T 7 < o C i L
r
"Deniz K u v v e tle r i Y a yın la n dışarıya açıldı
Denizcillik tarihim izle ilgili hoş Ikitaplar
Deniz Kuvvetleri’nin aşağıda
ta n ıtım ı y ap ılan k ita p la rı ve
daha önce baskısı yapılmış
olup okuyucuya duyurusu
yapılamamış öteki kitapları
İstanbul Beşiktaş’taki Deniz
Müzesi’nde satılmaktadır.
Dünyanın sayılı deniz
müzelerinden birisi olan
İstanbul Deniz Müzesi’ne bir
hafta sonu gezisi ile birlikte,
bu kitapları incelemek için de
zaman yaratılabilir.
ERO L M Ü T E R C İM LE R
O
smanlı devletinde iki okul, toplum yaşamında çok önemli yer tutmuştur. Bunlar, tıbbiye ve har biyedir.Ordu doğal olarak teknolojinin izlendi ği, teknolojik gelişimin ülkede uygulandı ğı bir kurumdur. Bu ordu kuruluşların dan birisi olan Bahriye, teknolojik yenili ğin öncülüğü ötesinde, “yayıncılıkta” da önemli bir rol oynamıştır.
Silahlı kuvvetlerimiz, gazetecilik ve dergicilik alanında ilk sıralarda yer almış tır. İlk askeri süreli yayın olarak “Ceride-i
Askeriye” 1863 te yayımlanmış, onu
1878’de “Mecmua-i Fünun-ı Askeriye” izlemiştir. Bu yayınlar, resmi ve özel her türlü bahriye olayını izlemek, yansıtmak üzere 1889 yılında yayımlanan “Ceride-i
Bahriye”, denizcilik ve gemiciliğe ilişkin
konulan içine alacak “Mecmûa-i Fünûn-ı
Bir osmanlı kadırgası seyir halinde. Bahriye” izlemiştir.
Mecmûa-ı Fünûn-ı Bahriye 214 sayı, Risale-i Mevkııte-i Bahriye 94 sayı yayım
lanmıştı, bu derginin Mayıs 1928 tarihli XI. cildinin 5. sayısı yayınlandıktan sonra adı, “Deniz Mecmuası” olarak değişmiş, 1 Temmuz 1928 tarihinde 40. cilt ve 309 numara ile yayıma başlamıştır. “Deniz
M ecm uası” 16x24 cm. boyutlarında
olup, 41. cildin 311. sayısından itibaren (Ocak 1928) Latin harfleriyle basılmaya başlanmıştır.
Dergi 42. sayısından itibaren başta ün lü tarihçi Ali Haydar Emir olmak üzere, pek çok araştırmacının deniz tarihi kitap larını da “Tarih Kısmı İlavesi”, adıyla ek olarak vermeye başlamıştır.
Deniz Mecmuası, yayınına 1948 yılına kadar devam etmiştir. 382..sayısı Ocak 1948 tarihlidir. Deniz Kuvvetleri 'Komu tanlığının bündan sonra yayımladığı der ginin adı önce “Donanma D ergisi”, Ocak 1968’ten itibaren de bugünkü adıy la “Deniz Kuvvetleri Dergisi” olmuştur. Yayını devam eden dergi 572. sayıya ulaş mıştır.
Dergiciliğin yanı sıra, kitap yayıntına da önem veren Deniz Kuvvetleri bugüne ka dar iki yüz cildin üzerinde kitap yayımla mıştır.
Ünlü deniz tarihçisi, müzeci, öğretmen, deniz subayı Süleyman Nutku, anıların da, Bahriye’nin yayıncılığa başlayışını şöyle anlatır:
“Yazarlık hayatım sayesinde, Haşan Hüsnü Paşa’ya damat olan Ertuğrul ko mutanı şehit Osman Paşa-zâde Osman Paşa’nın güvenini kazanmıştım. Yine kendisinin yardımıyla Bahriye Nazırı Hüsnü Paşa’dan “Ceıide-i Bahriye” ile
“Mecmua-i Bahriye” dergilerinin yayını
için izin aldıysam da, Genelkurmay karşı
£
ıktı. Sonuçta, bir komisyon kuruldu ve olağasından (önyüzbaşıdan) yukarı rüt bede olanlardan senede yetmiş kuruş alınması kararlaştırıldı. Sonra bu, elli ku ruşa indirildi. Mecmua-i Fünûn-ı Bahriye dergisi ayda bir çıkartılacak, Ceride-i
Bahriye ise bedelini veren subaya satıla
caktı. Ayrıca ceride ve mecmuadan artan ödentinin bir kısmıyla Avrupa’dan deniz cilik ve fenle ilgili dergiler getirtilecekti. Sultan Hamid devrinde yayıncılığın için de bulunduğu durum göz önüne getiril diğinde, denizcilikle ilgili böyle bir dergi nin yayını, çok büyük bir başarı olarak karşılanmıştır.”
Deniz Kuvvetleri yayıncılık tarihi hak kında çok değerli bilgileri öğrendiğimiz Süleyman Nutku’nun anılarıyla “Ertuğrul
Faciası, 21. Yüzyıla Doğru Türkiye-Ja- ponya İlişkisi” adlı kitabım üzerinde çalı
şırken karşılaşmış, doğrusu çok da şaşır mıştım. Çünkü bu değerli deniz subayı yazarımızın farkına varamamışız. Oysa ki, çağının çok önemli bir tanığı. Bu tanıklık lar içinde bir de Türkiye’ye ilk ansiklope dinin girişi de var.
“Encyclopedia Britannica geldi. Fakat gümrüklerdeki hafiyeler, içinde Abdüla- ziz’in hal’ine ve daha bilmem nelere işa ret ederek, İstanbul’a sokulmasının teh likeli olduğunu bir tutanak ile Bahriye Nezareti’ne bildirmişler. Fen Komisyo nu, ansiklopedilerin muzır olmadığını, zararlı olabileceği düşünülen maddelerin matbaa mürekkebiyle karalandığını; yeni Bahriye Nazırı’na anlatmam kararlaştırıl dı. Fakat, nazır, hem Ceride-i Bahri ye’nin yayıntını yasakladı hem de Fen Komisyonunu dağıttı. Beni de Preveze Komodorluğuna tayin ettiler.”
Aslında bunn anlamı açıktır. Yazarımız sürgüne gönderilmiştir. Dikkat çeken önemli nokta, o dönemler, yazarlar mah kemelerde yargılanıp hapse atılmak yeri ne'taltif edilerek uzak bir göreve atanır- ntış.
Cumhuriyet tarihi boyunca kitap ve dergi yayıncılığını sürdüren Bahriye’nin bu girişimlerinden kamuoyunun pek ha beri olmadı. Şimdi doğru bir karar verile rek,. bu yayınları Beşiktaş Deniz Müze- si'ndc satmaya başladılar.
Mesleki yayınların yanı sıra, Kültür-Sa- nat Dizisi adıyla kitaplar yayınlanıyor. Deniz tarihi kitaplarıyla birlikte satışa su- nuları.bu yapıtlar : .
1. Uç cilt halinde “dergiler, kitaplar ve süreli yayın organlarında” yayımlanmış
deniz konulu tüm makaleleri, kitapları kapsayan “Dizin”.
2. Hüsnü Tengüz’ün Osmanlı Balıriye-
sinin Mazisi (resim albümü)
3. Türk Deniz Subayları Ressamları Katalogu (Engin Özdeniz imzalı)
4. Bahriye işaret kod kitabı
5. Deniz tarihçisi Safvet Bey’in Bahriye
Tarihinden Filasalar
6. Osmanlı Deniz Savaşları (Süleyman Nutku)
7. Ali Rıza Seyfi’nin Turgut Reis adlı araştırması
8. İstanbul’daki Kaptan-ı Derya Çeş meleri ve Sebilleri (Engin Özdeniz)
İstanbul'daki Kaptan ı Derya Çeşmeleri ve Sebilleri
İstanbul Deniz Müzesi uzmanlarından iç mimar Engin Özdeniz başkanlığındaki bir uzmanlar grubu tarafından hazırlanan bu yapıt, konusunda, ilk önemli bir çalış madır. 514 sayfalık büyük boy, özenli bas kılı bu yapıt, bir başvuru kaynağı olması nın ötesinde, “Denizci Çeşme ve Sebille
rinin” nicelik ve nitelik bakımından orta
ya çıkarılıp üzerinde bilimsel tartışmala rın açılmasını da -sağlayacaktır.
Bu yapıtta, Kaptan-ı Derya, Kaptan, Tersane Kethüdası, Tersane Baş Halifesi, Tersane Çavuşu, Tersane Emini ve Bahri ye Nazırlığı’nda bulunan denizcilerimizin yalnız İstanbul’da hayrat olarak 133 çeş me, 2_1 sebil ve 4 tane çeşmeli sebil inşa ettirip" vakfettikleri saptanmış. Bunun ya nı sıra yüzlerce çeşme de tahrip edilerek yok edilmiştir.
Binlercemizin, her gün, önünden geçip farkına varmadığımız bu çeşme ve sebil lerin tarihi gelişim, içinde tipolojileri çizi lerek, çeşmelerin nasıl ve hangi nitelikle riyle birbirinden ayrılabildiği anlatılmış. Tüm kitabeler günümüz Tiirkçesine çev rilmiş. Bani adlarına göre alfabetik sırada çeşme ve sebillerin mimarî ve sanat özel liklerini, eski ve günümüzdeki durumla rım, rölevelerini görerek ve banilerinin özyaşamlarını da öğrenerek tarihi bir sıra lama içinde değişimi izleyebiliyorsunuz,
rast
bul’daki Kaptan-ı Derya Çeşmeleri ve Se billeri...
lıyor:
“Günüm üze gelen ve gelmeyenlerin saptanması/ İnşa yılları, banileri ve kentte bulundukları yerlerin açıklanması/ Mi marî ve sanat tarihi özelliklerinin belirtil mesi/ Fotoğraflarının çekilmesi/ Şehir Araştırmacı Engin Özdeniz “îstan-
" "aptaı
adlı bu kitabın amacını şöyle
planı içinde yerlerinin gösterilmesi/ Çeş me sahiplerinin özyaşamlarmın yazımı/ Çeşme sahipleri içinde yanlış, çelişkili ve bilinmeyenlerin belirtilmesi, kitabeleri üzerinde bulunan, bulunmayan, başka mekânlarda olan, yalnız yazılı kaynaklar da bulunanların belirtilmesi/ Kitabe me tinlerinin bugünkü dile çevrilmesi/ G ü nümüze gelen ve rölöve çizimlerine uy gun olanların rölövelerinin çizilmesi sure tiyle okuyucuya olabildiğince tüm bilgile rin sunulması ve ilerde olası restorasyon çalışmalarında sağlam bir kaynağın oluş turulması.”
Bu çeşme ve sebillç.rin yok oluşlarının nedenlerini araştıran Özdeniz, birçok ne den saymaktadır. Yangınlar, ilgisizlik, bil gisizlik, bilinçsizlik, hırsızlık, kaçakçılık ve emlak komisyoncularının para hırsları.
Birçoğumuz görmüştür; bu çeşmelerin üzerinde, kaynatılmadan içilmez, araba
yıkamayınız, buraya çöp döken eşektir,
gibi uyarıcı yazılar yeni kitabelerini oluş turmuştur. Bu çeşmeler kurtarılabilir mi? En azından merkezi yerlerde bulunanlar kurtarılarak, nostaljik anlamlarıyla yaşa tılmalıdır. Özdeniz, bunun çözüm yolları nı da önermiş. Bu kitap meraklılarına bir îstanbul turu attırır.
Yine Engin Özdeniz imzalı bir başka önemli araştırma Türk Deniz Subayları
Ressamları Kataloğu’dur.
Deniz subayı kökenli 37 ressamın 206 tablosundan söz eden yapıt, resim sanatı tarihimizin bir kesitine ışık tutarken; bir yanıyla da, tablolarda anlatılan olaylarla deniz tarihimiz ve bahriyenin gelişimini yansıtmaktadır.
Yapıta alınan 206 tablonun bir kısmı özel arşiv ve koleksiyonlardan derlenmiş olup, asıl çoğunluğu İstanbul Deniz Mü zesi envanterindedir. Bir kısmı gösterim de olan tablolar müzenin yeni ışıklandır ma sisteminin mükemmelliği altında do yumsuz güzelliği ile görülebilir.
Bu ressamlar arasında İsmail Hakkı, Ali Sami Boyar, Ahmet Hikmet Onat, Hüsnü Tengüz, Haşan Rıza gibi tanınmış birçok deniz subayı ressam bulunmakta dır.
OsmanlI bahriyesinin mazisi
Hüsnü Tengüz imzalı bu albüm, bugü ne kadar, özellikle, duvar takvimlerinde çok kullanılmıştır. Osmanlı bahriyesinin gelişimini ve tarihini anlatan bu suluboya çalışmanın basılması, okuyucunun yarar lanmasına sunuluşu çok doğru bir karar olmuştur.
Arşiv hırsızlarının uzunca bir süredir peşinde olduğu bu albümün özenli bası mının yapılmış olması, orijinalinin orta lıkta dolaşmasını artık engelleyecek ve al büm, Deniz Müzesi kasasında bir kültür varlığı olarak sonsuza kadar saklanacak-■ tır.
Albüm, kendisi de bir bahriye mensu bu olan ressam Hüsnü Tengüz’ün sulu boya ve karakalem çalışmalarından olu şur. Kadırgalar devrinden itibaren tarih sırasıyla önemli kişi, kurum ve savaşları anlatmaktadır. Türk Denizciliği ile ilgili kıyafet, teşkilat, gemi yapım teknolojisi yansıtılmaktadır. Albüm 1918 yılında res medilmiştir.
Bu albümün basımı tam bir serüvendir. Tarihi anlatmak yerine göstermeyi yeğle yen Hüsnü Tengüz (1875-1950), önce 55 sayfalık bir albüm hazırlar ve 1918 yılın
da tamamlar, Donanma Cemiyeti basa caktır. Ama Birinci Dünya Savaşı’nın so nu bu cemiyetin de sonu olur. Aradan iki yıl geçer, albümün Maliye Bakanlığı ma saları üzerinde oradan oraya atıldığı ha beri alınır. H. Tengüz albümünü geri ala mayınca Deniz Müzesi’ne verilmesini sağ lar. Cumhuriyetten sonra
basım
umuttu doğar, 55 sayfadan sonraki resimler, yani bugünkü hale gelişi bundan sonradır. Ne yazık kialbümün
basımını göremeden ölür. Aradan geçen uzun süre içinde al büm, iki kez sahaflardan satılmak üzerey ken tesadüfen görülür ve Deniz Müzesi kasasına geri döner. Yıl 1995. Hüsnü Tengüz’ün düşü 77 yıl sonra gerçekleş miştir. Deniz tarihi meraklısı olsun olma sın herkesin okuması gerektiğine inandı ğımız bir yapıttır. Hüsnü Tengüz’ün De niz Müzesi arşivinde bulunan birkaç elya- zısı yapıtı daha bulunmaktadır. Bunlar içinde, Kasımpaşa Tarihi adlı yapıtının da gün yüzüne çıkarılacağı umudunu ta şımaktayız.Muhaberatı Bahriyye-i Osmâniyye - Osmanlı Deniz Savaşları
Yazan Süleyman Nutku (Nutki) - İlk baskısı Bahriye Matbaası’nda 1891 yılın da yapılmıştır. İkinci baskısı, 1993 yılında Kasımpaşa Deniz Kuvvetleri M atba asında gerçekleştirilmiştir.
Süleyman Nutku (1852-15 Ekim 1924), yukarıda altını çizdiğimiz denli önemli bir kültür adamımızdır; entelektüel bir deniz subayımızdır. Gazete, dergi yazıları dışında pek çok kitaba da imza atmıştır. 'Bunlar: Bahriye Kur’a neferi, Miihendis-i Refiki, Kurma ve Fed’am Çavuş, Bahr-i A.hmer ve Basra Körfezi Rehberi, Ertuğ- rul Firkateyni Faciası, Islahat-ı Bahriye, - Kâmus-ı Bahrî, Denizde Men-i Müsade me. Şerhi; D enizde Men-i Müsademe Zeyli, Siyah Kitap, Siyah Kitabın Zeyli.
S. Nutku’nun önemli eserlerinden biri si “Osmanlı Deniz Savaşları” adlı araştır masıdır.
Osmanlıca özgün adıyla Mı.ıhaberat-ı
Bahriye-i Osmaniye, bir giriş ve 10 bö
lümden oluşur. Giriş kısmında tarih süre cinde deniz ve denizcilik gelişimi hakkın da bilgiler aktaran eser, Süleyman Pa- şa’nın Rumeli’ye geçişinden Sultan Ab- dülmecit döneminde, Sinop Muharebe- si’ne dek on padişah dönemindeki önem li deniz savaşlarını anlatır. Savaşların ay rıntılarını veren yapıt, olayları yorumlaya rak da değişik bakış getirmektedir. Her ne kadar bazı olaylar üstü kapalı geçil
mişse de, deniz tarihimiz bakımından okunması gereken temel yapıtlardan biri sidir. Deniz Kuvvetleri, S. N utku’nun anılarını kaleme aldığı Bahriye Kur’a Ne
feri adlı yapıtını da günümüz Türkçesine
çevirterek bastırmıştır.
Bahriye Tarihinden Filasalar Derleyen: Safvet - İlk baskısı 1912 yı
lında Bahriye Matbaası’ııda yapılmıştır. Günümüz Tiirkçesiyle baskısı 1994 yılın da Deniz Kuvvetleri Basımevi’nee İstan bul’da gerçekleştirilmiştir.
Bahriye Tarihinden Filasalar, adlı eser,
son yıllarda deniz tarihi üzerinde çalışan araştırmacılar tarafından sürekli yararla nılan bir araştırmadır.
Filasalar’ın yazarı.
Safvet
Bey, Osmanlı Tarih Encümeni üyesi bir deniz subayıdır. Doğum tarihini bilemiyoruz, ama ölüm tarihi 18 Aralık 1913’tür. Safvet Bey, çağ daş bir araştırmacı titizliği ile bilimsel yöntemlerle arşiv araştırması yapmış olup bu eserini bilim metodolojisiyle yazmıştır.Kitapta deniz tarihine ait arşiv belgeleri yorumlarla yayınlanmıştır. Yazar, her bel geyi önce Ceride-i Bahriye’de yayımlamış, sonra da kitap halinde toplamıştır (1912).
. ilk kez arşivden bilimsel yöntemle ya rarlanan Safvet, yapıtının sunuşunda şun ları yazmış:
“Bahriyeyi bir tekneye benzetirsek, o tekneyi yürütecek, her rüzgâra karşı kul landıracak armasına da kanun, nizam,
fen’ demeliyiz. Arına’nın anası kanun;
selviçesi nizam; donanımı da fendir. Zaman aktıkça armanın bir parçası aşı nır, kesilir. Sökülüp değiştirilen parça portoçuna mahzenine konulur, yığılır. Çalışkan ve usta bir armador bunların bir tek telini bile atmaz, türlü işlerde kul lanır. Armador çırağına düşen de o huz melerin dikiş ve bağını çözmek, kollarını ayırıp ustasının önüne koymaktır.
Mahzen-i Evrakımızda (Osmanlı Arşi
vi) yığılı duran birçok yasa, nizam ve ka
yıt defterleri var. Bunlar bir zamanlar bahriye teknesinin birer arması idiler. Gerçek deniz tarihimiz bunlarda saklı dır. Nitekim en doğru tarih bilgisi de bunlardan çıkar. İşte bu satırları yazan çırak, o eski çımaları birer birer elden geçirip üstüpüsünü bir yana; sağlam tel lerinden büktüğü fllasaları öbür yana bı rakıyor. Ustası isterse bunlardan bir ma kale, bir öykü örer; isterse bir küçük ta rih dokur.
Benim dokuduğum bu filasalara ince ya da kısa diyenler haklıdır; ancak
"Osmanlı Bahriyesinin M azisiadlı kitaptan Şeydi Ali Reis'in Portekizlilerle mücadelesini gösteren temsili bir resim...
içeriğinin özlülüğüne, sağlamlığına güvenebilirler”.
Kaç yazar, araştırmacı yayımladıkları konusunda bu denli özgüvenlidir. Bu küçük kitap deniz tarihi araştırıcıları için bir başyıpıttır; ama, her okuyucu da yazarın deyimiyle fllasaları herhangi bir yazım biçemiyle okuyabilir.
Safvet Bey’in öteki yapıtı Mezamorto
Hü seyiıı Paşa da D eniz Kuvvetleri
B asım evi’tide basılm ış olup, Yavuz Senemoğlu çevirisiyle satışa sunulmuştur.
Turgut Reis
Yazarı: Ali Rıza Seyfioğlu- İkbal
Kütüphanesi, İstanbul 1327 (1911) Ali Rıza Seyfi(oğlu) 1881 Gemlik doğum ludur. Yayımlanmış yedi k itabı, 35 makalesi bulunmaktadır. Deniz subayı olan Seyfioğlu, tüm yaşamını deniz tarihi araştırmalarına adamıştır. 15 Temmuz 1958 tarihinde ölmüştür. 1994 yılında Deniz Kuvvetleri’nce basımı yapılan Tur
gut Reis adlı eseri bu ünlü Türk deniz
cisinin yaşamı çerçevesinde 16. yüzyıl deniz tarihimizi anlatmaktadır.
Her kitap gibi, bunun da ilginç bir öy küsü var. Ali Rıza Seyfi 23 Aralık 1910 yılında, bu öyküyü şöyle anlatıyor:
Turgut Reis’in hayatını yazmak için daha mektebin son sınıfında kendimi koşullandırmıştım. Zaman ve mekânın olanağı ölçüsünde küçük bir kitapçık oluştu. Ancak nasıl oldu, bilmiyorum; kaynakları ve müsveddeleriyle birlikte, bütün dosya kayboldu.
Okulu bitirdim. Görevim gereği deniz lerde gezerken, kendime kaynak edin diğim kitabın bir başka nüshasını, sanki deniz perileri getirmiş gibi kamara ar kadaşımın kitaplığında buluverdim. Ar tık bu kez masanın başına oturmam gerekti. Turgut Reis adı altında birinci baskısı 1314 (1898-1899) senesinde İs tanbul’da basılmak üzere gönderdim.
Turgut Reis, önce Mecmua-i Fünun-ı Bahriye’de basılır, ardından dönemin en ünlü gazetesi İkdam’da tefrika edilir. Ay nı zamanda da Musavver fenn ü edeb (Resimli bilim ve edebiyat) gazetesi de kaynak göstermeden tefrikaya başlar. Dizi vazılar Biter, Ali Rıza karşısında bir küçük kitap görür; Turgut Reis. Mehmet A tay’ın E rdal O z ’ün, Mim Kemal Öke’nın dikkatine sunarım; Korsan bas kıyı yapan Malumat Kütüphanesi, Es-
seyid Mehmet Tahir’dir. Yazarımız telif
ücretini de alamamıştır.
Deniz Kuvvetleri’nce baskısı yapılan kitap ikinci baskıdan çeviridir. “Bu çalış
mamla, Turgut Reis’in hayatını yeniden keleme aldım. Gönül isterdi ki bu ikinci baskı, o muhterem şehidimiz hakkında bütün bilgilerin elde edilmesiyle hazır lansın; ancak elimizden geleni yapabili riz, gücümüzün üstüne çıkamayız. Bununla birlikte hiç düzeltmesiz basılan, okuyucusunun gözünde değeri biline meyen ilk baskıya göre bu çalışmamız daha değerlidir”. Altı çizileri satırlar Ali
.Rıza Seyfi’ye aittir.
Bu kitaplar ve daha önce baskısı yapıl mış olup okuyucuya du y u ru su yapılamamış öteki kitaplar Beşiktaş’taki Deniz Müzesi’nde satılmaktadır.
Dünyanın sayılı deniz müzelerinden birisi olan İstanbul Deniz Müzesi’ne bir hafta sonu gezisi ile birlikte, bu kitapları incelemek için de zaman yaratılabilir. ■
C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 2 8 6 S A Y F A 1 3
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi