• Sonuç bulunamadı

Güler yüzlü şen kız!:Şair, "Teyzemin adı Sare" diyerek tanıtmıştı bize onu. Sare Hanım'ı yitirdik; Nazım Hikmet'i gören bir çift göz daha eksildi dünyadan...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Güler yüzlü şen kız!:Şair, "Teyzemin adı Sare" diyerek tanıtmıştı bize onu. Sare Hanım'ı yitirdik; Nazım Hikmet'i gören bir çift göz daha eksildi dünyadan..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

'¿Milliyet

EDİTÖR: B ü le n t Berkm a n

Faks: (0 2 1 2 ) S O S 63 4 8 bberkman@milliyet.com.tr

KÜLTÜR/SANAT

. . _____ | B I ■■ B 1..

mm

Şair,

Teyzem in adı Sare"

diyerek tanıtmıştı bize onu. Sare Hanım'ı

yitirdik; Nâzım Hikmet'i gören bir çift göz daha eksildi dünyadan...

Faks: 505 63 48

A

nkara Merkez Komutan- lığı’nm kapısına gelen ka­ dın, görevliler tarafından durdurulur, içerdeki hücrelerden bi­ rinde kalan ve idam istemiyle yargıla­ nan adamın adını vererek beklemeye başlar.

Bir elinde kek­ ler ve pastalarla do­ lu bir torba, öbü­ ründe bir bahar da­ lı tutan kadının yü­ zünde makyaj yok­ tur. Makyaj konu­ sunda, beklediği tu- tuklunun sözleri ge­ lir aklına. “Senin bu takma, takıştır­ malara hiç ihtiyacın yok. Takınacağın en iyi huyun, tabii güzelliğin olsun. Şu üstünde taşıdıkların da, bunların karşılığı olan para da bozar adamı. Kızma bu söylediklerime, paranın girdiği yerden insanlık çıkar gider.”

Kadın, Mareşal Fevzi Çakmak’ı tanımaktadır. Kendisine, idam ceza­ sıyla yargılanan adamın serbest bıra­ kılması için Mareşalle konuşmasını söyleyenlere “Dünyada hak, adalet diye bir şey kalmamış mı ki, ben Çak- mak’a gidip boyun eğeceğim? Git­ mem” yanıtını vermiştir.

Bahar dalı

Tanımadığı bir sürü insan “Hoş- geldiiıiz... Hoşgelüiniz...” diyerek ka­ dına doğru yaklaşır. Arkalarından beklediği adam çıkagelir. Kadını ku­ caklayıp öptükten sonra yiyecek dolu paketleri tutuklulara uzatır. “Bu pa­ ketler sîzlerin. Bahar dalı benim. Çi­ çekleri yakamda kalacak.”

Kadının gözü adamın ayağındaki yün çoraplara ve takunyalara takılır. Bir duvarın dibinde oturup bir süre konuştuktan sonra adam yeni yazdı­ ğı bir şiiri okumaya başlar. “Bugün pazar / Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar...”

Görüşme sona erdiğinde, adam

yerinden kalkar ve kapının ardında kaybolur göz­ den. Uzun bir koridorda yürüdüğü ayağındaki ta­ kunyaların çıkardığı sesten anlaşılır.

Yakasına kadının getirdiği bahar dalını takan Nâzım Hikmet, otuz baharı dört duvar arasında karşılayacağı cezaya çarptırılınca önce Çankırı, ardından da Bursa Cezaevi’ne gönderilir. Her iki yerde de kadın, şairi ziyaretten geri kalmaz. Nâ­ zım Hikmet, açlık grevi yaptığı dönemde hastala­ nıp, Cerrahpaşa Hastanesi’ne yatırıldığında has­ tane koridorlarında görürüz “mini mini” kadını. Tanıdığı biri yardım eder kadına. “Bekle” der,

Hazım Hikmet

“Doktorlar muayene ediyorlar, şimdi çıkarırlar. Odasına giderken bir rastlantıymış gibi karşılaşır­ sınız.”

Nâzım Hikmet odadan çıkmca, kadın özlem­ le sarılır boynuna, ikisinin sarmaş dolaş olduğu­ nu gören gazeteciler bu fırsatı kaçırmazlar. E r­ tesi gün, gazetelerde karısının, Nâzım Hik­ m etle fotoğraflarım gören Şevket Mocan haka­ ret dolu sözler savurur: “Alçak karı, casus. Sen onların başısın. Dilerim hapislerde çürürsün, çürürsün hapislerde...” Bu sözler üzerine kadın, kızının hatırına katlandığı kocasıyla arasında

kalan ipleri de koparır.

Şaire yapılan haksızlıkların dile getirileceği bir toplantıya katılan ka­ dın, salona doluşan gericiler tarafın­ dan ağır hakarete uğrar. Saldırıdan kaçırılarak Kuzguncuk’taki evine geldiğinde, köşebaşına gizlenen bir yobazın, elindeki taşla başına vura­ cağı sırada, olayı fark eden bir polis tarafından kurtarılır. Eve girdiğinde Nâzım Hikmet’i düşünür. Yakınları­ nın yaşamı bu denli tehdit altınday­ ken, serbest bırakıldığında şairin ya­ şama şansı ne kadar olabilirdi?..

Nâzım neyin olur?

Nâzım Hikmet çok sevdiği mem­ leketini terk etmek zorunda kaldı­ ğında, kadın da, evlendiği Avni Bey’in görev yeri olan Ikizdere’ye gi­ der. Yıllar sonra bir gün karşısına çı­ karıldığı hakim sorar: “Nâzım Hik­ met senin neyin olur?..” Kadının ya­ nıtı üzerine hakim “Tevkif kararı” verir. Bu sözü kadın “Tehkik karan” diye anladığından, bir sürü erkek mahkum arasına konulmasına bir anlam veremez. Katiller ve hırsızlar arasında 22 gün kaldıktan sonra bu sefer Rize Savcısı’nın karşısına çıka­ rılır. Savcı da aynı soruyu yineler: “Nâzım Hikmet’in neyi oluyorsun?”

Kadına kurulmak istenilen

komplonun farkında olan savcı, çekmecesinden Nâzım Hikmetin bir şiir kitabını çıkarır: “Çok sever­ dim Nâzım Hikmeti. Başka eserle­ rini de okudum. Toprağı bol olsun rahmetlinin!..”

Şairin ölüm haberini alan kadın, ona olan sevgisinden hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar. Ablasının oğlu, sevgili yeğeni, kendisi için şu dizele­ ri yazan Nâzım Hikmet yoktur artık dünyada.

Teyzemin adı Sare

Kendisi m ini m ini bir fare

Girdiği kalpten etmektedir p a r,

itici dışlı sırma saçlı güler yüzlü Teyzemin gözleri m avi sema

„j

thtiyarmı m uam m a g, G üler yuzlu inci dişli sm na saf

16 Haziran günü, Nâzım Hikmet’in teyzesi Sare Hanım’ı 95 yaşında kaybettik. Nâzım Hik­ m eti görmüş bir çift göz daha eksildi dünyamız­ dan. Dünya bir parça daha yoksullaştı, bir parça daha kaybetti sıcaklığından!..

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Laz İsm ail'in yanında Nimet Naciye adlı b ir kadın da va rd ı. Bütün tertibatı Gazi Paşa’ya hitaben yazdığım bir mektupla Vali Pa­ şa’ya İhbar ettim. Eski

Hatırlayamayanlar için birkaç kelime ile -ki ne mümkün!- bu büyük İstanbul âşığını bir kere daha analım.. Sermet Muhtar 1887’de

Nine apansızın ölüp varı yo ğu ka­ panım elinde kalınca baskısız kalan Sadi, K avuklu H am dinin orta oyun­ larında, Şevkinin tiyatrosunda aktör lüğe

A number of independent practice tasks can be suggested for the client following the first consultation, for example, collection of stuttering severity scores during everyday talking

Bu tür sergiler bir bakım a devlet müzelerinin çoktandır unu­ tulmuş ya da pek az rastlanan’ tanıtıcı, kültürel işlevini üstlen­ meleri yanı sıra,

BEN DE FOTOĞRAFINI ÇEKİYORUM — Sami Güner’e göre Yunus Emre’den Tlırgut Uyar’a şairler, insanın ve doğanın şiirini yazıyor, kendisi de fotoğrafını

SEVSAY: Türkiye’de, merhum Cemal Reşit Rey ile 9-10 yıl süren çalışmala­ rımdan sonra uzun bir süre Viyana Mü­ zik Akademisi’nde Kompozisyon ve Or­ kestra

İnsanlığın başlangıcından bugüne değişime uğrayan doğada görülen farklılıklar, değişen toplumsal değerler ve doğa insan ilişkisi ve sanat- sal