• Sonuç bulunamadı

[Muhlis Sabahattin Ezgi]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "[Muhlis Sabahattin Ezgi]"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HESAPLAŞMA

BURHAN ARPAD •; -<• y.

(Baştarafı 2. Sayfada) fÇ j~ > J 0 <■

mıştı bu şarkı. Yalılarda, konaklarda, köşklerde, kahvelerde plak­ ları çalınırdı.

Muhlis Sebahattin operetleri de uzun süre beğenildi. Ayşe, Ça- resaz, Aşk Mektebi operetleri uzun yıllar oynandı. Türk sesli film­ lerine konu oldular. Hazım ve Muammer'in okuduğu “Aldattur- sa beni Karun. Ben ona bir iş ederum bugün bile unutulmadı!”

‘‘Dünyada izler bırakmak istiyorum...” diyen Muhlis Sebahat­ tin 13 Şubat 1947’de öldü. Oysa sağlığında her yerde onun şar-' kıları duyulur, çoğu sahnelerde onun operetleri oynardı. Öldü­ ğü gün İstanbul’da kış yoktu. İlkbaharın ilk güzellikleri vardı İs­ tanbul’da.

“Dünyada izler bırakmak istiyorum” diyen Muhlis Sebahattin’in tabutu eller üstünde taşınarak Taksim’de arabaya götürülürken Şehir Bandosu yabancıların cenaze marşı yerine Muhlis Seba­ hattin’in Ayşe operetinden ‘sopranonun yakınması’nı, dramatik bir yorumla çalıyordu. İstiklâl Caddesi, güneşi, masmavi gök­ yüzünü aylardır özlemiş insanlarla doluydu. Am a yüzler sevinçli değil, hüzünlüydü. Pencerelerde, kaldırımlarda, dükkân önlerinde insanlar durmuş, yaşlı gözlerle bakıyorlardı. Yaşlılar, orta yaşlı­ lar, gençler ağlıyordu. Caminin karşısındaki yapılarından birin­ de bir kadın hıçkırıyordu.

Turnelerden döndüğünde nargilesini fokurdattığı E G E Kıraat­ hanesi kapalıydı. Şehir Bandosu derinliklerden duyuluyormuş gibi ürpertiyordu. Havada Fikriye’nin, Nuvart’ın, Hikmet’in ses­ leri dolaşır gibiydi:

“ Gel sev sen okşa beni... Çok sev sen Ayşe'ni...”

Sürgünlerde başlayan; politika çekişmeleriyle sürüp giden, so­ nu gelmeyen Anadolu turnelerinde geçen bu yorucu, çetinlerin çetini ve yıpratıcı yaşam... Tepebaşı'nda ucuz bir otel odasında tükenmişti.

57 yaşındaydı. 1890 yılında doğdu.

1917’de ilk opereti Ç aresaz’ı yazdı.

1942’de son opereti Çingene A şkı’nı besteledi.

1947’de Ayşe’nin yakınması ezgileri son yolculuğunda uğurladı. Muhlis Sebahattin’in mezarını uzun süre aradım. Anıt özen­ tisi mermerlerin hiçbirinde Muhlis Sebahattin yazılı değildi. Yağ­ murlu bir gündü. Mermer mezar taşları buz gibi, ıslak ıslaktı. OsmanlI İmparatorluğu’nda çoksesli sahne müziği çok geç başladı. Sultan Mecit döneminde ve Donizetti Paşa eliyle! ilk O s­ manlI besteci Dikran Çuhacıyan Efendi. Dünya radyolarında ara­ da bir çalınır.

Rey kardeşlerin Lüküs Hayat’ı başarıyla sunuluyor. Muhlis Se­ bahattin konusu ele alınam az mı? Doğumunun yüzüncü yılın­ da anlamlı olurdu.

T T .

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Değerli katılımcı- larımıza da çok teşekkür ediyoruz bu özel, kişisel anılarını, düşüncelerini Muhlis Türkmen ile ilgili yorumlarını paylaştıkları için umarız ki

Diğer Proje çalışmalarındaki değerlendirmelerin ötesinde, bir anlamda Mimarlık mesleğini icra edebilirliği konusunda farklı açılardan sınanan adayın,

Yarışmalara katılmadığı süre içinde Türkmen 1969-1973 yılları arasında dört serbest proje çalışması yapar. 1973-İstanbul Sahrayı Cedit’te uygulana- mayan Prof.

Türkmen geleneksel konutu, zemin katında sağır duvarı ve üzerinde çıkma yaparak yükselen hafif ortagonel ahşap yapı sistemi olarak yorumlar.. Hocamızın yapılarında bu

Edebiyat için söylenen, mimarlık için de doğrudur: “Eğer mak- sud-eserse mısra-ı berceste kâfidir.” Muhlis Türkmen çok değerli bir mimar, özverili bir hoca olarak

Fındıkoğlu, Orhan Şahinler, Niyazi Duranay, Engin Omacan, Maruf Önal, Ersen Gömleksizoğlu, İmra Bilger, Yıldırım Parlar, Turgut Cansever, Nezih Eldem, Kemali

Çok çok özel, özgün becerilerle donanmış, kurumumuzun alçak gönüllü, üstün yetenekli bir mimar akademisyeni olan büyüğümüz bizleri yalnız bırakıp bütün birikimleriyle

H a h n Binalar bilgisi ve proje atölyesi öğretim üyesi olarak bu- lunmakta, ve ayrıca İzmir Ege Mimarlık ve Mühendislik Yüksel Özel Okulunda proje vermektedir.. —