. 90; Pekcanıtez, Hakan/ Atalay,Oğuz/ Özekes, Muhammet, Medeni Usul Hukuku, Ankara 2001; s. 86.

(25)

başında bir yazı işleri müdürü, yeteri kadar zabıt katibi ve bir de mübaşir bulunmalıdır.

III - Psikolog, Pedagog ve Sosyal Çalışmacı

"Aile mahkemeleri bünyesinde bulunan uzmanlar" başlığını taşıyan AMK m. 5'e göre, "her aile mahkemesine, Adalet Bakanlığınca, tercihan; evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve aile sorunları alanında lisansüstü eğitim yapmış olanlar arasından, birer psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı atanır." Bu hükümle, her aile mahkemesine, bir tane psikolog, bir tane pedagog ve bir tane de sosyal çalışmacı olmak üzere, en az üç tane uzman atanması kabul edilmiştir.

Aile mahkemesi hakiminde olduğu gibi, mahkemeye atanacak uzmanların da belirli niteliklere sahip olması Kanun koyucu tarafından tercih sebebi sayılmıştır. Aile mahkemesine atanacak bu uzmanların, evli ve çocuk sahibi olmaları, otuz yaşını doldurmuş olmaları, aile sorunları hakkında lisansüstü eğitim yapmış olmaları istenmiştir. Ancak bu nitelikler, zorunlu olmayıp, sadece tercih sebebidir. O nedenle, bu niteliklere sahip olmayan bir uzman da, gerekli görülürse, aile mahkemesine atanabilecektir.

Aile mahkemelerindeki uzmanların görevleri 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5,6 ve 7.maddelerinde tanımlanmıştır. Kısaca değinmek gerekirse uzmanlar;

a)Eşler arasındaki uyuşmazlık nedenlerinin saptanması,

b)Küçükler hakkında koruyucu, eğitici ve sosyal önlemler alınması

c)Eş ve çocukların karşı karşıya oldukları sorunların saptanarak sulh ile çözümünün sağlanmasına yardımcı olurlar.

Uzmanlar görüşmelerini gizlilik içinde yapmalıdırlar.Uzmanlar eşlerle,mesleki sorumluluklarını göz ardı etmeden, eşlerin ve çocukların gereksinimlerini esas alarak, onlara zarar vermekten kaçınarak, saygı, güven, gizlilik ve özel hayatın korunması, elde edilen bilgilerin sorumlu bir biçimde kullanılması temeline dayalı ilişkiler kurar ve sürdürür.Gizliliğin kapsamı; a)Uzman, çalışması boyunca hizmet verdiği kişi ve kurumlardan edindiği bilgileri gizli tutmakla yükümlüdür.b)Uzman görüşme yaptığı kişiye gizlilikle ilgili sınırları belirtir.c)Uzman elde ettiği gizli tutulması gereken bilgileri gerekirse isim ve ayrıntı vermeden, bilimsel ya da profesyonel amaçlar için profesyonel kişilerle paylaşabilir.d)Uzman kişiye özgü

(26)

bilgileri, o kişi yada kurumun yada velayet sahibinin iznini aldıktan sonra ilgili yetkililere verebilir12.

3. Aile Mahkemelerinde Uygulanacak Yargılama Usulü

Aile mahkemelerinde uygulanacak yargılama usulü hakkında özel bir düzenleme

yapılmıştır. Bu düzenlemeye göre, özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunda hüküm bulunmayan konularda Türk Medeni Kanununun aile hukukuna ilişkin usul hükümleri ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun hükümleri uygulanacaktır13.

3.1. Genel Usûl Kuralı

Türk Medeni Kanununda, aile mahkemelerinde hangi yargılama usulünün

uygulanacağı konusunda açıklık yoktur. Bu nedenle, aile mahkemelerinde uygulanacak yargılama usulünü, H.U.M.K.’na göre tespit etmek gerekir. H.U.M.K. md. 178 ve devamı maddelerine göre, asliye hukuk mahkemelerinde, kural olarak yazılı yargılama usulü uygulanmaktadır14. Yazılı yargılama usulü, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Diğer yargılama usullerine (basit ve sözlü) göre daha uzundur ve daha çok sayıda şekli kuralları içermektedir15. Yazılı yargılama usulünde özellikle dava malzemesinin hazırlanması yani dava dilekçesi, cevap lahiyası, replik ve düplik yazılı olur. Fakat yazılı yargılama usulünde de, hakim iki tarafı dinlemeden hüküm veremez16.

Usul Hukukumuzun dışında özel düzenleme ile getirilen 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun hükümleri de aile mahkemeleri açısından ayrı bir önem taşımaktadır.Bu kanun gereği alınan ve uygulanan kararlar yargılama aşamasında kesin delil oluşturmaktadır.Bu sisteme göre Aile mahkemelerinde yargılama şu aşamalardan oluşmalıdır:1.Aşama:Tarafların dava ve davaya cevap dilekçeleri karşılıklı olarak cevaplanıp dosyaya alınmalı2.Aşama:Tarafların dava dilekçesi, davaya cevap dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesi ile tarafların sorunları tespit

12 Topal, Ersin, Aile Mahkemelerinde Uzman Raporuyla Çözümlenecek Sorunlar ve Usul, Mevzuat Dergisi, Yıl 10, Sayı 124, Nisan 2008; Yüksel, Neşe Doğan, İstanbul Barosu Dergisi Özel Sayısı, s. 133.

13 Koçhisarlıoğlu, Cengiz, Aile Hukuku Kavramlarının Farklılığı, AÜHFD, C. 53, S.3, s. 19. 14 Üstündağ,Saim, Medeni Yargılama Hukuku, C.I-II, İstanbul 2000, s. 447; Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/ Özakes, Muhammet, Medeni Usul Hukuku, Ankara 2001, s. 103.

15 Tercan, s. 42.

(27)

edilemiyorsa mahkeme uzman görevlendirerek tarafların sorunlarının tam olarak ne olduğunu tespit etmelidir.3.Aşama:Bu aşamada Aile Mahkemesi uzlaşma sağlanabilecek konularda uzlaşmaya, aile birliğinin ve çocukların yararı açısından barışmaya davet eder.(Sulhe teşvik) 4.Aşama:Barışmaları için makul bir süreyi değerlendiremeyen eşlerin sadece çekişmeli olarak kalan sorunlarında delilleri toplanıp yargılamaya geçilir17.

Aile mahkemelerinde re’sen gözetlenecek olan konularda taraflar arasında kesin delil sistemi işletilmemelidir. Örnek olarak velayet düzenlemelerini gösterebiliriz.Bu konuda Mahkeme davanın her aşamasında delil araştırması ve incelemesi yapabileceği gibi,tarafların ileri sürecekleri yeni iddiaları da davanın uzamasına yönelik olmamak kaydıyla inceleyebilir. Bu konuda uzmana da başvurabilir.Kamu düzeni veya toplum menfaatini doğrudan ilgilendirmeyen konularda taraflar kendilerine verilen kesin süreler içinde mutlaka delilleri tamamlamak ve iddialarını ispat etmek zorundadırlar.MK. 184.m salt boşanma davalarında uygulanmak üzere farklı bir düzenleme getirmiştir18.

3.2. Aile Mahkemeleri Kanununun Öngördüğü Özel Usûl Kuralı

AMK’da özel ve genel kanunların yanında uygulanacak usul hükümlerinden farklı olarak 7. maddesindeki özel düzenlemeyle birtakım yenilikler getirilmiştir. Bu düzenlemeye göre; aile mahkemeleri, önlerine gelen dava ve işlerde öncelikle (esasa girmeden önce) aile içindeki karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörünün korunması bakımından eşlerin ve çocukların karşı karşıya oldukları sorunları tespit ederek bunların sulh yoluyla çözümünü, gerektiğinde uzmanlardan da yararlanarak teşvik edecektir. Yani bu durumda aile mahkemesi hakimi önündeki davayı, esasa girmeden uzlaştırıcı yöntemle çözmeye çalışacaktır. Getirilen bu düzenlemeyle, aile mahkemesi davalarında, “sulh”, davanın çözümü için öncelikli başvurulacak bir çözüm yolu olacaktır. Buna göre aile mahkemeleri, önlerine gelen dava ve işlerin özelliklerine göre, esasa girmeden önce, aile içindeki karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörünün korunması için eşlerin ve çocukların karşı karşıya oldukları sorunları tespit edip, bunların sulh yoluyla çözümünü teşvik edecektir. Yani, öncelikle sorunun sulh yoluyla çözümünü deneyecektir. Bu aşamada hâkim, mahkeme bünyesindeki

17 Topal, s. 7. 18 Topal, s. 6.

(28)

uzmanların yardımından yararlanabilir. Ancak, uzmanlardan yararlanıp yararlanmamak hâkimin takdirine bağlıdır. Getirilen sulh yöntemi ile davaların daha çabuk sonuçlanması amaçlanmıştır19. Ayrıca, sulh sonucu verilen kararların, tarafları

da memnun edeceği düşünülmüştür. O halde, aile mahkemesi hâkimi, ilk olarak eşleri sulha teşvik edecek, bu yolda başarı sağlayamazsa, yargılamaya devam ederek esas hakkında karar verecektir20.

AMK’ın 7/1 maddesinin kaleme alınış şekline göre, aile mahkemelerinde sulh yoluyla teşvik girişimi, ihtiyari olmayıp, zorunlu bir yargılama kuralı olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu hüküm aile mahkemelerinde uygulanan yazılı yargılama usulü açısından bir yenilik getirmektedir. Zira, HUMK’un 213. maddesinde “…sonuç vereceği umulan hallerde bunları sulha da teşvik edebilir” ibaresi yer almaktayken, AMK’ın 7. maddesinde “…teşvik eder” şeklinde kesin bir ifade kullanılarak, sulhe teşvik girişimi zorunlu hale getirilmiş olmaktadır21. Bu konuda AMK’ın 7. maddesiyle getirilen sulhe teşvike dair usul kuralının, tüm aile mahkemelerinde uygulanması zorunlu bir usul kuralı olduğuna dair görüşlerin22 yanı sıra, aile mahkemesi hakiminin taktir hakkı kapsamında davanın sürüncemede kalmaması açısından gerektiğinde bu usul kuralına başvurmadan da karar verilebileceği, yani AMK’ın 7. maddesinin zorunlu bir düzenleme getirmediğine dair görüşler mevcuttur23.

AMK’ın 7/1 maddesine göre, aile mahkemesi hakimi sulhe teşvik girişimini, uyuşmazlığın esasına girmeden önce yapacak, bu mümkün olmazsa, uyuşmazlığın esasına girip karar verecektir. Ancak, bu düzenleme, haklı olarak eleştirilmiştir. Zira, henüz esasa girilmeden, deliller toplanıp değerlendirilmeden eşlerin ve çocukların karşı karşıya oldukları sorunların sağlıklı bir şekilde tespiti, sadece tarafların soyut beyanlarına göre değerlendirme yapılacağından, zorlaşacağı; bu yüzden de aile mahkemesi hakiminin tarafları sulhe yönlendirmesi şeklindeki düzenlemenin, esasa girilip sorunlar tespit edildikten sonra, ancak karardan önce gerekirse bir kere daha

19 Tercan, s. 48.

20 Aras, B. Aile Mahkemelerinde Tarafların Sulh Yoluyla Çözüme Teşviki, “Yargıtay Dergisi, Ankara 2004, C. 53, S. 3, s. 303.

21 Tercan, s. 48; Ayan, a.g.e., s. 133. 22 Karagülmez, Ural, s. 177; Baktır; s. 77. 23 Özuğur, a.g.e., s. 34.

(29)

tarafları sulhe davet edebilir şeklinde olması gerektiği ileri sürülmüştür.24 Bu bağlamda, anılan hükmün getiriliş gayesine matuf olarak, salt lafzi yoruma bağlı kalınarak davanın başında sulh sağlanamadığı taktirde bir daha sulh sağlanamaz ve dolayısıyla bu yola bir daha başvurulamaz zehabına kapılmadan, aile mahkemesi hakiminin, davanın başından sonuna, nihai karar verilen kadar, tarafları sulhe teşvik edebilmesi ve uyuşmazlığı sulh yoluyla çözüme kavuşturması çalışmalarını sürdürebilmesi gerektiği de ifade edilmiştir.25

Aile mahkemelerinde görülen davaların büyük kısmı, kamu düzeniyle ilişkili

olduğundan, tarafların dava üzerinde serbestçe tasarrufta bulunma yetkileri sınırlıdır. Herşeyden önce evlenmenin akdi mahkeme önünde yapılacak sulh ile sağlanamaz. Bu, evlendirme dairesinin mutlak yetkisine giren bir iştir. Aynı şekilde evliliğin muteber olup olmadığı, butlanı, feshi veya sona erdirilmesi ile ayrılık ve boşanma konularında da sulh yapılamaz. Bunlara ancak mahkeme karar verebilir. Evliliğin varlığı ve devamı gibi sorunlar da sulha konu teşkil edemezler. Buna karşılık boşanmanın veya ayrılığın fer 'i hükümlerine dair taraflar arasında sulh yapılabilir26 Her somut olay kendi şartları içinde ele alınmalı, sulh yoluyla çözüm elbetteki göz önünde bulundurulmalı ancak bu bağlamda, özellikle kendiliğinden araştırma ilkesinin geçerli olduğu davalarda, böyle bir zorunluluk olmamalıdır. Yani hakim dava konusu uyuşmazlığın özelliğine göre, kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulanmasını gerektirir bir durumda, sulh yoluna gitmeden de, önündeki davayı sonuçlandırabilmelidir. Zaten ilgili kanun hükmünde yer alan “Aile mahkemeleri önlerine gelen dava ve işlerin özelliklerine göre...” ibaresinden de bu sonuç çıkmaktadır27.

Bu bağlamda AMK’ın 7. maddesinin eksik kaleme alındığı, bu maddede, taraflarca hazırlama ilkesinin geçerli olduğu davalar ve kendiliğinden araştırma ilkesinin geçerli olduğu davalar açısından bir ayrıma gidilerek yeni bir düzenlemeye gidilmesi veya kanun metninde kullanılan “sulh” ibaresine açıklık getirilmesi gerektiği görüşündeyiz. Taraflar sulh olduklarında, sulh kapsamına giren konular tek

24 Baktır, s. 77. 25 Tercan,, s. 48.

26 Önen, Ergun, Medeni Yargılama Hukukunda Sulh, Ankara 1972, s. 45-46; Tercan, s. 47; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 460.

(30)

tek duruşma tutanağına geçirilip, tarafların veya vekillerinin imzalarıyla tasdik edilecektir. Hâkim, gerek gördüğünde, düzeltmeler yapabilecektir. Hâkim, sorunları tespit ettikten sonra, gerekiyorsa bir kez daha tarafları sulha teşvik edebilmelidir28.

Öte yandan, hâkim, tarafların beyanları yanında diğer delilleri de toplayabilecek ve böylece davanın esasını oluşturan sorun hakkında bilgi sahibi olacak ve taraflara kalıcı çözüm önerebilecektir29.

AMK m.7,I'de hakim, uyuşmazlığın sulh yoluyla çözümlenmesini, "gerektiğinde uzmanlardan da yararlanarak teşvik eder" denilmiştir. Bu şekilde emredici bir ifade kullanıldığından, hakimin sulh girişimi, ihtiyarî olmayıp, zorunlu hale getirilmiştir. Bu durumda, HUMK m. 213,I'e göre, hakim tarafları sulhe teşvik edip etmeme konusunda bir takdir yetkisine sahipken; AMK m. 7,I'de "teşvik eder" şeklinde kesin bir ifade kullanılarak, sulh girişimi zorunlu hale getirilmiş olmaktadır. Sulh girişiminin başarıya ulaşabilmesi için hakim uzmanlardan da (AMK m. 5) yararlanabilir. Uzmanlardan yararlanıp yararlanmamak hakimin takdirine bağlıdır30. Taraflar, davanın bütününde sulh olabilecekleri gibi, davanın belirli bir bölümüne ilişkin olarak da sulh olabilirler31. Bu bağlamda, davanın bütünü üzerinde gerçekleştirilen sulh, taraflar arasındaki uyuşmazlıktan doğan davayı tüm yönleriyle çözümler iken; davanın bir bölümü üzerinde yapılan sulh, bu özellikten yoksundur32. Aile mahkemesinin daha önce, yani uyuşmazlık kendisine yansımadan önce, bu şekilde uyuşmazlığa el koyup, sulh girişiminde bulunması ve onu çözümlemesi, mümkün değildir. Oysa, taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava şeklinde mahkemeye yansıdıktan sonra, bu durum, taraflar arasındaki husumetin biraz daha artmasına neden olacağından, uyuşmazlığın sulh yoluyla çözümlenmesi ihtimali oldukça zayıflamaktadır. O nedenle, olması gereken açısından, sulh girişiminin daha önce gerçekleşmesi isabetli olabilirdi. Bunun için, mutlaka dava şeklinde, aile mahkemesine başvurmaya gerek kalmadan, oluşturulacak bir sulh komisyonu(uzlaştırma kurulu) bu iş için görevlendirilebilir33.

Eşlerin evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri konusunda eşlerin uyarılması ve 28 Aras, s. 305. 29 Albayrak, s. 16. 30 Tercan, s. 42. 31 Önen, s. 51-52. 32 Tanrıver, Makalelerim-I, s. 36. 33 Sirmen/Koçhisarlıoğlu/Tanrıver/Süral/Tercan, s. 28.

(31)

gerektiğinde uzlaştırılmaları birliği koruma yönünden önemli bir düşüncedir. Fiilen gerçekleştirilen bu mekanizma uygulamada etkisiz kalmaktadır. Koruyucu ve önleyici yaklaşım açısından doğru olan bu çabanın hakim, uzmanlar ve eşler arasında nasıl işleyeceği açıklanmalı, hakim bu işleme karar vererek uzmanları aileye yönlendirmelidir. Uyarı ve uzlaştırma mekanizması karardan sonra uzmanların mesleki çalışmalarıyla gelişen bir uygulama süreci olarak düşünülmelidir. Evli, yetişkin eşlerin evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri konusunda bilgilendirilmesi, değer, tutum ve davranış değişikliğine yönelmeleri uzmanların mesleki çabası ile süreç içinde gerçekleşebilir. Bu sürece ilişkin işlem basamakları hakim-uzmanlar ve eşler arasındaki diyalogu temel alarak geliştirilmelidir. Uzmanların uyarı ve uzlaştırma kararını koruyucu ve önleyici bir yaklaşımla ele almaları, etkili bir konuma getirilmeleri gereklidir34.

Buna karşılık AMK’ın anılan 7. maddesinde yer alan düzenlemenin teknik manada bir sulh olmadığı; buradaki durumun 1963 tarihinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunumuzdan çıkartılan “sulh teşebbüsü müessesesine” benzediği, zira aile hukuku uyuşmazlıklarının bir çoğunda, tarafların hakimin sulh yoluyla çözüme teşvikine uymaları durumunda, hüküm yerine geçen taraf iradelerine göre dava sulh ile hükme bağlanacaktır35.

34 Cılga, s. 6.

35 Ayan,Serkan, Evlilik Birliğinin Korunması, , Ankara, Türkiye Barolar Birliği Yayınları, 2004, s. 132.

(32)

İKİNCİ BÖLÜM

AİLE MAHKEMESİNDE GÖRÜLEN DAVALAR VE BUNLARA ÖZGÜ YARGILAMA USULLERİ

1. NİŞANLILIĞIN SONA ERMESİ SONUÇLARI 1.1. MADDİ TAZMİNAT

Maddi tazminat, nişanı tek taraflı bir irade beyanı ile ve haklı bir neden

olmaksızın bozan veya nişanın bozulmasına kendi kusuru ile neden olan veya nişanı kendi kusuru ile doğan bir nedene dayanarak yine kendisi bozmak durumunda kalan nişanlıdan talep edilebilir (TMK.m.120)36. Nişanın bozulması halinde açılacak bu dava bir haksız fiil davası olmayıp , aile hukuku sahasına giren bir ilişkiden doğan bir alacak davasıdır. Nişanlanma sözleşmesi tarafların anlaşmasıyla bozulmuşsa, bir tazminat talebi söz konusu olmaz37.

1.1.1. Maddi Tazminat Davasının Şartları

1.1.1.1. Geçerli bir nişanlanma sözleşmesinin varlığı

Tazminat davasının açılabilmesi için her şeyden önce, ortada geçerli bir nişanlanma sözleşmesinin mevcut olup olmadığı araştırılır38.

1.1.1.2. Haklı bir nedenin mevcut olmaması

Haklı neden için bir sayma yoluna gidilemez39. Hâkim tarafından nişanın bozulmasının haklı sebebe dayanıp dayanmadığı belirlenirken, taraflar arasındaki nişanlılığın sürdürülüş biçimini de göz önünde tutulmalıdır. Bir söz veya davranışın birbirlerine karşı, çok teklifsiz ve samimi davranan nişanlılar bakımından nişanın bozulmasında haklı sebep olarak değerlendirilmesi mümkün olmaz.Oysaki, ciddi ve mesafeli ilişkilerde, aynı söz veya davranış aksi yönde değerlendirilebilir. Bu nedenle, nişanın bozulmasında haklı sebeplerin tam bir listesi çıkarılamaz40.

Bir tarafın nişanı kendi kusurlu davranışı ile bozması halinde de “haklı sebebin” varlığını ileri sürmesine olanak kalmaz. Nişanın kusurlu olarak bozulmasından,

36 Öztan, Bilge, Aile Hukuku, Ankara 2004, s. 63; s. 77; Saymen, Ferit H. /Elbir, Halit K., Türk Medeni Hukuku, C. III, Aile Hukuku, İstanbul 1989, s. 60; Velidedeoğlu, Hıfzı Veldet, Türk Medeni Hukuku, C. II, Aile Hukuku, İstanbul 1951, s. 29.

37 Öztan, s. 77; Koç, Nevzat, İsviçre Hukukunda Nişanlanma Sözleşmesi, İzmir 2002, s. 132; s. 132; Velidedeoğlu, s. 29.

38 Öztan, s. 77; Koç, s. 132; Velidedeoğlu, s. 29.

39 Öztan, s. 78; Köprülü, Bülent/Kaneti, Selim, Aile Hukuku, İstanbul 1989, s. 54; Tekinay, Selahattin S., Türk Aile Hukuku, İstanbul 1990, s. 39.

(33)

nişanın sebepsiz yere veya haklı bir sebep olmaksızın bozulduğu veya karşı tarafa haklı sebebe dayanarak nişanı bozabilme olanağını tanıyan olumsuz bir gelişmeye sebebiyet verilip de, karşı tarafın bundan yararlandığı hallerde söz edilebilir41.

1.1.1.3. Davacı, nişanın bozulması nedeniyle bir zarara uğramış olmalıdır

Davacının zarara uğradığının kabulü için aşağıdaki iki şart birlikte gerçekleşmelidir42.

TMK.m.120, sadece, evlenmenin addolunmamasından doğan masrafların istenebileceğini öngörmüştür. Böylece, kanun koyucu menfi zararın tazmini olanağını tanımış olmaktadır43. Menfi zararın sınırlı tazmini söz konusudur. Ayrıca bir evlenmenin gerçekleşeceği inancıyla nişanlanmadan önce yapılan masraflar da istenebilir; çünkü Kanun’da “evlenme amacıyla yaptığı masraflar” denilmektedir44. TMK.m.120’de nişanlanmaya güvenerek dürüstlük kuralına uygun yaptığı masraflar dolayısıyla uğranılan zararın tazmini öngörülmüştür.

Hâkim, maddi tazminatın miktarını nişanlıların durumunuda gözönünde tutarak ve takdir yetkisini kullanarak belirler. TMK.m.120’ye göre, “uygun tazminata” nişanın kusurla bozulması halinde hükmedilir45. Nişanın bozulması durumunda, istenecek tazminat, menfi zararla sınırlıdır46.

Yapılan masrafların dürüstlük kuralına uygunluğu aranır47. Yapılan masraflar, nişanlıların mali olanakları göz önünde tutulduğunda normal sayılabilecek masraflar olmalıdır48. Burada genel ve yöresel âdet, tarafların sosyal durumu da göz önünde tutulur. Ancak, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını aşan her giderin dürüstlük kuralına aykırı olduğu söylenemez. Burada önemli olan, gideri yapanın amacıdır. Örneğin tarafların ödemesi mümkün olmayan ve bu nedenle diğer tarafı baskı altında tutmak üzere yapılan bir giderin dürüstlük kuralına uygun olduğu söylenemez49.

41 Öztan, s. 78; Köprülü/Kaneti, s. 56.

42 Koç, s. 28; Öztan, s. 79; Feyzioğlu, Feyzi N., Aile Hukuku Dersleri, İstanbul 1971 s. 68.

43 Öztan, s. 79; Oğuzman, Kemal/Dural, Mustafa, Aile Hukuku, İstanbul 1998, s. 43; Hatemi,, Hüseyin /Serozan, Rona, Aile Hukuku, İstanbul 1993,s. 52; Köprülü/Kaneti, s. 56.

44 Öztan, s. 80; Tandoğan, Haluk, Aile Hukuku Ders Notları, Ankara 1965, s. 20. 45 Hatemi/Serozan, s. 53; Zevkliler/Acabey/Gökyayla, s. 702; Oğuzman/Dural, s. 121. 46 Yavuz, Nihat, Uygulamada Nişan Davaları, Ankara 1995, s. 253; Öztan, s. 83.

47 Öztan, s. 83; Feyzioğlu, s. 69; Velidedeoğlu, s. 31; Köprülü, Bülent, Medeni Hukuk Genel Prensipler Kişiler Hukuku Aile Hukuku, İstanbul s. 56; Zevkliler/ Acabey/ Gökyayla s. 702; Köprülü, s. 484; Tekinay, s. 45; Dural, s. 45.

48 Öztan, s. 83; Tekinay, s. 44; Zevkliler/Acabey/Gökyayla, s. 702; Koç, s. 95. 49 Zevkliler/Acabey/Gökyayla, s. 702; Tekinay, s. 46; Dural, s. 46.

(34)

Nişanlılardan biri, diğerinin rızasıyla, kendisinden normal olarak beklenenden çok daha fazla masraf yapmışsa, nişanın bozulması halinde, bunların da tazminini isteyebilecektir50.

1.1.2. Maddi Zararın Kapsamı

Maddi tazminatın miktarını her olayın özelliklerine göre, hâkim belirler. TMK.m. 120’de “ uygun bir tazminat”tan söz edilerek bu konuda hâkime takdir yetkisi tanındığı belirtilmek istenmiştir51.

Nişanın bozulması ile zarara uğrayan taraf her zaman yapmış olduğu masrafların tamamının ödenmesini isteyemez; çünkü, bu masraflar karşılığında bazı şeyler iktisap edilmiş olabilir ve bunların, bedelleri karşılığında elden çıkarılması mümkündür52. Bu arada, tarafların karşılıklı durumları, mali güçleri ve kusurları nazara alınır; şartları varsa, tazminat tenkis edilir veya tamamen ortadan kaldırılır53. Nişanın bozulmasında davalı tarafın da kusuru varsa, maddi tazminat davası reddedilmeyip, BK. m. 43, 44’e dayanılarak, uygun bir indirime gidilir54.

Tazminat talebinde bulunabilmeleri için nişanlının veya Kanun’da belirtilen diğer kişilerin masrafları iyi niyetle ve evlenmenin icra olunacağı inancı içinde yaptıklarını ispat etmeleri gerekir.TMK.m.120’ye göre, evlenmenin gerçekleşmeyeceğini bilmesine rağmen, nişanlılardan biri veya Kanun’da belirtilen kişiler birtakım masraflar yapmışlarsa bu masraflar için tazminat talebinde bulunamazlar55.

1.1.3. Maddi Tazminat Davasında Yargılama Usulü

Davanın tarafları, kural olarak nişanlılardır.Tazminat davası kusurlu nişanlıya karşı açılır; onun ana babası veya onlar gibi hareket eden kimselere karşı açılamaz56.

Aleyhine dava açılan nişanlı küçük ise, mahkemede yasal temsilcisi tarafından temsil olunur. Ancak, verilecek hüküm yasal temsilciyi değil, küçüğü bağlar57. Nişanlı ile

beraber veya ondan ayrı olarak nişanlının ana babası veya onlar gibi davranan diğer

50 Öztan, s. 83; Velidedeoğlu, s. 30; Saymen/Elbir, s. 61; Tandğan, s. 21.

51 Zevkliler/Acabey/Gökyayla, s. 703; Feyzioğlu, s. 70; Köprülü/Kaneti, s. 58; Akıntürk, s. 46. 52 Öztan, s. 83; Oğuzman/ Dural, s. 46; Saymen/ Elbir, s. 62.

53 Öztan, s. 84; Feyzioğlu, s. 70; Zevkliler/Acabey/Gökyayla, s. 703;Tekinay, s. 43.

54 Velidedeoğlu, s. 30; Tekinay, s. 43; Saymen/Elbir, s. 60; Feyzioğlu, s. 64; Zevkliler/ Acabey/ Gökyayla, s. 702.

55 Öztan, s. 84; Tekinay, s. 44; Feyzioğlu, s. 65; Saymen/Elbir, s. 61.

56 Öztan, s. 85; Oğuzman/Dural, s. 45; Köprülü/Kaneti, s. 55; Hatemi/Serozan, s. 53 57 Öztan, s. 85; Feyzioğlu, s. 66.

(35)

kişiler, mesela kardeş de maddi tazminat davası açabilir58. Aynı şekilde, çocuğu büyüten müessese nişanlanma sözleşmesi dolayısıyla harcamada bulunmuşsa, yapılan masraflar dolayısıyla mevcut zararlarını nişanı bozan taraftan talep edebilir59. Maddi

tazminat talebi hakkı bir kişilik hakkı olmadığı için, nişanlının ölümünden sonra mirasçılarına geçer; bu hakkın temliki de mümkündür60.

Maddi tazminat talebinde bulunan taraf, iddiasını ispat ile yükümlüdür. Maddi tazminat talebinde bulunan taraf, geçerli bir nişanlanma sözleşmesinin varlığını, nişandan haklı bir sebep olmadan dönülmüş olduğunu veya kendisinin nişanı haklı bir sebeple bozduğunu ve Kanun’un belirttiği nitelikte bir maddi zararın meydana geldiğini ispatla yükümlüdür61.

Nişanı, davalı taraf bozmuşsa, haklı bir sebebe dayanarak nişanı bozduğunu ispat etmedikçe, tazminat ödeme yükümlülüğünden kurtulamaz. Davacı ise, nişanı davalının bozduğunu ispat ile yetinir. Maddi tazminat davası, butlan ve boşanma davalarından farklı olarak davalının aynı amaçla borç altına girmelerinden doğan zarara dayanmalıdır62. Tazminat davası açabilmek olanağı, süre açısından TMK.m. 123 ile sınırlanmıştır. Bu maddeye göre, nişanın bozulmasından itibaren bir yılın geçmesiyle zamanaşımı gerçekleşir435.

1.2. MANEVİ TAZMİNAT

Nişanlanma sözleşmesinin bozulması halinde, sadece maddi tazminat davası değil,

şartları varsa, TMK.m.121’e göre manevi tazminat davası da açılabilir. Bu dava, tek başına açılabileceği gibi, maddi tazminat davası ile birlikte de açılabilir63. Nişanlanma sözleşmesinden haksız surette rücu ile nişanın bozulması, bir sözleşme ihlalidir; haksız fiil değildir.Nişanın bozulması, çoğu kez, nişanlının ruh alemini etkiler; onun bazen acı çekmesine, bazen hayata karşı küsmesine, kısacası manevi huzurunun bozulmasına yol açar; nişanın bozulmasıyla şeref ve haysiyeti zedelenir. İşte, bütün bu hallere maruz kalan nişanlı için, manevi bir zarar söz konusudur64.

58 Feyzioğlu, s. 67; Köprülü/Kaneti, s. 56; Hatemi/Serozan, s. 54. 59 Öztan, s. 85; Feyzioğlu, s. 69; Tekinay, s. 46; Velidedeoğlu, s. 36.

60 Öztan, s. 85; Köprülü, s. 484; Tekinay, s. 49; Feyzioğlu, s. 70; Köprülü/Kaneti, s. 57; Hatemi/ Serozan, s. 53.

61 Tekinay, s. 49; Feyzioğlu, s. 65; Koç, s. 106. 62 Tekinay, s. 46; Köprülü/Kaneti, s. 58; Koç, s. 106. 63 Öztan, s. 86; Oğuzman/Dural, s. 45.

(36)

1.2.1. Manevi Tazminatın Şartları

TMK. m. 121’e göre, manevi tazminatın istenebilmesi için şu şartlar aranmaktadır65.

1.2.1.1. Geçerli bir nişanlanmanın mevcut olması

Nişanın bozulmasından dolayı manevi tazminat davası açılabilmesi için, her şeyden

önce geçerli bir nişanlanmanın mevcut olması aranır.Ancak taraflar aralarında evlenme iradesi olmaksızın evli gibi bir arada yaşıyorlarsa ve daha sonra bu birlikte yaşamayı erkek sona erdirmiş ise, kadın nişanın bozulması dolayısıyla manevi tazminat talebinde bulunamaz66.

1.2.1.2. Nişanın tek taraflı bozulması

Nişan tarafların anlaşmasıyla değil, tek taraflı da bozulmuş olabilir. Kanun koyucu, nişanlıları evlenmeye zorlamamak için nişanın nişanlılardan biri tarafından tek taraflı irade beyanıyla bozulacağını kabul etmiştir67.

1.2.1.3. Kişilik hakkının saldırıya uğraması

Kanun’da kişilik hakkının saldırıya uğraması dolayısıyla, kişilik menfaatlerinde bir zedelenmenin varlığı aranmaktadır. Nişanın bozulmasından doğacak “normal” elem, üzüntü veya hayal kırıklığı vs....kişilik haklarının ihlali sayılmamalıdır68.

1.2.1.4. Kişilik hakkına hukuka aykırı bir saldırı olması

TMK.m.121’de, kişinin “kişilik hakkının saldırıya uğraması” ifadesine yer verilmiştir.“Kişilik haklarının saldırıya uğraması” ifadesinden anlaşılması gereken

65 “...Manevi tazminat talep edebilmek için, kişilik haklarının ihlali, terk edilen nişanlının şeref ve namus duygularının yaralanmış olması veya çevresine karşı küçük düşmüş, itibarının zedelenmiş olması gerekir. Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin salt üzüntü sebebiyle manevi tazminata hükmedilmesi ve hükmedilen miktarın kanun gereği karşı taraf olarak nişanlıdan tahsili gerekirken, babanın da sorumlu tutulması hatalıdır. Ayrıca, nişanın bozulması halinde mutad dışı hediyelerin iadesinin talep edilebileceği, yerleşmiş Yargıtay uygulamasına göre ise; kullanılmakla eskiyen yada tüketilen eşyaların iadesine karar verilemeyeceği gözetilmeden ayakkabı ve giyim eşyası v.b. kullanılmakla eskiyen eşyaların bedeline hükmedilmesi de doğru değildir”., Yrg. 3. HD., 2004/6788 E., 2004/7878 K., 08.07.2004 T., (Corpus İçtihat Programı)

66 Öztan, s. 87; Hatemi/Serozan, s. 55.

67 Öztan, s. 87; Köprülü/Kaneti, s. 58; Hatemi/Serozan, s. 56.

68 Öztan, s. 87; Velidedeoğlu, s. 39; Feyzioğlu, s. 71; Oğuzman/Dural, s. 48; Saymen/Elbir, s. 63; Tekinay, s. 52. “... TMK.nun 121. maddesine göre, nişanın bozulmasından kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan sair taraftan (nişanlıdan) manevi tazminat olarak uygun bir miktarda para ödenmesini isteyebilir. Üzüntü duymak başlı başına manevi tazminatı gerektirmez. Manevi tazminat talep edebilmek için, kişilik haklarının ihlali, terk edilen nişanlının şeref ve namus duygularının yaralanmış olması veya çevresine karşı küçük düşmüş, itibarının zedelenmiş olması gerekir”, Yrg. 3. HD., 2004/10859 E., 2004/10509 K., 05.10.2004 T., (Corpus İçtihat Programı).

(37)

husus, “kişilik hakkına hukuka aykırı bir saldırının” varlığıdır69. Nişanın bozulmasıyla bir tarafın ileriye ait ümitlerini yitirmiş olup olmadığına bakılır70.

1.2.1.5. Tazminat talebinde bulunacak tarafın kusursuz olması

Kanun koyucu, nişanın bozulması nedeniyle tazminat talebinde bulunacak tarafın kusursuz olmasından söz etmemiştir (TMK.m. 121). Ancak Yargıtay kararlarında manevi tazminat talep edenin kusursuz olduğunun ispat etmesi gerektiğini belirtmiştir71.Diğer nişanlının nişanın bozulmasında daha az kusurlu olması halinde bunu tazminatın indiriminde göz önünde tutmak uygun olacaktır. Ancak, nişanı bozanın kusuru çok ağır, karşı tarafınki çok hafif ise, TMK.m.121 uygulanmaz ve kusuru ağır olan nişanlı manevi tazminat ödemekten kurtulamaz72.

1.2.2. Manevi Zararın Kapsamı

Manevi tazminat davasının şartları varsa, hâkim takdir hakkını kullanarak (TMK.m.4) tarafların toplumsal, kültürel vs. özelliklerine bakarak manevi tazminatın kapsamını belirler. Hâkim, TMK.m.121’e göre sadece paraya hükmedebilir. Başka türlü bir karar yoluna, örneğin özür dileme, kararın yayımlanması yoluna başvuramaz73.

Hâkim, tazminat olarak belli bir miktar paraya toptan hükmeder. Manevi tazminata irat şeklinde hükmolunamayacağı gibi (TMK.m.176 / II), mahkemece taksitlere bölünerek hüküm altına da alınamaz74. TMK.m.121’e göre “hâkim uygun miktarda bir para ödenmesine hükmedecektir” demektedir.Manevi tazminata para olarak karar verildiğinde, zarar verici olayın (nişanın bozulmasının) meydana gelmesinden itibaren yasal faize tabi olur. Ancak, bunun için, davacının ayrıca talepte bulunması şarttır75.

1.2.3. Manevi Tazminat Davasında Yargılama Usulü

Manevi tazminat davası açmak hakkı, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır; bu

69 Akıntürk, Turgut, Türk Medeni Hukuku, İstanbul 2006, s. 52; Öztan, s. 89; Tandoğan, s. 23. 70 Öztan, s. 89.

71 “...Nişanın bozulması halinde, nişan duyuru giderlerinden olan, yiyecek ve giyecek giderlerinin tazmini istenemez. Ancak, mutad dışı olduğu belirlenen hediyelerin aynen veya bedelen iadesi istenebilir. İade için, taraflardan birinin kusurlu olması gerekli değildir.Manevi tazminat talep edenin kusurunun olmaması ve nişanın bozulmasından dolayı, fahiş surette zarara uğramış olduğunun ispatı gerekir”, Yrg. 3. HD., 1994/6159 E, 1994/7437 K., 09.05.1994 T., (Corpus İçtihat Programı)

72 Öztan, s. 90; Tandoğan, s. 24; Saymen/Elbir, s. 62. 73 Öztan, s. 90; Akıntürk, s. 53; Tandoğan, s. 24.

74 Koç, s. 113; Akıntürk, s. 54; Tekinay, s. 60; Oğuzman/Dural, s. 52. 75 Öztan, s. 91; Akıntürk, s. 55; Tekinay, s. 60.

Referanslar

Benzer Belgeler

İle daha önce bu görevlerde bulunmuş olmak şartıyla halen bir kamu görevi yapmakta olanlar atanabilirler.. Atamalar, Adalet Bakanlığınca ilgilinin mensup olduğu

Bu çalışmada da toplumun en küçük ve en önemli kurumu olan aile ile ilgili yazılan kitaplar ve yapılan araştırmaların literatür taraması yapılarak aile,

« Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun.. « Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve

Uzak komşu da ya evi uzak olan veya akrabadan olmayan veya da müslüman olmayan komşudur... Birincisinin üç hakkı vardır: Komşuluk hakkı, yakınlık hakkı ve

• Çocuğunuzun her şeyin farkında olduğunu bilin: Çocuklar kendilerine şiddet uygulanmasa veya şiddet onların yanında gerçekleşmese bile evdeki şiddeti hissederler ve

Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü, ailelerin gönderdiği şikâyet mektuplarından hareketle, güvenli internet, internet kafeler, internet oyunları

MADDE 21. - Cumhuriyet savcıları, bulundukları il merkezi veya ilçenin idarî sınırları ile bunlara adlî yönden bağlanan ilçelerin idarî sınırları içerisinde

4. Atamalar, Adalet Bakanlığınca ilgilinin mensup olduğu kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yapılır. Bölge idare