• Sonuç bulunamadı

Prehistorik çağlardan Demir Çağı'na kadar ‎Anadolu'da ‎çocuk ölümleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Prehistorik çağlardan Demir Çağı'na kadar ‎Anadolu'da ‎çocuk ölümleri"

Copied!
76
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TARĠH ANABĠLĠM DALI

TARĠH BĠLĠM DALI

PREHĠSTORĠK ÇAĞLARDAN DEMĠR ÇAĞI’NA

KADAR ANADOLU’DA ÇOCUK ÖLÜMLERĠ

Sefer ÇELĠK

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DanıĢman

Prof. Dr. Özdemir KOÇAK

(2)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TARĠH ANABĠLĠM DALI

TARĠH BĠLĠM DALI

PREHĠSTORĠK ÇAĞLARDAN DEMĠR ÇAĞI’NA

KADAR ANADOLU’DA ÇOCUK ÖLÜMLERĠ

Sefer ÇELĠK

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DanıĢman

Prof. Dr. Özdemir KOÇAK

Bu çalıĢma 17203018 nolu SÜ Bilimsel AraĢtırma Projeleri tarafından YL / Doktora tez projesi olarak desteklenmiĢtir.

(3)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Bilimsel Etik Sayfası

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Sefer ÇELİK

Numarası 134202001015

Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih/Tarih

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tezin Adı PREHİSTORİK ÇAĞLARDAN DEMİR ÇAĞI’NA KADAR ANADOLU’DA ÇOCUK ÖLÜMLERİ

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranıĢ ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalıĢmada baĢkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

Öğrencinin imzası (Ġmza)

(4)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu

Öğre

n

cin

in

Adı Soyadı SEFER ÇELĠK

Numarası 134202001015

Ana Bilim / Bilim Dalı TARĠH / TARĠH

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez DanıĢmanı

PROF. DR. ÖZDEMĠR KOÇAK

Tezin Adı PREHĠSTORĠK ÇAĞLARDAN DEMĠR ÇAĞI‟NA

KADAR ANADOLU‟DA ÇOCUK ÖLÜMLERĠ

Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan Prehistorik Çağlardan Demir Çağı’na Kadar Anadolu’da Çocuk Ölümleri baĢlıklı bu çalıĢma 31 / 05 / 2019 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği / oyçokluğu ile baĢarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiĢtir.

Unvanı Adı Soyadı DanıĢman ve Üyeler Ġmza

1 PROF. DR. ÖZDEMĠR KOÇAK (DanıĢman)

2 PROF. DR. HASAN BAHAR Üye

(5)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Sefer ÇELİK

Numarası 134202001015

Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih/Tarih

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı

Prof. Dr. Özdemir KOÇAK

Tezin Adı PREHİSTORİK ÇAĞLARDAN DEMİR ÇAĞI’NA KADAR ANADOLU’DA ÇOCUK ÖLÜMLERİ

ÖZET

Ġnsan hayatında önemli iki unsur olan “çocuk” ve “ölüm” unsurları hakkında, Eski çağlarda ortaya konan inanç ve kültür sistemlerinin sonraki dönem medeniyetlerini etkilediği muhakkaktır. Dolayısıyla eski çağlarda çocuk ölümleri hakkında hazırladığımız bu çalıĢma, insanlık tarihinin geliĢim çizgisini ve insan zihnindeki “çocuk-ölüm” tasavvurunu ortaya koyması bakımından önemlidir.

Bu çalıĢmada; Paleolotik, Mezolotik, Neolitik, Kalkolitik ve Tunç Çağlar‟ında Anadolu sınırları içerisinde kalan bölgede çocuk doğumları, çocuk beslenmesi, çocuk hastalıkları ve tedavi Ģekilleri, ölüm yaĢları, ölü gömme teknikleri ve mezar tipleri ele alınmıĢtır.

Anahtar Kelimeler: Paleolotik, Mezolotik, Neolitik, Kalkolitik, Tunç Çağı, Çocuk.

(6)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Sefer ÇELİK

Numarası 134202001015

Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih/Tarih

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı

Prof. Dr. Özdemir KOÇAK

Tezin İngilizce Adı CHILDREN DEATH IN ANATOLIA FROM PREHISTORIC AGE TO IRON AGE

ABSTRACT

About ”child” and “death”, which are two important concepts in human life, the belief and culture systems of ancient times also influenced later civilizations. Therefore, this study which we prepared about child mortality in ancient times is very important in terms of revealing the development line of human history and the imagination of child-death in human mind.

In this study; child births, child nutrition, pediatric diseases and treatment methods, age of death, burial techniques and burial types were discussed in the Paleolotic, Mesolotic, Neolithic, Chalcolithic and Bronze periods.

Key Words: The Paleolotic, Mesolotic, Neolithic, Chalcolithic, Bronze Age, Child.

(7)

ÖN SÖZ

Bilinen ilk yerleĢim yerlerinden olan Anadolu‟da, Prehistorik Çağlar‟dan Demir Çağı‟na kadar hayatın pek çok sahasında önemli ilerlemeler kaydedilmiĢtir. Avcı ve toplayıcılıkla hayatını sürdüren insanoğlu, ateĢin bulunmasıyla hayatını bir miktar daha kolaylaĢtırmıĢ; ardından tarımla birlikte yerleĢik hayata geçiĢ baĢlamıĢ, madenlerin iĢlenmesiyle küçük çapta ticaretler yapılmıĢ ve buna bağlı olarak da devlet ve medeniyetlerin temelleri atılmıĢtır.

Prehistorik Çağlar‟ın insan hayatını zorlayan yaĢam koĢulları, ömür süresi üzerinde etkili olmuĢtur. YaĢama tutunma mücadelesinde yetiĢkinlikler kadar güçlü olamayan çocuklar, bir takım hastalıklara bağlı olarak hayatlarını kaybetmiĢlerdir.

Bu çalıĢmada, insanlık tarihinin en zor hayat mücadelesinin verildiği çağlara “çocuklar” üzerinden ıĢık tutulmuĢtur. Böyle bir çalıĢmanın hazırlanmasına rehberlik eden, tezimin her safhasını yöneten ve yönlendiren, örnek bir Ģahsiyet ve vizyon sahibi bir akademisyen olarak değer verdiğim danıĢmanım Sayın Prof. Dr. Özdemir KOÇAK‟a emekleri ve yardımları için teĢekkürü yürekten bir borç biliyorum. Öğrencisi olmaktan gurur duyduğum, bilgisi ve tecrübesiyle alanımızın mihenk taĢlarından olan hocam Sayın Prof. Dr. Hasan BAHAR‟a; yardımlarını esirgemeyen ve birçok konuda yol gösteren hocam Sayın Dr. Öğr. Üyesi Hatice Gül KÜÇÜKBEZCĠ‟ye Ģükranlarımı sunuyorum. Bana tarih sevgisini aĢılayan eski lise öğretmenim ve Ģu an Tarih Bölümünde öğretim üyesi olan Sayın Prof. Dr. Ferudun ATA‟ya emekleri için teĢekkür ediyorum. Ayrıca çalıĢmam süresince verdikleri destek ve gösterdikleri özen için aileme ve eĢime teĢekkürlerimi sunuyorum.

Sefer ÇELĠK Ankara 2019

(8)

ĠÇĠNDEKĠLER

Bilimsel Etik Sayfası ... i

ÖZET ... iii

ABSTRACT ... iv

ÖNSÖZ ... v

ĠÇĠNDEKĠLER ... vi

TABLOLAR ve HARĠTALAR ... viii

GĠRĠġ ... 1

1.BÖLÜM: ANADOLU’DA PALEOLĠTĠK, MEZOLĠTĠK, NEOLĠTĠK ÇAĞLARDA ÇOCUK ÖLÜMLERĠ ... 3

1.1.Paleolitik ve Mezolitik Çağ ... 3

a.Doğumları ... 3

b.Beslenme Ģekilleri ... 5

c.Hastalık ÇeĢitleri ve Tedavi ġekilleri ... 6

d.Ölüm YaĢları ... 7

e.Ölü Gömme Biçimleri ve Mezar Tipleri ... 7

1.2.Neolitik Çağ ... 8

a.Doğumları ... 8

b.Beslenme Ģekilleri ... 11

c.Hastalık ÇeĢitleri ve Tedavi ġekilleri ... 18

d.Ölüm YaĢları ... 21

e.Ölü Gömme Biçimleri ve Mezar Tipleri ... 23

2.BÖLÜM: ANADOLU’DA KALKOLĠTĠK VE TUNÇ ÇAĞLARINDA ÇOCUK ÖLÜMLERĠ ... 28

2.1.Kalkolitik (Bakır) Çağ ... 29

a.Doğumları ... 29

b.Beslenme Ģekilleri ... 30

(9)

d.Ölüm YaĢları ... 32

e.Ölü Gömme Biçimleri ve Mezar Tipleri ... 35

2.2.Tunç Çağı (MÖ 3000-1200)... 38

a.Doğumları ... 38

b.Beslenme Ģekilleri ... 42

c.Hastalık ÇeĢitleri ve Tedavi ġekilleri ... 45

d.Ölüm YaĢları ... 50

e.Ölü Gömme Biçimleri ve Mezar Tipleri ... 52

SONUÇ ... 58

(10)

TABLOLAR ve HARĠTALAR ve RESĠMLER

Tablo 1: Dönemsel olarak doğumda ortalama yaĢam beklentisi (Kalınkara, 2011:

340) ... 5

Tablo 2: Bademağacı Topluluğunda Bireylerin YaĢ ve Cinsiyet Dağılımı (Erdal, 2008: 98-107). ... 10

Tablo 3. Türkiye‟deki Eski YerleĢim Alanlarında Görülen Hayvan Kalıntıları (Özer, Eren, 2018: 312-314) ... 13

Tablo 4: Anadolu Neolitik Çağ Toplumlarında Çocuk Ölüm Oranları (Erol, Özdemir, 2006: 19-20) ... 22

Tablo 5: Kalkolitik Çağ Çocuklarında Ölüm Oranları (Erol, Özdemir, 2006: 21) .... 34

Tablo 6: Değirmentepe bebek ve çocuklarının yaĢ gruplarına göre dağılımı. ... 35

Tablo 7: Bazı Eski Anadolu Tunç Çağı Toplumlarında Bebek ve Çocuk Ölüm Oranları ... 46

Tablo 8: Hastalıkların YaĢ Gruplarına Göre Dağılımı ... 47

Tablo 9: Anadolu Tunç Çağ Çocuklarında Ölüm Oranları ... 51

Harita 1: Anadolu‟da Paleolitik Çağ YerleĢim Yerleri (Sevin, 2003: 30) ... 4

Harita 2: Anadolu‟da Neolitik Çağ YerleĢim Yerleri (Sevin, 2003: 30) ... 9

Harita 3: Anadolu‟da Kalkolitik Çağ Ait YerleĢim Yerleri (Sevin, 2003: 74) ... 29

Harita 4: Ġlk Tunç Çağı YerleĢmeleri (Sevin, 2003: 100) ... 39

Resim 1: Sol Oksipital Kemikte Yapılan Trepanasyon Olgusu (Tuğcu, 2010, 74). .. 21

Resim 2: AĢıklıhöyük hocker pozisyonunda gömü (www.tayproject.org) ... 26

Resim 3: Kuruçay çömlek mezarı (Duru, 2008) ... 37

Resim 4: Kuruçay‟daki cesedin sarıldığı bezden bir parça (Duru, 2008) ... 37

ġekil 1. Eski Anadolu toplumlarında çocuk (15 yaĢından küçük) ölüm oranlarının kronolojik dağılımı. (Erdal, 2000: 6). ... 23

(11)

GĠRĠġ

Ġnsanlık tarihi boyunca bazı inanç sistemlerinde “hayatın sonu”, genelinde de “hayatın baĢlangıcı” ya da “devamı” olarak kabul edilen ölüm, bireysel ve sosyal hayatı etkileyen ve Ģekillendiren, önemli bir yaĢam evresidir. Esasen bu yaĢam evresi doğumla baĢlayıp Yaratıcı‟nın yaratılmıĢa biçtiği süreyi ifade eder.

Genel kanaate göre; bir insanın yaklaĢık üç dakika nefes almadan, üç gün su içmeden ve üç hafta yemek yemeden yaĢayabildiği gerçeği, yaĢam için gerekli sıralamayı en iyi Ģekilde ortaya koymaktadır. YaĢamak için önce temiz bir hava, içilebilir bir su ve beslenmek için yenilebilir besin maddeleri hayatta kalmanın temelini oluĢturur diyebiliriz. Eski çağ toplumları hayatta kalmanın bu temel prensiplerini yerine getirdikten sonra diğer ihtiyaçları olan barınma ve korunma konusu üzerinde düĢünmeye baĢlamıĢlardır. Henüz yerleĢik yaĢama geçilmediği zamanlarda insanlar mağaralarda, ağaç kovuklarında ve dere kenarlarında yaĢamıĢlar; vahĢi hayvanlara karĢı kendi yaptıkları mızrak, taĢ balta, ilkel ok ve yay gibi silahlarla kendilerini savunmuĢlardır. Büyük su kaynaklarından uzakta yaĢayanlar tabiatta buldukları bitkisel ürünlerin yanında, yabani geyik, yabani domuz, yabani keçi gibi avladıkları hayvanlarla; dere ve nehir kenarında yaĢayanlar ise balık ve diğer deniz ürünleri ile beslenmiĢlerdir. Paleolitik Çağ‟ın baĢlarında henüz ateĢ keĢfedilmediğinden insanlar avladıkları bu yabani hayvanları ve balıkları çiğ olarak tüketmiĢlerdir. Mezolitik Çağ‟ın sonlarına doğru ateĢin bulunmasıyla insanlar soğuktan korunmayı, yaĢadıkları mağaralarda aydınlanmayı, yabani hayvanlara karĢı kendilerini korumayı ve en önemlisi bu avladıkları yabani hayvanların etlerini piĢirerek tüketmeyi öğrenmiĢlerdir. AteĢin bulunmasıyla daha ziyade piĢmiĢ et tercih edildiğinden çiğ yenen etle kolay bulaĢabilen parazit, diyare (ishal) ve daha birçok bakteriyel hastalıkların bir miktar önüne geçilmiĢtir.

Anadolu, insanlık tarihine ıĢık tutan en önemli bölgelerden biri olmuĢtur. Birbirinden farklı pek çok kültürün filizlendiği ve bu kültürlerin birbirleriyle harmanlandığı Anadolu; tarihî, dinî, sosyal ve ticari manada birçok medeniyete ev sahipliği yapmıĢtır.

Tarihçiler ve arkeologlar eski çağlarda Anadolu‟daki birçok yerleĢim yerinde yaptıkları kazılarla çocuk ve bebeklerin mezar tipleri hakkında önemli bir bilgi

(12)

birikimi ortaya koymuĢlardır. Diğer taraftan antropologlar da yapılan kazılarla ortaya çıkarılan buluntularla(iskelet yapıları, kafatasları ve diĢlerle) çocukların hastalık yaĢları, hastalık nedenleri, beslenme Ģekilleri, ölüm nedenleri ve bununla ilgili istatistiki verilere ulaĢmamızı sağlamıĢlardır.

(13)

1. BÖLÜM:

ANADOLU’DA PALEOLĠTĠK, MEZOLĠTĠK, NEOLĠTĠK ÇAĞLARDA ÇOCUK ÖLÜMLERĠ

Antalya‟da Beldibi, BelbaĢı, Karain Mağaraları; Ġstanbul‟da Yarımburgaz Mağarası; Ankara‟da Macunköy; Samsun‟da Tekkeköy civarında yoğunlaĢan arkeolojik kazılar ve araĢtırmalar sonucunda bulunan kalıntılara bakılarak Anadolu‟da, Paleolotik ve Mezolitik Çağlar hakkında az da olsa fikir sahibi olunmaktadır. Çanak-Çömleksiz ve Çanak-Çömlekli olarak ikiye ayrılan, yerleĢik hayatın baĢladığı Neolitik Çağ‟da ise Anadolu‟da bulunan yerleĢim yerlerinden; Diyarbakır Çayönü, Batman Hallan Çemi, ġanlıurfa, Nevali Çöri, Aksaray AĢıklıhöyük, Niğde, KöĢkhöyük, Konya Çatalhöyük gibi bölgelerde yapılan kazı ve araĢtırmalarda ise insan varlığına dair daha aydınlatıcı bilgiler elde edilmiĢtir.

Eski insan topluluklarının sağlık yapısı ve ölüm nedeni belirlenirken kazı alanlarından çıkarılan iskelet ve kemik yapıları incelendiğinde çocuk yaĢamı ve ölümü hakkında bazı bilgilere ulaĢılmıĢtır. Buna bağlı olarak çocukların doğumu, yaĢamı, yaĢam içerisindeki yeri, bu yaĢam koĢullarına ne kadar ayak uydurabildiği, öldükten sonra nasıl gömüldükleri ve mezar yapıları gün yüzüne çıkarılmaya çalıĢılmıĢtır.

AĢağıda Anadolu‟da Demir Çağı‟na kadar olan dönemde çocukların doğum, beslenme Ģekilleri, hastalık çeĢitleri ve tedavi Ģekilleri, ölüm yaĢları, ölü gömme biçimleri ve mezar tipleri tasnif edilerek incelenmiĢ ve değerlendirilmiĢtir.

1.1.Paleolitik ve Mezolitik Çağ

a. Doğumları

Paleolotik ve Mezolitik Çağlar‟ın avcı-toplayıcı kadınları içgüdü yoluyla ve bunun yanında doğadaki memeli hayvanları gözlemleyerek edindikleri beceri ve yetenekler ile doğum yapmıĢlardır. Buna göre; kadınlar doğum esnasında çömelerek pozisyon almıĢ ve doğum kordonu kesilerek doğum gerçekleĢmiĢtir. Bu Ģartlarda

(14)

birçok doğumun, çocuğun ölümüyle veya bazı durumlarda anne ile birlikte ikisinin ölümüyle sonuçlandığı öngörülmektedir. Paleolitik ve Mezolitik Çağ insanlarının yaĢadıkları ekolojik ortam gereği doğum ve ölüm hızları birbirine yakın, nüfus artıĢı ise yavaĢ olmuĢtur (BaĢoğlu, 2010: 346). Bu dönemde yaĢayan insanların ölüm nedenleri daha çok; doğum sırasında, çocukluk döneminde ya da travmalara bağlı olarak gerçekleĢmekteydi. Öyle ki büyük olasılıkla çocukların yarısı ölüyor sadece %50‟si ergenliğe ulaĢabiliyordu(Kalınkara, 2011: 340).

Anadolu'da Paleolitik ve Mezolitik Çağ‟lara iliĢkin demografik analizleri yapılacak kadar olmamakla birlikte bu dönem insanına ait birkaç kafatası parçası ve diĢ örnekleri Dülük, Karain, Yarımburgaz gibi önemli buluntu alanlarında ele geçirilmiĢtir (BaĢoğlu, 2010:348). Anadolu‟da bu döneme ait yukarıda saydığımız yerleĢim yerleri Harita 1‟de gösterilmiĢtir.

(15)

Fakat insana ait buluntuların azlığı, çocuk doğumuyla ilgili pek bilgi verilememesine neden olmuĢtur. Ancak her dönemin kendine özgü değiĢkenlerine bağlı olarak günümüze kadar doğumda yaĢam beklentisi bir tablo ile gösterilmiĢtir.

Tablo 1: Dönemsel olarak doğumda ortalama yaĢam beklentisi (Kalınkara, 2011: 340)

b. Beslenme Ģekilleri

Paleolitik ve Mezolitik Çağlar‟da avcı ve toplayıcı olan insan toplulukları, beslenmeden ziyade barınmaya bağlı bir hayatta kalma mücadelesi içerisindedirler. Mesken olarak önceleri doğal mağaraları, kaya altı sığınaklarını ve dal, çalı-çırpı ve hayvan postlarından yaptıkları çok ilkel barınakları kullanmıĢlardır. Besin kaynaklarına ulaĢmak için sık sık bu barınaklardan çıkarak yer değiĢtirmekteydiler. Üretim konusunda pek bir bilgisi olmayan, geçimini avcılık ve toplayıcılıkla sağlayan ilk insanlar günlük yaĢantılarını, doğada kolaylıkla bulunan iri çakıl taĢlarından kaba aletler yaparak kolaylaĢtırmaya çalıĢıyorlardı (Sevin, 2003:7).

(16)

Anadolu‟da Paleolitik Çağ‟a ait beslenme konusunda bilgi veren en eski kalıntılar 900,000 yıl öncesine tarihlendirilen Konya, Dursunlu lokalitesinden elde edilmiĢtir. Dursunlu‟da kuvarstan yapılmıĢ taĢ aletler ile çok sayıda hayvana ait fosil kalıntısı bulunmuĢtur. Mamut, gergedan, at türleri, domuz, geyik, aslan, ayı ve çeĢitli kuĢ türleri Dursunlu faunasında yer almaktadır. Bu alanda avcılık faaliyeti ile ilgili en önemli kanıt, taĢ alet kalıntılarıyla birlikte bulunan bir leyleğe ait tarak kemiğindeki kesik izleridir (Güleç ve Açıkkol, 2006: 389).

Eaton ve Konner‟ın Paleolitik Çağ‟da yaĢamıĢ insanların gıda kaynağını oluĢturan 321 hayvan ve bitki kalıntılarını incelediği çalıĢmada Paleolitik diyetin % 37‟sinin proteinden, % 41‟inin karbonhidrattan ve % 22‟sinin ise yağdan oluĢtuğu ortaya konulmuĢtur (Eaton, Eaton III, Konner, 1997). Paleolitik Çağ‟da yaĢayan insanların günlük enerji alımlarının yaklaĢık 3000 kkal olmasına rağmen, günlük 2000 kkal alan günümüz insanlarına oranla obez olmamaları zorunlu bedensel

etkinlik yapmalarını gerektiren koĢullara bağlanmaktadır (Bilge vd, 2013: 3).

Mezolitik Çağ‟da değiĢen iklimle beraber tüketilen besinlerde küçük çeĢitlilikler görülmeye baĢlamıĢtır. Beslenmede, önceleri et ürünleri hâkimken artık, bitki kökleri ve çeĢitli yabani meyveler de yiyecek türleri arasına girmiĢtir. Deniz ürünleri de bunlar arasında sayılabilir. Ġnsanlar artık su ürünlerinin ve yabani av hayvanlarının yoğun olarak yaĢadıkları bölgelerde bulunmayı tercih etmeye baĢlamıĢlardır. (Konyar, Tarihsiz: 25). Anadolu‟da bu dönemlere ait fosil ve kalıntı bulunamaması konuya birtakım tahminler yaparak yaklaĢmamıza neden olmaktadır. Buna göre; bebeklerin anne sütü ile belli bir yaĢa kadar beslenebildiği, hayatta kalabilenlerin beĢ ve üzeri yaĢına gelebilen çocukların da yetiĢkinlerle benzer Ģeyleri yiyerek yaĢadıkları düĢünülmektedir.

c. Hastalık ÇeĢitleri ve Tedavi ġekilleri

Paleolitik ve Mezolitik Çağlarda yaĢayan insan, avcı ve toplayıcı bir yaĢam tarzına sahiptir. Mağaralar, dere yatakları, ağaç kovukları ve kendi yaptıkları ilkel barakaların niteliksizliği ve elveriĢsizliği, yetiĢkinler ve çocuklar için birçok hastalığı beraberinde getirmiĢtir. Ancak Anadolu, Paleolitik ve Mezolitik Çağ

(17)

düĢünüldüğünde paleoantropolojik açıdan sahip olduğu büyük potansiyele rağmen, insan fosilleri bakımından oldukça fakirdir (Aytek, 2017: 27). Buradan hareketle bu dönemlerdeki göçebe toplumların yaĢadığı koĢullar düĢünüldüğünde çocukların ölümle sonuçlanan birçok hastalığa maruz kalabilmiĢ olacakları tahmin edilirken deneme yanılma yoluyla doğadan faydalanarak çocukları tedavi ettikleri öngörülmektedir.

d. Ölüm YaĢları

Paleolotik ve Mezolitik Çağlarda Anadolu coğrafyasının yaĢam koĢulları, gerek tarihî, gerek arkeolojik, gerekse antropolojik açıdan yapılan kazı çalıĢmalarıyla belirlenmiĢtir. Çocuklarda yaĢ belirlemede en güvenilir yöntem dental (diĢ) kalıntılarıdır (Erol, Özdemir, 2006: 15). Fakat bu dönemlerde, insana ait kalıntıların yok denecek kadar az olması çocukların ölüm yaĢları hakkındaki bilgimizi sınırlandırmaktadır. Anadolu dıĢında yapılan analizler sonucunda oldukça yüksek bir ölüm oranı, yetersiz sağlık koĢulları ve buna bağlı olarak yüksek oranda çocuk ve genç ölümleri olduğu belirlenmiĢtir. Kuzey Afrika Vassilievka‟da 35 bireyden oluĢan fosiller içinde, sadece 6-7 ve 13-16 yaĢlarında olduğu belirlenen iki çocuk iskeleti ele geçmiĢtir. Dolayısıyla Anadolu‟da ve Anadolu dıĢında çocuklara ait fosillerin yok denecek kadar az olması nedeniyle çocuk ölüm yaĢları hakkında çok fazla bilgi edinilememiĢtir (BaĢoğlu, 2010: 347).

e. Ölü Gömme Biçimleri ve Mezar Tipleri

Ölüm, yeryüzünde yaĢayan tüm canlılar için var olan bir gerçektir. Öldükten sonra tekrar dirileceği düĢüncesi ölümü, insan açısından daha anlamlı hale getirmiĢtir. Ölüm, korkulan bir olgu ve kulağa hoĢ gelmeyen bir kavramdır. Ġnsan ruh ve bedenden oluĢur. Gözle görünen beden ile gözle görünmeyen fakat ölüm olgusuyla bedenden ayrılan ruh, tarihî çağlar boyunca merak konusu olmuĢ, ölümle ilgili birçok törenin ve gömülme Ģeklinin oluĢmasına sebebiyet vermiĢtir. Kimi dönemlerde ölüler bazı toplumlarda yakılırken, bazı toplumlarda gömülmüĢtür. Tek baĢına gömülenler, çoklu gömülenler, çocukların küp gibi nesnelerin içine konulup

(18)

gömülmeleri gömü biçimlerini göstermektedir. Bununla birlikte yerleĢim yeri içerisine gömülenler, yerleĢim yeri dıĢına gömülenler ve ev içi gömüler gibi gömü Ģekilleri bulunmaktadır. Özellikle, çoklu (özellikle üçlü) gömülerin varlığı, gömülen bireylerin ayrıcalıklı konumlarına iĢaret etmektedir ki bu durum, birtakım sosyal ve sınıfsal farklılıkların da ortaya çıkmıĢ olduğuna iĢaret edebilir. Bunun yanı sıra, Orta Paleolitik Çağ iskelet kalıntılarına baktığımızda bunların da çoğunlukla erkek ve özellikle de çocuklara ait oldukları görülür. Bu durum, bu bireylerin gömülmüĢ olabileceklerini akla getirebilir. Bazı bölgelerde yamyamlık kavramının olabileceği gibi bazı bölgelerde geleneksel farklı uygulamaların olduğu düĢüncesi de mevcuttur (Karakoç, 2016: 186). Anadolu‟da bu dönemde yapılan kazı çalıĢmalarında ölülerin ve çocukların mezar tipleri ölü gömme Ģekilleri ile ilgili, bulunan materyallerin az olmasından dolayı net bilgi vermek zor olacaktır, diyebiliriz.

1.2.Neolitik Çağ

a. Doğumları

YaĢadığı bölgelerde barınma, avlanma, beslenme, iklim Ģartlarına ayak uydurma ve vahĢi hayvanlara karĢı korunma gibi bazı yetiler kazanan insan için, göçebe yaĢamanın zorluğu Ģartlarla beraber zamanla daha dayanılmaz bir hâl almıĢtır. Bu bağlamda yerleĢik yaĢama geçiĢin yolları aranmıĢ; barınma, mağaralardan barınağa, barınaktan eve, evlerden köylere doğru evirilmiĢtir. Bir arada yaĢamak kültürüyle, tüketici bir toplumdan üretici topluma geçiĢin ilk adımları atılmıĢ, hayvanlar evcilleĢtirilmeye baĢlanmıĢ, tarıma dayalı sosyal ve ekonomik hayatın temelleri atılmaya baĢlanmıĢtır. YerleĢik hayatın üretimi ve yardımlaĢmayı sağlamasına bağlı olarak doğumlar artmıĢ ve nüfusta olumlu anlamda değiĢim gözlenmiĢtir. Hatta öyle ki sürekli hareket halindeki avcı-toplayıcılarda doğurganlık sınırlı iken, çiftçi-otlatıcı kadınların doğurganlığının ortalama 3 kat daha fazla olduğu yapılan araĢtırmalarda ortaya konmuĢtur. Buna karĢılık yüksek çocuk ölümleri, nüfus artıĢ hızını dengede tutuyor olsa da Neolitik grupların avcı-toplayıcılara göre daha hızlı büyüdüğü dikkat çekmektedir (Çıvgın, 2012: 133).

(19)

Ġlk nüfus patlaması Neolitik Çağ‟da yaĢanmıĢ, yaĢam beklentisi ve ölüm yaĢı ortalamasında artıĢ; bebek ve çocuk ölümlerinde azalma gözlemlenmiĢtir. Buna karĢın yerleĢik hayatla birlikte çeĢitli dönemlerde savaĢ, göç, bulaĢıcı hastalıklar da yaygınlaĢmaya baĢlamıĢtır. Ayrıca kadınların sık sık ve art arda gebe kalması, düĢük vakalarına neden olmuĢ; diğer taraftan peĢ peĢe doğan çocuklar süt emzirme döneminde (0-2 yaĢ) anne sütünün yetersiz olması nedeniyle hastalıklara maruz kalmaları sonucunu doğurmuĢtur. Bu etkenler nüfus artıĢ hızının düĢmesine, bebek ve çocuk ölümlerinin artmasına neden olmuĢtur (BaĢoğlu, 2010: 348, 349).

Harita 2: Anadolu‟da Neolitik Çağ‟a Ait Bazı YerleĢim Yerleri (Sevin, 2003: 30)

Neolitik Çağ‟a tarihlendirilen Çatalhöyük, Çayönü, AĢıklı Höyük toplumlarına ait toplam 795 bebek, çocuk ve yetiĢkin iskeletinin incelendiği bir

(20)

araĢtırmada yapılan değerlendirmeye göre; Çatalhöyük toplumunda ortalama doğum sayısı 4,2 olarak belirlenmiĢ, en önemli patolojik lezyonunun parotic hyperostosis (demir eksikliği ve anemi kaynaklı kemiklerde oluĢan lezyon) olduğu görülmüĢtür. Bu lezyonun oluĢumuna, sulu tarıma bağlı olarak ortaya çıkan sıtmadan kaynaklı aneminin neden olduğu düĢünülmektedir (Angel, 1971: 77-98). Göller Yöresi‟nde yer alan bu dönem yerleĢimlerinden Bademağacı Höyüğü‟nde yapılan kazılarda bulunan Erken Neolitik Çağ‟a ait 48 adet iskeletin 2‟si 7-9 aylık fetüs iken çoğu 6 aydan daha küçük yaĢta ölen bebeklere aittir. Bu oran bütün topluluk içerisinde % 45,8 ile en yüksek oranı temsil etmektedir. Yine yapılan kazılarda üretkenlik aĢamasında 4 kadına karĢın bir erkeğin mevcut olması ise belki de hanenin çok eĢli bir aileden oluĢtuğuna iĢaret edebilir (Erdal, 2008: 98,107). Bu kazılardan çıkan iskeletlerin yaĢ aralıkları ve oranları aĢağıda tabloda sunulmuĢtur.

Tablo 2: Bademağacı Topluluğunda Bireylerin YaĢ ve Cinsiyet Dağılımı (Erdal, 2008: 98-107).

YaĢ grubu (yıl)

n Erkek % n Kadın % N Toplam % Fetüs - - - - 2 4.2 Bebek (0-2,5) - - - - 22 45.8 Çocuk (2,5-15) - - 1 20.0 5 10.4 Genç EriĢkin (15-30) 1 16.7 5 83.3 6 12.5 Orta EriĢkin (30-45) 4 40.0 5 50.0 10 20.8 YaĢlı (45+) 2 66.7 1 33.3 3 6.3 Toplam 7 14.6 12 25.0 48 100.0

Niğde il merkezinin kuzeybatısında; Çiftlik Kasabası'nın 1 km kadar doğusunda yer alan Neolitik Çağ yerleĢim yerlerinden Tepecik-Çiftlik Höyük‟te 2004 yılı kazısında ele geçirilen SK 24 a iskeleti eriĢkin bir kadına aittir. Bireyin kalça kemiğinin hemen üzerinde 38-40 haftalık bir fetüse ait iskelet kalıntıları ele geçirilmiĢtir. Biyoarkeolojik çalıĢmalarda son derece nadir tespit edilen bu durum hamilelik stresi ve ölümlülük arasındaki iliĢkiyi ortaya koyması bakımından

(21)

önemlidir. Yapılan ilk gözlemlere göre fetüs üzerinde patolojik bir yapı ile karĢılaĢılmamıĢtır.SK 24 a ve dolayısıyla SK 24 b‟nin kesin ölüm nedenleriyle ilgili çalıĢma sürdürülmekle birlikte ilk bulgular doğum kanalının dar olmasının ve sakroiliak (omurga) eklemdeki kaynaĢmanın veya fetüsün konumunun ölüm nedenleri arasında olabileceğini akla getirmektedir (Büyükkarakaya, Erdal, Özbek, 2008: 125, 126). Neolitik Çağ‟da elde edilen veriler, kadınların sağlıksız ortamlarda, kontrolsüz ve sık doğum yaptığını gösterirken bu araĢtırmalarda daha doğum gerçekleĢmeden çocuğun anne karnında ya da doğumdan hemen sonra öldüğü ortaya konmuĢtur.

b. Beslenme Ģekilleri

Beslenme, sağlığı korumak, geliĢtirmek ve yaĢam kalitesini yükseltmek için ihtiyaç duyulan besin ögelerini, yeterli ve dengeli miktarlarda ve uygun zamanlarda almak eylemidir. Günümüzden yaklaĢık olarak 12.000 yıl önce baĢlayan Neolitik Çağ‟da avcı-toplayıcılıktan tarımsal faaliyetlere geçiĢ ile birlikte insanların besin kaynakları önemli derecede sınırlanmıĢ ve besin kalitesi düĢmüĢtür (Özer, Eren, 2018: 315).

Paleolotik ve Mezolitik Çağ toplumlarında protein açısından zengin olan et ve ürünleri tüketilirken Neolitik dönemde yerleĢik hayata geçiĢ ve tarımla beraber etle beslenme yerini protein açısından zayıf; buğday, mercimekgiller, arpa vb. ürünlere bırakmıĢtır. DüĢen besin kalitesi ve buna karĢın iĢgücü gerektiren faaliyetlerle birlikte insanlar gerekli enerjiyi depolayamamıĢ, bu durum hastalıkları ve ölümü beraberinde getirmiĢtir.

Bir toplumun sağlık göstergesinin en iyi anlaĢılmasını sağlayan bebek ve çocuk ölümleri, prehistorik topluluklarda genellikle çok yüksek oranda görülmektedir. Küçük çocuklarda yetersiz ve dengesiz beslenme sonucu ortaya çıkan ve günümüzde "yetersiz beslenme" ya da "protein enerji yetmezliği" olarak açıklanan durum, daha çok, az geliĢmiĢ ülkelerde görülmekte ve nüfus artıĢ hızına da bağlı olarak çocuklarda ölümlülük (mortalite) ve hastalık (morbidite) oranlarının yüksek olmasına neden olmaktadır. Bu gibi toplumlarda, kırsal bölgelere doğru gidildikçe ölüm ve hastalık oranlarında büyük bir artıĢ gözlenirken, bazı köy toplulukları, nüfus

(22)

yapısı açısından prehistorik topluluklara büyük bir benzerlik göstermektedir (Angel, 1969:427).

Anadolu‟da Neolitik Çağ‟a ait birçok yerleĢim yeri vardır. Bu yerleĢim yerlerinden biri olan Göller Bölgesi‟nde, Toros Dağları‟nın kuzey yamaçlarına bitiĢik küçük bir ovada, Antalya‟ya 50 km uzaklıkta bulunan, 1993 yılından beri R. Duru ve G. Umurtak baĢkanlığında oluĢturulan bir kurul tarafından yürütülen kazı alanlarından biri olan Bademağacı Höyüğü‟dür. Bademağacı Höyüğü‟nde bulunan kemiklerde hiçbir bireyde C vitamini eksikliği mevcut değildir. Biri 1,5-2 yaĢlarında bebek, diğeri ise 4,5-5 yaĢlarında çocuk olan iki bireyde uzun kemiklerde eğrilik, kafatası kemiklerinde gözeneklenme, kemik kalınlığında artıĢ, raĢitik rozari, coxa vara gibi oluĢumlarla kendisini gösteren D vitamini eksikliği ile karĢılaĢılmıĢtır. Bu hastalık üzerine yapılan çalıĢmalarda, D vitamini yetersizliği için, güneĢ ıĢığından az faydalanmanın, geleneksel olarak kapalı giyimin, düĢük sosyoekonomik seviyenin, kötü beslenme ve barınma koĢullarının, emzirme süresinin uzun olmasının ve çok çocukluluğun risk faktörlerini oluĢturduğu (Erdal, 2008: 97-100) düĢünülmektedir.

Görüldüğü üzere, eski insan toplumları üzerinde yapılan çalıĢmalar beslenmenin evrimiyle ilgili önemli bilgiler sağlamaktadır. Arkeolojik ve antropolojik çalıĢmalardan elde edilen bilgiler Paleolitik Çağ beslenme listesinin Neolitik Çağ ve sonrasına göre daha çeĢitli ve yüksek kaliteli yiyeceklerden oluĢtuğunu, bu durumun da insan sağlığı, yaĢam uzunluğu, bebek-çocuk ölümlerini ve boy uzunluğu gibi olguları önemli derecede etkilediğini göstermektedir. Tüm bu göstergelerin geçtiğimiz yüzyıldan itibaren belirgin bir biçimde pozitif yönde değiĢmeye baĢladığı da güncel çalıĢmalarla kanıtlanmıĢtır (Özer, Eren, 2018: 320). Anadolu‟da yapılan kazılarda yerleĢim yerlerinden elde edilen arkeolojik ve antropolojik kaynaklar, eski Anadolu toplumlarında beslenme alıĢkınlıkları hakkında bazı bilgiler vermektedir, bu bilgiler aĢağıdaki tabloda sunulmuĢtur.

(23)

Tablo 3. Türkiye‟deki Eski YerleĢim Alanlarında Görülen Hayvan Kalıntıları (Özer, Eren, 2018: 312-314)

DÖNEM BULUNTU

YERĠ

HAYVAN KALINTILARI

Paleolitik Dursunlu Gergedan, At, Suaygırı, Yabani sığır, Yaban domuzu,

Alageyik, Kızıl geyik, Bizon, Ceylan, Sırtlan, Kurt, Tilki, Ayı, Panter, Kedi, Böcekçiller, TavĢan, Kemirgen, Balık, Kurbağagiller, Kaplumbağa, KuĢlar

Yarımburgaz Mağara ayısı, Kahverengi ayı, At, Asya yaban eĢeği,

Karaca, Alageyik, Kızıl geyik, Bizon, Ceylan, Yabani sığır/domuz/keçi/kedi, Dağ keçisi, Antilop, Balıklar, Sürüngenler, Kaplumbağa, Böcekçiller, TavĢanlar, Kemiriciler, Kurt, Tilki, Panter, Mağara sırtlanı, Yarasalar, Suaygırı.

Karain Balıklar, Sürüngenler, KuĢlar, Yabani tavĢan, Eski

Dünya kunduzu, Akdeniz tarlafaresi, Bayağı tarla sıçanı, Anadolu sincabı, Kirpi, Porsuk, Sansargiller, Kurt, Kızıl Tilki, Yabani kedi, Panter, Mağara ayısı, Yarasalar, Hortumlular, At, Karaca, Kızıl geyik, Alageyik, Su aygırı, Yabani sığır /domuz/Yaban keçisi, Ceylan, Deve.

Üçağızlı Alageyik, Yaban keçisi, Karaca, Yaban domuzu,

Kızıl geyik, Yabani sığır, Ayı, Kurt, VaĢak,

Kaplumbağa, TavĢan, Ġran sincabı, KuĢlar,

YumuĢakçalar, Balıklar, Sürüngenler, Kemirgenler, Kurt, Tilki, Pars, Bozayı, Yarasalar.

Epipaleolitik Öküzini Kır tavĢanı, Kır sansarı, Kurt, Kızıl tilki, Yabani

vaĢak, Yaban kedisi, Bozayı, Karaca, Kızıl geyik,

Alageyik, Yabani sığır/keçi/koyun/domuz, Dağ

keçisi.

PınarbaĢı Kaplumbağa, Tilki, Kedigiller, Atgiller, Sığır, Yabani keçi/koyun, Dağ keçisi, YumuĢakçalar, Eklem

(24)

Bacaklılar.

Direkli Balıklar, Kaplumbağa, Yılan, Kır tavĢanı, Kunduz,

Sıçan, Kır sansarı, Porsuk, Kurt, Kızıl tilki, Pars, Bozayı, Karaca, Kızıl geyik, Alageyik, Yaban keçisi/domuzu.

BelbaĢı Geyik, Yaban keçisi, Domuz

Neolitik PınarbaĢı A

(Erken Akeramik)

Kır tavĢanı, Asya yaban eĢeği, EĢek, Yabani sığır/koyun/domuz, Ceylan, YumuĢakçalar

Demirköy (Erken Akeramik)

Geyik, Koyun, Yaban domuzu

Çayönü (Erken Akeramik)

Kaplumbağa, Kirpi, TavĢan, Porsuk, Kızıl tilki, Köpek, Bozayı, Yaban kedisi, At, Karaca, Alageyik, Kızıl geyik, Yabani sığır/keçi/koyun/domuz,Evcil eçi/koyun/domuz, Ceylan Göbekli Tepe (Erken Akeramik)

KuĢ, Pars, EĢek, Kızıl geyik, Yabani sığır/domuz, Ceylan

Hasankeyf (Erken Akeramik)

Balıklar, TavĢan, Kızıl tilki, Kızıl geyik, Yabani keçi/koyun/domuz, Ceylan

Hallan Çemi (Erken Akeramik)

Balıklar, Sürüngenler, KuĢlar, Böcekçiller, TavĢanlar, Kır sansarı, Porsuk, Kızıl tilki, Bozayı, Mağara ayısı, Kedigiller, Karaca, Alageyik, Kızıl geyik, Yabani sığır/domuz, Koyun, Keçi

Körtik Tepe (Erken Akeramik)

Balıklar, Sürüngenler, KuĢlar, Kır tavĢanı, Kunduz, Kızıl tilki, Kurt, Yaban kedisi, At, Karaca, Yabani sığır/keçi/koyun/domuz, Ceylan

Boncuklu Höyük (Geç

Kır tavĢanı, Kızıl tilki, Köpek, Kurt, EĢek, At, Alageyik, Kızıl geyik, Yabani sığır/domuz, Koyun,

(25)

Akeramik) Keçi

Çatalhöyük Evcil koyun/Keçi, Yabani sığır, Büyük/KüçükbaĢ

hayvanlar, Su KuĢu Cafer Höyük

(Geç

Akeramit Çağ)

Kır tavĢanı, Kızıl tilki, Köpek, Bozayı, Kedi, Panter, Alageyik, Kızıl geyik, Koyun, Keçi, Domuz

Nevali Çori (Geç

Akeramit Çağ)

Kızıl tilki, Bozayı, Yaban kedisi, At, Alageyik, Kızıl geyik, Yaban sığırı, Yabani keçi/koyun/domuz, Evcil koyun/keçi/domuz, Kara kuyruklu ceylan, Dağ ceylanı

Can Hasan III (Geç

Akeramik)

TavĢan, Kurt, EĢek, Karaca, Alageyik, Yabani sığır/domuz

Musular (Geç Akeramik)

TavĢan, Köpekgiller, Yabani at, Geyik, Yabani sığır/keçi/koyun/domuz

AĢıklı Höyük (Geç

Akeramik)

Kaplumbağa, KuĢlar, Böcekçiller, Kirpi, TavĢanlar,

At, Karaca, Alageyik, Kızıl geyik, Yabani

sığır/keçi/koyun /domuz, Koyun/Keçi, Doğu

Çatalhöyük (Geç Akeramik)

Yabani tavĢan, Porsuk, Kızıl tilki, Köpek, Kurt, Yaban kedisi, Pars, At, Geyik, Sığır, Koyun/Keçi, Yaban domuzu, YumuĢakçalar

PınarbaĢı (Çanak Çömlekli)

TavĢan, Kemiriciler, Kızıl tilki, At, EĢek, Kızıl geyik, Yaban sığırı, Koyun, Keçi, Evcil domuz

MenteĢe Höyük (Çanak

Çömlekli)

Ġki yaĢamlılar, Kaplumbağa, Ördekgiller, TavĢan, Köpek, Yaban kedisi, At, Karaca, Alageyik, Kızıl geyik, Evcil sığır/keçi/koyun/domuz, Yaban domuzu Barçın Höyük

(Çanak Çömlekli)

Ördekgiller, TavĢan, Kızıl tilki, Köpek, Alageyik,

Evcil sığır, Koyun/Keçi, Yaban domuzu,

YumuĢakçalar

(26)

(Çanak Çömlekli)

Köpek, Çakal, Kızıl geyik, Koyun, Keçi

Hacılar (Çanak Çömlekli)

Yabani tavĢan, Kızıl tilki, Köpek, Yaban kedisi, Ala geyik, Kızıl geyik, Yabani sığır

Bademağacı (Çanak Çömlekli)

Kurbağa, TavĢan, Kızıl tilki, Köpek, Bozayı, Yaban kedisi, Karaca,

Alageyik, Kızıl geyik, Yaban keçisi/domuzu, Evcil keçi/koyun/domuz/sığır,YumuĢakçalar

Tepecik-Çiftlik Koyun/ Keçi, Sığır, Atgiller ve Kızıl geyik, Domuz, Ayı, Kemirgenler, TavĢan ve birkaç kuĢ türü

Kalkolitik Değirmentepe Köpek, EĢek, Evcil sığır/koyun/keçi/ domuz

Can Hasan I TavĢan, At, Sığır, Koyun, Domuz

Çadır Höyük Kaplumbağa, Kır tavĢanı, Sansargiller, Köpek, Kurt, Kedi, Yabani eĢek, At, Karaca, Alageyik, Evcil sığır/keçi/ koyun/domuz, Yaban

domuzu

Kumtepe Orkinos, KuĢ, Alageyik, Sığır, Yaban domuzu, Evcil

sığır/domuz/keçi/koyun, Mavi midye

Bronz Çağ Ġkiztepe Balık, KuĢ, Kurt, Bozayı, Atgiller, Karaca, Alageyik,

Kızıl geyik, Evcil sığır/keçi/koyun, Domuzgiller Küllüoba Kır tavĢanı, Kemirgen, Kurt, Tilki, At, Alageyik,

Domuz, Sığır, Koyun, Keçi

Acemhöyük TavĢangiller, Tilki, Kurt, EĢek, Deve, At, Domuz, Sığır, Koyun, Keçi

Panaztepe Köpek, At, Geyik, Sığır, Koyun, Keçi, Yaban

domuzu, Midye

Sos Höyük KuĢ, TavĢan, Kunduz, Porsuk, Bayağı gelincik, Kızıl

tilki, Evcil keçi/koyun/domuz, Köpek, Atgiller, Alageyik,

Büyüktepe KuĢ, Kemirgenler, Porsuk, Alaca sansar, Köpek, At, Kızıl geyik, Evcil sığır/keçi/koyun/domuz, Yabani sığır, Bizon

(27)

Arkaik Dönem

Kalabaktepe Balık, Kaplumbağa, Kır tavĢanı, Köpek, EĢek, Yaban

atı, Geyik, Evcil sığır/keçi/koyun, Ceylan, Sığır

Zeytintepe Balık, KuĢlar, TavĢan, Köpek, EĢek, Geyik, Evcil

sığır/keçi/koyun,Sığır

Klasik Dönem

Datça-Burgaz Balık, Etçiller, EĢek, At, Karaca, Alageyik, Yabani keçi, Evcil keçi/ koyun/domuz/sığır

Sardis Sığır, Evcil koyun/keçi, Deve

Helenistik Dönem

Datça-Burgaz Kemirgen, Köpek, EĢek, At, Karaca, Kızıl geyik, Evcil sığır/koyun/keçi, Yaban domuzu

Didyma Köpek, Evcil keçi

Sardis Evcil sığır/keçi/koyun

Gordion Balıklar, Sürüngen, TavĢan, Kemirgen, Geyik, Sığır, Domuz, Keçi

Roma Dönemi

Sagalassos Balık, KuĢ, Kirpigiller, TavĢan, Kemirgen

Pergamon Balık, Evcil sığır/koyun/keçi/domuz

Klazomenai Balıklar, Tosbağalar, Bayağı tavĢan, Kemirgen,

Köpek, EĢek, At, Alageyik, Yabani keçi, Evcil koyun/keçi/sığır, Domuz, YumuĢakçalar

Bizans Dönemi

Kilise Tepe TavĢan, Atgiller, Evcil sığır/domuz/koyun/keçi,

Balıklar, Yabani keçi

Sagalassos Balık, KuĢlar, TavĢan, Kemirgen, Bozayı, Köpek,

Kızıl Tilki, Geyik, Evcil sığır/keçi/koyun/kedi

Osmanlı Dönemi

Kaman- Kalehöyük

Kamplumbağa, KuĢ, Kemirgen, Kızıl tilki, Köpek, EĢek, At, Evcil sığır/ koyun/keçi, Domuz,

Ziyaret Tepe TavĢan, Köpek, Kurt, EĢek, At, Kızıl geyik, Karaca, Evcil sığır/koyun/keçi/domuz

(28)

c. Hastalık ÇeĢitleri ve Tedavi ġekilleri

Tarihin her döneminde olduğu gibi Neolitik Çağ‟da da tabiat ve sosyal hayat koĢulları insanların yaĢam kalitesini ve sağlığını doğrudan etkilemiĢtir. Ġklim Ģartlarının zorluğu, yerleĢik hayata adaptasyon, doğayla mücadele ve ekim-biçim faaliyetleri insanın hayata tutunma çabasının birer parçası olmuĢtur. Ġnsan, yemek, içmek gibi temel ihtiyaçlarının yanında dinlenerek ve uyuyarak da elde ettiği enerjiyi muhafaza etmiĢtir. Ancak bu dönemin Ģartları düĢünüldüğünde yeterli beslenememeye bağlı olarak direncin düĢmesi ve beraberinde birçok hastalığın ortaya çıktığı muhakkaktır. KuĢkusuz bunların yanı sıra temizlik ve hijyen eksikliği hastalıkların insanlar arasında bulaĢıcı hale gelmesini tetiklemiĢtir. Özellikle çocukların tam beslenememesi zayıf olan vücut dirençlerini düĢürerek hemen hastalanmalarına ve bu hastalıkların bulaĢarak yaygınlaĢmasına neden olmuĢtur. Doğal olarak yaygın ve bulaĢıcı hastalıkların tedavilerinin bilinmemesi yahut imkânların az olması çocuk ölümlerinde artıĢa neden olmuĢtur.

Birçok hastalık geliĢim özelliklerine bağlı olarak kemikler üzerinde çeĢitli izler bırakabilmektedir. Bu izlerin incelenmesiyle prehistorik ve protohistorik insanların hastalıkları ve sağlık sorunları hakkında bilgi sahibi olabilmekteyiz. Ancak her hastalık iskelet sistemini etkilememektedir. Bu nedenle eski dönem insanlarının sağlık sorunları hakkındaki bilgilerimiz eksik kalmaktadır. Hastalıkların bazıları farklı patolojik özelliklere sahip olsalar da kemikleri benzer Ģekilde etkileyebilmektedir. Ġskelet kalıntıları incelenirken sıklıkla karĢılaĢılan hastalıkları aĢağıdaki gibi sınıflandırabilmek mümkündür:

1. Artiritis 2. Kırıklar 3. Enfeksiyonlar

4. Konjenital Anomaliler 5. DolaĢım Sistemi Hastalıkları 6. Tümörler

7. Metabolik Hastalıklar 8. Endokrin Hastalıkları 9. Kan Hastalıkları 10. Diğer Hastalıklar

(29)

Ġskeleti etkileyen hastalıkların yanı sıra diĢlerde de görülen yaygın hastalıklar tespit edilmiĢtir. Bu hastalıklar ise, diĢ çürüğü, apse, periodontal (diĢ eti), maloklüzyon (yapı bozukluğu) gibi hastalıklardır (Ubelaker, 1989: 120; Sağır, Seçil, 2013: 10-11).

Yukarıda verilen hastalıklardan hemen hepsi yetiĢkinlerde görülürken bazıları da bebek ve çocuklarda görülmüĢtür. Bu hastalıklardan biri de kan hastalıklarıdır. Bebeklik ve erken çocukluk evrelerinde ortaya çıkan kronik demir eksikliği; bünyeyi solunum yolları ve bağırsak enfeksiyonlarına karĢı çok duyarlı hale getirmiĢ, kanda hemoglobinin belirli bir seviyenin altına düĢmesi halinde anemi adı verilen kansızlık ortaya çıkmıĢtır. Bademağacı, Neolitik Çağ iskeletleri üzerinde gerçekleĢtirilen incelemelerde önemli patolojik bulgular “cribra orbitalia” ve “porotic hyperostosis”tir. Cribra orbitalia, göz çukurlarının tavanında tek ya da çift taraflı olarak kimi zaman toplu iğne baĢı iriliğinde, kimi zaman da delikler biçiminde belirli yönlere uzanan yarıklar seklinde de olabilen yapılardır(Sağır, Mehmet, Seçil, 2013: 10-11). Bu hastalığın temel oluĢum nedeni demir eksikliğidir.

Ġncelenen Neolitik Çağ iskeletleri içerisinde “cribra orbitalia”ya özellikle Çayönü yerleĢimi iskeletlerinde 8 bebekte rastlanmıĢtır. Aynı hastalığın AĢıklı Höyük (iki kadında hafif derecede), Körtik Tepe (biri çocuk, ikisi kadın üç iskelette) ve Bademağacı yerleĢiminde de görüldüğü araĢtırıcılar tarafından bildirilmektedir. AraĢtırıcıların genel kanısı bu rahatsızlığın anemi (kansızlık) olduğudur (Özbek, 1988: 129; 1992: 207; 2005: 45; Erdal, 2009: 101).

“Cribra orbitalia” gibi kansızlığa bağlanan bir diğer hastalık da “porotic hyperostosis”dir. (kırılma eğilimli kemik) Neolitik Çağ‟da görülen bu rahatsızlık yapılan patolojik değerlendirmelerle Körtik Tepe Neolitik iskeletlerinde görülmüĢtür. (Özbek, 2005: 45). M. Özbek; birisi çocuk, birisi kadın ve ikisi erkek olmak üzere toplam 4 bireyde “porotic hyperostosis”e rastlandığını bildirmektedir (Özbek, 1988: 130; Erdal, 2009: 101).

Yapılan çalıĢmalarda Neolitik Çağ‟da yaĢamıĢ çocukların maruz kaldığı hastalıklar arasında çeĢitli enfeksiyonel hastalıkların olduğu yapılan çalıĢmalarla ortaya çıkmıĢtır. Enfeksiyon; vücutta bakteri, virüs ya da parazitlerin çoğalarak üremeleridir. Çayönü iskeletlerinin enfeksiyonel hastalıklarına baktığımızda ise iki bebek iskeletinde menenjit (beyin zarı iltihabı) olduğu görülmüĢtür (Sağır, Mehmet,

(30)

Seçil, 2013: 15). D. Ö. Erdal tarafından Bademağacı erken neolitik iskeletleri üzerinde gerçekleĢtirilen incelemelerde hiçbir bireyde spesifik (verem, cüzam, frengi vb.) olarak nitelendirilen enfeksiyon rahatsızlıklarına rastlanmazken, spesifik olmayan rahatsızlıkların özellikle bebeklerin tibialarının (kaval kemiği) ön yüzlerinde periosteal iltihabı (kemik iltihabı) oluĢumlarından söz edilmektedir. Yine Bademağacın‟da raĢitizme (çoğunlukla çocuklarda görülen D vitamini eksikliğine bağlı bir kemik hastalığı) rastlandığı araĢtırıcılar tarafından bildirilmektedir (Özbek, 1992: 152; Erdal, 2009: 100).

Bu dönemde görülen birçok hastalığın tedavileri, imkânlar ve edinilen bilgi birikimiyle bir miktar mümkün olmuĢtur. Örneğin bir böcek sokmasında veya ısırmasında o bölgeyi emmek, vücudun herhangi bir yerinin bir yere çarpmasında üzerine bastırmak yahut yaralanan, kanayan bir yeri temizlemek için suya tutmak gibi yöntemleri kullanmıĢ olmaları muhtemeldir. Bunların dıĢında cerrahi müdahaleler gereken durumlarda obsidyen taĢından yapılan kesici aletler kullanarak ameliyat yapılmaya çalıĢılması bazı verilerle tespit edilmiĢtir. Hatta Anadolu‟da AĢıklı Höyük‟te olduğu gibi bazı yerleĢim yerlerinde trepanasyon (kafatası delgi ameliyatı) örneklerine rastlanmıĢtır. AĢıklı Höyük, Aksaray ilinin 25 km güneydoğusunda Kızılkaya Köyü sınırları içerisinde yer alan Melendiz-Su'yu kıyısında bulunmaktadır. MÖ 9000-8000 yıllarına tarihlenen höyük, Bu çevrenin Ģu ana kadar bilinen en eski yerleĢimlerinden biridir. AĢıklı Höyük, Anadolu‟da trepanasyon olgusunun en eski örneğini barındırdığı için tedavi konusunda önemli bir buluntudur. Buradaki trepanasyonun en ilginç tarafı, yaĢayan bir canlı üzerinde operasyonun gerçekleĢtirilmesidir. AĢıklı Höyük‟te 1992 yılında M. Özbek tarafından, bebeği ile bulunan bir kadın cesedinin kafatasında trepanasyon olgusunun varlığı tespit edilmesiyle birlikte, bu kadının operasyondan sonra birkaç gün yaĢadığı anlaĢılmıĢtır (Dadak, 2017: 4-5).

(31)

Resim 1: Sol Oksipital Kemikte Yapılan Trepanasyon Olgusu (Tuğcu, 2010, 74).

d. Ölüm YaĢları

Paleolotik Çağ‟da göçebe, avcı ve toplayıcı toplum Neolitik Dönemle birlikte yerini yerleĢik hayata ve tarımsal üretime bırakmıĢtır. Artan ürün çeĢitliliği, beslenmeyi zenginleĢtirirken ölüm oranı azalmıĢ ve nüfus da artmıĢtır. Nüfusun çoğalması iĢ gücü açısından olumlu iken, bir arada yaĢamın gerekliliğine bağlı olarak bulaĢan hastalıklar ise olumsuz bir durum meydana getirmiĢ, bu durum bebek ve çocuk ölümlerine neden olmuĢtur.

Neolitik Çağ‟a tarihlendirilen Çatalhöyük, Çayönü, AĢıklı Höyük toplumlarına ait toplam 795 bebek, çocuk ve eriĢkin iskeleti çocuk ölümleri hakkında bilgi vermektedir. Yapılan değerlendirmeye göre dönem genelinde çocuk ölüm oranlarının % 39.02 olduğu anlaĢılmaktadır. Bu bölgede sulu tarımla beraber sıtmaya bağlı oluĢan anemi (kansızlık) lezyonu bu toplumun % 41‟ini etkilemiĢtir. Çatalhöyük toplumunda yaklaĢık % 43 oranında çocuk ölümü gerçekleĢmiĢtir. Her 10 bireye karĢılık 7 bebek ve 3 çocuk ölmüĢtür.

Neolitik Çağ Çayönü yerleĢim yerinde ise diĢ çürükleri ve “hypoplasia (geliĢememiĢ doku)” oldukça yüksek oranda saptanırken, tramvaya bağlı lezyonlar ile anemiye rastlanmıĢtır. Bunun yanı sıra çoğunlukla boyun ve sırt omurlarını

(32)

etkileyen “arthiritis (eklem iltihabı)” de toplumun önemli sağlık sorunlarından biridir.

Bir diğer yerleĢim yeri AĢıklı Höyük‟te osteomyelit, (kemik iltihaplanması) tüberküloz (verem) gibi hastalıkların izlerine rastlanırken, travmatik arthiritis, porotic hyperostosis, cribra orbitalia gibi bulgular da saptanmıĢtır. Bu dönem insanlarının ortalama yaĢam süreleri çok düĢük olmasa da genel olarak değerlendirildiğinde yaklaĢık %40 civarında bebek ve çocuk ölümü olduğu görülmüĢtür.

Tablo 4: Anadolu Neolitik Çağ Toplumlarında Çocuk Ölüm Oranları (Erol, Özdemir, 2006: 19-20)

YaĢ aralıkları Toplum Dönem AraĢtırmacı

0-5 5-10. 10-15. 15-20 0-20 Toplam %

Çatalhöyük Neolitik Angel,1971 32 24 16 20 92 216 42,6

Çayönü Neolitik Özbek,1989 - - - - 187 557 33,6

AĢıklı Höyük Neolitik Özbek,1991 8 - - 1 9 22 40,9 TOPLAM 3 Toplum 40 24 16 21 288 795 39,02

Farklı bir araĢtırmada; yine bu döneme ait yerleĢim yerlerinden erken tarım toplumu olarak değerlendirilen Çayönü‟nde çocuk ölüm oranı %18 iken, Çatalhöyük‟te 1 yaĢın altında yaĢamını yitirenlerin oranı %11,11‟dir. Görüldüğü üzere Çatalhöyük‟te çocuk ölüm oranı 5 yaĢın altındakilerde %44‟e, 10 yaĢın altındakilerde ise %72.22‟ye yükselmiĢtir (Erdal, 2000: 7).

Eski Anadolu toplumlarında 15 yaĢ altındaki çocukların ölüm oranlarına bakıldığında (ġekil 1), ölümlerin yaklaĢık %25 ile %64 arasında dağıldığı görülmektedir.

(33)

ġekil 1. Eski Anadolu toplumlarında çocuk (15 yaĢından küçük) ölüm oranlarının kronolojik dağılımı. (Erdal, 2000: 6).

Çocukların ölüm yaĢlarını tespitte kullanılan ve geliĢmemiĢ vücut iskelet yapısına göre daha fazla bilgi veren diĢ yapıları olurken, diĢlerin mineleri üzerinde görülen mine hipoplazileri, büyüme esnasındaki karĢılaĢtıkları fizyolojik stresleri ifade eden ve büyümedeki duraksamanın iskelet kalıntılarındaki en önemli göstergesidir. Çayönü toplumunda %2,8, AĢıklı Höyük‟te %0,31, Çatalhöyük‟te ise hipoplazi sıklığı %12,5 olmuĢtur (Erdal, 2000:12).

Yukarıdaki bilgiler ıĢığında Anadolu‟da Neolitik Çağ toplumlarında çocukların ölüm yaĢlarının küçük olması bir tesadüf değildir. YaĢanılan bölgenin Ģartları, bulaĢıcı birçok hastalığa maruz kalma, kötü beslenme ve bunun yanında çocuklara ayrılması gereken zamanın üretim iĢlerine ayrılması, çocuk hastalıklarının ve ölümlerinin baĢlıca nedenlerinden olmuĢtur.

e. Ölü Gömme Biçimleri ve Mezar Tipleri

Ölü gömme âdetleri tarih öncesi çağlardan baĢlayarak kültürden kültüre değiĢimler göstererek günümüze kadar gelmiĢtir. Bu değiĢim zamansal olmaktan ziyade gömü Ģekillerindeki bölgesel ve yerel farklılıkları içermektedir.

(34)

Ölüm olgusunun fiziksel olmayan baĢka bir âleme, baĢka bir boyuta geçiĢ olduğunu bilmek ve ölümden sonra hayatın devam edeceğini düĢünmek, ölü gömme ve mezar geleneğini ĢekillendirmiĢtir. Bu mezarlar bazen insanların yaĢadığı mekânın altında, bazen mekânın dıĢında, bazen onlardan çok uzakta bir tepebaĢında ya da bir yol kenarında olabilmektedir.

Mezar türleri, mezar içinde ölüye verilen pozisyon, yanına konulan hediyeler, tekli ya da çoklu gömüt türleri, birincil ve ikincil gömüt uygulamaları, kafataslarının gövde iskeletlerinden ayrılarak özel bir mekânda saklanması, ölünün baĢındaki yumuĢak kısımların bıçakla kazınıp alındıktan (scalping) sonra toprağa gömülmesi Ģeklindeki çeĢitlilik ve farklılık, bu kültürel örüntünün ne kadar karmaĢık olduğunu gözler önüne sermektedir (Özbek, 2005: 128).

Bilindiği üzere eski çağlarda ölüler yukarıda da ifade edildiği gibi; bazen yerleĢme yerinin içinde (intramural), bazen de dıĢında (extramural) özel mezarlıklara gömülmekteydiler. YerleĢme yerlerinin içinde yapılan gömülerde cesetler çoğu kez evlerin bir odasında taban altına ya da yerleĢme yerinin boĢ yerlerine geliĢigüzel bir biçimde gömülebilirlerdi (Sevin 1995: 81; Özterzi, 2011: 15). Bu mezar türlerinden intramural gömü uygulamasının özellikle bebek ve çocuklar için kullanıldığı görülmüĢtür. Bebek ve çocukların intramural olarak gömülmesi onların küçük, savunmasız, korunmaya muhtaç oldukları düĢüncesindendir. Bu tür gömü biçimi, Çanak-Çömleksiz Neolitik Çağ baĢlarında görülmüĢ ve bir süre devam etmiĢtir. Ancak Çanak-Çömleksiz Neolitik Çağ‟ın sonlarına doğru intramural gömü tekniği yerini giderek extramural gömüye bırakmıĢtır. Bu dönemde baĢlayan extramural gömü, günümüzdeki mezar tiplerinin en ilkel örnekleri olarak düĢünülebilmektedir. Ġntramural gömüden extramural gömüye geçiĢin ana sebeplerinden birinin ölülerin evdeki veya yaĢam alanındaki yeri daraltması olduğu zannedilmektedir.

Eski çağlarda Anadolu‟da çoğu kez normal gömme (inhumasyon), kimi zaman da yakarak gömme (kremasyon) türünde mezarlarla karĢılaĢılmıĢtır (Sevin, 1985: 81).

(35)

“K. Bittel” ve “T. Özgüç‟e” göre Anadolu‟daki mezar tipleri beĢ ana gruba ayrılmaktadır:

 Basit Toprak Mezar

 Kaya Oyuğu ve Kaya Aralığı Mezarları  Sandık Mezar

 Küp Mezarlar  Oda Mezar

Anadolu‟da Çanak-Çömlekli Neolitik Çağ merkezlerinde bu mezar tiplerinden sadece KöĢkhöyük‟ün Geç Neolitik evresinde yani III. tabakasında küp mezarlar bulunmuĢtur. Bu küpler bebeklerin gömülmesinde kullanılmıĢtır (Silistreli, 1985: 129).

Anadolu‟da Neolitik Çağ‟ın önemli yerleĢim yerlerinden biri olan Çatalhöyük‟te ev ve tapınaklarda sekilerin altında 500'e yakın mezar gün ıĢığına çıkarılmıĢtır. Gömütlerin çoğunluğu kadınlar ve çocuklardan oluĢmaktadır. Ġçlerinden çok azı bir beze veya hasıra sarılarak hocker pozisyonunda sol taraflarına yatırılmıĢ ve tüm olarak gömülmüĢtür (Mellaart, 1966: 183). S. Harmankaya tarafından Marmara Bölgesi‟nde yer alan Geç Neolitik Çağ yerleĢim yerlerinden Pendik Höyük‟te 1992 yılında yapılan çalıĢmalarda mimari ile bağlantısı olmayan 30 adet mezar bulunmuĢtur (Harmankaya, 1983: 28). Mezarların 19'u yetiĢkin, 7'si çocuk ve 4'ü fetus iskeletlerinden oluĢmuĢtur. Ġskeletlerin hepsi hocker pozisyonunda gömülmüĢ olup hiçbirinde yön birliği saptanmamıĢtır (Pasinli, 1993: 151).

Anadolu‟da Neolitik Çağ yerleĢim yerlerinden bir diğeri olan KöĢköyük‟te tespit edilen çocuk mezarlarının basit mezar olduğu görülmüĢ hemen hepsi hocker pozisyonunda bulunmuĢtur. Az oranda küp mezarlara da rastlanmıĢtır.

Kuruçay‟da yapılan çalıĢmalarda Geç Neolitik Çağ‟a tarihlendirilen II. katla iliĢkili 4 mezar açığa çıkartılmıĢtır (Duru, 1994: 18). Bu mezarlardan2 tanesi hocker pozisyonda çocuklara ait olup yön birliği bulunmamaktadır.

Akdeniz Bölgesi'nde yer alan Yümüktepe'de ise 1994 yılı kazı çalıĢmalarında Neolitik Çağ‟a ait 2 çocuk mezarı tespit edilmiĢtir. Ġskeletler hocker pozisyonundadır. Yine bu bölgede 2006 yılı kazılarında da Geç Neolitik tabakada farklı iki mezar bulunmuĢ ve küçük bir çocuğa ait iskelet çıkarılmıĢtır.

(36)

Diğer bir Neolitik Çağ yerleĢim yeri AĢıklı Höyük‟te ölü gömme tekniği intramuraldır. Ölüler hocker pozisyonunda gömülmüĢtür:

Resim 2: AĢıklıhöyük hocker pozisyonunda gömü (www.tayproject.org)

Burada yapılan incelemelerde kadın, erkek, çocuk, bebek ve fetüslerden çoğu çoklu, bazıları ise çiftli gömüdür (Özterzi, 2011: 48).

Anadolu‟da Neolitik Çağ gömü ve mezarlarında ölümden sonra bir hayatın olduğu inancıyla ilgili olarak ölülerin yanlarına bazı hediyeler konulduğu tespit edilmiĢtir. Hediyelerde benzerlikler olsa da cinsiyete göre bazı değiĢiklikler de görülmektedir. Bu hediyelere çakmaktaĢı, kamalar, mızrak uçları, mermer topuz baĢları, doğal camdan bıçaklar, kazıyıcılar, kemik toka, çengeller, aĢıboyası, üçayaklı taĢtan kap örnek gösterilebilir.

Çocuk mezarlarında ise; Marmara Bölgesi'nde, Pendik Höyüğü'nde son yapılan kazılarda 2 çocuk mezarındaki boncuk dizileri, ölü hediyesi olarak

(37)

bulunmuĢtur. KöĢkhöyük yerleĢim yerinde ise çocuklara ait mezarlarda yiyecek kapları, minyatür taslar, küçük meyvelikler, taĢtan minyatür el baltaları, top halinde aĢı boyası, kemik iğne ve çeĢitli taĢlardan kolye taneleri bulunmuĢtur.

(38)

2. BÖLÜM:

ANADOLU’DA KALKOLĠTĠK VE TUNÇ ÇAĞLARINDA ÇOCUK ÖLÜMLERĠ

Kalkolitik Çağ ya da diğer adıyla Bakır Çağı‟nın en belirgin özelliği günlük hayatta madenin kullanılmaya baĢlanmasıdır. Ġnsanoğlu doğadaki madeni keĢfetmiĢ ve bunu hayatını kolaylaĢtıran alet yapımında kullanmıĢ, diğer taraftan obsidyen taĢını da kullanmaya devam etmiĢtir.

Anadolu coğrafyası, bünyesinde zengin maden yatakları bulunan değerli bölgelerden biridir. Neolitik Çağ‟ın sonlarından itibaren madenin önemi fark edilmiĢ ve madenlerden maksimum fayda sağlanmak istenmiĢtir. Anadolu‟da yerleĢim yerlerinde yapılan araĢtırma ve kazılarda Kalkolitik Çağ‟da bakır madeninin kullanıldığı gözlemlenmiĢtir.

Kalkolitik Çağ‟dan Demir Çağı‟nın baĢına kadar olan döneme ise tarihçiler ve arkeologlar tarafından Tunç Çağı adı verilmiĢtir. Çok uzun olan bu dönem Ġlk Tunç, Orta Tunç ve Son Tunç olarak üçe ayrılmıĢtır. Bu döneme ismini veren Tunç, bakıra kalay katılarak yapılan ve bakıra göre daha sert olan bir alaĢımdır. Bakıra kalay katarak tunç elde etmeyi öğrenen Anadolu insanı, bu alaĢımdan silah, kap- kacak, süs eĢyası üretmeyi baĢarmıĢtır.Anadolu‟da kazılarla ortaya çıkarılan küçüklü büyüklü yerleĢim yerleri, bu çağ insanlarının, etrafı surlarla çevrili Ģehirlerde oturduğunu göstermiĢtir. Bu dönem insanı madeni kullanmayı öğrendiği gibi artık ticareti de öğrenmiĢtir.

Bu bölümde Anadolu‟daki yerleĢim yerlerinde yapılan kazı ve araĢtırmalarda Kalkolitik ve Tunç Çağlarında bulunan materyaller dikkate alınarak; çocukların doğumları, beslenme Ģekilleri, hastalık çeĢitleri ve tedavi Ģekilleri, ölüm yaĢları ve son olarak ölü gömme biçimleri ve mezar tipleri üzerine bilgi vermeye çalıĢacağız.

(39)

2.1.Kalkolitik (Bakır) Çağ a. Doğumları

Neolitik Çağ‟dan Kalkolitik Çağ‟a kesintisiz bir geçiĢ olmuĢtur. Erken ve Geç Kalkolitik Çağ‟a ait Anadolu‟da yer alan yerleĢim yerleri Harita 3‟te gösterilmiĢtir.

Harita 3: Anadolu‟da Kalkolitik Çağ‟a Bazı Ait YerleĢim Yerleri (Sevin, 2003: 74)

YerleĢik hayatın etkisi ve tarımın geliĢmesiyle artık bir arada yaĢamaya baĢlayan insanların nüfusu giderek artmıĢ; köylerden ĢehirleĢmeye doğru bir aĢama kaydedilmiĢtir. Bir arada yaĢamak doğum oranını artırmasına rağmen, bulaĢıcı hastalıkların ve ölüm oranlarının artmasına neden olmuĢtur.

Çocukların doğum öncesinde anne karnında iken annenin yaĢam Ģartlarının, çocuğun fizyolojik ve ruhsal yapısını etkilediği bilinmektedir. Kalkolitik Çağ‟a ait iskelet kalıntılarında prematüre (erken doğum) özelliği gösteren doğumlar da gerçekleĢmektedir. Erken doğan çocukların yaĢaması mümkün olsa bile postnatal (doğum sonrası) evredeki ölüm risklerinin koĢullar dikkate alındığında yüksek olduğu görülmüĢtür. Doğum sonrasında ilk bir yıl içerisinde görülen yoğun ölümlerin nedeni çoğunlukta iskeletler üzerinde izlenememiĢtir. Kemik üzerinde patolojinin izlenememesi ölüm nedeninin akut (ilerlemiĢ) aĢamada olduğunu gösterir. Doğumdan sonraki 4-6 ay arası immünoglobin (bağıĢıklık sistemi koruyucu)

(40)

seviyesinde düĢüĢ olmasından dolayı bebeğin bağıĢıklık sisteminin zayıfladığı dolayısıyla çevresel streslere son derece duyarlı hale geldiğini gösterir. Malatya sınırları içerisinde yer alan bu dönem yerleĢim yerlerinden Değirmentepe topluluklarında doğumdan sonra yaĢamın ilk aĢamalarında ölmüĢ bebeklerin akut hastalıklara bağlı olduğu tahmin edilmektedir (Özbek, Erdal, 2006: 45).

Annenin doğum aralığının az olması, bebek ve çocuk sağlığını etkileyen diğer bir faktördür. Anne arka arkaya doğum yaptığında nüfus artmıĢ fakat anne sütünün besin kalitesi düĢmüĢ, bu da çocuğun beslenmesini kötü yönde etkilemiĢtir. Ayrıca emzirmenin kadının yumurtlamasını engellemesine paralel olarak hamileliği ve dolayısıyla doğumu azalttığını söylemek de mümkündür. Diğer yandan doğum yapan annenin bebek bakımına zaman ayırmaması ve bu konudaki bilgisizliği ölüme neden olan diğer etkenler arasında sayılmaktadır(Özbek, Erdal, 2006: 47).

b. Beslenme Ģekilleri

Geç Neolitik Çağ‟dan Kalkolitik Çağ‟a geçiĢte Anadolu‟da beslenme alıĢkanlıkları benzerlik göstermektedir. Tarıma dayalı beslenme Ģekli bu dönemde de hakimdir. Besin kalitesinden yoksun, protein açısından fakir ve düĢük kalorili besinler Anadolu‟da yapılan kazılarda bulunan insan iskelet yapılarında kolayca görülmektedir. Anadolu Kalkolitik Çağ yerleĢim yerlerinden olan Burdur ili sınırları içerisinde yer alan Kuruçay‟da ele geçirilen kalıntılar dönem insanının buğday, arpa, mercimek, bezelye ve nohut ile beslendiklerini göstermektedir.

Geç Neolitik, Kalkolitik ve Helenistik Çağ tabakaları olan gerek Ulucak‟ta gerekse Ege Gübre‟de ekonomik ve sosyal yaĢamla ilgili veriler oldukça yetersizdir. Her iki yerleĢimde tüm seviyelerde bol ve çeĢitli hayvan kemikleri bulunmuĢtur. Ulucak örnekleri üzerinde yapılan analizler, en çok keçi ve koyun tüketildiğini, sığırın daha az yer tuttuğunu, bunların yanı sıra geyik, tavĢan ve çeĢitli kuĢların avlandığını ortaya koymaktadır. Sahilin hemen yakınındaki Ege Gübre‟de denizden beslenme yoğundur. Ulucak‟ta deniz ürünleri beslenme ekonomisinde daha az yer tutmaktadır. Bu ürünlerin temininin bugünkü sahile kuĢ uçuĢu 20 km‟den fazla mesafede ve yüksek bir dağ eĢiğinin gerisinde bulunan Ulucak yerleĢimi için fazla emek ve zaman gerektiren bir faaliyet olduğu açıktır. Bununla birlikte Kalkolitik yerleĢimin tüm katmanlarında deniz kabukları ele geçmiĢtir. Anadolu‟daki diğer

(41)

yerleĢim yerlerinden YeĢilova‟da kaba ve sert taĢlardan öğütme, ezme ve sürtme taĢları Çakmak Tepe‟de iki adet öğütme taĢı, Liman Tepe‟de bol miktarda yanmıĢ tahıl bulunduğu kaydedilebilir. YeĢilova‟da büyük ve küçükbaĢ hayvanlara ait bol miktarda kemik ele geçmiĢtir. Hayvan kemik ve boynuzlarından, geyik ve yaban domuzu avlandığı anlaĢılmaktadır. YeĢilova II tabakasında çeĢitli kum midyesi ve deniz salyangozu kabukları da bol miktardadır. Beslenme Ģekliyle ilgili verilerin yetersizliğine rağmen bulunan materyaller bize bilgi vermektedir (Caymaz, 2013: 49-50).

Yine diğer bir yerleĢim yeri olan Bakla Tepe ve Beycesultan‟dan elde edilen veriler, bu dönemde tarımsal faaliyetlerde yoğunlaĢma ve üretimde artıĢ olduğunu göstermektedir. Bakla Tepe‟deki kalıntı ve buluntular, buranın asıl uğraĢının çiftçilik olduğunu ortaya koymaktadır. Bakla Tepe‟de en çok buğday, daha az oranda arpa ekildiği, bunların yanı sıra mercimek ve bazı baklagillerin yetiĢtirildiği sonucu çıkmaktadır. Geç Kalkolitik 2 evresinde içi mercimek dolu bir testi ele geçmiĢtir. Bu yerleĢimde koyun, keçi, sığır ve domuz beslendiği, bunun yanı sıra yaban domuzu ve kızıl geyik avlandığı anlaĢılmaktadır (Caymaz, 2013: 68-69).

Anadolu‟da Neolitik Çağ‟dan Kalkolitik Çağ‟a geçiĢte mimari, el sanatları, ticari ve ekonomik faaliyetler geliĢmiĢ olsa da küçük bölgesel farklılıklar dıĢında beslenme Ģeklinin pek değiĢmediği görülmektedir.

Geneli tarıma dayalı olmak üzere, zaman zaman hayvansal gıdaların takviyesi ile çocuklarda önceki dönemlere benzer bir beslenme tipi ortaya konulmuĢtur. Yeteri kadar alınamayan protein, karbonhidrat ve vitaminlerin yanı sıra; bir arada yaĢamanın bir sonucu olarak temizlik ve hijyen yoksunluğu, bulaĢıcı hastalıklar, annelerin gündelik meĢguliyetlerinden dolayı çocuklara zaman ayıramaması hastalıklara ve ölümlere neden olmuĢtur.

c. Hastalık ÇeĢitleri ve Tedavi ġekilleri

Anadolu‟da Kalkolitik Çağ‟ın en önemli geliĢmesi bakır madeninin bulunması ve ticaretin ilerlemesidir. YaĢamsal faaliyetler, beslenme, bulaĢıcı ve kronik hastalıklar bir önceki dönemle benzerlikler göstermiĢtir. Beslenme, çocukların

(42)

doğum öncesi ve sonrasındaki sağlık durumlarının belirlenmesinde önemli bir etkendir. Günümüz Ģartlarına göre altıncı ayını dolduran bebeğin artan besin ihtiyacıyla birlikte anne sütüne takviye olarak lapa ve buna benzer hazırlanmıĢ yumuĢak gıdalar verilmesi gerekmektedir. Ancak Kalkolitik Çağ koĢulları göz önüne alındığında lapaların sağlıksız koĢullarda hazırlanması ve korunamamasına bağlı olarak besinin bakteri üremesine ve hastalıklara zemin hazırladığı düĢünülmektedir. Ayrıca bu lapanın hazırlanmasında kullanılan suyun insan ve hayvan kaynaklı mikrop içerdiği de muhtemeldir. Bu sağlık dıĢı koĢullara ve patojen unsurlara bağlı olarak çocukların bağırsak enfeksiyonu ve diyareye (ishal) yakalanması kaçınılmaz olmuĢtur. Artan diyareyle birlikte bağırsaklar yeterli protein emilimini gerçekleĢtiremediği için direnç kaybı ve demir eksikliği meydana gelmiĢtir (Özbek, Erdal, 2006: 45).

Anne sütü yanında ek gıdalara geçilmesi bir katkı olduğu kadar bir risk de oluĢturmuĢtur. Bebeklerin kendilerine özgü bağıĢıklık sistemleri, ek gıdaya bağlı hastalıklara karĢı daima bir mücadele içinde olmuĢlardır. Doğduktan sonraki ilk yıllarda bu mücadeleyi kazananlar hayatlarına devam etmiĢlerdir. Anne sütünden tamamıyla kesilen çocuklar için, öğütülen tahıllardan yapılan yiyecekler ve evcilleĢtirilen hayvanlardan alınan sütler, besin kaynağı olmasına rağmen büyük bir risk de taĢımıĢtır. Mineraller ve demir açısından epeyce zayıf olan hayvan sütleri demir eksikliğine bağlı anemi hastalığına yol açmıĢtır (Özbek, Erdal, 2006: 46).

Kalkolitik Çağ yerleĢim yerlerinden Malatya sınırlarında yer alan Değirmentepe, çocuk iskeletleri bakımdan zengindir. Bu döneme ait 31 bebek ve çocuk iskeleti bulunmuĢtur (Esin, 1983: 39-48). Bu iskeletlerde yapılan incelemelerde yukarıda söylemiĢ olduğumuz birçok hastalığa rastlanmıĢtır. Bu hastalıkların doğal yollarla tedavi edilmesi denenmiĢ olsa bile çocukların ölüm oranlarına bakıldığında gerekli tedavilerin uygulanamadığı görülmektedir.

d. Ölüm YaĢları

Dünyanın değiĢik bölgelerinde olduğu gibi Eski Çağ Anadolu‟sunda insanların yaĢ tahmini yapılırken çeĢitli yöntemler kullanılmıĢtır. Kazı alanlarında

Şekil

Tablo 1: Dönemsel olarak doğumda ortalama yaĢam beklentisi (Kalınkara, 2011:
Tablo 2: Bademağacı Topluluğunda Bireylerin YaĢ ve Cinsiyet Dağılımı (Erdal,  2008: 98-107)
Tablo 3. Türkiye‟deki Eski YerleĢim Alanlarında Görülen Hayvan Kalıntıları (Özer,  Eren, 2018: 312-314)
Tablo 4: Anadolu Neolitik Çağ Toplumlarında Çocuk Ölüm Oranları (Erol,  Özdemir, 2006: 19-20)
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Kamus-ı Türkf' den sonra İstan­ bul' da çeşitli isimler altında çok sayıda Türkçe sözlük hazırlanmıştır.. A- nadolu ağızlarının ilk sözlüğünü

viski ile bir tekila) içtikten sonra masada, bir küçük şişe rakı ve az miktarda meze olarak, vasatın altında bir patlıcan salatası, herhan­ gi alelade bir meyhanede

Daha sonrak belgelerde ülken n adı Unq (Aram ce Amq, bugünkü Amuk) olarak geçer, bu nedenle bölgen n bu dönemden t baren Aram etk s ne g rd ğ n

Prehistorik Çağlardan Modernizme Dansın Anlamı: Tasvirler Üzerinden İkonografik Bir

Anadolu masallarında demir çarık demir asanın kullanım amacı kaybedilen sevgiliyi tekrar bulmak, aşk uğruna mücadele etmek, çocuk sahibi olmak ve kötücül

Çalışmanın sonucunda; kumaşların görünüm farklılıkları olmasına rağmen, çoğunlukla kamçılı tezgahta üretildikleri, pamuk ipliği yoğun olmakla birlikte ipek, yün, floş,

頒贈儀式在弦樂團演奏下展開序幕,由本校蘇慶華代理校長、董事會張文昌董事分