• Sonuç bulunamadı

Michael Ende'nin "Momo" adlı eserinin Türkçe çevirisine eleştirel yaklaşım

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Michael Ende'nin "Momo" adlı eserinin Türkçe çevirisine eleştirel yaklaşım"

Copied!
122
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ALMAN DİLİ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI ALMANCA ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

MICHAEL ENDE’ NİN “MOMO“ ADLI ESERİNİN TÜRKÇE ÇEVİRİSİNE ELEŞTİREL YAKLAŞIM

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Tülay Yılmaz

Danışman: Prof. Dr. Altan Alperen

Ankara Eylül, 2012

(2)

Tülay YILMAZ’ın “Michael Ende’nin “Momo” Adlı Eserinin Türkçe Çevirisine Eleştirel Yaklaşım” başlıklı tezi Alman Dili ve Eğitimi Anabilim Dalı Almanca Öğretmenliği Bilim Dalında Yüksek Lisans olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Altan ALPEREN

Üye: Doç. Dr. Ünal KAYA

(3)

i ÖNSÖZ

Çalışmalarımda benden yardımını hiçbir zaman esirgemeyen ve engin bilgisi ile hep yanımda olan değerli tez danışman hocam Prof. Dr. Altan Alperen’ e ve katkılarından ve desteklerinden dolayı hocam Prof. Dr. Tahsin Aktaş’a teşekkürü borç bilirim. Ayrıca manevi olarak bana güç veren ve bana tez çalışmam boyunca çalışma ortamı hazırlayan aileme minnettarım. Dilerim bu çalışmam benim için geleceğe ışık tutar ve yol gösterir.

Tülay YILMAZ

(4)

ii ÖZET

MICHAEL ENDE’ NİN “MOMO“ ADLI ESERİNİN TÜRKÇE ÇEVİRİSİNE ELEŞTİREL YAKLAŞIM

YILMAZ, Tülay

Yüksek Lisans, Alman Dili Eğitimi Anabilim Dalı, Almanca Öğretmenliği Bilim Dalı Tez Danışmanı: Prof. Dr. Altan ALPEREN

Eylül- 2012, 115 Sayfa

Kültürlerarası iletişimin günden güne bir zorunluluk haline geldiği günümüz koşullarında, iletişim aracı olarak yazınsal metinler ve bu metinlerin çevirileri son derece önem kazanmıştır. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de bir gereksinim haline gelen çeviri, sürekli olarak bir gelişim içerisindedir.

Bu çalışmada Alman Çocuk Edebiyatı yazarlarından olan Michael Ende’nin „Momo“ adlı çocuk romanın kaynak ve hedef dil metinlerinin karşılaştırmalı çözümü ve yazınsal metinlerin çevirisi ve çeviride karşılaşılan çeviri sorunları irdelenmeye, ve aynı zamanda çevirmenin çeviri eylemi esnasında benimsediği tutum ve seçimlerde tespit edilmeye çalışılmaktadır.

Bu çalışmanın giriş bölümünde genel olarak çeviri bilimine genel bakış, çeviri çeşitleri, yazın çevirisi, yazın çevirisinde çeviri sorunları, çeviribilim yaklaşımları, eşdeğerlik ve günümüz çeviri kuramları ışığında çeviri eleştirisi anlayışından bahsedilmektedir. Çalışmanın ikinci bölümünde Alman Çocuk Edebiyatı yazarlarından Michael Ende, eseri „Momo“ hakkından genel bilgiler sunulmuştur. Çalışmanın üçüncü bölümünde Leman Çalışkan tarafından Almancadan Türkçeye çevrilmiş olan eserden örnekler verilerek çeviri sürecine eleştirel olarak yaklaşılmıştır. Çevirmenin çeviri eylemi esnasında kullandığı yöntem ve teknikler örneklerle ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Çalışmanın dördüncü ve son bölümü ise sonuç bölümüdür ve analiz edilen metnin değerlendirilmesi niteliğindedir.

(5)

iii ABSTRACT

A CRITICAL APPROACH TO TURKISH TRANSLATION OF LITERAL WORK “MOMO” BY MICHAEL ENDE

YILMAZ, Tülay

Post Graduate, Department of German Language Teaching, German Teaching Discipline

Thesis Advisor: Prof. Altan ALPEREN September-2012, 115 Pages

In recent conditions where intercultural communication has gradually become a necessity, literary texts as a means of communication and the translation of these texts have been extremely important. In our day, translation which becomes a necessity, as it was in the past, is in a constant development.

This study aims to address comparative analysis of the source and target language texts of children’s novel “Momo” written by Michael Ende who is one of the German Children’s Literature Writer, and to examine the translation of literary text and the translation issues encountered in the course of translation, and to determine the attitudes and preferences adopted by the translator during the translation.

In the introduction part of the study, a general overview to translation studies, translation types, literary translation, translation issues in literary translation, translation studies approaches, equivalence and understanding of translation criticism in the light of contemporary translation theories were addressed in general. In the second part of the study, general information about “Momo” written by Michael Ende who is one of the German Children’s Literature Writer was presented. In the third part of the study, it has been critically approached to the translation process by giving examples from the novel translated into Turkish from German by Ms Leman Çalışkan.

The final part of the study is a conclusion and the assessment of the text which analysed.

(6)

iv İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ………...i ÖZET………...………..ii ABSTRACT………...………..iii İÇİNDEKİLER………...………...iv GİRİŞ..………...………...…...1 1. ÇALIŞMANIN KONUSU………...……...………...…..4 1. 1. ÇALIŞMANIN KONUSUNA GİRİŞ…………..…….………...……4 1. 1. 1. Problem Durumu……...………...………..……4 1. 1. 2. Amaç………..………...…...……..4 1. 1. 3. Önem………...………...………..…..5 1. 1. 4. Varsayımlar………...………...………..……5 1. 1. 5. Sınırlıklar………..………..………...…6 1. 2. Yöntem………...………...…...……7 1. 2. 1. Araştırmanın Modeli………...….…...7 1. 2. 2. Evren ve Örneklem………..………..…7

1. 2. 3. Verilerin Toplanması ve Analizi………..…..8

2. ÇEVİRİ………..………..…………..…9

2. 1. Çeviri Bilimine Genel Bakış………...…...9

2. 2. Çeviri Çeşitleri………..………...……..…..12

3. YAZINSAL METİNLER………..………..……...14

3. 1. Yazınsal Metinlerin Özellikleri………...…….14

3. 2. Yazınsal Metinlerin Çevirisi ve Çeviri Sorunları…………..…...17

3. 3. Yazınsal Metinlerin Yabancı Dil Öğretimindeki Yeri……...…...22

(7)

v 4. ÇEVİRİBİLİM YAKLAŞIMLARI…..………..…...26 4. 1. Koller………..………..…..….28 4. 2. Apel………...………...….…...30 4. 3. Levy………..…...31 4. 4. Reiss ve Vermeer………...…....32 5. EŞDEĞERLİK………...…...34

5. 1. Denotatif (Temel / Düz Anlam Boyutu) Eşdeğerlik………...…….37

5. 2. Konotatif (Yan Anlam Boyutu) Eşdeğerlik…………...……....…..37

5. 3. Stilistik (Metin Türüne Göre) Eşdeğerlik………..……...38

5. 4. Pragmatik (Dil Kullanımsal) Eşdeğerlik………...…...…....39

5. 5. Formal (Biçimsel) Eşdeğerlik...………...………...…..…...39

6. ÇEVİRİ ELEŞTİRİSİ………..……...…..41

7. MICHAEL ENDE………...…..45

7. 1. Kaynak Eser “Momo”………....…...46

8. “MOMO” ADLI KAYNAK ESERİN ÇEVİRİSİNE YÖNTEMSEL YAKLAŞIM………..…...…....48

8. 1. ”Momo” Adlı Çocuk Romanının Kaynak ve Hedef Dil Metninin Çeviri Açısında Karşılaştırmalı Olarak Analizi………...49

9. SONUÇ………...103

(8)

GİRİŞ

Çeviri olgusu, insanların iletişiminde dili kullanmasıyla başlar. İnsanın dünyaya gelip konuşmaya başlamasıyla birlikte, çeviriyle tanışması doğru orantılıdır. Paz (2004:149) “Konuşmayı öğrenmek, çeviriyi öğrenmektir. Annesine bir sözcüğün anlamını soran çocuğun gerçekte istediği, kendisine yabancı olan bir anlatımın çevrilmesidir.” diyerek konuya bu şekilde açıklık getirir. Rifat (2003:136) ise çeviri konusunu şöyle ele almıştır. ”Dil ile çeviri özel bir ayrılmazlık içindedir. Bence durum açık: Dil dediğimiz şeyin kendisi bir bakıma çeviridir.”

Dil ile çevirinin bu denli içiçe olması gerçeği karşısında çevirinin dünya kültürünün gelişiminde kilit bir rol oynamış olması ve halen de oynamakta olması ve aynı zamanda kültürlerarası etkileşimde hep ön sırada olması inkâr edilemez. Çeviri sayesinde coğrafi konumun sınırları aşılarak başka kültürlerle de iletişim kurma imkânı doğmuştur.

Bu doğrultuda Yücel (2007:11) çevirinin önemini şöyle vurgulamıştır; “Çeviri ediniminin insanlık tarihi kadar eski olması, insanın sosyokültürel bir varlık olarak içinde yaşadığı dünyayı daha iyi anlayabilmek için kendi kültür, düşünce ve anlayış biçiminden farklı olanlarla iletişim kurma gereksinimiyle ilintilidir. Bu iletişim, ortak yaşam alanını paylaşmanın bir gereği olduğu kadar, savaşların, ticaretin, göçlerin sonucunda doğan zorunlu ya da istendik ilişkilerin de bir sonucudur”.

Çevirinin kültürlerarası iletişime katkısını savunan Yücel’den (2007:13) bir başka düşünce ise “Çeviri edinimi, anlaşmanın neredeyse olanaksız olduğu dil karmaşasının üstesinden gelerek diller/ kültürlerarası iletişimi sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda farklı kültürlerin oluşturdukları yapıtları tanıma ve kendi yapıtlarını başka kültürlere tanıtma işlevi de görüyor. Dolayısıyla, insanın sınır tanımaz gücünün anlatımı olan bu kulenin yapımı, simgesel düzlemde çeviri edinimi aracılığıyla sürdürülmüştür

(9)

denilebilir. Kuşkusuz, engelleri aşmanın getirdiği bu özgürleşme sürecinin zorlu ve engellerle dolu olması doğaldır. Çünkü çeviri yoluyla insanlar bazen kendinden farklı olanları kabul etmeye, bazen kendisinin de ne kadar farklı olduğunu anlamaya, geleneksel değerleri sorgulamaya, eleştirmeye zorlanmaktadırlar .”

Çevirinin insanlık için önemi tartışılmaz bir gerçektir. Gerek kendi kendimizi gerekse çevremizi algılamakta büyük öneme sahip olan bu alana verilen adlarda zaman zaman çeşitlilik göstermektedir. Örneğin Rifat (2003:9) çeviriyi bir bilim dalı olarak şöyle nitelendirmiştir; “Çeviri olgusunu ele alan, inceleyen birçok dal vardır. Salt çeviriyi konu edinen dala kimileri çeviribilim, kimileri de çeviri araştırmaları adını verir. Ama bu arada yorumbilim, dilbilim ya da genel olarak dil kuramı, yazınbilim, göstergebilim, metin eleştirisi, metinler tarihi, psikanaliz, felsefe, bilişsel ruhbilim, toplum bilimi, algılama estetiği, şiirsel yeniden yaratım (öteyaratım) araştırmaları, iletişim kuramları, kültür araştırmaları, vb. dallarda çeviriyi inceleme alanları içine alabilmektedir.”

Değişik toplulukların, ulusların, bilim, sanat, düşünce alanındaki çabalarını birbiriyle paylaşabilme yolu olan çeviri, yazılı ve sözlü olmak üzere ikiye ayrılabilir. Yücel (2007:81) bu konuya şöyle açıklık getirmiştir, “Çevirinin kendi içinde ayrılan sözlü, yazılı, araçlı birçok biçimi olmasının yanı sıra medya, siyaset, bilimsel araştırma, ticaret, turizm, iletişim gibi alanlarda da çeviri yoğun bir şekilde kullanılmaktadır.” Neredeyse çevirinin günümüze girmediği, gereksinim duyulmadığı bir alan yok gibidir.

Birçok alanın ilerlemek ve yenilenmek için ihtiyaç duyduğu çeviri eyleminde, çevirmenin önemi son derece büyüktür. Bu bağlamda Nedret (1993:1) çevirmenin önemini şöyle vurgulamıştır; “Çevirmen, yeni bir işlev üstlenerek bu defa yazar durumuna geçer ve kaynak metni çevirerek, amaç dilde yeniden üretir. Bunu yaparken kaynak dilde şifresini çözmüş olduğu metni amaç dilde yeniden şifreler. Bu yeni şifreyi çözecek olan amaç metnin okur kitlesidir.” Bu bağlamda çevirmen hem kaynak dili hem de hedef dili tüm özellikleri ile birlikte iyi tanımalı, her iki dilin gerektirdiği yapıları yerinde ve düzgün bir şekilde kullanabilmelidir.

(10)

Hem yazılı hem de sözlü çeviride mütercim ve tercümanın önemi inkar edilemez, Koller (2001:25) bu konuyu şu şekilde ifade etmiştir: ” Herhangi bir şekilde birbirleri ile işi olan, farklı dillerden insanların ve başka dildeki ifadeleri ve metinleri veya eski dil seviyesindeki belgeleri anlama ihtiyacı veya zorunluluğu olan ve ortak bir dil kullanmanın mümkün olmadığı durumlarda mütercim ve tercümana ihtiyaç duyulur.” İnsanların kendi dillerinden olmayan dilleri anlamalarına yardımcı olan mütercim ve tercümanlar, üniversitelerin ilgili bölümlerinde tam donanımlı bir eğitim alarak, toplulukların birbirlerini anlamalarına ve birbirleri ile iletişime geçmelerine yardımcı olurlar.

(11)

1. ÇALIŞMANIN KONUSU

1. 1. Çalışmanın Konusuna Giriş

1. 1. 1. Problem Durumu

Roman çevirisi kapsamında, yabancı dil öğretiminde yazınsal bir metnin materyal olarak seçildiği çeviri uygulamalarında, bu tür metinlerin kaynak dilden hedef dile aktarımında karşılaşılan güçlükler mevcuttur. Bu güçlükleri incelemek anlamında yapılan bu araştırmada, çeviri sorunları üzerinde durulması planlanmaktadır.

Roman çevirisinde içerik ve biçim sorunlarının çeşitli boyutları ve başvurulması gereken çözüm yolları aranmalıdır. Çeviri sorunları geçmişten günümüze var olup, hala devam eden bir olgudur. Bu sorunların çözüm yolları ise, bilimadamları tarafından incelenmektedir.

1.1.2. Amaç

Bu araştırmada öncelikli olarak yukarıdaki sorunlara değinmek için Michael Ende’nin “Momo” adlı eserinin Türkçe çevirisine eleştirel yaklaşım (Die Übersetzungskritische Analyse aus dem Roman “Momo” von Michael Ende) ele alınacaktır. Bu eserin okur kitlesi olan çocuk ve gençler de gözönünde bulundurularak, hem kaynak dil hem de hedef dil ele alınarak incelemesi yapılacaktır.

Araştırmada, eserin kaynak dilden Türkçe'ye çevrilirken kullanılan üstü örtülü ifadeler ve sanatlı kullanımlar deskriptif (betimlemeli) yöntem kullanılarak eleştirel olarak yaklaşılacak ve çevirmenin çeviri sürecinde kullandığı yöntem ve teknikler çeviride eşdeğerlik ışığı altında ortaya konmaya çalışılacaktır. Çevirmenin, çeviri sürecince kullandığı üslup incelenirken, ifade ettiği yerinde olan veya yerinde olmayan aktarımlar deteylı bir şekilde incelenecektir.

(12)

1.1.3. Önem

Dil öğretimi esasında çeviri ile başlar. Öğrenci yabancı dil öğrenmeye başladığında öğrendiği her kelimenin yabancı dildeki karşılığı ile çeviriyle tanışmış olur. Ülkeler arasındaki iletişimlerde, ticari, hukuki, ekonomik, sosyokültürel vs. gibi alışverişlerde çevirinin önemi artmaktadır. Ayrıca yabancı ülkelerdeki gelişmeleri takip etmek, yayımlanan eserleri okumak ve onları değerlendirmek ancak çeviri ile mümkün olabilmektedir.

Her iki dili bilmek, her iki dili ve o dilin ardındaki kültürü ve uygarlığı bilmektir. Kültür söz konusu olunca da, ilgili toplumun örf, adet, gelenek-görenek, yazılı ve sözlü iletişim ortamlarında alışkın oldukları söylemler gündeme gelmektedir. Bu bağlamda inasanların her iki dilin yapısal, kültürel farklılıklarını tanımaları, ayrıca içeriksel ve biçimsel özellikleriyle kaynak yazın metnini hedef dile aktarma sürecinde karşılaşılan sorunlara çözüm üretmeye yönlendirmesi bakımından, yaratıcı düşünme yeteneği kazanmaları gibi öğretim amaçları için bir araç işlevi görmektedir.

Çevirmenlerin de çeviri uygulamalarında karşılaştıkları gibi yazınsal metinlerde kaynak dilden hedef dile aktarımı esnasında içerik ve biçim açısından sorunlar çıkabiliyor. Yazınsal metinlerin çevirisindeki bu içerik ve biçim sorunlarının çeşitli boyutları ile ortaya konulması ve başvurulan çözüm yollarının tanınması, öğrencilerin yazınsal metin çevirisinin işleyiş tarzını daha iyi kavrayabilmeleri açısından büyük önem taşımaktadır.

1.1.4. Varsayımlar

1. Yazılı ve sözlü iletişimde dilin yeri çok önemlidir.

2. Çeviri tekniği, yabancı dil öğrenimi ve öğretiminde kullanılan bir araçtır.

3. İçeriğin aktarılması, kaynak yazınsal metinlere hedef dilde eşdeğer çeviriler üretebilmesi için yeterli değildir.

(13)

4. Kaynak yazınsal metinlerdeki içeriksel, biçimsel ve kültürel özelliklerin hedef dile aktarımında sorunlar otaya çıkmaktadır.

5. Alman dili ve Türk dili arasındaki farklılıklar kaynak yazınsal metnin içerik ve biçim birliği ve kültürel faktörler ile örtüşen eşdeğer bir çeviri ortaya konulmasını güçleştirmektedir.

1.1.5. Sınırlılıklar

Araştırmamızda, Michael Ende’nin “Momo“ adlı romanının Leman Çalışkan tarafından yapılan Türkçe çevirisi kaynak olarak kullanılacaktır.

Her iki örneğin Almanca – Türkçe çevirileri karşılaştırılıp yazınsal zenginlikleri, çeviri teorileri ve karşılaştırmalı çeviri eleştirisi ışığında ele alınacaktır. Bu bağlamda kaynak dilin hedef dile aktarılması esnasında yaşanan sorunlar üzerine yoğunlaşarak dil öğretiminde kültürel ve toplumsal farklardan kaynaklanan ifade biçimleri ve dil kullanım özelliklerine değinilecektir. Bahse konu olan ifade biçimleri ve dil kullanım özelliklerinin dil öğretiminde neden olacağı yeni durumlar sözkonusu olduğunda ve sağlayacağı yeni katkılar üzerinde durulacaktır.

Ayrıca eser çevirisi incelenirken, okur kitlesinin yaş grubu olan çocuklar ve gençler gözetilecek ve bu anlamda, çocukların ve gençlerin okuduğu bir eseri anlamaları ve bu eserden zevk alma yapıları ile, yetişkinlerin anlamaları ve zevk almaları arasındaki fark irdelenecek ve çevirmenin bu unsura itina ile yaklaşıp yaklaşmadığı üzerinde durulacaktır.

(14)

1. 2. YÖNTEM

1.2.1. Araştırmanın Modeli

Tez, temel olarak dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde genel olarak çeviribilimden ve çeviri etkinliğinin asıl malzemesi olan metin türlerinden bahsedilmiştir. Bunların yanı sıra yazınsal metinlerde yer alan çeviri sorunları, eşdeğerlik ve günümüz çeviri kuramları ışığı altında çeviri eleştiri anlayışından söz edilmiştir.

Araştırmanın ikinci bölümünde, Alman Çocuk Edebiyatı yazarlarından Michael Ende’nin hayatı, eserleri, eserlerinin genel anlatım özellikleri ve biçemi ile ilgili bilgiler ve çalışmada ele alınan “Momo” adlı eserin özeti yer almaktadır.

Araştırmanın üçüncü bölümünde esere, kaynak dilden Türkçeye çevrilirken kullanılan üstü örtülü ifadeler ve sanatlı kullanımlar deskriptif yöntem kullanılarak eleştirel olarak yaklaşılmış ve çevirmenin çeviri sürecinde kullandığı yöntem ve teknikler, çeviride eşdeğerlik ışığı altında ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu bölümde romandan seçtiğimiz somut örnekler, çevirileriyle birlikte karşılaştırılacak ve bu karşılaştırma sırasında ortaya çıkabilecek zıtlıklar betimlemeli olarak analiz edilecektir.

Araştırmanın dördüncü ve son bölümü ise, sonuç bölümü olarak değerlendirilip analiz edilen metnin yorumlanmasına ayrılmıştır.

1. 2. 2. Evren ve Örneklem

Deyimler, mecazlar ve söz sanatları özellikle romanların dil örgüsünün yapılanmasında sıkça kullanılmaktadır. Bu dilsel öğelerle, romanlar sanatsal özellikler kazanmaktadır. Dil öğretim boyutunda bu saydığımız dilsel öğelerin öğretilmesi ve çeviri işleminde de bunların doğru aktarılıp aktarılmadığının test edilmesi gerekir. Sözünü ettiğimiz bu öğeler kimi zaman bir kültüre özgü nitelik taşıdığından, öteki dilde karşılığı bulunmayabilir. Böyle durumlarda da işlevsel yönden bu dil unsurlarının diğer

(15)

dildeki adaptasyonuna başvurulur. Adaptasyon yapılırken o dilin kültüründe, ilgili deyimin eşdeğerini bulmamız, eğer bu mümkün değilse bu deyimin yaklaşık olarak anlamını ve işlevini belirleyecek bir açıklama yapmamız gerekir. Sıralamaya çalıştığımız bu ilkeler doğrultusunda araştırmamızda sözünü ettiğimiz deyimler hedef metin ve kaynak metin odaklı çeviri yöntemleri ve çağdaş yabancı dil öğretimi yaklaşımı çerçevesinde ele alınarak analiz edilecektir.

Bu araştırmada ünlü Alman yazarlarından Michael Ende’nin eserinden yola çıkılarak örnekler verilecektir. Michael Ende’nin “Momo” adlı eserinin Leman Çalışkan tarafından çevirisi ele alınarak araştırmaya uygun olarak incelenecektir.

1. 2. 3. Verilerin Toplanması ve Analiz Edilmesi

Araştırmamızda kullanacağımız materyalleri başta Ankara’daki Yükseköğretim Tez Tarama Merkezi, Bilkent Kütüphanesi, Milli Kütüphane, Hacettepe Üniversitesi Kütüphanesi, Gazi Üniversitesi Kütüphanesi, Alman Kültür Merkezi Kütüphanesi ve ayrıca internet sitelerinden toplanan kaynaklar oluşturacaktır.

Yabancı dil öğretiminde ve çeviri işleminde sorun yaratan dilsel öğelerle ilgili veriler ve bulgular, roman metinleri kullanılarak özgün yorumlarla birlikte değerlendirilerek sunulacaktır. Bunun yanında romandan ve romanın Türkçedeki çevirisinden seçilen değişik türdeki örneklerin, sözünü edilen bulgularla örtüşüp örtüşmediği şeklinde çözümlemeler yapılacaktır.

(16)

2. ÇEVİRİ

2. 1. Çeviri Bilimine Genel Bakış

Çeviri insanlık tarihinin iletişim ihtiyacı kadar eski bir gereksinimdir. Son yıllarda bilim, teknoloji, sanat, edebiyat ve diğer birçok alan çok hızlı bir ilerleme içerisindedir. Günümüzde toplumlararası ilişkilerin yoğunlaşması, iletişim ihtiyacının büyümesi ve bilgi alışverişinin artması sonucunda da çeviri etkinliği büyük önem kazanmıştır. Çeviri ilk olarak sözlü çeviri ile başlamış, fakat yazının keşfi ile birlikte insanların iletişim ihtiyacı da değişmiştir ve sözlü çevirinin yetersiz kaldığı durumlar doğmuştur. Kültürlerarası iletişim gereksiniminin günden güne arttığı çağımızda, iletişim aracı olan yazınsal metinler ve bu yazınsal metinlerin çeviri ile aktardığı kültürlerarası öğeler önem kazanmıştır.

Yücel (2007:21) Tarihsel ve Kuramsal Açıdan Çeviri Edinimi adlı eserinde yazılı çevirinin ortaya çıkışını şöyle ifade etmiştir; “Bu konuda belirleyici olan iki etmen özellikle göze çarpar. Bunlardan ilki, ulaşım araçlarının gelişmesi ve savaş nedeniyle yabancı bölgelere gidilmesiyle artan ticari ilişkilerin sonucu olarak, gelişen şehirleşmenin farklı kültürdeki insanların bir arada yaşamalarını zorunlu kılması, onların birbirlerini tanıması, araştırması ve karşılaştırmasına yol açmasıdır. İkinci etmen ise, yazı kültürünün toplumsal yaşamın vazgeçilmez bir aracı olmasıdır.”

Çeviri, toplumsal ilişkilerin yanı sıra siyaset, bilim, sanat ve edebiyat gibi alanlarda da oldukça önemli bir yere sahiptir. Dil bağlamında aktarım, kültür bağlamında ise iletişim işlevi olan çeviri etkinliğinin birçok tanımı yapılmıştır. Burada değişik bakış açıları ile yapılmış tanımların hepsini sunmak yerine sadece özellik ifade eden tanımları ele almak uygun olacaktır.

(17)

Türk Dil Kurumu Sözlüğü’ne göre ( 1988:cilt 1- 297) çeviri genel anlamıyla “dilden dile aktarma, çevirme” şeklinde tanımlanmaktadır.

Alman Uluslararası Sözlüğü olan Duden’ e göre (2001:1628) ise çeviri, “yazılı veya sözlü olarak bir başka dile kelimelere sadık kalarak aktarmak” şeklinde tanımlanmıştır.

Yine bir Alman sözlüğü olan Wahrig (1997) ise çeviri kavramını şöyle açıklamıştır; “Çeviri, bir metnin veya bir kitabın bir dilden başka bir dile aktarılmasıdır.”

Übersetzungstheorien eine Einführung adlı kitabında Stolze (1997:13) ( Tr.: Çeviri Teorisine Giriş) “İnsanlar farklı dillerde konuştuğu sürece çeviri, dil bariyerlerini yıkmak için her çabayı sarf edecektir” diye ifade etmiş ve çeviriyi şöyle tanımlamıştır; “Çeviri etkinliği, konuşulan veya yazılı olan dilin bir dilden ( kaynak dil) başka bir dile ( hedef dil) aktarılmasıdır.”

Rifat (2003:9) “Çeviri Seçkisi 1” adlı eserinde çeviri etkinliğini şöyle açıklar; “Çeviri, tam anlamıyla iki parçalı, parçaları birbirinden ayrılamayan, biri olmadan öbürü de olmayan (Ben ve Öteki ya da Öteki ve Ben) bir kavramdır: Çevirmenin etkinliği iki dil, iki kültür, iki çağ, iki dönem, vb. arasında gidip gelir, kendi varoluş koşullarını yaşarken, varoluş üzerindeki özünü de yaratır.”

Vermeer’e (Aktaran: Rifat, 2004:257) göre “Çeviri, bir metindeki sözcük ve tümce birimlerini bir başka dildeki eşdeğer sözcük ve tümce birimlerine dönüştürmektir.”

Göktürk’e (1986:9) göre “Çeviri, insanın kendi yaşam çevresi dışındaki olgularla düşünceleri bilme çabasının bir sonucudur. Değişik toplulukların, ulusların, bilim, sanat, düşünce alanındaki çabalarını birbiriyle paylaşabilme yoludur.”

Vardar’a göre (1988:13) ise “Çeviri, bir dilde (kaynak dil) düzenlenmiş bildirileri anlam ve biçem bakımından eşdeğerlik sağlayarak bir başka dile (erek dil) aktarma işlemi ve bu işlemin gerçekleşmesiyle ortaya çıkan üründür.”

(18)

Uygur (Aktaran: Rifat,2003:136) çeviriye eleştirel bir şekilde yaklaşmış ve çeviriyi şu şekilde sorgulayarak tanımlamıştır; “Nedir çeviri dediğimiz? Bir aktarma, iletme, ulaştırma. Belli bir dil ortamındaki yapıtları başka bir dil ortamına taşımaya, götürmeye çeviri deriz genel olarak.”

Nida’nın (1981) tanımına göre “Çeviri, kaynak dil mesajının mümkün olduğunca eşdeğerlik ölçütlerine göre hedef dilde yeniden oluşumudur. Meydana gelen hedef dil metni hem anlam olarak hem de stil olarak eşdeğer olmalıdır.”

Çeviri eylemini bir analiz - sentez süreci olarak niteleyen Nida, (Aktaran: Koller, 2001:102) aşağıdaki gibi bir çizelge ile bu süreci açıklamıştır.

Kaynak Dil Hedef Dil

Metin Çeviri

Analiz = 1. Aşama Yeniden Oluşturma= 3. Aşama

Transfer = 2. Aşama

Nida’ya göre kaynak dil metni önce analiz ediliyor, daha sonra çeviri sürecinde kaynak dil metnindeki her bir yapı hedef dildeki yapı ile eşdeğerlik çerçevesinde karşılığı bulunarak yeniden oluşturuluyor.

(19)

2. 2. Çeviri Çeşitleri

Snell-Hornby, M. Kadric, M. (1995: 21). Grundfragen der Übersetzungswissenschaft Wiener Vorlesungen von Katharina Reiss ( Tr.: Katharina Reiss’ın Viyana’ daki Çeviribilimin Temel Soruları adı Konferansı) adlı eserinde çeviri türlerinin zaman içinde değişiklik gösterdiğini açıklamışlardır. Bu değişimde etkili olan unsurlar; çevrilen metin, çevrilen metnin amacı ve buna benzer etmenlerdir. Burada bazı çeviri türlerinden bahsedilecek olursa, aşağıdaki örnekler sıralanabilir.

a. Satırlar Arası Versiyon ( Kelime- Kelime Çeviri)

Çeviri etkinliğinin başlangıcında kullanılan anlayıştır. İncil çevirmenleri tarafından da Kelime-Kelime Çeviri yöntemi uygulanmıştır. Bu çeviri anlayışına göre bir metin, her bir kelimenin düz çizgisel sıralanmasından başka bir şey değildir. Kelime- Kelime Çeviri anlayışı hedef dilin düzenine uyum sağlamak yerine kaynak metni esas alarak çeviri uygular.

b. Harfi Harfine Çeviri (Gramer Çevirisi)

Bu çeviri modeli ise bir metnin, her bir cümlenin ardarda düz çizgiler olarak sıralandığını savunur. Gramer çevirisi yöntemi ağırlıklı olarak yabancı dil dersinde kullanılır. Bu model sayesinde öğrencinin yabancı dilin sözcük ve sözdizimsel boyutunu anlayıp anlayamadığı kontrol edilebilir.

c. Belgesel/ Filolojik/ “Öğretilen” Çeviri

Bu çeviri modelinde metin bir bütün olarak ele alınır. Belgesel nitelikli çeviri yönteminin amacı, hedef dil okuruna kaynak dil yazarının kendi okurları ile nasıl bir iletişim halinde olduğu hakkında bilgi vermektir. Bu yöntemde kaynak dil metnin sözdizimsel, anlambilimsel ve pragmatik boyutları belirgin bir şekilde ön plandadır.

(20)

d. İletişimsel Çeviri

Bu çeviri türü son zamanlarda ön plana çıkmıştır. Tüm alanlardaki bilgi alışverişine olanak sağlayabilecek metinlerin çevirisi için kullanılabilecek uygun bir modeldir. İletişimsel çeviri modelinde iletişimin kelime veya cümlelerle sağlanamayacağı, aksine metinlerle iletişim kurulabileceği savunulmaktadır.

e. Uyarlanan Çeviri

Çeviri sürecinde tabi ki belli bir ölçüde metin üzerinde çalışmak veya metni düzenlemek yer almaktadır. Bu çeviri modelinde kaynak metin birçok anlamda ham madde olarak görülür ve uygulama amacına göre düzenlenip çevrilir. Bu bağlamda çeviri eylemi öncesi çalışma önem kazanmaktadır. Çeviri öncesinde ve sırasında yapılan verimli çalışma, çeviri ürününü de olumlu yönden etkiler.

Tabii ki her bir çeviri yönteminin kendi varoluş hakkı vardır. Her çeviri sürecinde istenen yöntem kullanılabilir. Fakat yöntem seçiminde etkili olan, çevirmenin bazı sorulara nasıl cevap vermesi gerektiğidir. Bu sorular aşağıdaki gibidir;

- Çeviri kimin için yapılacak?

(21)

3. YAZINSAL METİNLER

3. 1. Yazınsal Metinlerin Özellikleri

Son yıllarda yabancı dil öğretiminde yazınsal metinlere büyük önem verilmeye başlanmıştır. Yabancı dil, yabancı kültürün taşıyıcılığını yaptığına göre, yabancı dil öğrenme, yabancı bir kültürü tanımanın, yabancı olanı anlamanın temel yollarından biridir.

Anlatımcı metinler kapsamına giren yazınsal metinler, günümüzde üstlendiği görev açısından oldukça önemlidir. Bu eserlerin çevirisiyle başka toplumların kültürel değerleri aktarılarak kültürlerarası iletişim sağlanmaktadır. Ayrıca Kadric, Kaindl, Kaiser-Cooke de (2010:112) yazınsal metinlerin, iletişimin temel yapı taşı olduğunu belirtmişlerdir.

Edebi metinlerin çevirisinde temel materyal yazınsal metinlerdir. Bu metinlere örnek verecek olursak; şairane ürünler, kullanma talimatı gibi program metinleri, teknik açıklamalar gibi uzmanlık metinleridir.

Aktaş (1999:44) “Yazınsal metinleri bilimsel, teknik ve diğer kullanmalık metinlerden ayıran en önemli özellik, bu tür yazınsal metinlerin dokusunda kullanılan dilin farklı biçimde yapılanmasıdır” diye ifade ederek bu metinlerin dilsel özelliklerini belirtmiştir.

Rieken-Gerwing (1995:63) Gibt es eine Spezifik kinderliterarischen Übersetzens? ( Tr.: Çocuk Edebiyatı Çevirisine Spesifik Bakış) adlı kitabında Reiss ve Vermeer’ in görüşüne göre ortalama dört metin türü olduğunu belirtmiştir. Bunlar;

(22)

1. Bilgi Verici Metinler;

İçerikleri haber, bilgi vb. şeyler veren metinlerdir. Bunlara örnek vermek gerekirse, resmi evraklar, kullanma talimatları olabilir.

2. Anlatımcı Metinler;

Sanatsal içerikli metinlerdir. Basit anlaşılır edebiyat türü, düz yazı ve şiirler bunlara örnek olarak verilebilir.

3. Stratejik Amaçlı Metinler;

Okuru etkileyen ve yazarın duygularına yönlendiren metinlerdir. Örneğin reklamlar, propagandalar, misyonlar bu yazı türüne girer.

4. Multi-Medya Metinleri;

Görsel, işitsel ve dilsel öğeleri içinde barındıran metinlerdir. Resimli kitaplar, radyo ve televizyon konuşma metinleri, müzikaller bu tür için çok güzel örneklerdir.

Reiss ve Vermeer’in ortaya koyduğu yukarıdaki metin sınıflandırmasının dışında, basılı metinlerin yanısıra başka yollardan yayılan, radyo televizyon oyunları, şarkı, opera sözü gibi metin türleri bulunmaktadır bu metinlere ise işitsel araçlı metinler adı verilebilir.

Yazınsal eserleri diğer bilimsel, teknik ve kullanmalık metin türlerinden ayıran en önemli özellik, bu eserlerdeki metin örgüsünün değişik yapılanışıdır. Bu eserler gerek iletileri gerekse dilsel düzenlenişleri bakımından diğer metinlerden farklılık gösterir.

(23)

Kolller (1997:129) ise Übersetzungsrelevante Textgattungen ( Tr.: Metin Türlerinin Çevirisi) adlı çalışmasında metinleri temel olarak ikiye ayırmıştır.

- Uydurma Metinler (özellikle edebi metinlerde görülür)

- Gerçekçi metinler ( kullanma talimatları, bilimsel yazılar, teknik metinler vb.metinler)

Aynı zamanda Koller (1987:187) Einführung in die Übersetzungswissenschaft adlı kitabında (Tr.: Çeviribilimine Giriş) "Okurun zihninde değişik duygu ve düşünceler uyandıran, farklı çağrışımlara yol açan ve anlatıma güçlük katmak, bunun yanında anlatımda etkili olmak için kullanılan üstü örtük ifadeleri, dil oyunlarını, deyimleri yazınsal eserlerin en önemli biçimsel özellikleri arasında saymaktadır. Koller bu tür sanatsal ifadelerin çevirisinde aynı anlamı çağrıştıran ve iletişimde yaygın olarak kullanılan ifadeler seçilerek yan anlam düzeyinde eşdeğerliğin sağlanması“ gerektiğini savunur.

Yazınsal eserlerde sık sık kullanılan bu tür ifadelerin çevirisinde düz anlam düzeyinde eşdeğerlik sağlamaya çalışmak çevirmen için büyük bir yanılgı olur. Çünkü bü tür mecaz anlam içeren ifadeler kendi içinde düz anlamı dışında yeni ve çarpıcı yan anlamlar içerir.

Çeviri kuramının gelişmesine önderlik yapan Schleiermahcer ile bilimsel bir gözlem ilk kez, çeviri olgusuna yönelmiştir. Schleiermacher metinleri genel olarak iki öbekte toplamıştır. Bunlar;

1. Sanat metinleri ile bilimsel metinler ( Bu tür metinlerde yazar yazacağı metnin konusunu, nesnesini özgün dil kullanımıyla, kendisi düşünür ve ona göre kendisi oluşturur)

2. Gündelik iş yaşamını ilgilendiren metinler (İş yaşamında konular ya da nesneler öncelik taşıdığı için, anlam her zaman tektir, değişik yorumlara açık değildir.) (Aktaran: Göktürk. 1986:15.16)

(24)

3. 2. Yazınsal Metinlerin Çevirisi ve Çeviri Sorunları

Yazınsal metinler, duygu ve düşüncelerin dil malzemesini etkili bir biçimde yazıya aktarılmasıyla ortaya çıkan metinlerdir. Yazınsal bir metni başka bir dile çevirmek için bazı unsurlara dikkat etmek gerekir.

Bunlar örneğin;

- Aktarılacak eserin özellikleri, - Eserin yazıldığı dönem,

- Eserin etkilendiği akımlar ve sosyal şartlar.

Bir yazınsal metinde, metnin vermek istediği mesaj, metnin amacı, metnin okurda bırakmak istediği izlenim vb. şeylerin çok önemli olduğu bir gerçektir. Göktürk (1986:19) bunu şu şekilde dile getirmiştir; “Yazınsal metinlerde yazarın metinle ne yapmak istediği, neyi amaçladığı çok önemlidir. Yazar bir şeyi betimlemek mi yoksa bir konu, durum, olay üstüne kendi yorumunu mu sunmak istiyor? Bir yaşantıyı özgün bir dil düzenlemesiyle anlatmak da olabilir yazarın amacı. Ya da yazar yazdığı metne, bir konunun öğretilmesi, okurun belli bir tepkiye yöneltilmesi, kandırılması, susturulması, ayaklandırılması gibi işlevlerden birini yüklemiş de olabilir.”

Stolze (1997:20) kitabında Martin Luther’den bahsederek yazınsal metinlerin çevirisinde, çevirinin ne kadar önemli olduğuna değinmiştir; “Kutsal kitap olarak adlandırılan İncili çeviren Martin Luther (1483-1546) için önemli olan birincisi, çevirmen kullanılan ifadenin en yakın anlamına ulaşmalı, ikincisi de çevirmenin çeviride doğru etkiye ulaşmak için tüm metinde ritmik ve melodik hassas bir dil duygusuna sahip olması gerekir.”

Kuran’ e (1993:4) göre, “Yazın çevirisi dar anlamıyla; bir yazın yapıtını şekil, anlam, ileti ve biçem düzeylerinde kaynak dilden amaç dile aktarma, geniş anlamıyla ise; bir kültür ürününü, bir başka kültürün alımlanmasına sunma, hatta bu ürünün amaç kültür dizgesi içinde bir yer edinmesine, o dizgedeki diğer eserlerle hesaplaşmasına zemin sağlamadır.”

(25)

Metnin amacının, mesajının önemli olmasının yanı sıra metinin çevirisi de bir o kadar önemlidir. Rifat (2003:15) bir yazın çevirisinde çeviri bilgi mi verir, yorumlama mı yapar, çağrıştırır mı, yaklaşarak mı sunar, esinlenir mi, öykünür mü, yeniden mi yaratır? tarzında sorular yönelterek yazınsal metinlerde nelere dikkat edilmesi gerektiğine bir anlamda ışık tutmuştur. Aksoy’ a göre (2002:83) yazın çevirisinde, çevirmen açısından yeni bir dilde yeniden yaratma sürecinde karşılaşılan sorunlar şöyle sıralanabilir:

1. Sanatsal dil kullanımı ile ilgili sorunlar, 2. Dilbilgisel sorunlar,

3. Kültürel sözcükler,

4. Zamansal farklılıklarla ilgili sorunlar, 5. Yazınsal türler ve tekniklerle ilgili sorunlar,

Neumark (Aktaran: Aksoy. 2002:91) ise yazın eserlerin çevirisinde çevirmenin karşılaşabileceği bazı sorunları şöyle sıralamıştır;

1. Çevresel unsurlar 2. Maddesel unsurlar 3. Sosyal kültür

4. Kuruluşlar, faaliyetler, dini, siyasi, sanatsal ve idari kavramlar 5. Davranışlar, gelenek- görenekler

6. Deyimler ve ifade kalıpları

Yazınsal metinlere karmaşıklık, çokanlamlılık açısından bakıldığında, çevirmene çok iş düşer. Bilindiği gibi Vermeer, çevirinin, okurda olumsuz bir tepkiye neden olmadan okura ulaşması gerektiğini savunmuştur. Yücel’e göre (2007:155) “ Hedef dilden kaynak dile eşdeğerlik ışığında yazınsal bir eser aktaran çevirmende genel anlamda, gerekli olan alan ilgi uzmanlığının yanı sıra yazarlık yetisinin göstergesi olan zengin bir anlatım gücünün, estetik duyarlılığın bulunması kaçınılmazdır.”

(26)

Sönmez, Günümüzde Çevirinin Önemi adlı eserinde (1999:108) yazınsal eserlerin çevirilerinde bir çevirmenin, yazınsal kuram, yazınsal tarih ve yazınsal eleştiri gibi konularda ve de kültür konusunda derin bilgiye sahip olmanın yanı sıra her iki dile de hâkim olması gerektiğini savunur. Her iki bilim adamı da yazınsal metinlerin fonksiyonu bakımından oldukça değerli olduğunu savunurken bu metinleri çeviren kişiye de çok iş düştüğünü belirtmektedir. Bir çevirmen her anlamda donanımlı olmalıdır. Hem kaynak metnin hem de hedef metnin diline hâkim olmalı, her iki dili de etkili bir şekilde ifade edebilmelidir.

Kautz, Handbuch Didaktik des Übersetzens und Dolmetschens (2002 :72) ( Tr.: Mütercim ve Tercümanlığın El Kitabı) adlı kitabında yazınsal metinlerin çevirisinde çevirmenin karşılaştığı sorunları dile getirmiştir; “Biz hemen her okuyucunun bir metni farklı anladığını tespit ettik. Bu tabi ki her çevirmenin de bir metni bir başka çevirmene göre farklı anladığı anlamına gelir. Burada fark şudur; çeviri yapmayan bir okuyucunun anlaması tabiri caizse özel bir mesele iken bir çevirmenin anlaması farklı partnerlerin iletişim alışverişini kontrol eden bir mevzudur. Bu ise, çevirmeni bazen zor durumlara sevk edebilir.”

Yazınsal metinlerin çevirisi ve çeviri sorunları sözkonusu olduğunda ilk akla gelen; çevirmenin fonksiyonu ve çevirmenin çeviri eyleminde gözeteceği temel ilkelerdir. Göktürk bu konu ile ilgili fikirlerini Çeviri Dillerin Dili adlı kitabında şöyle dile getirmiştir; “Çeviride gözetilecek temel ilke, kaynak dil metindeki işlevin ya da işlevlerin çeviri metinde de sürmesi olduğundan, metin türleri, kuramsal yönden sağlıklı bir çıkış noktası sağlayabilir.” (1986:30)

Ahrend (Aktaran: Schippel, 2006:31) Bir çeviri ne zaman iyi kabul edilir? Sorusuyla yazınsal metinlerin çevirisinde dikkat edilmesi gereken unsurlara işaret etmiştir. Cevap olarak da aşağıdaki maddelere değinmiştir.

- Çeviri “doğru “olduğu zaman!?

- Okuyucu yazarın ne demek istediğini tam olarak anladığı zaman!? - Eserin bir çeviri olduğu anlaşılmadığı zaman!?

(27)

Kuran (1983:2) çevirmenin, kaynak metnin yazarıyla amaç metnin okuru arasında aracılık işlevi gördüğünü düşünerek, çevirmenin şu aşamalara uyması gerektiğini savunmaktadır;

1. Kaynak metnin oluşması,

2. Kaynak metnin okur (çevirmen) tarafından alımlanması, 3. Amaç metnin üretilmesi,

4. Amaç metnin okur (eleştirmen) tarafından alımlanması,

Çeviri eyleminde kaynak dil metini ile hedef dil metini arasındaki orantı çok önemlidir. Bu her iki dil arasındaki kültürel ve iletişimsel bağlantı ne kadar çok ise çeviri eylemi o kadar başarılı, ne kadar az ise çeviri eylemi o kadar güç olur. Koller (2001: 165) Einführung in die Übersetzungswissenschaft (Tr.: Çeviri Bilimine Giriş) adlı kitabında diller arasındaki iletişimsel bağlantıyı aşağıdaki şekilde ifade etmiştir:

1- İki ayrı toplumda yer alan kültürel ve iletişimsel özelliklerin hiçbir şekilde örtüşmemesi durumunda kaynak dilden (KD) hedef dile (HD) çeviri eyleminden bahsetmek mümkün değildir.

Mutlak Çevrilmezlik İletişimsel İlişki KD İletişimsel İlişki HD KD HD

(28)

2- İki ayrı toplumda yer alan kültürel ve iletişimsel özelliklerin kısmen çakışması durumunda kaynak dilden hedef dile çeviri eylemi kısmen gerçekleştirilebilir.

Kısmen Çevrilebilir

3- İki ayrı toplumda yer alan kültürel ve iletişimsel özelliklerin tamamen örtüşmesi durumunda kaynak dilden hedef dile mutlak çeviri eylemi gerçekleştirilebilir. Mutlak Çeviri İletişimsel İlişki KD=HD KD HD İletişimsel İlişki KD İletişimsel İlişki HD KD HD

(29)

4- İki ayrı toplumda yer alan kültürel ve iletişimsel özelliklerin arasındaki fark ne kadar çok olur ise kaynak dilden hedef dile çeviri eylemi de o kadar zor olur.

Artan Fark

Azalan Çevrilebilirlik

3. 3. Yazınsal Metinlerin Yabancı Dil Öğretimindeki Yeri

Yabancı dil öğretimi; eğitim sisteminde toplumlararası iletişimi sağlama anlamında önemli bir yere sahiptir. Hayatın hemen her alanına giren yabancı dil, eğitim sisteminin de vazgeçilmezi olmuştur.

Türk eğitim sisteminde yabancı dil öğretiminde yöntemsel anlamda bazı sorunlar vardır. Bu alanda ülkemizin şartlarından, Milli Eğitim Bakanlığının sağladığı olanaklardan ve gelişen yabancı dil eğitimi anlayışından dolayı yöntem arayışı halen sürmektedir.

Dünyada ve ülkemizde 50’li yıllarda toplumun imkân ve ihtiyaçlarını karşılaması anlamında ( die Grammatik – Übersetzungs Methode GÜM) Dilbilgisi Çeviri Yöntemi kullanılırken, değişen ve gelişen toplumla birlikte son yıllarda yerini, iletişimi esas alan İletişimsel ve Eklektik Yönteme (der interkulturelle Ansatz) bırakmıştır. İletişimsel yöntem, öğrenci merkezli bir yaklaşım olup öğrenciyi etkin kılması beklenirken, materyal olarak dil yapılarının öğretilmesi için oluşturulmuş

İletişimsel İlişki KD

İletişimsel İlişki HD

(30)

kurmaca metinlerin kullanımıyla yabancı dil öğretiminde hedeflenen amaca ulaşamamaktadır.

Dil yapılarının öğretilmesini hedefleyen bu metinlerle, öğrencilerin eğitimini aldıkları dili kullanmalarını sağlamak mümkün değildir. Bu şekilde oluşturulan kurma metinlerin dil öğretiminde beklenen başarıyı sağlayamadığını söyleyen Tapan (1989:184) bu metin türlerini şu şekilde eleştirir: Dil yapılarının zorlamasıyla oluşmuş kurma metinler, gerekli güdülemeyi sağlayamaz. Yabancı dil öğretiminde metin çalışmalarının verimli olabilmesi için metinlerin öğrenciyi, dilde öğretici olma doğrultusunda güdülemesi gerekir.

Kautz (2002:9) Handbuch Didaktik des Übersetzens und Dolmetschens (Tr.: Mütercim ve Tercümanlığın El Kitabı) adlı kitabında, son yıllarda çeviri eyleminin ve mütercim tercümanlık mesleğinin ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır: “Hayatın tüm alanlarında artan küreselleşme ve özellikle son yüzyılda gerçekleşen politik devrim, uluslararası alışverişin ani bir şekilde artmasına yol açmıştır. Ve bununla birlikte kalifiye mütercim ve tercümana olan ihtiyaç da artmıştır.”

Çeviri dersi, öğrenenin çeviri yapabilme yeteneğini geliştirmeye hizmet etmelidir. Bunu yapmak için çeviri dersi şöyle olmak zorundadır:

- Çeviri bilimsel düşünmeye dayanmalıdır;

- Çeviri sürecinin gerçek akışını çıkış noktası olarak almalı; - Çevirmenler arasındaki mesleki tecrübeyi dikkate almalı ve - Öğretici ve metodik bakımdan iyi düşünülmüş olmalı.

Çeviribilim üç ana temel alan üzerine yapılandırılır:

- Kuramsal Alanlar - Betimleyici Alanlar - Uygulamalı Alanlar

(31)

Her ne kadar bu üç alan birbirinden bağımsız alanlar olarak adlandırılsa da, çeviri olgularının doğası gereği, bu alanlar birbiriyle içiçedir ve birbirini etkiler.

3. 4. Çocuk Edebiyatı Çevirisi ve Çeviri Sorunları

Dilin etkili ve güzel kullanılarak çocuklar için yazılmış, söylenmiş sanat niteliği taşıyan yapıtlara genel olarak çocuk edebiyatı denir. Levy, çocuk edebiyatı çevirisinde özellikle daha çok kolay anlaşılır dil kullanılmasına dikkat çekmiştir. Koller çocuk edebiyatı çevirisinde okuyucu kitlesine hususi olarak dikkat edilmesine önem vermiştir.

Çocuk edebiyatında çevirmen, sadece bir dili diğerine aktarmakla kalmaz bunun yanısıra çocuğa yabancı bir dünyanın kapılarını da aralar. Çevirmenin aynı zamanda çocukları iyi tanıması ve çocuk gerçekliğine yakın olması gerekir. Çevirmen, yaptığı çeviride sadece cümlelerin düzgün olmasını değil, aynı zamanda eserin hitap ettiği yaş grubundaki okuyucunun kavrama özelliklerini de gözönünde bulundurmalıdır.

Rieken-Gerwing Gibt es eine Spezifik kinderliterarischen Übersetzens? (Tr.: Çocuk Edebiyatının Kendine Özgü Bir Yolu Var mıdır?) (1995:87) adlı kitabında çocuk edebiyatı çevirisinde önemli üç unsur olduğunu vurgulamıştır. Bunlar;

1. Çeviri sürecinin asimetrik olması. Asimetrik kavramı ile yetişkinlerle çocuk ve gençlerin ilişkisi anlatılmak istenilmektedir. Orijinal metin bir yetişkin tarafından çocuk ve gençler için yazılıp ve yine aynı şekilde bir yetişkin tarafından çevrilmektedir.

2. Çocuk ve gençlik kitapları sadece çocuk ve gençler için yazılmaz, yetişkinler de bir şekilde okuma eylemine katılır.

3. Çocuk ve gençlerin hayat tecrübeleri yetişkinlere göre daha sınırlıdır. Bu yüzden sosyo - kültürel içerikler yardım olmaksızın direkt olarak çocuklar tarafından anlaşılmaz.

(32)

Aslında bazı unsurların çevirisinde yetişkinler için olan edebi metinlerde olduğu gibi çocuk edebiyatında da temel sorunlar vardır. Rieken-Gerwing (1995:96) çevirmenin kültürel aktarımları yaparken karar vermesi gereken unsurları şöyle sıralamıştır;

- Metnin yapısına müdahale etmemek için hedef dil okuruna aktarımları yapmamalı mı?

- Açıklamaları dipnot olarak yazmalı mı? - Biraz değiştirerek mi iletmeli?

Bütün bu nedenlerden dolayı çocuk edebiyatında bir eser oluştururken ve çevirisi yapılırken mutlaka dikkatli davranılmalı.

Çeviride metnin yanı sıra kültürün de aktarılabilmesi için çevirmenin her iki dili ve kültürü yakından tanıması gerekir. Çocuklar, okudukları kitabın akışına kendilerini bırakırken yazar veya çevirmenin kim olduğunu sorgulamazlar. Bundan dolayı çevirisi yapılan eser, orijinal eserde olduğu gibi akıcılığını koruyabilmelidir. Bu durumda çeviri eseri okuyan çocuk, bir yandan anlatılanların farklı bir kültüre ait olduğu ayrımına varırken diğer yandan da verilmek istenen iletiyi veya tanıtılan farklı dünyayı anlamalıdır.

(33)

4. ÇEVİRİBİLİM YAKLAŞIMLARI

Son yıllarda bağımsız bir disiplin haline gelen çeviribilim, genel anlamda bir metni kaynak dilden hedef dile aktarma eylemini, bu eylemin gerçekleştiği çeviri sürecini ve bunun sonucunda oluşan metni her yönüyle inceleyen bilim dalıdır.

Holmes ‘in (1985: 150) kaynaklarına göre edebi metin analizi, Tel Aviv’de Itamar Even-Zohar önderliğinde bir grup tarafından geliştirilmiştir.

Bu çeviri sürecinde Levy (1969:32) şu aşamaları saptamıştır:

1. Metnin, birçok yönden bütünüyle kavranışı. 2. Metnin, anlamının bulunarak yorumlanması.

3. Metnin, birtakım dilsel öğeler arasında uygunluk gözetilerek sanatsal bir biçimde aktarılması.

Levy çeviri sürecini önce kavrama ve daha sonra aktarma olmak üzere aşamalı bir süreç olarak düşünmüştür.

Göktürk (1986:13) Çeviri Dillerin Dili adlı kitabından; “Başarılı çeviri, çevrilmesi söz konusu olan metinle ilgili birtakım iletişimsel özelliklerin yakından tanınmasıyla gerçekleşebilir. Gerçekte çevirmenin, hem kaynak dilin hem de çeviri dilinin işleyiş düzenini çok iyi bilmesi, ikisinde de dilbilgisel öğeleri çözümleyebilecek yetide olması, yabana atılmayacak bir noktadır.” şeklinde bir yorumda bulunarak çeviri ve çevirmenin önemini vurgulamıştır.

Wills’e (1981:1-2) göre çeviribilim konusu için gerekli olan üç aşama vardır ve bu üç aşama için yöntem ve metod geliştirmek gerekmektedir.

(34)

Bu üç aşama şunlardır:

1. Kaynak dil analizi

2. Dillerarası çeviri transferi 3. Hedef dilde çeviri sonucu

Nida/ Taber (1969:32) çeviri sürecini aşağıdaki gibi şekillendirmiştir;

A (Kaynak Dil) B (Sonuç)

Analiz Sentez

Aktarma

X Y

Çeviri eylemine açıklık getirdikleri bu şema ile Nida ve Taber önce cümlelerin yüzeysel basit yapılarla kurulmasını yani analiz edilmesini daha sonra hedef dilde basit yapılarla dönüştürülerek yani sentezi yapılarak çevirinin gerçekleştirilmesini savunmuşlardır.

Nord ise ( 2009: 32) Textanalyse und Übersetzen ( Tr.: Metin Analizi ve Çeviri) adlı kitabında çeviride korumak ve üzerinde çalışmak kavramlarına değinmiştir. Nord’ a göre bu iki kavram arasında ince sınır mevcuttur, kaynak dilin bazı karakteristik özellikleri muhafaza edilmeli ve buna karşın bazı öğeleri de yeniden işlenmelidir. Bu sayede çevirisi gerçekleştirilen metin anlaşılır hale getirilmelidir.

(35)

Korumak

Üzerinde çalışmak

Çeviribilim, kaynak dil ve kültürün dilsel ve kültürel öğelerinin hedef dil ve kültüre iletilmesi işlemini tüm yönleriyle inceleyen bilimsel bir etkinliktir. Böylelikle kaynak dilin tüm özellikleri hedef dille paylaşılabilir. Çeviribilim alanında birçok çalışma yapmış çok değerli şahsiyetler vardır. Şimdi bu önemli şahsiyetlerden bazıları incelenecektir.

4. 1. Koller

Koller (1997:123) çeviribilimini, bir bilim dalı olarak görür ve çeviriye, bir metni farklı disiplinlerin etkisiyle farklı görüşlerde tasvir eden, analiz eden ve anlatan alan olarak bakar.

Koller (2001:125) Einführung in die Übersetzungswissenschaft ( Tr.: Çeviribilimine Giriş) adlı kitabında çeviribilim teorilerini aşağıdaki başlıklar altında inceler;

1. Çeviri Teorisi:

Çeviri teorisi, çeviri sürecini, koşullarını ve bu süreci etkileyen faktörleri anlaşılır hale getirme görevini üstlenir.

(36)

Bu teoriye göre çeviri, kaynak dil ifadelerinin hedef dil ifadeleriyle yer değiştirdiği dilsel bir süreçtir. Dilbilimsel çeviribilim, potansiyel düzenleme değişmeleriyle ilgilenir ve daha çok eşdeğerlik üzerine yoğunlaşır.

3. Metne Dayalı Çeviribilim:

Hedef dilden farklı olan kaynak dil ifadeleri metinleri oluşturur. Ve bu metinler o dildeki iletişimsel özellikleri taşır. Metne dayalı çeviribilim bu tür öğeleri dikkate alarak çeviri yapar.

4. Çevirinin Zihinsel Sürecini İnceleyen Çeviribilim:

Çeviri esnasındaki zihinsel süreçleri inceler. Uzman bir çevirmenin anlama, analiz, transfer ve yeniden oluşturma gibi problemleri çözerken hangi stratejileri kullandığını araştırır.

5. Bilimsel Çeviri Kritiği:

Ortaya çıkan hedef dil metninin eşdeğerlik bağlamında değerlendirilmesini konu alır. Asıl problem çevirinin incelenmesinde değerlendirme kriterlerinin objektifliğidir.

6. Uygulamalı Çeviribilim:

Uygulamalı çeviribilimin görevi, çeviri sürecinde çevirmenin kullandığı yardımcı araçları, sözlük çeşitleri gibi, işleme ve düzeltmedir.

7. Çeviribilimin Tarihsel Bileşimleri:

Çevirinin tarihsel gelişiminin ve bu alandaki çevirmen, dilbilimci, edebiyatçı ve filozof gibi kişilerin bireysel etki ve başarılarını anlatır.

8. Çeviri Didaktiği:

(37)

4. 2. Apel

Apel’in (2003:1) Literarische Untersuchung ( Tr.: Edebi Araştırma) adlı kitabına göre bir eserin çevirisi, aslında çok karmaşık bir çalışmadır. Çeviri esnasında birçok koşul yerine getirilmelidir. Çeviri etkinliği insanlık tarihi boyunca uygulanıyor olsa ve bin yıllık geleneksel bir çeviri anlayışı olsa bile çeviri için genel kabul edilebilir açıklama mümkün değildir. Çevirinin tanımında temel sorun, çeviri kavramının günlük dilde birçok anlamının olmasıdır.

Apel (2003:65) çeviri eleştirisinin önemini şöyle vurgulamıştır; Bir çevirinin içinde en azından şu unsurlar bulunmalıdır;

- Kaynak dil ve metnin karakterize edilmesi; - Hedef dil ve metnin karakterize edilmesi; - Okur merkezli bilgilerin verilmesi.

(38)

4. 3. Levy

Levy’in (1969:25) çeviri yaklaşımı dilbilimsel eğilimli görülmesine rağmen, saf dilbilimsel çeviriden farkı vardır. Levy, çeviri eylemi sürecinde çevirmenin rolüne ve kaynak metnin yapısına dikkat eder.

Rieken-Gerwing kitabında (1995:57) Levy’e göre çeviride üç unsurun önemli olduğunu belirtmiştir. Bu üç unsurun birbiriyle ilişkisi, çevirmenin temel sorunudur.

1. Yazarın fikri

2. Çevirmenin orijinal metni algılaması 3. Okurun çevrilen metni kavrayışı

Çeviri etkinliğinin temel sorunu, kaynak dil ile hedef dil arasındaki farkları mümkün olduğu kadar en aza indirgemek olmuştur.

Bu anlamda bir çevirmen çalışmasını üç aşamaya bölerse başarılı olur;

1. Metnin filolojik, stilistik ve bütünlük içinde kavranması 2. Doğru bir yorumun yapılması

3. Kaynak dil ile hedef dil arasındaki farklılıklar dikkate alınarak çevirinin gerçekleştirilmesi.

Rienken-Gerwing’e göre (1995:58) “Bir çevirmenin amacı, öznel ifadelerin mümkün olduğunca ifade edilmesi olmalıdır. Böylece çevirmen, çevrilen metnin objektif geçerliğine mümkün olduğunca yaklaşmış olur.”

Levy’e göre çevirmenin görevi, edebi bir metnin yorumunu yapmak olmamalı aksine metne olabildiğince sadık kalmalıdır. Levy’nin yaklaşımı hala geçerli bir yaklaşım olmasına rağmen edebi bir metnin objektifliğinin gerçekleştirme çabası boşa çıkmıştır.

(39)

4. 4. Reiss ve Vermeer

Vermeer 1978 yılında yayınladığı Ein Rahmen für eine allgemeine Translationstheorie (Tr.: Çeviri Kuramına Genel Bakış) adlı makalesinde Wills’in zeminini hazırladığı İşlevsellik akımının temelini atmıştır. Buna göre çeviriler, eylemler olarak görülecektir. Vermeer bu fikirlerini daha sonra Karharine Reiss ile birlikte 1984’te yayınladıkları bir makalede ayrıntılı bir biçimde sunmuşlardır. Bu yaklaşım çevirmene daha geniş bir çalışma alanı sunmakla birlikte sorumluluğunu arttırmaktadır. Bu yaklaşımla hedef dil okurlarının beklentilerini ve gereksinimlerini temsil eden ve ‘amaç’ anlamına gelen Skopos kavramı öne çıkmıştır. Daha sonra bu görüşler “Skopos Theorie” olarak adlandırılmıştır. Bu teoriye göre çevirmen, dilbilim kurallarıyla hareket etmenin dışında başarılı bir hedef dil metni ortaya koymak için Psikoliguistik, Sosyolinguistik, İletişim gibi alanlarla da ilgilenmek durumundadır.

Yücel (2007:126) Tarihsel ve Kuramsal Açıdan Çeviri Edinimi adı kitabında Skopos teorisini şöyle ele almıştır; Genel bir çeviri yaklaşımı sunan Skopos kuramının uzmanlık bilgisi isteyen metinlerin yanı sıra yazınsal metinleri de kapsayan bir kuram olduğunu savunsa da, yazınsal metinlere ilişkin sorunlar metin düzleminde değil, genel bir çeviri yaklaşımı bakımından ele alınmaktadır. Başka bir söyleyişle, yazınsal metinlerle başka metinler arasında kuramsal düzlemde bir ayrım bu kuramda vurgulanmamaktadır. Bunun yerine genel bir yaklaşımdan yola çıkılarak bütün metinler için geçerli olabilecek bir anlayış benimsenmektedir. Çünkü Skopos kuramında çeviriyi belirleyen etmenler;

- Metinden çok çevirmenin niyeti, - Yayıncının beklentileri,

- Çeviri okurunun nitelikleri gibi metin dışı niteliklerdir.

Yukarıda da değinildiği gibi Reiss ve Vermeer’in (1991:3) Skopos teorisinin ışığında geliştirdikleri çeviri eyleminin belli bir amacı mevcuttur. Bu amaç; kaynak dilden hedef dile çeviri sürecinde belli bir hedef doğrultusunda çeviriye karar verilmesi gerektiğidir.

(40)

Reiss’ a göre çeviribilim iki ana safhadan oluşur;

1. Metnin bütün boyutlarıyla ele alındığı anlama safhası,

2. Anlama safhasından sonra kaynak dil metninin hedef dilde yeniden oluşturulması safhası.

(41)

5. EŞDEĞERLİK

Eşdeğerlik ( die Äquivalenz) kelime olarak Latinceden gelmektedir ve değer eşitliği anlamına gelmektedir. Yazın yapıtının dilsel bir düzenleme ile çeviri diline aktarılması sürecinde en çok sözü edilen kavram olan çeviride eşdeğerlik, özgün metnin, kendi dilinin okurunda uyandırdığı etkinin, çeviri metnin de çeviri dili etkisini okurunda uyandırabilmesidir.

Reiss ile Vermeer (1984:129) elektrikle ilgili bir tanımı kullanarak eşdeğerlik kavramına açıklık getirmeye çalışmışlardır.” İki dalgalı akımın, değişik yapılı ayrı devreler oluşturmakla birlikte, her frekansta aynı elektrik etkisini taşımaları, bunu açığa vurmaları, eşdeğerlik diye adlandırılabilir.” Burada değişik yapılı ayrı devrelerin aynı elektrik etkisini yaratması ile kast edilen, eserin kaynak dil ile çeviri dilinin her iki dil okuruna da aynı etkiyi yaratmasıdır.

Reiss – Vermeer yaptığı çalışmada dört değişik eşdeğerlikten bahsetmektedir. Bunlar:

1. Dildilimsel eşdeğerlik 2. Dizisel eşdeğerlik 3. Biçimsel eşdeğerlik 4. Metinsel eşdeğerlik

Snell-Hornby Überstzungswissenschaft eine Neuorientierung ( Tr.: Çeviri Biliminin Yeni Adaptasyonu) (1994:14) adlı kitabında eşdeğerlik kavramının farklı disiplinlerde farklı şekillerde uygulandığını ifade ederek şöyle devam etmiştir; "Bu kavram ile çeviribilimde kelime, cümle ve metin alanları arasındaki ilişkiler açıklanmaya çalışılmıştır."

(42)

Çeviri eyleminde kelime, cümle ve metin alanları arasındaki ilişkileri açıklamaya çalışan bir diğer bilimadamı olan Aktaş’ ın (1996:94) görüşüne göre; “Çeviride eşdeğerlik ifadesi kaynak dil metni ile hedef dil metni arasında sözcük ve dilbilgisi yönünden yeterli ölçüde denklik kurma ve bununla birlikte kaynak dildeki bir mesajı anlam, işlev, üslup, iletişim ve kültürel bakımdan hedef dilde en doğal biçimde yansıtma anlamına gelmektedir.”

Çevirisi yapılan metin ile kaynak metin arasında eşdeğerliğin sağlanamaması bir yandan bilgi aktarımının tam olarak iletilememesine bir yandan da kültürel ve toplumsal değerlerin aktarımının iletilememesine yol açabilir. Her dilin kendine özgü bir yapısı olmasından dolayı, kaynak dildeki bir bilginin hedef dile çevirilirken bazı sıkıntılarla karşılaşması mümkün olabilir. Çevirmenin görevi ise bu her iki dilin farklılıklarından dolayı oluşan çeviri sorunlarını en aza indirmek ve olabildiğince estetik değerler çerçevesinde aktarım sağlamaktır.

Çeviride eşdeğerliğin önemini vurgulayan bir diğer bilimadamı Königs (1985: 29-47) çeviri sürecinde kaynak dil ile hedef dil arasında birebir sözcüksel bir uyuşma yoksa çevirmen, çeviri sürecinde iki dil arasında denkliği sağlamak için bazı zihinsel süreçler kullanmak durumunda kalabileceğinden bahsetmiştir. Königs’e göre bu süreçler aşağıdaki gibidir;

1. Kaynak dil içi çeviri 2. Hedef dil içinde açıklama 3. Hedef metinde açıklama 4. Silme

5. Ödünç alma

En genel anlamıyla kaynak dil ile hedef dil arasında benzer etkiyi yaratmak anlamına gelen eşdeğerlik kavramı, Popoviç’e göre dört ana başlık altında toplanmıştır. Bu dört tip eşdeğerlik ile Popoviç anlatımsal örtüşmeyi hedeflemektedir.

(43)

1. Dilsel eşdeğerlik:

Kaynak dil ile hedef dil arasında dil düzeyde benzerlik sağlamayı amaçlayan eşdeğerlik olan dilsel eşdeğerlikte sözcük sözcüğe çeviri eylemi gerçekleştirilir.

2. Dizisel eşdeğerlik

Dilbilgisi öğelerinin eşdeğerliğini amaçlayan bu eşdeğerlik tipinde, dizisel anlatım öğelerinin eşdeğerliği sözkonusudur.

3. Biçimsel eşdeğerlik

Bu eşdeğerlik tipinde hem kaynak metin hem de hedef metin öğelerinin işlevsel eşdeğerliği amaçlanmıştır.

4. Metinsel eşdeğerlik

Şekil ve biçim eşdeğerliği aranan metinsel eşdeğerlikte üzerinde çalışılan metnin dizimsel yapılanışı incelenir.

Çeviride eşdeğerlik, kaynak metin ile hedef metin arasında bir ilişki kurmak olarak nitelendirilebilir. Koller eşdeğerlik çerçevesinde beş farklı yaklaşımdan bahsetmektedir (1992: 216). Bunlar;

1. Denotatif (temel anlam boyutu) Eşdeğerlik 2. Konnotatif ( yan anlam boyutu) Eşdeğerlik 3. Stilistik (metin türü ) Eşdeğerlik

4. Pragmatik Eşdeğerlik

5. Formal (biçimsel) Eşdeğerlik

(44)

5. 1. Denotatif (Temel / Düz Anlam Boyutu) Eşdeğerlik

Akerson ‘a (1991:72) göre düz anlam, bir sözcüğün en yaygın ve o sözcüğü duyduğumuzda ilk çağrışım sonucu hemen aklımıza gelen anlamına denir. (Aktaran: Aktaş. 1996:100)

Koller bu yaklaşımda, sözcüğün temel anlam boyutu ile ilgili durumlarını kapsadığını savunur. Metnin bir dilden diğer bir dile çevirisinde metin dışı göndergesel anlamının, diğer bir değişle sözcüklerin nesnel anlamlarının iletimi söz konusudur.

Göktürk’ün (1986:78) Çeviri Dillerin Dili adı kitabında düzanlamsal eşdeğerlik olarak adlandırılan denotatif eşdeğerlik şöyle tanımlanmıştır; Burada metnin bir dilden ötekine çevirisinde sözcük sözcük ya da cümle cümle bir dilsel eşdeğerlilikten çok, konunun, nesnel anlam içeriğinin iletilmesi, kullanmalık bir bilginin aktarılması öncelik taşır.

Başka bir şekilde ifade etmek gerekir ise temel anlam düzeyinde eşdeğerlik, kaynak dilde aktarılması gereken metnin hedef dile en somut bir şekilde aktarılması anlamına gelmektedir.

5. 2. Konotatif ( Yan Anlam Boyutu) Eşdeğerlik

Bir sözcüğün ikinci bir anlamı çağrıştırması ve o sözcüğün insanın zihninde değişik duygular uyandıran anlamına yan anlam denir.

Konotatif eşdeğerlik çeviride dillerarası farklılıktan kaynaklanan kullanımları inceler. Özellikle sözcük dizimi ve cümle yönünden özgün dilsel yapı gösteren yazın metinleri için geçerli olan eşdeğerlik, metin içindeki dilsel oluşumların işlevlerinin yöneldiği yan anlamların karşılık bulup bulmadığını inceler.

(45)

Çeviride, tek tek kelimelerin düz anlamıyla değil, işlevlerin yöneldiği yan anlamlarıyla da aktarılması gerektiğini savunan bu eşdeğerlik türü, daha çok deyim aktarmasında ön plana çıkar.

Toplulukların kültürel değerini yansıtan deyimleri düz anlamı ile değerlendirmek o deyimleri tamamen yanlış aktarmak anlamına gelir. Deyimler, öz anlamlarında ayrı bir anlam içeren kalıplaşmış sözlerdir.

5. 3. Stilistik (Metin Türüne Göre ) Eşdeğerlik

Metin çeşidine özgü özelliklere dayalı eşdeğerliktir. Çeviri eylemi gerçekleştirilirken, çevirisi yapılacak metnin türünü bilmek ve o metin türünün özelliklelerine göre aktarım yapmak çok önemldir. Roman, öykü, masal, tiyatro oyunu ve birçok örnek verilebilecek edebi eserlerin çevirisi ile sözleşmeler, reçeteler, tutanaklar veya reklam metinlerinin özellikleri, hedef kitlesi ve amacı birbirinden farklı olduğundan çevirisi de farklı olmalıdır.

Bu anlamda belirli metinlerdeki yazın ve dil norm özeliklerini inceleyen eşdeğerliğe Koller, biçemsel eşdeğerlik adını vermiştir.

Bir dil içindeki sözleşmeler, iş yazışmaları, ilaç tanıtımları, kullanım kılavuzları gibi, gündelik alışveriş pusulalarına varıncaya dek birçok metnin çevrilmesi durumunda, amaç dilin benzer yerleşik kurallarıyla geleneklerine uyacak bir şekilde aktarılmaları biçemsel eşdeğerlik anlamında çok önemlidir. Göktürk (1986:85)

Göktürk’ün de değindiği gibi her metnin kendine özgü bir mesajı, hedefi ve okuru vardır, bundan dolayı her metni aynı şekilde çevirmek, okura sunmak doğru değildir. Bir çevirmen çeviri eylemine başlamadan önce, okura aktaracağı metni ve metnin özelliklerini iyi bilmeli ona göre çevirmelidir.

(46)

5. 4. Pragmatik (Dil Kullanımsal) Eşdeğerlik

Kelime anlamı kullanımsallık olan pragmatik kavramını kullanan Koller pragmatik eşdeğerlik de okur kitlesine yani alıcıya uyarlanan durumları konu alır. Okurun, alıcının bir metni anlama koşullarını gözeten eşdeğerliğe pragmatik eşdeğerlik adın veren Koller, çevirinin iletişimsel fonksiyonunu gözönünde bulundurmaktadır.

Pragmatik eşdeğerlik başka bir deyişle, bir dilde veya kültürde kendine özgü apayrı içeriklerin, amaç dildeki okurun en kolay anlayabileceği bir biçimde aktarılması anlamına gelmektedir. Aynı zamanda da kaynak dil metindeki iletilerin hedef dil okurunun kültürünün gelenek, görenek ve benzeri yolların kullanılması, yani hedef dil okurunun metni okuduğunda hemen anlaması esas alınmıştır.

Kullanımsal eşdeğerlik kültür olayıyla yakından ilgilidir. Bir dilde yazılmış bir romanı bir başka dile çevirmek durumunda kaldığımızda, o romanı sadece o dile aktarmakla kalmıyoruz, aynı zamanda onu başka bir toplumun kültür ortamına taşıyor, başka bir kitleye yöneliyoruz. Aktaş (1996:150)

Yukarıda da bahsedildiği gibi kültürel değerlerin aktarımı ve bu değerlerin anlaşılması sözkonusu olduğunda Pragmarik yani Dil Kullanımsal Eşdeğerlik alanı devrye girer ve bu tür sorunları inceler.

5. 5. Formal (Biçimsel) Eşdeğerlik

Özellikle edebi metin çevirileri için geçerli olan eşdeğerlik türü olan Biçimsel Eşdeğerlik Koller için kaynak dilin estetiksel, formal ve bireysel özelliklerinin hedef dile yansıtılması anlamına gelmektedir.

Bu anlamda çevirmenin görevi, kaynak metinde kullanılan sözcükler ve bu sözcüklerin tüm özelliklerini Formal Eşdeğerlik ışığında incelemek ve uygun bir şekilde hedef dil okuruna iletmektir.

(47)

Kaynak dil metnin sözdizimsel ve biçimsel özellikleri dikkate alınarak benzer bir estetik etki oluşturmaya dayalı eşdeğerlik olan Formal Eşdeğerlikte, hem kaynak metinin hem de çeviri metnin öğelerinin işlevsel eşdeğerliği aranır.

Yazınsal metinlerde sadece içeriğinin değil, sözcük, deyimler, söz oyunları gibi dilin kendine özgü anlatımlarını da benzer bir estetik yapıyla formal eşdeğerliğin ışığında aktarılması hem çevirmen açısından hem de o eseri okumak isteyen hedef dil okuru açısından oldukça önemlidir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Donmayı değil de buz kristallerinin oluşumunu engellediği an- laşılan antifriz moleküllerinin -otomobillerde kulla- nılan antifriz (etilen glikol) ile arasındaki farkın daha

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sonucu olarak erkek çocuklarının okuma ve çalışma hayatında daha etkin olması gerektiği ve kız çocuklarının okula gitmelerinin

Perçemli Sokak deneyinden sonra yazılmış “Ev­ vel Zaman İçinde”, Oktay Rifat’ın dilde sonsuz ola­. nak arayışını, ço k etkileyici biçim de gözler önüne

Yakınsak geçerlik anali- zi için ele alınan içsel güdülenme, güdülenmeme ve sportif yeterlik alt boyutları ile Sporcu Tükenmişlik Ölçeği’nin alt boyutları

Türkçedeki tam ikilemeleri yalın haldeki sözcüklerden oluşan tekrarlar, pekiştirmeli tekrarlar, Türkçe ve yabancı sözcüklü tekrarlar, tamlamalı tekrarlar, ad durum

Nefsi idrak eden gücün niteliklerine dair analizden sonra İbn Sinâ, insanın nefs olarak idrak ettiği şeyin görme gücünün ciltten idrak ettiği şeyden farklı

Kur’ân’da kendilerini Allah yoluna adamış, bu sebeple yeryüzünde kazanç için dolaşamayan fakirlerden söz edilerek (Bakara suresi 2/273) ilimi cihad gibi kamu