• Sonuç bulunamadı

Bolu'da bir trafik kazasında yitirdiğimiz fotoğraf sanatçısı, gerçek bir doğa tutkunuyordu:Coşkunun fotoğrafı:Sami Güner

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bolu'da bir trafik kazasında yitirdiğimiz fotoğraf sanatçısı, gerçek bir doğa tutkunuyordu:Coşkunun fotoğrafı:Sami Güner"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Cumhuriyet

Sahibi: Nadir Nadi Cumhuriyet # Genel Yayın Müdürü: Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına Haşan Cemal, Müessese Müdürü:

Emine CşaklıgU, Yazı işleri Müdürü: Okay Gönensin. # Haber Merkezi Müdürü: Yalçın Bayer, Sayfa Düzeni Yönetmeni: Ali Acar # Temsilciler ANKARA: Ahmet Tan, İZMİR: Hikmet Çetinkaya, ADANA: Çetin Yigenoglu

İC Politika: Celal Başlangıç. Dış Haberler: hrgun Balcı, Ekonomi: C engi/ Turhan, Iş-Sendika: Şükran Ketenci, Kültür: Celal Üsler, Yayın Kurulu Başkan: Nadir Nadi Basan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacılık İstanbul Haberleri: Kemal Kuçuk. Eğitim: Gencay Şayian. Yurt Haberleri Necdet Doğan. Spor Danışmanı: Abdulkadir Yucelman. Oktay Akbal. Yalçın Bayer. Haşan 34334 İst. PK: 246 - İstanbul. Tel: 512 Dizi Yazılar Kerem Çalışkân. Araştırma: Şahin Alpay. Düzeltme: Abdullah Yazıcı % Koordinatör: Ahmet Korulsan % Mali Cemal. Hikrael Çetinkaya. Okay Bürolar: Ankara: Ziya Gökalp Blv. İnkılap

İşler: tr o l Lrkul £ Muhasebe: Bülent Yener 0 Butçe-Planlama. Sevgi Osmanbeşeoglu 0 Reklam: Ayşe Torun % Ek Yayınlar Gönensin, l'fcur Mumcu. Ilhan 05 65 0 İzmir: H. Ziya Blv. 1352 S.

Hülya Akyol % İdare: Hüseyin Gurer İşletme: Önder Çelik % Bilgi işlem: Nail İnal % Personel: Sevgi Bostancıoglu Selçuk. Ali Sirmen. Ahmet Tan Adana: İnönü Cad. 119 S. No: I Kat

TAKVİM: 22 ŞUBAT 1991 İmsak: 5.18 Güneş: 6.43_______ Öğle: 12.22 İkindi: 15.22_______ Akşam: 17.53________Yatsı: 19.12

Coşkunun foto ğra f

j

: S anıi Gii ner

MEHMET BAYHAN

Abant’tan çıkmış Yedigöller yolundaydık. Ağaçlar, dereler, insanlar, en mavisinden gökyü­

zü, sonbahar renkleri içinde bir rüya âlemi gibi. Sami Giiner gür sesi ile haykırıyordu: “Tanrım gölgeleme bulutunla, güzellikle­ rini herkese göstermeye geldik.’’

Birden el frenini çekip arabayı kazıklıyor, yanında ben arkada

eşim kendimize gelene kadar

makinelerini kapıp çitlerin, hen­ deklerin üzerinden aşıyor ve karşıki tepenin ardında kaybo­ luyordu. Beraber yola çıktığımız arabadan saatler sonra Yedigöl- ler’e vardığımızda onların yak­ tığı ateşin dumanı suyun üstü­ nü kaplamıştı. Gene sert bir frenle durdu, beni de sürükledi,

“Koş makineni al, şu köprüde dur, olmadı çömel.”

Ve 89 Sami Giiner takviminin ekim yaprağında bir nokta ola­ bilmenin hazzı. Ertesi gün işe yetişsek dedik diye hiç durma­ dan beş saatte bizi İstanbul’a ye­ tiştirmişti. İki gün sonra öğren­ dik ki, o gece Yedigöller’e geri dönmüş.. “Döndüm ama bir

günde renkler değişmiş” demiş­

ti.

önceki akşam Bolu-Abant sapağında bir trafik kazasında ölen Sami Güner’in 1915’te Yugoslavya-Priştine’de başlayan yaşamı, ailenin İzmir’e göçmesi ile yeni bir boyut kazanmıştı. Pasaport iskelesinin taşlan

üze-lamaz, hepimizi sarar. Evrensel enerjiyle bütünleşir, yürekleri­ mizde, makinelerimizin her se­ sinde her görüntüde sürer. “Fo­

toğraf çekerken var olan her şey­ le sanki konuşuyorum, tat alıyo­ rum. Milyon kere gurup çektim, bir o kadar daha çeksem gene aynı heyecanı duyanm. işte ni­ hayet bulut, her gün, her an de­ ğişiyor.”

Onun enerjisi ve sevgisindeki biri doyabilir miydi. Her ilişki­ sinde coşkulu, dertliyle dertle­ nen, gülen ve gülderen, bir an durmadan koşturan, anlamsız­ lıklarına içerlediği bir-iki kişiyi bile seven. “Doğa öylesine gör­

kemli ki kısa ömre sığamaz. An­ lamına, tadına varamadan akıp gidiyor. İyiden kötüden, güzel­ likten çirkinlikten nasibini alı­ yorsun ve bir gün bırakıp gidi­ yorsun. Sırrına ermek mümkün mü. Nefes ahyorken yapabilece­ ğimiz her olumlu işi yapmak ge­ rekiyor. Ben de fotoğraf maki­ neme sarılmışım.”

Sergiden sergiye, gösteriden gösteriye koşarak. AFAD için Adana’da, BUFSAD için Bur- sa’da sergiler açtı, gösteriler yap­ tı. Ağabey yorulacaksın, “Biz

üvey evlat mıyız diyorlar Me- meteiğim’.’ Bursa’daki sergisin­

den Bolu’daki sergisine yetişmek için yoldaydı. Çok sevdiği Bolu bölgesinde, dünyaya tanıttığı Abant-Yedigöller’in ortasında kucaklaştı ölümle. Sami Güner, İçime doldurmak ister gibi

Sami Güner,

Türkiye’yi çok sevdiğini şu

sözlerle anlatıyordu:

“Fotoğraf çekerken hep

şükretmişimdir, bu kadar

güzelliği bir başka ülkede

bulmak mümkün değil.

Tanrı bir güneş vermiş,

deniz, kum, meyveler

vermiş. Bunu, bunları

içime doldurmak ister gibi

fotoğrafladım.”

rinde bir yatak, iki yorgan ve

gözü yaşlı küçük Sami. Para, iş

yok, nereye gidileceği belli değü.

“Ama devletin, genç cumhuriye­ tin uzattığı el vardı. Çok güçlü bir destek bulduk ki unutamıyo­ rum.”

Lise, hukuk fakültesi, Merkez Bankası’nda yirmibeş yıl ve son­ ra profesyonel fotoğrafçılık. Her insana, her taşa, ağaca objekti­ fini yönelterek, ülkesinin zen­ ginliklerini Çin’den en batıya kadar sergileyerek, onlarca kita­ bı fotoğraflayarak. Bütün çalış­ malara katılarak, demeklerde görev alarak, her çağrıya yanıt vererek, bir isteyene bin vererek.

Herkesin yaşama ve ülkesine borçlu olduğunu bu borcun bir işi iyi yapmaya çalışarak ve sü­ rekli yaparak belki ödenebilece­ ğini söylerdi: “Çocukluğumda­

ki sıkıntılar kafamda döndü durdu ve TUrkiyemi çok sevdim. Fotoğraf çekerken hep sükret- mişimdir, bu kadar güzelliği bir başka ülkede bulmak mümkün değil. Tanrı bir güneş vermiş, deniz, kum, meyveler vermiş. Bu kadar yer dolaştım, yemin ede­ rim bu güzellikleri başka yerde göremedim. Bütün bunları içi­ me doldurmak ister gibi fotoğ­ raf! adım.”

Geçmiş zaman kullanmak is­ temiyorum. O heyecan, o koca­ man sevecen yürek geçmişte

ka-o kka-oca insan elden ayaktan dü­ şerek çekilemezdi ortalıktan, belki de ona yakışanı birdenbi- resiydi.

Bolu Valiliği’nin düzenlediği Bolu konulu yarışmanın seçici kurulunda beraber olacaktık. Herkesi, fotoğraf çalışan herkesi

Sami Güner’e saygı için bu ya­

rışmaya katılmaya çağırıyorum. Saygı görmek, anılmak, hatır­ lanmak isteğindeydi. Ellinci fo­ toğraf yılı sergisi için şunları yazmıştı:

Ney sesleriyle Mevlana’ya, bir başka gün martıların peşinde Bebek’ten Kalamış’a akar yıldız gibi. Gruba dalar Salacak’ta, sonra Akdeniz’in sıcaklığında hüznü yaşar Bolu’nun sonbaha­ rında. Çiçekleri koklar bahçe­ lerde, burkulur yüreği şu evin kapısında, yorulduğunda çeşme başında, iftar vakti gözleri mi­ narelerde öylesine mahzun dalıp gitmiştir. Güneş doğarken Ağrı yamaçlarında, üzüm koparır Manisa bağlarında, susuzluktan yandığında önüne çıkıveren çağ­ layana şaşıp kalmıştır.

İşte böylece geçti günlerim g e c e l e r i m

Velhasıl ömrüm.. Sîzlere birazcık olsun

tattırabildiysem Bu doyulmaz lezzeti, Hatırlarsınız belki bir gün Dostunuz SAMİ GÜNER’i..

GÜNER’İN SON ALBÜMÜNDEN — Her insana, her taşa, ağaca objektifini yöneltmişti Sami Güner. Ülkesinin zenginliklerini sergilemişti.

Bugün devlet töreniyle toprağa verilecek Güner, ölümünden birkaç saat önce dia gösterisindeydi

Maç bitti, uzatmaları yaşıyorum

Sami Güner için ilk tören 11.00’de

Taksim Atatürk Kültür Merkezi’nde

yapılacak. Dolmabahçe Camii’nde

kılınacak öğle namazından sonra

Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa

verilecek.

BURSA (AA)— Türkiye’nin tanınmış fotoğraf

sanatçısı Sami Güner, önceki akşam, kendi kullandığı otomobilin Abant sapağında kamyonla çarpışması sonucu öldü.

Fotoğraf sanatçısı Sami Güner’in cenazesi bugün devlet töreni ile kaldırılacak. Güner için ilk tören saat 11.00’de Taksim Atatürk Kültür Merkezi’nde yapılacak. Daha sonra Dolmabahçe Camii’nde kılınacak öğle namazından sonra Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilecek.

Ölümünden birkaç saat önce, Lursa’da yaptığı “Dia

Gösterisi”nin, yaşamının son sanatsal etkinliği olduğunu hissetmiş gibiydi.

Sanatçı Güner, Bursalı sanatseverlere, “Artık maç

bitti, ömrümün uzatma dakikalarını yaşıyorum. Eğer ola ki ömrüm yeterli olursa, bir kez daha siz değerli BursalIlarla karşılaşmak isterim” dedi.

Bolu yakınlarında bir trafik kazasında ölen fotoğraf sanatçısı Güner, 15 şubatta Bursa Büyükşehir Belediyesi Güzel Sanatlar Galerisi’nde

“Havadan Türkiye” sergisini açmış, dia gösterisi

yapmıştı. Dia gösterisi, sanatseverlerin yoğun isteği üzerine önceki gün saat 13.30’da tekrarlandı. BursalIların gösteriye duyduğu ilgiden memnun kalan sanatçı, burada yaptığı konuşmada, hayatı boyunca Türkiye’yi ve Türk insanını görüntülemeye çalıştığım belirtmiş, “Ama burada çekilmiş 80 kare

resimle bunları anlatmanın mümkün olmadığını söylemeye gerek bile yok. Bizim göremediğimiz yüzlerce, belki binlerce güzellik var” dedi.

Sanat Galerisi yetkilileri ise Güner’in Bursa’dan ayrılmadan önce kendilerine, “Eşimi de Bolu

yakınında kaybetmiştim. Aslında oraya gitmek bana burukluk ve hüzün veriyor” dediğini

aktardılar.

Güner’in, Bolu’ya dün açmayı planladığı bir sergi için gittiği öğrenildi.

Sanatçı Güner, sergisinin düzenlendiği Bursa Büyükşehir Belediyesi Merkez Sanat Galerisi şeref defterine, önceki gün şunları yazmıştı:

“Yarım asırdır Anadolu topraklarında dolaşıyorum. Sırtımda çanta, elimde sehpa. Hep düşünürdüm; Acaba hangi gün iç açıcı güzel bir galeride bu eserlerimi sergileyeceğim diye. İstanbul, Ankara, İzmir’deki benzerlerini aratmayacak düzeyde, nefis bir galeriye sanatçıları kavuşturduğu için

büyükşehir belediyesine, kültür ve sanat insanlarına şükranlarımı sunuyorum. Ferahladım. Bütün emeği geçenleri kutluyorum.”

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

It was revealed that the oil-gas-condensate filtrate samples did not contain significant Pu isotopes content (<0.02 Bq/1), and this enables to suppose Pu isotopes to be

BizanslIlar tarafından tesis edilmiş olan Hiyeron mevkiini hükümdar Prosyas Milâddan 192 sene evvel zaptetmiş, az sonra buradan çekilme­ ğe mecbur olmuştu.. Çok

Eski Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni, Trabzon Millet­ vekili ve eski Adalet Bakanı Hafız Mehmet, Ordu Milletvekili ve Ziya Hurşit’in ağabeyi Faik, Saruhan

Bu yalı bilâhare Haşim Paşaya in­ tikal edince, Paşa tabiatı iktizası bü­ tün emlâkinde yaptığı gibi bunu dahi aşı boyası rengine boyatmış­

Surphiraşdagabet Kilisesi bugün çevresinde ibadet edecek Ermeni vatandaşların sayısı azaldığı için haftanın sadece iki günü kapılarını açıyor: Perşembe ve

ıBen, işini, Kendi czkayııaklanyla yapm asını seven bir adam ım Şimdiye kadar bütün yadnm tanm ı, özkayıiaktan yaptım Bu y ıl İlk defa biraz açıldım

1960 son­ rasının ileriye dönük şairleri Nâzım Hik­ met’in ve genel olarak toplumcu Türk şi­ irinin mirasçısı, devam ettiricisi oldukla­ rı gibi, Türk şiirinin

İzmir’de de Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümü tarafından düzenlenen Muhsin Ertuğrul Semineri sona