• Sonuç bulunamadı

Fotoğraflardaki Türkiye

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fotoğraflardaki Türkiye"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

16

M Î L L İ Y E T 6

ARALIK 1992 PAZAR

SANAT

ESİNTİLER

Zeynep ORAL

Fotoğraflardaki

Türkiye

N

EREDEYSE bir yıl olacak, fotoğraf sanat­

çısı Sami Güner’i yitireli. Şimdi, durup dururken değil onu anımsamam. Önüm­

de Sami Güner'in anısına hazırlanmış “Türkiye

1992” fotoğraf albümü var. Türkiye’deki 15 fo­ toğraf derneğinin işbirliğiyle, BP’nln katkılarıy­ la ve 132 fotoğraf sanatçısının eserleriyle ger­ çekleşmiş bir yapıt.

“Türkiye 1992” nin sayfalarını çevirdikçe, Sami

Güner’in fotoğraf sanatını geliştirm ek ve yaygı­ nlaştırmak için verdiği çabaları düşünüyorum... Şayiaları çevirdikçe insanıyla, doğasıyla, in­ sanın doğayla uyumuyla, yapılarıyla ve tüm du­ yarlılığıyla fotoğraflardaki Türkiye’nin, yaşan­ makta olan Türkiye’den çok daha güzel olduğu­ nu düşünmeden edemiyorum. Belki de bu "gü­

zellik” ; bakmasını bilen, baktığını gören, gördü­

ğünü değerlendiren fotoğraf sanatçılarının du­ yarlılığından geliyor.

Albümün önsözündeki yazısında Mehmet Bayhan şöyle diyor:

“Ülkesini çok seven ve güzeliikleri herkese göstermek çabasındaki Sami Güner, daldaki meyveden köylü güzeline, dorukların karından denizin mavisine, gün batımından tarihi değer­ lere aynı coşku ile yöneltir objektifini. Birkaç nesil, ülkenin güzelliklerinin farkına ve fotoğra­ fın tadına onunla varır. Hemen herkesin belle­ ğinde, bir Sami Güner fotoğrafı vardır.

Gerçekte Sami Güner yaşamayı, var oluşu tutku İle sevmektedir ve bu duygusunu herkese aktarmak çabasındadır. Batan güneş, her sefe­ rinde yeni bir heyecan ve fotoğraftır. Yol kena­ rındaki bir çiçek, bir çocuk, bir ağaç; makinesi­ ne sarılmasına yeter. (...) Sami Güner’in anısı­ nın canlı tutulması gerekiyordu. Fotoğraf dün­ yamızdaki yerinin vurgulanması, dünyaya ba­ kış ve fotoğraflayış biçiminin geliştirilerek sür­ dürülmesi, seçkin kişiliğinin, doğa ve insan sevgisinin örnek alınması gerekliydi...”

İşte “Türkiye 1992” albümü, bu gerekliliği yerine getirirken aynı zamanda ülkenizi sevme­ nize, heyecan duyarak bakmanıza yol açıyor.

fabrikadaki bölüm şefine âşık ol­ m asıyla yaşam nedenini yitirir. M a- rie’yi öldürür ve kendisini de sulara atarak boğulur. Büchner, bu olduk­ ça yalın öykü kahram anına kendi çağının olduğu kadar, çağımızın da, evrensel pek çok çelişkisini yüklü­ yor. Acıklı bir öykü, birden kaçını­ lması olanaksız bir tragedyaya dö ­ nüşür. VVoyzeck, içinde yaşadığı ve ahlakı soyut bir erdem anlayışına indirgeyen çevrelerce “ erdemsiz” - olm akla suçlanır. Evli değildir, gayrı m eşru bir çocuğu vardır ve bu çocuğu kilisede vaftiz ettirememiş- tir. Tüm oyun kişileri arasında en insancıl, en sevgi dolu olan kişidir. Ama; sevilmez, horlanır, itilir, kakılır. A ncak, Büchner’in oyunda som utlaştırm ak istediği şey zengin- yoksul karşıtı, ya da iyi-kötü karşı­ tları değildir yalnızca. VVoyzeck’in dram ı, toplum da gittikçe güçlenen kurum ve kişilerin görünür ve gö­ rünm ez baskılarıyla ezilen, çevresi­ ne yabancılaşan birinin dram ıdır bir yandan. Büchner oyunda salt dış dünya ile kişinin arasındaki çatı­ şmayı değil, insanın iç çatışmasını da gündem e getirir. VVoyzeck yalnız çevreye değil, kendine de ya­ bancıdır.

Büchner bu dram da, sanki daha sonraları ruhbilim in yöneleceği bir alana önderlik etmiş, düşleriyle, kuşkularıyla, korkularıyla, sanrı­ larıyla hesaplaşam ayan insanın ruhsal durum unun ve bilinçaltının bir tü r döküm ünü gerçekleştirmiş. Güncel yorum uyla, içinde taşıdığı tüm öğelerle, günüm üz insanının bireysel ve toplum sal traji-kom ik çığlıklarının evrensel birp an aro m a- da som utlanm ası.

B İZ İM Tiyatro , yeni sezonu Georg Büchner’in ünlü yapıtı “ W oyzeck” i, “ Boğulm a ya da W oyzeck” adı altında Beyoğlu K araca T iyatro’da sahnelemeye başladı.

Haşan Kuruyazıcı’nın dilimize

çevirdiği oyunu, Z afer Diper yö­ netiyor. Yazınsal danışmanlığını Z afer Diper’in, sahne düzenleme­ sini Canan Şengül’ün gerçekleştir­ diği oyunun uygulayımcısı Ati Kö- se.“ Boğulma ya da W oyzeck” de Z afer Diper, Nazan Diper, M eh­

met Tekkanat, Doğan Turan, Muhlis Asan, Ruşen Örs, Filiz Coşkuner, Ozan Asan, Cihangir Köse, Ömer Gülmez rol alıyorlar.

Büchner’in “ W oyzeck ya da Boğulm a” adlı oyunu sıradan bir olay üzerine k u r u lu : Ağır koşul­ larda çalışan, saf, toplum ca k ü ­ çüm senen, sürekli alay konusu olan, elverişsiz ekonom ik koşul­ larda yaşayan, basit, sıradan bi­ ridir VVoyzeck. O nu yaşam a bağ­ layan tek neden ise, sevdiği kadın “ M arie” dir. Woyzeck, M arie’nin

"Boğulma ya da VVoyzeck” yabancılaşma sorunsalını irdeleyen bir oyun

Günümüz insanının

yabancılaşma sorunsalı

Büchner’in ünlü ‘W oyzeck’i B izim T iyatro’da sergileniyor

Porno ve şiddet’e sınıflandırma

PO R N O ve şiddet içeren film­ ler ve müzik eserleri denetlenmeye­ cek, ancak izleyici grubuna göre sınıflandırılacak.

Sinema, video ve müzik eserle­

ri, “ 18 yaşın altındakilerin göre­ meyeceği” , “ her yaş grubunun gö­ rebileceği” ve “ sınıflama dışı film­ ler” olarak üç ayrı sınıfa aynlacak.

Sınıflama dışı filmler” , özellikle

küçük yaştakilerin ve gençlerin pe­ dagojik ve ahlaki gelişmeleri açı­ sından şiddete özendiren ve cinselli­ ği istismar eden öğeler dikkate alı­

narak belirlenecek.

18 yaşından altındakilerin göre­ meyeceği filmler ile sınıflama dışı filmlerin tv’de gösterimi, ancak gece saat 24.00’den sonra mümükün ola­ cak. Kültür Bakanlığı’nca hazırla­ nan ve 3752 sayılı Sinema Video Ve Müzik Eserleri Kanunu’nda deği­ şiklik yapan kanun tasarısı, söz- konusu bu eserlerin, oluşturulacak sınıflandırma kurulu ve üst kurulu tarafından denetlenmesi yerine "sınıflara ayrılma” esasım getiriyor.

Sınıflandırma dışı kalan film ve

video kasetler, 18 yaşın altındakile­ re gösterilemeyecek.

Tasarıda, sınıflandırmayla ilgili esaslara uymayan kişilere çeşitli ce­ zalar verilmesi de öngörülüyor, buna göre, belli yaştaki çocuk ve gençlerin göremeyecekleri filmleri gösteren, bu yaştakilerin izlemesini önlemeyen veya bu tür video kaset­ leri yasaklanan yaştakilere kirala­ yan sinema ve video işletmelerine 50 milyon’dan 100 milyona kadar ağır para cezası verilebilecek.

Şeli Benhabib resim sergisi

Ş E L İ Benhabib’in resim sergisi, 17 aralık tarihine k ad a r Cemal Reşit Rey K onser Salonu’nda devam edi­ yor.

1966 yılında doğan sanatçı, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde m atem atik ve astronom i eğitimi gördü. 1984-1992 yıllan arasında çalışmalarını Istas- y o n S a n a t Evi, Sabri Berkel ve Hülya D üzenlikoç atöl­ yelerinde sürdürdü. 1984 yılında H arbiye M uhsin Er- tuğrul Tiyatrosu karm a sergisine, 1991 yılında Eren­ köy İstasyon Sanat Evi karm a sergisine, 1992’de de K adıköy Belediyesi K ültür ve S anat Merkezi 500. Yıl karm a sergisine katılan sanatçının bu ikinci kişisel ser­ gisinde, tuval üzerine yağlıboya ve kolajlan yer alıyor.

Fotoğraflarla

Sami Güner

BP Türkiye, fotoğraf dem ekleri çalışma kum lu ile birlikte, geçtiğimiz yıl yitirdiğimiz değerli fotoğraf ustası Sami Güner’in anısına “ Türkiye 92” albüm ünü yayınladı. BP yetkilileri basma yaptıkları açıklamada, “Çağdaş Türkiye’yi

tanıtm ak ve büyük us- taSam i G üner'in anısını yaşatm ak amacıyla, Yıldız Üniversitesi öğ­ retim üyesi, fotoğraf sa­ natçısı Mehmet Bay- han'ın değerli katkıları ile gerçekleştirmiş oldu­ ğum uz bu projeyi T ürk toplum una k a­ zandırm ış olm aktan kıvanç duym aktayız” dediler.

Referanslar

Benzer Belgeler

Onda söylendiği gibi «yalnız bir kaç sene için değil, istikbale de şamil olan tasavvurlarımızın ana batları burada toplu bir halde yazılmıştır.. Part'ye

İzmir’de de Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümü tarafından düzenlenen Muhsin Ertuğrul Semineri sona

Türk gazeteciliğinin piri Agâh Efendinin torunu, merhum Çapanoğlu Süleyman bey ile merhume Çürllk- sulu Zekiye Hanımefendinin oğullan, Neşide Çapan-

Kültür dünyamızda olduğu kadar A vrupa’nın büyük arşivlerindeki araştırmalarıyla da tanınan Taha Toros, çocuk yaşta başladığı yazı hayatını 75

Monteverdi Restaurant'ın resmi açılışından önce yemekleri test etmek üzere katılan herkesin ortak fikri İstanbul'da böyle bir yere çok ihtiyacı olduğu

Aziz naaşı 28 Mayrs 1989 Pazar günü Moda Camii’nde kılınacak öğle namazından sonra Karacaahmet aile kabristanına

We present in this report a 55 years old married male with giant condyloma located at the involving penis, scrotum, perineum, and inguinal region.. An extensive and

Yalnız, içki şişelerinin sıra sıra dizili olduğu o küçük odada geçen, kutsal aperitif saatlerinde, sevdiğim barlan anmak çok hoşuma gidiyor...”.. 2 0