• Sonuç bulunamadı

ÖMER DEMİREL, Sivas Şehir Hayatında Vakıfların Rolü: Osmanlı Vakıf-Şehir İlişkisine Bir Örnek, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 2000, XI+209+31 sayfa levha ve resim

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ÖMER DEMİREL, Sivas Şehir Hayatında Vakıfların Rolü: Osmanlı Vakıf-Şehir İlişkisine Bir Örnek, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 2000, XI+209+31 sayfa levha ve resim"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖMER DEM~REL,

Sivas ~ehir Hayat~nda Vak~llar~n Rolü: Osmanl~~ Vak~ f

-~ehir ili~kisine Bir Örnek,

Türk Tarih Kurumu Yay~n~, Ankara 2000, XI+209

+31 sayfa levha ve resim.

Di~er Orta ve Yak~ ndo~u Türk ve ~slam devletlerinde oldu~u gibi, Osmanl~~ ~mparatorlu-~u'nda da, devletin temel görevinin, egemenli~i alt~nda bulunan topraklarda güvenli~i ve ada-leti sa~lamaktan ibaret oldu~u bilinmektedir. Buna mukabil, bugün, genelde devlet taraf~ndan yürütülen din, kültür, e~itim, sa~l~ k ve di~er sosyal hizmetler toplumdaki varl~kl~~ kimselerin kurmu~~ olduklar~~ valufiarca sa~lanm~~~ ve böylece dengeli bir toplum tesis edilmeye çal~~~lm~~ur. Bu nedenle, eski Türk toplum hayat~ na ili~kin yap~lan her ara~t~rmada vak~f müessesesiyle kar~~ -la~~lmaktad~r.

~~ te burada, Cumhuriyet Üniversitesi Tarih Bölümü ö~retim üyelerinden Dr. Ömer Demi-rel'in, Osmanl~~ devri Türk toplumunun ~ehir hayat~nda valuflarm rolünü irdeleyen ve bu ko-nuda bize yeni bilgiler sunan bir çal~~mas~~ üzerinde durulacakt~r.

Ara~urmas~ n~~ üç bölüm halinde kaleme alan yazar, Giri~ te konu ve kaynaklar~~ tan~tuktan sonra birinci bölümde, "Sivas ~ehrinin Fizik Yap~s~~ ve Valuflar"~n~~ ele almaktad~r(9-88).

Merakiim Yaylas~~ ete~inde yer alan ~ehrin, do~al s~n~ rlar~~ tan~ ul~rken kentin do~usunda ~ehrin çörçöpünden uzakta akan dereye M~sm~l Irmak (temiz su); kuzey güney istikametinde ~ehri ikiye ay~ ran, kanalizasyon sular~~ ile di~er aruklar~ n kar~~ t~~~~ ~ rma~a Murdar Irmak denil-mesi Anadolu'daki tarihi ve co~rafi yer isimleri üzerinde keyfi tasa~ rufta bulunanlar~n dikkatini çekmesi gerekir.

Di~er Ortaça~~ ~ehirlerinde görüldü~ü üzere, iki iç kale etraf~nda yer alan ve Evliya Çelebi-'nin betimlemelerine göre etraf~~ surlarla çevrili bulunan Sivas ~ehrinin bugün ne iç kalelerin-den ve ne de d~~~ surlar~ ndan eser kalm~~t~r. Bununla beraber, Ulu Cami, Meydan Camii, $ifaiye, Buruciye, Gök Medrese; Çifte Minare, Güdük Minare, Behram Pa~a Han~, Suba~~~ Hani, Ta~han, Ahi Emir Ahmed Künbeti, ~eyh Erzurumi Türbesi gibi dönemin vâlufiar~nca yapt~r~lan ve ya~at~-lan tarihi eserlerle ~ehrin bugün de eski tarihsel dokusunu nisbeten muhafaza etti~i söylenebi-

Selçuklular'dan itibaren Sivas'ta kurulan valufiar~~ kent nüfusu ve mahalle düzeyinde irde-leyen yazar, ~ehrin mahalle say~s~~ ile nüfus yap~s~na ili~kin de yeni bilgiler sunmaktad~r. Söz ge-limi, Selçuklular döneminde bilinen 13 mahalleden olu~an Sivas ~ehrinin, Osmanl~~ dönemi tahrir kartlar~na göre, 1454-1455'te 16 (10'u müslim, 6's~~ gayri müslim), 1519-1520-1528'de 20 (yine10'u müslim, 6's~~ gayri müslim), 1553-1554'te 32 (26 müslim, 6's~~ gayri müslim), 1574'te 41 (35'i müslim, 6's~~ gayri müslim); Evliya Çelebi'ye göre, 1649'da 40 ve 1827, 1832, 1839 tarihli nüfus defterlerine göre de 59 mahalleden olu~tu~u belirtilmektedir (s.17).

Mahalle say~s~~ bak~m~ ndan Müslüman nüfusun gayri müslimlerden daha fazla olmas~~ ge-rekti~i akla gelse de, hane düzeyinde verilen rakamlardan kimi zaman gayri müslim nüfusun ha-ur~~ say~l~r bir nisbette artt~~~~ görülmektedir. Örne~in, 1454-1455 tarihinde kent merkezinde yer alan 567 hanenin 216's~n~ n müslim ve 351 hanenin ise gayri müslim oldu~u görülürken (s.27); 1574 tarihli tahrir kay~ tlar~ nda 3376 haneye ula~t~~~~ ( ki Osmanl~~ genelinde de nüfusun en fazla artt~~~~ dönemdir) ve bunun da 1291'inin müslim ve 2085'inin de gayri müslimlerden olu~tu~u gözlenmektedir (s.38-41). Hane düzeyinde 1574'te 3376 hane olan kent nüfusunun, 1827'de

(2)

yap~lan ilk nüfus say~m~ nda 3833 haneye ula~t~~~; daha do~rusu yakla~~ k 250 sene sonra fazla bir de~i~ikli~e u~ramad~~~~ ve toplam kent nüfusunun 20 bin civar~ nda kald~~~~ belirtilmektedir (s.47). Bilindi~i üzere Ortaça~'da genelde müslim ve gayri müslim-nüfus ayr~~ mahallelerde oturmaktayd~; bununla beraber, yazar~ n da belirtti~i gibi, Osmanl~~ topraklar~ nda bu uygulama-n~ n pek kat~~ olmad~~~~ anla~~lmaktad~r: "1574'te ba~layan müslim-gayri müslim nüfusun kar~~~ k olarak ya~ama durumunun, son dönemde daha da belirgin hale geldi~ini söyleyebiliriz. 1827'de Sivas'ta bulunan toplam 59 mahalleden 39'unda müslim ve gayri müslim ahali beraberce ya~~ -yordu. Geri kalan 20 mahallede ise, sadece müslim halk meskun bulunuyordu" (s.47).

Dr. Demirel'in Sivas nüfus yap~s~ na ili~kin verdi~i verilerden görüldü~ü kadar~yla ve kendi-sinin de belirtti~i gibi, kent nüfusundaki en fazla art~~~ n 16. yüzy~lda vukubuldu~u ve bu nüfus art~~~, bu dönemde Amasya, Tokat ve Sivas havalisinde Safevi tahrikleri sonucunda Türkmen a~i-retlerinin ç~ karm~~~ olduklar~~ Celali isyanlar~~ sebebiyle (s.49) bölgedeki k~rsal alanlardan emniye-tin kalkmas~yla, lurlarda yer alan nüfusun kent merkezine ak~~~ na ba~lanmakta(s.67); Osmanl~~ döneminde Sivas'ta kültürel, ekonomik ve sosyal aç~ dan halk~n gereksinimlerini kar~~ layacak vak~f eserlerinin de en fazla bu dönemde yap~ld~~~ n~~ belirtmektedir. Sözgelimi, ara~urmas~ n~ n ekler k~sm~ nda görüldü~ü kadar~yla, bu dönemde Sivas'ta be~~ hamam (s.193), be~~ mektep (s. 202-203), on çe~me (s. 206-209) in~a edildi~i ve ayr~ca kentte yer alan 39 cami veya mescidin de (s. 188-189) keza bu dönemde ya in~a edildi~i veya onar~ld~~~~ görülmektedir.

Gerçekten de bölgenin K~z~ lba~~ Türkmen nüfusunun Safevi propagandas~n~ n etkisine bü-yük oranda maruz kalmas~~ üzerine Osmanl~~ yönetiminin, 1520'de Eyalet-i Rum merkezini Amasya'dan Sivas'a nakletti~i ve temel 6~retileri ehli beyt sevgisine dayanan bu K~z~lba~~ Türk-men kidelerini kültürel olarak da kontrol alt~ na almak için sünni bir tarikat olmas~ na ra~Türk-men di~er sünni tarikatlara göre, ehli beyte kar~~~ duyduklar~~ muhabbeti ayin ve erkanlar~ nda daha çok öne ç~karan Halveti Tarikau mensubu bir ~eyhi, ~eyh ~ernseddin-i Sivasi'yi de bu dönemde Zile'den al~p Sivas'a vaiz olarak getirdi~i görülmektedir.

Yazar, vak~flar yoluyla bu dönemde Sivas'ta gerçekle~tirilen imar ve geli~imin daha sonra da devam etti~ini ifade etmektedir. Örne~in, 1637 tarihinde Iran üzerine yap~ lan sefer esna-s~ nda Amasya, Tokat ve Sivas üzerinde Bagdad'a giden Sadrazam Bayram Pa~a'n~ n, Sivas'a gel-di~inde, 40 seneden beri harap vaziyyette bulunan Meraküm Yaylas~ ndan getirilen su yollar~ n~~ ve çe~meleri onard~~~ n~~ belirunektedir (s.38-39).

Dr. Demirel, Selçuldular'dan itibaren ~ehirde tesis edilen mescid, cami, zaviye, medrese ve mektepleri "Kültürel Co~rafya ve Mahalleler" ba~l~~~~ alt~nda de~erlendirmekte; bu dini-kültürel yap~lar~~ mahalle düzeyinde irdelerken de, hangi yap~n~ n kentin hangi mahallesinde yer ald~~~ n~~ ve bu yap~lar ile mahalleler aras~ nda ne tür bir ba~lant~~ bulundu~unu belirlemeye çal~~makta-d~r. örne~in,1400-1700 y~llan aras~nda ~ehirde 67 mescid ve carninin bulundu~unu ve kentin 59 mahallesinden 30'unun isminin bu mescid ve camilerden al~ nd~~~ n~~ yazmaktad~ r(s.48). Keza. Sivas'ta bulunan zaviyeleri de Osmanl~~ öncesi ve Osmanl~~ dönemi zaviyeleri olarak tasnife tabi tutan yazar, kentin 8 mahallesinin isimlerini bu zaviyelerden ald~ klar~n~~ belirtrnekte; ~eyh Ço-ban, San ~eyh, Ali Baba ve Akba~~ mahallelerini örnek olarak göstermektedir (s.57).

Geni~~ bir ar~iv vesikas~~ ve literatüre dayal~~ olarak ara~urmas~ n~~ haz~rlayan yazar, saha ça-l~~mas~ na da ba~vurmu~~ ve her yap~ n~ n kentin hangi mahallesinde veya semtinde yer ald~~~n~~ be-lirlemeye çal~~m~~ur. Buna ra~men kimi yap~lar~n yerlerinin saptanamad~~~~ gözlenmektedir. Pulur Mahallesi'nde bulunan ve halk aras~ nda Sar~l~ k Tekkesi olarak bilinen ve büyük bir ihti-mal Selçuklu dönemi zaviyelerinden olan Emir Arif Türbesi örnek olarak gösterilebilir.

Selçuklular döneminden kalan dört medrese d~~~ nda, Osmanl~lar döneminde Sivas'ta sa-dece bir medrese yapur~ ldi~~n~~ (~ hsaniyye Medresesi,18. yüzy~l) belirten yazar (s.69); 1514-1850

(3)

KITAP TANITMA 183 tarihleri aras~nda ~ehirde 34 mektep ve muallimhaneye rastland~~~ n~; Evliya Çelebi'nin ~ehirde 140 mektep bulunuyor ifadesinin belgelerce do~rulanmad~~~ n~~ ve bu 34 mektebin büyük bir k~sm~ n~ n da 18. yüzy~lda yap~ld~~~n~; 1850'den sonra bu mekteplerin fonksiyonlar~n~~ yitirmeleri sonucu ile dü~tüklerini yazmaktad~ r (s.72).

Yazar, "Kültürel Co~rafya ve Mahalleler" ba~l~~~~ alt~nda, "Mescid, zaviye, medrese, mektep mahalle ili~kisini irdeledi~i bölümde (s. 18-73), "Kilise-Mahalle" alt ba~l~~~~ alt~nda Sivas'ta yer alan kiliseleri de mahalle baz~ nda ele almas~~ gerekirdi. Gerçi, bugün Sivas ~ehir merkezinde hiç bir kilise kalinus~na dahi rastlanmasa da, 1059'da Sivas önüne gelen Türkler'in, beyaz kilise kubbelerini askeri çad~r olarak alg~lad~ klar~ ndan, bir süre ~ehre girmekten çekindiklerini Urfal~~ Meteos'tan ö~renmekteyiz. Yine Evliya Çelebi'de ve daha sonraki hurufat kay~tlar~nda Kilise Camii olarak yer alan caminin, Sivas'ta zamanla olu~an ~slamla~ma sonucu, herhangi bir kilise-nin camiye dönü~mesi neticesinde mi olu~tu~u sorgulanabilirdi (s. 45).

"Ekonomik Co~rafya ve Mahalleler" (s.73-81) ba~l~~~~ alt~nda, Selçuklular'dan itibaren ~e-hirde yer alan imalathâne, dükkan, han, bedesten, ve çar~~lann ~ehrin fiziki yap~s~~ aç~s~ ndan da-~~l~~lan ve bu yap~ lar~ n mülkiyet durumlar~~ ara~ur~ lm~~ ur. örne~in, 1827 tarihli bir sicil kayd~ na göre ~ehirde toplam 932 dükkan bulundu~unu ve 1835 tarihli bir Vak~f Muhasebe Defteri'ne göre de ~ehirde valuflara ait 494 dükkan oldu~unu tespit eden yazar, bu dönemde Sivas esnaf~ -n~n yar~ya yak~ -n~n~ n ise gayri müslim ve millk dükkan sahiplerinin de en fazla yine bu gruba mensup olduklar~n~~ belirtmektedir (s. 79).

Ara~t~rmas~= "Sivas Valuflann~n Ekonomik Yap~s~" ba~l~~~ n' ta~~yan ikinci bölümünde, 1218-1850 tarihleri aras~ nda Sivas'ta tesis edilen valuflardan tespit etmi~~ oldu~u 337 vakf~ n eko-nomik yap~s~n~~ irdeleyen yazar, bu 337 vakf~ n %83'ünün 1700'den sonra tesis edildi~ini ve bu tarihten önce tesis edilen valuflann say~~ itibar~yla az olmas~ na kar~~ n, ~ehrin sosyo-ekonomik ve kültürel yap~s~ nda daha çok etkili olduklar~ n~~ belirtmektedir (s.83). Bu arada, Osmanl~~ önce-sinde ~ehirde tesis edilen valuflann kapasite bak~ m~ ndan en büyük vak~flar oldu~unu da vurgu-lamaktad~r (89).

Sivas'ta kurulan valuflan amaçlar~ na (yazar zuhul eseri olarak hukuki aç~dan demektedir) göre tasnif eden Dr. Ömer Demirel, %36's~ n~n hayri; %60'~ n~ n yar~~ hayri ve %4'üniin ehli (zürri/ailevi) vak~flar oldu~unu tespit euni~tir (s.90).

Bu ara~t~rmada de~erlendirilmeye tabi tutulan 337 vakf~ n gelir kaynaklar~~ (akarlar~) ~ehir dahili ve ~ehir harici diye tasnife tabi tutulmu~; ~ehir dahilinde yer alan vak~f akarlar' meskenler, iktisadi kurulu~lar, nakit para, sular, tah~l, hayvanlar ve di~erleri alt ba~hIclan içinde de~erlendi-rilmi~tir. Toplam 578 kalem tutan bu kent dahili vak~f akarlar~~ aras~nda s~ras~yla 499 dükkan, 27 de~irmen, 14 boyahane, nicelik aç~s~ ndan dikkati çelunektedir (s.91-96).

Bu tasnife göre köyler, mezraalar, çiftlikler, ba~, bahçe, bostan ve tuzlalardan olu~an "~ehir Harici" vak~f akarlanndan, ba~, bahçe, bostan vs. gibi ferdi mülke konu olabilen gayri menkullerin genelde, ~slam literatüründe, tetimme-i sükna denilen kent çevresinde yer ald~ klar~~ (s.97-102); köy ve mezraa gibi vak~f gelir kaynaklar~ n~ n da büyük oranda Sivas Sanca~~~ dahilin-deki kaza, nahiye ve di~er yerle~im birimlerinde; daha do~rusu bugünkü ula~~ m ölçütlerine göre kent merkezine yakla~~ k 30-40 km. mesafede bulunan tar~msal alanlar oldu~u görülmekte-dir. örne~in, Haf~k Kazas~'nda 91 karye, Y~ld~z Kazas~ nda 65 karye, Sivas merkeze ba~l~~ yerle-~im birimlerinden 39 karyenin bu vak~f akarlar' aras~ nda yer ald~~~~ anla~~ lmaktad~ r (s.97).

Vak~f akarlar' içerisinde bulunan köylerin isimlerine bak~ld~~~ nda sonu viran tabiriyle bi-ten ve eski birer yerle~im alanlar~~ olduklar~~ anla~~lan köylerin isimleri dikkat çekmektedir. Söz-gelirni, Sadeviran, Damviran, Kozviran, Dereviran, Yass~viran, Ya~viran, Dani~mendviran gibi (s. 101)...

(4)

Temelde miriye ait olan ve fakat temlik suretiyle ~ah~slar~n eline geçtikten sonra vakfedilen tuzlalardan Sivas vak~f akarlar' aras~nda 16. yüzy~lda 7, 17. yüzy~lda 20 ve 19. yüzy~lda 13 tuzlan~n bulundu~u görülmektedir (5.103).

Yazar, "Vak~f Gelir Kaynaklar~ n~n ~~letme Usulleri ve Kar~~la~~lan Problemler" ba~l~~~~ al-t~nda Sivas vak~f akarlar~n~n i~letme biçimlerini tahlil ederken, her ne kadar vak~f kurucular~n~n %98'inin vak~f akarlar~n~n normal kiralama yöntemiyle (icâr, icâre-i vahide) i~letilmesini tercih etmi~ler ve bu tercihlerini vakflyelerinde belirtmi~lerse de pratikte bu ko~ullara uyulmad~~~ n~~ örnekleriyle göstermektedir (5.104-108).

Genelde icar denilen kiralama yöntemiyle i~letilen vak~f akarlar~n~n gelirlerinin ayni ve nakdi olarak topland~~~n~~ belirten yazar, birden fazla karye ve mezraas~~ bulunan vak~f mütevelli-lerinin hasad zaman~~ geldi~inde ya câbi gibi vak~f görevlileri eliyle ya da iltizam usülüyle bu i~i yapurd~ klann~~ aç~klamaktad~r( s. 108-109).

Vak~f gelirlerinin toplanmas~~ a~amas~nda kar~~la~~lan problemlerin ba~~nda vak~f görevli-leri veya evlâd-~~ vâluf taraf~nda, ürünün toplanmas~~ veya taksimi konusunda ç~kan anla~mazl~klar yeralm~~ur. ~ kincisi, vak~f karyelerinde divani hisseye tasarruf eden sipahilerin vak~f gelirlerine de müdahale ettikleri anla~~lmaktad~r. Üçüncüsü, vak~f köylerindeki topra~~~ i~leyen, ö~ür ve

di-~er rusümlar~ ni vakfa vermekle mükellef bulunan karye ahalilerinin, bu milkellefiyetlerini

ye-rine getirmemek hususundaki direni~leridir. Dördüncü bir husus ise, vak~f karye ve mezraalan-n~n ba~kalar~~ taraf~ndan tasarruf edilmeleri sebebiyle, gelirlerinin vak~f taraf~ndan toplanmas~~ konusunda vukubulan engellemeler oldu~u saptanm~~t~r (5.108-112).

1218-1850 tarihleri aras~nda Sivas'ta kurulan ve bu ara~t~rmada de~erlendirilmeye al~nan 337 vakf~n gelir kaynaklar~n~n y~ ll~ k gelirleri 1576 tarihli Defter-i Evkif-1 Rum'a göre, 350.667; 1693 tarihli Muhasebe Defteri'ne göre ise, alt~~ ayl~~~~ 104.000 akçe ve Sivas vak~f gelirleriyle ilgili daha detayl~~ bilgiler içeren 1835 tarihli Muhasebe Defteri'nde de 503.560 kuru~~ olarak tespit edilmi~tir. Belirtilen bu gelirlerin %89.5'unun ~ehir d~~~~ alanlardan ve %10.5'unun ise kent da-hilinde bulunan vak~f akarlanndan sa~land~~~~ belirtilmektedir. Bu gelirleri de akar türüne göre tahlil eden yazar, toplam vak~f gelirlerinin %52.7'sinin vak~f tuzIalar~ndan, %35.5.'inin karye ve mezraalardan, %10.5'unun ise dükkan, hamam, de~irmen, mesken ve nukud valuflanndan elde edilen faiz paralar~ndan olu~tu~unu tespit etmi~tir (s.112-116).

Eserin üçüncü bölümünü olu~turan, "Görevliler, idari Organizasyon ve Valuflann Fonksi-yonlar~" ba~l~~~~ alt~nda Sivas valuflarin~n görevlileri, yönetimi ve i~levleri çe~itli aç~lardan ince-lenmi~tir. Yazar, Selçuklular'dan itibaren Sivas'ta kurulan ve tespit edebildi~i kadar~yla, Osmanl~~ öncesine ait 15, 1400-1700 tarihleri aras~ nda 41 ve 1700-1850 döneminde 281; toplam 337 vakf~n kurucular~n~n kimliklerini ara~unrken, Osmanl~~ dönemi Sivas vak~f kurucular~n~n %50.7'sinin askeri s~n~ftan, bugünkü anlamda devlet hizmetinde bulunan kamu görevlilerinden, %26.3'uniin müslim ve gayri muslimlerden olu~an reaya denilen s~radan insanlardan ve %23'f~niin ise mesle~i veya kurucusu tespit edilemeyen kimselerden olu~tu~unu belirtmekte-dir(118-124).

"Görevlilerin Sosyo-Ekonomik ve Demografik altba~l~~~nda, Sivas vak~f mune-

zikalan, Osmanl~~ toplumsal tabakala~ma ve nüfus yap~s~na göre tahlil edilmektedir (s. 124-127). Ard~ndan görevlilerin atanma, azil, kasr-~~ yed ve fera~lan konusunda vâk~flann ve devletin koy-mu~~ oldu~u ~artlar ve bu ~artlar~n pratikte ne kadar uygulanabildi~i üzerinde durulmu~tur. Bu arada, vakflyesi çe~itli sebeplerle zayi olan vak~flarda görevlilerin "eban an ced" di~er bir deyi~le "dedem babam mesle~i" veya "dedem babam ekme~i" ~eklindeki iddialarla, yani soya ba~l~~ ola-rak atand~klan belirtilmektedir(s.129).

(5)

KITAP TANITMA 185 Görev süreleri hususunda ise vak~f mütevellileri ba~ta olmak üzere vakf~ye ~artlar~nda ve di~er kay~tlarda ömür boyu (kayd-~~ hayat) ~art~n~n yayg~n oldu~u, örne~in, 1700-1850 tarihleri aras~ nda Sivas vak~f görevlileriyle ilgili 1902 görev de~i~im kayd~ndan %74'ünün(1411'i) ölüm sonucunda ve %26'sm~n (491'i) hayatta iken ya kendi iste~iyle veya herhangi bir ~ekilde görev-den el çektirilmek (kasr-~~ yed) suretiyle gerçekle~ti~i belirtilmektedir(s.130).

Sivas valuflar~ ndaki görevli say~s~n~n 1835 tarihli bir kayda göre 597 oldu~unu belirten ya-zar, Osmanl~~ genelinde oldu~u gibi Sivas valuflar~ ndaki bu görevli say~s~n~n da zamanla az~m-sanmayacak miktarda ~i~irildi~ini ve örnek olarak da Daru'r-raha vakf~mn vakf~yesinde görevli say~s~~ 11 iken 1835 tarihinde 90 civar~nda oldu~unu; hakeza ~ifaiye Medresesi'nde, 16. yüzy~lda 15 görevli mevcut iken, 1835 tarihinde görevli say~s~n~n 32'ye ç~ kt~~~n~~ ifade etmektedir(s.132-133).

Vak~f görevli ücretlerinin vak~f dilinde "vazife" ve görevliler aras~ nda "nan paresi" veya "dedem babam ekme~i" ~eklinde ifade edildi~ini belirten yazar, ücretlerin tespitinde de ba~ta vak~f kurucular~~ olmak üzere, toplumdaki geçim rayici ile vakf~n gelirleri ve bu gelirlerin sürekli-liginin rol oynad~~~n~~ söylemektedir(s.134). Günlük, ayhk ve y~ll~ k olarak tayin edilen vak~f gö-revli ücretlerinin de; akçe, kuru~, dirhem gibi para cinsinden nakdi olarak ödendi~i gibi, bu~-day, tuz ve ekmek gibi ayni olarak da verildi~ini tespit etmi~tir(s.134). Ayr~ca, Osmanl~~ gene-linde görülen bir uygulama olarak, Sivas valuflar~nda da, bir vak~f görevlisinin birden fazla vak~f-tan benzer veya farkl~~ görev ve ücret ald~~~, bilhassa bu uygulaman~n 18 ve 19. yüzy~llarda yay-g~nla~t~~~n~~ belirtmektedir (5.137).

1835 tarihli Vak~f Muhasebe Defteri'ne göre, 503.560 kuru~~ tutar~ndaki bir y~ll~k Sivas vak~f gelirleri içerisinde evlatl~ k ve ehl-i vezaif~n ücret tutar~, toplam vak~f gelirlerinin %52.6's~~ olarak saptanm~~t~r (s.137).

idari Organizasyon" altba~l~~~~ alt~nda Sivas valuflar~n~n yönetim ve organizasyonu üze-rinde durulurken vak~f mallar~n~~ himaye etmekle yükümlü bulunan evkaf müdürleri ve vak~f mütevellilerinin, Osmanl~~ genelinde oldu~u gibi, Sivas vak~f gelirleri üzerinde de bir tak~m yol-suzluklara beraberce kat~ld~klar~~ hususunda çarp~c~~ örnekler verilmektedir(s. 142-146).

Üçüncü bölümün dördüncü k~sm~ nda Sivas valuflar~n~n fonksiyonlar~~ üzerinde durulmak-tad~r. Burada, Sivas valuflar~n~n fonksiyonlar~n~~ hizmet türüne göre ikiye ay~ran yazar; cami, mescid, medrese, mektep ve zaviyelerde verilen hizmetleri, "Ibadet ve E~itim", ba~l~~~~ alt~nda de~erlendirmekte; "Beledi Hizmetler" ba~l~~~~ alt~nda da, at~k su kanallar~, çe~me, hamam, su-yolu, ~ehirdeki yol ve kald~r~mlar~n yap~m~, mezarliklar ve ~ehir d~~~nda ve içinde yeralan köprü vs. gibi hizmetler üzerinde durmaktad~r(s.155).

"Sonuç"(s.157-158), "Bibliyografya"(s.159-168), "Genel Dizin"(s.169-179), "Ekler"(s.181-209) ile "Levhalar" k~sm~yla biten eserin, Osmanl~~ dönemi ~ehir hayat~na ili~kin yeni bilgiler ih-tiva etti~ini söyleyebiliriz.

(6)

Referanslar

Benzer Belgeler

ve Perakende Satış Faaliyetlerinin Hukuki Ayrıştırmasına İlişkin Usul ve Esaslar”ına göre dağıtım şirketinden ayrılarak 1 Ocak 2013 tarihinde kurulan Sepaş

Klinigimizde daha önce AcrySof MA60BM grubu- nun ortalama 15 +/- 3 ay ve DR.SCHMIDT MCTE gru- bunun ortalama 13 +/- 2 ay takip sonras› karfl›laflt›r›ld›k- lar›

Kök kuvvetleri farkl› olan köklü say›lar› çarpmak için, önce kök kuvvetleri eflitlenir.. Köklü Say›larda Toplama ve Ç›karma

f s i g canl¬kalma oranlar¬n¬sabit tutarsak, bu durumda daha küçük pozitif λ daha büyük bir oran gerçekler: az büyüyen (veya azalan) nüfus daha h¬zl¬büyüyen nüfusa

de¼geri at¬¸ s e¼gimi olarak dü¸ sünüldü¼günde hede…n yukar¬s¬na at¬¸ s yap¬ld¬¼g¬nda e¼gim dü¸ sürülerek tekrar at¬¸ s yap¬lmaktad¬r. Hede…n a¸ sa¼g¬na

I¸ · sletme problemlerinin matematiksel modellerinde n de¼ gi¸ sken taraf¬ndan ayn¬anda sa¼ glanmas¬gereken m adet lineer denklemden olu¸ san sistemlerle s¬kl¬kla kar¸

183 programlarında yer alan temel öğeler bağlamında analiz ederken, Yılmaz ve Sayhan tarafından gerçekleştirilen çalışmada ise lisans öğretim programları düzeyinde

Ekibin lideri Christer Höög’e göre yeni mekanizma, difli yumurta hücrelerinde kromozom bozukluklar›n›n neden bu kadar yayg›n oldu¤unu aç›klamada yard›mc›