• Sonuç bulunamadı

Altan'ı, eşi Füsun Erbulak'tan dinledik...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Altan'ı, eşi Füsun Erbulak'tan dinledik..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

H J .ft

A llan i, e şi

Füsun

Erbulak'lan

dinledik...

Dert kupu

yürek durdu

• ‘Altan, çok şakacı, çok neşeli bir insan gibi gö­

rünür ama, her derdini içine atardı... Son günlerde

iyice kötülediği, tıkandığı balde, kendisini hasta­

neye kaldırmak istediklerinde işi gene şakaya dö­

küyordu ‘Bir şeyim yok. At gibi sağlıklıyım... Ba­

lon, bakın, içimden nal sesleri geliyor’ diyordu...”

M

E C İD ÎY E K Ö Y , M aya

S o k a k , B irlik Apartmanı'ndaki dairede tam bir sessizlik egemendi. Ne bir hıçkırık, ne bir haykırış... Bu- lunmamacasına yitirilen bir in­ sanın yası tutuluyordu ama, çevreye, evde yıkanıp, gömül­ meden bırakılan bir bedenin duru katılığına benzer bir hava vardı. Yalnız basınımızın değil, tiyatro ve karikatür dünyası­ nın da usta ve renkli kişilerin­ den Altan Erbulak'ın eviydi burası. Başsağlığı dilemeye ge­ lenlerin arasında kaybolmuş gibi oturan, söylenenleri duy- mazcasma, insan yüzlerinin ötelerine bakıp dalan Füsun

Erbulak'ın yüzüne uykusuz­

luğun ve acının morlukları, ka­ ranlıkları vurmuştu.

Ne var ki yaşam sürüyordu ve toprağa verilmeyi bekleyen

Altan Erbulak'ın kimi özellik­

lerini, eşinin ağzından anlat­ mayı diliyorduk.

“Altan beni hayatta en çok güldürmüş insandır” di­

yordu Füsun Erbulak; “Her

gün 100 kere güldürmüş, mutlu etm iş insandır o .”

Ne var ki, dışarıdan bakan­ ların sandıkları gibi yolunda gitmiyordu beraberlikleri, ilk oğulları 1966'da ölü doğmuştu. İkincisi de 1969'da doğmuş yalnızca bir gün yaşamıştı, işte sonra, Sevinç doğmuştu 1975'de. Ve her şey, 1984 yı­ lına dek, hep öyletolacağı sanıl­ dığı biçimiyle sürüp gelmişti.

“BENİ HEP GÜLDÜRDÜ"

Füsun Erbulak kocası için “Beni her gün güldüren tek insandı” diyordu... Ama, ona kalırsa, Altan Erbulak, acılarım sürekli içine gömdüğü için kalp hastası olm uştu... Başkalarına karşı ise, hep sevinç sergilerdi... BİR TAKIM OLAYLAR

1984'de olanlara gelince bunu Füsun Erbulak, “Ma­

lum bir takım olaylar” söz­

leriyle tarif ediyordu. Ağzına açıkça almadığı şey, o yıl koca­ sından uzaklaşıp, başka arayış­ lara girdiği, sonra da bunu ro­ manlaştırdığı günlerdi. Ne var ki, olay başladığı gibi bitmiş, bu ünlü çift yeniden barışmış­ lardı; Ama o günlerde, basında ve kaınuoyünda, büyük tepki- ,1er yaratmıştı bu olay.

Tekrar bir araya gelmeleri konusunda da “ A ltan hiç

k im sey i yargılam am ıştır. Müthiş bir esnekliği, kor­ kunç bir anlayışı vardı” der­

ken, gözlerinden ip gibi yaşlar iniyordu F üsun E rbulak'ın, ne bir hiçkırık, ne bir sarsılma.

“Boşandıktan 2 ay sonra evlendik yeniden. Yani biz iki kere evliyiz. O günlerde benim yüzüm den A ltan'a çok saldıranlar oldu. Niye bu karıyı öldürm üyorsun diye soranlar, telefonu açıp küfür edenler, sokakta ba­ ğırıp tükürenler. Ama o hiçbirine aldırmadı. Bana kalırsa o, 1980'ler Türkiye'­ sinin tutucu, feodal kafa­ sına iyi bir ders verdi. Er­ kekten önce insan olduğunu gösterdi.”_________________

tedavi ettirmekten gerçekten kaçınmışmıydı?

Evet kaçınmıştı! Son bir iki yıldır tzordil haplarıyla geçiş­ tiriyordu durumu. Hastaneye yatar da, ameliyat ederlerse, masada kalacağından korku­ yordu. Mezarlık kıyısına kon­ durulmuş bir yaşlılar evi sakini gibi, her gün ölümle haşır neşir olmak da istemiyordu. Çünkü bir bv - pass ameliyatı, yaşa­ ntına bir takım yasaklamalar getirecekti.

lundan miras kalan ilk ba­ bayım” diye herkesi güldür-

müştü. Ama, yalnız kaldıkla­ rında karısına “Ben de senin

kadar acı çekiyorum. Ama bunu bir şerbet gibi içtim. İnsanlara sevinç sergilemek gerekir, hüzün değil” demek

ihtiyacım duyacaktı. Zaten her derdini içine attığı için, bu ka­ dar gkitsiz ölmüştü.

Bugün toprağa

veriliyor

Evet çok şakacı, çok neşeli ... dü. ilk

TEDAVİ ÇOK PAHALI

Peki, Altan Erbulak, de­ nildiği gibi hasta olan kalbini

bir insan gibi görünürdü, oğulları ölü doğduğunda, kun­ dağına takm ak için aldıkları altın üzerine işlenmiş suret i kürsi duasını, alıp boynuna takmıştı. “Herkese babasın­

dan miras kalır. Ben, oğ­

Nitekim son günlerde iyice kötülediği, tıkandığı halde, kendisini hastaneye kaldırma.c istediklerinde işi gene şakaya döküyordu “Bir şeyim yok.

At gibi sağlıkkyım ” diyordu. “Bakın, bakın, içimden na sesleri geliyor” . Fazla sür

medi, her derdini içine attığ yüreği duruverdi.

G

EÇ İR D İĞ İ k a lp krizi sonucu 59 ya­ şında hayata veda eden, tiyatro ve sinema oyun­ cusu, karikatürist, gaze­ teci. yazar ve şovmen

Altan Erbulak. bugün

Şişli C am ii'ııde kılı­ nacak öğle namazından sonra. Z in cirlik u y u

Mezarlığı nda toprağa

verilecek.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Fakat İshak Sü- kûtî, Abdullah Cevdet ve Tunalı H il m i ve diğerlerinin memuriyet kabu lUnden evvel çok canlı bir duruma girmiş bulunan Cenevrede «İn ti -

ALTAN — Peker, hani beni takdim eder­ ken, Komik-i Şehir, Kel Haşan Efendi’nin tek rakibi Altan diyorsun ya, Orada, Kısa Marlboro Altan de.. ALİ — Oğlum, sigara

When the MK expression in breast tissues was evaluated with respect to immunohistochemical staining status, no significant difference was found in terms of tumor diameter, lymph

臺北醫學大學「101 學年度師生防火、防震訓練」活動 本校為強化外國師生對防火、防震基本常識,增加應變常識及 能力。特於 12 月 4 日

北醫大代表團於 12 日拜訪倫敦大學 Vice Provost Sir John Tooke、Dean David Lomas、 Director Gabriel Aeppli、Professor Peter V Coveney 與 Proffessor Bryan

In order to clarify the issue, the specific aim of this study is to investigate the mercury concentration in blood of pregnant women, umbilical cord blood, placenta and

Doğru bir marka adı seçimi, bir markanın markalaşma sürecinin ilk ve en önemli stratejik adımlarından biridir.. Marka adı bir markanın konumlandırma stratejisi ve

Doğup büyüdüğü evin önünden arabayla geçen Madam Marika’ya “A da çok değişmiş m i” diye soruyo­ rum.. “ Bu yaşadığım sokaklar dara­ cık