• Sonuç bulunamadı

Saray ve Babıalinin iç yüzü:Balıkhane binasında garip bir açılma resmi Piyer Loti'nin düello macerası

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Saray ve Babıalinin iç yüzü:Balıkhane binasında garip bir açılma resmi Piyer Loti'nin düello macerası"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

At iye S ok ak , 1 2 /2 8 0 2 0 0 te rl@ tu rt t.

35/2

t * I o S ro 3 wfl> IO O t 00

TT-

50tié>ijb

W.7:

O

O "io -Jk K) IO -N| 00

?ï*<

1

U c

/g

J

S « ^ V v ^

' <s? A >

A '

o^ 3 ^ ^ ^ t r ’ ^ 3

> >

•T

r

/

V , VVp '<yLj3 ‘^ » i r - ^ V - 5 u//__r «/ fj*

Á

'

2 a U -

C ^ l_

W ^írr;

¿ C je ^ í

^L.

‘Ç'CÛm < J

(2)

SARAY «e BABI ÂLİNİN İÇ YÜZÜ

Yazan: SÜ LEYM AN K ÂN I iRTEM — Tercüme iktibas hakkımahfuzdur.

- Tefrika No. 790

Balıkhane binasında garib bir açılma resmi

Piyer Lotinin düello macerası

Şimdi bulunduğu vilâyette ise pa­ saport kaynağı yoktu ama tütün ka­ çakçılığı işi vardı. Eskiden valilerin

(kapı altı hasılatı) olurdu. O şimdi (el altı hasılatı) araştırıyordu. Bunu da bu vilâyette en mükemmel ve bol olarak tütün işleri temin edebilirdi!

Reji ya kendisine boyun eğecek ya­ hut itaat edinceye kadar işleri fena­ dan betere gidecekti!

Bir gün reji genel direktörü Louis Rambert valiyi ziyarete geldi. Vali paşa devlet ricalinin en büyüklerin­ den birisi imiş gibi direktörün araba­ sının yanma süvari jandarmalar ter­ fik etti.

Rambert böyle bir debdebe ile ken­ disini makamında resmen ziyarete geldiği vakit vali tarafından meıdi- : ven başında karşılandı. Gelen vilâyet reji müdürü olsa paşa onu odasında­ ki sandalyesinden ancak kısacık bir kıyam haıeketile kabul ederdi.

Fakat bu gelen umduğu varidat kaynağının başında duran hürmetlû i bir ecnebi idi!

O da bu zata iltifatlarını, ikramla- | n n ı ibzal ediyordu. Rambert bunla- l n n mânasını aıılıyamıyacak adam

değildi! Mülâkat dostluk ve itilâf ile neticelendi!

GİRMEYİN! YASAK!

Divanı hümayun tercümanı Mü­ nir paşa bir gün emniyet ettiği bir ecnebi ile görüşürken:

ı — Bizim memleketimizde sokak­ larda, meydanlarda bir kişiden fazla adamın toplanması yasaktır!

Demişti. Abdülhamid rejimile bu istihzayı evlerdeki hususî, daireler­ deki resmî toplantılara da teşmil et­ mek lâzım ve doğru idi. Ermeni avu­ kat Zöhrab efendi - meşrutiyette me­ bus - bazı geceler Beyoğlunda evin­ de ahbabını toplar, kâğıt oyunile bir kaç saat geçirirler idi. Hafiyelerden biri bunu jurnal etmesi üzerine 1902 teşrinisanisinde bir gece Çerkeş Meh- mcd paşa evi basmış, toplananları

dağıtmıştı.

Gene bu sene ve bu ay içinde İs- I tanbulda Düyunu umumiyece asri ihtiyaca göre inşa edilmiş balıkhane binasmm açılma töreni yapılacaktı.

Bir pazartesi günü sabah saat* on bir için müslüman. hıristiyan rical ve muteberana davetnameler gönderü- miş, nutuklar hazırlanmıştı; bir de mükemmel ve mükellef büfe tanzim olunmuştu

Fakat pazar akşamı saat sekizde Düyunu umumiye meclisi riyasetine bütün bu tertipleri bozan bir irade tebliğ olundu. Bu mühim içtimada kim bilir neler olacak? Neler konu­ şulacak, ne tehlikeli kararlar verile­ cekti?

Bunlar olmasa bile bu toplantı ne kadar fena bir misal teşkil edecekti! Hemen bir, belki bir kaç jurnal! Ve irade çıkmıştı!

«Resmi küşadda» balıkhanede Dü­ yunu umumiyenin büyük memurla­ rından başka kim olursa olsun bulun- mıyacaktı!

Bu kati irade üzerine yapacak baş­ ka bir şey olmadığı için Düyunu umu­ miye müdüriyetince o akşam ve er­ tesi sabah erkenden başlıca davetli­ lere yasak haberi isal edilmekle hay­ li uğraşıldı.

Ertesi günü davet saatinde gele­ cek davetlileri iade eylemek üzere ba­ lıkhane etrafına memurlar konuldu; balıkhaneye girenler kontrol altına alındı. Bu memurlarla iradeden ha­ ber alamıyarak gelen davetliler ara­ sında şöyle bir muhavere geçiyordu: — Nereye gidiyorsunuz efendim? — Balıkhaneye.

.— Davetnameniz var mı? — Şüphesiz! İşte.

— Öyle ise hemen dönünüz! İradei seniye var. Siz merasimde bulunmı- yacaksınız! Merasim muhtasar ve yalnız bir kaç kişi huzurunda yapıla­ cak.

İradeyi duyan başka bir söze hacet kalmadan gerisi geriye dönüyordu. Herkesin bildiği bir sistemdi bu!

B İ R D Ü E L L O H Â D İS E S İ

1904 senesinde İstanbulda bulunan Piyer Loti kayıkla Göksuya gitmişti. Meşhur akademi azası bir sandalda gördüğü tanıdıklarından ve hariciye memurlarından Black beye selâm ve­ rir.

Black beyin bulunduğu sandalda Fransa sefaret kâtiplerinden iki kişi ile Fransız M. Achille Lorando - Lo- rando Tubini davasında ismi geçmiş­ ti - dahi vardı. Black beyin arkadaş­ ları Lotinin selâmını göremedikleri için mukabelede bulunmazlar. Kendisine ehemmiyet verilmediğini zanneden edibin buna.canı sıkılır. Ertesi günü birisi vasıtasile Lorando ile sefaret kâtiplerine bu hareketlerinin neza­ ket kaidelerine hiç uygun olmadığı haberini gönderil. (1)

Berikiler de Lotiyi düelloya davet ederler; Mesele intizar edilmiyen bir şekil almıştı.

Fransa sefareti Lorando ile arka­ daşlarında bir mühimsememek ve hakaret kastı olmadığmı anlıyarak araya girer; Loti gibi büyük bir Fran­ sız edibinin böyle bir sebeple dile gel­ mesini, belki hayatının tehlikeye gir­ mesini tecviz etmez; işi kapatmak is­ ter.

Sefaret memurlarını düellodan vaz- geçirtmek müşkül olmaz. Ancak muannid Achille Lorando edibin bü­ yük şöhretine hiç aldırmıyarak ken­ di haysiyetine vaki olan tecavüzü si­ lâhla temizlemeği istemekte ısrar eder Osmanlı diyarında düello yasak ol­ duğu kendisine söylenir; Lorando Osmanlı hududu haricine çıkarak is­ tediği yerde Loti ile karşılaşabileceği cevabını verir.

Lotinin âni bir infiale kapılarak bu muamelede bulunduğu sefaretçe tahakkuk etmişti. Ancak onun da şerefini korumak lâzım geliyordu.

Loti ile Achille Lorando sefarete davet edilir. Elçi ile aralarında veri­ len karar üzerine Loti hareketinin bir

süi tefehhüme mübteni olduğuna da­

ir Lorandoya bir mektup yazar. Ayrı bir odaya alınmış olan Lorando bu mektuptaki kelimeleri kendisi için kâfi bir tarziye saymaz. Bunun üze­ rine Loti ikinci ve daha sarih sözler­ le bir mektup yazmak mecburiyetin­ de kalır.

Lorando ısrarının Lotiyi teşhir için elinde bir senet bulundurmak mak- sadile olmadığını göstermek üzere bu mektubu elçi huzurunda okuduktan sonra yırtar.

Loti ile Lorando resmen tanışma­ mış kalarak sefaretten çıkarlar. Ara­ larında mesele böylece kapanır.

Ancak elçinin istemediği olur. İs­ tanbulda cereyan eden bu düello hâ­ disesinde Paris gazeteleri kendilerine sermaye bulurlar; bununla günlbrce uğraşırlar.

Zaten sıkılmış olan Piyer Loti bu gazetelerde kendi hakkında nahoş ve mayhoş yazıları da okur. Duydu­

ğu eza katmerleşir! (Arkası var)

( i ) Lotinin kullandığı kelimeler da­ ha ağırca idi.

(3)

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

For atmospheric dispersion calculation PCCOSYMA software based on Gaussian plume model was used (Jones et al., 1995). For 15 different atmospheric conditions,

Meğer uzaktan sadece baş üstünde bir hotoz gibi görünen kale ta aşağı­ ya kadar bir mustatil çizerek uzanıp inmekte imiş, iki yüz elli metre yüksekliğindeki

Kutsal ve Bilge (2012) tarafından lise öğrencileri üzerinde tükenmişlik ve başarı algılarının (orta-yüksek) incelendiği araştırma sonucunda, başarı algısı

Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı Erol Aksoy'un yaptığı Avrupa ve Amerika Holding A.Ş., farklı sektörlerde faliyet gösteren grup şirketlerini aynı çatı altında toplamak

Halifenin huzurunda iki adil kişinin mektuptaki yazının Ebu Nasr Muhammed ait olduğu konusunda şehadette bulunması üzerine Halife Nâsır li-Dinillâh büyük

[r]

Hansa kentindeki kapahçarşıyı anlatır. Han- sa’nın 6 ilçeye ayrıldığını, bu 6 ilçeden üçün- cüsünde Müslümanların yaşadığını, burada kurulan,

Ayaş mescidi civarında beylik dükkânlar adiyle 35 dükkân ve bunlardan başka şeh­ rin muhtelif yerlerinde darphane, kirişha- ne, Unkapanı çarşısı,