• Sonuç bulunamadı

İstanbul'da sessiz bir güzel:Conrad

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İstanbul'da sessiz bir güzel:Conrad"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İstanbul'da Sessiz Bir Güzel

Ünümüz o kadar arttı k i yeni oteller resmi açılışlarından önce

yemeklerini bizim test etmemizi istiyorlar. Bu sayıda İstanbul Conrad Oteli'nde faaliyete

geçen İtalyan Monteverdi Restaurantin konuğu olduk.

Çok sevgili dostlarımla birlikte Monteverdi'nin harika atmosferinde, Vivaldi eşliğinde

bize sunulan yemekleri keyifle tattık. Nasıl mı bulduk?

Nursen Gündüz

Tl

■ u yaz İstanbul geceleri ger-

çekten çok renkli geçiyor. ^ Düğünler, dernekler, ev da-I vetleri derken, bazen gece-

w L 0 de iki, hatta üç yere uğra­

mak gerektiği dahi oluyor. Tabii ki burada amaç kimseyi kırm a­ mak ve eşle dostla kısa da olsa bi­ raz hasret gidermek. Tam bu tra­ fiğin en yoğun olduğu dönemde İs­ tanbul Conrad'm Genel Müdürü Antoine Vanacore'dan bir davet aldım. Davetin mahiyetini sorup mazeret bildirmek ve kendilerine teşekkür edip gelemeyeceğimi söy­ lemek için telefon ettiğimde, tele­ fonun ucundaki nazik hanımefen­ di (sonradan öğrendim ki kendile­ ri otelin Halkla İlişkiler Müdürü Hülya Kuser'miş) "yeni açılan

İtalyan Monteverdi Restau-

rant'ının resmi açılışından önce ilk konuğu olup yemekleri test etme­ nizi ve eleştirilerinizi rica ediyo­ ruz" diyerek beni "evet" demeye ikna etti. Öğleyin gittiğimde dün­ yanın en güzel yiyeceklerini bira- rada görünce hemen kafamda bir şimşek çaktı; Bu yiyeceklerle bir

Monteverdi Restaurantin başaşcısı Nicola Di Giacomo 'yla birlikte açık büfeyi hazırlamak için bütün otelin altını üstüne getirdik diyebilirim. Ama sonuç mükemmel değil mi...

(2)

büfe hazırlayıp, bü­ tün bu güzellikleri Fame okurlarına da tanıtmak. Bu­ nun üzerine kendi­ lerine, İstanbul'da damak zevkine gü­

vendiğim birkaç

dostumla birlikte gelip test etmeyi ö- nerdim.

Tabii ki onlar be­ nim önerimden çok

mutlu oldular,

ama bu ünlü ko­ nuklarımızı nasıl biraraya toplaya­ cağımı ve bunun bir sorun olacağını o anda düşünme­ miştim. Neyse ki resimlerde gördü­ ğünüz gibi hiçbiri beni kırmadı. Kıy­

metli vakitlerini

ayırarak, bir defa­

da olmasa bile, iki etapta sizlere şu dört sayfayı hazırlamam için bana yardımcı oldular. Kısacası ben iki defa test etmek mecburiyetinde kaldım; çünkü sevgili Ali Koçman'ı iki gun sonra yakalayabildik. Bu arada iki seyahatimi erteledim. Ne yapalım... Güzelliklere düşkün ol­ duğum için de sizlere o enfes yiye­ ceklerden oluşan büfeyi hazırlat­ tım. Onlar beni bu yemeğe davet ederken, benim, otelin altını üstü­ ne getireceğimi, mutfaktaki bütün malzemeleri, antika tabloları, hey­ kelleri Monteverdi'ye taşıyıp, bü­ tün personele fazla mesai yaptıra­ rak bu kadar çok çalıştıracağımı herhalde hiç akıllarına getirmemiş­ lerdi. Fame ekibinden Serda Kıvıl­ cımla birlikte yemeği falan bir ke­ nara itip, herkesin şaşkın bakışları içinde proscıutto kenarına Venüs heykelini mi koysak, yoksa mevcut çiçeklerin hepsini çıkartıp sofra ör­ tülerine uygun somon tonlarının hakim olduğu çiçekler mi ısmarla­ sak diye fikir yürütürken, bizi hay­ retle izleyen bir beyefendi

dikkati-Monteverdi Restaurant'ın resmi açılışından önce yemekleri test etmek üzere katılan herkesin ortak fikri İstanbul'da böyle bir yere çok ihtiyacı olduğu şeklindeydi. Davete katılanlar; Mihrinur-Tezcan Yaramancı, Erman Yerdelen, Nursen Gündüz, Monik Benardete, Erol-Güler Aksoy.

Conrad'm mal sa­ hibidir, dolayısıyla da Hilton'un orta­ ğıdır. Bundan son­ raki görüşmeleri­

mizde kendileri

"Conrad benim ço­ cuğum gibi. Mal sahibi olmamdan çok projesine im­ za attığım için gu­

rur duyuyorum.

Benim için en bü­ yük mutluluk bu' dedi.

Dolayısıyla çe­ kimler esnasında arasıra bizlere "a- man hiç bir şey kı­ rılmasın" der gibi gözlerle bakması­ na rağmen, yine de büyük bir misa­ firperverlikle "mi­ safirlerimiz başı­ mızla beraberdir, mi çekti. Kendileriyle tanıştırıldı- yeter ki sizler kendinizi evinizde ğımda otelin mal sahibi Erol Aksoy gibi hissedin" demek nezaketini olduğunu öğrendim. Efendim, her- gösterdi. Dolayısıyla çiçekçiyi yeni kesin bildiği gibi Conrad Otelleri baştan çağırdık. Gülizar Resta-

ABD Hilton Otelleri urant'ın girişinde duran 17. asır

şirketinin uluslara- — antika

ma-rası koludur. Amacı, 1982 'de kurulan Conrad Otellerinin adını ve felsefesini uluslararası otelci­ lik alanında yay­ maktır. Gelelim Erol Aksoy'a; Kendileri 1942 Erzurum ğumlu. İlkokulu Sarıyer’de, orta­ okulu Pertevni- yal’de, yüksek eğitimini de İstanbul Tek­ nik Üniversi- te'de tamam­ lamış. Eşi avukat olan Erol Aksoy, İ s t a n b u l Perdelen E ntari, Soslu erişteye U . #

(3)

Otelin Halkla İlişkiler Müdürü Hülya Küser, Ali Koçman, Erol Aksoy ve Otelin Genel Müdürü Mr. Vanacore keyifli bir öğle yemeğinde birlikte oldular.

çok teşekkür ediyorum. Montever- di'nin ilk yemeğine katıldığınız için de çok mutlu olduğumu belirtmek isterim. İnşallah böyle keyifli gece­ leri sık sık yaşarız, tekrar teşek­ kürler geldiğiniz için.

TEZCAN YARAMANCI: (THY Ge­

nel Müdürü) Çok güzel bir akşam geçirdik. Aksoy çiftine çok teşekkür ediyorum, İstanbul'a güzel bir eser kazandırdınız. Biz de arasıra gelir, yemek yer, ukalalık yaparız (gülüş­ meler)... Şaka bir yana yemekleri ve prezantasyonu çok beğendim.

MİHRİNUR YARAMANCI: Mon­

teverdi hin prezantasyonu harika, iltifat olsun diye söylemiyorum. Ye­ mekler çok leziz. Bu güzel sofra için söylenecek pek bir şey kalmadı. Porselenler çok sade, içacıcı. Dü­ zenlemeler mükemmel.

ERMAN YERDELEN: (THY Yö­

netim Kurulu Başkanı) Uzun süre­ dir iddia ettiğim bir şey var; o da şu, İstanbul'da kann doyuracak yer var, ama yem ek yenecek bir yer yok. Sanırım Monteverdi

İstan-bul'un bu büyük ihtiyacını karşıla­ yacak. Ben şahsen yemeklerini çok

beğendim, herkes de beğenecektir. Bu cesareti gösteren kardeşlerimiz

Erol Aksoy ve Anavatan Partisi İs­ tanbul İl Başkanı Erdal Aksoy'u da kutluyorum. Başarının yolunu tut­

tuklarına göre 'doğru yolda olduk­ larına inanıyorum.

NURSEN GÜNDÜZ: Sayın Er­

man Yerdelen, lütfen politika yap­ mayalım! (kahkahalar)

MEVHİBE YERDELEN: Ben kar-

paçyoyu çok severim. Monte ver­ di de sunulan karpaçyo da tam be­ nim damak zevkime uygundu.Yal- nız itiraf edeyim porsiyon olarak o kadar küçüktü ki, biraz suküt-u hayale uğradım. Ama genelinde Monteverdi çok başarılı. Benzeri ol­ mayan bir lokanta.

MONİK BENARDETE: (Ben hav-

yarlı spagettiye bayıldım. Özellikle belirtmek isterim ki mesleğimden dolayı, biliyorsunuz sanat tarihi ile uğraşıyorum, bize sunulan tabağı 17. asır flem enk natürmortlarına benzettim. İstemeye istemeye ye­ dim o kadar güzel bir görüntüsü vardı ki, bozmak istemedim. Hem damak zevkime, hem göz zevkime hitap ediyordu. Bu kadar güzel bir yem ekten sonra fazla söylenecek

bir şeyim yok...

Gecenin sonunda tatlılara geçildi, mönüdekilerin dışında, gecenin ve otelin süprizi olarak sunulan tatlılar da yenildi. Hele kuru buz olayı muhteşemdi.

FAME 129

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Akdeniz ülkelerini kültürel planda birbirleri­ ne yaklaştırmak, ortak sorunlar) ve temaları tar tışmaya açmak için yapı­ lan 1. Akdeniz Kültürleri Sinema

Kemer, ayak ve dış çerçevesi gibi bölüm- ler kesme taştan inşa edilmiş, diğer kısımlarda ise kaba yontu moloz kullanılmış, sivri kemerli, bağımsız sokak

Oysa başka romanla­ rında aynı şey, bu kadar radikal biçimde söz konusu değil.. - Kimseye anlatamadım

Zaman geçtikçe ve başka tür feminizmleri keşfettikçe Duygu Asena ile feminizme yaklaşımım örtüşmemeye başladıysa da hep onun kadınların bugün

Koca Yaşar, seni elbette çok seven, yere göğe koya­ mayan çok sayıda dostların, milyonlarca okuyucun ve ardında koca bir halk var.. Ama gel gör ki onların

(2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı

Dokuduk gelecekten gelen geçmişini Bin gariplik verdik bir İstanbul aldık Şimdi İstanbul’un ikindi tenhalığında Eridik ermek için. Bir uslu sokağında İstanbul Müvezzi

Bu­ güne dek hiçbir yazarın sormadığı bir soruyu bile sordu kendine “Ne­ den bu kadar çok sattı bu kitap.. A- caba bende farkında olmadığım bir bayağılık mı