• Sonuç bulunamadı

Orhan Velinin bütün şiirleri (1)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Orhan Velinin bütün şiirleri (1)"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

insanlar ve kitaplar

Orhan VeJ^inbütün şiirleri <»

Orhan Velinin bütün gürlerini bir arada ve az I çok yazılış tarih lerine göre sıra- ı

Y A Z A N ı

Prot. Sabri Esat Siyavuşgil

lanmış olarak gö

rünce, birçoklan gibi benim de ka­ famda yer etmiş olan Orhan Veli muamması, nihayet vuzuhun ay­ dınlığına kavuştu. Arada bir mec­ mua sayfalarında gözümüze ilişip bizde hayret, garipseme, hattâ, öfke his ve arzularını uyandıran bu şiirler, şimdi elele verip karşı­ mıza çıkıyor ve bir ruh hâletlnın ,ı

sürekli, özü ve istikameti belli, hattâ her tezahürü ile mantıki macerasını güneş ışığına boğuyor. Bu şiir kitabında, kısa, fakat her merhalesi ayn bir şairin ömrünü dolduracak kadar kesif bir sanat hayatının tasdikli bir hal tercü - mesi gibi aslına uygun, veciz ve berrak bir hikâyesi var.

Bakıyonız, Mehmet Ali Sel tak­ ma adiyle neşrettiği ilk şiirlerin­ de Orhan Veli, muasır şiir katarı­ nın vardığı son istasyonda bekli - yen aceleci, fakat çaresiz bir yol­ cu gibi mütevekkildir. Onun da ba vulunda kafiye ve vezin avadanlık lan var, nazmın çeşitli örnekleri var, kendinden evvel aynı İstasyo­ na yolu düşmüş olanlann yere at- tıklan bilet parçalan kabilinden, şiir zımbasını yemiş kelimeleri, ha yalleri ve mevzuları var.. Mevzu- larına bakıyoruz, her biri yol bo­ yunca kaç kontrolden geçmiş, ben zerleri daha ilk gişede deste deste duran mevzular. Şiir dünaysma ba kıyoruz, bu dünya, vagonun kori­ doruna çoktandır asılmış bir gü­ zergâh haritasından farksız. Son menzile kadar sıralanan istasyon­ ları blrblr seçebiliyoruz. Güneşli bahçelerinde körpe çocukların a- gaç altında şarkı söyledikleri, li­ manlarından beyaz yelkenlilerin ufka doğru stlzüldüğü duraklar var, Venedik gondollannm bağlı durduğu rıhtımlar var, masal di­ yarları var. Bu bize yabancı gel- miyen panoramadan Orhan Veli, i yaşının ve melânkolik ruhunun şâiı-ane hassasiyetiyle gelip geç - mtş. Fakat bıı hassas yolcu, men ziline varıncıya kadar, elindeki bl letl asabi parmaklariyle bir hayli didiklemiş, ötesini berisini kopar­ mış görünüyor.

Meselâ kafiyelerde, balhassa fiil kafiyelerinde, klâsik tertip fazlaca zedelenmiştir, mısraın hecede a- henk garantisi zannedilen orta ya rığı teklifsizce biraz yana kaçmış­ tır, sentaks Fazıl Hüsnü Dağlar- canm serazatlığına kendini kap­ tırmıştır. Fakat bu küçült kırpın­ tıları hoş görürseniz, Orhan Veli­ nin ilk şiirlerinde itiyatlarınızı sar­ sacak bir manzara ile karşılaş - mazsınız. Bizzat Orhan Veli de, şiir katarının vardığı son istasyon da trenden indiği zaman, elindeki bilete bakınca, seyahatinin hat boyunu aşamadığını görmüş olsa gerektir. îşte ancak o zaman genç Şair, daha başka iklimlere sefer edebilmek için çareler ve imkân­ lar aramağa başlıyor.

Muasır şiir katarının vardığı son istasyonda, daha uzak sefer­ leri hayal ederek bekliyen genç yolcu, bavuluna doldurduğu eşya­ yı tekrar elden geçirip lüzumsuz­ larım, köhnelerini, modası geçmiş lerinl çıkarıp atmak kararındadır. Kafiye ve vezinden başlayarak, şiire kuyumcu sanatı olarak gir­ miş ne varsa, hepsine bir safra na­ zariyle bakıyor. Zihin yoran teş­ bihleri, rengârenk hayalleri, du - man gibi uçup giden duyguları, zikzaklı Üslûbu çocukluktan beri cepte taşınıp da artık ağırlık ver miye başlayan alacalı zıpzıplar gi­ bi avuç avuç çıkarıp atmak ve da­ ha hafif adımlarla yola düzülmek istiyor, öyle sanıyoruz ki, şiire el işi kâğıdı, yaldız, boncuk, çalgılı ve guguklu saat hoşluğunu ve gü­ zelliğini veren bütün bu teferrüa- tı çöp tenekesine atacak olursa, okuyucusuna İçini döktüğü za­ man, onda hemen pertevsizini ta­ kıp çarklara ve dişlilere bakan bir saatçi şüphesi uyanmıyacak, şa­ irle ötesi arasında birlikte işlenmiş savap ve günahların mahrem sa­ mimiyeti ve uzun bir dertleşmenin karşılıklı ve sıcak alâkası doğa­ caktır. Zaten muasır şiiri dar bir hududun İçine hapseden şey, şairin okuyucuyu ürküten, tereddüde ve şüpheye düşüren bu «şâlranelik- ler» i değil midir?

îşte Orhan Veli, bu durak ye­ rinde, bavuulndakt bütün eski şft- iraneliklert çıkarıp çıkarıp atıyor. Yolcu hafiflemiş, tren yolunun son istasyonunu aşarak, kapısı pek seyrek çalınan bir kervansa­ raya varmıştır. Bavulun içindeki­ ler yandan yarıya azalmıştır a- ma, Orhan Velinin içi henüz ra­ hat değildir. Kuyumcu avadanlık larmdan ve nakkaş hünerlerinden kurtulan şair, şimdi başka bir en­ dişeye düşmüştür. Şiir dünyasının kelimeleri ne olacak? Hani o, ne­ siller boyunca elden ele teşbih gi­ bi dolaşıp yontulan, cilâlı bir hale gelen, hattâ renk ve kokuya ba- tınlan şairane kelimeleri hâlâ ba­ vulunda muhafaza edecek midir? Şairle meraklı okuyucusu arasın­ da parolaya benzlyen bu elcili bi­ cili sözleri topyekûn atmadıkça ve yerine günlük hayattan rastge- le derlenmiş kelimeler koymadık­ ça, şiir dilinde klişe olmuş acayip ve sun’I üslûp eanbazlıklanndan

v b b geçip kaba, fakat munis halk

(2)

yoktur. Orhan Ve İt, kervansara - yında İkinci bir tasfiyeye başla - yor ve diline gtln --- lük konuşmala *

rın o teklifsiz ahbap edasını veri­ yor. Artık bu dille herkese hitap edebilir ve her derdini anlatabilir, düşüncesindedir.

Orhan Veli bu kervansarayda ba vulunu büsbütün bırakmış ve va­ rını yoğunu bir çıkına doldurup tekrar yola düşülmüştür. Artık şa­ iri, Allahın rahmetine kavuştuğu güne kadar, elinde bu çıkmiyle tek başına ve serazat dolaşır görmek­ teyiz. Bu çıkının İçindekiler, kita­ bı baştan aşağı okursanız, görür­ sünüz ki, artık sır değildir. Şair, zaten yolculuğa İlk çıkışında, ba­ vuluna, bir sürü boncuk ve ellş! kSLğıdiyle birlikte bunlan yerleş­ tirmişti. Menzilden menzile gider­ ken sÜRİcri attı, fakat bunlan sak ladı. Bunlar, şiir İklimlerinde se­ fere çıkmış nice şairlerin dağarcı­ ğında taşınmış mukaddes emanet­ lerdendir. İşte Orhan Velininkller: Uçsuz bucaksız bir can sıkıntısı, tabiatla ve İnsanla avunmak İh­ tiyacı, ölümün cazibesine tutula­ rak hayatı doyasıya sevmek hail. Vanl İnsanlığın bir hali. Kahra - manlık taalamıyan, bögürmlyen, şahlanmıyan, felsefe yapmıyan ba sit ve mütevazi beşeriyetin ezeli ve ebedi şikâyeti... Orhan Veli, SU leyman Efendinin ağzından insan­ lığın bu halini anlattı ve gerisine karışmadı. Eğer Orha Veli, hâlâ bazılarımız için bir muamma ise, bu onun değil, İnsanlığın kabaha­ tidir.

1) Orhan Veli, Bütün Şiirleri,

Varlık Yayınlan, 19*1.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği T a h a T o ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Saydam ’ın başbakanlığı bittikten sonra da sık sık hatırlanan ve çoğu zaman geçerliliğini kaybetmeyen bu sözün sahibi Refik Saydam, 19 M ayıs 1919’da

Olgu Sunumu: Eagle Sendromu (Uzamış Stiloid Çıkıntı Çıkıntı Çıkıntı Çıkıntı)))) Case Report: Eagle’s Syndrome (Elongated Styloid

Serbest kemik greftleri de plağa ek- lenebilir veya plak revaskülarize kemik greftleri için bir temel olarak kullanılabilir (5).. Biz de ol- gumuza titanyum mesh ve kondil

Ve inanıyorum ki, herkes çok iyi nörolog olur, çok büyük cil­ diyeci olur, çok iyi röntgenci olur, çok iyi dahiliyeci olur, çok iyi cerrah olur, ama psikiyatr olmak

Çalışmamızda iki grup ara- sında anlamlı fark olmamakla birlikte, deney grubun- da sigara kullananlarda depresyon puanının daha yüksek olduğu; her iki grupta sigara

Sağlık hizmetlerinin büyük bir bölümünü kapsayan anne ve çocuk sağlığının geliştirilmesi, korunması, doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası bakımın sağlanmasında

Envâru’t- Tenzîl’inde hablullahı, din-i İslam veya Allah’ın kitabı Kur’an olarak yorumlar. Çünkü Peygamber Efendimiz de bir sözlerinde; “el- Kur’ânu

Aşık Veysel’in kültür çiçeği dedi­ ği Ruhi Su, başta Pir Sultan, halkın sesini, ezil­ mişliğini, direnişini, özlemini duyuran tüm ozanlarla özleşiyor,