Ölümü üzerine çıkmış bazı yaralarda o derecede büyük bir sanatkâr olduğundan bahsedil mişti ki, ondan hakikî değerini veren ve sanati hakkmdaki sa mimî hislerimi bildiren bir şekil de bahsetmek cesaretini kendim de^ doğrusu, bulamamıştım. Fa kat, bir Alman şâirinin dediği veçhile, (ölüler çabuk gittiklerin den), bir sene büyük bir zaman olmasa bile artık Hâzımt dünya nın en kuvvetli aktörlerinden bi ri derecesine çıkarmak mecburi yeti kalmamış demektir. Hak kında makul şeyler söyHyebilhiz:
Hazım sahnemizin cidden
kuvvetli unsurlarından biri idi. E- ğer gülmek insanlığın en büyük saadetlerinden biri İse, o saadeti kendisine borçlu bulunduğumuz dakikaların yekûnu hâtırasına bir minnet muhafaza etmemizi sağ
layacak ehemmiyettedir. Ken
disinde bulduğum yegâne, lâHn büyük kusur, halkı kolayca ve bol güldürmek için rolünün icap et tirmediği mübalâğalardan çekin memek, h a ttâ tulûata kaçmaktı. Bunun kabahatini de elbette sade ce kendisine yüklemek doğru ol maz ve tiyatrodaki rejiyi de me sul etmek lâzım gelir. Hâzım her sözüne jestine, m utlaka gülünmek icap ettiğine halkı o derece inan dırmıştı ki, daha ölçülü hareket etmek istediği zamanlarda dahi, h attâ sahneye çıktığı andan iti baren, kendisini kalın kahkahalar karşılardı. Bununla beraber itiraf edeceğim ki, ben kendisini hep tek cepheli, münhasıran ve biraz da kaba şekilde gülünç şahsiyetleri ] canlandırırken gördüm ve kome- j diye girmiyerek daima vodvil ve ' farota kaldığnıa şahit oldum. Bu; itibarla, derecesini meselâ Vasfi Rıza Zobu’nun yerinden daha a- şağıda tayin etmek lâzımdır.
Fakat, ne olursa olsun, Türk) sahnesine uzun emekler vermiş, ve söylediğim gibi, insanın en bü yük saadetlerinden birini teşkil etten neş’eyi bize hiç kıskanma dan sunmuş bir adamdı.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi